AKŞAMDAN AKŞAMA. Aliller ve dilencilik Köprü iskelelerinden birinde, par- Bir ihtiyar yaklaştı; elindeki para- yı uzalarak: — Al yavrum. — Affedersiniz efendim. Başkasi- na veriniz. — Ne v? Niçin almıyorsun? — Ben dilenci değilim! Hayretle bakındı. — Nasıl dilenci değilsin? — Efendim iki bacağı kesik olan ve yerde ellerile yürüyen herkes di- lenci değildir a... Benim mali vazi- yetim yerinde... Elhamdülillâh ailem Iyese kusura bakma... İhtiyar, yarı mahcub, yarı şaşkın uzaklaştı; kalabalığa karıştı. Yan gözle baktım: Hakikaten, malülün başında İyi cins bir fötr şapka, sırtında da mü- kemmel biçilmiş bir ceket, ipek göm lek vardı. Hattâ boyunbağında da bir inci iğne takılıydı. Biraz sonra, şık bir kadın, söz söy- lemeksizin bir çeyrek attı. Adam, hiddetlenmeden seslendi; Bayan!.. oYanıldınız, yahut yanlışlıkla düşürdünüz.. Ben muh- taç bir adam değilim. Kadın, parayı yerden alıp alma- mak arasında mütereddid kaldı: — Lütfen siz bir muhtaca ve rin! - diyerek kalabalığa daldı; âdeta kaçtı. Beş on dakika içinde ayni hal mü- teaddid defalar tekrarlandığı için alille konuşmağa başladım: — Halk yanılıyor, gücenmeyiniz... Zira, pek çok insanlar, uzviyetlerin- deki noksanı teşhir ederek merha- met celbini meslek edinmişlerdir... Sizin müessif haliniz de bu sebeble nazarları yanıltıyor. Gülümsiyerek ve nezaketle; — Biliyorum ve alışkanım.... - de di. - Bu, her günkü derdimdir.. Bir yerde azıcık durdum muydu önüme bir kaç lira mikdarında para atılır ve ben reddederim... Fakat geçenlerde bir manzaraya şahid oldum: Ya mamda bir âma duruyordu. Onun da avucuna para sıkıştırdılar. «Utan- mazlar! - diye asabi asabi bastonunü salladı, - Ben mukaddes bir gaye uğ- runa bu hale geldim ve devlet bana bakıyor... Dilenci değilim... Ne hak- la?.. Ne hakla?...» ve gözsüz çeşim- hanelerinden yaşlar boşandı Meğer münevver bir adammış; va- pura girince ahbab olduk, Yanyana oturduk; — Bu neden ileri geliyor, biliyor musunuz? - deği, - milletimizdeki yüksek şefkat ve merhamet hisleri- nin teşkilâtlanmamasından!.. Bir alil, ailesi zenginse, benim gibi kur. tuluyor; yahut ta mukaddes bir emelle o hale gelmişse devlet kendi. sine bakıyor. Fakat bir cemiyet için- de türlü türlü sebeblerle felâkete uğ- rıyanlar vardır, Bunlara da cemiye- tin bakması gerektir.. Halbuki, işte görüyorsunuz... Halktaki para ver- mek arzusu ya böyle, boş yere benim gibilerin önüne saçılıyor; yahut ta özrünü teşhir etmek sıyrıklınığı gös“ terenler, mahcub, namuskâr ve fakir alillerin de hakkını topluyor. Bu işi teşkilâtlandırmadan dilen- Di önüne geçmek te kabil değil Floryanın imarı Bu sene Floryada tesisata 670 bin lira sarfedilecek Floryadaki Deniz köşkü ile müşte- milâtının Maliyece Belediyeden 370 bin liraya satın alındığını yazmıştık, Bu satışa ald muameleler bitmiş, köş- kün tapusu hazine namına çıkmıştır, Şimdi köşk ile müştemilâtı Maliyenin olmakla beraber, Floryanın B. Prostun plânına göre imar ve tanzimi işine gene Belediye tarafından devam edi- lecektir. Köşkün Mâliye tarafından satın alınmasının sebebi, Floryanın imarı için hazırlanan plinm biran evvel tatbikine aid mali imkânı hazırlamak- tır. Belediyenin Maliyeden aldığı bu 370 bin lira Floryanın imarma sare dilecektir, Bundan başka geçenlerde yazdığımız gibi - Floryadaki arazinin istimlâkine tahsis edilen 300 bin lira- lık bir para da imar plânının tatbiki- ne sarfedilecektir. Bu suretle bu sene Belediye Florya için 670 bin lira sar- fedecaktir. Bu para ile Floryanın bü- tün iç yolları, yaya kaldırımları, ka- nalizasyonu, henüz daha inşa edilmi- yen plâj kenarındaki soyunma ve İ$- tirahat kabineleri, plânda gösterildi- gi gibi, tesis edilecek orman ve park yerlerinin teşçiri işine başlanacaktır. Bu paradan bir miktar artarsa bura da yapılacak büyük turistik otelin de inşasına teşebbüs edilecektir, Yeni mektepler Ders senesi başına kadar tesisat bitecek / Orta tedrisat umum müdürü B. Avni, Hselerle orta mekteplerin imti- hanlarında hazır bulunmak üzere ha- ziranın on beşinde şehrimize gelecek- tir. B. Avni mektep imtihanlarını kon- trol ve mürakabe ettikten sonra önü- müzdeki ders yılında açılacak olan ye- ni lise ve orta mekteplerin yerleri, bi- naları hakkında da tedkikat yapacak ve bu tedkikatını vekâlete bildirecek- tir, Yeni liselerle orta mekteplerin kad- roları, binaları ve tedrisat levazımı ta» til aylarında hazırlanacağından, bun- ların ders senesi başında (faaliyete geçmeleri temin edilecektir, Bir otomobil bir motosik- letle çarpıştı, 2 yaralı var B. Necatinin sahip ve idaresinde bulunan hususi otomobil, evvelki ge- ce Fenerbahçedeki Belvü oteli önün- den Kızıltoprak istikametine doğru ilerlerken mukabil istikametten ge len sepetli bir mobösikletle çarpışmış” lar, neticede motösiklet haylıca ha- sara uğramış, ayni zaman motösikle- ti idare eden B. Yani omuz ve ayak- larından, sepette oturan B. Niko da her iki dizinden yaralanmışlardır, Kazaya polis el koymuş, yaralılar tedavi altına alınmıştır, Kabahatın motösiklette mi, otomobilde mi oldu- Haklı şikâyetler Üç aylıkları alırken çekilen azap «Bit ayak bin bir ayak üstünel» di- ye bir tabir vardir. Dul ve yetim maaşlarının dağıtıldığı yerler - bina- ların boğucu vaziyeti nazarı itibara alınmasa bile - işle o vaziyettedir: MA haşerallah! Cumartesi günü Beyoğlundaki pars alınma yerine saat dokuzda gitim. Benden #onra gelenler sıraya sokul- madı, Başka bir gün uğramaları söy- lendiği için boyunları bükük döndü- ler. Ben ise, bu sıcakta ve iğne atal- alabildim. bu kadâr memurları var, Böyle fevkalâde günlerde iki yerine altı gişeden para dağıtılamaz mı? İnsanı üç saat kırk dakika ve «zab içinde bekletmek ne demektir? Elbette bu işi bir nizama sokmak kabildir. Gazetenizde de bir kaç de- fa ayni mevzua temas edildiğini oku- dum. Makamı aldi niçin ehemmiyet vermiyor? in memurlarının, Amirlerinin de ileride elbet mütekaldleri, yetim- leri, dullar olacak. O biçareler de bizim bugün çektiklerimizi çekecek- ler, Bari sırf bü fikibet düşünülse de intibah hasıl olsa... Tâmia Ç. Kıskançlık Bir kadın eski kocasının yeni karısını yaraladı Evvelki gece yarısına doğru Tünelde Büyükhendek semtinde tehlikeli bir yaralama vakası olmuştur. Suçlusu bir kadın olan bu hadise şudur: Beyoğlunda oturan ve ticaretle uğrar şan B. Hayımın karısı Fulya, evvelki gece saat yirmi üçe doğru, kocasına, kız kardeşine gitmelerini teklif et miştir, r Epey zamandanberi baldızını ziya- ret etmiyen B, Hayım da karısınm bu arzusunu mufaık bulmuş ve beraber- ce baldızının evine gitmişlerdir. B. Hayimle karısı, burada hiç umman dıkları bir sahne ile karşılaşmışlar- dır, Fena bir tesadüf eseri olarak B. Hayımın, madam Fulyayı almadan evvel boşadığı eski karısı Ester de oraya misafir gelmişti. Ester, eski kocasini yeni karısile beraberce karşısında görünce dayar namamış ,bir aralık odadan çıkarak kendisine bir yaralama âleti aramiş- tır, Bu araşlırma esnasında eline bir şiş geçmiş ve bu şişle Ani olarak odar ya girmiş, madam Fulyanın bacakla” rına doğru saldırmıştır. Ester, şişi Fulyanın bacağına sok- muş ve sivri uçlu şiş ete bir hayli saplandığı gibi kadın fazla kan zayi etmeğe başlamıştır. B, Hayım, der- hal hadiseden zabıtayı haberdar et- miş, çok kan kaybetmiş olan madam Fulya Balat Musevi hastanesine yar Kese kâğıdları Belediye bu işi sıhhi bir şekle sokacak Esnafın kullandıkları kese kâğıtlar rının imali tarzı son zamanlarda nâr zarı dikkati celbetmiştir. Bu kese kâ- ğıtları muntazam değildir, Eski def- ter, kitap yapraklarından yapılan bu kese küğitlarının dipleri bazan on, on beş gram ağırlığında bulunan bir takım kâğıt kırpıntıları ile doldurulk maktadır, Bundan başka kese kâğıt- ları iki, üç kat kâğıdın birleşmesile imal ediliyor. Bütün bunlar, kese kâ- Kıdının ağırlığını temin etmek ve ağır. lıktan istifade etmek içindir. Hiçbir sıhhi kontrolden ve fenni mürakabeden geçmeden han bodrüni- larından yapılan bu kese kâğıtlarının. içine doldurulan kâğıt kırpıntılarını toplıyan bir takim çingeneler vardır. Bunlar geceleri çöplükleri, Balıkpaza- rı, Asmaaltı gibi yerlerdeki ticaretha- nelerden sokağa atılan kâğıt parçalar rını, çuval, paspal kırpıntılarını top- uyarak kese kâğıdı imalâthanelerine satmaktadırlar, Belediye, kese kâğıdı imalini sıhhi bir şekle sokmak için tedkikata başlar miştar, Bir kadına sarkıntılık eden biri yakalandı İspiro adında biri, Aynalıçeşmede Katina adında bir kadına sarkıntılık ettiğinden (yakalanmış, Beyoğlu mahkemesine verilmiştir. Meyva bollanıyor Çilek 20 kuruşa kadar satılmağa başlandı Son günlerde Ereğliden bol mikdar- da Çilek gelmektedir. Çileğin peraken- de fiati 25 - 30 kuruştur. Manavlarda en iyi çilek 30 kuruşa satılıyor. Seyyar satıcılar 25, hattâ 20 kuruşa kadar çilek satıyorlar, Arnavudköy çileği 40 - 45 kuruştur. Piyasada bu çilek de bollanmağa bâş- lamıştır. Yakında fiatinin inmesi bek- Bu sene kiraz pek azdı. Son günler- de fazla mikdarda ve iyi kiraz da gel- meğe başlamıştır. Kirazın kilosu 20 - 30 kuruştur. Birkaç gündenberi Adanadan kayı- sı geliyor. Kilosu 60 - 70 kuruşa satıl- maktadır. Yakında şeftali ve armuğ gelmesi bekleniyor. Temizlik işine ehemmiyet veriliyor Belediye geçen sene yanın gündüry. leri sokakları suluyor, geceleri de bi- yük caddeleri yıkıyordu. Bu sene bu lan tebilgatta sokak ve caddelerde kar Xa Şimal de işi şairliğe dökmüş Bay Amca!... Dün gece bize geldi, yeni | nın dallarına, yazdığı şiirini okudu; «.. (Gözlerimin kuyruğunu saçları- Çopur Ayşenin fistanı gibi «.. Bekâr Osmanın mintanı gibi, astım... ağn mii ği sna lim amm ŞE nn, nm m mmm inin ninisi mmm malminmniypiziilrilişininy ikilinin iiyamslilemimnmğimiisyaymmemikayiiimekeniiiğikmnnummukiliinimiiii PA 3 ISTANBUL HAYATI Kişi refikinden azar! Mühim bir iş üzerinde görüşmek is» tediğini söyliyerek beni matbaadan çı kardı. Yolda: i — Ayak üzeri konuşamayız. Bir yer. de oturalım da görüşelim. Şimdi sanf dört buçuk. Bir sipariş için saat alti- da Taksimde bulunacağım, O zamana kadar konuşuruz. Dedi ve beraberce bir kahveye girdik, Oturur oturmaz söze başladı: — Kahveye yalnız gelirsem duramı- yorum. Mutlaka oyuna dalıyorum. Şimdi seninle beraber olduğum için oyundan da kurtulurum, Gelelim, ko- nuşmak istediğim şeye: Erenköyünde- ki bizim büyük" köşkü biliyorsunuz ya. — işinden ayırdım. Zaten ben de oyun ©y« namak istemiyorum. Fakat, şu arka- daşın hatırını kırmak da biraz uygun; | suz olacak. Geçen gün tavla oynuyor. o “| duk, onun bir işi çıktı ve oyunu yari da bıraktık. O üç oyun almıştı, ben dört İki oyun kaldı. Müsaade oeder- sen şunu tamamlıyalım, Pek çabuk biter, Boynunu bükerek kalktı: — Çek rica ederim, sakın darılmı. Diye işi de sağlama bağladıktan son ra yandaki masaya geçti. Tavla şakırtı. sı başladı. Yarım kalan oyunu tamam; ladılar, Yenilen arkadaşı: g — Olmaz, dedi, Bunu saymam, Bir beş dnha yapalım. d Dostum gene bana döndü; 4 — Canım sıkıldı ise bırakalım Fa- kat, bir beş oynıyacağız. Çabucak biti. ririz. Cevabımı beklemdeen tekrar oyuna başladılar. İkinci parti de bitmek tne- re iken fki kişi daha gelip dostumun çabukça bitiririz. Diye dayattılar, Tavla kalktı, kâğıd oyunu başladı. Bir aralık saate baktım. Yediye ge- liyordu. Fakat oyun daha yarı bile ol. Odun kömür vaziyeti tedkik edilecek Geçen kış uzun ve devamlı sürdü- gü için şehrin mahrukat stoku azal mış ve ilkbahara doğru flatler pek artmıştı. İstanbulun kışlık mahrukafa her sene bu mevsimde piyasaya gel meğe başlar, l Belediye, mahrukat piyasasının si parişleri etrafında tedkikatta bulun- mağa karar vermiştir. ... Nasıl?... B. A. — Bir vatandaş kaybettik de