Bahife 6 Kamptan dönen talebe parlak geçid resmi yaptı İzmirliler Atatürk âbidesine çelenk koyan evlâdlarını hararetle alkışladılar Tümgeneral Nuri Yamut gençlere çok güzel bir hitabe irad etti r o Yukarda: Lise talebesi geçid resmine hazırlanıyor, aşağıda: Vali ve komutanlar geçid resmi için Cumhuriyet meydanında İzmir (Akşam) — İzmir erkek li- sesi ile Ticaret lisesi ve Bornova Zi- raat mektebi talebelerine mahsus yir- mi günlük askerlik kamplarında ders ve talimler sona ermiş, 1500 talebe, kamp dönüşü İzmir Cumhuriyet mey- danında Atatürkün heykeli önünde büyük bir geçid resmi yapnuşlar ve Atatürk heykeline bir şükran çelengi koymuşlardır, İzmirliler, münevver evlâdlarını asker elbisesi altında can- dan alkışlamış, onların muvaffak yetlerini takdir etmişlerdir Parlak törene İzmir valisi B. Fazlı Güleç, külordu komutanı korgeneral Müstafa Muğlalı, tümgeneral Rasim Aktoğu, tümgeneral Nuri Yamut, Tuğgeneral Seyfi Arkuter, belediye reisi Dr. B. Behcet Uz ve düire mü- Gürleri iştirak etmişlerdir. Saat 10,30 da kamp komutanı yarbay B. Tevf Aydın, törenin başlıyacağını korgeni ral Müstaja Muğlalıya söyliyerek mü- saade istedi, kumandan: yın! emrini verdi Tümen Nakleden: (Vâ-Nü) — Kanarya! - diye inledi. Menekşe demetini bırakmadan elle- Tini göğsüne götürdü. Son bir defa her şeyi görmek istiyormuş gibi etrafına bakındı. Sonra kâskatı kesilerek ya- tağın içine arkaüstü düştü. Gözleri kapanmıştı, Kımıldamıyor- du. Kanarye çılgınlar gibi kapıya koştu: Hanimefendi! Hanımefendi- Zeh- Ta hanım... Koşun çabuk gelin!. Kurumuş menekşe demeti Suzanın göğsü üstündeydi. ##* Bedia hanımla Lütfi bey, yerlerin- den kımıldamadan ve sessizce, Perte- vin eve doğru yürüyüşünü seyrediyor» Jardı Yaklaşınca, F delikanlıyı “görme! Lâkin kapının ç Kadın endişe ile * sesle; — İşte oğlüm bağırarak kliği oldu, erenin Y . Oğlum geldi... wehdidkâr bir eda ile İli nasıl müdafaa edeteği- f “eni mağlüb, ede- Ve sonr Para Yüzünden... Aşk ve macera romanı İ ciz bir hitabede bulundu, muüzikası, istiklâl marşım çaldı, mey- danda yer almış olan 1500 genç hep bir ağızdan İstiklâl marşını söyledi, sonra erkek've ticaret liseleri talebe- sinden iki genç, Atatürk heykeline şükran çelengi koydular. Erkek lisesi namına B. Haşmet Akdoğan, Ticaret lisesi namına da B. Orhan Usal taraf- larından birer nutuk söylendi, genç- ler yirmi günlük kamp müddetince kendilerine gösterilen her türlü ko- Jaylıktan şükranlarını bildirdiler. Ata- türk idaresinde memleketin kavuştu- ğu huzur ve emniyeti tebarüz ettirdi- ler. Mület ve yurd için bütün 'Türk gençliğinin kanlarını akıtmağa hazır olduğunu - söylediler ve nutuklarını Atatürkün: — Ne mutlu Türküm diyene! vecize- sile bitirdiler. Bu nutuklardan sonra tümgeneral Nuri Yamut gençlere ve- askerlik ocağının zorluklarla dolu olduğundan bahsedilmesine mukabil orada Türk kahramanlık, hamaset ve cesaretine TTefrika No, 53 mezsiniz!.. Başka bir şey ilâve etmedi. Sokak kapısı açılmıştı. Odaya doğru İlerile- yen ayak sesleri işitildi. Bedia hanım hem onları dinliyor, kem yan gözle Lütfi beye bakıyordu. Pertev eşikte görünür görünmez be- men koştu, oğlunun baynuna sarıldı. genç doktor annesini bağrına basa- rak: — Nonoşum! Sensiz geçen günler pek fena idi. Şimdi seni görmeğe do- yamıyorum. - dedi, — Ben de öyle paşam!.. Pertev, kadının altın gibi parlıyan saçlarını öpüyordu. Bedia hanım ise oğlunun kolları arasına sokulmuş, Lütfi beyi gözden kaçırmıyordu. Ne bahasına olursa olsun o hiç bir zaman kendisini saran bu muhabbet- Hi kollardan kovulmağa kail olmiya- caktı!... Şimdi çarpmasını işittiği bu kıymetli kalbden kendine âit hürmet ve muhabbeti irmiyecekti. Oğlu onundu ve onun kalscakiil.. — Nonoşum... Sana çektirdiğim *kötü heyecanlardan dolayı beni affet! Fakat daha da çektirmeğe mecbur ZE ARNE L üleburgaz - devlet çifliği Tohumları islah ederek köylülere dağıtılıyor (Akşam) — Lüleburgaz- da Devlet çifliği bütün tohumları ıslah ediyor. Bir yanda makineler biçiyor, bir yanda yeni mahsul se- lektörlerden makinelere geçerek en nefis tohumlar köylülere veriliyor. Bu sene 5,000 dekar üzerinde çalışan çiflik gelecek sene 13,000 dekar işli- yecektir, Trakyanın en iyi boslatı tohumla- rım da Devlet çifliği hazırlıyor. 60,000 Uralık yeni tahsisatla bu sene demir- yol boyunda yapılacak su şatosile şeh- re su verilecektir. Çiflik içinden geçen bir dere başlıca bir nimettir, Devlet çifliği bu sene aynca 100 dekarlık nümunelik bir meyva fi- danlığı açlığı gibi köyler için 200,000 fidan yetiştirmiştir. 100,000,000 £fi- dan da aşılanmıştır. Umumi müfettişliğin aşı ve fidan- Cılık kursundaki 50 köy genci aşıla- yıcıların yardımına gönderilecektir. İzmirde bir çuval mağazası yandı İzmir 2 (Akşam) — Halimağa çar- şısında B, Abdullah ve Örerle ortak- larının çuval mağazasından yangın çıkmış, genişlemiş ve 2000 lira kıyme- tinde çuval yanmıştır. İtfaiye, feda- kârlık ve gayretle çalışarak yangının genişlemesine mâni olmuştur. Bina ön beş bin, emtia otuz bin liraya si- gortalı idi. Yangının sebebi hakkında tahkikata devam ediliyor asaasasanan aid hatıralar dolu olduğunu, askerlik ocağına girenlerin bir daha ayrılma- mak istediklerini söylemiş ve demiş- tir ki: — Hepimiz, sizin varlığınız, Türk gençliğinin varlığı önünde istikbal için kuvvetli ümidler besliyeceğiz, siz- leri gurur ve iftiharla seyredeceğiz. Asker ocağında arkadaşlık ve vazife duyguları çok kuvvetlidir. Sizi yetişti- ren büyük: milletimizi dalma, her şe- yin üstünde ve fazla seveceksiniz, bü- yük milletimizin mukaddes varlığını tanıtan vatanı daima koruyacaksınız, bugünkü refah yollarını aydınlatan ve bizi saadete gölüren Türk cumhu- riyetine dalma #adik kalacaksınız. Milleti ve yurdu Kurtaran Atatürkün önünde daima saygı, minnet ve şük- ran borçlarımızı eda eötmeken bi- rinci vazifemizdir. Bütün hayatınızda size rehber olacak yegâne düstur, Atatürkün Türk gençliğine hitabesi- dir. Bizim, hepiniz için dileğimiz: — Muvaffak olunuz, sağ olunuz! Hitabe bitince bütün gençlik bir ağızdan: — Sağ ol! mukabelesinde bulundu ve sonra takım kolu nizamında ya- pılan büyük geçid resmi seyrediidi, gençlerimizin muvaffakıyeti takdirle, alkışlarla karşılandı. olacağım... Onları da önderi afeti. Bedia hanim gözlerini delikanlırın meyus yüzüne çevirerek sordu: Ne demek istiyorsun paşam? Pertev tebessüm etti ve annesini göğsünün üstüne bastırmağa devam ederek Lütfi beye döndü: — Beyefendi, size yazdığım mek- tubda kızınızı temize çıkarmanın ye- gâne çaresini söylemiştim. Eğer o ka- dıy mevcud ise kendisini görmeğe hâ- — Sen anneciğim, meseleyi bilme- diğin için bu sözler muamma gibi ge- lir amma... Suzanın babası bunu fırsat telâkki ederek hemen doktorun cümlesini İ kesti; — Hayır! Valideniz her şeye vâkıf! Bern kendisine hakikati anlattım. Su- zanı neden ve niçin itham ettiğinizi de öğrendi ve kızımın ne suretle kur- tulabileceğini de biliyor. — Pek âlâ! Öyle ise size yazdıkları- mi tekrar ediyorum. Bu alçakça ko- mediye iştirak eden kadınla beni kar- şılaştırın. Ancak o suretle kızınızın bigünah olduğuna kani olabilirim... Fakat böyle bir kadının mevcudiyeti- ne asla inanamıyorum... — Mevcud!., — Siz kendisini tanıyor musunuz? — Evet! — Kimdir?,.. Nerededir?.. İhtiyar adam «kızım için her şeyi Bulg rarlar N istedik koğl filmini çevirmeğe başladi | Bulgarlar milli mizahçıları Hitar Petarada bir Nasreddin Hoca filminden bir sahne Sofya (Akşam) — Bulgarlar, son za- manlarda «Gramada>, «Strahil Voy- voda», adında, istiklâl mücadelelerini tasvir eden birkaç mili filim çevirdik- ten sonra şimdi de «Nasreddin hoca ve Hitar Petar» adında yeni bir filim çevirmeğe başlamışlardır, Nasreddin hoca filmi hakkında top- Jadığım malümatı bildiriyorum: #Nasreddin hoca ve Hitar Petar» filminin rejisörü Aleksandr Vazov'dur. Filmin operatörleri de Johan Tayer İle oğlu Hans Tayer adında iki Alman- dır, Nasreddin hoca rolünü Bulgar mil- Yi tiyatresundan artist St, Baçvarov oynamaktadır. Filme kadın, erkek kır- ka yakın Bulgar artisti iştirak ediyor. Filimde rçl alan kadın artistler, Nas- reddin hocanın karısı veya kızlarını temsil edeceklerdir. Artistler ve rejisörler Karlova ka- sabasına giderek filmin dış sahnele- rini çevirmeğe başlamışlardır. Buradan sonra filim kumpanyası Osmanpaza- rı kasabasına ve cenubi Bulgarista- na giderek Türk mahallelerinde ve Türk köylerinde filmin diğer sahne- lerini de tamamlıyacaklardır. Filim, sesli ve sözlüdür. Sofyada Bulgar milli tiyatrosu, Nas- reddin hoca filminde Türk kıyafetle- rine ve eski 'Türk kadınlarının yaş- maklı kıyafetlerine dair bütün şark kostümlerini ve serpuşlarını vermeği taahhüd etmiştir. Karlova'da havaların pek sıcak git- mesine rağmen, Türk mahallelerinde camilerde ve cami avlularında Nas- reddin hoca filminin Sahneleri çekil- mektedir, Sicaklardan 1ssız kalmış yapmalıyım» diye "düşünerek yavaş yavaş söze başladı; — O kadın işte... Pertev, kollarının arasında annesi- nin titrediğini hissederek sordu: — Nen var Nonoşum? Bu seste o kadar muhabbet, o ka-” dar derin bir evlâd aşkı hissediliyor- du ki Lütfi bey indireceği darbenin korkusile tereddüd etti, Cümlesini bi- tiremedi... Perteve acıyordul., Filhakika bu merhamet çok süre- mezdi, Bunu pek iyi biliyordu, acı ha- kikati söylemeğe mecbur kalacaktı. Lâkin sükütla kazandığı bu bir iki dakikayı fırsat telâkki ediy'#du. Ne güç bir işti bul. Kızını kurtarmak kaygusu olmasa çoktan kapıyı vurup kaçacaktı, Velev aldanarak olsun mesud yaşıyan in- sanların rahatını bozmak kimsenin hakkı değildir. Halbuki böyle fitnefü- çurlukları hayatta Kendilerine zevk edinen nice insanlar vardır, anneyi &vâda, kocayı karısına katarlar.. Nasıl tiynette yaratılmış mahlüklar- dır bunlar!.. Bu manevi canilerin, âdi katiller gibi neden kanun cezasını ver- mez acaba! Kesilen cümlenin sonunu bekliyen doktor tekrer etti: — «O kadın işten dediniz... Kimmiş 0 Lütfi bey cevab vermedi, rol vermişler olan Karlova kasabası, bu filim yün sebetile birdenbire canlanmıştır. Kö labalık halk kütleleri, filmin çekilişi ni uzaktan seyrediyorlar. Al Nasreddin hoca rolünü oynıyan Bi r gör artisti başında sarık, sırtında cüğ be ve ayaklarında yemeniler olduğu halde göbekli olarak ortaya çıkmoğlğ herkesi güldürmüştür. 3 Sinemada Pat ile Pataşon ve Lawf ile Hardi nasıl beraber oynuyorlarsi Bulgarlarda bu filimde Nasreddin # j €a ile beraber mizah üstadı olarak (ği lâkki ettikler Potarı yani kurülğl Petroyu oynatıyorlar. Söylendiğimi göre, bu filimde kurnaz petro, Nasr& din hocaya fafk gösterilecekmiş. Fiji ği bitmediği ve gösterilmediği için © rivayetlerin ne derece kadar doğrüğ olduğu belli değildir. Filim bittikts ve temsiline başlandıktan sonra ? kikat meydana çıkacaktır, Bulgarların Hitar Petar: (yaf kurnaz Petrosu Nasreddin hocan kötü bir mukallididir, Maamalih B garlar Nasreddin hocanın nükteler fikralarını, macera ve hikâyelerini # Sİ tar Petar'a mal etmişlerdir, Bulgai > tanda hocanın birçok meşhur fıkvalğği daki nükteli cevapları da Hitar Petaf | dan sadır olmuş gibi gösterilmiştir Çünkü Bulgarlar, Hitar Petarı, milli bir mizah üstadı ve kahramanı gili görürler. Hitar Petar, ise hocaya mâl zaran daha kurnaz, daha âyar olara meydana çıkarılacak. «Nasreddin hoca ve Hitar Petar, # mi halen ilk çevrildiği Karlova ka basında, günün hâdisesi ve mev olmuştur. Halk, kahvehanelerde hai ve evlerde, bağ ve bahçelerde Nasreği din hocanın bütün macera ve fıkı nı yeniden anlata anlata bitiremiyo lar. Na, ep Havzada elektrik Tesisat 20,680 liraya iha! edildi Havza (Akşam) — İki senede! beri keşif hatalarının tashihini i etmek ve talib bulunmamak yüzü den ihale edilemiyen şehrimiz elel trik tesisatının evvelki gün Kap zarfla yapılan eksiltmesinde (5,00 lira talan bina ve direkler beledi, ce temin edilmek şartile (20,680) raya ihalesi yapılmıştır. Tesisat on bir ayda bitirilecekt Şu hale göre gelecek. söne kaplı€ mevsiminin - - başlangıcında (Ha elektriğe kavuşmuş olacaktır. Bu sükütu gören delikanlı hara le: — İşte görüyorsunuz ya! Cevab Xl remiyorsunuz! Demek böyle bir m lük mevcud değil! Siz kızınızı KW tarmak için kendi kendinize iftir& tınız. Böyle âdi bir harekette bul?” mıyacağınıza ben zaten emindim. 9 Lütli bey, karınızı bu kadar iğrenç surette lekelemeğe razı olabilir miş niz hiç? Hem ben öyle zannederim * hiç bir kadın, diğer bir masum Ki i nın hayatını yıkmak için böyle alçi ça bir harekette bulunamaz! l Gene annesinin titrediğini rek muhabbetle onu okşadı: — Değil mi âhne? Bu müste#' rolü oynıyacak dünya yüzünde “4 bir kadın yoktur! İnsan te kadar / olursa olsun bir masuma leke SÜ. sözleri söylerken biran utanır, t€ : düd eder; Allahtan korkar... P hayır! Böyle bir mahlük mevcud Öl ğildir! Siz, beyefendi, bunu icad o niz! Kızınızı ve beni kurtarmak “4 yordunuz... Fakat görüyor imkânsız! Suzanla benim © her şey bilmiştir. Zaten bir at kadar İslanbulu terkedip büsbüt gidiyorum. sf Btdla hanım kendini saran kollardan kurtularak endişe ile ? — İstanbuldan mı gideceksi© Delikanlı hazin bir sesle: (Arkası ©