Çekoslovakya paylaşılırken misline nadir rastlanan ihanet Karpatlaraltı Rusyasında ilk hükümet reisi, bu kıtanın Macaristana ilhakı için çalışmış Çekoslovakya, üç ay evvel Alman- ya, Lehistan. ve Macaristan tarafın dan en büyük parçaları paylaşıldığı zaman, ecnebi muharrirlerinden Pi. dippe Hasencourt'un verdiği malüma- ta göre, dünya tarihinde misline na» dir raslanan bir ihanete de hedef ol- muştur. Çekoslovakya, Macarların mühim bazı kısımlarını aldıkları hal- de, kâfi görmiyerek, üzerinde hak id- dia ettikleri Slovakya ile Karpatlaral- tı Rusyasmdaki emellerini suya dü- şürmek için, Slovaklar ile Rütenlere geniş muhtariyet vermiş, Karpatlaral- tı Rusyasında iş başına gelen ilk muh“ tar hükümet Başvekilliğine Brodi namında bir muharriri tayin etmişti. Brodi, yirmi senedir memleketinin muhtariyete kavuşması için, yorulma» dan çalışmıştı. Binaenaleyh ilk müh- tar Rülen hükümeti kurulunca, her- kesin nazarı ona teveccüh etmişti. Fakat Karpatlaraltı Rusyasında muh- tar bir hükümetin kurulması, Kar- patlaralı Rusyasını paylaşarak ara- larında müşterek bir hudud tesis et- mek istiyen Lehistan ile Macaristanı müddealarından vazgeçirmemişti. İki hükümet, Karpatlaraltı Rusyası hu- duduna büyük kuvvetler tahşid et- mişlerdi, Leh ve Macar ordularının muvakkat hudud hattını geçerek Rip tenyayı işgal etmeleri bekleniyordu; İtalya da bu projeye müzaheret edi- yordu, Vaziyet, Çekoslovakya için feri bir şekil ve mahiyet almıştı, Bu acı ve müşkül dakikalarda Çekoslovakya Cümhurreisi vekili ve Başvekili gene- ral Sirovi 25 teşrinievvelde Slovkya muhtar hükümeti Başvekili kardinal 'Tisso ile Karpallaraltı Rusyası Başve- kili Brodi'yi müzakere için Praga davet etti, Üç Başvekil müzakere masası etra- fına oturunca, Karpatlaraltı Rusyası Başveklli Bordi, daha müzakere baş- Jamazdan evvel ayağa kalkarak de- di ki: «— Çek ordusunda hizmet eden bü- tün Rüten askerlerin derhal terhisini ve Karpatlaraltı Rusyasında da reyi- Ama başvurulmasını Rülen milleti namına talep ederim. Şayet Karpat Jaraltı Rusyası ahlisi bu reylâm neti- cesinde 1918 senesine kadar tebaasın- dan bulundukları Macaristana svdet- Jeri lehine rey verirlerse, kendilerini Macaristanla birleşmekten menede- meyiz.» Brodi'nin bu beklenmedik beyana- tı, derin bir şaşkınlık uyandırdı. Ge- rek Çekoslovakya Başvekili general Si. Tovi ve gerek Slovakya Başvekili mon- senyör Tisso, Macar tedhişçilerinin T A ka Yan edebi romani YAPRAK AŞISI BURHAN CAHID Karpatlaraltı ilk Başvekilini tevkif ettiren Çekoslovakyanın © zamanki Başvekili ve Reisicümhur vekili general Sirovy akın ettikleri bir zamanda, Karpat- laraltı Rusyasında reyiâma başvur- manın Çekoslovakyayı daha ziyade zayıflatmaktan başka bir netlee ver- miyeceğine, Brodi'yi iknaa çalıştılar. Fakat Brodi, talebinde o kadar ısrar etti ki, Çek Başvekili general Sirovi, hiddetini güçlükle zaptederek, ayağa kalktı ve muhatabına: — Bu toplantıda böyle sözler söy- Jediğinizden dolayı çok teessüf ede- rim; siz, işgal ettiğiniz makama lâ- yık olmadığınızı isbat ettiniz, dedi. Brodi, soğuk bir tavırla şöyle mu- kabele etti: — Sizin sözlerinizi nazarı itibara alamam, General Sirovi devamla; — Fakat ben ayni zamanda Relsi- cümhur vekâleti vazifesini de gördü- ğüm cihetle, Kanunuesasinin 60 inci maddesine dayanarak, sizi Karpatlar- altı Rusyası Başvekilliğinden azledi- yorum, dedi, Brodi, bu sözler üzerine cevap ver- meksizin, ayağa kalktı ve içlima salö- nundan çıkarak, Karpatlaraltı Rusya- sının yeni merkezi olan Hust şehrine gitti. Fakat hükümet dairesine gitti- ği zaman, yerine geçen Volosiyi vazife başında gördü. Brodi, hükümet dairesinden çıkar- ken, polisler kendisini tevkif etmişler ve bir tayyareye bindirerek Praga göndermişlerdir. Prag hükümeti, Bro- di'yi, Macar emelleri lehinde hareke- TTefrika No. 38 Ve mektepten dönmüş bir sevimli çocuk gibi beni kucakladı. Bu haşari mahlüku teskin edebilmek için yüzü. mü dudaklarına bıraktım. Bugün ge- ne çılgınlığı vardı. — Otur Allah aşkına. dedim. Onu hasır bir koltuğa güçlükle yerleştirdim. Tıpkı göllerde geçen günlerimizde olduğu gibi dizlerimin hududundan uzaklaşmamak için koltuğu bana yaklaştırıyor. — Bugün pek neşelisin! “Dedim, Başını salladı: — Bilâkis hayal, dedi. Müteessi- rim. — Niçin? — Buraya gelinceye kadar çok ne- geliydim. Fakat daha koridorda bü- tün neşemi kaybettim, Yüzünün hatları geriliyor, gözleri bulutlanıyordu. — Ne var, dedim, Ne oldu? — Socur bana bir şeyler söyledi. — Ba, evet, doktorun emirleri de- Gözlerini oüzerimden : gil mi? — Öyle imişi — Bunda üzülecek bir şey var mı? — Sen öyle mi görüyorsun? — Uzun bir zaman için değil ki! Tedavi bitinceye kadar. — Bana iki aydan bahsettiler. — Olabilir. İki aydan ne çıkar. Benim için bu kadar fedakârlık ede- mez misin? — Burada sana he zararım ola- bilir? — Fakat benim sana bir faydam olmuyacak! — Buna sen de lüzum görüyor mu- sun? — Ben kararımda serbes değilim ki! Doktor lüzum gördü. Ona itaat etmezsek İkimiz için de doğru olmaz değil mi? Doğrulüu. Ayağa kalktı. Şimdi si- nirli adımlarla balkonda dolaşıyor. Birdenbire önümde durdu. Parmak- Jarile çenemden tutup yüzüme bak- tı. Güzleri gözlerimin içiride: — Eayal, diye bağırdı. — Söylel te sevkeden sebepleri anlamak için derhal tahkikata girişmiştir. Hiçbim ferd, yirmi sene yorulmadan memle- ketinin muhtariyeti uğruna çalışmış olan bu adamın bu ihanetine inan- mak istemiyordu. İşte bu sırada kati deliller ve vesika- Jar ele geçti. Prag hükümeti, Brodi- nin ihanetini gösterecek vesikaları Rütenyadaki ikametgâhinda bulma- dığı cihetle, Alman zabıtasma baş- vurmuş, Viyanağdaki ikametgâhında bir araştırma yapılmasını rica etmiş- ti, Çünkü Brodi, son hâdiselerden ev- vel uzun müddet Viyanada oturmuş, Çekoslovakyaya döndükten sonra da Viyanada oturduğu apattımanı bırak- mamışta Almatya; Tekisteniz Macaristan arasındâ müşterek bir hududun tesi- sine ve'Ukraynaya doğru kendisine serbes bir yol açan Karpatlaraltı Rus- yasının bu iki memleket arasında pay- Jaşılmasına aleyhter olduğu cihetle, Prag hükümetinin bu talebini kabul etmiş ve Brodi'nin. Viyanadaki ika- metgâhmda araştırma yaplırmışlır. Bu araştırma, İlanılmıyacak netice» ler vermis, 3 milyon frankla birçok Macar banknotlar ve Brodi'nin, Ma- caristanın gizli bir âleti olduğunu gösteren birçok Vesikalar ve muhabe- reler ve bir de Pöşle hükümetile ak- detmiş olduğu gizli bir mukavele bu- Tunmuştur, Bu mukavele mucibince, Brodi, Karpatlaraltı Rusyasını Macaristanla birleştirmeğe muvaffak olduğu tak- dirde, kendisine baron ünvanı ve mü- kellef iki villâ verilecekti. Prag mahafili, bu ihanetten bahse- derken, bunun tarihte bir eşi daha gö- rülmediğini kâydediyorlar, Filhakiksi siyasi tarihte bir memle- ket Başvekilinin .ayni zamanda düş- man bir memleketin hizmetinde bu- lunduğunu gösteren misaller bulmak güçtür. Yinız buhia benzer bir misal, gene Çekoslovakyafa görülmüştür: Umumi harpten evvel Avusturya-Ma- car ordusunun Büyük Erkânıharbiye reisi olan ve aslen Çek bulunan gene- ral Rondi, Çarlık Rusyasına satılmış- tı, General Rondi, Avusturya - Maca- rislanın askeri ösratını Rüsyaya sa- tıyordu. Bu ihaneti meydana çıkin- ca, kendisini tevkif eden zabitler, ge- nerale, intihar için bir labanca ver- mişlerdi, General Rondi bu tabanca ile-intilar etti ve rezalet bu suretle kapatıldı. Elde edilen evrak ve vesikalar, Bro- di'yi çok feci bir vaziyete sokmuştur. Çekoslovak Ceza kanununa göre bu cürüm, İdam cezâsını müstelzimdir. — Sen dünyanın en iyi kadınısın. En tedbirli kadınısın. Senin fikrine ve kanaatine güvenirim. Ve her 5€y- den evel samimi olduğuna inanırım. Söyle bana bu meselede senin rolün var mı? — Anlamadım! — Benim İslanbula dönmemi dok- tor kendisi mi lüzumlu gördü. — Tamamiyle! — O halde ben başka bir şey tek- lif edeceğim. — Söyle. — Buraya gelmişken ben Alman- yaya geçeyim. Talebelik zamanımda çalıştığım enstitüde üç hafta. kala- yım. Sen burada istirahat ederken ben de orada mesleğime aid işlerle uğraşayım. Bu fikrimi nasil bü- Jursun. Hiç düşünmeden cevab verdim: — Muvafık. — O halde ben yarın Jenevden ayrılırım. Senin tahta sakal doktorun da memnun olur, Ve tekrar elleri cebinde dolaşmağa büladı. Benim dündenberi o veremediğim kararı 6 bir saniye içinde vermişti, Onun İstanbula dönmesi > ve yahut yanımda kalması için düştüğüm te- teddüdü gene o halletmiş oluyordu. Fakat bu karar verirken ne düşün- düğünü birdenbire kavrayamadım. ymm m mey yaymaya İmama AM mma 23 Kânunusani 199 Büyü yaptırmak isterken ! Sivasın bir köyünde bir karı koca öldürüldü Katiller yakalandılar ve cürümlerini itiraf ettiler Sıvas (Akşam) — Sıvasın Kartalca köyünde çok feci bir cinayet işlenmiş, / bir karı koca öldürülmüştür, Maktul Mustafa oğlu Aşırdır, Ka- 7 rısı da Hatice ismindedir. Bir buçuk yaşında bir çocukları vardır. Ayni za» manda Hatice dört aylık gebedir. Lâ- Kin zavâllı kadın saralıdır. Zâman za» man bu hastalık başgöstermektedir. Aşırın annesi, kardeşinin yanında oturmaktadır. Aşır annesini kendi yanma getirtmek için bir tedbir dü- şünüyor. Kadın gelirse hem karısına bakacağını, hem de bütün malının kendisine kalacağını hesap ediyor. Asır, düşüncesini BilâI ile Mehmed ve Mahmuda açıyor. Onlar: — Bundan kolây he var, Hem an- neni getirtmek, hem Karını hastalık- tan kurtarmak kabildir. Bunun için bir büyü yapmak yeter... diyorlar. © Aşırın aklı buna yatyor; yalnız bü- yü için kırk altınla bir aynaya ihtiyaç olduğunu işitince, düşünüyor. Niha- yet karısının başındaki altınları ve hemşiresinden 17 altın alıyor, bunla- Ta getiriyor. Bilâl, Aşıra: — Seni şu direğe belinden bağlıya- cağız, Boğazını yavaş yavaş sıkacağız. Nefes alamıyacak derecede daraldığın zaman ağzıma alacağın şu muskayı kalburun içindeki altınlara atacaksın, Bu suretle annen gelecek, Ayni usulü karına da tatbik edeceğiz, oda iyi ola- cak... diyorlar. Aşır, kendini direğe bağlatmak için İp bulamıyor, belindeki örme kuşağı uzatıyor, BUâl, Mehmed ve Malımud derhal Aşırın üzerine çökerek boğazı- nı sıkıyorlar, zavallı adam cansız ye- ye düşüyor, Derhal Aşırın cesedini sâ- mantarın, içine gömüyorlar. Bu sırada Aşırn Karısı Hatice kapı- yı çalıyor. Üç katil: — Acele etme, büyünün bozulma» ması için biribirinizi görmemekliğiniz lâzımdır... diyerek Haticeyi içeri alı- yorlar ve onun da ayni surette boğa- gnı sıkıyorlar, Kendisini yukanya taşıyarak orada bırakıyorlar, Evden çıkacakları sırada Haticenin inlediği- ni duyuyorlar. Yukarı çıkarak: — Daha ölmedin mi?... diye kadı- nım işini-tamamlıyorlar. Akşama doğru Haticenin annesi kızını sormak için geliyor. Haticeyi yatar görünce gene sarası tutumuş- tur zanneğiyor, Konukomşu geliyor, ar, fakat ayılta- ü anlıyorlar, Sa- radan öldüğü zannile Kendisini def- nediyorlar, Bundan sonra sıra Aşırmi aranma- Bu seyahatin mesleğine aid bir ihti- | yaç üzerine yapılmıyacağı mühak- kak... Böyle bir şey olsaydı beni haf- talarca Pariste Deawille'de sürükli- «yerek harab &decek yerde, hem ted- kiklerini yapmak, hem de bana Al manyayı da tanıtmak için seyahat programını değiştirebilirdi. Onun Almanyaya beni götürmek istemediğini bir kaç vesile ile hisset- miştim. Fakat bunu kendisinin bir kaç yıl kaldığı bir yeri tekrar görmek istemeyişine (vermiştim. Yanımdan uzaklamşası icab edince aklına ilk gelen Almanya oldu. Dalmıştım. Geldi, Önümde dürdu: — Ne düşünüyorsun? Omuzlarımı kaldırdım; — Hiç! — İstanbula dönmemi İstiyorsan söyle? Başımı kaldırdım. Gözlerinde kor- kak, şüpheli bir bakış var. — Bunu neden sordun? Dudaklarını büktü: — Hiç? İkimiz de İçimizden geçenleri s€- ziyor, fakat söylemekten çekiniyor- duk. En nefret ettiğim, tiksindiğim şey. Hislerini benden sâklışan İnsana hayatımda yer vermek istemem. Şim- diye kadar böyle kaldım ve böyle Bi Bi Yakalanan Bilâl Mehmed ve Mahmud | sne geliyor. Aşının Sivasa gittiğini zannederek, Sıvasa gidip gelenlerden soruyorlar; fakat bir haber alamıyor- lar, Bunun üzerine Aşırın parasına tamaan yolda öldürüldüğünü zanne- diyorlar, Bu sirada Aşırın köpeğinin, sa manlık önünde durarak mütemadi- yen havladığı nazarı dikkati çekiyor. Samanlığın kapısi âçilıneea, köpek içe- ri atılıyor, samanları karıştırarak Aşı- rın cesedini meydana çikavıyor. Bunun üzerine İş zabıtaya aksedi- yor. Müdâeumum! muavini B. Asım Yazman Işe el koyuyor ve suçlular az | zamanda yakalanarak cürümlerini itiraf ediyorlar, Pırlantayı öldüren Gingöz Mersin ağır ceza mahkemesi tarafından idam cezasına mahküm edildi Mersin (Akşam) — Geçen mayıs ayı içinde «Seyyar kasa» lâkabını taşıyan altmış yaşlarındaki Pırlanta'nın ök dürüldüğünü ve araştırmalar netice- sinde katilin yakalanarak Adliyeye tevdi edildiğini bildirmiştim, Mevkui bulunan Ahmed Cingözle cürüm arkadaşı Süleymanın şehrimiz ağırceza mahkemesinde devam eden muhakemeleri neticelenmiş, ve karar dün tefhim edilmiştir. Bu karar ile Ahmed Cingöze idam cezası verilmiş, katil hâdisesile alâka- si olmayıp ancak maktulün gömül- mesine yardım ettiği anlaşılan Süley- man iki ay hapis cezasına çarpılmış- tır. Süleyman, mahkümiyet müddetini bitirdiğinden, tahliye edilmiştir. Ah- med Cingöz hakkındaki karar Temyiz mahemesine gönderilecektir, yaptim. Samimi olmyan her fikir benim masum, fakat titiz ve endi- şeli - hislerimle çarpıştı ve çözüldü. Nihayet onun da bozuk ve iğreti ta- raflarını görmeğe basladım. En büyük tehlike aramıza sokul- du. İğrendiğim yalanı onun gözle- rinde ve dudaklarında görüyorum. Dündenberi geçirdiğim kararsızlık yavaş yâvaş aydınlanıyor. Yalniz kal- mak ve düşünmek ihtiyacındayım. Başımı kaldırmadan dedim ki: — Sen pansiyona git” Ben akşama kadar haber yollarım. Hiç cevab ver- meden tekrar saçlarımı öptü ve yâ- vaş adımlarla uzaklaştı. Leman gölünde sevişen, Majorda aşkım en temiz ve mesud saatlerini yaşayan insanlar her halde biz de- ğildik! “ Almanya seyahatinin yeni bir eğlence odünyasına (o kavuşmaktan başka bir şey olmadığını anlayışım onu me kadar berbad ettiyse onun bu anlayışımı sezmesi de beni peri- şan etti, Keşki arzusunu düşünmeden kâ- bul etseydim. Gözüm görmeden ya- şayacağı âlemlere belki tahammül edecektim. Fakat zalim bir şüphe bir anda beni altüst etmişti, 3 (Arkası var)