Bahife 6 PAZARTESİ KONUŞMALARI Milliyetçilik ve anane Uyanış'ın 2192 - 5607 numaralı son ! nüshasında L. Erişçi imzasile bir ma- | kale gördüm. Adı «Yeni ananecilik | cereyanı»... Genç olduğunu tahmin | ettiğim muharrir, «Osmanlı skolas- İ tiğis müddetince de var olan anane meselesini ele almış; Türkçülerin bu yolda hangi fikirleri ileri sürdükleri- | ni söyliyerek ve daha sonra Hilmi Zi- yanın, profesör Müstafa Şekibin, Sa | bahaddin Eyüboğlunun, - Suud Ke- malin ve benim yazılarımızdan bazı parçalar naklederek yeni ir anane- cilik eçreyanıma önayak olduğumuz neticesini çıkarmıştır. Makalesinin sonunda şöyle diyor: «Görülüyor ki yeni bir ananecilik ccreyanının başlayıp başlamadığı me- golesi bir münakaşa mevzuu olmak- tan çıkmıştır. Cereyan barizdir,» İsmi geçen arkadaşlarım, kendi gö- rüşlerini kendileri söylerler. Bu ko- »uşmamda ben ananecilik mevzu- undaki düşüncelerimi genç muharrir meslekdaşıma biraz dahü açılmak is- tiyorum. Çünkü parça halinde fikir iktibas edildiği zaman, çok kereler söylenilmek istenilen esasları elde et- mek müşkül olur. Fikirleri, teferrüa- tile ve bütün olarak almak lâzımdır. Eu yazımla o imkânı hazırlamak ni- yetindeyim. Davaya şu noktadan başlıyalım. Bence ferdde şuurn külledeki milliyet duygusu da odur. Ferdin şu- urunda hafızanın rolü ve esi ne kadarsa millette de ananenin rolü ve hissesi o kadardir, Kabaca bir temsil ile şuur, arka ayakları maziye ve ha- fızaya basan, ön ayaklarile istikbale ve yaratmaya atılan bir ata benzer. Millette hafıza, tarihtir, Tarihsiz mil- let olmaz; arka ayakları kesik at ola- madığı gibi... Tarih tezimiz, Türk milletinin hafızasını ne kadar derin- Yere tevcih etmesi lüzumunu ve imkâ- nını bize göstermiştir. Atatürk milli- n mazi anlayışı ve felsefesi onda, bariz olarak vardır. Bazı inki- anlar Jâpçı memlek etlerin. buhranlı rında ol a inkâr et duygu me dar anlaşılması ne kiymet izafe etmi ite? İş bunu halletmektedir. Gene bence, mazi hâle müessir olu- şu ve istikbale hamle verişi noktasın- dan kıymet alır, Mazi ve tarih, bir milletin zaman içinde katettiği yol, kudret bakımından kendinde saklı ve devamlı bir iptidai sürattir; istidattır, imkândır ve mekni bir kuvvettir. Anane, bu zaman yürüyü- şü içindi mengillere, kârvansaray- lara benzetilebilir. Onun için anane- | ci, geçilmiş yollar üstünYeki bu men- ziller ve bu kârvansaraylarda durmak MEŞ'UM 721 Nakleden: (Va - — Yal,. Öyle mi? — Bilmem nereye tayin olmuş! Fa- kat veda etmeden gidişini doğrusu terbiyesine yakıştıramadım. — Belki acele hareket etmeğe mec- bur kalmıştır. — Olabilir!.. Ama bir havadisim daha var... Bil bakalım! — Ne bileyim... — Evleniyormuş. — Bedi bey mi? Sonra müstehzi bir tebessümle ilâve etti. — Mutlaka aldığı genç kız zengin- dir. İyi bildin! Zengin hem çok zen- gin... Fakat kız değil!.. Kendinden yaş» | Yı bir dul! Kadının sayesinde de işleri- ni yoluna koymu Vaklile se Tre rı sikere) — Muradına ermiş! « dedi ve başka lerden büheelti, o idir. Aşk ve macera romanı Nü) istiyen bir zihniyettir. Meselâ Ziya Gökalp merhum, bir gün Köprü Üze- rinden geçerken bir Izci kafilesi gör- müş. Başında şapkası, ayağında çivili ayakkabıları, ellerinde sopa, bacakları çıplak Türk gençlerinin bu kıyafetle- rinde eski Türk ananesinden hiçbir şey olmadığına işaret ve o hallerini bu anlayış zaviyesinden tenkid etmiş Ziya beyin bu görüşü, ananeciliğin ta” kendisidir. Ben, şahsan aslâ bu anlayışta deği- lim. Cümhuriyet Hak Partisinin mil- liyetten anladığı manada milliyetçi- yim. Yani ananeci değil, inkılâpçı mil liyetçi... Bu nasıl oluyor? diyeceksi- niz, Bakın, anlatayım: Ben bir izciyi giydirmek meselesi .kaışısında bulunduğum zaman, izci- lik denilen İşin gayesine en iyi intibak edecek vasıtaları, en rasyonel, en ye- ni, en pratik şeklile seçmekte hiçbir ananeye kendimi tabi saymam, Spor- lar içerisinde güreşi, ciridi, oku tutu- yorsam; bu, güreş, cirid ve ok milli ananesini ihyadan ziyade esasen bü- günün beden terbiyesi ve spor ihti- yacına cevap olabilen ve kökü mille- tin bugünkü varlığında da canlı ola- rak bulunan bir sosyal müessese oldu- ğu içindir, Bunun sıhhate zararlı, mo- dem ihtiyaçlara aykırı olduğunu gör“ düğüm zaman, ananemizde olmasına en küçük bir ehemmiyeti vermeden oru derhal terkederim. Beşik, anane- mizde yardır diye, çocuğumu içinde yatıracağım bir vasıta, asla değildir. Şimdi gelelim, sanat ve edebiyat sahasına: Ben, milli sanat, milli felsefe ve milli edebiyat taraftarıyım. Bu de- mek, Türk milletinin şamil idrak ve yaygın duygularına mihrak olacak, mana verecek, ondan kuvvet alacak bir sanat, bir felsefe ve bir edebiyatı- muz olsun demektir. Avangardist bir şairimiz çıkar da bütün bu maziden kopuş hamiesine rağmen, Türk mil- letinin şuur ve idrakine dil olabilirse o, ii için tamamile 'Türktür ve i nak, eskiye enim için ki gil il söylemiştim, benim düstürum şu dur; Eskiyi bilmek, yeniyi bulmak!.. ve öna bağla” bilen, sezen şi onu ve seven; İfa arayan, bulan ve yi Bu fikirlerimi söyliyerek, geriç lektaşıma asla ananeci olmadığımı, enaneciliğin ne yenisi, 1 ikisi 1 hiçbir düşünce arkadaşlığım bulun- madığını, zannediyorum, anlatmışım- Kemalist milliyetçiliğin ruhun- da inkılâpçılık esastır. Eğer öyle ol- masaydık, bizim, bizden evvelkilerden ne farkımız olurdu? Aksi takdirde biz de imam olarak Ziya Gökalpı alır ve onun fikir kârvansarayında mihman ölür, geçerdik, Biz, istikbal iştiyakın- dan dolayı maziye kıymet vermekte- KADIN 'Tefrika No, 19 Biran bile fikrini onunla meşgul et- mek istemiyordu. b Lâkin gün geçtikçe kızın sıhhati bo- zuluyor. Halsizliği, yorgunluğu arti. yordu. Bu hal teyzeyi de üzmeğe baş» Jadı: —— Kızım! Seni rahatsız görüyorum. Bir doktor çağırtsak fena olmaz... Me- rak etmeğe başladın — Eayır leyzeciğim... Biraz halsizli- ğim var amma ehemmiyetsiz. Endi- şeye düşecek bir şey değil! Yaptığı elişine devam etmek İstedi, fakat bütün benliğinde garip hisler du- yuyordu. İçi alt üst oluyordu, birden- bire acı bir feryad kopardı, teyzesinin telâşlı sualine cevap vermeden deliller gibi odasına koştu, kapandı. Hastalığı. nin ne olduğunu şinidi anlamıştı. Deh. setten güzleri yerinden fırlamış, beti- benzi uçmuş acı acı söylendi: Anne olmak üzereyim. Aman Al ... İ yoruz.. I | AKŞAM Erzurumdatohum ıslah istasyonu Memurlar gitti, istasyon faaliyete başladı Ersurum (Akşam) — Geçen yıl çok faydalı sonuçlar veren tohum temiz- leme evlerinin sayısı bu yıl dörde ib- lâğ edilmiştir. Hasankale ve Aşkale, Merkez ve Ilıca mıntakaları çifçileri- nin tohumluklarını parasız çalkayıp, ilâçlıyacak olan bü müesseseler halk üzerinde iyi tesirler bırakmıştır. Selektör makinisti yetiştirmek üze- re Erzurumda açılan kurs nihayet bulmuş ve muvaffak olan makinistler vazifeleri başına gitmişlerdir. Ziraat Vekâleti, mühim bir hubu- bat sahası olan Erzurum ve havalisi- nin tohumluklarını islah için Erzu- rumda büyük bir Tohum ıslah ve de- neme İstasyonu açmıştır. Istasyon şefliğine tayin olunan Trakya Devlet çifliği birinci sınıf şefi B. Hulüsi gelmiş ve hemen işe başla- mışlır. İstasyonun İstanbuldan gön- derilen traktör, harman makinelerile pulluk ve süir malzeme ve âletleri de gelmiştir. Müsbet mesaisile tanınmış eski bir ıslahçı olan B, Hulüsinin ye- ni vazifesinde de muvaffak olacağı- şüphesizdir. İstasyonun açılması mu- hitimiz çifçilerinde fevkalâde bir seşinç uyandırmıştır. Ceb yıllığı İstatistik umum müdürlüğü yeni bir eser hazırladı Ankara 18 (Akşam) — İstatistik umum müdürlüğü bir İstatistik ceb yılığı hazırlamıştır. Ceb yıllığında devletin muhtelif faaliyet sahalarına ait ihsat malümattan başka, ecnebi memleketlerin nüfus, ticaret, şimen- difer hareketlerine ve başlıca zirai maddelerin istihsalâtına ait malümat bulunacaktır. Umum müdürlükçe o hüâzirlanan dokuzuncu cild istatistik yıllığı ile h intab'ı bitmek üze yat İstatistiğin edi İstatistik umum müdürlüğü tara- fından şimdiye kadar neşredilen eser- lerin sayısı 180 i bulmuştur. Bu ye- künda harici ticaret istatistikleri da- hil değildir. Erzurum Ziraat müdürü Ankaraya tayin edildi Erzurum (Akşam) — Vilâyet Zira- at müdürü Cemal Tanışman, terfian Ankara Vakıflar umum müdürlüğü Ziraat, maden ve orınan fen işleri müs dürlüğüne tayin edilmiştir. .. RENEE A Eeee , Yoksa mazi muhabbetinden gelen mubafazakâr bir ruhla onu istikbale uzatmak düşüncesinde (o Bulunmu- g Hasan - ÂN YÜCEL ve azımkârdı. Hayır, bu lekenin altın. da ezilmiyecek, âleme rezil olmuyacak- tı. Madem ki, bir kabahat işledi, onun cezasını çekecekii. Bunu da yegâne çaresi ölmek! Kimse birşey şüphe etmeden, der- hal bu dünyadan yok olmak. Kızcağız bu kararı verir vermez, içi rahat etti. Ölüm fikrini âdeta sevinçle kabul ediyordu. Ne şekilde intihar edeceğini düşün- dü. Zehiri tercih etti... Fakat âni öldü- ren şiddetli bir zebir!.. Büyük bir serin kanlılıkla” plânmı kurdu. Siyanürün içine biraz sirke katılırsa şimşek süratile tesir yapti ğını bir kilapta okumuştu. İşte bu suretle ölmeğe karar vermişti , mesele, zehiri elde etmenin ko- Jayını bulmaktaydı. Fotoğraf çıkartma) ğa merak sarmış gibi görünerek İstan. | buldan birçok eczalar ısmarladı. O me. yanda da imahud zehiri muhtevi bir küçücük şişe bulunuyordu. Bu suretle ayıbı, kendisile birlikte toprağa gömül- müş olacaktı.. Fakat bütün azmına rağmen arası Ta bu yakın ölümün karşısında genç- diği n ediyor; ne kadar gülmek, ta» bii mek istiyorsa da parlak ve gö erinde derin bir büzür yordu. Derdile o kadar meşguldü ki, teyze- GM sinin ME kendisini dat gin 19 Eyiti Gayrimübadil bonoları nasıl tasfiye olunacak? Kanunun tatbik suretini gösterir talimatnama Vekiller Heyetince kabul edildi Komisyonun takdir edeceği kıymetlerden 15000 liraya kadarı doğrudan doğruya fazlası Vekâletin tasdikile kat'ileşecek Ankara 18 — Gayrimübadil işleri. | nin tasfiyesi hakkındaki okanunun | tatbik suretini gösterir talimatname | Vekiller Heyetince kabul edilmiştir. | Maliye Vekâleti de bu talimatname- İ nin tatbikına aid bir izahname ha- zırlamıştır. Talimatname Ye izahnameye gö- re hükümetin mülkiyetine geçen Yunanlı, (firari) etapli mallarından | mülga gayrimübadiller komisyonunca ve bu malların bulundukları bir fi- nans dairesince komisyon namına he. İ nüz satılmamış olanlar hazinenin Em-| lük bankasındaki iştirik hissesine mü | kabil Emlâk bankasına odevroluns- caktır. Bankaya verilecek mallar üzerinde | tekevvün etmiş dâvalar. varsa banka- ca takip olunacaktır. Kıymel takdiri, mevcut talimatnar me dahilinde defterdar veya tevkil e deceği zat ile arazi tahakkuk memur- luğunda bulunmuş olanlar arasından İstanbul defterdarlığınca seçilecek bir| Azadan veya tapu müdüründen mü- teşekkil bir kömisyon tarafından ya- pılacaktır. Komisyonun takdir cdece- ği kıymetlerden (15000) liraya kadar olanları doğrudan doğruya, (15000) liradan fazla olanları Vekâletin tasdi- kiyle katileşecektir. Temyiz komisyonunda mevcut ey. raktan henüz karara bağlanmamış olanları milli emlâk idaresince tedkik “edilerek vekâlet makamının besili karara bağlanacaktır. Mülga mübadiller takdiri kiy- | Yoct komisyonunca temliklerin kayıt edilmediği devreye ald temlikleri tes- bit etmek üzere tasfiye bürosu icap | eden tedbirleri alacaktır. İ Gayrimübadil bonusunu hamil oan.| lar bonoların beherinin gerisile sira | numarasını, kıymetini ayrı 8; : teren ve mukabili hâzine tahv reden hangi vilâyet veya kaza malsan- dığından alacağını ve sarih adresini ve isim ve soy adlarını ihtiva eden bir beyannameyi bonolar ile birlikte bu. lunduğu mahallin en büyük malme- muruna vereceklerdir. Bu beyanname, Ankara, İstanbul, İzmir gazetelerinde ve ayrıca vilâyet ve kazalar malmemurlarınca belediyo- ler vasıtasile yapılacak ilân tarihin- den itibüren nihayet bir ay içinde ve- rilmiş olâcaktır. Bu müracaatlar Üze- zAYT gi Tar verdiği gün, bütün sükünunu top- yarak, neşeli neşeli yemek yedi, ko- nüştu. Sonra fotoğraflarını develope et-! mek bahanesile yatak odasının yanın» daki şambr nuarına girdi. Masasının üzerinde sıra ile şişeler du- ruyordu. Renksiz zehri aldı. Bir bardağın içi- ne döktü. 'Tam sirkeyi karıştıracağı ©8- nada kapının birdenbire açıldığını ve teyzesinin eşikte belirdiğini korkuyla gördü. 'Titriyen ellerinden bardak kaydı ve yere düşerek kırıldı. Zehirli su, etrafa saçıldı. İhtiyar kadın, heyecanlı bir sesle: — Cenan! Derdin ne? Niçin kendini © zehirlemek istiyordun?. Kızcağız, cevap vermeden odadan çıktı ve bitap bir halde yatağının ya- nındaki koltuğa çöktü. Halide hanım yaklaştı. Genç kızın elini avuçları içine alarak, müşfik bir eda ile: — Yavrucuğum! Bu müthiş ıztıra- bin nedir ki kendine kıymağa karar verdin? Benim muhabbetim seni tesel- Yi edemez mi? O anda malıcubiyetinden yerin dibi- ne geçmek isteyen biçare yavrucak, s0- Yuk alnını önüne 1 İk r teyzenin gözlerinden yaşlar akmağa başladı: Utanıyorsun! Yüzüme m iyi i rine en büyük malmemuru bono ha- miline müracaatı tevsik için resmi müş hür ve imzalı birer vesika verilecektir. İlân tarihinden itibaren bir ay zar- fında bulundukları mahalde beyanna- me vermemiş olan kimseler tahville- rini kanunun tsyin ettiği müddetin inkızasından evvel müracant etimek şarlile ancak İstanbul delterdarlığı malsandığından alabileceklerdir. Alınmiş ve alınacak istihkak maz- bataları mukabilinde tahvil almak ü- zere kanunun neşri tarihinden Itiba- ren bir sene içinde tasfiye bürosuna veya mahâllin en yüksek malmemu- Tuna müracaat olunacaktır. Erzurum valisi kazaları teftiş ediyor Erzurum (Akşam) — Vali B. Ha- şim İşcan, refakatinde alâkadar şu- be müdürleri olduğu halde, vilâyet mıntakasında taftişlere başlamıştır. Valimiz, ber yerde halkın ihtiyaçları- nı dikkatle dinlemekte ve gereken tedbirleri almakta ve bilhassa kültür, ziraat, nafia, sıhhat işlerile yakından alâkadar olmaktadırlar, Erzurum Halkevi kış hazırlıklarına İ başlamıştır. Bu yıl bilhassa gece ders- hanelerine, lisan kurslarına, içtimai yardım işlerine ve gösteri kısmında * yeni programlı çalışmalar yapılacak- Bu akşam Nöbetçi zezaneler ? Osmanbeyde Şark Merkez, ; klâl caddesinde Kemal : Tünelde Malkoviç, inkopulo, Gala- Mücyyed, Hasköy: Aseo, Mehmed Közum, Fatih Şeh sadebağir, da Asaf, Karagümrük Mehmed Arit, Bakırköy: Hilâl, San- yer: Asa!, Akzaray: Nuri, Beşiktaş; Fener: Balatta Hüsameddin, pı: Lâlelide Haydar, Samatya: Teofitos, o Küçükpazar: Hikmet Cemil, Alemdar: Ankara cad- desinde Arif Neşet, Şehremini: Ahmed Hamdi, Kadıköy: Altıyolda Merkez, Modada Nejad Sezer, Üsküdar: İske- le başında Merkez, Heybeliada: Halk, Büyükada: Şinasi Rıza, Her gece açık eczaneler: Yeniköy, Emirgân. Rumelihisarı, Or- taköy, Arnavutköy, Bebek, Beykoz, Paşabahçe ve Anadoluhlsarındaki €6- ganeler her gece açıklır. “ Cenar susuyordu. Kadıncağız devam etti: — Bir kabahat mı işledin?.. Fakat ne yapmış olabilirsin ki... Benim büyüt- tüğüm saf, temiz kızın affedilemiyecek birşey yapabileceğini aslâ tasavvur ede mem! Susuyorsun... Hiç düşünmedin mi ki, sen ölseydin, evlâdcığım, ben de dayanamaz, arkandan gelirdim... Fö- kat beklediğim ihtiyarlığımın sakin, asude ölümile değil, acı, muztarip bir akibetle göçüp giderdim... Allah aşkı. na... Bana doğruyu söyle... Bu hareke ti yapman için ortada ne sebep Yâr?.. Söyle... Cevap ver bana... Bu müşfik ricalar, genç kızın kâalbi- ni sizlatıyordu. — Niçin ölmek istediğimi mi anlıya- caksınız? Böyle acele... Hemen... Öl mek... Çünkü... Çünkü birkaç gün son« ra rezli olabilirim... Âlemin diline dü- şüp ailemin ismini kirletmek istemiyo» rum, — Vallahi sözlerinden birşey anlıya» madım, — Gebeyimi, teyze... İhtiyar kadın dehşetle gözlerini aç- tı, — Aman Allahım! Uzun bir müddet süküt ettiler. İki kadın da, karşılıklı, put gil bi du- ruyordu. Halide hanımın dudakları kıpıydı. yor... Düz çi ği giye di ği east var)