Mısır, Akdenizin diğer memleket- leri gibi, hariçten seyyah celbetmek ve dahildeki ecnebi ve yerli zengin- lere yeni tenezzüh mahalleri temin E€ylemek için yeni yeni sahaları imar elmektedir. Mısırın şarkı gibi gerbi de çöldür. Bu çölde ve civarındaki tabiatin bü- tün sehavetini gösterdiği yerlerde ne- ler olduğunu yalnız Sünusllere kar- $ı harb edenler biliyorlardı. Şimdi, Mısır bu çölü baştanbaşa birinci si- nef otomobil yolu ile teçhiz etmekte- | dir, İskenderiyedeki yerli ve ecnebi zenginler ve hariçten gelen seyyah- lar için bulunmaz bir.gezinti yeri Açılmış oluyor. Kral Faruk bile hel- ka örnek olmak üzere otomobil ile bu yıllarda gezecek ve Bingazideki İtalyan hududuna gidecektir. . lence yeri Şimdilik yol Mersa Matruha kadar uzamıştır. Oradan Sollum'a kadar temdid edilecek, burada Tunus ve Mısır hududları arasındaki bütün Akediz sahilini takib eden mealüm İtalyan askeri otomboll yolu ile bir- leştirilecektir. Sollum ile Mersa Matruhdaki plâj- lar dünyanın en güzel banyo mahal- lerinden sayılıyor. Buralarda mü- kemmel modern otel tesisatı vücüde getirilmiştir. Banyo mevsimi martta başlar. İlk- baharda bu havalide büyüyen nebat ve çiçekler Avrupada enderdir. Bü- tün Avrupa seyyahları için Akdeni- ri meydana gelmiş oluyor. Bundan Mısır iktisaden büyük menfaatler te- min edecektir. Ağaçlara dair Yeryüzünün en büyük ağaçları 'Tasmanyada, Vellington dağının etek- lerinde bir nehir kenarındadır. Bu ağaçlar bir cins Okaliptüstür. Bunlardan birini kestiler ve ölçtüler, Boyu 90 metre idi. Kökünden ilk da- la kadar 67 metre idi. kuru 9 metre 20 idi, Başka bir ağacın gövde muhiti de 31 metre idi, Bu gövdeyi kucaklıya- bilmek için yirmi kişinin yanyana di- zilip kol açmaları lâzımdır. 90 metre boyundaki ağaç kesilecek olursa, 48,886 kilo odun verirmiş. Müze Altanburgen şatosu oyun küâğıdla- rı müzesi haline sokuldu. Bu müzede bugüne kadar çikarıl- Muş olan he: amabil hir edilecek İskambi ğ Yüz cins oyun Müzede gösterilmektedir. Mezhepler Jâponyada sentolzma, hristianizma budizma diye üç din vardır. Bunlardan başka 800 mezheb mey- cuddur, Bu mezhöbler, saliklerine maddi mükâfatlar dağıttığından sa- likler çoktur. Dahiliye Nezareti, zabıtaya bütün bu mezheblerin ilgasını emretti. Çinde Çinin bâzı yerlerinde, yemeğe da- vetli olanlar, yemek esnasında kemik- leri omuzlarmın üstünden arkaya | atarlar, Oralarda kemikleri tabağın kenarına koymak ev sahibine haka- ret telâkki edilir. Kemikleri yere at mak, ev sahibinin onları derhal pürtecek adamları olduğuna delildir. Süngercilikte Temizlikte, sanayide ve bir çok im işlerde kullanılan sünger bir ayvan nebatı olup deniz dibinde ye- tişmektedir. Bunun çıkarılması pek tehlikelidir. Her sene Akdenizdeki adalarda ve sahillerde birçok dalgıç sünger çıkarmağa çalışırken ölüyor. Denizin dibinde tabii olarak biten Süngerler gelişigüzel büyüdüğünden bir siyakta değildir. Ekseriya içleri kum ve taş doludur. bunların birbirinden farksız olarak şekilde olmak, hem de temiz ve kum- suz bulunmak üzer» el le sünger yetiştirmek imkânı olup olmadığını üraştırmakta idiler, Bu maksadia amaaa Müşteriyi dövmüş! Evrelki akşam Çarşıkapıda pazar yerinde, esnaftan birile bir müşteri &rasında kanlı bir alişveriş olmuştur. Mehmed Ali isminde biri, seyyar incir sahıcısı Osmanla pazarlığa gi riştiği bir sırada kavga çıkmış, incir- ci müşterinin gırtlağına sarılarak Gövdesinin | Meksikada bir dinamit ağacı var- dır. Bu ağacın elma büyüklüğünde görünce müthiş bir tarika ile pat- hyor. Bu yemşileri bayram geceleri fişek gibi patlatıyorlar. ve şakası çok olduğundan - bazan mektebe getirip ocağın yanma bıra- kıyorlar ve yemişler patlaymca snaf- ta panik oluyor. Dinamit ağacının yemişleri baş- ka hiç bir işe yaramadığı için tohu- muna kimsenin rağbet ettiği yok. Ceza Amerikada bir arabacı, hayvanına işkence yapmak cürmile tevkif edil gıdı teş- | ğıdlarile oynânan beş | rardır. Bu oyunlar da | yere yuvarlamış, döymeğe başlamış- İ tar, Etraftan yetişenler, müşteriyi, z0r- Iu satıcının elinden müşkülâtla kur- tarabilmişler, başı kaldırıma rasl yaralanan adam eczaneye göti e önüne atına alınmızlır, İn di, mahkemeye se Mahikeme şu |) — Hayvan iki y dinlenecek, arabacı da iki gün ahır- da, yemiliğin önüne bağlanarak, ora- da yatıp kalkacak Kasımpatı Kasımpatı çiçeği Japonyada yeti- gir sanıyorduk. Halbuki ilk defa ka- sımpatı, Konfiçiyüs devrinde Çinde yetişmiş. O zaman kasımpalına «Ay gülüş adı verilmiş. Çok daha sonra Japonya bu çiçe- ğin tohumunu getirtti, neslini ıslah etti ve kasımpatı Japonyanın malı oldu. Kasımpatı Avrupaya 1789 da girdi. Rökor Bir Alman, beynelmilel bir jüri he- veti önünde, bir kartpostalın bir yö- İ Züne 29,423 kelime, 264 salır yazmış Bundan evvelki rekor 25,000 kelime ile bir İngilizdeydi. yeni bir adım Antil adalarından Bahamada bir kaç sene evvel denizin sığlık yerlerinde bir çok tarlular vücude getirip kesil. miş süngerleri hususi yataklara güm- müşlerdi. Son günlerde yapılan tedkikatla İngilizler hem ayni büyüklükte ve büyüdükleri görülmüştür. EL ile yetiştirilen bu süngerler ay- ni boyda ve ayni şekilde olduğu gibi temizdir. Bahama adalarında yapı İan tecrübe muvaffakiyelli neticeler verdiğinden şimdi bütün İngiliz im- paratorluğunun müsald yerlerinde el ile sünger yetiştirilmesine çalışı. ması kararlaştırılmıştır. Bir hırsız 15 gün hapse mahküm oldu Ahmed adında biri dün gece sarhoş olarak Taksim civarında Abdülhak- hâmid caddesinde dükkân kepenkle- rini tekmelemeğe, bağırıp çağırmağa başlamıştır. Sarhoş Ahmed kendisini yakalamak isteyen Osman ve İdris adlarında iki bekçiye de hakaret et- miştir, Diğer bekçilerin de yardımlarile ya- kâlanan Ahmed dün Adliyeye veril ve asliye dördüncü ceza mahke- raesinde yapılan muhakeme esnasın- 52 ie üm a il İİ in cenubunda yeni bir eğlence ye | yemişleri vardır, bu yemişler sıcağı | Yaramaz mekteb | çocukları da - Meksikada silâh oyunu | Gazeteler Atfri- kanın ortasında, insan (ogirmemiş ormanlarla kaplı bir sahaya bir «hâ- ceri semavi» düş- tüğünden bahse- diyorlar, Pek büyük olma- dığı tahmin edilen bu semavi taş müthiş bir surette yere çarptıktan sonra toprağa gö mülmüs, isabet ettiği yerden kilomet- releree uzak mınlakalarda çöküntü- ler tevlid etmiş, ormanın mütenddid yerlerinde yangınlar çıkmış, Ameri- kalı bir heyeti seleriye tedkikat yap- mak üzere bu mıntakaya hareket et- mi$, İnsanlar, çok eski zamanlarda, yıl- dırlardan kopan bazı parçaların Ar- zımız üzerine düştüğünü farketmiş- Fakat bu hakikatin ilmi su- 1 yakın devirlere sid bir me- Milâddan evvel 16 ncı asra aid bir Hitit metni «gökyüzünden düşen si- yah demir» den bahsediyor. Mısir, Babil, Çin, Yunan eserleri ve en sön- ra Pline ve Pluturgue gökyüzünden düşen taşları muhtelif vesilelerle zikretmektedirler. Fakat bütün bunlara uzun müd- det efsane nazarile bakılmış, hiç kim- se gökyüzünden Arzımız üzerine yıl dız parçaları düşebileceğine inan- mamıştır. Hattâ Yale üniversitesi profesörle- rinden iki zat Birleşik Amerikâ Rel- sicumhuru Thomas Jefferson'a se- madan Weston nehri civarına taşlar düştüğünden (bahsettikleri zaman İ Reisicumhur gülmüş: «Gökyüzünden taşlar düştüğüne inanmaktan ise iki profesörün yalan söylediklerine hükmetmek daha kolaydır» demiştir, Bu gibi haberlere kimsenin inanma» dığını gören Fransız İlim akademisi de münasib bir günde haceri sema- vinin mevcud olmadığını, ve böyle fevkatlabiiye hadiselerin ilim huduğ- larına giremiyeceğini ilân etmişti. Yıldızlardan kopan parçaların Ar. zımız üzerine düşebileceğini ancak 19 uncu asırda biri Alman, diğeri Fransız İki âlim kati surette kabul etmişlerdir. Sonra yapılan teğkikler- de bu taşların terkib itibarile de- mir, demir - (aş ve taş olmak üzere üç nevi olduğu tesbit edildi, Bunla nn en şayanı dikkat nevi terkibi de- mir olanlardır. İnsanlar ilk zamahlarda hâm de- miri eritmeği, demir ve nikel istihsa- iihi bilmiyorlardı. Demir devri bronz devrinden sonra başlamıştır. Yapı- an Hmi araştırmalar gösteriyor ki insanların yeryüzünde ilk rasladık- ları demir gökyüzünden düşen bir külçedir. Ecdadımız bir tesadüf eseri olarak karşılaştıkları bu demir kül çeşile meşgul olarak onu döğmeyi Öğ- renmişler, uzun bir sübır devrinden sonra bu madenden silâh ve âlet yap- mağa muvaffak olmuşlardır. İlk insanların gökyüzünden gelen demirleri çok istifadeli bir surette kullandıkları muhakkaktır. Cenubi Amerikayı fetheden İspanyollar bu- radaki vahşilerin ellerinde demirden mamul iptidai Aletler gördükleri z0- man hayrete düşmüşlerdi. Groenlând kâşifleri de burada yaşıyan Eski- moların ellerinde demir bıçaklar bu- lunduğunu hayretle gördüler. Eski- molar bu bıçakları «İhtiyar kadın ismini verdikleri ve gökyüzünden bu havaliye düştüğü muhakkak olan muazzam bir demir külcesinden imal ediyorlardı. Büyük cihangir Atillâya aid meş- kur kılıcın da menşei semavi olan bu demir külçesinden yapıldığı anla şılmaktadır. Bir zamanlar dünyayı titretmiş olan bu kılıcın adı onun i isin #Gök Kılıca tır. İnsanlar yıldızlardan kopan bazı parçaların Arzımız rine düştüğünü pel titler «gökyüzünden düşen bucağı bilinmez semadan gelmiş ol- ması eski devirlerde onların mukad- des eşya addedilmesine sebeb li her birine muhtelif mânalar atfedil- miş, insanlar bunlara karşı daima korku ve hürmet hislerile bağlan- muşlardır, Bugün bir çok mabedlerde bu neviden mukaddes eşyaya (tesadüf edilmektedir. Bin seneden fi bir zamarfdanberi Kâbede siyah ör. tü içinde muhafaza edilen ve bütün islâmların mukaddes bildikleri «Ha- ceri Esved» de bunlardan biridir. Artık bugün ilim, semavi taşlar meselesini tamamile aydınlatmıştır. Bunlar yıldızlardan kopup fezada sa- niyede 45 ilâ 60 kilometrelik bir sü- ratle seyreden ve bu esnada Arzın cazibesine yakalanan parçalardır. Atmosler içine girdikleri zaman sü- ratleri azalmakla beraber neşrettik- leri hararet fazlalaşır. Müthiş bir sadme ile Arza çarparlar. Büyük parçalar Arza çarptıkları yaman sadmenin tevlid ettiği ener ji ile berhava olmazlarsa pek derin- k eski zamanlarda farketmişlerdi. Hi- siyah demir» den bahseder- ler. Fakat buna yakın zamanlara kadar kimse inanma- mıştır. Amerika reisicumhuru Jefferson gökyüzünden taş düştüğünü söyliyen iki profesörü yalancılıkla ittiham et- miştir. Büyük cihangir Atilllâ'nın meşhur kılıcı gökyü- zünden düşen bir demir külçesinden yapılmıştır. Kâbede- ki Haceri Esved menşei semavi olan taşlardan biridir. Meçhul yıldızlardan kopup zaman zaman Ârzımıza dü- şen parçalar tedkik ediliyor lere kadar gömü- Jürler. Düşen parça küçük olduğu tak- dirde ekserisi at- mosfer içinde sey- ri esnasında tevlid. ettiği yüksek ha- raret sebebile Arza vasıl olmadan par» çalanır, yahut bu- har haline gelir. parçalanmadan Z6- Bu azim süratle yere inen bir kütlenin ağırlığı ton- larca artar. Arizonnda «Şeytan To- pus adile meşhur bir buçuk kilomet- re kutrundaki Krülerin semadan düşen böyle bi tarafından oyuk duğu ve taşın me tesirile çok derinlere gömüldüğü tehmin edil- mektedir, Bugün taşların ilmi müesseseler semavi bihassa terkibleri demir üzerinde ciddi surette meş- i olmaktadırlar. Yapıl tahliis göre bu demir külçeler içinde yüzde 8 nisbetinde nikel mevcud ol- duğu anlaşılmıştır. Ayni zamanda Ar- zımızın merkezini teşkil eden sıcak kütlenin de terkib itibarile yıldızlar- dan kopup gelen bu parçalara ben- zer bir terkibde olduğu zannedil- mektedir. Camegie teknik enstitüsünün ma- den tedkik iâboratuvarı şimdi bu mesele ile meşgul olmaktadır. Bu tedkiklerden ilim sahasında pek şa- yanı istifade neticeler almacağı ümid ediliyor. — Ş. H.R. Nafia Vekili dün hareket etti Jptida Balıkesire, sonra Izmir ve Adana havalisine gidecek B. Al Çetinkaya Haydarpaşa İstasyonunda ve vagonun penceresinde Natla Vekili B. Ali Çetinkaya dün öğle vaktı Metro hanıma gelerek Tramvay şirketinin satın alınması için tedkiklerde bulunan ihzari ko- misyona riyaset etmiştir. Komisyon dünkü toplantısında Vekâletin Tram» vay şirketile yapacağı satın alma müzakeresinin esaslarını tesbit ef miştir, Bu esaslara göre Tramvay şirketinin müzakereye hazır bulun- ması için şirkete tebligat yapılacak- tır. Şirketle yapılacak müzakerenin tarihi henüz kati olarak tesbit edil- | memekle beraber müzakerenin bi rinci veyâ ikinciteşrin aylarmda baş- ayacağı muhakkaktır. B. Ali Çetinkaya, Metro hanındaki mesaisini bilirdikten sonra Haydar- paşaya geçmiş ve saat 15,15 de kal kan trenle Eskişehire hareket etmiş- tir. Nafla Vekili Haydarpaşa istasyo- nunda Nafia Vekâletine bağlı olan dalre ve müesseselerin mümessilleri tarafından teşyi edilmiştir. B, Ali Çetinkaya, Ankaradan Es- | kişehire gelecek olan Nafia Vekâleti soseler suler umum. müdürü reisleri ile Balıkssire gidecektir. Na fia Vekilinin Adana mıntakasına ka- dar devam edecek bu seyahati on gün sürecektir. Basın kurumu fevkalâde kongresi İstanbul Basın Kurumundan: İs- tanbul Basın Kurumu fevkalâde kon- gresi, hazırlanmakta olan Basın Bir- liği kanunu nizamname projesinin tedikikini ikmal etmek üzere son defa olarak 22 eylüi 1938 perşembe günü saat 13,30 da toplanacaktır, Arkadaş- ların o saatte behemehal Kurum mer- kezinde bulunmalarını rica ederiz. Bir hırsız iki aya mahküm oldu Celil adında biri Tahtakale civa- rında seyyar satıcı Osmanmn el araba- sını ve içindeki eşyayı çalarak İzmite kaçmış, fakat orada o yakalanmıştır, İstanbula getirilen Celi, Sultanah- med İkinci sulh ceza mahkemesinde muhakeme edilmiş, suçu sabit görül düğünden, iki ay hapsine karar veril- miştir. Celil lt edilerek Tevkifha-