21 Mayıs 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

21 Mayıs 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Karikatür albümü Dünkü Haber refikimizde Necib Fal Kisakürek «Çerçeve» sütununda sanatkâr Cemal Nadirin yeni çıkan Karikatür al- bümü hakkında şu fıkrayı yazıyor: Cemal Nadirin sen karikatürlerini çerçe- veliyen 2 numarah albüm. Bu çizçi ve (özende) ustası hakkında ötedenberi o fikrimi söylemek isterdim. (İsmihas) ları ağıza almakta titizlik seven Mmizacım, Cemal Nadire dair konuşmak fırsatını bulduğu için memnundur. Cemal Nadir, sahasında infirad kıyme- tine ulaşabilmiş bir sanatkâr. Onu mes- lekdaştarile mukayese edince, meydana bütün bir soy farkı çıkıyor. Evet, ayni cinsten da kumaş farkı değil de soy farkı, Sebebi basit, Memleke- timizde karikatür, nihayet meslek kadro- sunu doldurabilmiş, çizgileri şöyle böyle, benetişleri zararsız, orta halli resimcile- rin işi. Onlarda fikir, çizgiden evvel veya | sonra doğsun, me fikir o çizginin, ne de çizgi o fikrin havası İçinde yoğurulmuşa benzemez, Cemal Nadirin hususlliği öz, sanatkâr hassası olan düşünce ve duygu cevherin- de. Çizgi ve terkip Cemaj Nadirde, belli- | başlı bir görüş, düşünüş, duyuş tafzmıi | sahneye konma vasıtası, Hattâ düşünce hassası eline o kadar hâkim ki çizgisinde, sanki mânayı daha canlı duyurmak için bir nevi saflık, bir nevi primitiflik, bir nevi alçak gönüllülük bile var. Çizgi onda ken- di başına bir varlık değil, fikrin su yolu. Onun içindir ki, ruhumuzun kıymet hü- kümlerini dinamik tekallösler halinde aksettiren tebessüm ve kahkaha dehası Cemal Nadirde, incelik ve ustalıkla ana | kaynağına bağlı duruyer. Onun içindir ki fikirle çizginin, etle sinir gibi biribirine kaynaşması göreken bir sanat şubesinde Cemal Nadir; insani, samimi, mahalli ve hakiki olmayı biliyor. Cemal Nadir, soylu karikatörü şimdilik | tek basma temsil eden sanatkârdır. Bı Taftanın neşriyatı Cinhanharbinin şarka ald kaynakları! Değerli muharir Hüseyin Cahid Yal- çin'ın Pransiz binbaşisı Jean Prichon'dan | terçüme ettiği bu eser Avrupanın Yakin Şarka hulülünün bir tarihçesidir. Kitaba | ukaddeme yazan general Bremond 1918 harbine tekaddüm eden mükemmel bir tablosu ol- duğunu söyliyerek idarecilerin hatası yü- zünden bir çok şeyler kaybetmiş olduk- larına hayıflanıyor ve bu kitabi Fransız- lârn muhakkak okumaları lâzımgeldiğini Mâve ediyor. Kitabın başında bu mukaddemeye kısa bir cevap yazan B. Hüseyin Cahid Yalçın eseri tercümedeki gayesini şöyle anlat- maktadır: «Fransız generalinin bu kadar bara- retle tavsiye ettiği ve bülün Pransızların okumasını istediği bu eserden bizim de büyük bir istifademiz olacaktır. Fransız generali Fransiz menfaatini düşünüyor. Fakat, başkalarının şark hakkında dü- şündüklerini bilmek, bizim için, bir men- faat olduğu kadar bir de vazifedir. Çün- kü, ortada mevzu olan şey, bizim vata- ntmizdir. İşte bu mülühazaya mebnidir ki, bu eseri Türklerin de okuması lâzimgelece- Bine hükmederek, tercümesine başla- dım...» «Cihan harbinin şarka ald kaynakları» Kanaat Kitapevi tarafından hazırlanmış- Fiati 75 tur. Tefrika No. 2 ÇE Dün çıkan kısmın bülâsası: Beyrutta Suriye ve Lübnan Fransız yüce Komiserliği istihbarat dairesi reisini yüzba- şı Ernestin madamı ziyaret ediyor. Bu, ufak tefek, dolgun vücudlü, güzel bir ka- dındır. Niyeti Kilikyada bulunan koca- sının yanına gitmektir. Halbuki © mntaka- ya: zabit ailelerinin girmesi omenedilmiş. Reis kadına bir müddet Beyrutta kalması- mi; çetelerden İbaret Türk kuvvetlerinin yakında dağılacaklarını söylüyor. Bu sefer çetenin ne demek olduğunu soran kadına İsibat veriyor. Nihayet kadın «Çetenin, orduyu yıpratıcı bir kuvvet» olduğu neti- cesine varınca kolonel: — Harp meselelerinde malümâtsız görünmüyorsunuz. Kadın bu sefer uzun uzun baktı, ce- | vap vermedi. Fakat bu bakış karşısında birdenbi- re hafızasını toplıyan istihbarat relsi eri nâzik sesle; — Affınızı dilerim prenses, dedi, si. sin Odessa ve Novrossiska'daki şan- Jı tarihinizi bir dakika unuttuğum için Mmâhcubum. Fransiz yüzbaşısı Ernest'in Madamı ! Mim Çe e Eski şehremini | Cemil Topuzlunun| başından geçenler Muhterem profesör Cemil Topuzlu ile genç muharrir Salih Alaçam arasında ge- çen Konuşmalar, yukarıdaki başlık altın- dn ve zarif bir cild içinde neşredildi. Pro- fesörün hayat ve hatıralarını selis bir uslüp ile canlandıran bu eser, ayni zaman- | da yarım asırlık içtima ve siyasi haya- tanışın şündiye kadar meçhul kalan bir çok karanlık noktaların da aydınlatıyor. Memleketimizde modem cerrahiyi tesis €den operatör Cemil Topuzlunun hekim- Hk ve şehrerminlik hatıralarına, Abdül hamide, beşinci Mehmed Reşada ve mü- #areke yıllarına ald başından geçen hadi- seleri anlatan bu kitap ile profesörün henüz bir çoklarından bugüne kadar ha- berdar olmadığımız memleketin irfanna, mhhatine, şehro ald hizmetlerini de öğ- renmiş oluyoruz. e İle okunan bu eseri Antalya çocukla- rından Atatürk'e Cümhuürişetin 15 inci yıldönümünde Antalyadaki İse ve lik mektep talebele- rinin Ebedi Şef'e olan sonsuz bağhlıkla- rile içten gelen samimi duygularını ifade eden yazı ve manzumeleri «Antalya ç0o- cuklarından Atatürke» isimli küçük bir kitapta toplanmıştır. Şükrü Akun ve Kemal Kaya tarafından tertip edilen bu eser Anlalya Halkevi neş- riyatındandır. Mehmed Akif Eşref Edib tarafından hazırlanan «Meh- med Akif, hayatı, eserleri ve 70 muhar- ririn yanları» İsimli kitabın ikinci cildi de İntişar etmiştir. İstiklâl marşı şairinin edebi, içtimai, siyasi cephelerini ve haya» İnn bütün safhalarını göşteren bu es€- rin İk cildi şairin vefatının ikinci senel devriyesi münasebetile mezarında, üniversitede, Halkevlerinde, “mekteplerde söylenen nutuklar, okunan şiirlerle gazete ve mecmuzlarda muhtelif mubarrirlerin dıkları makaleler a etmektedir. Ayrıca Mehmed Akifin 40 $tne evvel yazdığı ilk şiirleri ve son olarak Misirda Kaleme aldığı «Piravun ile dren şiiri, Kecid seyahatine ve darüllünun “ tedris hayatına aid hatıraları “ kitaba, de müştr. ş Koçi bey risalesi Şimdiye kadar elde edilemiyen tarihi bir vesika olan «Koçi Bey risalesi: B, Ah Kemali Aksüt tarafından bulunarak ta- mamı Vakıt Kitapevide tabedilmiştir. Padişah Murad IV'ün mahremi ve müşaviri olan Koçi bey kaleme alarak pa- dişaha verdiği bü riâmlöde Türk impara- torluğunun inhitatı sebeblerini izaly et- miştir, Türklerin Monteskiö'sü ismi veri- Jen Koçli beyin risalesi ilmi bir etüddür ve çok weühim tarihi bir vesikadır. Kitabın başında B. Ali Kemalinin «Os- manh imparatorluğunun 13 üncü adır- daki ahvaline bir bakış ve tereümelhal» başlıklı bir mukaddemesi vardır. Tarih meraklılarına tavsiye ederiz. İnsanlar Âlemi B. Faik Sabri Duran «Akşam» Kitapevi tarafından basılan «Hayvanlar Âlemb eserinden sonra «İnsanlar Âlemi» ismile ir kitap neşretmiştir. Kanaat Kitap- in neşrettiği bu eser yeryüzünde ya- IG Yazan: REFİK HALİD sıfatile şimdi odasında bulunan bu ka- dın, Karadeniz kıyılarında, tüyler ür- pertici maceralarile şöhret yapmış bir Rus Grandüşesi, Kızıl ve Beyaz Rus ordularının korktuğu ve taptığı Nina Daniloviç idi. Nina ayağa kalktı. — General Goüraud İle görüşmek İs- terseniz kendisine arzunuzu bildire. yim, — Çok naziksiniz, Kolonel. Fakat, şimdilik, onu Tahatsız etmeğe lüzum görmüyorum. Zabit «Nasıl isterseniz...» makamın- İ daşhafifçe eğildi. Ziyaretin soğuk bir şeklide bitmesinden memnun değildi. Onun içindir ki, bir bahane buldu: izbaşıya meklup yazacaksanız size emirbör neferimi göndereyim. Bi- zim kuriye ile göndeririz; Sant altıya kadar vaktiniz var. — Mersi. Kolonel bu kelimenin kabul mu; yoksa red mi mânâsına geldiğini ân: hyamadı, beraberce koridora çıktılar. şayan çeşidli insan tipleri, onların garip âdet ve ananeleri hakkında etraflı ma- lümat vermektedir. Kitapta bir çok re- simler, lâvha ve renkli tablolar vardır. Deliktaşlı Münhacı Sıvas Halkevi dil, tarih, edebiyat şu- besi mesriyatından olmak üzere Merzifon İstiklâl i öğretmeni B. Kemal Gür- pınar tarafindan «Deliktaşı Mürhasi, hayatı ve eserleri, ismile bir bröğür der- Deliktaşlı ari 1719 senesinde Kangalm Deliktaş köyünde doğmuş bir balk şairidir. Kıymetli bir tedkik eseri z bakkında ma- ri toplu bir halde Eser Sivasta basıl Pratik kütüpha- necilik Büleymaniye kütüphanesi memurların- dan Muzaffer Gökman, Halk okuma odh- ları, Halkevi ve mektep kütüphaneleri için «Pratik Kütüphanecilik. işmile kü- çük, fukut pek faydalı bir kitap çıkarmış- tır. Bu eser kütüphanelerin ehemmiyeti, muhafaza, rütubet, yangın, dolaplar, eti- ketler, okuma masaları, kitapların deftere kaydi, damgalanınası, hi fişler velbaslı kütüphane tanrimine dair her törlü bilgilerle bu sahaya ald umumi malümati ihtiva etmektedir. Yeniden kütüphane tesis edecek olan- Jar bu broşlirden bir tane edinirlerse çok istifade edebilirler, Fiati yirmi kuruştur. Sınai ve umumi işlerde idare Fransiz tühendisi Henri Fyol'un «Ad- ministrâtlon » İndustirlelle et Gönereles i eseri M. Asım! Çalıkoğlu tarafından eye çevrilmiştir. Fayol 1841 de İstanbulda doğmuş 1925 de Pariste ölmüştür. 60 yılı geçen bütün çalışma hayatında gördüğü tecrübeler ürerine kurduğu idare prensiplerini bu Kitapla toplamıştır. Bu prensiplerin he- yeti umumiyesi (Fayolisme) namile birleş- miş ve her tarafla büyük muvaffakiyet ka- zanmıştır. Fayolisme'in odoklerinal kıy- meti bugün çok kuvvetli bir şekilde tees- #ü& elmiş bulunuyor. İdare tekniğinin o zamandanberi kazandığı ya ba dokterini tadile uğratmamıştı, Kitap inhisa; umumi tarafından neşredil, Mecmualar Varlık On beş günde bir neşredilen milliyetçi ve memleketçi fikir mecmuas «Varlıks ın 146 ıncı sayısı çıkmıştır. Bu sayıda İs- mâli Hüsrev, Cemil Sena, Salâhaâdin Batn, Yaşat Nabinin iktisadi, tarihi ve edebi mevsulara dair makaleleri vardır. Bundan başka tekrar şiir neşretmeğe ku- Tar veren «Varlık; ın bu nüshasında genç şairlerimizin en kıymetlilerinden Ziya Osman Saba'nın üç güzel şiiri bulunmak- tadır. "direktörlüğü Serveti Fünün - Uyanış Siyasl, edebi, imi movzularla her hafta çıkan Serveti Fünun - Uyanış mecmüasi- nın bu nüshasında Ahmed İhsan /Tok- göz'ün Türk - İngiliz anlaşması etralın- da bhasbihalile, 19 Mayıs gençlik bayra- mma dâir yazılar, genç muharrirlerin şiir ve- hikâyeleri vardı Kâdın elini uzattıktan sonra bu eski Osmanlı fırka kumandanlığı binası. nın ön tarafına doğru yürüdü. İstih. barat reisi, ziyaretçisinin üzerinde son bir nezaket tesiri bırakmak için arka. sından koştu: — Prenses, dedi, o taraf uzundur, ayrıca kocaman bir meydanlık geçe. ceksiniz. Burada, arka cephenin kapı- sına daha yakınsınız ve çıkar çıkmaz araba bulabilirsiniz. — Beni geldiğim kapıda bekliyen var. Bonjur kolonel! Geniş, taze boyalı ve gürbüz palmi- yelerle süslü binanın apaydınlık de. rinliğine doğru, yüzlerce gözün kendi- sine baktığı salonlardan vekarlı ve tevazulu geçmeğe alışmış bir selâsetli yürüyüşle akıp gitti. Kolonel, odasına dönerken mırılda- niyordu: — Geçimsiz bir kadın, bir di. şi Kazak! Nina merdivenleri indi; başlarında saz serpuşlarile çay kutularındaki re- Simleri andıran ve damarlarında kan yerine sıtmalı bir idrar dolaştığı sanı- lan sarı jelâtin derili Annamlı nöbet- çilerin, elde silâh, oyuncak askerler gibi donuk ve cansız bekleştikleri ka- Payı geçti; meydanlığa çıktı. Kendisini basık kalpaklı bir adam karşıladı. Aşağıya sarkık seyrek bıyık. ları, çini mavi süzük gözleri ve buru- Şuk yüzile Tatar olduğu ilk bakışta B. Ahmed AğnoYli hazin merasimle defnedildi Merasima mebuslar, üniversite rofesörleri gazeteciler ve talebeler iştirak ettiler Merhum B. Ahmed Ağaoğ'unun cenaze merâsimi Ölümü irfan muhitlerimizde büyük teessürle karşılanan B. Ahmed Ağa- oğlunun cenazesi dün merasimle Ni- şantaşındaki- evinden - kaldırılarak Teşvikiye camiinde namazı kılındık- tan-sonra Feriköyde Rahmetli zevce- sinin bulunduğu omekbereye defne dilmiştir. Senelerdenberi memleketimizde bin- lerce talebe yetiştiren ve fikir hayatı- mızın en faal simalarından biri olan B. -Ağaoğlunun cenaze merasimine Büyük Millet Meclisi azalarından bir çok zevat, Vilâyet, Üniversite ve bilü- mum ilmi teşekküllerinin mümessii- lerile kendisinin talebelerinden ve dostlarından mürekkep kalabalık bir kütle iştirak etmişti. Cenaze merasi- minde bulunanlar arasında İstanbul valisi B. Lütfi Kırdar, Bolu mebusu B. Fethi Okyar, Kütahya mebusu B. Receb Peker, Çorum mebusu B. Mü- nir ve daha bir çok mebuslar, . Ü versite profesörleri, gazetelerin - baş- muharrir ve yazı işleri üdürleri, Anadolu ajansı mümessilleri, diğer tanınmış zevat ve pek çok Üniversite talebesi göze çarpıyordu. Bir “polis müfrezesi, askeri inzibat erleri ve bir müfreze asker cenazeyi takib ediyor- du. Cenazeye İstanbul vilâyeti, Türk tarih kurumu, Üniversite, Ankara hu- kuk fakültesi, Anadolu ajansı, şehri- mizdeki ilmi teşekküller ve merhu- mün dostları tarafından pek çok çe. lenk gönderilmişti. Teşvikiye camiinde kılınan cenaze merasimini mütcakib alay ağır ağır Feriköyüne hareket etti. Merasımde bulunanlar cenazeyi kabre kadar ta- kib ettiler. Feriköy kabristanında ya- pılan hazin merasimden sonra ziya- iyle bütün memleketin clem duyduğu bu kıymetli fikir adamının öenazesi ebedi istirahatgâhma tevdi edildi. Hayatının son günlerine Kadar ka- lemini elinden bırakmıyan ve bütün anlâşılah bir kırklık adam... Ön: — Bekirof, dedi, arabayı sav. Biraz yürüyeceğiz. - Sana söyliyeceklerim var! ya. Nina Dahiloviç taş binanın serin alt koridorlarindan çıkınca büsbütün kes- kin gelen şubat güneşi altında çıplak meydanı geçti. Omuzundaki sansarın ağırlığını duymuştu. Kürkü koluna sardı. Tramvay yoluna sapıp : Royal otelinin önünden denize doğru indi, sağa döndü, komişe çıktı. Demin ilk defa araba ile geçtiği bu yolları, çok- tan tanıyormuş gibi. şaşırmadan bul» muştu. Biraz sonra (Bassul) otelinin. altındaki kuk acentesinin önünde İdi. İki adım kadar arkasından gelen Ta- tar, hanımının durduğunu görünce koştu ve kapıyı itti, — Atfedersiniz, biraz malümat al- mak için sizi rahatsız edeceğim. Yaşlı memur haftalık TAYMİS'ten başını kaldırdı; burnuna sıkıştırılmış kordonlu gözlüğünü usta bir sarsıntı ile fırlattı ve karşısında güzel giyin- miş bir uşaklı Madamın durduğunu görünce, yıllardanberi müşteri seçme- ge alışmış olduğuridan, yerinden ne- züketle kalktı ve eğildi. — Beyrut'tan Adana'ya hangi yol- dan gitmek daha muvafıktır ? Memur şaşaladı; sonra gülümsedi: — Madam, dedi, size Tibet'e gidecek © Tem ha biome te 5 ömrünü milliyetçilik ve fikir hürriyeti için mücadele ile geçiren - B. Ahmed Ağaoğlunun elim ziyamdan mütevel* Md teessürlerimizi tekrarlarken ali sine samimi teessürlerimizi sunarıZ. B. Süleyman Sırrı Gediğin cenaze merasimi Kısa bir hasta- lıktan sonra Cu- ma gecesi Allahın © rahmetine kavu- İ şan Trabzon me- busu B. Süley- man Sırrı Gedi- ğin cenazesi de- dün kendisini $€- ven ve sayan dostlarının elleri üstünde, Kadıkö- yünde Mühürdar cnddesindeki © vinden . kaldırı! lk EE mış ve Yenice “yam Süleyman Sarf mide namazı ki- Gedik lındıktan sonra Edimekapı şehit” gBindeki medfenine tevdi edilmiştir. Cenazeye Başvekil B. Refik Saydan” la Cumhuriyet Halk Partisi namınf birer çelenk gönderilmişti. Ölümü memleket için acı bir k# mp olan B. Süleyman Bımı Gedik 1278 tarihinde doğmuştu. Devlet hiğ metine ilk defa hâkimlikle girmişti” Uzun müddet memleketin muhtelif köşelerinde vazife. gördükten sonr# Büyük Milet Meclisinin ikinci devr€ sinde Trabzon mebusu seçilmiştir. Mecliste zarif ve mevkiine uygu” nükteleri pek sevilen merhum . inti” bap edildiği muhitte olduğu kada” yurda bizmet ettiği her sahada Y# rarlı olmuş, dalma hürmet ve iakdif görmüş bir şahsiyetti, Ölümü memle” ket için büyük bir acı olarak kalacak” tır: Kıymetli oğlu Fuad Gedik'e v€ kederli ailesi efradına baş sağlığı di” leriz, olan yolu daha em bilirim, Bugün Beyruttan © Adana'yf yol; hemen hemen yok gibidir. — Biliyorum. Fakat her ihtimal ze alınarak gitmek istenebilirse? — Evvelâ yüce Komiserliğin bir 1& sepasesi lâzımdır. w Sörra? — Eskiden iki yol vardı: Birisi Ri yak - Halep üzeri doğrudan doğruf trenle... Fakat bu hatta yataklı vag” numüz yoktur; seyahat uzun süre” Aynca Halepten ötesi sivillere yasak” tır. Diğeri vapurla Mersine çıka! oradan trene binmek. Bugünlerde sin'ile Adana arasında emniyet madığından size o yolu da tavsiye edö miyeceğim. Bazı erkek yolcuların v8 purla İskenderüna gidip oradan xi yıklarla Yumurtalık'a çıktıklarını “* © yoldan Adana'ya vardıklarını işik tim. Tabif, bu seyahati yapmak isi€ mezsiniz. Nina tatlı bir tebessümle «mersi dedi ve acenteden çıktı. Bileğindeki saat on biri geçiyord” — Daha yemeğe vakit var, dolas” um! dedi. Yürüdüler, — Kuk memurunun söyledikleri işittin. Tatar, kirpiksiz mavi gözlerini sf maâdan dinliyordu; yüzü tamamile desiz, kayıtsızdı. (Arkası vaf) renk İl

Bu sayıdan diğer sayfalar: