AKŞAMDAN AKŞAMA Istanbulda ev sahibi olmak... Ankarada kurulan bir bina koope- ratifi muvaffakıyetli neticeler verdi. Aralarında dostlarım da bulunan bir çok vatandaşlar, aydan aya taksit ödemek suretile, ikametin pek pahalı olduğu hükümet merkezimizde mülk s4hibi oldular. Belediyede, şehrin imârına yardım ettikleri için, onları kayırarak mahallelerini şereflendirdi. Şimdi arsalarmın bedeli fırlamış; kâr- dadırlar; memnundurlar. Görmedim, fakat işittim: Üç tip üzere binalarmış bunlar. Modern, ma- kul yapılar, Her türlü konforu havi. Üstelik bahçeleri, hattâ bahçelerinin - pijama ile çıkıldığı takdirde kimse. nin göremiyeceği - münzevi cihelleri varmış. Yüksek tabaka memurlar, za- ten kira verdikleri bir ücretin azıcık fazlasını ödemek suretile, ev bark- lanmışlar! Ne saadet! İnşaat kooperatifleri yeni bir icad değildir: Bu usul nice zaman evvel keş. fedildi ve dünyanın her tarafında amele ve köylü tabakasından bile mil. yonlarca hemcinsimizi ocak bucak sahibi kıldı, Bizde ise ilk bariz başa- rıyı sanırım Ankarada gösteriyor. Unutmamalı ki, hükümet merkezimiz- de kiralar havsalanın almıyacağı de- recede yüksektir. Muvaffakıyetin bir sırrını da o gayri tabiilikte aramalı! ss Şimdi de «Türk Yapı ve Yapı mal- zemesi büyük kredi kooperatifi» ismi. le hir kurul, nizamnamesini, tasdik edilmek üzere Ticaret Vekâletine gön- dermiş. Hedefi: İstanbul o şehrindeki imar hareketine geniş ölçüde iştirak etmek; ortaklarma -Ankaradaki koo- peratif gibi. bina temin eylemek. Açılacak kredi €4 5 faizli olacakmış. Bunun $/1 i şirketin ihtiyat akçesine, 461,5 u bina yaptıran ortakların pi- rimlerinin tediyesine, mütebaki 902,5 u her sene kredi sermayesine yapı cak olan zamma ayrılacakmış. Türk olan ve medeni haklarına sa- | hip bulunan berkes buna aza yanla- bilirmiş. Beheri beş liralık elli hisse | senedini edinen, rey sahibi âza meya- nına giriyor, Bu elli hissenin on lirası peşin, mütebaki 240 lirası ayda ikişer liradan ödenebiliyor. Ortak adedi 2500 ü bulunca kooperatif faaliyete geçecek, İlk onar lira ve taksitlerle inşaat mal- zemesi tedarik olunacak ve 250 ger liranm tahsili tamamlanınca yapı yapmağa girişilecek, “e Böyle bir teşekkülün muvaffakıye- tini dilememek elden gelmez. Sofyayı gezen bir ecnebi muharririn yazısın okudum: «Burada büyük sermaye yok- tur. Bütün muazzam işler kooperatif. ler sayesinde görülür, Bu kat kat bi- malar da onların eseridir!» diyor. Tür- kiyede de ayni cemiyetler niçin kurul). masın? Niçin her ailenin bir yuvası ol. masın? Fakat diğer cihetten, uzun seneler- dir, şu düşünce, Âdeta bir servet, re fah ve ebediyen iktisadi emniyetin remzi olmuştur: — İstanbulda harci âlem bir apar- taman yaptırırım... Her dairesi tıkır tıkır 30-40 lira ge « Bina, sekiz senede kendini ıtfa eder... Oh, kekâ... Ekseriyet bu fikirde olduğu için, ha- ril harıl, derme çatma semtler yapıl. dı. Hâlâ da yapılmakta, Fakat bu gi- dişle İstanbulda bir emlâk düşmesine şahid olacağız. Zira evvelce de bir kere yazdığım gibi, aile miktarından ziyade ikametgâh olacak, (Haltâ ika- Boru geliyor Birçok semtlerde terkos tesisatı yapılacak İstanbulun terkos suyundan mah- rum olan birçok semtleri vaktile Su- lar idaresine birer mazbata ile müra- caat ederek kendi mahallelerinde su tesisatı yapılmasını istemişlerdi. Hatta bazı semtlerin halkı, arala. rında topladıkları parayı da Su tesi- satı için Sular İdaresine yatırmış. lardı, Fakat Sular idaresinin elinde kâfi miktarda boru olmadığından bu müracaat isaf edilememişti. Sular idaresinin Avrupaya sipariş ettiği borular bir haftaya kadar li- manımıza geleceğinden tesisata he- men başlanacaktır. İlk tesisat yapı- lacak sokaklar Davudpaşada Değir- men ve Ağu sokaklarıdır, Tırhan'ın sürat tecrübeleri yapıldı Tırhan vapurunun sürat tecrübe- leri dün Ada açıklarında yapılmış ve mukavele şartlarına uygun görülmüş- tür. Gemi, boş iken 15,250 ton su-alın- Ca l4 mil sürat yapmaktadır ki, alâ- kadarlar bu neticeyi matlüba muva- fık bulmuşlardır. Tırhan, önümüzdeki salı günü Mersin seferlerine başlıya-. caktır .Kardeşini vurdu Kavga esnasında kendisine küfretmesine hiddetlenmiş Vehbi ve Bahri adlarında iki kar- deş Edirnekapıda sur dışarısında bir kadın meselesinden kavga etmişler- dir. Bunlardan Vehbi kardeşile başa çıkamayacağını anlayın kavgayı bırakmış ve kardeşine kütrederek ay- rilmiştir. Kendisine küfredilmesinden o büs- bütün hiddetlenen Bahri tabancası- nı çekerek kardeşi Vehbinin arka sından iki kurşun atmıştır. Kurşun- lardan biri Vehbinin sağ böğrüne isabet ederek ağır surette yarala- mıştır. Vakaya Jandarma el koymuş, yaralı Vehbi Cerrahpaşa hastanesine ilimizi yn müteakip ka- metgâh vazifesini artık göremiyecek köhne binaları yavaş yavaş yıktırmak- ia devam etsek bile yapılma, yıkılma dan fazladır. Ve yıkılanlardan çıkan ailelerin kira vermek kabiliyeti pek dun seviyededir.) Binaenaleyh, belediyenin de, koope- ratifin de, müstakil inşaat sahipleri- nin de uzun uzun düşüneceği bir mey zu karşısındayız: Hesapsız bir bolluk- ta.derme çatma bina yapmamak. Az yapmak, uz yapmak; ana cadde- lerin etrafına Avrupavari, iyi malzeme- li binalar yapmak; fakat şimdi harcı âlem sefertaslarına paydos demek; bele zinhar bunları asla ebedi gelir memba sanmamak; bugün otuz lira getiren bir dairenin üç beş sene sonra on beşe düşeceğini göz önünde tutarak sermayeyi başka işlere, teşebbüs sa» basına, istihsal sahasına yatırmak! (Vâ-Nü) Karilerimizin mektupları Bebekliler de fırınları- nın teftişini istiyorlar İmzasını gizli tutan bir bayan Bebeğin ahvalinden şikâyet edi- yor: Evvelâ, fırın! o Ekmeğin çok fena çıkarıldığını söylüyor. «Ba- a yerlerde fırınlar kontrol edili- yormuş. Müfettiş bari bizimkine da uğrasa da görse...» diyor. Sonra şöyle devam ediyor: «Sokaklar yapılacak hayalile do- laşıyoruz. oAyaklarımız o inciye sancıya geceleyin rıhtım boyuna gelerek biraz mola veriyoruz. Ne- fes almak, denizi seyretmek iss tlyoruz. Eskiden, ailece burada oturup bir dondurma yemek bi- zim için saadetti. Şimdi nizam ve intizam ihldl edilecek diye san- dalye atmak da yasak edildi. A- caba Kuruçeşme, Beşiktaş sahil. leri görülmüyor mu? Bu gibi ya- saklara başlamak için daha ye- nisinin, daha iyisinin temini lâ- zmdir!» Şişhane parkı Bahçenin plânı hazırlandı Şişhane yokuşunda eski karakol binası arsasında bir bahçe yapılaca- ğını yazmıştık. Bu bahçenin plânı imar müdürlüğü tarafından hâzır- lanmıştır. Beyoğlu askerlik dairesi binasının da tapu kaydına nazaran belediyeye olduğu anlaşılmıştır. Askerlik dairesi başka bir binaya naklettikten sonrü belediye tarafından yıktırılacaktır. Beyoğlu itfaiye garajının bulunduğu saha da bu bahçeye ilâve elilece- | ginden belediye, itfaiye binası için ya yeni bir bina yaptıracak, yahud da | münasib bir bina Kiralıyacaktır, Bu bahçe plânına göre Şişhanenin bu kısmının Halite nezareti tamamile temin edilecektir. ükadaya o verilecek su için 15 | Ağustosta merasim yapılacağını yâz- nuştık. Büyükadadâ yapılacak tesi- satın projeleri hazırlanmış v6 dün sular müdürü B. Ziya tarafından Valiye gösterilmiştir. Bu projelere yöre Büyükadada yapılacak tasisata hemen başlanacaktır. Suyun 15 Ağus- tosta halka verilmesi muhakkak te min eğilecek Bir sandal battı Bekir adında bir sandalcı dün Ka» dıköy iskelesinden Paşabahçeye gö- türmek üzere sandalına yedi küfe domates yükletmiş, Kızkulesi önün- den geçerken Şirketi Hayriyenin 65 numaralı . vapurile o karşılaşmıştır. Vapur geçerken dulgasından sândal sarsılmış ve batmıştır. Sandalcı Bekir 'Haydarpaşadan gelen liman idaregi- nin âmele motörü tarafından kurta- rılmıştır. Kaza etrafında tahkikat ya- 'pılıyor, Bay Amcaya el ŞEHİR HABERLERİ Boyanan binalar Bugüne kadar şehirde 7000 bina a boyandı İstanbulun baş başlıca büyük cadde- lerinden başka ara sokaklarda da birçok binaların boyandığını görüye- ruz, Vali ve Belediye Reisi doktor Lülfi Kırdar dün bir muharririmize demiştir ki: «— Binaların boyanması için hal- ka hitaben bir mektup yazmıştık. Bu mektubun hüsnü tesir ederek halkın büyük bir tehalükle evlerini boyadığını gördük. Şimdiye kadar muhtelif kazalarda boyanan ve badanası yapılan bina- Jar yedi bine yakındır. Halkın gös terdiği bu alâkaya çok müteşekki rim.» Belediyenin tavsiyesi ile boyanan bu hususi binalardan başka resmi daireler de boyanacaktır. Soğuk çeş- me tarafında eski Babiâlinin meşhur tarihi kapısı da çok kirlidir. Bu kapı ile etrafı defterdarlık tarafından bo- yatılacaktır, İnhisarlar Vel şehrimizde Gümrük ve İnhis Vekili bay Raif Karadeniz, dün 12 de, Ege v&- purile şehrimize g gelmiştir. Yaralı | kadın Yarası gangran “olduğundan hastanede öldü Safranbolunun Yakacık köyünde Gülsüm adında bir kadın tarlada koyunlarını otlatırken hayvanlar o civarda İdris adında bir delikanlının bahçesine girmişlerdir. Bundan hid detlenen İdris tabanca ile kadıncağı- zı kolundan ve bacağından yarala- muştar. Gülsüm orada tedavi edilemeyince İstanbula getirilerek — Sağlık yurdu hastanesine yatırılmıştır. Kadınca» giz, yarası gangran olduğundan dün hastanede ölmüştür. Adliye doktoru B, Enver Karan tarafından yapılan muayene neticesinde Gülsümün ce- sedi morga kaldırılmış, ölüm vakası mahalli adliyesine bildiritmiştir, Türk - Elen dostluk cemiyeti İstanbulda da şube tesis Atinada teşki İstanbulda da bir karar vermişti. Bu maksadla Yunanistanın eski Ziraat Nazırlarından B, Bakkalbaşı şehri- mize gelmiştir. Bu zat, şehrimizde cemiyetin bir şubesini teşkil edocek- tir, Yerli mallar sergisi Evvelki gece sâât 19 dan itibaren halka açılan Ilinci Yerli mallar elsi, bu sene 9 Ağüstosta Ki . Sergi kalabalık oolmakt, Pazartesi ve Perşembe günleri sabah saat sekizden 12 ye kadar sergiye pa- rasız gidilecektir. Sergi komitesi, İz- dihama mani olmak için, diğer sâat- lerde sergiyi ret İçin 5 kuruşluk bir dühuliye ihdas etmiştir. Sergide hergün 17,30 dan 20 ye kadar Şehir bandosu çalmaktadır, — Şehirciliğe pek aklım ermez am- ma bay Amca, imar işlerinde halkın Arzusu gözetilse daha doğru olur sa- iyorum.., - O zaman bir şehir - hazır elbise gibi terzinin makasına göre değil, ısmarlama elbise gibi müşterinin öl- çüsüne göre - içinde yaşıyanlara uy- .gun yapılmış olur! « Meselâ halkın bir yerde durup dinlendiği görülüyor, değil mi... .. Hemen şehir plânında oraya bir kaç ağaç, bir iki kanape ile bir park yapmalı!.. İSTANBUL HAYATI Kıyamet telâşı! Zavallı halk!.. Dünyanın bu kar» şik zamanında ber an beynini tırma- yan harp korkusundan çektiği ıztı- rap yetişmiyormuş gibi, Meksikada bir rasadhane müdürünün uçurduğu korkunç bir balon yüzünden yirmi dört saat üzüntü içinde kıvrandı. Meksikanın Takubaya rasadhane- sinin müdürü, Merih yıldızı dünys- mıza çarpacak, diye bir palavra sa- vurmuş. Bizim gazetelerden biri de, mal bulmuş mığrıbi gibi telleyip pul- layıp bu havadisi birinci sahifesine yerleştirmiş... Korkunç havadis, 50 kaklarda, mahâlle aralarında tesirini gösterdi. Yarın kıyamet kopacakmış diye her tarafı bir telâştır aldı. Çar- şamba günü akşama kadar nereye uğradımsa ayni sözleri duydum; — Bu gece dünyünın son gecesi imiş. Yarın kiyamet kopacakmış. Allah muhafaza etsin, bir tedbir de alamadık. — Ben kararımı verdim. Bizim ço- cukları bodruma indireceğim. Gece tramvayda iki delikanlıya rasldım. Neşeli neşeli konuşuyorlar: — Hay Allah razı olsun şu ecnebi rasadhane müdüründen. Kıyamet kopacak, diye bir balon uçurdu, be nim işime yaradı. Bizim büyük anne- nin ödü kopmuş. Akşam üzeri karde- deşimle beni yanına çağırdı; «Çocuk- lar, artık son demlerimiz geldi. Şura- cıkla beş on kuruşum var. Nasıl ok sa kiyamet kopacakmış. Bari şu pa- raları götürünüz de bir hayra sarfe- diniz, Belki öteki dünyada mükâfatı- nı görürüz» diye bir çıkın para çıka- rıp vermez mi?... Cebinden çantasını çıkardı, ara- sından beş, on liralık kâğıd paraların ucunu göstererek bir kahkaha attı: -— Şimdi ben paraları hayra sarfet- meğe gidiyorum. baha kadar vur patlasın, çal oynasın, Kiyamet ko- parsa bari eğlence içinde ölelim. İşittiğime göre, gece sabahlara ka- dar korku, heyecan içinde kıvrana kıvrana kiyamet bekleyenler olmuş. Sahah erkenden sokağa çıktım. Bi- #İm komşunun evinin önünden geçer- ken tahta kapı aralandı, ihtiyar ka- yınvalidesi beyaz örtülü başını uzatlız — Oğlum, ne var, ne yok?... Tövbe, tövbe estağfurullah, kıyametten ne haber? Gülerek: — Çok şükür, henüz birşey yok. Dedim. Gülüşm kadıncağızı hid. detlendirdi o galiba, Homurdanarak hiddetle kapıyı kapadı. Gazinoda ikb kişi konuşuyorlar: — Dü ngece siz de kıyamet korku- su geçirdiniz mi?... Burnunun ucu morarmış, başı bez- lerle sarılı, şişman adam şiş gözlerini uğuşlurarak homurdandı: — Sus Allah aşkına, Kıyamet kor- kusu değil, kıyameti bizim evde kö- pardık. Nasıl olsa kıyâmet kopacak diye geç vâkta kadar meyhanede kal maışlım, Gece yarısından sonra . eve girer girmez bizim hanım kızılca ki yameti kopardı. Benim kafam Dün- ya, dolma tenceresi de Merih yıldızı oldu, Hem öyle bir çarpış çarpla ki, kıyamet kopsa bundan daha iyi idi. * Cemal Refik 03008088810 UAAAAANANAESE AAA BANAN ear 0000000 Sıcaklık 32 derece Dün İstanbulda hava evvelki gün- lere nisbetle biraz serindi. Termomet- re 32 dereceden yukarı çıkmamıştır. Rüzgür cenuptan, bazan de şimali garbiden esmiştir, B.A. — Bu zor meselel.. O zaman adım başında bir umumi helâ yap- miak, köprü üstünü iki geçeli kana- ıpelerle doldurmak, her. köşede bir,