POLİTİKA Romada görüşülen esaslar İngiliz Başvekili Romaya hareket etmezden evvel Londradaki Fransız getiri Me İngiliz Hariciye Nazırı arasında uzun müzakereler yapılmıştır. Bu diplomasi görüşmelerde Fransa hükümeti İngiltere Başvekilinden ne. ler beklediğini ve İngiltere hükümeti de Başvekilin nasıl bir hattı hareket takip edeceğini bildirmiştir. Binaenaleyh İngiliz Başvekili ile Hariciye Na. sırı Roma yolunda Paristen geçtikleri zaman Fransız Başvekili ve Harici- ye Nazırı İle görüşecek ve kararlaşlırılacak bir şey kalmamıştı. Bunun için Avrupanın nazarları Parise değil Romaya dikilmiş bulunuyor. Londrada kararlaştınlan ve Pariste teyid edilen esaslardan başlıcası İngiliz Başvekilinin Romada Fransa ile İlulya arasında resmen mulavus- sıt rolünü oynamamasıdır. Maahaza İngiliz Başvekili Fransanm noktai nazarmı ve İlalyan metalibine ne derecede müsaadekârbk (gösterebilece- ğini izah edecektir, Fransa Adisababa Fransız demiryolunu büsbütün İtalyaya terkedebi- lecektir. Bir Fransız şirketi olan Süveyş kanalı idaresine İtalya iştirak ettirilecektir. Tunustaki İtalyan unsurunun tabiiyet ve kültür işlerinde eski müsandeler belki tevsi edilerek devam edecektir. Fransa 935 senesi anlaşmasındaki tanhhütlerden feragat etmiyecek ve bilâkis buna ilâve edilecek zeyiller ile daha başka müsaadelerde bulu- nacaktır. Yalnız arazi bırakmayacaktır. Hatta hinterlandı Habeşistan olan Fransız Somalisini ne kısmen, ne de kâmilen İtalyaya terketmiyecek ve burasını Fransunm Akdeniz ve Kızıldenizden olan Madagaskar adası ve Hindi Çini müstemleke imparatorluğu arasındaki kısa muvasala yolların. da bir istasyon olarak kullanacaktır, Fransa dileklerini İngiltereye bildirdiği bir zamanda İtalya da noktai nazarını ve metalibinin mahiyebini hayli ifşa elmştir. Fakat müphem bir şekilde... Meselâ İtalya Akdenizde müvazene ve istikrarı muhafaza ga yesi ile hukuki ve iktısadi taleplerde bulunduğunu — bildirmiştir. Bunun manası Tunusun istiklâli gibi şeyler olabilir. Netice itibarile Fransanın bu topraklardan vazgeçmesidir. İtalya, Fransız Somalisinin heyeti umumi. yesi ile İtalyaya terkinde ısrar etmektedir. Bir de Fransa İspanya meselesine ve buradaki ecnebi gönüllülerin tamamile çekilmesine büyük ehemmiyet vermekte, İngiltere bu meselede dahi daha ziyade iki arayı bulmak için zemini iksandil edecektir. Akdeni- zin ve Avrupa sulhunun mukadderatı Romada gürüşülüyor. D 7 1324 numaralı otobüs senindir !.. 1939 senesinde Amerikanın en bü- yük ve modern beldelerinden biri ölan Los Angelesde, belediyeye aid bir otobüs, gözü açık dört genç ta- rafından safdil bir Ameriksliıya 20 dakika pazarlıktan sonra 2000 dolara Satılabilir mi? William Gunu isminde bir taşralı hem gezmek, hem de kârlı bir iş bul- mak için Los Angelese gelmiş, gayet beğlik, konforlu bir otobüse binmiş- tir, Ömründe ilk defa böyle bir rahat nakil vasıtasına binen köylünün key- fine, sevincine payan yoktur... Ote- büsün bir kenarında oluran eentik men kıyafetli dört genç köylüye se- ruyorlar; — Nasıl otobüsü beğendin mi?... Evet, cevabını alınca kendilerinin otobüs şirketinin dört direktörü ol. duklarını söylüyorlar, — Her otobüsü 2000 dolara satarız, Sallanan : Çok kişiyi deniz tutar, vapurda bulunmak şartile.. Fakat deniz ke narındaki yüksek binalarda ve deniz fenerlerinde do insanı deniz tutuyor- muş. Avusttalyanın sahillerindeki deniz fenerlerinden birinde deniz tut- ma hastalığı görülmüştür, Gellibrandda bulunan bu kulenin diğer #enerlerden bir farkı vardır, İlalyada Piza şehrindeki İğri kuleye taş çıkaracak kadar iğridir. Deniz sahilindeki kaidesinden son- Ka fener denize yatacak gibi iğri yer pılmıştır, Dahası var, En hafif rü gârda bile iki tarafa sallanmakladır, Fırtınalı havalarda âdeta bocalar, Buraya tayin edilen bekçilerden satın alanıda bir sene müddetle yüksek maaşla ya şoför, yahut bilet- çi olarak istihdam ederir!... Şoför ve- yahut biletçi otobüsün hakiki sahibi olduğundan otobüslere kendi malı gibi bakar'... Wilyam Gun, kendisi de böyle bir otobüs almak İstediğini söyler. Sah- te direktörler defterlerini tedkik eder- ler ve 1374 numaralı otobüsün boş olduğunu söylerler. Safdil adam pa- rayı sayar ve ilk İstasyonda inerek mezkür numarali arabayı bekler, bu araba gelir gelmez içine atlar ve bi- letçiye arabanın yeni sahibi ve bilet- çisi olduğunu söyliyerek bilet çanta- sım ister. Biletçi ve yolcular bir deli ile karşılaştıkları zannederek kork- muşlar vo zabıtayı haberdar etmiş- lerdir, Neticede adamcağızın deli de- ği, budala olduğu anlaşılmıştır. Şimdi zalıta dört sahte direktörü aramaktadır. Iğri kule denizci olmıyanları mütemadiyen de- niz tuttuğundan bunlar vazifelerini yapamamaktadır, Nihayet Avustralya hükümeti bu- raya eskiden filoda hizmet eden bir bahriyeli küçükzabiti mühim bir maaş ile tayin etmiştir. Muhafız sallantılı kulede gemide gibi hizmet etmekte. dir, Fakat kârısı ile çocuklarını dal- galı denizlerde gezen bir gemide bu- Yunuyorlarmış gibi (Omütemadiyen deniz tutmaktadır, Nihayet bahriyeli fener muhafızlığından istifa etmiştir. Şimdi Avustralya hükümeti hein ken- disi hem de allesi denize alışkın ve mukavemetli bir bekçi aramaktadır, Uzun öürlü muahede Yer yüzünün en uzun ömürlü mu ahedesi İngiltere ie Portekiz arasın- da akdedilen mütekabil yardım. mu. ahedesi, Bu muahede 1377 senesinde imzd- landı ve bir daha bozulmadı. 1664 de ve 1899 da bu ayni mua “« Gümrük memurluğu imtihan yapıldı Gümrük memuru olmak istiyen 48 İse mezunu arasında müsabaka Imti- hanı neticelenmiştir. İmtihana 48 ki- pi girmiş ve 24 kişi kazanmıştır. Ka Bananların da en iyi derecelileri mün- hal vukuunda peyderpey tayin edile- ekleriz. 1826 da İspanyollar Portekizi işgal etmek isteyince İngiltere bu muahe- deye sadık kaldı ve Porlekize yardım etti, 1914 de İngilizler Almanyaya harp açınca bu muahedeye sadık kalan büyük harbe iştirak etti, Portekizli Bir işçi binanın üçüne katından düşerek yaralandı Hamamcı Hasan İsminde birinin Çemberlitaştakl apartiman inşaatın. İ da çalışan Osman Yıldırım İsminde biri, binanın üçüncü katından düşerek muhtelif yerlerinden yaralanıhış ye İ berayı tedavi Cerrahpaşa hastanesine | yatırılmıştır. Yugoslavyada harpte kör olanlar için kurulmuş bir köy vardır Müteveffa Yu- goslavya (OKrak Aleksandr umumi harpte kör olan- lar için bundan on beş sene evvel Novisad civarında bir köy tesis et- mişti. Bu köyün ismi, civarı pek bü- yük muharebelere sahne olan Veter- niktir. Bu muharebelerde pek çok Sırp askeri gözlerinin nurunu kay betmişlerdi. Vetemik köyü kurulduğu zaman kör olan her bir askere bir parça tarla, beyaz badanalı bir küçük ev, bir inek, bir kaç keçi, tavuklar ve tarlayı işlemek için bazı zirai alât ve edevat verildi. Kör askerler bu suret- le çifçi olmadan evvel Zemundaki körler müessesesinde tahsil ettiril diler. Bununla beraber Kral Alek- sandr her bir kör askeri bir köylü kızıyle evlendirmek gibi gayet âkilâ- ne bir çareye başvurmasaydı Veter- nik köyünün tesisi yine muvaffakı- gibi göründü. Bir kere körlerin ken- dileri için birer kadın intihab etme- lerine İmkân yoktu, sonra da birer körle evlenecek o kadar köylü kızı nereden bulunacaklı? Fakat Kral Aleksandr bütün Sırp kızlarına bir beyanname Velermikte bulunan kör askerlerden ziyade talip kız müracaat etti, Yugoslavyanın her tarafından gelen müracaatlerde Sırp köylü kızlarının gözleri görmiyen as- kerlerle evlenmeğe hazır oldukları bildirildi. Bu kızlar sıhhatleri ve ka- Veternik adındaki bu köy müteveffa Kral Aleksandr tarafından kurulmuştur. Buraya yerleştirilen körlere tarla verilmiş, hepsi evlendirilmışitir. Bugün köy çok mamurdur ve halkı müreffeh hayat geçiriyor raketleri itibarile sıkı bir muayeno- ye tâbi tutuldular, İçlerinden seçilenleri Vetemike gönderildi. Oradaki hükümet me- murları her bir kör asker için bir kız tayin ettiler. Bütün çiftlerin ayni günde düğünleri yapıldı, o gün bu- gün Veternik neşe içinde çalkandı. Böyle bir işe girişmek için büyük bir cesaret lâzımdı. Biribirlerini tanı- muyan bir kör askerle, bir köylü kı- zının evlenmesi acaba he neticeler verecekti? Bu çiftler geçinebilecek- ler miydi?... Fakat teşebbüs büyük bir muvaffakıyetle neticelendi. Evli çiftlerden hiç birisi bu on beş sene zarfında âyrılmağa teşebbüs etmedi. Kadınlar, kocalarının kör olmaların- dan dolayı bir defa bile şikâyet etme- diler, erkeklerin de karıları tarafın- dan ihmal edildiklerini söyledikleri hiç işitilmedi. Köyde bulunan kadın- Jarın hepsi kör kocalarla evli olduk- ları ve binaenaleyh ayni talihi üzer. Jerine almış bulundukları için zaten biribirlerini çekememeleri ve entrika çevirmeleri mevzuubahis olamazdı. Bütün kadınlar sağlam olarak seçil- dikleri için köyün sıhhi vaziyeti de çok mükemmeldi. On beş sene zar- fında kadınlardan yalnız biri öldü, 0 da çocuk doğururken öldü. Vetemik köyünü ziyarek eden bir kimse, köy kuru- lahıdanberi orada» ki köylülerin ken disây ve gayret leri sayesinde tar- lalarını ve mülk- lerini teysie mu- vaffak olduklarma şahit oluyor. Bir de tarla işlerinin yal- nız kadınlar tarafından yapılmadığı görülüyor. Kör kocalar kahvelerde oturarak vakitlerini boş geçirmiyor- lar, Erekler de kadınlarının verdikleri talimat dahilinde tarlalarda iş gö- rüyorlar. Onlar da birinci sınıf çifçi olduklarını isbat ediyorlar. İlk doğan çocuklar da bugün ol dukça büyüdüklerinden onlar da tarlalarda analarına, babalarına yar- dım etmektedirler, Kör köylüler birer sanat ta öğrenmişlerdir. Bir taraf- tan bu sanatlarını de yapıyorlar, iler- letiyorlar. Harb malülü oldukları için her doğan bir çocuğa ayrıca tahsisat verildiğinden insan, köylülerden ba- zılarının 150 bin dinar, yani beş bin Türk lirası, biriktirmeğe omuvaflak olduklarını işittiği zaman hayrete düşmüyor. Vetemik -köyünün en büyük fev- kalâdeliği nüfusunun gilikçe ari- masındadır. Veternik köyü Avrupa- nın en fazla tevellüdalı olan bir nok- tasıdır. Her ailenin en az dört, en çok on allı ve vâsali sekiz çocuğu vardır, Önümüzdeki senelerde bu çocukların da evlendirilmesi ve aile miktarının artması lâzım geleceğinden Vetermik köylüleri biriktirdikleri paraları bir araya toplayıp civardaki tarlaları sa- tın almak istiyorlar, Günün Ansiklopedisi Araplarla Yahudilerin durmadan çarpıştıkları Filistinin tarihçesi htilâller içinde kıvranan Filis- tin, günün belli başlı meseleleri arasındadır, Mülletler Cemiyeti, umumi harp- ten sonra bu 26,000 kilometre murab- balı, 1,383,000 nüfuslu (876,000 i Müs- Tüman, 386,000 i Musevi, 110000 i Hristiyan) ve bazı yerleri münbit ova- lar, bazı yerleri volkanik dağlarla, işe yaramaz arık topraklarla kaplı olan memleketi" İngiliz mandası altında bırakmıştı, Vatansız kalmış Yahudiler, buğday, pirinç, zeytin, portakal, incir, üzüm, badem, nar, susam, karpuz ve pamuk veren ve Kitabı Mukaddeste beni İs- ralli için bir mevud dünya gibi göste- rilen Filistini, İngilizlerin himayesile vatan haline getirmeği akıllarına koymuşlardır, Tarihe nazaran, Filistin, evvelâ İs- rall oğulları tarafından on iki kabi- leye ayrılmıştı. Sonra iki krallık, der- ken dört eyalet teşkil etti. Milâdı mü- teakib 6 ve 34 seneleri arasında Ro- maya ilhak edildi. Dördüncü asırda şark imparatorluğuna kaldı; sekizin- ci asırda Araplar tarafmdan işgal edildiyse de İsanın vatanı Kudüsü kurtarmağa gelen birinci ehli salip Erdün şehri garbindeki kısmı zapte- derek bir Hiristiyan krallığı tesis etti ve memleketi beş büyük prensliğe ayırdı. 1187 de Salâhaddini Eyubi burasını Hristiyanlardan aldığı için İsevi teşekkülünün ömrü uzun sürme- di, Filistin Yâvuzun kumandasında Türklerin İstilâ ve ilhakına kadar Mısıra tâbi kalmıştır. 1832 do Mısırlı Mehmed Alİ paşa İsrail diyarını Su- riyo ile beraber aldıysa da ancak 1840 senesine kadar ©linde tutabildi. Osmanlı imparatorluğunun inhilâN üzerine Filistin İngiliz mandası âltı- na girdi, Yahudiler, burasını ötedenberi bir muhayyel yurd saymışlardır. Fakat ancak 1897 de Bâl şehrinde kurulup Filistin yahudi üniversitesinde bir talebe grupu Teodor Herzl'in «Yahudi devleti, isim. li eserinden mülhem olan kongrede Pilistinde bir Yahudi vatanı teşkiline | karar verildi. Bu uğurda baron Ro- çildâ milyonlarını vakfettiği için fik- Tin tatbikat sahasındaki babası odur, 1914 de Filistine 80,000 Yahudi yerleşmiş bulunuyordu, Harp, muha- coreti sekteyo uğrattı, Mütarekede ancak 35,000 Yahudi kaldığı hesap edildi. 1917 de, Balfür Deklârasyonu ile İngiltere, Pilistinde Yahudi idea- linin tahakkuku için hâmi olmağı vadetti. Yahudiler 1920 den itibaren gittikçe artan bir hacimle Fülistine aktılar, Hattâ sade 1925 senesinde 83,800 Yahudi geldi. Hareket 1927 « rap hâlkının aksülameli eye uğradı; Almanyada in zuhuru ile tekrar basla- dı amma, dahili mukavemetler yü- zünden yine tedenni etti, Göçmenlik 1935, 1936, 1937 senelerinde sırayin gu vaziyeti almıştır; 61,000, 10,000, İ 10,500 muhacir, i 1919 dan 1936 sonuna kadar Filistis ne 290,000 Yahudi gitmiştir. Bunla rın © 42si Lehistandan, © 104'ü Rusyadan, $ 3,7 si Almanyadan, mü- tebâkisi diğer memleketlerdendir, İngiliz hükümetinin Araplarla Ya hudilerin arasını bulmak üzere Filis- tine gönderdiği komisyon cild cild ra porlar yazdıktan sonra bu yurdu Araplara ve Yahudilere mahsus ok mak üzere ikiye ayırmak kararın vermiştir. Lâkin buna Araplar gibi Yahudilerin büyük bir kısmi da il- raz ettiği için 1937 de Zürih kongre- sinde fikir suya düştü. Woodhead ko- misynu denen ikinci bir İngiliz heye- ti federalizm usulünün tecrübe edil- mesi tavsiyesinde bulundu. Şimdi İn- giliz hükümeti Londrada bir konfe- rans toplamak ve buraya Arap vo Yahudi mümessillerini davet etmek fikrindedir. Bu toplantıda taraflar hiç bir neticeye varmazlarsa Büyük Britanya bizzat kararını verecek, Yahudi kolonizasyonu Filistinin iktisadi ve kültürel hayatını değiştir. miştir. Mamül maddeler ihracatı 1934 do 370,000 İngiliz Jirasıyken 1936 da 417,000 e, 1937 de 565,000 6 fırlamıştar. Musul petrolları boru hattının İn- diği Hayfa limanmın muamelesi t0- naj itibarile İskenderiyeyi geçiyor. Filistinde 250 Yahudi köyü kuruk muştur. Memleketin üç büyük şehri olan Kudüsün nüfusu 125,000, Hay- fanınki 100,000, 'Tel Aviv'inki 160 bindir. Kudüs ve Hayfada Yahudiler nüfusun o ekseriyetini, Tel Aviv'de hepsini teşkil ediyorlar. Bu sonuncu gehir 1910 da kurulup 29 senede mo del bir modem şehir oldü. Son vakayi üzerine Araplar Yafadan Yahudi ithalâtını menedince, Tel Avivde li man hâline getirilmek Üzere teşeb- büslere girişlimiştir. — msi