A A AKŞAMDAN AKŞAMA Dobra dobra «Heveslenme çocuğum, yapamaz- sın!« diye bir yam yazmıştım. Bunda -bülâsatan diyordunı ki: Bize yolla. dığı iki sahifelik mektupta otuz yan- ış yapan bir delikanlı, iki senedem- beri memuriyet peşinde koşuyor muş, Hem de zabıt kâtipliği, smuha- sebel hususiye kâtipliği, muallimlik gibi (ne aksilik!) ille yazi istiyen mes- lekler peşinde... Kendisine: — Memuriyete heveslenme, çocu- Kum... Kısmetini pratik işlerde ara... « tavsiyesinde bulurumuştum. Maarife hitaben de şöyle demiş- tim; — Bu delikanlının ve bu seviyede olanların ellerine niçin ortamektep diploması vermeli?... “ya Dobra dobra konuşmağı severim. Halbuki bu sözlerim başka bir kari- Kanadaya satılan! tütünler Tahkikat neticesinde takas sulistimaline rastlanmadığı anlaşıldı Amerikaya Kanada kanalile tütün satışı yapıldığı ve bu satış dolayısile bir takas yolsuzluğu meydana geti- rildiği hakkında cpey zamandanberi yapılmakta olan tahkikat ikmal edil umum müdürlüğünden B. Hurrem yolsuzluk iddiası üzerine bir komis- yon halinde tedkikat yapmışlar ve imi kızdırmış. İstitraden söyliyeyim ki) Bazırladıkları raporu Ankaraya gön- (onün diploması ne derecededir bil- miyorum) imlâsı, ibaresi yerinde.. Yani -Türkçe bilmemek hususunda- dörmişlerdir. Bu tedkikat neticesinde takas sul- i#slimaline raslanmadığı söylenmek- bir hemeinsini himaye etmiyor. Neci- | tedir, Amerikaya Kanada yolile tü- bane bir hisle kaleme sarılmış... Bana şöyle çıkışıyor: — Tok, acın halinden anlamaz!... tün satışı yapıldığı iddiası varid gö- Tülmemektedir. Verilen malümata gö- re, hâdisede ismi geçen Tütün Limj- Siz, ıztırabın ne olduğunu bilmez mi. | ted şirketi Kanadaya 360 bin kilo siniz? Ben biraz acı tattığım için bi- lirim, Iztırap, insana, bastığı yeri bi- miktarında tütün satmıştır. Bu tü tünleri Amerikanın Kanadadan satın le göstermez. Bazan çok iyi bildiği | aldığı zannedilmemektedir. Amerika. şeyleri yanlış yazdırabilir. İnsan his- hlar doğrudan doğruya Ege piyasa- lerini ifade ederken şaşırır; kelime | sından 15 milyon kilo tütün almış bulmakta güçlük çeker, diline âde- | lardır. Amerikan firmalarının Sam- ta rekâket gelir... Onun arzusu mü- sun, Bâfra gibi diğer mıntakalarda hatabı tarafından anlaşılmasıdır. Bu | da tedkikler yapmakta oldukları ha- gencin kudretli, zeki ve çok malö- | ber verilmektedir. math olmadığını kim temin edebi- 1ir?... ih... ... Dünkü kazalar Ekseriya müesseselere müracaat İki otomobil, iki tramvay ve lar olur. Soluk benizli bir vatandaş eşikte belirir: — Bana bir iş yok mu? - der, Böyle bir vaziyet karşısında, ben - şayet bir faydam olacağına aklım kesmiyorsa - şu cevabı veririm; — Maalesef, burada ve benim diğim yerde, sizin evsafta biri için yer yoktur. Fakat aklımın erdiği kadar da tav- siyede bulunurum: bir motosiklet kaza yaptı Dün şehrin muhtelif yerlerinde bazı nakl vasıtaları kazası olmuştur: 1 — Sim isminde birinin idaresindeki motosikle Çengelköyde Süleyman ismin- masına sebep “ 3 — Şoför Mustafanın idaresindeki oto- mobil, Topl hanede Karabaş üç yaşlarında Nedim isininde bir çocuğa çarparak ağır surette yaralamış, Nedim Şişli Çöcük hastanesine kaldırılmış, şoför — Ben sizin yerinizde olsam, şü | tevkif edilmiştir. şekilde hareket eder, şu zeminleri yoklardım. n Görüyorum ki, bazıları hiç de böy- le yapmıyorlar: Adresinizi bırakınız... Bir hafta sonra uğrayınız... Ben seninle alâka. dar olur, elimden geleni yaparım... Lâkin, adam çıkar çıkmaz öyle bir | de söz söylüyor, öyle bir harekette bulü- nuyorlar ki, aflattıkları anlaşılıyor. Ekser müesseselere başvuran işsizler, bu gibi savsaklamalarla işkenceye ta- bi tutulmaktadır. Zavallı müracaat. çı! Beyhude yere gel git, gel git, vakit ve nakid kaybediyor. doğru: Bir hatibin dili dolaşabilir, Tâkin kekeme adam hatip olamaz... 3 — Şoför Ahmedin idaresindeki oto- mobili, Eminönünde mücellid Rafaele çar- vay, Aksarayda Şükriye İsminde bir kadı- na çarparak hafif surette yaralanmasına sebep olmuştur. 5 — Vatman Mustafanın idaresindeki Şişli - Beyazıt tramvazı, İstiklâl enddasin- dokuz yaşlarında Hermine isminde bir çarpınış, yaralamıştır. Polis, suçluları k mahkemeye vermiştir. — — Ampul hırsızı Tahir isminde biri, bazi sinemala- rın kapılarındaki ampulleri âşırırken polis tarafından yakalanmış, mahke- meye verilmişti gö PE RR yere heba olacaklara, kör kadı terti- kıza yı Evet, | bi — Yapamazsın, Te « demek en muvafık çaredir. Şayet onda Demesten'in rekâketi | © Nitekim ben, - hele edebiyatçılara, bile tedavi edecek szmi varst, benim | modern şairlere dostum Nurullah A- yazdığım satırlar kendisini rencide | taç'ın hilâfına - bep ayni şekilde mü- etmek dursun, bilâkis iradesini ar. | talea beyan ediyorum: tarır; hatta belki öyle çalışır ki, Türk- — Olamazsınız... Başka bir meşga- çenin imlâ lügatini, grâmet kitabını ie bulun! Hem sizin, hem allenizin ve amsiklopedisini de ilerde muvaffa- menfaati bakımından, hem de mem- kiyetle yazar... Müstesna istidatlar leket noktasından hayırlısı, başka bir her şeye kadirdirler.. Amma, olama. | yola sapmanızdır. yacağı şeylere kalkışıp da beyhude (VA-Nü) Karilerimizin mektupları Bir edebiyat sarayı olur. Böyle bir bina Beyoğlunda var- dır. Taşkışla adını taşıyan Mecidiye kışlasıdır. Bir kere yeri en güzeldir. Bonta Boğazdan çok güzel bir görü- nüşü vardir. İstanbulu süsleyen mü“ kemmel ve müazzam bir binadır. Çok metin yapılmıştır; ve lah olunur. Kışla olmağa “elvorişi değildir. Birafında talimhanesi yok- tur. Asker talim için her gün yedi Em, gilmek ve bu mesafeyi tekrar dönmek meeburiyetindedir ki bu su- retle kaybedilen üç sant mühim bir şeydi. Bu sebeble ciheti askeriye bu- nü tamir etmektense yenisini yap- mâğa taraftardır. Zincirlikuyndaki binaları ciheti as- keriyoye vermeli, orasını hükümet bir alaylık kışla haline getirmeli ve Taş- kışlayı da belediyeye hediye etmeli- dir. Prost'un projesinde buranın yi- kılmasının mevzuu bahis olduğunu işittim ki hiç te doğru değildir. Bilâ- kis belediye umumi kütüphane ola- rak bunu tamir ettirmeli ve her kö- şesini bir büyük edibimizin adım ta- getirmek elbette, mümkün olursa, İyi bir düşüncedir. Yerinin neresi ve bi- nasımın nasıl ve inşx zamanımın e muhafazası izmir. Uzak bile olsa, Boğaziçinin bir köşesine süs verir, Denizbankın Satye aleyhindeki davası Şirket esas davaya ve ihtiyati Satye şirketine sit Salıpazarında- ki binanın Nefia Vekâletine 106 bin liraya satılması oKararlaştırılmışken kendilerine bundan bahsedilmiyerek ayni binayı 250 bin liraya sattıkları iddiasile Denizbank tarafından Satye şirketi aleyhine birinci ticaret mah- kemesinde dava açılmış, dava netiee- lenineiye kadar şirketin diğer iki bi- nasını satanlaması için mahkemeden ihtiyati haciz kararı alınmıştı; Haber aldığımıza nazaran Satye şirketi, gerek esas davaya ve gerekse haczi ihtiyati karanna karşı itiraz etmiş ve itiraznamesini birinci ticâ- ret mahkemesine vermiştir. Mahke- me şimdi bu itirazmameyi tedkik et- mektedir, ! Oo ikmektep kitaplarında hata Maarif Vekili kitap müsaba- kasına gireceklerin nazarı dikkatini celbetti Maarif Vekâleti, iikmekteplerde okutülşn kitaplar yerine ihtiyaca da” ha uygun olanların tercihi için bir kitâp müsabakası açmıştı. Maarif Ve- kili B, Hasan - Âli Yücel, şimdi okutu- Jan bir coğrafya kitabi için ilkmek- tep muallimlerine hitaben şu tami- mi göndermiştir; «İlkokulların dördüncü ve beşinci sınıflarına mahsus yeni coğrafya ki- tapları müsabakaya konulmak üte- redir. Bugün ilkokulların dördüncü sınıflarında okutulmakta bulunan ki- tabın yirminci sahifesindeki harita- da Karadenizin kuzeyinde gösterilen Lâzistan dağları ve dokuzuncu sahi- fede Çanakkale boğazı için yapılan haritada Bolayir kasabasının Gelibo- Ju yarımadasının batısında gösteril. miş olması gibi tesadüf olunacak ha- taların öğretmenler tarafından tashi- hini dilerim» İngiliz generali Nisbet yarın geliyor Şehrimizi ve Ankarayı ziyaret ede- ceğini yazdığımız İngiliz Harbiye Nezareti İstihbarat müdür muavini tuğgeneral Nisbet, yarın sabahki eks- presle şehrimize gelecektir. General yarın akşamki trenle de Ankaraya gi- decektir. Asfalt yollar Ayaspaşa - Taksim yolunun inşasına başlanıyor Vali ve Belediye Reisi Dr. Lütfi Kir- dar, şehirde yol inşaatı, ana caddeler- deki boş arsalara tahta perde çekil. mesi, gerek merkez, gerek şubeler ta- rafından yapılacak yol, lâğım inşa ve tamir işleri etrafında Belediye Fen heyeti müdürlüğüne bazı emirler ver- mişti. Fen işleri müdürü B. Hüsnü Keseroğlu kendi teşkilâtına icab eden tebligatı yapmış, verilen işlerin günü gününe neticelendirilmesi için bir mesai programı hazırlamıştır. Bundan başka B. Hümü, dün Bele- diye tarafından şehrin muhtelif semt! lerinde yapılan yol ve lâğım inşaat ve tamiratını teftiş etmiş, bazı emir. ler vermistir. Babıâli ve Ankara caddelerinin Ca- telefon, elektrik okablolarile lâğım mecralarının yeni vaziyete göre 15- Tah ve tanzimi işinin biran evvel biti- rilmesi, Nafia Vekâletince alâkadar müessese müdürlüklerine bildirilmiş- tir. Bu işler tamamlandıktan sonra caddelerin bu kısmına ait yaya kak dırımlar inşa edilecek ve caddenin as- falt kısmının irişasına da mart İçin- de başlanacaktır. Medeniyet kurbanı bir Karaca Bir şoför Mecidiyeköyünde zavallı bir karacayi ezmiş, demek ki kaza yapan şoförler gittikçe terakki gös- teriyorlar. Baksanıza aralarında im sanlardan karacaya geçenler bile var... Gazetelerde buna dair havadisi okuduktan sonra kendi kendime dü- şündüm. Acaba kazayı yapan şoför Zavallı karacayı insan mı sandı”... Öyle ya şimdiye kadar otomobil ak tında kalanlar biz biçare insanlardık. Artık demek hayvanlara da sıra geldi. Kazayı yapan şoför, karacayı çiy- nedikten sonra hayvanı otomobiline almış öldüğünü görünce Bebeğe götü- Tüp denize atmış. Sonra kendisini sorguya çekmişler, demiş ki: — Ben onu vahşi bir hayvan zannetmiştim. Öldükten sonra da denize attım... Vahşi hayvan mı? Şimdiye kadar vahşi hayvanların böyle tehlikeler karşısında kaldığı var mı idi? Bu ka bil hayvanlar ya ormanlarda, yahut insanlar tarafından yakalanmışlarsa hayvanat bahçelerindeki kafeslerinde Tahat rahat otururlar. Yiyecekleri, içecekleri önlerine gelir. Ekseriya eş- Jeri, sevgilileri * bulunur. Oh kekâ... Hiç bir saman vahşi bir hayvanın ba- şma bu zavallı kuracanın uğradığı felâket gelir mi? Karacanm ölüm haberini okuyun- ea sanki büyük bir facia karşısında İmişim gibi düşünmeğe başladım. Es- ki şairler kurumuş bir çiçek karşı- sında gözyaşı dökerler, ölen bir ser- çenin arkasından mersiyeler yazar- Tarmış. Biz bugünün insanları böyle hareketlerle alay ediyoruz. Fakat hiç alaya kalkışmamalı.. Çünkü ayni hal bazan insanın başına geliyor. İşte ben de tanımadığım, bilme diğim karacanın ölümünden sonra düşünmeğe başladım. © Belki de bu zavallı hayvan bir or. mandan yakalanıp ta İstanbula ge- tirilmişti. Kimbilir ormanın içinde kendisini kovalıyan türlü türlü yır- tıcı hayvanların elinden kaç kere ca- nını kurtarmıştı. Biçare karaca bü- tün bu canavarların elinden, orma- nın vahşi hayatından kurtuluyor. İstanbula geliyor, medeniyetin içine giriyor. Fakat vahşi ormanda. canavarla rın bile öldürmediği bu hayvanı me- deniyet diyarmda, bir medeniyet va- sıtası olan otomobil öldürliyor... Ne garib tecelli!... Ben şimdi ölen karacaya medeniyet kurbam bir vah- şi gözile bakıyorum... Hikmet Feridun Es Eski imar müdürü B. Ziya inşaat şirketine müdür oldu Geçende istifa eden Belediye imar şubesi müdürü B. Ziya, eski Şeker firketi erkânından B, Hayri tarafın- dan inşaat işlerile uğraşmak üzere İstanbulda açılan büronun müdür. lüğünü deruhte etmiştir. Bu büro, İstanbulun imari esnasında ârazi alımsatımı ve inşaat ils meşgul ola- caktır. Bundan başka ayni müteahhide sit (o B. Hayri, Nişantaşı ile Dolmabahçe olan Ayaspaşa - Taksim asfalt yolu. | arasındaki bostanlarda yeşil saha nun inşasına Bacaktır. İl ag haricinde bırakılan bir çok arsaları satın almıştır. Bay Amca pencerede TE . Bak, işte, jandarmalar gene bir eli kelepçeliyi halkın ortasından geçis «rig götürüyerlar... ». Onun sahiden bir katil veya bir w Ama hırlı mi, hırsız mi malüm barsız olduğunu bilsek, haydi ibtet | değil... Sade bir mazmun işte!... Bel. | gu belli... ki de sonunda masum çıkâcak!... B, A. — Maamafih gene kim oldu. — Pen 88 A. Yakayi ole verdiğinin. <i