“ AKŞAMDAN AKŞAMA ideal şehir Diyorlar ki: — Nevyork, Londra, Berlin, Paris, ideal şehir olmaktan çok uzaktırlar. Bunlar, dar bir arazi üzerine ev kat larının ve binlerce insanın e iğılmasıdır. Asıl ideal şehir, el 5 bin nüfuslu; bağlık bahçelik için- de; tiyatrosu, eğlencesi, tedavihane- si, çarşısı ona göre; ferah, hesaplı, ma- kul, boğuntusuz, yığıntısız olmalı. Nü- fus yekünu elli altmış bini geçerse, ika- metgâhlar iktisad, kültür ve eğlence #mevkilerinden uzak düşer; yahud bah» çelerden fedakârlık etmek icap eder... Şehirler, seyrek taneli salkımlar gibi | olmalı! Dolduktan sonra tekrar yolcu alarak insanları yersiz bırakan, iki ki. | şilik kanapeye dört adamı sıkıştıran, hattâ bazılarını da damlara Çıkmağa mecbur eden vagonlara benzememeli, Tertipli nakliyat vasıtalarmda nasıl yolcu miktarına göre vagon çıkarılır. | sa ve vagonlarda nasıl her seyyah yatağı, bavul konacak yeri, masası, Tâmbası hesaplanırsa, şehirlerde hay- di haydi o zihniyetle kurulmalı. Çoğa- lan nüfusa göre yenisi... Evvelâ insana gayet doğru bir tez hissini veriyor. Sonra, belki de eski | usul şehirlerde yetişmiş olmamızın vers; diği bir alışkanlıkla, itirazda bulunu- yoruz: — Peki amma, medeni insan, şah- siyetlerinin, ruhiyatının, itiyadlarının bugünkü kemaline varmış olmasında bu kadar mezmum sayılan o kalaba- luğın dahli yok mu?... Elli altmış bin nüfuslu modern ve hesaplı kasabalar. | la dolmuş bir memleket, milyonluk şe- hirlerin sıkışıklığından fışkıran birçok maddi, manevi tezahürlerden mahrum kalmaz mı? Erenköyde altı ay minze- vi yaşadıktan sonra Beyoğlu cadde- sinde bir iki ahbap gören, üç beş vit- rin seyredip halk arasına kendini ko- yuveren bir insan bile, bir hamlede ne- ler öğreniyor; kanının nasıl başka tür- Tü döndüğünü, zihniyetin nasıl değişi- verdiğini hissediyor. Beyoğlu ki, büyük şehir caddelerinin bir müsveddesidir! Onlardaki hareketin bunda yalnız bir nebzesi var. Türkiye için kesif merkez- leri temenni etmemek kabil midir? Mo- dern diye tavsiye olunanlar, belki bir çok sefaletleri önlüyor, sıhhat ve ta- biatten istifade bakımından âlâdır. Fa-| kat ne de olsa kasaba hususiyetlidir. ler. Kasabalı insan ise, asla şehirli de- ğildir. | Şu satırları yazdığım sırada, işken- ceye konulmuş gibiyim: Odun depo- sundan tüyleri ürpertici bir destere se- si yükseliyor; üç radyo birden haykır yor; içlerinde biri hâlâ kapanamıyan bir çalgılı bahçenin oparlörü; tram- vaylar canlarını çalıyorlar; seyyar Sa- tıcılar ve dükkâncı çığırtkanları hay- karıyor; bir depoya yanaşmış kamyon- dan, hamallar bağrışarak fıçıları yere atıyorlar; kebabcının kızıl karaman- dan kavurduğu et kokusu burun dire- ğini kırıyor; kendine fabrika ismi ve ren bir imalâthanenin düman ve gar- Tarı pencerelerden $ıziyor. Civardaki çöplük mahsulü sinekler lâmiseyi gı- cıklıyor... Bir yangın duvarı manzara. yı kapıyor... Böylelikle, kaç hissim varsa, hepsi de cenderede... İşte şehir... «Gülü seven dikenine katlanır!» mı diyeceğiz”... Şehirci değilim amma. bu ane ka. dar birkaç yüz şehir gördüm. En be- Zendiğim Kopenhag'dır: Eğlence yeri- ni «Tivoli. denen muazzam bir kıs- mında (emerküz ettirmis; bir tarafı kaya gibi bir iş sitesi; oturulacak ta- — Boşuna zahmet edip de kapının Ölüne ağaç dikiyorsun bay Amca... Mafia Vekili Dün Sirkeci garındaki inşaatı tedkik ktti Dün sabah Ankaradan şehrimize gelen Nafia Vekili B, Ali Çetinkaya öğleden sonra bazı tedkikler yamış- tır, Vekil, saat 14 te Sirkeci tren İs- tasyonuna gelmiş, yapılmakta olan inşaatla müstakbel Sirkeci meydanı- na aid işleri gözden geçirmiştir. Sirkeci garında en mühim inşaat, Cümhuriyet bayramına yetiştirilmesi- ne çalış'lan banliyö peronudur, B. Ali Çetinkaya inşaat işlerini göz- den geçirdikten sonra Dokuzuncu iş- letme müdürü B. Nüzhet ile görüş- müş, izahat almış ve bazı direktifler vermiştir, Nafia Vekili müteakiben otomobille Şişliye gitmiş, Beyoğlu semtinin tele- fon ihtiyacını karşılamak üzere yapıl- makta olan yeni Şişli santralı inşa- atını tedkik etmiştir. Şişli santralı ge- lecek yaz faaliyete geçecektir. Ziraat Vekili dün Türkofise geldi Dün sabah Ankaradan şehrimize gelen Ziraat Vekili B, Faik Kurdoğlu öğleden sonra 'Türkofise gelmiş, bir müddet müdür B. Cemal Ziya ile gö- rüşmüştür. Kırkçeşme suyu Mecrayı delerek su alınma- sına meydan verilmiyecek İçinde Koli basili bulunduğu için Kırkçeşme sularının kapatılması Sıh- hiye Vekâletince kararlaştırılmış ve keyfiyet Belediyeye tebliğ edilmişti. Bu tebligat üzerine çeşmelerden bir- çoğu kapatılmış ve yerine Terkos çeş- meleri tesis edilmişti. Evlerinin altından Kırkçeşme su tesisatı geçen bazı erlerin sahip ve kiracılarının son günlerde, mecrusını delerek, bu suyu evlerinin içine aldık- ları ve kullandıkları görülmüştür, Belediye Sıhhiye müdürü B. Osman Said Belediye rcisliğine müracaatle halkın bu suyu kullanmasından do- ğacak mazarratâ mani olmasını isto- miştir, Belediye reisliğinden verilen bir em- | re göre, altından Kırkçeşme suyu ge- | çen evlerin vaziyetleri tesbit edilerek İ açılan delikler derhal kapatılacak ve halkın bu suyu tekrar kullanmasına imkân: verilmiyecektir. a ma rafı, zemini park olan villâlar... Şehirciliğe ilk adımları attığımız bu seneler zarfında, ben kendi hesabuna, şehircilerin idealinde yaşıyan modern kasabaları lâalettayin bir Türk vatan. daşı sıfatile beğenmiyorum doğrusu... Mahzurlarını da anlattım. Bence, na- zariyeciler galatı meslekiye kaçıyor. lar... Böyle şeyler, biraz da hayatta mevcud modelleri yoklayıp seçmek me. selesidir. Şahsen gördüğüm birkaç yüz nümune arasında vatanım için en faz- Ja temenni ettiğim tip Amsterdamdır. Boğaziçi için de Istokholmun tecrübe. lerinden hayli istifade edilir sanırım, (VAN) Karilerimizin fikri Nöbetçi eczaneler ve gece satışı İsmini gikretmiyeyim, bir has- talığım vardır. Arada sırada buh- ranları tutar, Tutacağını da kusa bir zaman evvel hissederim. Geceleyin dolabımı aradım. Ey vah, ildcım bitmiş. Hemen nöbet- çi eczaneye koştum. — Ancak doktor reçetesi olan ildçları bu saatle veririz! - dedi ler, Benimki müstahzardır. Gün- düz serbes alıyorum. Malüm, muayyen şey. Hastalığım da siz- lerce mücerreb... e— Kaide böyle. Gündüz teda- rik etmeliydiniz... Yahud bir dok- tora müracdat ederek reçete akn. Nöbetçi eczanelerin geceleri başka, gündüzleri başka şeraitle ilâç satmaları usulü kaldırmalı dır, Geceleyin-evinden, kalkıp âs- pirin arıyan bir adamda ihti yaç duydu demektir. Komisyoncu; F. K. .. Köy kalkınması Yeni bir kurs açılması için proje hazırlandı Köylerin kalkıfımasını temin etmek üzere esaslı bir çâlışma programı tat- bik edilmektedir. Bu münasebetle köylerde köy büroları tesisine karar verilmişti. İstanbul köylerinde bu bü- rolar tesis edildiğinden, bürolara bağ- lı olarak açılacak köy kururları kurs- ları için İstanbul vilâyeti tarafından bir proje hazırlanmıştır. Bu kurslara her köyden ilk tahsili- ni yapan gençler alınacaktır. Kursların müddeti bir ay olacaktır. Kurslarda, köylerde bataklıkların ku- Tutulması, disapnserlerdeki umumi sıhhat işleri öğretilecektir. Bu kurs- lar, şehrin sıhhi vaziyeti itibarile çok yakından alâkadar olacak şekilde te- sis edileceğinden, kursları tamamlı- yanlar, ayni zamanda köy dispanser- lerinde vazife alacaklardır, Prens Bibesko bugün Romanyaya dönüyor Beynelmilej sivi! hava teşkilâtı rei- si prens Bibesko bugün Romanyaya dönecektir, Prens Bibesko bir müddet sonra tekrar şehrimize gelerek Bük- reş - İstanbul hava seferleri için mü- zakerelere devam elmek üzere Anka» raya gidecek! Terkos suyunu zeytinyağı diye satan 3,5 ay hapse mahküm oldu Küçükpazar civarında'yağ tenekö- lerine Terkos suyu doldurarak 2ey- tinyağı diye satarken yakalanan “İs- mailin muhakemesi dün Asliye dör- düncü ceza mâhkemesinde yapılmış. tır. İsmailin suçu sabit olmuş ve üç buçuk ay müddetle hapsine karar ve- rilmiştir. Ramazan salı günü İstanbul Müftülüğünden: Birinciteşrinin yirmi beşinci salı gü- nü Ramazanı şerifin iptidası olduğu ilân olunur, Adliye Vekili Dün adliyeye gelerek hâkim- lerle görüştü Şehrimizde bulunan Adliye Vekili B. Şükrü Saracoğlu dün Adliyeye gel- miş, İstanbul müddelumumizi B, Hik- met Onat ve hâkimlerle muhtelif ad- li meseleler etrafında görüşmü B. Şükrü Saracoğlu, dün kendisile görüşen muharririmize muhtelif ad- liye işleri etrafında şu izahalı vermiş- tir: — Bugün burada müddetumumi ve hâkimlerle görüştüm, adliye işleri et- | rafında tedkiklerde bulundum. İcra işlerinin ıslahı etrafında mütehassıs B. Leyman tarafından hazırlanan ra- por Vekâlete geldi. Tercüme ettirdik. Şimdi bunu bastırıp teksir ederek alâ- kadar makamlara göndereceğiz ve ra- por etrafındaki mütalâalarını soraca- ğız. Bu mütalâalar alındıktan sonra hepsini tedkik edip bir tadilât lâyiha- sı hazırlıyarak Büyük Millet Meclisine vereceğiz. Adli tebilgatın posta ile yapılması meselesine gelince; bu hususta hazır- ladığımız kanun lâyihası muhtelif en- cümenlerden geçerek Büyük Millet Meclisine verildi. Meclisin önümüzde- ki içtima devresinde kanunun Meclis- ten çıkacağını kuvvetle ümid ediyo- rum. Cürmümeşhud suçlarının ağır ce zayı müstelzem suçlara tathikinden sonra bugüne kadar aldığımız neti- csler memnuniyeti muciptir. Aradan biraz daha zaman geçtikten sonra ra- kama müstenid bir fikir elde edilebi- lecektir.» Şehrin çöpleri Etyemez istasyonunda tedkikat yapıldı Etyemez mahallesi ve civarı halkı Belediyeye müracaatle çöplerin üç günde bir defa kaldırılmasından ve burada bir çöp yükleme istasyonu te- sis edilmesinden şikâyette bulunmuş- lardır, Etyemez halkının bu müracaati | üzerine dün Belediye Fen işleri mü- dürü B. Hüsnü, Sıhhiye müdürü. B. Osman Said, Hıfzıssıhha mütehassısı Dr. Zeki, Yollar müdürü B. Galip ve Temizlik müdürü B. Mustafadan mü- rekkep bir heyet mahallinde tedkikat yapmış ve bu tedkikatın neticesini | vali ve Belediye reisi B. Muhiddin Üs- tündağa bildirmiştir, Etyemezdeki çöp yükleme istasyo- nu, çöplerin mavnalara yükletilmesi için tesis edilmiştir. Çöpler burada uzun müddet bekletilmiyeceğinden, | heyet, civar için sıhhi bir mahzur gör- memiştir, Maamafih bu istasyon yeri daimi değildir, Şehrin imar plânının tatbiki neticelerine göre, çöplerin mavnalara yükletilmesi işi kati bir şekil alacak ve Etyemezdeki istasyon da münasip bir nakledilecektir, Tıb kurultayına iştirak eden hekimlerimizden çoğu döndü Ankarada toplanan yedinci Türk Tıb Kurultayına şehrimizden iştirak eden hekimlerimizden çoğu dün sa- bahki trenle şehrimize dönmüşlerdir. İpsir çırpıda | Türk mutfağı Duvarları beyaz taşlarla kaplı, raf- ları bembeyaz, dölap kapıları beyaz aydınlık bir mutfak... Önüne lâstikten bir gömlek takmış genç bir kadın. Önünde küçücük bir terazi. Pişireceği yemeğin tuzuna kadar herşey ölçülü. yor, tartılıyor. Bunlar tencereye gayek hesapla atılıyor. Şık ocağın üstünde kaynıyan suyun harareti derece ile ölçülüyor. İstanbuldaki kız sanat mekteplerin- den birinin böyle asri bir mutfağında genç bir kadının yemek pişirişini sey» rettim. Burası bir mutfaktan ziyade bir lâboratuvarı, genç kadın bir ahçi- dan ziyade önündeki bütün maddeleri ince İnce tartan, hararet derecesini öl- çen bir kimyageri andırıyordu. Muhakkak ki, bizde en çok değişen şeylerden biri de ahçılığımız oluyor. Bir kere bizim herşeyi el tutamı ile yapan, isli ocaklar karşısında tencere karıştıran eski ahçılarımızı düşünün. Bunlardan birine: — Pişireceğin yemeğin hararetini öl çyor musun? diye sorarsanız muhak- kak sizin aklımızı kaçırdığına hükme der. Görülüyor ki ahçılığımız yavaş yavaş salaylıe olmaktan çıkıyor ve bu saha- da bir «mektepli. nesli yetişiyor. Zaten artık en akla gelmedik şeyler bile mektebe intikal ediyor. Muhakkak ki, eski ahçılığımız gün geçtikçe tereddiye uğruyor. Eski üstad ahçılar günden güne eksiliyor. Eski meşhur yemek üstadlarından kimler kaldı? Bunlarla beraber meşhur yemek, lerimiz de tereddiye uğradı. Fakat bu , ölçülü, terazlli, ve mektep usullerile kuvvetlendirilmek, o teknikli ahçılık meşhur Türk mutlağınıda yeniden canlandırabilir, Buna ehemmiyet ver- meliyiz. Meşhur sözdür: Can boğazdan gelir... Hikmet Feridun Es AŞ Bir motosiklet bir çocuğa çarptı Abdullah isminde birinin idaresin- deki bir motosiklet Samatyadan Ye- dikuleye gitmekte iken Vasil isminde bir çocuğa çarparak yaralamış, bu sadme neticesinde Abdullah ile, mo- tosikletin arkasında oturan Safer is- minde bir genç de ayaklarından ya- ralanmışlardır. Polis hepsini tedavi altına aldırmıştır. Bir sandal devrildi, içindekiler kurtarıldılar Hüseyin isminde birinin idaresin- deki sandal, içinde ev eşyası yüklü olarak köprü gözünden geçerken &ü- ların cereyanile devrilmiş, eşya kıs- men ziyaa uğramış, İçindeki iki adam, Liman idaresinin motörü tâ- rafından kurtarılmışlardır. ls kay 3 üncü sayısı yarın Mithat Cemal, Peyami Safa, Or. han Seyfi, Yusuf Ziya gibi en tanınmış edebiyat ve fikir adam- larımızın Kıymetli yazıları... İLK HADIM! İbrahim Hakkı Konyalı'nın çok meraklı tarihi bir tetkiki. DÜNYA NASIL BATACAK? Fennin en Son nazariyeleri., Resimler. Şiirler, Hikâyeler. 52 SAHİFE — 10 KURUŞ «. Eski camlar bardak oldu, yeni teknik caddelerin biçimini de değiş- birdi... | ... Eskiden en çok ağacı olan cad- delere en güzel cadde derdik ama.. s Otomobil asrı işi değiştirdi, şim- di ağaçsız caddelere modern cadde deniyor!... B. A. — Hele-şükür, bizim ağaçsız sokağa verecek isim bulundude senel...