21 1939 5 — AKŞAMDAN AKŞAMA Mütehassıs kanberlere ihtiyacımız var Avrupadan Kanber celbetmeli! Yahut, Avrupada kanberlik tah- sil etsin diye bazı gençleri yollamalı... Fakat, evvelâ: Kanber nedir? Masallarda rastlarız? AK sakallı bir derviş, çocuğu olma» yan padişaha bir elma uzatmış: «Ya nsını sen ye, yansını hanım sultan yesin kabuklarını da Kanber taye verin!» demiş. Bahsimize mevzu olan, bu silik hü. viyetli Kanber tay değil. «Kanbersiz Kanber ki onsuz düğün olmuyor!... değil, Şarktan tevarüs ettiğimiz ismi hasları büyük bir dikkatle topla- yan Şemseddin Sami, yalnız iki Kan- berden bahsediyor, Biri Hazreti Ali. nin kölesi imiş; halifeye gösterdiği sadakat ve muhabbetle meşhurmuş. Sonra şehit olmuş. Ayni ismi taşıyan ikinci zat da, Kamber Nişapuri... İranın dokuzun- Gu hicri asır şairlerindenmiş, Sultanın meihinde bulunmuş. Bunların hangisi şenmiş? Hangisi meclisiara imiş de, bir büyük toplan. ( olunca yoklukları derhal hissedi- lirmiş? Yoksa Arzunun sevgilisi olan Kanber mi” İzahat yok... Fakat şu- rası malüm ki, 'Türk efkânumumiye- si, her düğünde bir Kanber arıyor... Halbuki yok... Maalesef, Kanber nesli büsbütün tükendi... Düğünle- rimiz, o derneklerimiz, ( balolarımız, meelislerimiz pek sönük geçiyor... Bu senenin en parlak balosu gene matbuatınki oldu. Orası muhakkak, Reisimiz Hakkı Tarık Us, himmet et. miş, arkadaşlar çalışmış, bir çok te- ferrüat düşünülmüş, Kotiyonlar, nu- maralar, âlâ... Fakat on buçukta git- tim; iki buçuğa kadar hâlâ bir müş- terek ruh hasıl olamamıştı. Ancak üçe doğru, gözleri bulullananlar şöy- le böyle bir huşu haline gelmişlerdi. Ekseriyet, görücüye gitmşi de ge- lin seyrediyormuş gibi, masasının ba- anda uslu alalı, ağır başlı oturuyor; kadehini yudum yudum içmesi de ge- ne görücü usulü... Garb balolarında görülen o masadan masaya kaynaş- ma, ahbab olma, coşma yok... Artist Zozo da davet edilmiş... Nu- mara yaptı, şuna buna hoş bir şekilde takılâr... Bayanlardan bazıları: «Aman, | neme lâzım... Ne olur'ne olmaz!» diye kocalarını birer iskemle geri aldılar. Kendileri muhafız vaziyette ön safa geçtiler... . Okka dört yiz dirhem, pür vakar, pür azamet, kurulmuş piştov gibi otur. mak şart... Ve tabiatile eğlenilmiyor... Eğleni- lemiyor... İnsanlar için en kıymetli, &n makbul şey olan tebessüm dudak, larda beliremiyor... oÇalışmak, ya. ratmak kudretini veren «Yaşamak zevki», o modern âbı hayat, hasıl ola- meyor. Gıpta ederim: Nasıl nezih şeikide eğlenebilen, ne büyük gevkler duyan şehirler vardır. İnsanın: «Şurnlardan Bize kımıldamağı, hareket etmeği, gül meği, eğlenmeği, neşelenmeği - ve bü- tün bunları yaparken nezahet çerçe. vesi dışma çıkmamağı - öğretsinler... (Wü - Nü) — Bir ümidimiz Beynelmilel Radyo ŞEHİR HABERLERİ Imar işi için hazırlık İstimlâk kanununda yapıla- cak tadilât hazırlanıyor Şehircilik mülehassısı B, Prost ma- .Yısta tekrar İstanbula gelecektir. B. Prost bu defa tatbikat plânlarile meş- gul olacaklır. Yapılacak plânlarda cadde ve meydanlar, bu münasebetle istimlâki lâzımgelen yerler gösterile- cektir. Belediye, imar işini zaruri telâkki etmekle beraber, bu hususa sarfedile- cek büyük parası yoktur, Bunun için yapılacak istimlâkin yalnız yola ve meydana lâzım olacak sahaya hasre- dilecek yerde daha gerilerdeki bina ve arsaların da istimlâkini, caddeler açıl- dıktan sonra bunların yüksek fiatle satılarak mühim menfaat elde edil. mesini düşünüyor. Bu suretle imara sarfedilecek para elde edilecektir. Fa- kat bunun için İstimlâk kanununda tadilât yapılması lâzımdır. Belediye, ba tadilâtı hazırlamaktadır. B. Prost gelince, Vali ve Belediye Reisi B, Lütfi Kırdar, plânın senelere taksimi için kendisile görüşecektir. Tatbikat plânları Başvekilin reisliği altında toplanacak bir komisyonda | tedkik edilecektir. Sandallarda tahlisiye simidi bulunacak Suların cereyanını, yahut iyi kürek | çekmesini bilmemek yüzünden sandal kazaları oluyor. Belediye bunun önü- nü almak için sandal kullanacakları ehliyet imtihanına tabi tutmağa ka- | rar vermişli. . Bundan başka her sandalın kaç ki- şi alabileceğinin tayini ve sandallar- da tahlisiye simidleri bulundurulması muvafık görülmüştür. Sandallar De- niz ticaret müdürlüğünce fenni mu- ayeneden geçirilecek ve evsafı muva» fık görülmiyenlerin çalışmasına izin verilmiyecektir. Hayvan hastanesi Hazirandan itibaren geniş- letilmesine karar verildi Belediyenin, Fatihteki Hayvan has- tanesinin tesis edildiği gündenberi bü- yük faydaları görülmüştür. Bu mü- essesede ehli, gayrı hli birçok hayvan- lar tedavi edilmiştir. Hastanenin gör- düğü rağbet üzerine önümüzdeki ha» rirandan itibaren müessesenin fev- sli kararlaştırılmıştır. Hastaneye bir otopsi salonu, kimyahane ve bakteri- yoloji paviyonları da ilâve edilecektir. Hastane tevsi edildikten sonra şim- diye kadar yalnız şehir hayvanlarına münhasır bulunan mesaisi, İstan: bul civarından gelecek olan hayvan- ların tedavisine de teşmil edilecektir, Lâmbayı yakarken gaz * tutuştu, elleri yandı Arap camisinde Ahmedin kahve. sinde yatıp kalkan İsmail evvelki ge ce saat 22 de gaz lAmbasını yakarken &line gaz dökülmüş ve çaktığı kibrit. ten gaz tutuşarak İsmallin ellerinin yanmasına sebep olmuştur. Yaralının feryadını duyanlar İsmaili Cerrahpa- şa hastanesine kaldırmışlardır, Karilerimizin mektupları Sürünceme Kastamonu Vakıflar dairsi kâ- fp ve veznedarlığına tayin edile rek 29/9/936 da işe başladım. Ora- nın havasile imtizaç edemediğim- den hastalandım. Heyeti sıhhiye raporile üç ay mezuniyet istihsal ederek 2/10/36 da Kastamonudan &yridem ve İstanbula geldim, Elimde muntazam bir rapor old'- ğu halde, Bukaf dairesi ve Vilâyet rapor almadan terki vasije etti, di- yerek beni müstafa addetti. Bu haksız muameleye karşı Ev. Kaf ve Vilâyet aleyhine Devlet Şü- rasında dava açtım. Fakat Kasta- monu vüâyetinin, usulen Şüra- dan gönderilen dava evrakına. ce- vap vermesi lâzımgeldiği halde, vermediğinden, işim bugüne ka- dar yüzüstü kaldı, Tabii maaş ta alamadığım için birkaç nüfustan ibaret ailemi geçindirmek husu- sunda son derece müzayaka çek- mekteyim, Şürays devletten Kas- tamonu vilâyetine müteaddid te- kidler yaptırdım. En son tekid 13/3/39 tarihinde yapılmıştır. Bu derece uzun sürünceme olur mu? Yalnız kendi meselem diye yazmıyorum. Bir işin bu kadar uzamasının vatandaşlara zararlı olduğunu göstermek istedim. Kurtuluş: Sinemköy Bozkurt Caddesi 150 numarada: HÜSNÜ dan ayrılmayacaklar Köy kalkınmasında köy muallim- lerinin, köy muhtarlarının büyük rol leri. vardır. Köy muallimlerile muh- tarları köyün bütün içtimai, iktisadi işlerile çok yakından alâkadar olduk- ları halde, bazı köylerde köy muhtar- ları şu veya bu vesile ile köylerin. | den uzaklaştıracak vazifelerle işgal edilmektedir. Vilâyetten alâkadarla- ra bildirilen bir tebliğe göre, köy muh- tarları, şahıslarını alâkadar eden hu- | susat müstesna olarak, hiçbir vesile | ile vazifeleri başından (ayrılmıyacak ve kendilerine lüzumsuz ve füzuli va- ziteler yükletilmiyecektir. Otomobil kazası Şoför Halidin idaresindeki olomo- bil Üsküdarda Boğosa çarpmış yara. | lamıştır. Şoför yakalanmış, Boğos te- davi altına alınmıştır, Otomobilden kaçarken düştü, bacağını kırdı Arnavulköyünde oturan 8 yaşların» da, Sabri sokakta oynarken şoför Kir- korun otomobili altında kalmamak için kaçmak istemiş, ayağı taşa ta- kılarak düşmüştür. Sabrinin bir ba- cağı kırılmıştır. Çocuk baygın olarak Şişli çocuk hastanesine kaldırılmış- tır. Kömürden zehirlendi Galatada Kasaplar sokağında 12 numarada oturan 32 yaşlarında Emi. ne odasına aldığı yanmamış kömür. den zehirlenmiş, baygın bir halde Bey. oğlu hastanesine kaldırılmıştır. l Köy muhtarları vazife başın- | ,rauştu, | dirler, Bunlar, daha esaslı bir itina ile İ bakıldıkları gibi, maflüç olmaksızın | | asabi bir hastalıktan hasta olanların Darülâceze ıslah edilecek Bunun için bir proje hazır- lanmasına karar verdi Vali ve Belediye Reisi Dr, LâtfI Kir- dar, son zamanlarda Darülâcezenin başına, Belediye müfettişlerinden Dr. Bekir Zâfiri tayin elmişti. Kimsesiz düşkünlere münhasır bir şefkat mü- essesesi olan Darülâceze bir bakımdan bir hastane mahiyetindedir. Bu iti barla bir hekimin müdür olarak tayi- ni çok yerindedir. Dartilâcezenin (Kreş), yani süt çocuklarına mahsus kısmı vaktile büyük himmetlerle mo- dern bir hale getirildiği halde son zâ- manlarda ıslaha muhtaç bir hale gel- miştir, Bundan başka müessesenin, şehrin içtimai vaziyetinin inkişafile miitena- sip surette ıslahı zaruri görülüyor. Müessese, ya kimsesiz sokağa terkedi. len süt çocuklarını büyütüp kurtar- mak, yahut ta fâkir, malül, meflüç kimseler için tesis edilmiş bir müesse- se olduğu halde, son zamanlarda bazı tembel kimseler için de me'kel ol- Darülâcezenin ıslahı ve hakikaten, himayeye muhatç olanlara inbisar et- tirilmesi için bir proje hazırlanacak. tır. Bundan başka kimsesi olmıyan hastaliklı bazı ihtiyar mütekaidler de maaşlarını müesseseye terketmek su- retile Darülâcezeye kabul edilmekte- koğuşları da diğerlerinden ânha fark- lıdır. Belediye, mücssesedeki bu farkı kaldırmak için yatalak, meflüç olan- Jarın barındıkları koğuşları ıslah ede» ceği gibi, maaşmı müesseseye törke- decek mütekaidlerin paviyonlarını da genişletecektir. Balık avlarken Bir balıkçı EŞ ölü olarak bulundu Şirketi Hayriyenin 59 numaralı vapuru Boğaziçinden köprüye ilk se. ferini yaparken Boyacıköyle Balta limanı arasında, içinde yarı beline kadar denize sarkmış bir adam bulu- nan bir sandal görmüştür. Derhal denize bir filika indirilerek meçhul sandala gidilmiş, adamın ölmüş oldu- ğu görülmüştür. Sandalla Rumelihisar karakoluna teslim edilmiş cesedin Arnavutköy balıkçılarından Minaya ait olduğu anlaşılmıştır. Mins sabahleyin kayıkla balığa çıkmış ve sonra ölü bulunmuştur. Tahkikat yapılmaktadır. Balıkçının kalb sektesinden ölmüş olması ihti. mali kuvvetlidir. ! Bursalıların çayi (Bursa kız - Bursa erkek iselerin- den yetişenler cemiyeti) tarafından evvelki gün Dağcılık klübünde bir çay verilmiştir. Toplantı gece yarısına kadar dansedilerek, memleket oyun- ları oynanacak nezih ve eğlenceli bir hava içinde devam etmiştir. Bay Amca ziyarette |. İstanbulda dimi maksad, halka şarkı öğ- siyana iyi geliyor. diye satılmağa başlanıldı. A Ortalıkta bir tansiyondur gidiyor. Bir zamanlar salgın halinde bir «Buhran» kelimesi dillerde dolaşıyor». du. Hatta vaktile Anadoluyu gezenler köylülerin bile bundan bahsettikleri. ne şahit olmuşlardı. Bir köylünün: — Aman Burhan denilen biri ge- liyormuş. Hazırlıklı olalım!.. dediği meşhurdur. A Bu buhran yahut Burhan denilen meçhul adam her gönüle korku sal mıştı. Herkes ondan bahsediyordu. Şimdi de yeryüzünü tansiyon kelime- si istilâ etti. Ahbaplarımdan biri anlatıyordu: — Bir hizmetçi aldık. İstanbulda birkaç sene bazı kapılarda çalışmış. Biz ne yersek tabii ona da ayni Şey- leri veriyorduk. Bir gün hizmetçinin verdiğimiz ye» mekleri yemediğini gördük, Genç kı. | za sorduk: | — Niçin yemekleri yemiyorsun” beğenmiyor musun yoksa?.. Genç hizmetiçi kız gayet tabii ce- vap verdi: — Tansiyondan korkuyorum da... | Hakkı da yok değil... İnsanın hiz- metçi olmakla tansiyondan korkma. ması icap etmez ya... Nerede ise bugünkü dünya sakin- j leri çocuklarını umacı yerine tansi. yonla korkutacaklar.., © Hikmet Feridun Es Yerli kalayın terkibi nedir? Son zamanlarda kalay pek pahalı- Jandığı için bazı kalaycılar, müşteri kaçırmamak üzere, hakiki kalay ye- rine bakır kaplara - tıpkı kalay gi- bi - şeffaflaşlıran ve terkibi henüz ma- Tüm olmıyan bir madde sürüyorlar, Bu madde uzun müddet dayanama» dığı gibi, iyice ve sabunla yıkanma» dan kullanıldığı takdirde, yemeği 26- hirlemektedir, Kalaycıların (Yerli kalay) namı verdikleri bu maddenin kimyevi ter- kibi nedir? Bunu bilmiyoruz. Ancak iddia edildiği gibi, hakikaten bu mad- de zehirleyici ise, bunun tehlikesi âşi- kârdır. Belediyenin, Sihhiye müdürlü. günün ve diğer alâkadar makamların şidüetle ve ehemmiyetle nazarı dikka tini celbederiz. Bir çocuk tramvaydan at- laken düştü, yaralandı Beyoğlunda Yazıcı sokağında otu- ran 14 yaşlarında Mişel oğlu Jak köp- rü üstünde tramvaydan atlarken