> i seopBta” bağ Bükük skp Şi ee 4 Aben har ERMAN A $ ĞAĞİ tüşttetedisikvir 4 RĞEt sentiştler VE in YERİ a 20 Mart 1938 AKŞAM EE Yemek isiiToek merakı Jj tt O Zehra arkadaşı Münevvere: — Mesudum Münevverciğim... Me- sudum... di , nişanin Hamdi tam istediğim gibi bir erkek... Geçe gün bilmem nasıl iyi Yemek pişir- ekten bahis açıldı. Hamdi bana ni dese beğenir: — Benim miüiteki işlerine çok heve- vardır... Erkek sinem e ye- mek yişirmesine bayıl ba- zan kendi kendime Li inle icad ettiğim de olur, Evlendikten sonra ben sık sık mutfağa girer, sana güzel ık el yemekler pişiririm. şık sofralar kurarım... dedi. Münevver... Ne ikemmel eri e- mi?.. Daha şimdiden ev işlerinde a yan ek istiyor... Hamdi- çorba pişirmı İçin Ha yi ii bir ie imei ğime o memnunum, Oo derece Herhalde evlenince anin Münevver mah- Zun mi — mami dedi, benim lil seninkinin iyisi Dahi den: mutfakta mi yoktur » gıpta ediyorum Zehra. is katen kimbilir ne Yk rahat iri an bir kaç ay geçti. İkisi de ev- Aradi lendiler, EEE ten Zehranın koca; ası Pp di yemek pişirmesini, mutfak tında böyle acaib bir yemek yememiş- © ei kere el zlu iy v dan son- yağı ER umbur cumbur ii Mana kocasının na m e bir şey söylemedi. e yasi ES eri yaptığı öteki Ya a elma tatlısı da hiç bir vi benzemiyordu. Hamdi'de yemek pişirmek merakı âdeta bir hastalık halinde idi. Her eve eli kolu > olarak geliyor, kapıdan girer girmez simi karıcığım.. tarifi dum... - Hemen m bu ep Şi sana pişi) Diyerek m yn Hamdi şeyi yeni bir yemek yesin girip bi sonra elini ötede beri utuyor. gi eğ leri; diye her tarafı darmadağınık ediyor- du. Zehra onun arkasından merdiv: ut bir et parçası, koridorda bırakılmış bir avuç fasul- ye, daha ve gelmiyecek yerlerdi 'Hamdini, uttuğu öteberiyi toplu- yordu. Genç kadın yavaş yavaş Hamı inç yemek pişirmek merakından e si meğe il aştı: 'n kadın yaratılmalı idin!.. Bu ne sarar Gani .. diyordu. Hi Mei ri Her- miz m merak V; i bal a ye, çiçek yet tiştireğe R beslemeğe, kimi pula, 2 lk yon yapmağa meraklıdır. Benim ü evkim bu işte... Mkktağe ma... Hamdinin. hali de şikâyet — Münevverciğim... Sen mesud kadınsın... diyordu, koc fağa bile girmiyor değil mi? Ne A, Ah benim halimi bir bilsen... Bir bilsen... diye derdini döküyordu. Bir mezun gününde gene e di: — Karıcığım... Sen buş sinema- ya git... Ben yemek yiçireceğim: diye- rek mutfağa girmişti. Zehra sinemadan dön önünde müthiş bir Enis oeii aiye otomobilleri kapının önüne dayanmıştı. yesen ein kocasına kapının — e ai Ne var Hamdi? diye Hamdi: — Telâş etme karıcığım, dedi, kü- çük bir yangın başlangıcı... Fakat it- i. Mutfaktaki tahta sön- dürdüler. mi y ” Bu bizim 1 ocağında bir bo- zukluk var galiba... İkide bir parlı- Ecech... Yemek yapmak kolay 8 EŞ son dei Yemek 'pişire- ceğim diye evi akil ni ediyor. ülbastı parçalarını kanapeler üze- sez unutuyordum. Ona sanki ye- k yapmak merakı bende bir hasta” ini pek seviyor: edilmiyecek gibi değildi. Zehra koca- kimin ik haftası Hamdi | sını mutfaktan çikaramıyı eli kölu dopdolu ön Neler Akşam üstü Hamdi eve gelihce genç almamıştı ki... Kilo. “kil MEL, et- ler, sebze... Hamdi, Zehraya in bera- — Sen bü akşam ber ö git. > Kiel ez Sli bir filim Saçlarını yaptır... Terzine uğra... Ak: | var... Ha: — Karıcığım toz.. Ben evde ei git... Ben öteberi al , Yeni bir ye- Mir b kendi elimle sana, yeni | mu ifi okudum. yemeği pişi- Tec: erek ea iv da- Arl 5 Die iie ı tatlı yersin... ii MN... diyeni, Diri & © 5 Ss 5 S 2 dar iğ kocasını anlata kan lir Miyor ie Dün n bir kere... Ben gezip to- O şimdi evde bana enfes ye- mr pişiriyor. Böyle erkek bulunur m saat tam dokuz buçukta eve geldi. Fakat kapıdan içeri girer gir- mez şaşırdı. Dumandan gözgözü gör- müyordu, Eli yüzü isten kapkâra ke- silmiş kocasına: — Hamdi, bu ne hal?. diğ sordu. ber p; Da biz elma ae saa ye de gör. Teşekkür ederim kocacığım... Evin bütün pencerelerini açtılar. Duman dışarıya çıktı, Fakat Zehra- Dun şaşkınlığı ermez arttı. Evin içi darmadağınık olm Elma tatlısı, g5 yarı - safir salonunda or- bir Köye Yeri sağ de ana aklar ii pırasa, aman — a AE imiş 2 >— Aman di me ie bir pu SMA vardı... Acaba al iği yemekleri ortaya çıki tarifi oki eğim... diye, Tiyor; tencerelerin a oturuyor- du, Yemekten illa bi e > ei m peder uzun uzun alar. Safksl ikiniz Hamdi maz e emek m alıp, vi köşe- ye başlıyordu, za- SR ei Eli air — Bak meşhur, yemek üstadı adde- mak için neler e e mek için ağzını açı, yi Genç kızlık zam: kocasının emek pişiren, il le lerine merak- m m e SE çok istiyen Zeh- Ve ye- — İllalih iü senin yemek kar Mn artık bıktım canım. S 2 İL iyamadım La mik ir Pre ai sisme nın böyle hastalık haline gireceği ak- ıma bile gı eg canı Zee in kadı damlı. tutu- yor, yemek Mais için mutfağa gir- mek istiyordu. Fakat o zaman Ham- di: —Y Karıcığım... Senin yemek irmek yok... diyerek onu mutfaki rıya çıkarıyordu. Zeh- evine g arkadaşlarına takdim arıyor, misafir odasına geti- anın bazı pek samimi arkadaş- ln Hand ile MALE sonra genç E — — Zaim. Darılma kocan EE ei .. Soğan kokuyor... di- EE hı yor! Mi bundan Zehra da şikâ- yetçi idi, ğ fağa koşan Hamdinin üstü başı soğan kokuyordu. ig rae bu yele pişirme me- rakı karı koca ne zaman Eikie Beler Ba mdi: — Zatı li irem. Binin kama pe yet bendeki bizar etti. Hele son yangıff başlangıcı ekmeğime yağ sürdü. Karım beni kati surette mutfağa: girmekten menetti. iğim oldu. imi ie işe sürmüyo- — ma yardım. eder ben — Hay, hay, drum, gene beni ye se irmek rakım all öz zeri ne 0: ame iy diyor, vazgeçtim.. (Bir yıldız) Bu akşam Nöbetçi eczaneler ada: Tomas, a Her gece açık eczaneler: Tarabya, Yeniküz, E Emirgan, Rumelihisarı, Or taköy, Arnavutköy, Bebek, Beykoz, paykakçe” ve Anadoluhisarındaki ec- ler her gece açıktır. Posta ittihadına dahil olmıyan ecnebi memleketler: Seneliği 8600, altı aylığı 1900, is aylığı 1000 kuruştur. Adres tebdili için yirmi beş kuruşluk pul göndermek lâzımdır. Muharrem 17 — Ruzukasım * İzenk Güneş Öğle İkimdi çisil si mila yardım ef Evde bir bar- E. 10061143 602 927 1200 —— Bu gördüğün etli, mibanalı, ii dak bile btu » Tale ta ii Va. 426 GD4 1122 15AT 1821 1683 Ne beğenecek misin?. va mutfak işleri m She İdarehane: Babiâli civarı aşi manzarası hiç del ei ee ini a Acımusluk So. hra bu yemekten 2 ça- ERİ a bazan Sik Diz mutfağa im iner Ski buruşturdu. Haya- m ap aleme KAPTAN PAŞA GELİYOR “ Sinandan korkuyorlardı . kartalı, Vatil önünde hü — Hayır. Eskiden tanımazdım. On gün evvel Roma sokaklarında gör- düm onu, Boynuna, sr ve zencir iri uş Vati- kolları kana görüşen bm nereden anla- dın? — Korkunç e emi ii —— ai (Bi ğa inan Tejs, am Sn bir katan diye iie li İri boy Tekli dı 0... — Kia yürekli olduğunu nereden ai kimseden Müd sırtını kamçı ile okşadık- an dişlerini gıcırdatarak gü- Korkmuyordu. imi Kılıç Ali er bu ez dinlerken: lar, gaddarla; — Diye söyleniyordi U. Mahmud vels de iradesini ie yumrul meki sıkarak Zavallı > Diye lime ve gözleri do- Tuyordı Kiliç Al pasa Kaçakçıyı daha fazla söyletmek ist — Haydi m dedi, şarab ve- rin bu Ve kaçak döndü ve korkma bizdeni Sana bir ağı rim sirri bir m ei dinlendik- ten sonra, dönüp gidecekler. Haydi, güvertede levendlerle e emri verdi: Ben çekiliyorum. bu eee; yi ke edip Birimle almağa çalışm! Mühim şeyler siyer hemen bana e verirsi- «Roma kai iri yak kartalından e maramri erir iyice ve - çarçabuk sarhoş ön Venedikli kaçakçının çenesi Değe O artık iç kimseden lâfı esirgemiyor, in kimseden korkuyordu. Şimdi, ay birazda kaçaktıp ğe denizciler haj e li iç an kaçakçi bahseder! kadaşları onu 'şılarında görüyor- muş gibi heyecanlanıyorlar. le) bir delikanlı. Oh, bu: şarab ne tatlı! Kokusu bile insanı İçi n rhoş ediyoı Romada, bütün kaklarda vi ir hayvan gibi do- laştırdıkları Türk - lı ölse de zi- iii ii t, ölme gören Roman şimdi ren dada > 'korl me baş- Sinan , Vati bü- yük kapı üründe, zincirlerini yere rak: «Türk ö en em > zaman, n keki ke Deniz Romanı E. Sertelli ——. Tefrika No. 174 Onu öldüremediler. Türk diyerek, onu yakından görmek İsi a Tü Pul pe m) elilese, Artık Bond “okullarında. Tiellen'ni nin kahrai saretinden “- "ve, Oktavın akli li Romalılara e esalet İşte şimdi de bir baykuş sesi du- uyorum. . Vatikanın tepesinde öten bir baykuş! « Papa bir elile gözlerini kapamış, öteki pi İri ie işa- ret ederek bağırıyor: «Dokunmayın ona! Haydi, yeter rik. . Atın onu lana!» e b delikanlılar! Pa- pa onâ dokunâmiyor. Mesihin adını iğneli ikili 'bin bir fe- lâket yağı gibi e sanın kollarını ve bacaklarını zincir- le ki eşşek Neron onu bir asla- nın ağzına âtacak ve kollarını serbes Ba O, şüphe ei ki, iyi ık aslanı da İmza Tr fari sin: . Hay- di, girme İla meli ve cesur in- sanlar! bir şarab veriniz. Benim şurâcıl sızmama müsaade orda Zi e değil, hür ii sa e «Sinan.. İle geçti adın!..» Kaçak: b. Kihç Ali paşa ari oturmuş, bütün bunları: sonuna kadar dinle. luyordu. Kaptan paşanın gözleri" yaşarmıştı! — Sinan. yavrum! Tarihe geçti adın! Roma sokaklarından sesi gök- lere yükselen senin gibi bir aslan, di ini zindanda kim bilir na- ükrüyor!. Diyerek geldi, yattı Denizciler birer birer çekildiler. Kaçak u nö- betçi kaldı. Türk een Misinaya boşuna gelmemiş! Hiç bii bir hakikat öğrenmiş- lerdi: sie Vatikan zindanlarında yaşıyo, * tan paşa o gün akşama ka- üşündü: inanın adı dünya tarihine ge- nasıl kurtaracağız? Mahmud iz AD paşaya şöy- le bir fikir ie sinyor Veneyro gibi Haci bir Venedikli esir var. Bu o teslim ederek, Sinanı istiye- — Acaba razı olurlar'mı? — iz razı Ol m EE