1938 em, al- “ me alırmış. 2 Nisan 1938 AKŞAMDAN AKŞAMA | Yankesici hikâyeleri Bilmem «puason davril» miydi? Dün- kü Haber gazetesinde bir ilin okudum: Birkaç sütun uzunluğunda bir açık mektup... Altında, parayla reklâm ola- bu yazı, bir yankesiciye hitaben kale- «Filânea gün filânca kılıkta olan filânca eşkâldaki zarif ve şık zat!.. Be- Nİ şt şu yerlerde, şu şu şekillerde ta kip ettiniz ve cüzdanımı aşırdınız. İçin- de elli lira vardı, Paralar sizin olsun, Fakat bana © cüzdan şimdi ölmüş olan kıymetli bir insan tarafndan hediye edilmişti, Üstelik, elli, yüz lira vere- yim; lütfen o hatırayı iade ediniz. Bu hususta sizinle anlaşalım!» diyor. “Şayed vermezseniz eşkâliniz aklım- dadır. Size elbette bir gün bir yerde raslarım, polise teslim ederim!» diye de tehdid ediyor. Yakıâ cüzdanın bir balık derisinden | Yapılmış olduğuna dair izahat yok am- ma, ben gene «puason davrili olmasın» dan şüphelendim. sö Fakat bu münasebetle de aklıma | hikâyeler geldi. Birinci: Ahmed Haşim bizzat anlatmıştı. Bir ! gece evine girip limbayı yakınca her yerin karma karışık olduğunu; fakat hiç bir şeyin eksilmediğini görmüş. Küme €dilmiş, yükte hafif, pahada ağır öteberinin tam üstünde bir mek- > duruyormuş. Açıp şu satırları oku- uğ «Üstad Ben edebiyat merdklin bir Tarsızm. Burasının size aid oldü- Yunu bilmeden girdim. Tam bütün İşimi tamamladım. ki, duvarda Bir ves sim. görerek sizin evinizde olduğum | anladım, Mahcubane çekiliyorum. EŞ- yanıza el sürmek mi? Aslal..» Bu hikâyenin Fki sakat yeri var: Bİ- Tİ, Avrupah bir artist hakkındada rivayet edilmesi... Artık tevarüd. mü, İntihal ma bilemem... İkinei mahzuru > vaktile gazetelerde yazılmış olma- Diğer hikâyeyi bugün ilk defa ola- rak bizim muharrir arkadaş Mustafa Ragb'dan dinledim. Sanırım, gayrı münteşirdir: Nereden para çıkaracağını düşünen meşhur sefih ve zeki münevverlerimiz- den biri, tramvayda bir yankesicinin elini, cüzdanını kurculadığı esnada Yirppadak yakalamış: — Yürü karakola... Ve polise demiş kiz — Ben filâncayım... İşte bunu bu Vaziyette tuttum... Fakat paramr aşı- | MP bir arkadaşına daha evvelinden vermiş alacak... Çünkü 160 liramın ye- rinde yeller esiyor... — Evet, beyim... Zaten tanırız men- deburu... Sabıka erbabındandır... Söy- le buaklım... Paralar kimde?. — Vallahi, billâhi ben... — Daha konuşuyor. öyle... Yankesici bakmış ki çare yok, şirket halinde çalıştığı arkadaşlarını bildir- miş. Onlar da, başkalarından aşırdık- ları paralardan 160 kâğıdı tamamla. Mışlar... Verip kurtulmuşlar... Aradan birkaç zaman geçmiş, vaka kahramanı münevver, bastonumu sal- layıp Beyoğlunda yürürken biri eline Yapışıp hürmetle öpmüş... A... mahud. ma — Kasımpaşa spor klübü sahası Plân imar şubesince görüldükten sonra inşaat yapılacak Dahiliye Vekâleti, Kasımpaşa spor klübü için bir İdman sahası ittihas edilmek üzere Kasımpaşadaki Âşık- lar mezarlığını kKlübe terketmişti, Spor klübü, bu sahayı tanzim etmeğe başlamış; fakat belediye imar mü- dürlüğü, sahanm gelişi güzel tanzim edilmesine itiraz ederek Inşsatı tatil eltirmişlir. Kasımpaşa spor klübü idire heyett Azam dün belediye fen heyeti müdür- lüğüne müracaat ederek inşaatın ta- til edilmesinden şikâyet etmişlerdir. Belediye, fen heyeti vaziyeti tedkik edecektir. Belediye her türlü umumi sahaların şehir plânmda takib edilen esaslara uygun olmasını istediğinden ! Kasımpaşa spor sahasının tanzimi plânı da imar şübesince tedkik ve be- lediyece tasdik edildikten sonra in- şaatın devamına müsaade eğilecek- tir, Istanbul surları Bir kısmı yıktırılacak, bir kısmı tamir edilecek Şehircilik mütehassıs B. Proste şehir plânının avan projesini yapar- ken İstanbul surlarından bir kısmı- | nan yıklırılmasını muvafık görmüştü. Bilhassa harap ve kısmen yıkılmış olan surların yeniden tamir edilerek ihya edilmesi büyük masraflara teva- İuk edeceğinden mütehassıs, az mas- rafla muhafaza edilecek olan kasımla- rm muhafazasına tarafdardır. Edir- nekapı surunun bir kısmile Yedikule surları aynen muhafaza, edilecektir. Müzeler idaresi surlar hakkindaki mütalâasını belediyeye bildirmiştir. Yüksek tedrisat umum müdürü geldi Yüksek tedrisat umum müdürü B. Cevad dün şehrimize gelmiştir. Umum müdür, Üniversitede ve Güzel Sanat- lar akade: e yapılan inşaatı ma- hallinde tedkik edecektir. Aynı za- manda Üniversitede de teftişler yapa- caktır, Dün hapishaneden 20 mah- küm Bursaya gönderildi Hapishanede bulunan mahkümla- rın rakline devam edilmektedir. Dün de yirmi mahküm Bursa hapishane- nelerine gönder küm kalmıştır. Bunl mez yikma amı i — Burak öpeyim ağabeyciğim! - de- miş. - Pirimize çatmışım o gün me- (Vâ-Nü) ŞEHİR HABERLERİ Haklı şikâyetler Plâna hacet olmadan yapılacak işler Hiç şüphe yok ki, hazırlanan imar plânı İstanbula yepyeni bir şekli ve- Eecek, güzelleştirecek, Fakat bu bi- yük plânm tatbikini belleyinceye ka- dar, plânın esaslarına dakunmuyacak fak tefek faaliyete ncaba imkân yok mudur? Meselâ Şişhaneyokuşunun başında metrik bir karalni binazı ve bir ku- ru çeşme vardır ki, burası, yokuşun bir başındaki belediye binasile tezad teşkil edecek derecede harıb ve peri- gan, gözleri rahatesz Şehri hayrete düşürecek bir şeydir. Daha buna benzer nice yerler var» dir Ki İauzim ve İmanı biç bir zaman n tatdikin! beklemeğe ih- | Gazi Çok çocuklu hâkimlere ikramiye Kura neticesinde kazanan hâkimler Kanun hükümlerine göre çok ço- cuklü hâkimlere nisanın yirmi beşin- de dağıtılması kararlaştırılan ikra- miyelerden birincisini dokuz çocuklu olan Manisa mahkemesi âzasından B. Celâl kazanmış; kendisine 720 lira ve- rümesi kararlaştırılmıştır. Altı yüz kırkar lira ikramiye almaları icabeden diğer sekizer çocuklu: hâkimler ara Mecidözü hâkimi B. Ali ile İstanbul asliye birinci hukuk mahkemesi reisi, B. Suphi kazanmışlardır, B, Suphi 1244 doğumludur. 1310 senesinde evlenmiş ve 1313 senesinde adliyeye intisap etmiştir, Aslen Ma- raşlı olan B. Suphi adliyede muhtelif metmıriyetlerde derece derece yükse- lerek bir müd anbul asliye birinci hükük £ reisliğine tayin olunmuştur. Evlendiğindenberi n kırk dört sene zarfında sekiz çi ui olmuştur. En büyük çocuğu bayan Emine kuk yaşındadır, Kendisi evli ve üç çocuk annesidir, İkinci çocuğu bayan Hay- riyedir ve duldur. Üçüncü çocuğu B. çocuğu B. Kemal otuz iş göz doktorudur. çocuğu vardır. Beşinci çocuğu bayan Naime dört çocuk annesi, allıncı ço- cuğu yirmi dokuz yaşında B. Nured- n da evlenmek üzere bulunu- inci - çocuğu B. Hilmi yirmi uk B, Necib hesabına et mektedir, Bu suretle B..Cuphi, refikası, kız- ları, oğulları, damatları, gelinleri ve torunlarile beraber yirmi iki Kişilk bir aile teşkil etme! z — Bu oğlanda bir başkalık var bay Amca, ne anasına benziyor, ne banal. «. Bütün merakı musiki... ,. Kedi miyaylamasından tut da... sında da kur'a çekilmiş ve neticede | Lütfi 37 yaşında ve halen Maraşta | bulunmaktadır. Onun da üç çocuğu vardır. Bir | Kulakların esrarı anlaşıldı Bir tıp talebesi yolda düşürmüş Sultanahmedde Mehmedpaşada Çe- lebi sokakta bir kâğıda sarılı olarak bulunan bir çift insan kulağının ma hiyeti hakkında zabılaca yapılan tah- kikat bitmiştir. Kulaklar, o civarda oturan 'Tıp fakültesi talebesinden biri tarafından tedkikat işin eve götürü- lürken kazaen düşürülmüş ve iki“ç0- cuğun eline geçmiştir, Buna nazaran. hâdise üzerinden her Kangi şeki'deki şüpheler orladan kalkmıştır. Bugün 500 seyyah geliyor Milvoke vapurile bugün-şehrimize beş yüz seyyah gelecektir. Seyyahlar vapurla Boğazı o gezeceklerdir. Bele- diye, limanımıza gelerek seyyahlara şehir hakkında umumi malümat ver- mek üzere bugünden itibsren yeni bir usul ittihaz etmiştir. Vapurda bülun- durulacak belediye turizm şubesi me- murları oparlörlerle Boğaz ve şehrin diğer kısımları hakkında izahat vere- ceklerdir. Bu usul, gelecek bütün sey- yah vapurlarında tatbik edilecektir. Mezbaha bütçesi 497 bin lira noksan Şehir tiyatrosu, konserva- tuar, düşkünler evi bütçe- leri meclise verildi İ Belediye reisliği, Karaağaç mües- sesesi, Şehir Tiyatrosu, Düşkünlerevi (Darülaceze), Konservatuar mües- seseleri hakkındaki mülhak bülçeleri şehir meclisine vermiştir. Bu bütçe lerde bütçe encümeninde müzakere edilecektir. Mezbaha, soğukhava deposu ve pay mahallinden ibaret olan Karaağaç müessesesinin bütçesi 937 senesindeki bütçeye 167,001 lira olarak konmuş ve 1,137,600 lira olarak tahsilât yapıl mıştı Etten alınan rüsumun indiril mesi münasci le bu seneki Kara- ağaç müessesesi bülçesi 497,265 nok- sanile 1,100,600 lira,oluruk tespit edil- miştir. Bu 497,265 lira hükümetçe yapılacak yardım ile kapatılacaktır. Diğer bütçelerde geçen seneki bütçe- den bir fark yoklur. i ! 4 afyon ve heroin kaçakçısı yakalandı Beyandd& Enveradında birinin İ afyon kaçakçılığı yaptığı haber slın- mış, dün evinde bir mikdar diyon bu- Tunmuştur. Tahtakalede Refet, Nimet ve Celâl adında üiç kişi de heroin ve sigara kaçakçılığından yakalanmıştır. Yangın başlangıcı Burgüz odasında bay Medeninin sanatoryomunun, Fatih tramvay te- vekkuf yerinde Kâzımbey apartıma- ” Binıl, Şişlide Narmanlı apartımanı- nin Bacaları tutuşmuş, derba|) yetişen itfaiye tarafından söndürülmüştür. ... Keten helvacıya kadar bütün se8- lere hayran!... Biraz büyüsün, Cemal Reşide çırak vereceğimi... SOHBET Bir mısrağ Sanat eseri daima irade mahsulü. dür. Tesadüfen vücude getirilen gü- zelliklerin bir kıymeti yoktur demiye- ceğim: onlar da bir an için gözümüzü veya zihnimizi şad edebilir, Fakat sa- hiblerinin bir sanatkâr olduğunu is pat etmez; çünkü onların iradesi ha- ticinde, hattâ onlara rağmen vücud bulmuşlardır. Dikkat edin: hemen her giin şurada burada konuşurken birkaç mevzun söz duyarız. Yahya Kemal bir zaman- Iar dükkün Yuğlünn rağ. arardı; «Meşhur börekçi Ahmet Usta» ve «Envan nefis tatlılar var» gi- bi şeyler bulmuştu. Fakat bunlar - ve bunlar gibi niceleri - mevzum olmakla beraber masrağ sayılamaz, çünkü, gü- zel değildir... Acaba? Onları hiç bir şairin, sanat- kârın güzelleştiremiyeceğini iddia ede» bilir miyiz? Kim bilir? Belki bir mün- zumede... Çünkü musikiden bahsedi- lirken şöyle bir söz duymamız kabil dir: «Rast mahur ile, uşşak muhay. zel olduğuna kaniğim. Türkçede öz şiire, kelâmın adeta maddi bir «nes ne. oluvermesine gösterilecek em iyi açılır arşa kadar, - Rast mahur öle, uşşak mubayyerle döner.» Beyitte ev> velâ «cinas» göze çarpıyor: şalr wdö- ner» sözünü hem musikideki mağna- sında, hem de «raksetmek. mukabili olarak kullanıyor. «Cinas», şiiri bu- günkü telâkkimize göre hiç de iyi hir sinirlenmemiz lâzımdı, Halbuki hay- ran oluyoruz, Denilebilir ki: «Yahya Kemal'in beyti eski şiir telikkisine göre söylen- miştir; sair divan edebiyatı estetiğine uyduğu için cinası da kabul elmesi lârımdı. Bu zarureti hissettiğimiz için sinirlenmiyoruz. «Bu muhakemenin doğru olmadığını sanıyorum; çünkü | biz, divan edebiyatında da cimastan kurtulmuş, şimdiki şiir telâkkilerimi- ze uygun parçaları seviyoruz. «Aceb hamüun - 1 hayrettir beyaban - ı maha- bet kim - Fegan -ısadceres peyda, vucud - 1 kârban gsib beytinin bir ha- rika olduğunu söylediğim zaman «ta- rihi. düşünmüyorum, bugünkü zev- İ kimle hüküm veriyorum, Demek ki Yahya Kemal'in beytini, İ cinastan hoşlanmayışıma rağmen s€- yiyorum. Hatta o beyti okurken değil. se de onun üzerinde düşünürken ci- nas hakkındaki kanaatim sarsılıyor, «Cinas muhakkak fena bir şey değil, © da bir güzellik unsuru olabiliyor, biç olmazsa güzelliği sarsmıyor» diyo» rum, O mısrağı bütün manzume için, ya- hut bulunduğu beyt için mi seviyo. İ rum? Şüphesiz onların da tesiri var, Zaten onu herhangi bir musiki müsa- habesinde sadece malâmat veren bir söz olarak duymuş olsaydım güzelli- ğini derhal kayrıyacağımdan şüphe (Devamı 4 üncü sahifede) Nurullah Ataç İZ ea — B. A — Dun et de o zamana kadar civarınıza hir radyo amatörü gelme- sini...