| POLİTİKA ai Uzak Şarkta Uzak Sarkta denizde ve karada Japonların askeri ve siyasi hareket ve fa- aliyetleri çok genişlemektedir. Çinin Şanghay ve Kantondan sonra en mühim limanı Svatov işgal edilip, bunun gerilerindeki erazi, Japonların eline girmiş- tir. Burası alındıktan sonra Fuçov ve Çengçov limanlarını da işgale karar ver- mişlerdir. Bu limanların ağzındaki adalara ihraç edilen Japon babriye silâhen- daz müfrezeleri, ber iki limanın harp ve harekât sahnesi olacağından, bir ba- sara uğramamaları için İngiliz, Fransız ve Amerikan harp gemilerine ve va” purlarıma uzaklaşmalarını ihtar etmişlerdir. Amerika Hariciye Nazırı B. Hull, bu ihtar bir tehdid mahiyetinde olmayıp harp harekâtı sahnesi olacak liman ve beldelerdeki ecnebilerin korunmaları için, evvelden yapılması, ötedenberi mutad olan ihbardan ibaret olduğunu söylemiştir. Amoy limanındaki beynelmilel muntakayı teşkil eden Kulgsu adasında- ki Amerikan kuvvetinin Japonyayı tehdid etmediğini ve remzi bir mahiyeti haiz olduğunu ve adadaki bütün Amerikan bahriye askerinin mevcudü sekis kişiden Ibaret bulunduğunu da nazır ilâve etmiştir. Uzak Şark işlerine Amerikan hükümetinin müdahaleye taraftar olmadığı, Hariciye Nazırının son hâdiselere sit bu tefsir telâkkilerinden anlaşılıyor. Esasen İngiltere ile Japonya arasında da salâh emmareleri peyda olmuş- tur. İngiltere hükümeti anlaşmak için müzakereye taraftar olduğunu ihsas etmiş olduğundan, Tientsin'i muhasara eden Japon kuvvetlerine, İngilizlere mazikâne muamele etmeleri, kumandanları general Humma tarafından emir verilmiştir. Japonya, Çindeki siyasetine karşı İngiliz mıntakalarının Şang - Kay - Şek hükümeti adamlarına melce olmamasını talepte ısrar edecekti . Fakat diğer noktalarda anlaşmağa hazır görünüyor. AKŞAM Almanya, İngilterenin müzakereye giriş- mek teklifini iyi karşılamadı (Baş tarafı 1 inci sahijede) manya tarafından bu memleketlere taarruz vukuu halinde meri olacağını derpiş eylemesi halinde hasmane bir hattı hareket ittihaz edebilir. Alman memorandomu, İngiliz siyâ- setini bir çember içine alma siyaseti diye tavsif etmektedir. Bu tavsif, ye- rinde değildir ve İngilterenin niyet ve tasavvurları hakkındaki yanlış bir telâkkiden ibarettir. Bu telâkkinin tashihi icab eder, Bazı erazinin Alman hududları dahiline alınması, Alman- yanın efal ve icraatını haklı göstere mek için ileri sürmüş olduğu sebeb- ler ne olursa olsun birçok mahafilde hiç şüphesiz huzursuzluğun ariması- na sebebiyet vermiştir. Binnetite, İngiltere hükümeti tare- fından ittihaz edilmiş olan kararlar rın gâyesi, küçük milletlerin Büyük Britanya veyahud bizzat Almanya gibi hakları olan istiklâlden emniyetle mütena'im olabilmeleri için bu mil letlere yardımda bulunmak suretile bu huzursuzluğu ortadan kaldırmağa yardım etmek olmuştur. Bu gayeyi takiben Büyük Britanya tarafından son zamanlarda girişilmiş olan taahhütler, yukarıda işaret edil- miş olduğu veçhile şart ile mukayyed- dir ve fili mahiyet iktisab etmeleri için alâkadar milletlerin bir tecavüze maruz kalmaları icab eder. Bundan başka İngiltere hükümeti, Alman ticaretinin inkişafını tahdiğ etmek niyetinde olmadığı gibi, böyle bir arzusu da yoktur. Bilâkis İngiliz - Alman tediyat itilâı mucibince, Al- manyanın emrinde mühim miktarda serbes kambiyo stoku bulunmakta- dır. Ve İngütere hükümeti, zaruri olan mütekaddim şart temin edil diği, tabiri diğerle sakinane ve bitâ- fane bir müzakere için zaruri mu- kaddimeler olan karşılıklı itimad ve hüsnüniyelin tesisine imkân hasıl olduğu takdirde Almayanın iktisadi itibara almak suretile İngiliz - Alman münasebatını iki memleketin ihtiyaç- Yarının mütekabilen tanınması esâ- &ına istinad ettirmeği daima ve kuv- yeftle arzu etmiştir. Ve halen de bu arzudadır. Fakat İngiltere hükümeti, bu sebeblerden dolayı, Almanyanın şort! hareketini muhik gösterecek surette İngiliz siyasetinde veya İngilterenin battı hareketinde bir tebeddül vuku- bulmuş olduğu suretinde noktai nâ- zarı kabul edememekle beraber, kendi mutaleasna göre, İngiliz - Alman deniz itilâfına bebri vaziyette bir istik- rar unsuru Olduğunu ve her türlü faydasız silâhlanma o yârışına mani olmakta bulunduğunu ilâveye lüzum görür. Eğer şimdi Alman hükümeti, böyle bir itilâfın büsbütün başka bir mânası olduğu iddiasında bulunacak olursa, İngiltere hükümeti, bizzat itilâfname ahkâmına nazaran böyle bir iddianın muhik olamıyacağını be- yan eder. Maamafih, Alman hükü- meti, bu gibi şersitin fiilen mevcud niz itilâfının feshini natık nazarile bakmıyarak sadece Alman hüküme- tinin noktai nazarını izah ve teşrih eder telâkki edilse dahi, İngiltere hükümeti, iki hükümet arasında ev- velce müşaverelerde (o bulunulmaksı- sın, böyle bir bahanenin ileri sürül mesini kabul edemez. İngiltere hükümeti, Alman hükü- meti ile birlikte sağlam bir esasa müstenid açık ve kati bir anlaşmaya varmak imkânını tedkik etmeğe âma- de bulunmaktadır, Eğer Almanya, itilâinamede tesbit disini artık bağlı addetmeğe lüzum görmüyorsa, bu cihet açıkça söylenli- mek icab eder ve İngiltere hükü- meti filoların kuvvetleri arasındaki nisbete müstenid eski hesaplarla ken- disini uzun zaman bağlı tutamaz ve bu hesapların iptal edilmesi iktiza eder. Maamafih, Alman hükümeti, me- riyetten sakit olmuş olan eski itilâf- name ahkâmı yerine ikame edilecek yeni bir itilâfmame akdi için müza- kereye girişmek tasavvurunda ise İn- giltere hükümeti, Alman hükümeti- nin böyle bir itilâfı istinad ettirme ği muvafık gördüğü esaslar hakkın- da vereceği malümata memnuniyetle intizar eder, İngiltere hükümeti, bilhassa aşa ğıdaki noktaları bilmek arzusundar dır; 1 — Alman hükümeti, böyle bir itilâf adki mabsadile ne zaman mü- arzusundadır? 2 — Yeni itilâfın meriyeti zama- nında onun feshi veya tadili halleri- ni derpiş rdecek ve her iki tarafca muvafakat edilebilecek ne gibi mad- deler teklif etmek tasavvurundadır? asenansanan Lin ATTİ ATTİ ” Traş Mela en eyisidir” Kadınların tahayyül ettikleri gibi yüzde yüz erkek mevcud mudur? Bir çok kadınların ve kızların ter hayyül ettikleri ve bazı erkek filim artistlerinde mevcutmuş gibi gördük- leri yüzde yüz erkek, biyolojik bakı- mındarı acaba hakikaten var mıdır? O kadınların zihinlerini işgal eden er- kek, tepeden tırnağa kadar erkektir. Faaliyetile ve erkeğe mahsus egolst âşk kabiliyetile erkekliğin aşırı bir te- zahürüdür, İlim ve fenne müracaat edilecek olursa erkekliği ölçmek için bir mik- yas bulmak lâzım gelir. Çünkü her ilim her sahada doğru bir ölçü ile ce- vap vermek gayesini güder. Belki, cinsiyetin ölçü ile ölçülemiyeceği dü- şünülerek buna gülersiniz, «Ekesriya yalnız hisle ve kalble duyulabilecek kadar deruni olan bir sürü münferid tezahürlerden mürekkep bir şey her hangi bir ölçü ile ifade edilebilir mi? diye sorarsınız. Fakat aşağı yukarı böyle bir ölçü bulmak mümkündür. Bu ölçü erkek- Uği yüzde şu kadar nisbetinde gös- termeğe muktedir olamazsa bile ka- dınların yüzde yüz erkek hayalini kökünden kırmağa Kâfi gelecek ka- dar emniyetlidir. Bu emniyete istina- den öyle bir erkek mevcut olmadığı- m şimdiden söyliyebiliriz. oNeden yoktur?u diye soracak olursanız bu- na cevap vermek için hayatımıza, karakterimize ve hislerimize en de- rin surette müessir olan ve hayrete değer bir çok şeylerden bahsetmek lâ- zim gelecektir. Cinsiyet görünüşte erkek veya ka- dın guddelere tâbi basit bir mesele- dir. Bu guddeler doğmadan evvel vücu- dumuzda inkişaf ediyor ve cinsiyetin bütün zahiri yaftalarnı vücudu- muza yapıştırıyor. Zahiren kadınla erkek arasında görülen farkların bu guddelerden ileri geldiği 'artık kati Surekte isbat edilmiştir. Çünkü O guddeler olmadı mı, yahut ameliyat neticesinde ziyar uğradı mı, vücudü- muzdaki erkeklik ve kadınlık evsafı da kayboluveriyor. Ancak mesele zannedildiği kadar da basit değildir. Çünkü ortada bir erkek hormon ve bir de kadın Ttormon mev- cut olmayıp müleadid hormonlar vardır. Bir de cinsiyete ald olan hor- monlardan başka diğer hormon sis- temlerinin tesiri görülüyor ve cin- siyetle ona aid vazifeleri husule geti- ren karma karışık bir örümcek ağı meydana çikiyor. Şimdi bu ağın nasıl örüldüğünü tahlile çalışalım. Bir aygırın meydan okuyucu kuy- veti ve bir boğanın kabına sığmıyan vahşiliği nazarımızdra çinsi iktidarın ezeli timsallerini teşkil eder. İnsan- lar aygır ile boğayı pratik sebebler. den dolayı hadım yaparlar, yani on- ları guddelerinden mahrum ederek işlerinde kullanmağa elverişli uysal bir beygir veya öküz haline getirir. ler. Bazı hayvanlar hadım edildikten sonra ikinci derecedeki cinsi âlamet- lerini de kaybediyorlar. Bunu en ba- riz bir surette horosta görebiliriz. Ha- dım edilen bir horozun ibiği asğari dereceye kadar küçülüyor. Hadım ho- rozların bu küçülen ibikleri tedkikat ve tetebbüat noktal nazarından fev- ri bugün horoz ibiği ile ölçülüyor. Kimya ilmi şimdiye kadar bir çok erkek hormonlar keşfetmiştir. Bun. ların en müessiri testosterondur. Bu hormondan, hadım yüzünden değiş. miş olan bir vücudu yine eski haline getirmesi bekleniyor. Testosteron şi- ringası ile tedavi edilmeğe başlanılan bir vücuddaki değişiklikleri ölçmek te kabil oluyor. Bu erkekleşme ölçüsü ne gramla, ne de santime tayin olu. nabileceği için hadım horozun ibiği vahidi kıyasi olarak kabul edilmiş tir, Yapılan bir hesaba nazaran kristal halindeki testosteronun bir milyonda bir gramı bir hadım horozun İbiğini iki gün zarfında yüzde otuz beş nis- belinde büyütmektedir, Şimdi bu öl çüye horoz ibiği vahidi kıyasisi ismi Bazı erkekler neden kadın gibi narin, ince seslidirler? Bazı kadınların ise hafif bıyıklı, kaba, erkek gibi olmaları neden ileri geli- yor? Bu yazıda bu nokta ilmi bir şekilde izah ediliyor veriliyor. Şu halde hormonun biyolo- jik tesirini ölçü ile tayin etmek kabil oluyor. Testosteron denilen hormonun tesiri o kadar kuvvetlidir ki bir gra“ mında takriben bir milyon horoz ibi. ği ünitesi mevcuttur. Horozdaki ibi. ği o hayvanın bir erkeklik alâmeti olarak kabul edersek erkekliği ve onun Âmlllerini doğru olarak ölçme- nin de mümkün olduğunu kabul et- memiz lâzım geliyor. Demek ki bahsettiğimiz bu hor- mon veyahut diğer bazi hormonlar bizim erkek olmamıza âmil oluyor- Jar, yani bütün cinsi ihtiraslarımızı, vücudumuzdaki erkeklik alâmetleri- ni, kalım sesimizi, sukalımızı ve biyi- gımızı, gırtlağımızdaki çıkıntıyı, cesa- ret, azim, sertlik gibi erkekliğe has olan ruhi vasıflarımızı hep (C, 9 H 30 O 2) den mürekkep veyahut ona benzer bir maddeye meğyunuz. Şayet bu madde vücudumuzda ek- sikse o zaman ne oluyoruz? O vakit bitaraf, üçürcü bir cins teşkil ediyo- Tuz. Mesele bu üçüncü cinse intikal edince artık yüzde yüz erkek var mi yok mu keyfiyetini halle yaklaşmış oluyor. Çok genç iken ve yahut son- raları bir kaza veya hastalık netice- sinde güddelerini zayi etmiş olan bir çok erkekler vardır. Bir de eski ha- rTemağaları gibi zorla hadım yapıl mış erkekler de mevcuttur. Bu gibi erkeklerin sakalları çıkmaz, sesleri incelir, vücutları kadın vücudu şek- lini almağa başlar ve daha ziyade yağ toplar, Onların ruhlarını tahrik etmek kabi! olmaz, etraflarında olup biten hâdiselere karşı lâkayıt görü- nürler, egolst olurlar, kolları ve ba- cakları uzar. Bahsettiğimiz bu üçüncü cins bi- taraf olmaktan ziyade inkişaf etme- miş olan bir kadınlıkla alâkadardır. Şayet hastalık vesaire yüzünden gud- delerini kaybetmiş olan kadınlarda GÜNÜN ANSİKLOPEDİSİ da üçüncü cins dediğimiz İnsanlar teşekkül etmiş olsaydı o zaman me- sele tamamile tavazzuh ederdi, Hal- buki iş hiç de bu merkezde değildir. shadımda» o erkekleşme alâmetleri görülüyor. Demek ki, erkeklikle ka» dınlık arasında kalan mutavassıt bir tabaka meydana geliyor. Öyle bir ta- baka ki onda bir cinsten ayrılan bâ- zı vasıflar diğer cinse girip yerleşi- yor. İşte bu manzara bizi şaşırtıyor ve endişeye düşürüyor, İnsanlarda ve birçok hayvanlarda yapılan bu tecrübelerden ve hormon- ların oynadığı değişiklikli rollerden dolayı tahayyül edilen yüzde yüz er- keğin mevcut olamayacağını ânla- mak güç değildir. Çünkü her erkek- te bir miktar kadın ve her kadında da bir miktar erkek hormonları mey- cuttur, Bu iddianın oğruluğu birçok haki- katlerle sabit olmaktadır. Muhakkak olan bir şey varsa o da cinsiyetin ilk anda belirmemiş bir halde bulun- masıdır, Biz her iki cinse ait hor- mon gruplarını teşkil etme istidadi- le peyda oluyoruz. Yalnız peyda ol duğumuz anda muayyen bir cinsi- yet, daha oğrusu onun fazla İstida- dı iki cinsiyetten birinin faikiyetini te- min ediyor. Her ne kadar bu faiki- yet yüzde yüz nisbetinde kendisini gösteremiyorsa da yine diğerini yen- meğe muvaffak oluyor. Her vücutta bulunan ikinci hormon, sıhhatte olan normal bir inşanda faik hormonlar tarafından boyunduruk içinde tutul- duğu İçin meydana çıkamıyor. An- cak o vücudun cinsiyeti mahvolun- ca kendisini gösterebiliyor. Yukarıki yazıları okuduktan son- ra, «kadın gibi bir erkek; tabirinin ifade ettiği biyolojik manayı anlar mak zor değildir, Böyle bir erkekte görülen yumuşak ses, azasının mg rinliği kadın hormonunun faikiyeti- ne delâlet eder, Bunun aksini <er- kek gibi kadın» da görürüz, Bunda çıkan hafif sakalı, kemikli omuzları ve kaba sesi istihza ile karşılanır, Bu hesapca tabiat, kadınların tahayyül ettiği gibi yüzde yüz erkek evsafını haiz olan bir erkeği hiçbir zaman yaratamayacaktır. GAZI OSMAN PAŞA Geçen gün biş muharririmiz, ope taokul | talebesinin Gazi Osman paşa- yı tanımadıkların- dan şikâyet ediyor- len babası onu Askeri rüşdiyesine vermiş- ti. (Osman efendi Beşiktaş), 1852 de pi- yade sınıfı ikincisi olarak mülüzim rütbe- sile Harbiyoden çıkta. 1855 Kırım muhare- besi hazırlığında erkânı harp yetişti. Rumeliye gönderildi. Muharebe 'heticesin- de yüzbaşılığı terfi etki, Kolağası rütbesile Bursaya gönderildi. O cihetlerin haritasını almağa memur edildi Tesalya ve Yeni» şehirde fırka erkânı harp reisliği yaptı Cebelilübnan taburuna binbaşı oldu. Gi- ride gönderildi, yararlık gösterip miralay- hğa terfi etti Ondan sonra Yemene gi- den Osman, oradaki muvaffakıyetlerin- den dolayı paşa oldu. Fakat Yemende sıhhati bosulmuştu. Rumeliye yollandı. 1875 de Manastıra, Yenipazar taraflarına tayin edildi ve as- kerlerini iyi yetiştirdiği için ferikliğe teğ- fi etti. Bir aralık da İstan mandanı oldu. İşkodra, Boma, Ersnrum bul Merkez ku- -| kumandanlıklarında da bulunarak mem- leketi iyice gezmiş oldu. 1876 da Sırplar, Rus kumandanların idaresinde Osmanlılarla muharebe eder- ken, Osman paşa bunlara karşı muvaffa- kıyetler gösterdi. Bahusus Zayçer'de düş- man ordusunu bozguna uğratla Bundan dolayı kendisine müşirlik rütbesi verildi. Rus muharebesi çıktığı zaman Osman Pilewneyi müdataş için emir old. orada tarihin en mühim müdafasla- rından birin yapta; askeri şerefimizi yük- seli, Osman paşa evvelâ Rus kuvvetlerini Nibayet muhasara eden aş Kaza çıkmağa savaşirken yaralandı ve esiz O devirde Pilome müdafaam bütün dünyayı meşgul etmiş, Türkün kahraman« lığını dülere destan eylemişti. Rus Çari ikinci Aleksandr, Pilevnede Osman paşays kılıcını iade etti, hürmet gösterdi. Sultan Hamid de ota «Gazie Ünvanını verdi, biş kıhç hediye etti. Osman paşa yedi sene seraskellik ve sonra Mabeyn müşirliği yaptı, Ömrünün sonuna kadar sarayda kalarak dalma t6- miz ve şerefli yaşamıştır. İki oğlu, sultan Hamidin kırlarile evlenmiştir. 1897 de vefat eden Gazi Osman paşa gömülmüştür. “Fatih türbesi bahçesinde | d l j