24 Ekim 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3

24 Ekim 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

EEE AKŞAMDAN AKŞAMA 1 a Milli yemeklerimiz . . , ihya edilmeli Boyuna şikâyetler işitiyoruz: — Midem kaynıyor! — Tabii kaynar... Ah şu yemekleri- miz... Soğanı yağda kavur, kömüre ç6- vir... Bu temel üzerine gıda sistemini kur... İnsanda ne safra kesesi kalıyor, ne böbrek... — Evet... Hattâ duymuştum ki, bir morgcu: «Türk cesedlerini, hazım cihazların- daki tahribat şekline bakarak, diğer milletlerinkinden tefrik mümkündür!» demiş. “.. Feci şey. Eski Türkler, uzun ömürlülükleri, sağlamlıkları, kuvvetlerile meşhurdu- lar. Şimdi fakir tabakamız, mahlüt ip- tidai mevad yemekten, orta hallilerle zenginler de kötü bir tabahat yüzün- den kendilerini berbad ediyorlar. Irkımızı, bir taraftan sporla olduğu gibi, öte yandan da makul bir mutfak usulile korumalıyız. — Nedir teklif ettiğin yani? - diye- cekler, - Kabağı haşlatıp, üzerine azı- cık tereyağı koydurtup alafrangadır diye halka yedirtmekse maksadın, olacak işdeğil bu!.. Bizim millet böyle şeylere yanaşmaz... Kalya- dan, dolmadan vaz geçiremezsin! Bütün Türklere evlerinde fransız ca konuşturmak nasıl kabil değilse, bir milletin tahahatini de kökün- den değiştirmeğe kalkmak o derece abes bir gayrettir... Yemeklerin hars şubesi olduğunu unutmamalı... İtiyad- lar arasında kökleşmiş bulunurla! Gurbet diyarında vatan hasreti çeken- ler, Boğaziçi manzarasile, Süleymani- ye camisi ile, İstanbul türkçesile, ince sazla beraber kandil simidini, demir- hindiyi, kuzu içi pilâvı ve imamba- yıldıyı hatırlarlar... Vatanın anasırı arasında bunlar da vardır... Tabahatte inkılâp derken, Mazhar Osmanım (Dört zeytin tanesi, .uru incir, bir bardak süt) kabilinden semplist listelerini de tamime kalkmak bir nevi ütopidi Frengâne mönü gibi bu da olamaz... Niçin akıntıya kürek çekmeli?... Bizim millet alaturka yemekten ayrılmaz... İddin doğru! Öyleyse yapacak iş şu kalıyor: Mili yemeklerimizi ıslah!... O uzun ömürlü, iyi sıhhatli eski Türkler de, bunları yer; köşe minderle- rinde oturup hareketsiz kalsalar bile, Seksen, doksan yaşına kadar safayı ha- tırla saç, sakal ağartırlarmış... Fakat kullandıkları malzeme halismiş; ahçı- ları hünerli imiş... Sahanlarından misk gibi bir köku yükselir; lokma ağızda kö-| pük gibi eriyiverir; dil damak, musiki parçası dinlemiş kulak nevinden, zevk. | lenir; mide Lokman hekimin merhemi Sürülmüşcesine rahatlarmış. Kısacası: Türk yemeği bu değildi; bi- zim nesil ihmal etti; berbadlaştırıp bu hale soktu! İnkâr kabul etmez haki- kattir ki, bilhassa şu on beş yirmi se ne içinde Türk mutfağı inkıraza yüz tuttu, Bolulu üstadların biribirlerine zincirleme geçirdikleri mesleki sır, ar- tık varis bulunmamakta, - diğer mâ- nada: - sırrolmak üzeredir. Harsımızın öbür şubelerinde derle- meler, taramalar, araştırmalar, taraş- tırmalar, tasnifler, tamimler, propa- Kandalar, leman yetiştirmeler yapıl- dığı gibi, milli ahçılığımızı da ayni yol. larla canlanmıya nail etmek mecburi. yetindeyiz. N Eski yemeklerimizi iyi pişirenlerin ül FLEP ii erleri fenni şekilde tesbit edilmeli Istanbulun imarı Bakırköyün imar plânı şimdiden hazırlanacak Şehircilik mütehassısı B, Prost İs- tanbul ve Beyoğlu nâzım plânlarını yapmış, fakat Bakırköy, Yeşilköy ve civarının plânlarını geri bırakmıştı. Son zamanlarda Bakırköy Belediye hududu içinde yeni bazı fabrikalar tesisi hakkında Belediyeye müracaat- ler yapılması üzerine Bakırköy ve ci- varının nâzım plânının bir an evvel yapılması lâzım gelmiştir. Bunun üzerine B. Prost, bazı csa3- lar tertib ederek İstanbul - Lülebur- gaz asfalt yolunun İki tarafındaki sa- haların tayinini, Belediye İmar mü- dürlüğüne bildirmiştir. İmar müdür- lüğü şimdi bu sahada tedkikat yap- mağa başlamıştır. Halicin Karaköy tarafının hafif ve daha içerilere doğru tedrici surette ağır sanayi muıntakalarma tahsisine karar verilmesi üzerine, Haliç sahilin- de yeni fabrika tesis etmek üzere he- mn hiçbir boş arsa kalmadığından, sanayi erbabından çoğu Bakırköyünde fâbrika tesisine lüzum göstermişler. dir. Belediye, bu zaruret karşısında imat İ faaliyetine bilâhare başlamakla böra- ber, burada tesis ve inşa edilecek (ab- rikaların yerlerini tesbit etmek üzere Bakırköy nâzım plânını da bir an ey- vel hazırlıyacaktır. Çöp istasyonu Belediye Etyemezde yap- maktan vazgeçti Etyemezde bir çöp yükleme iskelesi | yapılmağa başlandığını ve bundan do | layı halkın şikâyette bulunduğunu yazmıştık. Belediye, önümüzdeki yaz mevsi- minde Samatyada bir yüzme mahalli yapmağa karar vermiştir. Şimdi ya- pilmakta olan çöp yükleme yeri bu yüzme havuzuna yüz metre mesafe- dedir. Belediye, yüzme havuzuna bu kadar yakın bir yerden çöplerin yük- letilmesi için bir istasyon yapılmasını doğru bulmadığından, çöp istasyonu- nu Etyemezde yapmaktan kati suret- te vazgeçmiştir. Yeni çöp yükleme istasyonu Davut. paşada yapılacaktır, Bir otobüs yolda birine çarparak yaraladı Şoför Cevdetin idaresindeki otobüs Sirkecide Mehmed Ziyaeddin İsminde bir adama çarpmış, muhtelif yerlerin- den yaralanmasına sebebiyet vermiş- tir, Tahkikat sonunda yaralının sar- hoş olarak caddede dolaşmakta oldu- a... bunların vazıh tarifli kitapları çıkarıl. malı; ahçılık meslek mektepleri açıl malı; sıhhate, nafi, mahsullerimize uygun, lezzetli çeşidlerin halk ara- sında propagandası yapılmalıdır. Muhakkak ki bu da görülmesi icap eden zaruri işlerimizden biridir... Mer geçen gün, sıhhatimiz, harsımız, tes- bit edilmekte geciken kıymetli tabahat vesikalarımız noktasından ziyandır. (VA-Nü) Şikâyetler Ziraat işçilerinin cumartesi tatili Memlekette bir İş kanunu var. Her iş sahibi ve işçi bu kanunun hükümlerine riayete mecbur. Yal- miz bu İş kanununun siraat ame- lesine şamil olmadığı malüm, Gerek Devlet mülessesatı ve ge- rekse eşhasa ait iş yerlerinde cu- martesi günü amele öğleye kadar çalışır ve yevmiyesini tam olarak alır, Halbuki: Biz Sıtma mücadele teşkilâtı amelesi, kanun çıktığın- danberi cumartesi günleri yarım yevmiye almaktayız. Cumartesi- leri üçe, üç buçuğa kadar fazla mesai yaptığımızda olur, gene yevmiyelerimiz yarım verilir. Biz fakir adamlarız. İçimizde tam yevmiye almak için kanunun bahşettiği yarım günde akşama kadar çalışmağa razı olacaklar bile vardır. Kanunun verdiği bu hak acaba bizden niçin esirgeni- yor? Kanunda başkaca bir istis- naiyet var mıdır? Alâkadar ma- kamların nazarı dikkatini celbet- menizi rica ederim. Sıtma mücadele amelesinden bir kartiniz 1. Müştak Mayakon'un 6e1az8 merasimi Cenaze dün ihtifalât ile kaldırıldı Pariste, bir ameliyattan sonra ve- fat ettiğini teessürle yazdığımız kıy- metli muharrir Siird saylavı B, İsma- il Müştak Mayakonun cenazesi dün ihtifal ile kaldırılmıştır. Cenaze Teş- vikiye camisine nakledilmiş ve ora- da namazı kılındıktan sonra Zincir- likuyudaki Asri mezarlığa götürüle- rek defneditmiştir. Cenazede Başvekil namına kalemi mahsus müdürü B. Baki Sedes, Dahi- liye Vekili namına başkâtib B. Ziya bir çok mebuslar, vali ve Belediye relsi B. Muhiddin Üstündağ, gaze- tecilerden, edebiyat omüntesiplerin- den bir çok vezat, merhumun dost- ları bulunmuştur, Merhumun meza- rına Büyük Millet reisi, Başvekil, Dahiliye Vekili ve daha bir çok kim- seler namına çelenkler konmuştur. Ailesi erkânına tekrar taziyelerimi- zi arzederiz. Terlikle dövmüşler! Necdet adında 26 yaşlarında bir genç evvelki gece hovardalığa karar vermiş ve bir birahanede içki içtikten sonra Abanoz sokağına gitmiştir. Delikanlı burada bir eve girmiş, fa kat bir müddet sonra bir mesleden dolayı sermaye Sabriye ile münakşa- ya başlamış, işe hizmetçi Nazmiye de müdahale edince, münakaşa kızışmış- tır. Nazmiye ile Sabriye ayaklarından çıkardıkları terliklerle (o delikanlıyı dövdükten sonra kapıdışarı etmişler» dir, Necdet, polise şikâyet etmiştir. Po- lis, hâdise etrafında tabkikata baş- Jamışlır. — Elektrik borcunu vermediği için gün Tramvay şirketinin cer&- Yanı kesildi bay Amca... —— ... Cereyan kesilmenin ne demek olduğunu tramvay yolcuları pek iyi ... Bu münasebetle şirket te öğren- di demektir!... Gazi köprüsü Iki taraftaki yolların çabuk açılması kararlaştı Gazi köprüsü gelecek sene Cümbhu- riyel bayramında açılacaktır. Bu 8€- beple köprüye gerek Beyoğlu, gerek İstanbul taraflarından uzanacak yol- ların bir an evvel ikmali lâzımdır. Köprünün Unkapanı ve Azapkapı başlarındaki meydanlara ald plân hazırlanmış ve kati şeklini almıştır. Belediye, bu meydanların açılmasını temin etınek üzere buralarda yapıla- cak istimlâk muamelelerini yakında intaç edecektir, Meydanların açılması işi bittikten sonra yolların üzerinde bulunan binalar da istimlâk edilme- ğe başlanacaktır. istimlâk için Belediyenin elinde para mevcud olmadığından, şehrin beş senelik imar programının tahak- kuku için verilecek tahsisat ile bu iş başarılacaktır. Z Belediye bu hususta lâzım gelen parayı temin etmek için hükümet nez- dinde yeniden teşebbüslerde buluna- caktır. Bir kadın merdivenden iner- ken düşerek yaralandı Bomontide oturan bayan Nuran, ev- velki gün sokağa çıkmak üzere apar- tımanın merdivenlerinden inerken birdenbire müvazenesini kaybederek düşmüş, ağır surette yaralanmıştır. Yaralı kadın hastaneye kaldırılmış- tar, Iki yaramaz Kapı tokmaklarına dadanan iki çocuk yakalandı Muhtelif hırsızlıklar yaparak kaçan ve nihayet yakayı ele veren iki küçük çocuk hakkında takibata başlanmış- tır. Kapıların tokmaklarına dadanan bu çocuklardan biri Feriköyünde otu- Tarı 11 yaşında Platon, diğeri de Kur- tuluşta oturan Sanioel'dir. Küçük kafadarlar, Jebelebicilere satıp paraya tahvil etmek üzere apar- tıman kapılarının tokmaklarını çal- mağa karar vermişlerdir. Küçük hir- İ sızlar muhtelif tarihlerde Pangaltı caddesinde 136 numaralı Hayat apar- tımanın, ayni semtte Matbaacı soka- ğında 38 numaralı apartımanın ve nihayet Poyraz sokağında 2 numaralı Nuripaşa apartımanile Tatar apartı" manının kapılarındaki tokmakları sökmüş ve seyyar leblebicilere satmış- lardır, Yapılan tahkikat neticesinde yakalanan küçük hırsızlar cürümle- rini itiraf etmişlerdir. Atlar ürktü, arabacı düşerek yaralandı Arabacı Ömer evvelki gün Galata- dân geçerken atlar ürkmüş ve Ömer hayvanları teskine uğraşırken müva- zenesini kaybederek kendi arabasının tekerlekleri altına düşmüştür. Azgın hayvanlar arabayı çekmekte devam ettiklerinden, arabacı muhtelif yer- lerinden yaralanarak tedavi altına alınmıştar. Bay Amca Elektrik idaresinde. .. Fakat koskoca Tramvay şirke. tinin mum yakıp oturmaâsı da hayli yakışıksız şeyi... Dersan) Bugünün çocuğu nasıl yetişiyor ? Bir resmi dairede bir işim vardı. Git- tim. Büyükce bir memurun odasında oturuyordum. Burası liman işleri ve deniz ticaretile alâkadar bir yerdi. Bir aralık kapı hafifçe iki kere tıkırdadı. İçeriye 11-12 yaşlarında siyah önlük- lü, beyaz yakalı iki mektep çocuğu gir- di. Kasketlerini ellerine almışlardı. Mü- tereddid bir tavırla ilerlediler. Memur onlardan birine sordu: — Ne istiyorsunz evlâdım İki çocuk bir an: «Sen yır.. sen söyle» mânasına biribirlerinin yüzüne baktılar. Sonra içlerinden biri memurun masasına yaklaşarak: — Sizden bir ricamız var... dedi. Memur büyük bir müracaatçıya ol. duğu gibi onlara dı — Buyrunuz... Sizi diye cevap verdi. Çocuklardan biri; — Bir ay içinde limanımızdan kaç vapur harice gidiyor? Kaç vapur llma- nımıza geliyor? Bunların kaçı ecnebi vapuru? Kaçı izbim vapurlarımız? Li. manımızdan çıkanlar nerelere gidiyor- lar? Neler götürüyorlar? Gelenler han. gi memleketlerden geliyorlar? Neler getiriyorlar? Küçük, daha bir alay, buna benzer sualleri arkası arkasına sıraladı. Ben şaşırmıştım. Fakat memur işi anlamış bir tavırla çocuklara sordu: — Siz hangi mekteptensiniz baka- lum? Bilmem kaçıncı ilkmektepten oldu- ğunu söylediler, Sonra da ilâve ettiler; — Bugün tatbikat günü... Talebele- re ikişer ikişer işler verildi. Herkes ken- di işini inceliyecek... Bize de İstanbül imamı düştü... Memur: — Peki çocuğum... dedi, size geçen ayın istatistiklerini vereyim... Fakat siz bu istatistiklerden anlıyabilecek misi- niz? İkisi birden: — Anlarız, anlarız... diye cevap ver- diler, Memur onlara büyük bir kâğıd uzat- ta ve odanın köşesindeki küçük masayı gösterdi. Çocuklar harp plânını tedkik İlği masanın üzerinde açtılar. Kendi çantalarının içerisinden çıkardıkları defterlere uzun uzun rakamlar kay- dettiler. Sonra da: — Teşekkür ederiz efendim, bizim işimiz oldu... diyerek çıkıp gittiler. Me- mur onların arkasından: — Hey gidi hey... dedi, bizim bu yaşta dünyadan haberimiz yoktu. He- nüz emsile çekmeğe hazırlanıyorduk. Bir iki gün sonra bir ahbabımın evin- de oturuyordum, Evin ilkmektebe gi- den çocuğu: — Baba ben tatbikata gidiyorum!... diyerek kalemini kâğıdını aldı. Çıktı, gitti. Sonradan öğrendim ki, çocuk ci- varda inşasına başlanan bir binaya gi- diyormuş, 15 gündenberi hergün bir kontrol mimarı gibi inşaat yerine gi- diyor, bir binanın nasıl yapıldığını, bu. nun için neler lâzım olduğunu, işlerin nasıl ilerlediğini günü gününe not edi. yormuş. Kalfalar, ustalar, işçiler de bu küçük müdekkike bir ahbap gibi izahat veriyorlarmış... Yeni nesil hayatın tâ içinden yeti- şiyor. Onlar bizim gibi mektebin kapı- sından hayata adımını attıkları zaman hiç bocalamıyacaklar, Hikmet Feridun Es dinliyorum... ha Mİ LE Ve AR İSA... B. A. — Bilâki$İ.. Şirketin devlet idaresine geçeceği sırada mum yakıp derdine yanması için iyi bir fırsati...

Bu sayıdan diğer sayfalar: