KŞAMDAN AKŞAMA | anın ve maymunun! eline dair... a mız Şevket Hıfzı Rado, gö . gün gazetemizde Winston Chur- iin hayatını naklediyordu: i O, asker, devlet adamı, gazeteci, ik sanatkâr, av meraklısı ; sta bir duvarçığır! . diyor. aralar da bunu isbat etmekte: ar İngiliz devlet adamı, yaptır- il küçük bir Paviyonun inşaatında zat çalışıyor, < ve» meyi Hizme başka ama! yerime mi Bu Churehilfin ga Peri var, Üstelik bir de ze- ilini kullanmak şartile yap- gö kitapta şöyle yazılıyordu: an diğer hayvanlardan tet- Gen husüsiyet, el sahibi olmaları- Gerçi maymunun da bir bakıma rinde 55 fakat bunların dördü ri ia Yürüdüğü için maymunun hi Di bakıma dört ayak mâ- n e Esasen o hayvanın diğer tünlevkii, ar arasındaki mümtaz ndan de el biçiminde ol hai vi ti gelmez mi, Halbuki in- inden a © uzvu olmak kül. deniyeçe iyen azada katmıştır. İlk fenni del de bu sayede doğmuştur. lm, ii başparmağı diğer par, #uvdur, İ, olayca temas eden bir lar, iz nsanlak, onun sayesinde s0- i Vrayıp kendilerini müdafaa maada, alât kullanabilmiş- "a. e tecrübe ve niha- sahibi olmuşlardır, Demek heee bilginin ve aklın da ilk Yı in atılacak bir noktal nazar t Şuur 5 Bö re yirminci asır münevver- i e yade doksan dokuzu ellerini sim si hususunda- yazı ve İlay ai müsteşma, âdeta kul. , daha çal sokmuşlardır. Hattâ ik €vvelki asırlarda başladı ya: iŞ biz Ni, bembeyaz, işe sürül. Sİİt el sahibi olmaktı. ei a propaganda eden na. le hir 8 ur etti, Meselâ Tolstoy İn ana Yaparak hayatını kazan. in ge "eNsipleri içine sokmuş- uncu asırda bu felsefe- eğil, daha pratik ve T düşünce ile, münevver. sa tahsil gençlerimiz) le halkımız. Churehili- hir üdetimiz abin olsa ve bu da milli” A ne büyük gr gelse hayatımız. ir. Bir aileni, *ğişiklikler hasıl olacak- rinin dün n dört beş uzvundan her hçıvan, eğik boyacılık, terzilik, irin En maruf mesleklerden İmiziy göt olarak heveslenmeleri, ras bir > ümüzün, şehrimizin man ale soy, ><Sil içinde bambaşka bir | danası sırıtmış ve vali oil muazzeb eden lar, say Yü inaları, bu çarpık ba. ei Prizi kapılar ve camı kırık F hamlede ortadan kal Kendimi mı N alışamadık; bari, evlâdla- ilezik tiz. sie irelim.... Sanat altın Yatın; bi Bir gün olur; insanm alet dakikayı memleketlerinde, se- Urtarır. ında bile Hızır gibi (Vâ No) İ .bise ve kundura yapacaktır ŞEHİR HABERLERİ Türkkuşu 1 tayyareden mürekkeb bir filo geliyor 'Türkkuşuna mensup 11 tayyareden ibaret bir filo, memleket dahilinde bir uçuş seyahatine çıkacaktır. Filo, bu- günlerde Ankaradan şehrimize ge lecektir. Filoda ortamektep çağındaki | Türkkuşu mensubu gençler buluna- | caktır. Filo, seyahati sırasında birçok | mühim şehirlere inecek ve uçarken ha- | vacılık etrafında halka hitaben be- yannameler atacaktır. Bu sene Romanya ve Bulga- ristandan 20,000 göçmen gelecek Romanya ve Bulgaristandan göç- men nakline bu sene de devam edile- | cektir, İskân müdürlüğü vapur kum- | panyalarile temasa geçmiştir. Yakın- | da iki vapur kirâlanatak göçmen | nakline başlanacaktır. ! Bu sene de 20,000 göçmen getirile- cek, bunlar muhtelif mıntakaiara yer» | leştirileceklerdir. Bir kadın yaralandı 'Tophanede oturan Seher ismindeki kadın, dün Etfal hastanesinde bir has- tasını ziyarete gelmiş, bir saat sonra çıkarak istasyonda tramvaya binmek istediği bir sırada düşerek muhtelif yerlerinden yaralanmıştır. Seher; az evvel bir ziyretçi olarak girdiği hastaneye bu sefer yaralı ola- rak yatırılmıştır. .. .. . . Köylü elbisesi İktisad Vekili dün Sümer- bankta bu mesele ile meşgul oldu İktisad Vekili B. Hüsnü Çakır dün de Sümerbankta muhtelif işler ize- rinde meşgul olmuştur, Vekil dün bil- hassa Sümerbankın çıkardığı ve çıka- raçağı Ucuz köylü elbisesi meselesini tedkik etmiş, alâkadarlardan şimdiye kadar yapılan işler üzerinde izahat almış, direktifler vermiştir. B. Hüsü Çakır, öğleden sonra Ba- kırköy bez, müteakiben Feshane fab- rikaarını ziyaret etmiş; Ankaraya ha- reketini tehir eylemiştir. Köylü elbiseleri ileride çeşitlendiri- lecektir. Daha önce tevzi işi için bir teşkilât yapılarak köylünün elbis3 ve ayakkabısını köyünde satın almes, temin edilecektir, Sümerbank bu hu- | sustaki tedkiklerini kısa zamanıla ik- mal ederek faaliyete geçecektir, Şimdiye kadar, banka yalnız erkek elbisesi ve kundurası yapmış'ır, Sü- merbank, köylü kadınları için de el- Köylü kadınları için şimdilik bir tip elbise yapılacak, bilâhare bu elbiseler çe- şitlendirilecektir. Kadın elbiseleri, er- kek elbiselerinden daha ucuza satıla- caktır. Köylü kadınları ayni zamanda lada da çalıştıkları için onlara İ hat zamanlarında giyecekleri elbise | haricinde dayanıklı kumaşlardan iş | elbiseleri yapılacaktır. Bu elbiseler ayni tipte olacak, diğerleri ileride çe- şitlendirilecektir. Karilerimizin mektupları Maaşlarını bankadan alan : mütekaidler ——— Emlâk ve Eytam bankasından ağâ- gıki mektubu aldık: Muhterem gazetenizin 2/6793) ta- rihli nüshasının 3 üncü sahifesinin 3 üncü sütununda, «Üç aylıkları Bm- lâk Bankasından alanlar bekleti- mekten şikâyet ediyorlar» serlâvhası altında, bir maaş sahibinin aylığın evvelki devrelerde ayın nihayet al- tıncı gününe kadar aldığı halde bü defa onuncu gününe bırakıldığından gikâyet eden mektubu dercedilmiştir. Bânkamır, emekli, dul ve yetimle- rin maaşlarını muayyen gün ve saat- lerde âzami derecede rahatlık ve kolaytıkla o alabilmeli için tedbirleri iftihsz etmiş ve m olan her türlü yardımı $ bulunmuş olduğundan © gazetenizde ibu dolayın ye m velki vaziyeti ile izah etmek istiyoruz: Üç aylı maaşlarını bankamıza tem- Uk etmek suretile alanlar, evvelce, vize ettirmek İçin Malmüdürlüklerine müracaat eder- ler ve kalabalık zamanlarda Malmü- dürlüklerince bu muamelenin hemen yapılması mümkün olamadığından cüzdanları alınarak kendilerine bir numara pusulası verilirdi. Ertesi gü- nü bu numara ile gene Malmüdürlü- güne giderek, vizeleri hazırlanmış olan cüzdanlarını alıp bankaya geti- rirler ve burada hangi gün ve saatte maaş alacaklarını göstermek (Üzere verilen numata pusulası ile muayyen günde bir daha gelip paralarını alır- lardı. Bu suretle, maaş sahiplerinin her devrede iki defi Malmüdürlüğü- ne, iki defa da bankaya gelip gitme- leri ieâp ederdi. Halbuki, şimdi Mal- müdürlüğündeki vize muamelelerini banka bizrat o yaptırdığından maaş Sahiplerinin Malmüdürlüklerine gite melerine hacet kalmamış; diğer ta- raftan, kaza humaralarına göre ban- “kadari kimlerin hangi gün ve sant- lerde maaş alacakları gazetelerle İlân edildiği gibi bu tarihler, üç ay evvel- ki tediyat esnasında tevzi edilen pusulalar üzerinde de gösterildiğin- den mütekald, dul ve yetimler kendi- leri için tayin edilen muayyen gün ve saatlerde doğrudan doğruya ban- kayn gelerek ilk müracaatta derhal ve çok rahat bir şekilde paralarını almakta bulunmuşlardır. Kaçak eşya Elli kilo ipekli kumaş ele geçirildi bugünkü şeklini Haliçte bazı mavnalarda gümrük vergisi o verilmemiş saklandığı duyulmuş, tahkikata baş- lanmıştır, Gümrük muhafaza teşki- | lâtı bu talikikat sırasında Dursun isminde bir mavnacıyı sorguya çek- miş ve mavnalarda da araştırma yap- mıştır. Neticede 50 kilo kadar muh- telif ipekli kumaş ele geçirilmiştir. Bu kaçakçılığın bir şebeke tavafın- dan yapılması ve daha bazı yerlerde kaçak eşya ele geçirilebileceği ihti- mali göz önünde tutularak tah derinleştir ne karar ver Emniyet müdürlüğü de bu hususta aynca tahkikat yapmaktadır. Bir yaralama Yeniköyde oturan Maksud ile Ta- rabyada oturan Hamdi bir para mese- lesinden kavga etmişler, Maksud Hamdiyi bıçakla muhtelif yerlerinden yaralamıştır. Bay “Amcaya göre kaçak eşyalar | Adliye sarayı Hapishane binası yerinde yapılması kararlaştırıldı Şehir plânı Nafia Vekâletince tas- dik edildiği için Adliye sarayının da eski Hapishane binasının yerinde in- şası kararlaştırılmıştır. İstanbulda inşa edilecek yeni res- ! mi dairelerin plânları Vekiller Heyeti | tarafından tasdik ve Yüksek tasdik arzedilmiştir. Plânlar tasdik edil dikten sonra eski Hapishane binası- nın hemen yıktırılmasına ve yeni Ad- liye sarayının inşasına başlanacaktır. İlerde yeni Adliye sarayının ya. nında ve Tapu idaresinin bulunduğu | sahada Belediye ve Vilâyet binası ya- | pılacaktır. Belediye muhasebe müdürü Ankaradan geldi | Bütçenin tasdiki ve Belediyeler ban- kasından istikraz edilecek beş milyon Niralık istikraz işl için Vali doktor Lütfi Kırdarla Ankaraya giden Muha- sebe müdürü B. Muhtar şehrimize | gelmiştir. j Belediyeler bankasından alınacak beş milyon liranın muamelesi Anka- rada ikmal edilmiş, ancak bazı tefer- rüatın halli için muamelenin Vali dok- tor Lütfi Kırdar tarafından tedkiki- ne lüzum görülmüştür. Muhasebeci, | istikraz muamelesine aid evrakı riya- | set makamına vermiştir. Sergi hazırlığı Paviyon inşasına yakında başlanacak On birinci Yerli mallar sergisi çok ilerlemiştir. Sergide yer almak için şimdiye kadar müracaât edenlerin sayısı yüzü bulmuştur. Bir taraftan müracaatler devam etmektedir. Bu seneki sergiye Hatayın da işti- | rak edeceğini yazmıştık, Antalya Ti- caret odası nümünelik olarak bu- günlerde şehrimize Hatay menşeli eş- ya gönderecektir, Sergi komitesi önümüzdeki cuma günü saat 16 da Milli sanayi birliğin- de toplanarak serginin açılacağı ta- rihi tesbit edecektir, Galatasaray lisesi pek yakında ser- | gi komitesine teslim edilecektir. Bina teslim alınınca dekoratörler paviyon inşasına başlıyacaklardır Batan bir çektirmenin mürettebatı kurtarıldı 3 Haziran Cumartesi günü İstan- buldan boş olarak Şileye gitmekte olan Şilenin Kabakoz iskelesine mensup | Kasım oğullarından M | nm yedi tonluk çektirm, larında yıldız fırtınasına mü) Bi edemiyerek batmıştır. Sandala bine- rek çektirmeyi terkeden ve dalgalarla | boğuşarak muhakkak bir ölümle kar- şılaşan bir kaplan vebeş tayfadan | ibaret mürettebatı Adacıklar tahlisi- ye mürettebatı tarafından (kurşunlu savlo ameliyatı) yapılmak suretile kâmilen kurtarılmışlardır. SOHBET Sözden söze 1 KAFİYE — Alain'in kafiyesiz şii- re itirazını pek anlıyamadım. «Be. nim kafiyesiz şiirden hoşlanmayışımı ekseriya (o garipsediklerini gördüm. Şiirde mucizeyi sevmek kadar tabii ne olabilir ki? Mâna, vüzuh veren, mısrağları biribirine bağlıyan kafiye ise devamlı bir mucizedir» diyor. Kafiyenin lezzetini inkâr etmek istemiyorum. Bazan Şiiri genişletive- rir; şairi sıkmak şöyle dursun, bilâ- kis ona yardım eder. Hele umulma- dık, beklenilmedik bir kafiyenin ku- İağı oksayışında gerçekten bir müu- cize hâli vardır. Yahya Kemal'in, zannederim «Talha'ya mektup» adı ile çıkacak yeni bir manzumesi var: Ondaki kafiyeler insana büyük bir zevk veriyor; şairin onlarla oynama- sına hayran oluyoruz, Umulmadık, beklenilmedik kafiyeler; fakat mu kayyed kafiye meraklısı acemi şair- lerin manzumelerinde olduğu gibi bir zorakilik yok, duyd man gayet tabii buluyo! böyle tabii bulduğumuz ii tam oluyor. Fransız şairi Banville'in kafiye oyunlarına da hayran olma» mak kabil değildir. Hayır, kafiye muhabbetini garipse miyorum, Bilmem hangi kitapta oku- muştum, zannederim Max Nordau'in bir zamanlar pek meşhur olan Tereddi'sinde idi: Kafiye merakının, kelimelerin mânasından ziyade şek- Hne ehemmiyet vermekten doğduğu ve ancak düşüncesi zayıf olanların güzel, mukayyed kafiyeler bulabile- çekleri iddia ediliyordu. Bu söz ba- yağı bir budalalıktan başka bir şey değildir. Şair, kelimelerin mânası kadar şekillerine de ehemmiyet vet- | mekle mükelleftir ve asıl bu mükel- lefiyeti hisselmiyen şair düşüncesiz- lik etmiş olur. Dikkat edin; «Ben sanatkârlık iddia etmiyorum, gönlü- mün derinliklerinden gelen sözleri tasannuğsuzca yaziyorum» diyen her Şair, zekâ bakımından da daima acı nacak .bir insandır. Hakiki şair mu- hakkak bir sanatkârdır; onda âce- milik, saflık da bir tasannuğdur ve | daima sekânın mahsulüdür, Fakat bazı Şiirlerin de kafiyeleri zayıf olduğu için, hattâ büsbütün kafiyesiz oldukları için hoşumuza gittiklerini de inkâr edemeyiz Bir müddet kafiyeli şiirler okuduktan sonra kafiyesiz şlirler okuyun, önce belki bir tuhafınıza gider, fakat son- ra bir rahatlık, fikri bir sükün hisse. dersiniz ki bunda da bir nevi mucize hâli vardır. O zaman içinizden şöyle düşünceler doğabilir: «Kafiye şiire ilâve edilmiş bir seydir, şiirin kendi- sinde yoktur. Şair onu eksiğini ta- mamlamak için kullanıyor; şirin kendisile iktifa edebilen, musrağına lâzım gelen mükemmeliyeti verebilen şair ise onu aramiyor, bilâkis onun manzume için bir kusur olacağını hissediyor. «Bu düşüncelerin haklı olduğunu İddia etmiyorum; fakat bunlar akla geliyor, Çünkü kafiyesiz şiir de mucizesini göstermiştir, size kendisini kabul ettirmiş ve sizi ken- disinden başka hiç bir şeyin doğru, güzel olamıyacağına inandırmıştır. Mucizenin başlıca vasfı bizi teshir et- mek, bütün muhabbetimizi, imani mizi kendine çekmek değil midir? Bir mucize ile karşılaşan adam, hiç ok Nurullah Ataç (Devamı 10 uncu sahifede) » Bu nasıl an arlamı, ni çocuk bay Amb, va yor... hiç w. #Pederiniz sizlere ömür!» dedim, / anlamağdı.., « «Babanız vefat et anlamadı... . «Baban merhum oldu! dedim, anlamadı... B. A. — Zamane çocuğu bu, tabif anlamaz. «Senin moruk mortoyu çek» tif» del...