24 Ağustos 1938 Bayan La Fayet Sevgide ifrata varacaksın - Aşkın- dan başka hiç bir şeyden zevk almı- yacaksın - Bir tek kişi seveceksin » Yegüne gayen sevgiline kendini be ğendirmek olacak - Sevgilini koruya» caksın - Sevgilinin her halini, her huyunu beğeneceksin - Onun isteği senin isteğin ölacak - Onu ömrünün «Sonuna kadar seveceksin. Bu, 17 nci asrın Amentüsüdür. La Fayet ilela Roşfuko da bu &mentüye İman edenlerdendir. s6 La Fayet'in annesi La Vergne, genç yaşında dul kalınca şövalye Röno dö Sevinye ile evlendi; bu suretle 17 nci asrın şayanı dikkat iki siması akraba oldu. Röno dö Sevinye'nin üvey kızı hür ve keyfine buyruk büyüdü. O-devrin meşhur dedikoducuların- dan Büssi bir harita çizmiş, şehir isimleri yerine tanınmış kimselerin İsimlerini yazmış, herkese dil uzatan bir coğrafya kitabı yapmıştı. Bu ki- tapta Vergne için: «Bu şehir çok gü- zel ve çok müteassıp bir şehirdir, di. yordu, o kadar mütcassıplır ki, Bris- şak dükasile patrik bu şehirde yaşayıp hüküm sürdüler.» “ “Büssi'nin patrik diye ima ettiği kar- dina! Retzdi, Halbuki Retz batıratın- da bayan La Vergne'den bahsederken: *O afacan genç kızı elde etmek için çok uğraşlım ama muvaffak olama- dir» diyor. Zekâsı ve güzelliği ile şöhret bulan Ta Vergne yirmi iki yaşına geldiği halde evlenememişti. O zamanlar Benç kızlar on dört on beş yaşında ev- lenirlerdi. Nihayet günlerden bir gün Ta Vergne de La Fayet kontuna var- Mağa razı oldu, Kont asil fakat buda» İâ bir adamdı, Kansna taparcasma Aşık oldu, karısı onu sevmedi, Bazı kadınlar vardır, kocalarını yok &derler, diri diri gömerler; yeryüzün- de varlıklarile yoklukları müsavi olur. Bâyan La Fayet te bay La Fayeti gömdü, yok etti. 1683 tarihine kadar, yani tam 28 sene evli yaşıyan bayan La Fayet evli olduğunun farkına kim- se varmamıştı, hattâ kendisi bile bü- nun farkında değildi. 354 Büyan La Fayet Pariste kralın yen- Besile ahbab oldu. Kralın teveccühü. nü Kazandı, fakat arkadaşı öldükten Sonra bir daha saraya ayak basmadı, kendi âleminde yaşadı. Kendi âlemi pek parlak bir âlem de- Eildi; çok dostu yoktu. Kalabalıktan hoşlanmazdı, gösterişi sevmezdi. Adı- nı «Sisv koydular, Hayalperest, mariz bir kadındı. Kırmızı atlas düşeli ya tağından çıkmaz, kadın ve erkek ar- kadaşlarını yatak odasına kabul eder- di: Artıp eksilmiyen hafif bir harare- ti vardı. Yarı zlette yaşıyan bu münevver “Kâdin roman yazardı; fakat imza koy« mazdı. Büyük muharrixdi, bunun bi. Yindiğini istemezdi; güzel iâtince bi- irdi, fakat konuşmazdı; öadık ve müşfik bir dosttu, fakat göstermezdi. Bayan dö Sevinye, bayan La Fayetl, bayan dö Grinyanı sevdiği kadar se- verdi; bunun için bayan Grinyan La Fâyeti sevmezdi. Hele arada Bay dö Xa Roşfuko vardı. bi La Roşfuko izeler» 1 ve... çap- kınlıklarile meşhurdur. Yiri rt vaşmdayken kardinal Rişölieu'nun elinden An d'Otripi, kral 13 üncü Luinin elinden de bayan Hotüforu almağı kurmuştu... Bü ara» da Şövröz düşesi arkasından Longö- vil düşesile sevişti. Bayan Longövil onu Mazeren ile meclis arasındaki ih- tilâftan patıyan ihtilâle soktu, dö- güşte gözleri aşağı yukarı kör oldu. Bu elim hâdise bu Don Juanı Ver- töy şatosuna hapsetti. Gözlerinde si. yah gözlük münzevi bir hayat sürme. ğe başladı. Ancak Mazarenin ölümün- den sönra Parise geldi. Sen sokağında Liankur konağını açtı. Kırk sekiz ya- şındaydı. 1661 deyiz. Paris edebiyat kasırga- sına tutulmuş sanki. Meşhur kadın- Jarın salonlarında şiirler okunuyor, konser veriliyor, vecizeler söyleniyor. Vecizeler söylenen salonların başında bayan Bablenin salonu geliyor ve ve- cize söyliyenlerin başında da La Roş- fuko var. Ancak «sevgide ifrata var...» amentüsüne artık imanı kalmamış. Kadınlardan ihanet gördüğü için aci söylüyor: «Herkes aşktan bahsediyor ama, gören pek az...», «Namuslu ka- dın varsa onlar rahatlarma düşkün olduklarındandır., «İhdas ettikleri vakalara göre-aşkı tarif edecek olur- sak, dostluktan ziyade kine benzer.» #x La Fayet; La Roşfukonun arkadas şı miydi, metresi mi?.. Müverrihler biraz da komşu penceresi gözetliyen mütecessis dedikoduculara. benzer. Büyük adamların hususi hayatlarını eşeleyip dururlar. La Fayeüt ile La Roş- fukonun da beraber - sürdükleri öm- rün izlerini araştırdılar, fakat müs- pet bir neticeye varamadılar, La Roşfuko, La Fayeti tamdığı zaman ellisine yaklaşıyordu. Bu yaş- ta bir erkek âşık olabilir. Nasıl ki uzun dilli Büssi, bayan Sküderiye böyle söylüyor ve kadından şu cevabı alı- yor: «Bay La Roşfuko, bayan La Fayet- Je namuslu namuslu yaşıyor. Arala- rında dostluktan başka bir şey olma- dığı görülüyor. Her ikisinin besledik- leri Allah Korkusu ve belki de politi- ka, aşkın kanadlarını kesmiştir. La Fayet onun gözdesi ve ilk kadın arka- daşıdır» La Roşfuko da o sıralarda şöyle yazıyor: — Bir zamanlar çapkınlık ettim, fakat artık, genç olmama rağmen et- miyorum. Çapkınlıktan vazgeçtim, ve hâlâ bir çok namuslu insanların aşkı zimmet kaydetmeğe uğraştıklarını gö- rüp şaşıyorum!.. Âşık mıydı, değil miydi?... Bu bil meceyi çözmek için: Bağlıydı diye. lim. Her gün, sabah erkenden evinden çıkar, La Fayetin evine gider, gece geç vakte kadar kalırdı. La Fayet, La Roşfukonun pessi- mizmini yatıştırdı. a Roşfukonun vecizelerine mukabil söylediği sözler buna delildir, çünkü La Roşfuko bu sözleri cerhetmemiştir. Ta der ki: sİnsanların dostluk adını verdikleri şey, izzeti nef. sin bir şeyler kazanımağa çalıştığı bir ticaretten başka bir şey değildir.» La Fayet mukabele eder: «Harcı İzmir (Akşam) — Dikili kazasının Çandarlı nahiyesinde bu hafta de- niz sporları klübü açılmıştır. Yeni kKlübün açılma törenine İzmir valisi Z. Fazlı Güleç riyaset etmiş, Berga- ma bandosu güzel musiki parçaları çalmiştır. Gençler arasnda plöjda muhtelif müsabakalar yapılmış, ka- zananlara hediyeler verilmiştir. Veli Çandarlıda deniz klübü açıldı Aa La F ayet ile La Roşfuko Bay La Roşfuke &lem dostluk için doğru amma, hakiki dostluk için yanlış.» La Roşfuko der ki: «Aşk ne kadar nadir olursa olsun, hakiki dostluk daha enederdir.» La Fayet mukabele eder: «Ben her ikisinin de enderliğine kailim, çünkü hakiki aşkta biraz dostluk, hakiki dostlukta da biraz aşk vaydır.n Ta Roşfuko der ki: «Kadından ço- Zu aşkı tattıktan sonra dostluğa yan çizerler, çünkü aşktan sonra dostluk tatsızdır.» La Fayet mukabele eder: «Elbette, çünkü aşkta her şey vardır: Fikir, kalb, vücud... », Bayan La Fayet: — La Roşfuko benim zekâmı, ben onun kalbini işledim! demiş, doğru söylemiş, Bu aşk gibi kuvvetli dostluktan Fransız edebiyatı bir şaheser kazan- dı. La Fayetle, La Roşfuko başbaşa verip bir roman yazdılar: La prenses dö Klev. Bu romanın kahramanı pren- ses La Fayet, bay Nemurda Ta Roş- fukonun ta kendisidir. Bir gün dilimize çevrilmesini te- menni edeceğimiz bu güzel eser yazi- hıyordu, Bayan Skuderi, Bay Büssiye dedi ki: — Haberin var mı?.. La Fayet ile La Roşfuko başbaşa vermişler roman yazıyorlar. Bu yaştan sonra beraber başka bir şey yapamazlar Ki... Büssi gülümsedi! z — Genç olmadıkları ne mutlu; yok- sa oturup roman yazmazlardı, biz de güzel bir eserden mahrum kalırdık. Beygirler araba ile birlikte denize yuvarlandılar Sürücü Aslanın idaresindeki çift beygirli bir araba, sebze hali rıht mında yük yüklemek üzere bekle- mekte iken, hayvanlar ürkerek ara- bayı denize sürüklemişlerdir. Araba bu şekilde denize yuvarla nınca zabıta haberdar edilmiş, zabıta itfalyeye malümat vermiş ve itfaiye- nin tahlisiye tertibatile beygirler ve araba kurtarılmıştır. B, Fazlı Güleç vilâyetimizde deniz sporlarınm süratle inkişafı ve yük- selmesi için mühim tedbirler almak- tadır, Yakında Urla, Karaburun ve Çeşme kazalarında da birer deniz sporları klübü açılacaktır, Yukarıda- ki resimde Çandarlı plâjında genç- ler ve arka tarafla vali ile diğer 2e- vat görünüyorlar. Sahife 7 Vichy'ye akı Vichy'de 926 danberi görülmemiş kalabalık var Bunun başlıca sebebi, frankın kıymeti bir misli indirildiği halde fiatlara zam yapılmamasıdır Viehy kaplıcalarından bir köşe Vichy Ağustos Pariste bir müddet kalmak, bazı teğkikler ve mülâkatlar yapmak ni- yetinde idim; Bu maksada, ecnebi gazetecilere büyük kolaylıklar gösteren Accenil müessesesine hitaben mües- sesenin İstanbuldaki nazik mümessi- Wi ve Ajans Havas muhabiri M. Valery- den bir takdim mektubu almıştım. Fa- kat sıcaklar beni hasta etti, Parise muvasalatımın üçüncü günü seyaha- timin hedefi olan Vichy (Vişi) ye ha- reket etmeğe mecbur oldum. Vichy bütün dünyada tanınmış, Fransanın meşhur su şehridir. Her gün dokuz on saat masa başında ça- Jışmanın sebeb olduğu ârızalar yürün- den, doktorlarımızın tavsiyesi üzeri- ne, şimdiye kadar üç defa Vişiye gel- miş, her defasında çok istifade etmiş- tim. Bu sefer dördüncü geyahatimi yapıyordum. Parisi 35 derece sıcaklıkta bırakmış» tım. Vichy'ye geldiğim zaman tatlı bir hava ile karşılaştım. Termometre 24 dereceyi gösteriyordu... Parka ba- kan Amirante oteline indim. Saat dört buçuktu. Su içme zamanı yaklaş- tığından ellerinde bardaklarile bir in- san seli muhtelif membalara gidiyor- du. Park müthiş kalabalıktı, Dünyanın dört bir tarafından gelmiş binlerce Insan ağaçların altında oturmu; âk- şam konserini dinliyordu. Son seya- hatlerimde biç bir zaman Vichy'yi bu kadar kalabalık görmemiştim. Otelin müdürüne; — Bu ne kadar kalabalık... dedim. Bana şu izahatı verdi: «— Vichy 926 senesindenberi hiç bir zaman bu kadar kalabalık olma- mışlı. Bu sene buraya müthiş bir akın var. Bütün oteller ağzına kadar dolu- dur. Eğer İstanbuldan mektup Yaza. rak vaktile yer temin etmemiş olsay- dınız, diğer bir çok müracaat edenler gibi, maatteessüf sizi de misafir ede- miyecektik... Otellerden bağka pansi- yonlar da, aileler nezdinde de boş öda kalmamıştır.» Vichy'ye ilk defa olarak 926 sene- sinde gelmiştim. O sene bu güzel su şehri hakikaten müthiş kalabalıktı. 921 de ikinci ziyaretimde kalabalık bir parça azalmıştı. Üçüncü defa olarak 931 de geldiğim zaman Vichy âdeta tenha idi. Büyük palaslardan bir kıs- mı açılmamıştı bile... Bunun sebebi 929 da başlıyan dünya iktisadi buhra- nının tesirinin henüz geçmemiş ol. masıydı. Bu yüzden Amerikadan, İn- giltereden Vichy'ye hemen hiç kimse gelmemişti, Son senelerde iktisadi buhran şid- detini kaybetti, Bu hal ve #ffangın kıymet! bir misli indirildiği halde fiat- lere zam yapılmaması Vichy'ye yeni. den büyük bir akın olmasını temin et- ti. 931 de kapalı duran palaslar yeni. den açıldı, her taraf doldu. Vichy'de beş büyük palas, birinr ikinci, üçüncü, dördüncü sınıf Üzere dört dereceye ayrılmış otel, bir çok pansiyon vardır. yetle hükümdarların, İngiliz to nın ve büyük zenginlerin indikleri pa. izlerce seri. Jaslar nisbeten! pahalıdır. Sabah kah- Yaltısı, öğle v& akşam yemeği dahil olmak üzere bir oda için günde en 42 300 frank; yani bizim paramızla on, on buçuk iira vermek lâzımdır. Birinci sınıf otellerde flat 70, ikin- ci sınıfta 60; üçüncüde 50, dördüncü. de 40 franktari başlar. Pansiyonlarda, yemek içmek dahil olmak üzere 20 franktan yani 70 kuruştan itibaren oturmak kabildir. Her tarafta yiyecek ve temizlik belediyenin sıkı kontrolü altında bulunduğundan bu ucuz pan- siyonlarda bile hileli, karısık yağa, mideyi bozacak yemeğe, kirli bir yala. ğa tesadüf etmek kabil değildir. Pan- siyonların ucuzluğu verilen yemekle. rin bir kap ve'basit şeyler ol ileri geliyor, Amirantö, Vichy'nin birinci sınıf otellerindendir. İçinde, yazin hava çol sıcak olduğu zamanlar odaları serin tutacak tesisat ta vardır, Bana, güze- teci olduğum için 65 franga iyi bir oda verdiler. 65 frank Türk parasile 225 kuruş eder. Hususi aptesanesi, akar sıcak ve soğuk sulu yıkanacak yeri olan güzel bir oda için, sabah kahvaltısı öğle ve akşam yemekleri dahil olmak üzere, bu paranın pek ucuz olduğunu itiraf etmek lâzımdır. Vichy'de güzetecilere ve ailelerine büyük kolaylıklar gösteriyorlar. Gazi- noya, ancak hükümetin aldığı resim verilmek suretile, bedava duhuliye kartı veriliyor. Etablisman termalde banyo, duş için gene yalmz hüküme- tin aldığı resmi veriyoruz. Tiyatrolar» da mühini tenzilât yapıyorlar. Beledi- ye, Viehy'ye gelen herkesten aldığı oturma resmini (ki günde 2 franktır) gazetecilerden ve ailelerinden alm yor. Bunun için sadece gazeteci oldu- ğunuzu ispat edecek bir vesika göster. meniz kâfidir. mdan vi Vichy'de İstanbuldan gelmis bir çok kimselerle karşılaştım. Ticaret Odası relsi B. Mitat Nemli, Avukat Haşim Refet ve silesi, doktor Fuad Süreyya, eski Brüksel şarjedaferi Kâ- mil, ilânal şirketi müdürlerinden Samanon, Hull ve aileleri, Kanaa! kütüphanesi sahibi İlyas ve bayar Şişlide eczacı Nargileciyan ve bayaı Manakyan tiyatrosunun meşhur gk- törü Holasın oğlu Edmon ve bayar... Viehy'de bir villâsı olan eski seras. ker Riza (paşa) mn oğlu B. Ziya ile ailesi de, her sene olduğu gibi, vaz mevsimi geçirmek üzere buraya gel- miş. Parkta gezerken tanımadığım, fakat İstanbulda gördüğüm Ciğer ba- zi çehrelerle karşılaştım. E.Y Pencereden düşerek öldü Taksimde Abdülhak Hâmid cad- desinde bir apartımanın beşinci tında oturan İsrahin h Eminenin defnine ruhsa Eminenin düşmesi etrafın- at devam ediyor .