17 Ekim 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

17 Ekim 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Arkadaşım Cevdet senelerce memleketten. uzakta yaşadıktan sonra tekrar İstanbula dönmüştü. Seyahata çıkmadan evvel inadct bir bekfirdi. Evlenmeğe de hiç niyeti yok- tu. Halbuki şimdi evli idi. Pek de mesud olduğunu İşitiyordum. Aldığı kadını uzak- tan tanırdım. İstanbullu idi. Hiç güzel de- gildi. Hattâ ona pekâlâ çirkin de denilebi- lirdi. Onlar biribirlerile seyahatte tarışmız- Jar ve evlenmişlerdi. Hayatında güzellikle meşhur birçok Küdün- | larla pek ateşli maceralar göçiren Cevde- tin böyle çirkin denilebilecek bir kadını al- masi bana merak olmuştu. Arkadaşımı ge- .gen gün Beyoğlunda gördüm. Onunla ne 28- mandânberi şöyle Karşılıklı geçip usun Uzun konuşamanıştık. Bunun için bir ga zinoya oturduk, Karşılıklı kahvölerimiz içerken ben: — Yahu, deim, şu senin evlenme hikâye» sini anlatsana... Çok mesud olduğunu wüy- Tüyorlar, Halbuki sen İnadci bir bekârdın. Cevdet güldü: — Bu suali niçin sorduğunu biliyorum. | geçiriyorsun. «Bu Sen şimdi işinden şunları adamın karısı güzel değil... Solra kendisi- nin eylenmeğe de hiç niyeti yoktu. Bu Xa- dınia niçin evlendi ve nasıl mesud oldu.» Hemen: 'Yo00... dedim, maksadım o değil. Evlilik hayatında mesud olmak için güzel- İk mühim bir rol oynamaz... Sonra zevce- ni uzaktarı tanırım, zarif vö sevimlidir, Pa- kat senin evlenmeni merak ediyorum da... » Öyle ise anlatayım... Biliyorsun ki, han gayet uzun bir seyahata çıkmıştım. Seneler- ce memleketlen çok uzaklarda Bulunduğum ecnebi memleketin yemekleri pek acaipti. Orada breşeye alışmıştım, (a- kat yemeklere bir türlü imkânı yoktu. Meselâ bizde engi de güzel 7ü- parlar değil mi7. Halbuki onlar ongina: denilen o güzel sebzeyi berbad ediyorlardı. | Enrinarı olduğu gibi haşlıyorlar. Bundan spora sofrada onun yapraklarını kopararak eme eme yiyorlar, Nerede bizim nefis zey» tinyağlı, kehribar gib sapşari enginar ye- meğimiz. Nerede bu haşlanmış enginar!.. Bizim yemekler görümde tütmeğe başla- muştı, Her sofraya oturuşüüda gözümün önünde zeytinyağlı patbcan dolmaları, son- ra pek sevdiğim nohudlu işkembe yahnisi, teroyağlı pilâv tabak tabak mahallebiler geliyordu. Yemeklerimizin nefis kokusu hur- mumda tütüp duruyordu. Hattâ daha tuhatı .Receleri rüyama tepsi tepsi börekler bak- lavalar, imam bayıldılar, hünkâr beğendi. ler, daha neler de neler giriyor, sabahlara kadar bunlarla uğraşıp duruyordum. Hani otelde oturmasam kendi kendim? tencere, kap kacak tedarik edecek alatur- ka yemek pişirmeğe kalkacaktım. Gözüm o derrce kızmıştı; Işte bu canada Fahire ile Bâbasına ras geldim, Onlar da iki benim bu İunduğum şehirde oturuyorlardı. e pansiyon tutmuşlar, burada yaşıyorlar- Dn gördüğüm zaman, itiraf edeyim Kİ, Fahireyi hiç de güzel bulmadım. Fakat gür- bette insan memleketlerine karşı daha düş- kün oluyor. Ben de Fahire İle babasının evi- ne sık sık gidip geliyordum. Bir gün gen? "onları ziyaret ettiğim zaman söz yemek. Jerden açıldı. Ben: — Buranın yemeklerine hiç âlhşamadım, dedim, bizim güzel, nefis yemeklerimiz âde- ta burnumda tütüyor... O günü Fahire ile babası beni zorla ak- Şam yemeğine alıkoydular. Sofraya otur- duk, Biraz sonra bir de ne göreyim?.. Sof- raya «Karnıyarık. gelmez mi?'Aman ya- rabbi!... Gözlerime inanamıyordum. Karnı yarığı o derece severdim ki. şimdi ben karnıyarık yiyecektim ha ?... Saadetime İna- Bamuyordum Artık nezaketi, ayıbı &ilân unuttum. Tamam Iki kamıyarık yedim. Bundan sonra ortaya ne gelse beğenirsiniz?- Zeytinyağlı biber dolması!,. Ölüp bayıldı- ğım bir yemek!.. Ondün da lüzumu kadar atıştırdık Nihayet sofraya püf böreği teşrif edince, kimseye hissettirmeden yavaşça, belimdeki kayışı gevşettim. Ne kadar #1- mandanberi hasretini çektiğim yemeklere tekrar saldırmağa başladım. Hele en arka- dan gelen maballebi benim o günkü sa- Tefrika No. Tefrika No. 102 adetimi tamamladı. Yemeklerin hepsi a pek nefiş olmuştu. Bir aralık Fahireya sor- dum: — Bu güzel yemekleri, bu derece melis şeyleri siz pişiriyorsunuz değil mi? Güldü: — Evet dedi, burada başka kim piğlrecek? Yemek pişirmeğe biraz merakım vardır da, — Doğrusu bayıldım yemeklerinize. : Güz tebrik ederim, Yemekten sonru alaturka kahvelerimizi büyük bir zevkle içerken tatlı tatlı da ko- nuşuyorduk. O günü Fahire ile babasından ayrılırken öç gün sonra Deni tekrar evlerine, akşam yemeğine davet ettiler. Artık günleri âde- ta iple çekiyordum. Nihayet üç gün geçti, Tekrar onlara yemeğe gittim. Geçen sefer ki siyaretimde nohudlu işkembe yahnisini pek sevdiğimi ağzımdan kaçırmıştım. Bak. tım bu sefer Fahire nohudlu işkembe yatı- nisi yapmış... Bundan başka o günkü ye- mekler arasında patlıcari dolması da vardı. O günü de Fahirelerin evinde pek zevk- Wi saatler geçirdim. Artık onlarla pek sarmı- mi olrauştum. Sık $ık beni evlerine yemeğe davet ediyorlardı. Fahire hep benim sevdi- gim yemekleri, hem de büyük bir üstadlıkla, büyük bir meharetle pişiriyordu. Hani bazı romanlarda, hikâyelerde okuruz. Meselâ mu- #iki meraklısı bir genç kadın gayet çirkin fakat son derece iyi koman çalan bir ar- tiste raslar. Adam kemanmı çalmağa baş- layınca, genç kadın muşikinin tesiri ile 91 çirkin artisti yavaş yavaş güzel görmeğe başlar. Ben de sofrada Fahirenin pişirdiği Çok lezzetil bir yemeği, meselâ bir karnıya- rığı, bir şeytinyağlı enginarı, bir imamba- yıldıyı, bir yoğurtlu sarmusaklı, zaytinyağı baklayı yerken yavaş yavaş onu güzel bir kadın gibi gö başlıyordum. Tereyağlı pilâva kaşık sallarken Fafire âdeta görüm- de güzelleşiyordu. Ne mükemmel bir er ka- dını idi. Sonra çok iyi insandı da... Benim- le ne kadar alâkadardı!,, Hep sevdiğim yö- mekleri pişiriyordu. Bir gön lokantada bir türlü alışamadı. ım garip yemekleri yerken kendi kendime; «Ah bugün de Fahirelere davetli olsaydım!» diyordum. Fahirelere davetli olduğum manlara «saadet günleri. ismini koym tum. Pahirelerin evine de «Saadet yuvasi. adını takmıştım. Bir gün aklıma birşey geldi. Fahire V» evlenmek... Bunu yaptığım takdirde .Sı- adet yuvası. benim evim. bütün günlerim de birer «Saadet günü olacaktı. Kendisi ile evlenmek istediğimi Fahire- ye açtığım zaman gözleri saadetten açıl işl Yanıyordu. Evlendik. Karım tahminimden çok ince bir kadın çıktı. Şimdi mesadum, NİZAM ŞİMDİ , de, BİR KONFERANS 182 Ke/a. 120 Kwr, TAG 1074m. 15106 Kc/8. 20 Kw. Ankara Radyosu T.A.P.3L70 m. 9485 KE/L KO SALE 17/10/939 TÜRKİYE SAATİLE 1230 Program ve memleket saat ayarı, 1245 Ajans ve meteoroloji haberleri, 1250 Türk müziği; Çalarlar. Vecihe, Cevdet Ko- zan, Ruşen Kam, 1 — Okuyan Muzaffer İl- kar, 1- Vasili'nin kürdilihicarkâr peşrevi, 2- Lemi - Kürdülihicanklr şarki: (Gül gibi dolaşirsın), 3- Selâhattin Pınar - Kürdil- hicaskâr şarkı: (Nereden sevdim © zalim kadını), 4- Ceydet Kozan - Ud taksimi, &- Rahmi Bey - Kürdilihicazkâr şarkı: (Sana 8y canımın cant efendim), 6- Leylâ hanim- Kürdilihicazkâr şarkı: (Çeşmanıni göster de), 7- Kütdilihicazkür saz semaisi, 2 <- Okuyun: Melek Tokgöz, 1- Nevres - Mu hayyer şarkı: (Gün kavuşdu?, 2- Refik For- san - Mahur şarkı; (Kirpiğine sürme çek), 3- Udi İbrahim - Şehnaz şarkı: (Süzüldüx- çe güzel gözlerini) , 13,30 - 14 Müzik (Karı- gik program - Pl), 18 Program, 18,05 Memleket saat ayari, ajans ve metvaroloji haberleri, 18,25 Mü- #ik (Dans müziği - Pl), 1855 Kanuşma Üllalk iktisat saati), 19,10 Türk müziği, Ça- lanlar: Vecihe, Ruşen Kam, Cevdet Kozan, 1 — Okuyan: Radife Krten, 1- Rahmi bey- Bayati şarkı: (Gül hazin sünbül perişan, 2- Refik Fersan - Hicaz şarkı: (Göğsümden kaçıp gijtin), 3- Hicazkâr şarkı: (Bana hem. dem eyleyen), 4- Sel Pınar - Hüzzam şur- kı: (Seviyordum onu ruhumda kanarken, 5- İshak Varan - Hüzzam şarki; (Kaç yü söni ben), 2 — Okuyan: Necmi Riza Atus- kan, 1- Arif bey - Suzlnak şarkı; (Bir dil- ki esiri gam olur), 2- Arif bey - Kürdilihi- tazirâr şarkı: (Düşermi şapma), 3- Asaf bey - Kürdilihicarkâr şarkı: (Bazan dala- rim ö güzel çehreye), 4- Suphi Ziya - Kür- dilihicazkâr şarkı: (Bir gamlı hazan), 5- Kürdilihiçazkâr Sirto, 19,50 Konuşma (Or- manlarımızı tanıyalım ve koruyalım), 2045 'rürk müziği: Klâsik program Ankara rad- yösu küme ses ve saz heyeti idare eden: Mesud Cemil, 21 Konser takdimi: Hall! 3â- di Yönetken, 21,15 Müzik (Radyo orkestra- si - Şef: Hasan Ferit Alnar), I- Johanu Strauss: «Çigan Barons operetinin uver- türü, 2- Flotow: «Martaç operasının uvartü» Tü, 3- Aüber: «Portiçenin Dilsiz kızıs uver» türü; 4- Josef Sırauss: «Köy kırlangıçlart» (Vals), $- Offenbach: »Orfeo Cehennemde. 22 Memleket saat ayarı, Ajans haberleri, Xi- rant, esham » tahvilât, kambiyo - nukut borsası (fiat), 22,20 Serbes saat, 22,30 Mü- sik (Cazband - PL), 23,25 - 2330 Yarınki program ve kapanış. ZAN ŞİM Dİ BR KONFERANS AKTETMİYELİM? ge al Bre enn bir karikatürü | SEViLEN KADIN. — O derece mukni konuşuyorsu- nuz ki Okarşı durmanın ihtimali yok! - dedi. - Ne iseterseniz öyle ol- sun, haydi bakalım. Hem efendim şimdiki servetim de elimden âlınmâ- yacak olduktan sonra mesele yok- tur. — İlk şart: İntairbekieği ayrılma- iz. — Zaten en sevdiğim memleket... Buradan ayrılıp da nereye gidece- im? — Ne zaman ararsam daima bula- cağım bir vaziyette olacaksınız, — Bu manevi esaretim uzun 7â- -man mi sürecek? — Ancak birkaç hafta... Zira işle rin sürüncemede kalmasından hoş- lanmam... Bu görüşmemizden kim- seye bahselmiyeceksiniz. — Mademki öyle arzu ediyorsu- nuz... — Benden kimseye bahsetmeyi. niz, — Sizi tanımamış bile olurum, — Artık sizi burada tutan bir şey Nakleden : ( Vâ - Nü) — Hür müyüm? — Kuşlar gibi... Uçunuz!... Hay- di... Sizi nerede bulacağımı biliyorum, İkimizin de menfaatimiz biribirine Doktor bu müsaadeden istifade et- ti. Derhal: — Allaha ısmarladık... Mutabık kaldığımız gibi... - dedi ve fırladı. Kendini sokak kapısının önünde bulunca bol bol nefes alarak ciğer- lerini şişirdi, Cemil onu teşyi etmişti. — Size inanıyorum ve güveniyo. Tum... İtimadımı sutistimai etmeyi- — Bizi inkisarı hayale uğratmaya- cağım. Ne zaman görüşebiliriz? — Ben kızlarımın izi üzerinde tühürriyab yapacağım. Bulup bula» madığımı haber veririm, Dua edin de mesut bir halde bulunsunlar, Bu sözün içinde müthiş bir tehdit gizliydi. Doktor anladı. Zotaki gü lümsiyerek: — Dua ederim! . dedi, Ve arabaya atlayarak uzaklaştı. uzağına: Bu ös gördün Şi dedi, — Gördüm efendim... — ye o, insanların en sefilidir! , Bekir! - — e çok düşmanınız gali- ba? - diye sordu. — Hayatta başıma gelen bütün fe- lâketlerin müsebbibi odur. — Fakat gene de davet ediyorsu- nuz, yemeğe Aâlıkoyuyorsunuz. — Bana yaptığı fenalığı tamir et- mesi için... — Sonra ne olacak? — Sonra mı? Allah bilir, - Düşü. Berberi uşak bir düşünceye daldı. Efendisinin birkaç saat dalgın dal gın dolaştıktan sonra, küçük bir ba- vul hazırlayıp aldığını ve seyahate çıktığını gördü. Cemil, kendini götürecek olan na- kil vasıtasının hareketine daha vakit olduğu için bir lokantaya girerek mi- haniki şekilde yemek yedi. Ve ayni zamanda bir kâğıd kalem getirterek aşağıki mektubu yâzdı: “MECLİSTE Başvekil, Maliye, Sıhhiye Vekilleri izahat verdiler “Zelzele ve seylâptan zarar görenler için 300,000 lira fevkalâde tahsisat ayrıldı Ankara 18 (Telefonla) — Büyük Milleb Meclisi bugün B. Refet Camıtez'in başkan- lığında toplanmıştır. Celsenin wzaz-asını müteakib söz alan Maliye Vekili B. Fund Ağralı gelen evrak m bulunan ve biri yeniden ihdas edilen büyük elçilikler dolayısile Devlet memurları aylıklarının tevhid ve taadü- Tüne dair kanuna bağlı üç numaralı cet. velde Hariciye Vekâletine aid kısmında ta- dilât yapılmasına diğeri de zelzeleden mü- teessir olan yerlere yaplacak yardım için Maliye Vekâleti bütçesine 300 bin liralık fevkalâde tahsisat konulmasına imütedair bulunan kanun lâyihalarının rüzmâmeye alınarak #müstacelen müznkerelerini iste- miş ve bu taleb tasvib olunmuştur. Bu kanun lâyihalarından taadül kanu” nunun Üç numaralı cetvelinde hariciyeye aid kısmında değişiklik yapılmasına ald olanı kabul edildikten sonra zeizeleden mü- teessir olan yerlere yapılacak yardım hak- kındaki Kanunun müzakeresine geçilmiştir. Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekili De. Holüsi Alataş, Diklilde vuku bular ve hâ- 14 devam etmekte olan zelzele karşısında ük günden itibaren hükümetin alâkadar diğer makamların devamlı olarak oradaki vaziyet ile alâkadar bulunduğunu işaret ve bu zeltele ve seylâb neticesi kaybetti- Eimiz vatandaşlar yüzünden duyulan acıya terceman olmuş ve demiştir ki: «Bugün muhtaç olup hiçbir iaşe imkânı kalmıyanlar Kımlay tarafından iaşe edil- mekte olduğu gibi açıkta kalmış olan va- tandaşlara yine Kizilay tarafından 1150 çadır tevzi edümiştir. Enkaz altında klan fülün ve diğer yi- yecek maddeleri süratle çıkarılmakta ve Pasif hava korunma #atbikatı İzmir, Karşıyaka ve Borno- vada yapılan tecrübeler mufavvakıyetle neticelendi ie 16 (Telefonla) — Bu sabah İzmir- de Karşıyakada ve Bornovada pasif hava korunma balbikalı yapıldı. 10,25 de 9 *ay- yareden mürekkeb bir bara filosu Değir- mendere istikametinden gelerek hükümet konağına, Karşıyaka ve Bornovaya yangın ve tahrib bombaları attılar, Çıkan yangıd- lar derhal söndürüldü, Hükümet Konağın- da yangından yaralananlar iindadı sahbi otomobilile hemen hastaneye kaldırıldı Alarm işareti vaktinde verildiği ve halk vaktinde her türlü tahaffuz tedbirlerini muntazaman aldığı için bir telâş ve karı- şıklığı meydan verilmemiş ve herkes siğı- naklara ve diğer kapalı yerlere intizam ile çekilmişlerdir. Tatbikat esnasında gaz te- mizleme, yangın söndürme, enkaz Kaldır- ma İşlerile tavzif edilen müfreseler alârı- dar sabıta ve sıhhiye servisleri tam bir mu- vaffakiyetle işlerini görmüşlerdir. Tecriye büyük bir intizam ve muvaffakıyetle neti- çelenmiştir. İzmir 16 — Limanda bulunan Norveç va- purunda > puvastör Ibrahim alarm ecsna- sında saklanmak için bir yer ararken mu- vazenesini kaybederek yüksekten anbarın içine düşmüş ve ağır surette yaralanmıştır, öğrendim. Şimdi imdadlarına gidi. yorum. Şimdi o kadar telâş ve heyecanda- yım ki, saatler, bana sene gibi görü- nüyor. Şu satırları yazarken, kendim Ayvalık ve İzmir civarında tahriya- ta gidiyorum. Siz de Bursa. ciyarın- da, melfuf adresten öbür kızımı ara- yınız. Umarım ki benden bu büyük Tütufkârlığı diriğ etmezsiniz. İcab eden masrafı yapmanız için de bir çek takdim ediyorum. Hiç birşeyi ih- mal etmiyerek icab eden her parayı sarfediniz ve İrini, haltâ kendini bu- lunuz! ririm. Ebedi minnettarlığiyle . Cemil Bu meklubu bitirdikten sonra, sevgilisine de bir mektup yazdı; «Ben gidiyorum. Siz çiflikten ay rılmayın. Aşkımızın felâkete uğradı- ğı yerde yine saadete kavuşmasını istiyorum, Dua ediniz. Yavrularımı- 2a kavuşalım.» ... Süzan Bedri ertesi sabah uyandığı zaman saadet ve neşe içinde yüzü- yordu. Seven bir genç ruhun dünyâ üzerinde aradığı her şeyi bulmuştu: Rüyaları, idealleri tahakkuk etmişti. Artık onun da sarih bir gayesi var- dı, Niçin yaşadığını biliyordu. müteessir olanlardan hiç kimse bugün açıkta değildir.» Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekili bun- dan sonru Kırşehir zelzelesi münasebetilş yapılmış olan muavenetler etrafında bütçe encümeni mazbatasındaki temenniye kar şılık olarak demiştir kiz «Kirşehirde kısa bir zamanda biraz pars ile âzami yardım yapılması üzerinde tevak- kut edilmiş ve bu iş bizzat va! yardımile tahakkuk ettirilecekti. Fakat va» tandaşlar yardımda geri kalmışlar Ye her şeyi hükümetten beklemişlerdir.. Başvekil Dr. Refik Saydam da Ziraai bankasındaki pars borçlarının tecil mesa- Jesine temas ettikten sonra ki: #Milli Müdafaa Vekâleti aym 77 sinde bie istinkkâm bölüğü göndermiş ve enkaz altın- ve EN olan tekmil tütünler çıkarılmış. | emin yerlere yerlegtirilmektedir. Zeizeleden Asker RA EA yl el miştir. Mahailindeki vaziyete nazaran in- şaat başladığı zaman elde mevcud keres4ş gönderilecektir.» Bu İzahattan sonra kanun heyeti umu- miyesi üzerindeki müzakere kâfi görülerek maddelere geçilmiş ve kanun kabul olun- muştur. Buna nazaran zelzeleden ve seylâptan zarar görenlere yapilacak yardım için Ki- kurumuna ünvanile Maliye Vekâlsti bütçesinde açılacak fasla 300 bin lira fev- kalâde tahsisat konulmaktadır. Meclis, ruznamesine dahil bulunan ve Hatay vilâyeti teşkiline aid kanuna ek lâ- yihayı tasvib ederek pazartesi günü top- lanmak üzere içtimama nihayet vermiştir. Küçük Memleket haberleri AManisa 16 — Halkevi dağcıları 60 &i- bir kafile halinde dün 1400 metre ie- | tifandaki Manisa dağına çıkmışlardır. God #i çok güzel olmuş ve dönüşte Halkevinnş bir çay riyafeti vertimiştir. X Samsun 16 — Yüksek islâh encümeni- nin Samsun sonbahar at yarışlarına dün başlanmıştır, A Zonguldak 16 — Türk maden mühen- | disleri cemiyeti dün Bekir Vehbi Ergen'in riyasetinde yıllık kongresini yapmıştır. Bu toplantı #bedi Şefin ufulünden sun- ra cemiyetin !ik kongresi olduğundan iğ- tmaa başlanırken Atatürkün aziz hatıra si ayağa kalkarak süküt edilmek suretile taziz edilmiştir. # Kastamonu 15 — Kastamonuda © yıllar zarfında kültür işleri üzerindeki çu- laşmalar çok verimli olmuştur. Son üç se- ne zarfında vilâyet içinde yeniden yapıla- rak aşılan ükmektep sayısı on dokuzu bül- muştur, İzmirde asfalt yol yapılıyor İzmir 16 (Telefonla) — İki çeşme- ” lik - Eşrefpaşa asfalt yolunun inşa- sina bugün belediyece başlanmıştır. İTİZAR Münderecatımızın çokluğu do- layısile (Leylâ ile Mecnun) tef- rikamız bugün dercedilemedi. Okuyucularımızdan özür dileriz. gıp da onun kendine sadık ola- cağından fevkalâde emindi. Bu 'dü- rüst ahlâklı, çalışkan kiz, kendine | bağlanmış bulunuyordu. İki taraf ! biribirlerini zihnen o yükseltiyorlar; karşılarından alâka görmelerini bir mazhariyet sayıyorlardı. Genç kıza nazaran, delikanlı, ken- âi sebebile parlak bir istikbalden, zengin bir izdivaçlan sarfı nazar edi- yordu. Mütemadiyen çalışmağa da- ha şimdiden kendini mahküm edi. yordu; emniyelsizlik, istikrarsızlık içinde didinmeğe kall oluyordu, Sü- zana ne büyük bir kıymet atfetmekti bul «— Hem bu kadar maddi düşün- memeli... Bu irişmenin manevi ci- helle bahtiyar olmalı...» diye düşü- nüyordü, Dünkü gezinti esnasında Rağıp onu tamamile teshir etmiş bulunu- yordu. Zaten iki âydanberi o pence- reden balkona konuşa konuşa biri- birlerinin hissiyatındaki asaleti an- lamışlardı. Komşusunun fakir cen tilmenliği Süzanı meftun bırakmıştı. Hayal, felsefesine, gayretine, müte- vaziliğine hayran olmuştu, Bu çocu- ğu iyi kalbli, cazip, civanmerd bulu yordu. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: