3 Temmuz 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

3 Temmuz 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Fatih gemilerini karadan hangi yoldan Bir harika addedilen bu teşebbüse dair tarihlerimizde ancak bir kaç satır yazı vardır yürüttü Dalga uzunluğu 1848 m. IK 120Kw. 'Türkiyo Radyosu TAG 1914m. 15198 Ko/a, 20. Radyosu TAP.3170m. 9468 Ko/s. 20 Kw. PAZARETESİ 1/7/999 1230 Program, 1235 Türk müziği - Pİ, 13 Memleket saat ayarı, ajans ve metsoro- loji haberleri, 13,15 - 4 Müzik OKarışık pfogram - P1) 19 Program, 1905 Müzik (Rossini sevli- ya berberi operasının üvertörü - Pl), 19,19 'Türk müziği (İnce saz faal), 20 Memleket #aat ayarı, ajans ve meteoroloji haberleri, Konuşma 2030 on yi LE ii EyiR Lin TT ipli İş iş şarkı - Göğsümden kaçıp gittin, 10- Şemsettin Ziya - Şehnaz şarkı - Denizin dalgasını dinliyorum, 21119 Konuşma, 21,25 Neşeli plâklar - R., 2139 Müzik (M. Ravel - Telli kuartet. Çalan: Pro Arte Kuarteti - PL), 22 Müzik (Küçük orkestra - Şef: 27 No. 2 Mehtap sonatının adaciyo 5U8- tenutosu, 3- 3. Strauss - Hayat size nege versin, 4- Christian Ryming - Entermezzo, 5- Beethoven »- Patetik sonatının adaciyo kantabilesi, 6- Erleh Trapp - Fujisanın et- rafından müzik sesleri (Pantezi), 7 - Hum- — Yulardır açıldı kısmetim yoldan; Van sağdan göründü, Edime soldan, Arada bulunan mesafeleri Üç yıldır keserek, gezdim her yeri, Bazı gün dinlenâim İzmir bağında: Zümrütler seyredip her yaprağında Kütükler altında üzümler yedim; «Dünyanın Cenneti burası...» dedim, Bazı gün ulaştım ben İspartaya: Bir ipek halıyı serdim ortaya. Üstünde kamaşır elbet bakışlar: Türk kızı işlemiş güzel nakışlar, Öbür gün göründü yüce Ödemiş: Buranın erleri: Yiğitiz... demiş, Bir savaş oldu mü vatanı bekler, Ölümden korkmıyan şanlı zeybekler, Bazı da sahilde: Ayvalıktayım, Küçücük bir sandal... Ben balıktayım, Cenubu özledim; atıldım yola, Br tren... Biz verdik Mersinde mola, Hükmünü sürerken İstanbulda kış, Burada soğuk yok; etme aldırış: Bağlarda açılmış hattâ lâleler. Biraz git: Tarsusta var şelâler, Geri dön: Elini verir Adana, Torosun tablosu can katar cana. Az daha gidersin, yakındır Hatayı Muntazam tren var, yolculuk kolay. Sahilde görürsün İskenderunu. Eski Türk yurdudur, gezersin onu, Oradan binersin otomobile, Yol düzgün... Araba sarsılmaz bile. Ağanın başına gelen Yazan: NECDET RÜŞTÜ İyilik ettim de fenalık buldum!... Ehali kabil mi boş yere kızsın?... Yıllardır ettinse köylüye hizmet, Mukabili gösterdik hakkında hürmet; Yüzüne kötü s”- #ivelim neden?... Rençpere açıl. bu son râhneden Hepimiz oluruz dâvacı fakat: Borcumuz yükseldi çünkü iki kati... Bükmüştü boynunu, mahzundu ağa Dedi ki: — Aldığım şu koca boğa Söyleyin, değmez mi iki yüz kâat, Belki de canlanır ederse rahat; Şimdilik çayıra onu bırakın, Birkaç gün iyice besleyip bakın, Ne malüm; dokunur faydası belkii... Bir çifçi seslendi: — Öyle tembel ki, Ahırdan dışarı çıkmak istemez; Bir bıçak vuralım mendebura tezi... Konuşma bir kavga halini aldı, Buna köy ağası şaşırıp kaldı: Üstüne çevrilmiş kin dolu her göz, Artık her ağızdan çıkıyor bir söz, Zazallı adamı incitiyordu. Yanımda bulunan arkadaş sordu: — Ne oldu?... Bize de anlatın hele?... Nihayet öğrendik, buymuş mesele: Bir boğa alınmış toplanıp para, Dikkat et, bambaşka bir dünyadasın; Bir saat geçince, Antakyadasın, Giderken şaşırtır seni manzara; Vilâlar kurulmuş yeşil dağlara, Tepeler çiçekle bütün örtülü, Uzaktan göründü bak «Amik, gölü. «Harbiye denilen sayfiyesinde Kulaklar dinlenir bir su sesinde; Bir büyük şelâle... Biçilmez paha, mişlerdir.) sözlerini de ilâve elmiş- tir. Bu sözlerden Ahmed Mitat efen- dinin güzergâh olarak Dolmabah- çe - Küçük Çiflik - Harbiye caddesi - Pangaltı istikametini kabul ettiği anlaşılıyor. Ferik Muhtar paşa da (Fethi Celil Köylüler bu yüzden gelmişler dara: Paranın faizi herkesi yıkmış; Üstelik hayvan da pek tembel çıkmış. Arkadaş dedi ki: — Vardır kolayı: Yaz bitip çıkmadan ağustos ayı, Hacamat yapınız tam ensesini!... Sant Mide Berlin, Breslar 21,15 karışık muzika — Köylü çıkarmadı buna sesini, bu mesafe üzerine tahta ile mestür bir nevi yol yaptırarak gemilerin ko- laylıkla nakli için tahtaların üzerine sığır ve koç yağı sürdürdü. İki sıra kürekli yetmiş ve beş sıra kürekli daha büyük bir kaç gemi bir gece içinde tepelerden, vadilerden geçe- rek Boğaziçinden Köstantaniye lima- nına dahil oldular, Her gemide kaptan baş tarafta, kılavuz arkada idi. Yelkenler açılmış, borular, da- vullar çalınıyor idi.) Hammerin tezyillerinde de güzer- güh için (Beşiktaştan Hasköyde Aya. dimitriye yahut daha aşağıya) diye bir izah ilâve olunduktan sonra mü- Bari 7115 Yunanca neşriyat — Bero- münster 2120 viyolonsel — Bükreş 21 oc- kestra — Florans 2130 salon muzikası — Lyon 2130 - 2330 konser — M Ceneri 21 balalayka ve piyano — Montpellier 2130 - 7340 orkestra — Paris PTT. 21,30 fanfar, Sant 7Zde Brünn 22 orkestra — Athlone 22 ke- man — Belgrad 22,10 viyolonsel — Bükreş 22,15 küçük orkesira — Plorans 22 hafif muzika — Hilversum İl 2210 konser — Laibach 22,15 orkestra — Lille 2230 - 2330 konser — İyon 2220 - 2330 konser — Milâno 22 senfon. konser — Paris P.T.T. 22 salon musikasi — Roma 22,45 operet — Sofya 2240 hafif muzika ve dans. Sant de Berlin, Frankfurt, Königsberg, Leipzig, Münih, Ştattgart 2330 -1 dans — Breslav 2330 - 1 salon muzikası — Hamburg 2340 keman — Viyana 7330 -i hafif muzi- ka — Belgrad 23,15 dans — Peşte 23 fan- far — Bükreş 23,15 Rumen orkestrası — Milâno 23,10 konser — Paris P.T.T, 29 orkestra — Stokholm 23,15 hafif muzika. Sant 24 den sonra Ben böyle çağlıyan görmedim daha. Git... Şarktan şimale doğru kavis kır; Yolunda Malatya fe Diyarbakır, Az daha gayret et... Ulaş Sıvasa, Samsun çok yakındır, sen etme tasa, Koş Karadenize... Sahil göründü, Sular bir şal gibi göze büründü, Neröye istersen gidersin gayri. Ülkeyi anlatsam ben ayrı, ayrı Belki de hayatım kifayet etmez Ve yazmak istesem sütunlar yetme, Gene bin güzellik kâlır geriye, Türk milleti gibi, büyük Türkiye, AE Bir gündü. Gezerken yollarda böyle Bir köye ulaştık. Vakit tam öğle: İnsana baygınlık veriyor sıcak, Üç kişi aradık serin bir bucak. İşte köy kahvesi... Girelim hele... Ve daldık... Bir masa, birer iskemle... Davrandık... Yeniden koyulduk yolaş — Tanrıya emanet!... — Uğurlar ola!... —3.— Dönüşte uğradım bu köye tekrar; | Yalnızdım... Düşündüm: «Ağayı arar, Hasbıhal ederim...» İşte o sıra, Tesadüf etniştim: Uzanmış kıra, Bir ağaç altında uyumaktaydı, — Merhaba!... Deyince, hatırımı saydı: Ansızın davranıp kalktı ayağa, Başladık orada biz konuşmağa. Boynunda bir büyük sargı görmüştüm, Ensesi şişmişti... Meraka düştüm. Ben tahmin etmiştim bu faciayı: Köylü, boğa için, dövmüş ağayı, Bu kötü ihtimal canımı sıktı; Az sonra tahminim aksine çıktı; — Hacamat etti mi fayda hayvana?... vayeti tamamen merğnd görünüyor. | verrih Jibonun İngilizce bir fıkrası | peg Saime — Penkter, König | —Günaydın!.. İhtiyar pek mahzun bakmıştı bana; Diğer bazı tarihlerde de şu kayıdlar | nakledilerek: berg, Lsipsig. Ştutiğari 1 - 4 karışık Denildi... Oturduk biraz; Dedi ki; (Mesafe nihayet altı mil idi ki üç | mwiks Gölgesiz yolları kavurmuştu yaa, — Tavsiye birebir geldi, Solakzade: (Beşiktaş dedikleri yer- | mil bir küçük fersah yapar, Franzeg | GEZEEMEMMEEKRETRENKAMEREKEEEENERNR | yu çatı altında güneşi yendik, Yeniden canlandı... İşler düzeldil... Askerler kemali hevesle iplere ve mâkarâlara yapışlılar; gemileri yü- rütmeğe başladılar. Gemiler karada da denizde olduğu Köpüklü bir kahve içip dinlendik. Nedense garipti kahvenin hali: Hepsi de öfkeyle somurtmuşlardı. Sormuştum: — Ya ensen sarılı neden?... Bir derin ah etti ağa sineden, Sargıyı düzeltti,,. Yanıktı kalbi... (Bizans müverrihi) bu mesafeyi on 'mile çıkardığı vakit mübalağa eder.) denilmektedir. Bizanshı müverrihlerden Kritovu- Fatih zamanı ricalinden Dursun | los, Fatihin on yedi senelik samanı | gibi mürettebalı tamamen içlerinde, | Mutlaka bir mühim mesele vardı. Bakmıştı hem ağlar, hem güler gibi, beyin, Tarih Encümeni mecmuasın- ! na &id yazdığı tarihi bizzat yelken ve sair techizatı dahi yerli Ye- | Nihayet bağırdı ağası köyün: Demişti: “da neşredilen (Tarihi Ebülfethi):) takdim etmişti Bu eserin eski İzmir | rinde İdi; tayfalar güya denizde gi | — Durmayın... Yüzüme açıkça söyün; — Öğüdü işitmiş bacı, (İslâm gemilerini günagün ve leva. | mebusu Karolidi efendi tarafından MN Ben sizin yıllardır köleniz oldum, Bir kere sınadı... Halime acıl yraklarla bezeyip Tarih Encümeni mecmi i aşıyor, Ç ermiş gi urel ilme anki nala İMDİ ee | e ğini olan tercümesini | ellerinde tutuyorlar; kumandanla- Gönende yağlı güreş müsabakaları sesinden havada yürüttüler.) şöyle deniliyor: rı da güvertelerde direkler etrafında öteye, beriye koşarak, ıslık çalarak, kamçı ile kürekçilere vurarak gây- nida ederek, kamçı İle kürekçilere vu- rarak gâyretlerini o uyandırıyorlardı. dilâyerler ile donanıp yelkenler açıp | lerinden) iç denize (limana) kadar tuğ ve alemler çözülüp tabil ve nak- | bir yol yapılmasını ve yolun kı. | !er UPKı denizde gidiyor gibi görünü kareler dörülüp küffarı bedgirdare | zaklaria tefrişini emretti. Bu iki Galata kazasında vaki püste- | denizin ürasındaki mese takri- Mike den ki firamı çerhi berrine ve nişibi | ben - Sehlümberger, Kritovulostan m sara 5 ie (#8 ağn zemine (1) girmiştir. Yürütüp | naklettiği fıkralarda bu noktada giri idi Sİ deryaya indirdiler.) aumoins — ekalli tabirini yazıyor - yn apne mesafede Eski tarihlerimizdeki kayıdlar hep | sekiz stadyon (3) olup bunun yarım, | ol Ge > aa böyle birbirine benzediği için bun- | yani tepenin re'sine kadar olan kısım | ota “ enleri öper : |

Bu sayıdan diğer sayfalar: