riya muhteliti Galatasarayı 2 - O mağlüb etti Müsabaka çamur yüzünden çok zevksiz oldu Futbol federasyonu tarafından da- vet edilen Romanya muhteliti üçüncü ve son maçını dün Taksim stadında Galatasaray ile yaptı. Ve çamur yü- günden zevksiz bir şekilde devam eden bu karşılaşmadan ilk devrede yaptığı iki golle galip çıktı. Havanın yağışlı ve soğuk olması yüzünden stada ancak bin kadar se yirci toplanmış ve ancak 250 lira hasi- Jat temin edilmiştir. Saat 14,30 da mavi forma beyez pantalon viymiş. Rümenler . sahaya çıkarak halkı selâmladılar. Biraz son ra da Galâtasaray göründü. Kısa sü- ren bir merasimden sonra Nuri Bo- S#utun hakemliği altında takımlar di- gildikleri zaman Galatasarayın Salim ve Adnandan mahrum olduğu görülü yordu. Galatasaray: Fazıl - Lâtfi, Turhan - Ekrem, Musa, Celâl - Necdet, Eşfak, Refik, Bedii, Bülend. Romanya muhteliti: Sadovşi - Du- çe, Dragomiresko - Pol, Rasimarü, Kostea - Oprea, Mihailesko, Baratki, Renter, Prarosler. Oyuna Galatasarayın soldan inki. şaf eden bir hücumile başlandı. Ru- men müdafaasında kesilen bu akın derhal sağ taraftan mukabele gördü. İlk dakikaların verdiği intiba her iki takımın da umumi insicam ve ahenk bakımından numara alacak bir kudret göstermemesidir. Salı günü Fenerlilere karşı çok bilgili ve merke- xi Avrupa takımlarına yaraşır bir şe kildeki oyunlarını zevkle seyrettiğimiz Fimenler bugün gelişi güzel oynuyor- lar. Kendilerini fazla yormak İsteme» dikleri her hallerinden belli oluyor. Maamafih bu isteksizliklerine rağ- ne oyun üzerinde hakimiyet © muvaffak oldular. Çünkü Ga- ay mağlübiyeti evvelden kabül etmiş bir takım bissile oynuyor. Ta. kımlarındaki iki en mühim elemanın yokluğu sarı kırı lar üzerinde 16. na bir tesir bırakmış. Oyunun ilk fırsatını Bülend kaçır- dı, 5 inci dakikada Rumen kalesi önünde Kaleci ile karşı karşıya kaldı- ğı halde topu dışarı attı. Rumenlerin ilk golü Dakika 9. Sağaçıkları vâsıtasile bir hücum yapan Rümenler topu ani ola- Tak sola geçirdiler. Müdafilerin tered. düdünden istifade eden soliçleri seri bir çıkıştan sonra sıkı bir burun şü- tile takımının ilk golünü çıkardı. Jik dakikalarda vukubulanı bu sayı Galatasarayın maneviyatı üzerinde büyük tesir icra etti. Onların bocala- masından istifade eden Rumenler sa- ri kırmızı nısıf sahasına yerleşmeğe , muvaffak oldular. Arada sırada ferdi gayretlerle par- Jayan Galatasaray hücumları ise mu- hacimlerin kâle önünde topu fazla çiğnemeleri yüzünden netice vermiyor; du. Bu sırada Rumen kalesine üstüs- te olan üç kornerden istifade edeme- diler, Rumenlerin ikinci golü Dakika 22. Rumen solaçığı merkez muhacimlerinden aldığı uzun bir pa- si avut çizgisine kadar götürerek ge piye ortaladı. Kala yakınında topu yar Dünkü Galatasaray « Rumen maçından bir enstantane kalayan sağiçleri Lütfinin müdahale sine rağmen sıkı bir şütle takımının fkinci golünü yaptı. Galatasaray oyuncularında büyük bir durgunluk göze çarpıyor. Adeta topun peşinden koşmak istemiyorlar, "Takımın bu durgunluğu Rumen haki. miyetinin devam etmesine sebep olu- yor. Hakemin baygınlığı $4 üncü dakikada şimdiye kadar sahalarımızda tesadüf etmediğimiz enteresan bir vakaya şahit olduk. Oyun bütün hızile devam ederken Rumenlerin sağ taraftan yaptıkları bir hücumu merkezden takip eden hakem Nuri Bosut, topu karşılayan Galatasaray müdafii 'Turhanın şütü. ne maruz kaldı. Kendisi süratle koştuğu için ani olarak gelen toptan sakınamadı. Za- ten çamurdan ağırlaşmış olan topa kendi sürati ve müdafiin şütü inzi- mam edince Dempseyin cihanşümul kroşesini yiyen boksörler gibi naka- vut oldu ve yere yuvarlandı. İki dakika kadar hakemin tedavisi için inkıtaa uğrayan oyun tekrar baş- ladığı zaman Rumenlerin tazyikı de- vam ediyordu. Fakat Galatasaray müdafaasında cansiparane bir şekilde çalışan Lütfi ile Celâl Rumen sayıla- rının fazlalaşmasına mani oldular, Devre 2-40 Galatasarayın mağlübiye- tile nihayet buldu. İkinci devre Oyunun ikinci devresi futboldan başka her şeye benziyen bir şekilde devam etti. İki sıfırlık galibiyeti kâfi gören Rumenler işi gevşettiler. Vakit geçirmek için çalıştıkları için bu dev. rTedek! oyuna futbol demek doğru ola- maz. Müsabakaya Rümenlerin hücumile başlandı. İlk dakikaları mütevazin geçen oyun onuncu dakikadan itiba- ren Galatasaray hakimiyeti altına gir- di. Sıraslle Necdet, Bülend, ve Bedii muhakkak gol ile neticelenecek fır. satları avuta atarak kaçırdılar, Sarı kırmızı takımın üstünlüğü fazlalaşınca Rumenler her zamanki gibi hakeme itirazlarına başladılar. Fenerbahçeye karşı çok yüksek oyunlarını takdir ettiğimiz Rumenle- rin Ankare ve İstanbul maçlarında Honanlan havmnhi sasinn haksmla maapnl... bilâfasıla hakeme karşı yaptıkları di razlar kendilerinin futbol şöhretleri. ni tehlikeye düşürecek mahiyettedir. Halisane tavsiyemiz bu huylarından vazgeçmeleridir. Aksi takdirde Avru- panın hiçbir memleketinde muvaf- fak olamadıkları gibi iyi bir tesir de bırakamazlar. Haklı haksız her şeye her hakem düdüğüne itiraz ediyor- ler. Kaçırılan penalti Bu devrenin en mühim hareketi Galatasaray'ı Necdetin penaltı kaçır- ması oldu. 37 inci dakikada Galata- $aray bir korner kazandı. Korner atı- şında top Rumen müdafiinin eline çarptı. Verilen penaltıyı Necdet kale» cinin yetişemiyeceği sağ zaviyeye ât- tı ise de Rumen kalecisi hârikulâde bir plonjon yaparak topu yakaladı. Biraz sonra Galatasaray kalecisi Fazıl da Rümen merkez muhaciminin ayaklarından topu alarak takımını muhakkak bir sayıdan daha kurtar. dı. Ve müsabake tik devrede yapılan iki golle Rumenlerin gâlebesi ile ni- hayet buldu. Galatasaray takımında Celâl ve Lötfi günün en muvaffak oyuncusu olârak göze çarptılar. Muhacim hat. tında Eşfak ve Necdet diğerlerine na- saran fazla çalıştılar, Rümenlerde ise merkez muhacim- leri, sağiçleri, iki müdafi ve kaleci iyi idiler. Takım heyeti umumiyesi itibarile Fenerbahçeye karşı çıkardı. ğı oyunu gösteremedi. N ŞAZİ Tezcan Cumartesi ve pazar günkü maçlar Cumartesi günü Beşiktaş stadı: İstanbulsopr - HUM B takımları. Saat: 14,30. Hakem: Fahreddin Somer. Fenerbahçe stadı: B takımları. Esat: Mutlu Pazar günü: Taksim stadı: Vefâ - Topkapı A takim- ları. Saat: 13. Hakem: İzel Muhiddin Apak. Yan hakemleri: Ziya Kuyumlü, Pik- ret Kayral Fenerbahçe stadı: Boğaziçispor » Altın- ordu A takımları. Saat: 13. Hakem: Peri- dun Kılıç. Fenerbahçe - Beykoz A takım- ları. Sant: 1445. Hakem: Ahmed Adem Gögdüm. Yan hakemleri: Neşet, Halit Üzer Beşiktaş stadı: Ortaköy - Galatağenç- ler A takımları. Saat: 9,30. Hakem: Şahap yi - Fenerylmaz A takımları, Baat: 11,15. Hakem: Adnan Akin. İstan- bulspor - Hilâl A takımları, Saat: 13. Ha- kem: Necdet Gezen. Yan hakemleri: Be- kir, Selâhaddin Özbaykal, Beşiktaş - Sü- Yeymaniye A takımları. Saat 14,45. Hakem; Bazi Tezcan. Yan hakemleri: Halit Özbay- Bömer. Fenerbahçe - Beykoz 14,30, Hakem: Eşref İzmirde vilâyet umumi meclisi İzmir (Akşam) — Vilâyet umumi meclisi 9 ikinci kânunda toplantıları- na başlıyacaktır. Vilâyetin yeni yıl bütçesi esasları hazırlanmıştır. VİA. yet daimi encümeni, muhtelif daireler müdürlükleri tarafından hazirlanan yeni yıl bütçesine ald teklifler üzerin. ilm m tara basi TİYATRO TENKİDLERİ Sahife 7 Şehir Tiyatrosunda: ASMODE Ansiklopedi Asmode tarih kadar eskidir; Onu Müslümanlar da tanır, İsevilerle Mu- seviler de tanır, Gönüllerde ruh inanı #ilizlenirken Asmode beşere müsallat oldu. Adıni koyup sıfatlandırdılar: İn- sanı kötü zevklere teşvik eden habis ruh. Lut Peygamber bu habis ruhun boyunduruğu altındaydı. İncile göre Asmode şehvetini tes- kin edebilmek için cinayet cinayet Üs- tüne işlemiştir. Âşık olduğu sârüyı ele geçirmek için kadının yedi kocası- ni da öldürmüştür... 18 inci asırda Asmodeye Lösaj baş- ka bir karakter verdi, daha doğrusu İspanyol romancısı Gevaranın «Topal şeytan. eserini fransızcaya çevirdi. Bu eserin kahramanı Asmode'dir. Bu to- pal şeytan kör değildir, bilâkis çok açık gözdür, her evin iç yüzünü gö- Tür, yanındakilere de gösterir. Bunun için bulduğu çare çok basittir: Mad- riddeki evlerin damlarını söker, kal- dırır evin içini gözlerin önüne koyar... Pransada ve İspanyada her olup biteni duyan kulağı deliklere Asmode derler. ... Fransua Moryaka göre basit bir gile. de bile için için fıkırdayan bir facia vardır: «Çocukluğumda mesud yaşı- yan bir karı koca tanıdım diyor; se- vişiyorlardı, erkek istediği yere gidi. yor, istediği gibi geziyor, fakat karısı- ni değil sokağa çıkarmak, pencereden baktırmıyordu. Köyde bayram eğlen- celeri olduğu gün kadın sokağı ancak perde aralığından seyredebilirdi» kendine göre bir facla değil midir? Fransaya gelen bir İngiliz kadını bir gün Maryoka dedi ki: — Trenle Fransız topraklarından geçerken bahçeler içinde, ağaçlar al. tında sakin ve mesud serpelenen ev» ler bana çok esrarengiz göründü... Bu kapalı pencereler arkasında kim- bilir ne faclalar oynanıyor. Fransua Moryak diyor ki: «Asmode bu kadının bana söylediği bu sözler- den doğdu. İngiliz kadının bu sözleri Moryakın çocukluk hatıralarını körüklemiş ola- cak: En basit ailede bile için için fıkır. dıyan bir facia vardır. Müellif Fransua Moryaka koyu katolik dam, gası vurulmuştur. O kendisine vuru. lan bu damgadan memnundur. Kato- likliğin kendine yüklediği mesuliyet- ler vardır, Moryak bu mesuliyetleri sanatin icaplarile denkleştirmeğe ça» Jışır. İmanla sanat arasında muvaze- ne temini hayli güç bir cambazlıktır. Moryak bu işi ustaca başarır, Hayatın hayal değil, hakikat olduğunu bilir, hakikatten yılmaz, fakat katoliklik ka, vaidinden de ayrılmak istemez. Kâh şeytana uyar, kâh hâtiften gelen İlâhi seslere kapılır ve insan sıfatında bir aziz gibi âşıklar yolunda yolculuk eder ve bu seferi esnasında hem Alla. hi memnun eder hem kulu... Eser Facia nedir bilmiyen mesud bir aile; Bayan Dö Bartas -yeni dul kalmış bir kadın- iki kızı vat; An ve Emanül, Bir de oğlu: Jan. BÜYÜK oğlu Bertrah İn. gilterede tahsilde. Evde uşak Firmen, Bertranın öğretmeni Blez Kutür, Emanüelin mürebbiyesi madmazeli gö- rüyoruz. Böyle bir ailede nasıl bir fa. cla tasavvur edilir?... Çocuklar şakı- yor, anne çocuklarını sevi amma, Blez Kutür da ann: matmazel de Kutüre Aşık... Bayan Bartasını ingilizce öğrenmek için İngiltereye giden oğlunun yerine de fransızca öğrenmek için İngiltere- den Bartasın evine bir genç gelir. Har» ri Fanni... Annenin bayan Dö Barta- un gönlü İngiliz gencine meyil eder. İngiliz genel on yedi yaşındaki Ema- nüele tutulur. Bu bir facia mıdır? Evet, kendine göre bir faciadır, Filveki kan dökül mez, cinayet işlenmez, kimse ölmez, zehir, tabanca, kama kullanan, saçı. nı başını yolan yoktur. Fakat için için fıkırdıyan, yürek kemiren, gönül üzen hazin bir facladır. Öyle bir facia ki iki genç, Emnüeile Harri, ocağın ba- şında iki ihtiyarı Kutürle Bartası başbaşa bırakıp âşıklar yolunda sefe- re çıkarlar... Moryak Asmodesinde diyor ki: «En basit, en mesud ailelerde bile için için fıkırdıyan bir facia vardır. Fransua Moryak'geçen seneye ka- dar roman müellifi olarak tanımıştı. Geçen sene ilkdefa yazdığı tiyatro €eri Asmode Komedi - Fransezde öy» nandı, çok beğenildi. Temsil Dekor Komedi - Fransezde açılan dekorun noktası noktasına kopyesi. dir. Pariste Asmodenin altmış dördün- cü temsilini seyreden Muhsin dekoru aynen kurmuştur. Ancak sahneye ko- nuş tarzı, üslüp Komedi - Fransezde- kinden başkadır. Bizdeki temsil yuka- rıda anlattığımız gibi, hazin bir facia şeklindeydi. Muhsin Ertuğrul di- yor ki: — Parasız kalmış bir karı koca ta» #avvur ediniz. Akşam oluyor, sular ka. rarıyor, boyunları bükük, ellerini çe- nelerine dayamışlar düşünüyorlar, Fa- ciayı tasavvur ediyor musunuz? EK. mek alacak paraları yok. Fakat dövün» müyorlar, saçlarını aş nı yolmu- Asmode bu üslüpla sahneye & konmuş» tu. Bunda tamamile muvaffak oldu- Jar mi?... Bu hususta uzun tahlile gir- mektense, barut hikâyesini anlatmak daha iyi olur. Kumandan bir müs tahkem mevkii ziyareti esnasında ne- den kendisini selâmlamak için top at- madıklarıni sormuş. Demişler ki: Bu- nun dokuz sebebi var, bir kere barut yoktu... Kumandan: Yetişir demiş üst tarafını söylemeyiniz. Asmodenin bütün güzelliği sözle rinde, edebiyatındadır. Moryakın üs Yibunu başka bir dile nakletmek ko- lay da değildir; «Seninle bahçeye çi- kalım» diyecek yerde meselâ «çıkalım seninle bahçeye...» gibi cümleler müs- tesna tercüme kulağı tırmalamıyordu. Fakat Asmodeyi temsil eden bütün sa- natkârlarımız fena konuşuyorlardı. Kalabalıksız, entrikasız bir konuşma eseri altında sanki hepsi de ezilmişler- di, « O kadar» sözü ağızlarında «okdar» oluyor ve birçok muhaverelerde harf- ler, kelimeler ezilip büzülüyor, cümle» ler güme gidiyor, bazı yerlerde ise biraz toparlanıp söylediklerine his ka- tip can Yeriyorlardı; fakat bu ittirad. Bızlık eserin bünyesini - esasen seyirci kütlesi için zayıf, olan bünyesini. bü- tün bütün sarsıyor cılızlaştirıyordu. Konuşma bakımından Asmode muvaf- fak olmuş bir temsil değildir. Selâmi Sedes İki çocuk kaynar su ile haş- | Yılbaşı gecesi fiyatlara zam landı hastaneye kaldırıldı Dün, Harbiyede iki çocuğun tehli Keli surette yanmalarile neticelenen bir kaza olmuştur: Dersahane sokağında bir evde çtü- ran bayan Hatice, Erdoğan ismindeki on aylık çocuğile birlikte yatakta yat- yanmıştır. Bunu gören anası bayan Hatice, derhal çocuğu kucağında oldu- ğu halde yataktan fırlamış, Ergünün ne olduğunu anlamak isterken kuca- |, Bındaki çocuğu da tencerenin üzeri- ne düşürmüştür, bu suretle bn yav. ruçak da haşlanmiş, derhal haberdar edilen zabıta memurları bu iki karde. gi Şişli çocuk hâstanesine yatirmış- ro edilmiyecek Yılbaşı gecesi münasebetile barlar, lokantalar, birahaneler senenin diğer gecelerine nisbetle daha kalabalıktır. Bu kabil müessese sahipleri, Beleği- yece musaddak olan yemek ve içki lis- telerindeki #iatleri o geceye - mahsus olarak bir miktar arttırmak için Be lediyeye müracaat etmişler, fakat Be- lediye bu mürücaati reddetmiştir. Belediyece bütün şubelere yapılan tebligatta yılbaşı gecesi eğlence yer- leri sahiplerinin fiatlerini artırmalar rına meydan verilmemesi bildirilmiş- tir. Edirne Halkevi başkanlığı Eğirme (Akşam) — SonParti seçi- minde Edime Halkevi başkanlığına ve mümessilliğine avukat FeyziSen- çelli irilmistir