Bugün karilerimle bir hasbihalde bulunmak istiyorum. Zira Yedikule #erisini de - Bursaya ve Adalara dair Yazdığım makaleler silsilesi gibi - bi- tirdim. Yeni bir mevzu kafilesine başlamak üzereyim. Şimdiye kadar yazdıklarım o ka- dar dallı budaklı bahislerdi ki, her teferrüat üzerinde durmak kabil de- Bildi. Çünkü mesell Adalarda kaç bin biçarenin gözlerine mil çeklime- #ini anlatmak ne kabil, ne de entere- Sandı. Ben sadece içlerinden eh e alayla! kaydettim. Onun gibi, edikulede de öldürülenlerin, mah- PUS kalanların sayısı pek çoktur. Ben #ncak bunlar arasında hükümdar, #adrâzam, meşhur kumandan, prens Yahut elçi olanlardan en zikre Ş- Yanlarını anlattım. Bugün artık başka mevzua geçer- bütün hututu umumiyede nok- San kalan bazı teferrüatda anla tacağım, Ancak, bazı kitablarda ras- ladığıma göre, Fransanın meşhur Napolon vasıtasile Misir işgal et Mesi üzerine, Fransız maslahatgüza- Ti Ruffen, sefaret memurlarile, 1798 #enesinde oYedikuleye nakledilerek Orada üç sene mahpus kalmış; ve bu Sıralarda orada bulunan Fransalı #abib Pukvil mahpusların o ahvalini Seyahatnamesinde mufassalan anlat- Mış. Enteresan bir not... Fakat Maalesef, bu eseri göremedim. Şayet İleride okuyup içinde cazib noktalar Börürsem zeyl halinde kaydederim. Yedikuleyi anlatanlar arasında bir Müsevi hekim var Ki, önun da verdi- ü tafsilâtı zikretmeden geçemiyece- m; Kudüslü Dominiko isimli bir mu- 8evi, 1574 - 1592 senelerinde üçüncü Muradın hekimbaşılığını yapmış; iti- Madını kazanmış; her türlü hususi- Yellere vakıf olmuştu. İtaiyanen blârak yazdığı kitabda Yedikulenin hazine suretinde kullanıldığını şu suretle anlatıyor: » aVaktile bu kulelerde tarifi müş- kil bir çok nefis âsar vardı. İstanbu- Ma sahib olan ilk Türk imparatoru ini burada saklardı, Kule lerden biri altın killçeleri ve nukud- la doluydu. Bir diğerinde, muhtelif #ilâhlar, muharipler için kıyafetler, ten, gümüş ve mücevherat ile işlen- Miş at takımları, beşinci kulede eski armalarla edvarı kadimeden kalma .Sikiymet ve nadir eşya; altıncı kule- de muhtelif harb âlâtı; yedinci ku- devletin resmi evrakı ve buna muttasıl olan büyük bir mahalde Ya- Yuz Selimin İran seferindeki muzafs Jeriyeti üzerine Tibrizden beraber Oetirdiği gayet zengin ganimet mal bulunurdu, Bütün bu hazineler İkinci Selim zamanma kadar Yedi- Külede kaldı, Fakat hususi ailelerde İl Miş! Bunlardan her birinin hikâye. Fatih, gemilerini karadan geçirirken... * olduğu gibi devletlerde de birinin güçlükle topladığı emvali varisler ko laylıkla israf edip dağıtıyorlar. Ba- husus korkak ve zayıf olan ikinci Se- lim zannedilir ki memleketi tahrib için yaratılmıştı. Babalarının birik- #irdiği bunca malları kısmen muha- rebelerde kısmen sefahatte mahvetti, Oğlu üçüncül Murad, devlet hazinesi- ni Yedikuleden alp saraya nakletiiz Yedikulenin kullanılış şekline dair şu malümat ta vardır; 1831 senesinde, Sultanahmed mey- danı yakınında ıslahhanede bulu- nan Valışi hayvatilardan aslanlar Yedikuleye onaklolunmuştur. Bazı kuleleler 1856 da barut deposu ftti- haz edilmişken boşaltılmış ve eski toplar da 'Topkapı sarayı içindeki cephane ambarı denilen eski Sent - İren kilisesi binasına nakledilmiştir. Hisar, 1895 ten itibaren müzeler ida- resine raptolunmuştur. . Maltimatın ehemmiyetli kısmı bu- rada bitiyor. En garib macerayı da en sona sakladım, Yedikulede bir mumyanın mahpus kaldığını tarihler yazar. Üçüncü Murad devrinde, Edirneka- pda nöbet bekliyen yeniçeriler, ge- celeyin Fransızlar tarafından götü. rülen bir yük arabasına raslamış- lardır. İçinde mumya varmış. İstin. tak edilince, arabacılar, bunu Fran- sa kralının, o sırada Türkiyede bu- lunan İsveç kralı on ikinci Şarl'e hediye gönderdiğini söylemişlerdir. Kaymakam, ne olur ne olmaz diye, mumyayı Yedikulede hapsettirmiştir. Veziriâzam Baltacı Mehmed paşanın avdetine kadar, mumya, mahpus kalmıştır. Arabacılar şayet Rus olsa- lardı, kaymakam belkide mumyayı put diye yaktırırdı. Zira, iki sene ev- vel, veziriâzam olan Çorlulu Ali pa- şa, Rus tacirleri tarafından Rumla- ra satılan mukaddes tasvirleri «pu- ta tapmak olmaz!» diye toplatıp yak- tırmış, tacirleri de hapse almışlar- dı. Bunlar, ancak, Rus sefirinin mü- dahalesi üzerine kurtarılmışlardı. Şimdi ise Fransızlar mevzuu bahis ol- duğu için böyle bir hediyenin gön- derilmesi frenklerin deliliğine atfe- dilmişti. Böylece, Yedikule, milâddan kim- bilir kaç asır evvel ölüp gömülmüş bir kadim Mısır hükümdarına ya hut prensine de zindan olmuştur. dair kısaca malümat vereyim: Bazı muhterem meslekdaşlarım, tarihi yazılar yazarlarken arsaya ha- yal de. karıştırıyorlar. Mevcnd olmi yan kahramanlara roller oynatıyor lar. Binaenaleyh, tarihin nertde bi- | Up hayalin nerede başladığı karilen. Eski ve yeni Istanbul Oldükten binlerce sene sonra hapsedilen bir Mısırlı Yedikule zindanlarının bu garib macerasını da anlattıktan sonra, Istanbulda cereyan eden mühim muharebelerin hikâyesine başlıyoruz Yürük Çelebi Yeni/bir seriye başlıyor Gazetemizde Bursaya, Adalara, Yedikuleye dair seri halinde ya- zilar yazan Yürük Çelebi, yeni bir seri hazırlamış, şehrimiz sur- ları etrafında tarihin muhtelif zamanlarında cereyan eden mü- harebeleri anlatacaktır. Bu ara- da, İstanbulun Türkler tarafın- dan fethi de büyük bir yer tula- caktır. Istanbul muharebeleri cidden merakla ve alâkayla oku- yacağınız bir seri olacaktır. Yürük Çelebinin yazılarındaki hususiyellere dikkat etmeli ve onu tarih masalları yazan diğer muharrirlerle (o karıştırmamalısı- Biz: 1 — Hayali kahramanlar, h&- yali vakalar ve dekorlar yarat- 3 — Anlattığı vakaların yerini ziyaret ederek o mahallin bugün ne halde bulunduğunu da tasvir başlıyacak? Haftada iki gün der- cedilmek suretile devam edecek- ür. ce anlaşılamıyor. Ben bunun aksine olarak, münhasıran eski kitablarda mevcud hadiseleri alıyor, karşılaştırı- yor ve bunların ayni mevzu etrafın- da. bir araya gelmesinden yeni yeni terkibler yapmağa çalışıyorum. Ef- Sane imiş hissini verenler üzerine de dikkati celbediyorum. Bundan maada, anlattığım vaka Yarı, İstanbulun şu veya bu noktasile bağlamaktayım. Öyle ki, şimdiye ka- dar Adalardan her birinin ve Yedi- kulede her parçanın tarihi hatırala- rını canlandırmağa çalıştım. Şimdiden sonra da, İstanbul etra- fındaki muharebelerin hangi nokta- larda ve nasıl geçtiğini, ve hali ha- zırda o yerlerin ne vizayette bulun- duğunu tasvir edeceğim. Ezcümle, fetih hadiseleri üzerinde duracağım. Her mevzu, bir nüshada başlayıp bitecektir, Bu yeni seride de karilerimi sık- vasıtadır. Alım satım, kira işlerin- de iş ve işçi bulmak için istifade ediniz! © 3 İzmir Fuarında mühim satışlar yapılıyor Döner dolaba binenler, gezenler, paraşut kulesinden atlayanlar çoktur Yukanda: İzmir Fuarında sun'i gölün paraşüt kulesinden görünüşü, sun'i gölde sandal ile Aşağıda: Sun'i gölde kayık ve motörler İzmir (Akşam) — İzmir Fuarı bü- yük muvaffakıyetle devam ediyor, Bu seneki Fuarda muhtelif mahsul ve mamulâtımızın bol teşhir edildiği gi- bi mühim salaşlar da yapılmaktadır. Bu yüzden Fuara iştirak eden mües- seselerin sahipleri, bilhassa küçük sanat erbabı çok memnundurlar. İzmir Fuarının bu seneki yeni ka. pisi, estetik noklasından fevkalâde bir eser addedilmektedir. (Lozan ka- pısı) adile anılan ve Lozan meydanin- da bulunan bu antre, on iki bin lira- ya inşa ettirilmiştir. Gökü delecekmiş gibi yükselen iki graniti tanzir eden betonarme sütunların üzerinde dalga. Janan Türk ve Parti bayraklarını gö. rebilmek için başlarını kaldıranlar, şapkalarını tutmak mecburiyetinde kalıyorlar. O kadar yüksek... «Fuar, Avrupanın mamur bir şeh- rinden koparııp İzmirin göbeğine oturtulmuş en güzel ve zarif bir par- çadır. İnsan ona baktıkça hâz duyu- Bu sözleri, İzmir belediye ve Fuar komitesi relsine, bizzat Ulus başmu- hatriri B. Falih Rıfkı Alay, İzmir Fu- arında söylemiştir, İzmirin müthiş sicak günleri geç- miştir. Zaten Fuar sahasında günün her saatinde esen serin bir rüzgâr hiç eksik olmamaktadır. Bu seneki Fuar, eğlence bakımın- dan her ihtiyaca cevap vercek mü- kemmeliyettedir, İlk gün, on altı met- re yükseklikteki dönerdolaba kimse cesaret edememişti, şimdi eğlenmek ve havalanmak istiyenler döner dola- ba binmek için etrafında sıra bekli- yorlar. Geçen gün döner dolap tıklım tıklım dolu iken ve dönerken birden- bire motör durmuş, dolap ta dönme- miştir. Döner dolapta kalan halk, he- yecana düşmüşse de dolap el ile dön- dürülerek içinde bulunanlar birer bi- rer indirilmişler ve en küçük bir ârı- zaya bile sebebiyet verilmemiştir. Fuarın pek çok ziyaretçi çeken bir paviyonu da (Cam adam) dır. Suni göl, Fuar zevkle va- kit geçirdiği bir kaynak halindedir. İçinde kayık ve motörle gezinti yapan çiftler hiç eksik değildir. Paraşüt ku- lesinden gece atlıyan gençleri görmek için yüzlerce halk kulenin civarını nldurmaktadır. Bilhassa geceleri Fu- ar sahasının muhtelif renk ve koku içindeki vaziyeti fevkalâdedir. Her gün on binlerce halk bu cazibe, zevk ve eğlence yerini doldurmakta, geç vekiilera kadar paviyonları gezmek- te, sinema ve tiyatrolarına taşınmak ta, eğlenmektedir, p Filistin paviyonu idarecile- rinin ziyafeti İzmir (Akşam) — İzmir Fuarında Filistin paviyonu idarecileri tarafın« dan İzmir valisi B. Fazlı Güleç ile Belediye ve Fuar komitesi reisi Dr. B. Behçet Uz ve gazeteciler şerefine bir ziyafet verilmiştir. Ziyafet, çok samimi hasbihallerie devam etmiş, sonunda Filistin delegesi ve paviyon komiseri taraflarından birer nutuk söylenmiş, iki memleket arasında ti cari münasebetlerin inkişafı için te mennilerde bulunulmuş, Türk gaze- tecileri Filistine davet edilmiştir. Vali B. Fazlı Güleç ve gazeteciler namına bir arkadaş cevap vererek Türkiye « Filistin ticaretinin inkişafından elde edilecek mühim neticeleri tebarüz ete tirmişlerdir. bi Dereköyünde orman yangıni İzmir (Akşam) — Bayındır kaza- sında Dereköy #mevkiinde çıkan or- man yangını altı saat sürmüş, 2000 kadar sahipli zeytin ağacı ile bir mik- tar mahsul yanmıştır. Zarar büyük olmuştur. Bayındır ve civarındaki köyler halkı, saatlerce uğraşarak yangını söndürebilmişlerdir. Yangı. nın atılan bir yanık sigaradan çıktığı tahmin ediliyor. 9 Preveze zaferinin 400 üncü yıldönümü merasimi O Preveze zaferinin 400 üncü yıldönür| mü münasebetile karada ve denizde yün pılacak büyük merasim programı için bir komite teşkli edildiğini yazmıştık. Bu komite bü sabah Deniz “Ticaret müdürlüğünde toplanacaktır. Barba- ros gibi denizcilik tarihimize şeref ve- ren büyük bir Türk amiralinin en bü- yük zaferlerinden birini teşkil eden Preveze zaferini tebarüz ettirecek vo tarihi faaliyetimizi bugünkü nesle gösterecek şekilde yenilikleri ihtiva edecek bu program, gayet parlak tezas hüratı ihtiva edecektir, Türkiye - Hollanda ticaret anlaşması Türkiye - Holanda serbes ticaret ve tediye anlaşması 15/4/938 tarihi- ne kadar meriyette kalacaktır. Bu anlaşma 1/10/936 tarihinde meriye- te girmişti. Piyasada tereddüd edil diği duyulduğu için İktisad Vekâleti bu ciheti alâkadarlara tamim etmiş. dr, e mealli telek ii