Çiçekçilik ri z FHevy* Güzel kokulu tatlı ve hoş renkli çiçeklerden şebboylar nasıl yetiştirilir? giçeklerinin renk- eri pek hoştur. Senenin, hemen bütün mevsimle- rinde o yetiştiril- mesi kabil çiçek- Jerdendir. Biz, şebboyları döt büyük grupa tak- sim ederiz: 1 — Yaz şebboyu, TI — Kasım şebboyu, MI — Kış şebboyu, VI — Daimi kalan ve ağaç şebboyu. Bu gruplara dahil olan şebboylar ev- safı hariciye, renk ve şekillerine nazaran birbirlerine çok benzerler; yalnız renkle- ri başka başkadır. En çok yetiştirilen şebboylar yaz şebboy- Jarıdır. Bunların beyaz, kırmızı, pembe, 4), sarı, açık veya koyu menekşe ebrulü renkte çiçekler açan başlıca 8 - 9 nevi yardır. Bunlardan en güzel olanları: 1 — İngiliz şebboyu: Girofle &' etâ Angiais. ? Dresden yediveren (o şebboyu: Bemoutan de Dresd. 3 — Erfurt yedivereni: Bemoutan d' Er- turte. 4 — Parlak yapraklı Kiris şebboyu: Kiris â famille lase. Bu yediveren şebboyların çiçekleri uzun müddet üzerlerinde kalırlar. 1 — Yaz şebboylarının bütün nevileri açık havada, yani bahçelerde temmuz, ağustar aylarında dikilirler, Kânunusani ve şubat aylarında ise ca- mekânların İçerisine ekilmesi Msmndır. Bu saydığımız yaz şebboy hevilerinin ev- yelki ikisi ayni senenin mayıs ve nisan aylarında, son ikisi ise daha sonraları çi- çek açarlar, fideleri de bir sene yaşarlar. 2 —Kasım şebboyları; bunun pek fazla nevileri yoktur, yalnız bütün nevilerinin renklerini havi çiçekler açar. Mevsim « itibarile, kasım şebboylarının bahçıvanlar indinde pek büyük ehemmi- yeti vardır ve kasım şebboyları ekildikten | bir send sonra çlçek açarlar. Ağustos, eylüi aylarında ekilen tohumlar işe ertesi senenin ayni ayında çiçek açarlar, $ — Kiş şebboyu; bu şebboylar boyları itibarile diğerlerine nazaran daha kısa Olursa da çiçekleri büyük, renkleri gayet parlaktır. Bunun tohumu ağustos baş- langıcında ekilir, şubattan itibaren ma- is nihayetine kadar çiçek açarlâr. Bun- ların da 6 - muhtelif nevirleri vardır. Muhtelif Tenkte iri çiçekler açarlar 4 — Ağaç şebboyu; açık havada, bah- gelerde bir çok seneler, hararet vesoğuğa mukavemet ederek yaşarlar, Boylu ve manzarası ulak bir ağaca benzediğinden ağaç şebboyu ismi verilmiştir. Yetiştirii- mesi tıpkı diğer şebboylar gibidir. Bu şebboyları bahçelerin duvar diplerine ter- cihan dikmek duha muvafıl Kış şebboylarından bir meri de, tatlı parlak slln sarısı renginde çiçek açar- lar ve çok güzel kokarlar, Yalnız kış şeb- boyları, ekseriyetle yalınkat çiçek açar- lar. Bundan başta koyu Karanfile benzer, Nakleden: (Vâ-Nü) Gözlerin! dolduran yaşlar, artık et- rafı görmesine mâni oluyordu. Kendi kendine mırıldandı: — Hayatın aşk sahifesinde dur- mak isteriz!.. Başını pencereye dayadı. Camın soğukluğu alnıma temas etti. İnledi: — Pertev!.. Benim Pertevim! Uzaktan, erkeğin hayali kaybolu- yor gibiydi. O da sanki, bu cümleyi duymuş gibi biran durup arkasına baktı. Dışarda rüzgür şiddetle esiyordu. Ağaçlar sallanarak âdeta fırtına ses- eri çıkarıyordu. Suzan: «— Benim sevgili Pertevim! - diye tekrarladı.» Delikanlı artık dönemeçe yaklaşı- yordu. Neredeyse görünmiyecekti. Koruluğun arkasında büsbütün silin- dikten sonra genç kız odanın orlası- na geldi. Acı acı, hıçkıra hıçkıra ağı “is Pertev evine yaklaşır yaklaşmaz pencerede kendisini bekliyen annesi- ni gördü. Kadın,camın arkasında, kokusu güzel gebboylarla Mahun şebbo- ya denilen nevileri yalınkat olmakin be- Faber pek nefis, hoş koktuklarından' pek nakbuldürler, Bunların, temmuz, ağustosta tahum- ları ekilin ve ilkbaharda çiçek açarlar, 30 » 35 santim kadar boylanırlar. Bütün bu şebboyları saksılarda da yetiştirmek kabildir. Ancak, saksılara konacak top- Kağın terkibi şöyle olmalıdır: Bir araba âdi tarla taprağı. sm araba eski çürümüş inek güb- Yarım araba tatlı su (dere kumu) bir mikday da kömür tozu. Bunların heyeti umumiyesini güzelce karıştırmalı ve şeb- boyları bu toprağa dikmelidir. Şebbaylar şu tarzda yetiştirilir: Şeb- boylur tohumlarile yetiştirilir. Ancak to- humlardan yetiştirilen gebboylar ekseri- yelte yalınkat olurlar. Şebboy tohumları da bu yalınkat çiçeklerden alınır, zira katmerli çiçeklerden tohum alınamaz. Bunun için şebboy tarlalarında bir mik- dar yalınkat çiçek bulundurmak lâzımdır. Şebboy tohumlarını kalbrudan geçirii- miş, elenmiş toprakla doldurulan tahta kasalara ekmeli ve bu kasaları serin ve gölgeli yerlerde muhafaza etmelidir. "Tohumların mümkün mertebe seyrek ekilmesine dikkat etmek ister. Tohumlar “ ekildiklen sonra sulanmalıdır. Tohumlar | intaş edip te 4 - 5 yaprak olunca fideleri başka saksılara veya tavalara şaşırtmak Jâzimdır. Fideler dikilirken kökler üze- rindeki toprağın beraber dikilmesi şart. tır, Fideler dikildikten sonra bolca suls- sl. Şebboy fidelerini fazla rüzgür ve yağ- murlardan muhafaza etmek lâzımdır. Bu- nun için de duvar altlarında 15 metre irtifada. hususi çardaklar yapınalı, bun- ların altlarına saksıları koymalıdır. Böy- le yapıldığı takdirde şebboylar şubattan ilkbahar sonunn kadar hepsi, güzel çi- çekler açarlar. Şebboy fidelerini nisanda saksılardan çıkarmalı, çiçeklerile birilkte bahçeye dikmelidir. Kış şebboylarını fazla sulamak istemez, fazla rütubetten müteessir olurlar. Şeb- boylara arasıra Ârız olan puseronlara karşı sabun ve tütün suyunun püskürtül- mesini tavsiye ederiz. ğe m Ziraat sahifemiz Okuyucularımız her hafta bu sütunlarda ziraate git müteaddit yazlar ve mülehassısımıza sor- dukları meselelerin cevaplarını bulacaklardır. On, on beş sunl sorarak, zarf içe- risine bir de pul leffederek mektup- la cevap istiyen okuyucularımıza, riren cevap vermek imkân hat cinde olduğu ibi, gazetemiz mari- fetile de sorulacak zirai meselelerin, azami 2-3 den fazla olmamasına dikkat edilmesini rica ederiz. Gazetemizde intişar eden ziraat yanlarının iktibası ve kitap, risale şeklinde neşri hakkı mahfuzdur. Tefrika No. 14 yüzünün beyaz aydınlığı ve saçlarının ışıklı sarılığı ile güneş parçası gibi parlıyordu. Güzel vücudünü, gözleri- nin renginde yeşil bir robdöşambr sa- rıyordu. O kadar ince, o kadar zarif, o kadar vakur ve sakindi ki, delikanlı onu üz- memek için yüzünün ıztırablı işmiza- zanı düzeltmeğe çalıştı. Ne diye bu güzel gözleri endişeyle dolduracaktı? Ne diye bu tatlı tatlı tebessüm eden dudaklara hüzün ve- recekti? Kalbinin üzüntülerini yenerek sah- te bir neşeyle; — Vay Nonoşum! Sen böyle erken- den mi kalktın? Ne de güzelsin! Kadın oğluna yaklaştı. Zarif elleri- ni delikanlının omuzuna koyarak | müşfik ve müdekkik bir nazarla onu | süzdü. — Sesinin ahenginde bir üzüntü hissediyorum... Gözlerin?.. Onlar da biraz neşesiz! - dedi. Yanyana, âdeta kardeş gibi duru- yorlardı. Delikanlı, Jâalettayin cevab | sadile yetiştirilecek Ankara tavşanl: Ankara tavşanlari tüylerin- den ne şekilde istifade Ada tavşanlarının tüylerinden istifade etmek usulleri pek eskidir. Avrupada in- ce dokuma sanayiinde, bilhassa ev do- kuma işlerinde, hususi olarak, tavşan tüylerinden âzami bir şekilde istifade edilmektedir. Resmimizde görüldüğü gibi, bir çok kıymetli eşyalar, bu yünlerden, bu tüyler- den yapılmaktadır. O kadar ki, tavşan tüylerinden, bilhassa o Ankara, tavşanları tüylerinden dokuma sanayiinde pek çok istifade edilmektedir. Dokumacılıkta en ziyade temettü bırakan bu şube, Ankara tavşanı tüylerine medyundur. Ankara tavşanları tüylerinden yapılan eldivenler, yelekler,” süveterler, fanilâlar, kışlık kadın blürları, şapkalar, boyun- bağları, seyahat battaniyeleri eldden pek makbuldür. Binaenaleyh, Ankara tavşan tüylerinin bu kadar kıymetli olmasına göze, Anka- tavşanlarının memleketimizde yetiş- tirilmesi, teksiri bu “bakımdan da çok mühimdir. Bunlarm tüylerile, kendi ih- tiyacımızı teminden başka, herlce de, çok kıymetli dokunmuş eşyalar ihraç edece- ğimiz tabiidir. Avrupada “olduğu gibi, memleketimizde de, Ankara tavşan tüyleri, Merinos yünü kadar kıymetlidir. Binaenaleyh, memle- ketimizde hususi olarak tavşan yetişi rilmesi, bunların tüylerinden, derileri den âzami bir şekilde istifade edilimesi mili ve ekonomsel bir Iş olarak telâkki ve kabul edilmesi lâzımgeldiğini bu mü- masebetle bir daha izah etmek İsteriz. Hangi yaşlaki tavşan tüyleri makbul- dür?. . Ankara, tavşan tüylerinin en makbulü 3 - 4 yaşına gelmiş tavşanlardan alınır. O Yaştaki tavganlardan âzami bir şekii- de tüy ahnıp, ondan sonra tüylerin key- fiyet ve kemiyeti azalmağa, fenalaşmağa başlar. Binaenaleyh, tüylerinden istifade mak- na dür yaşına kadar besleyip ondan sonra damızlıktan çıkarmalıdır. Ankara tavşanların tüy basılatları iibarile' de kiymetli, iktisadi hayvanlar olduğunu şu misalimizle de izah edebi- Yiriz; Bir Ankara tavşanından her kırkma, yolmsda Lakriben "15 - 80 gram kadar tüy almak kabildir. Şu halde bir Ankara İavşanından senede 250 - 350 gram tüy almak mümkündür. Bugün Avrupada bilhassn Amerikada, Ankara tavşan tüy- lerinin kilosu, bizim paramızla 18 - 25 li- raya satılmaktadır. > Buna yöre: Bir Ankara tavşanının se- nevi verdiği, biraktığı tüy hasılatı 4 - 45 Mrayı bulur, yavrulardan edilen istifade de gene başkadır. Ada tavşanları tüylerinin uzunluk de- lık... Sesin de öyle berrak ki... Suza- nın sesine benziyor. Bu ne iltifat, paşam! Delikanlı beşını çevirdi. Gözlerini kapadı. Istırabını annesinin sezme- sinden korkuyordu. Sevgilisininkine benziyen bu sesi bir müddet dinlemek, kendini Suzanın yanında sanmak istiyordu. Bunun bir hayal olduğunu ve az süreceğini pek âlâ biliyordu. Fa- kat biran olsun avundurucu, tatlı bir şeydi bu... Birdenbire Bedia hanım sordu: — Lütfi bey nasıl? — Kurtuldu... Tehlikeyi atlattı. — Yüzde yüz mü? — Evet... Zaten dünde haber ver- memiş miydim? Kadın filhakika haber almıştı. Fa- kat her şeye rağmen devam eden endişesini belli etmemek için lâkayd bir sesle tekrar sormak ihtiyacını duy- muştu. «— Oh!.. Çok şükür, kurtuldulu di- ye düşündü Lütfi beyi sokak ortasında kanlar içinde gördüğündenberi, ne endişeler, ne ızırablar geçirmişti. Şimdi ise, ge- ne eskisi gibi bu erkeğin Üzerinde mü- essir olabilecek, onun vasıtasile ser- vete erişecekti, Bir kumarbazın yeşil çuha üzerine son parasını fırlatması gibi, oda bütün talihini bu zengin adamdan bekliyordu, Neyse attığı zar lehine dönmüştü, ğ Beşiktaş, B. Raşid Öner! I Çiçekle: tohumları, çelik veya daldırmalarile üre- tlir, Meselâ; Ömürleri, yaşama müddet- leri bir seneden fazla olan lelümum çi çeklerin çeliklemeleri yapılır. Çelik ile yetiştirilen çiçeklerin bir çoğunun fenni bir şekilde yetiştirilmesi için, esmekânlar lâzımdır. Maamefih sıcak, havadar, zi- yadar odalarda veya camlı kasalarda da geliklemeler ypılabilir. Camekânı olmı- yan yerlerde, meselâ: Gül, ortanca, Ka- Tanfil, sardunya gibi çiçeklerin bir çoğu ile hanımeli, kamelya, ful, kartopu gibi çiçeklerin tahta sandıklar içerisinde çe- liklemeleri yapılır. Çeliklerin, ekseriyetle, kasımda, yani sonbahara doğru yapılması daha muva- fıktır. Her çiçeğin çeliklemesi az çok bir- birine benzer, Yukarda İsimlerini saydığımız çiçekle- rin bazı daldırmaları da yapılabilir. Dal- dırma ekseriyetle şüceyr halinde bulunan uzun ömürlü çiçeklere tatbik olunur. Çelik ve daldırmaların kumsal funda toprağında yapılması daha muvafıktır. Daldırmalar; bir senelik dalların top- rağa yatınlıp daldırılması ve yahut dal- larına teneke huni vazetmekle olur. Top- rağa yalırılacak veya huni içindeki top- Tağa ( daldırılacak dalın köklendirilecek olan noktasının, çalâ ile, bir kaç nokta- sından, yalnız kabuk üzerinde kertik, ya- râ yapılması köklenmeği kolaylaştırmak | için, faydalıdır. Çeliklemeler ilkbaharda yapılabilir. Çe- Mk daldırmaların nani yapıldığını diğer bir yazımızla, zamanında izah edeceğiz. 1 — Soğanlı çiçeklerin, dikilecekleri toprak yumuşak, siyillilt olması lüzu çiçek mesi muhtelif mevsimlerde olabilir. kumsal, soğanlarını | Soğuğa mülehammil olan nevilerde, | teşrinievvel ve senide, soğanlar yere di- kilirler. Meselâ: Safran, ada soğanı, zerrin - nergis -, lâle, sümbül, kar çiçeği gibi soğanlı çiçekler bu kabildendir. Sonbaharda çiçek açan bir takımları da vardır ki, yaprakları kurur kurumaz hemen yeniden dikmek icsb eder. Güz safranı, yücuru Meryem - siklümen, acı çiydem, Colehigue fh gibi yumrulu çiçekler bu kabildendir. Şark iülemi: Renoncule, şakayiki Nu- man - Ahemone gibiler de sonbaharda Gikilirler. Memleketimizin soğuğu sert çok Tatıb yerlerinde soğanları ilkbaharda, yani şu- bat ile mart aylarında yerlerine diğ lirler. Tuböreuse zambaklar, kuzgun gibiler soğuğa dayanamadıklarından Yl baharda dikilir. Soğanlı çiçeklerin barları da bir çok #eneler yerlerde kalabilirler, hattâ bu şe- recesile kıymetli rı arasında 20 - ince ipek gibi çoktur. İnce dokuma sanayiinde bu tüylerin ymeti pek yüksektir. Bundan dolayı ya- bancı memleketlerde Ankara tavşanı ye- tiştirmek mil ier, Ankara Lavşanla- 25 santim uzunluğunda tüy veren hayvanlar pek tavşanı ve bilhassa Ankara tiştirmek Adet olmuştur. Tavşan tüylerinin nasl yolunduğunu veya kırkıldınığı, bunların bideyette ne gibi muameleye tâbi tubulması Jâzmgel- iğini ikinet bir yazımızla izah edeceğiz. tavşanı ye- Pertev, dalgın dalgın pencereden bakarken, o da, okunmuş bir kitabın yapraklarını çevirirken, bütün maziyi sürstle gözlerinin önünden geçiriyor- du. On altı yaşında evlenmiş ve yirmi yaşında dul kalmıştı, Kocasından te- varüs ettiği oldukça mühim servet sa- yesinde bir çok senelerini zevk ve safa içinde geçirdi. Hem genç, hem güzel, hem Zengin ve müstakil olmak pek tatlı bir şeydi! Sonra birdenbire, bir sabah, bu rü- ya gibi hayatın bozulmasile uyandı: İhmal ve yanlış hareketler neticesi, paralar suyunu çekmiş... Bu feci hakikat üzerine, son dört senesini, hayat mücadelesinin çirkin ve acı Wzahürlerile çarpışarak geçir- di!.. Paraya ihtiyacı var... Her çareye başvuruyor... Borç alıyor; yüksek fa- izle senedler imzalamaktan çekinmi- yor... Bütün kuvvetile ve her şeye rağ- men yaşayış tarzını sarsmamak için mücâdele ediyor... Yaşlanan bir ka- dın buruşuklarını nasıl makiyajlarla gizlerse, o Ga, ıztırablarını tebessüm içinde saklıyor... Kendinden başka hiç kimse bu fa- cıanın içyüzünü bilmiyor! Çünkü o nefsinden emin: Güzel, cazibeli! Böy- le silâhlarla her müşkülü yenebilir!., Kendisine gizli teklifler vukubuldu, pazarlıklar oldu... Fakat o, ilkönce — Kk yatakarlla bir vesife halini slmış ve her | fakir, orta balli çifçi ailesi arasında ada | kilde daha mükemmel bir tarzda ini ederler, III — Çiçekçiliğe aid istediğiniz şekilde m tişar etmiş kitab yoktur. Alman- ilizce, Fransızca Ilsanlarında yas mükemmel klâsik kitablar vardı. salon çiçekçiliği hakkında ya- ndresinf yazdığımız kitabı Praktische Blumnezve hn zimmer, G, Verlag İrowilz C, Berlin und biumenpileğe Sohn. Sakız ve yasemin dalları, yaprakları üzerindeki beyaz lekeler İzmir, B. Hüsnü Vamık; Zarfın içine koyduğunuz sakız ve yasemin yaprakları, dalları üzerinde görülen beyaz noktalar Koşnillerin kendilerini ihtiva eden ka- bukları altındaki halidir. Bunlara karşı kullandığınız bildirdi- ğiniz kanakillâdan maada yüzde bir bu- çuk nisbetinde arab sabunu, yüzde 2 - 3 nisbetinde tütün suyunu karıştırarak is- #imal etmeniz muvafık olur, Bu söylediğimiz ilâçları çiçeklerin, ne- batın bütün aksama pulverizatörle, ve ya Filit tulumbasile jikişer, üçer gün Silalarla, $ - 4 defa pulverize etmeniz zımdır. Bu ilâcı, şimdi İstimal edebildiğiniz gi- bi, ilkbaharda, nebatlara, çiçekelre Sü yürümezden önce yapmanız daha muva- fıktır. Bu takdirde ilâcin terkibinin daha kuvvetli olmasi icab eder. SENELİK $ AYLIK #4 AYLIK 4 AYLUK 150 Posta Hthadına dahil olmıyan ecnebi memleketler: Beneliği 000, altı aylığı 1900, öç aylığı 1000 kuruştur. Adres tebdili için yirmi beş kuruşluk pul göndermek Yazımda. Rebiülâhir 26 — Ruzukasım 51 & İmsak Güneş Üğle İkindi Akşam Vat K.. 626 BAS 431 8321200 203 Va, 210 1945 2148 8 12.16 16,17 İdarehane: Babıkli civarı * Acımusluk So. Yeni telefon numaralarımız Gazetemizin telefon numaralarında değişiklik olduğu için yeni numara- ları okuyucularımızın dikkatine ar- zediyoruz: Başmubarrir Yanı işleri İdare, ilân ve abone Akşam matbaası (Müğür) 20497 için kendini düşürücü hareketler yap- mağa bir türlü razı olmamıştı... Razi olmadı ama, eninde sonunda olacak... Çünkü fıkaralıktan son derece korku yor... Zengin olmak istiyor ve olacak... Gene eskisi gibi etrafa hased ve gıl- talar saçmanın zevkini tatacak.. Ölüm kadar acı saydığı para sıkıntı- sını çekerek hayatının son günlerine ulaşmak istemiyor!.. Mezellet içinde yaşamaktansa, beynine bir kurşun sıkmak daha hayırlı... Günün birinde Taksimde seneler- denberi kira ile oturduğu lüks apar- tamanın artık parasını veremiyecek hale geldiği için köydeki bu köşke ta- şındı, Yeni girdiği bu evle beraber, önünde yeni bir ümid ışığı parladı: Lütfi bey onu seviyor... Bu, pek zen gin bir adam... Bir kaç yüz bin lirası olduğunu herkes tasdik ediyor! . Muvazeneli ve sakin bir kafayla hesapladı: Hayatının son kozu, işte, önüne çıktı... Azami istifade etmeli... Yok, artık bu sefer tereddüd etmi yecek... Emeline varmak için, her ş€- yi, her şeyi yapacak! Bu «her şey» sözünün ne mânalâ- ra geldiğini biliyor: Haftalarca kur- nazlıklar düşünecek; plânlar kura cak; Lütfi beyi elde etmek için her türlü fettanlığa başvuracak!..