e ae e a Dünkü futbol me 3.1 bahriyelilerimiz kazandı Maç çok zevkli oldu, ilk haftaymda 1-0 mağlüp çıkan bahriyelilerimiz ikinci haftaymda 3 gol attılar Türk - Siya babriyelileri dünkü maçt an evvel bir arada ırimizin misafiri bulunan İngili bahriyelileri dün Tüksim stadinda Yavuz ve muhriplerimizden teşkil edilen bahriye takımı ile donanma mızın Mâltş seyahati esnasında yap- çın reyanşını oynadılar. Dos- heyecanlı geçen bu maçı bahi- imiz 3-1 kazandılar. Saat 16,30 da kırmızı lâcivert for- ma giymiş olan İngiliz futbolcuları biraz sonra da beyaz forma, Kırmızı pantalon giymiş Türk bahriyelileri ışları #tasında sahaya çık- iren bir merasimden son» ra her iki ım kaptanı birbirine bü- ket takdim ettiler. Amiral gemisinden B. Eamfoyun idaresinde 16,40 da oyuna başlandı. İngiliz takımında santıhaf İnyon, sağhaf Levingston, sağiç Luv, santer- for Robinson İngiltere amatör ta- kımları arasında temayüz elniş oyun- cular. Bilhassa O solaçık'ırı ayi$ donanma bosk şampiyor Bizim bahriye takımı rülmuştu: Ekrem, Hasan, Nuri, Bilâl, Fethi, İsmail, Hakkı, Ad nan, Kâmil, Tayyar... Oyuna bizimkiler başladı. Merkez- den yaptıkları akın İngiliz müdafaa» sında, kesildi. larını solaçıkları avuta kaçırdı. Tam 3 üncü dakikada sağdan yaptığımız bir akında sağiçin sıkı bir şütle yaptığı golü hakem ofsayd addetti- ğinden saymadı. Oyun mülevazin bir şekilde devam ediyor ve her iki taraf ta hakimiyeti lehlerine çevirmek için uğraşıyorlardı. 18 kus Oyunun cereyan şekline'göre her | iki tarafın ırkına mahsus hareketleri | li i İ girdi. Biraz sonra sağiç belli oluyor. ler soğukkanlı, ağır ve hesablı paslarla oynuyorlar. Buna mukabil bizimkiler ateşli, atıl- gan ve cansiparane çalışıyorlar ikadan itibaren bizim bahri- yeliler açılmağa ve süralleri sayesinde İngiliz kalesini sıkıştırmağa! başladı lar, Bu arada çekilen. bir çok şütleri kalecileri ve kıymetli bir oyüncu olan sol müdafileri karşılıyorlard: Bizim: takımda İngilizlere nazaran daha fazla anlaşma göze çarpıyordu. Oyun tamamen hakimiyetimiz' altın- da devam ederken sağdan ani birşe- kilde yapılan bir İngüiz hücumunda sağiçleri sıkı bir burun: şütile takımı- nın birinci golünü yaptı. Bu sayı 25 inci dakikada olmuştu. İngilizler bu golün verdiği neşe ile daha canli oy- namağa ve kalemizi Vehdide başindi- larsa da'bu uzun sürmedi. Bizim ta- kım tekrar açılmağa ve İngiliz tazyi- Imağa muvaffak oldu- yüzünden bir k devre 1-0 İngilizlerin gellbiyetile nihayet- lendi. İline devreye İngilizlerin a Soldan. seribir akın- | po Misafirlerimizin bizim kaleye attıkları gol başlandı. Sol taraftan seri bir muka» bele gören bu hücum: İngiliz kalesinin. önünü karıştırdı ise de uzun boylu güzel bir kafa vuruşile keden uzaklaştırdı. Büz» alan bizimkiler oyun üze- rinde hakimiyet tesisine: muvaffak oldular; Oyun hep İngiliz nısıf saha- sında devam ediyordu Sinci dakikada santrhaf BUâli kale önünde düşürdüler, Verilen fa- vulden Kâmil sıkı bir şütle sol köğe- den beraberlik. golünü yaptı. Oyun | berabere şekle girince her ikitaraf bütün enerjilerile oynamağa ve ga- Mibiyeti lehlerine çevirmek içir çalış- mağa b “7 nci dakikada mer kezden yaplığımız bir hücumda mer- kez muhacim Adnan uzaktan çektiği hesablı bir şütle ikinci golümüzü ya» parak takımımızı üstün vaziyete ge- Hakkı önüne gelenleri çalıma vere: üçüncü golü yapmca kei kati neticesi belli et 3-1 Türk bahiriyel rinin lehine iken hakemin uzun dü- düğü maç bulduğunu ilân etti. Mü ber iki milleti milli marşları hürmetle dinlendi. İzmirde enis maçları Bugün final maçları yapr- larak şampiyon belli olacak İmirö (Akşam) — Tenis dömifinali müsabakaları yapıldı. Rumen tenis- çilerinin şampiyonlukları tahakkuk etmiş gibidir. Yarin final müsabaka» lrı yapılı dereceler Kati olarak anlaşıla p Bayanlar arasında singide İstan bulu Grodetsko, İzmirli Resmore 6-0, erkekler arasında Rumen Jan, İzmir- li Harri Jiroya 6-2 ve 6-3, Rumen Bö- tez, İzmirli Luhmere 7-5 ve 6-3 galip- tir. Dabide erkekler ak; arasmda Rumen Bi ve Jan, İ Iyoti ve Ango- yese 6-0 ve 7- ip geldiler; Babilde kadın erkek karışık Grodetsko ve İs- tanbullu Suad, İzmirli bayan Vitel ve ese 610 ve -5 güliptiler. Bugün Balkan oyunlarının İlk partisi yapılacak İİlik günkü beş müsabakayı kimler kazanabilir?.. Bugün Bükzeşle bağır oyunları» nın ilk Yugoslavların bu ledli gir- miyecekleri, girseler bile çok zayıf bir takımla girecekleri söylendiğine göre bu seferki Balkan şampiyonası diğer | senelere nisbeten sönük geçecektir. Bugün yapılacak olan beş müsaba» | kada kazanma şansları fazla olan at- letleri şöyle bir gözden geçirelim: İlk yarış 100 metredir. Bu mevsim hemen hemen: bütün Balkan atletleri bu mesafede aymi dereceler üzerinde dolaşmışlardır. Bizce mesafenin en kuvvetli adamları gene Yunanlılar- dır. Yunanlılardan Mantikas ile Lam- brakis koşacaklarına göre Mantikasın bir birincilik alması kuvvetle muhte. | meldir. Rumen Kovaç da oldukça si- kı bir Sprinter olup Yunanlıların en kuvvetli rakibidir. Bu müsabakaya bizden Raifle futbolcu Melih iştirak edecektir. Rifin son günlerde koştu- ğunu görmediğimiz için hakkında hir fikir yürütemiyoruz. Yalnız şunu söy- liyelim ki gerek Raif gerek Melih bu mesafede Yunan ve Rumenleri tehdid edecek kabiliyette atletlerdir, kendilerinden derece bekliyebiliriz. Bundan sonra yapılacak uzun atla» ma müsabakasına bizden Faik iştirak etmektedir. Fakat bu mesafede Yu- | nanlılar, Rumenler ve bilhasst Bul garlar çok kuvvetli olduğundan bizim derece almamız biraz güçtür. Birinci- lik Yunan Lambrakis, Bulgar Kalin- kof ve Rumen Yuanesku arasında pay | edilecektir. Üçüncü yarış 800 metre olup buna bizden Receple Galip gireceklerdir. Mesafenin en kuvvetli adamları Yu- nan Yorgakopulosla o Velkopulos ve Rumen Nemeş ile Lapusandır. Yugo: lav Görşek bunların içinde en iyisidi Fakat Gorşekin iştirak edeceği kati değildir Bizimkiler i yarışta ancak üçün» cülük ve civ: en ve Yunan af- | Bizden Rasimle Melihin iştirak ettik- leri, bu yarıştan. ön dereceleri beki yemeyiz. Ciridi en uzağa fırlatanlar Yunanlı P: Rumen Vama- nudur. İ derecede gelenler de Ru- men: Hogl, Yugoslav Markusiç ve Yu- nan Müncavasdir, Son yarış: 4X400 bayraktır. Bu yar rışın en kuvvetli adamları bizce Ru- menlerin Yordak (50.2), Nemeş. (51.3), Maestuk (51.9), Strukl (524) şeklin- deki takımıdır. Mâamafih Yunanlı- ların da takımları bundan aşağı değil- | dir. Bizim takım Melih, Firüzan, İv- | rahim ve Recep şeklinde Koşaca bu takımın Yunan ve Rumenlerin ne geçmesi pek olacak işlerden d dir. | | ceklerdir. Bir acaba Bulgarlar geçebilecek miyiz? Bugünkü spor hareketleri 1 — Taksimde futbol maçı, saat 1430 da: Galatasaray - Beşiktaş muhteliti Pire mukteliline karşı. 1 — Modada kürek yarışları saat 13,30 da: 1 — Miıntakz şampiyonası, 2 — İngiliz - Türk bahriyelileri ta revani. eşte sekizine! Balkan oyunları sant 18'da: 1 programı: geçit, and içme ve imi, stre seçme: 3 — Uzun atlama, 4 — 4900 metve final, 5 — Cirid atma, 6 — 100 metre final, T — 4x;400 metre bayrak, | için SARAY ve BABIÂLİNİN İç YÜZÜ Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur Tefrika No8 Meşrutiyet doğarken... 23 - 24 temmuz 1906 gecesi Kanunu esasinin yeniden meriyetine saraya nasıl karar verildi ? (Asker tebdil olunuyor) şayiasile Trablusgarptan mühim bir kuvvet kal- dırılarak İstanbula çıkurılacaktı. Ba- şında Şevket bey ile bu hamiyet yo- Tundu kendisile arkadaşlığı kabul «denler olduğu halde bu kuvvet ile Serasker kapısına gidilecek, orada he- İ yecanlı nutuklarla, beyannamelerle İstanbul ahalisi ayaklandırılacaktı. Ahali ayaklandırılamazsa bunlar va tan için, hürriyet için can verecekler- dı İsmail Kemal ve Sabahaddin beyler bu hareket için İngiltere hükümetinin muavenet edeceğini Recep paşaya le min eylemişlerdi. Fakat iş bu suretle takarrür ettik- ten ve «kendisince muayyen olan mak: sad husul bulduktan» sonra bir gün İsmail Kemal: . — Siz İstanbula girin de beni o va- kit çağırın! demişti! Bir de İngiltere hükümetinin mev- ud denilen muavenetinin yalnız böyle bir harekete mümaneat etmemekten ibaret olacağı da anlaşılmıştı. Bu sebeple Recep paşa teenniyi mu- vafık bulmuştu. ıni ve hareketsizlik ne kadar lursa olsun hakikatte bir nü kül idi, Uğrunda aylarca uğraşılmış, didinilmiş olan emel bununla sukut eylemişti. Bu da Şevket beyin muhtel sıhhati. ni büsbütün sarsmış ve nihayet onu bir daha kalkamadığı yatağa düşür- müştü.) Bu izahat Trablusgarpten çıkarıla- cak askerle bir ihtilâl teşebbüsü yap- i mak tasavvuruna düşenlerin boş bir hayal arkasından koşmuş oldukları akkında evvelce emeli mütalea- Meyil diğarken Rumelideki hâdiseler karşısında padişahın bir karar vermesi lâzım ge liyordu. Rumelide eski: kanumu esasi- nin hemen yeniden tatbika geçmesini istiyen bir kuvvet kıyam etmişti. Abdülhamid istibdadını idame için bu kuvveti ezmeği mi tecrübe edecek- (i? Yoksa gençliğin serbesti ve hürri- yet yolunda attığı adımlar karşısında ricat mi eyliyecekti? Bu hareket dahili bir harbi mi in- tac eyliyecekti? Yoksan: padişahın t2s- imiyetini mi? Abdülhamid — Jön Türe mibaveze- si artık Kati safhasına girmişti. Rumelide' başgüsteren hareket üze- rine dahili bir Karbi göze alacak olur- sa Balkan hükümetleri ne kıyametler koparacaklardı? Bu müşkül vaziyetin nasıl çıkmalıydı? Acaba zülurunu, tevessüünü mene- demediği dahili hâreket ile uyuşmak, anlaşıp dâhilde olsun süküneti temin eylemek daha mı müraccahtı? Abdülhamid zihnen böyle derin bir keşmekeş ve teşevvüş içinde saatler, günler geçiriyordu. Mabeyin başkâtibi Tahsin paşa Yıl- diz hatıratmda bu münasebetle şu mütaleaları yürütüyor: «Devletin bütün kuvvet. ve kudreti- İ mi nefsinde cemetmiş, bütün muame- Yâtın merci ve merkezi, ikbalin tecelli- gülu, rekabetlerin sahnesi olan Yıldız sarayının içinde resmi ve gayriresmi, iyi ve kötü, âciz ve muktedir hayır. hah ve bedhah, masum ve mücrim bir çok kimseler devletin mukadderatile oynuyorlardı. Sarayın içi böyle oldu- ğu gibi dışında, hattâ ecnebi memle- ketlerde bile bir çok mensupları salta- nata hizmet vesilesile padişahın veh- mini çoğaltıyor, memleketi daimi bir kâbus altında yaşatıyorlardı. Abdülhamid Almanyadan profesör Bergman ile doktor Bierin celbini icap ettiren büyük hastalığından sonra 65- kisi gibi çalışamaz olmuştu. Bu hasta- ık onun yahimesini büsbütün arltır- neticenin korkulu bir şekilde tecelli etmesi ihtimali eski gekilde devam lür zumunu kendisine teyid eyliyordu. Hükümet erkânı da padişahın mute lak idaresine muhalif bir şekli teklif etmeği hatırdan bile geçirmiyorlardı. Böyle şeyler düştinenler var idise bun lar da neticenin memleket için hayırlı bir yol açmağa vesile mi, yoksa ken- dilerinin felâketlerine bir sebep mi teşkil edeceğini kestiremiyorlar, bu nun için 488 çıkaramıyorlardı. Memleketin dahili ahvali artık en gafil. gözlerden bile saklanamıyacak derecede bozulmuş, Abdülhamidin ida» ret maslahat politikası para etmez ol- muştu. Hastalık o kadar derinde idi ki muvakkat tedbirler ve gündelik ilâçlarla önü alınamıyacağını herkes görüyor, akıbetin fenalığı bülün kalb- leri endişeye düşürüyordu. Bu müfalealara bittabi diyecek yoktur. Bunları kaydedişim Abdülha- midin pek yakmında bulunan bir za- tın o günlerdeki vaziyeti masıl gör- müş olduğunu göstermek arzusiledir.» Tahsin paşa yy derceylediğim rat da bu sırada vermektedir: «Abdülhamid işlerin gitgide fena- laşması günüm birinde kendisine de dokunacağından, hattâ belki bu uğur- da tac ve tahtını kaybedeceğinden korkuyordu. O günlerde Avrupada in- tişar ve kendi aleyhinde bir çok şid- detli yazıları ihtivu eden gazete ve ri- saleler bu korkuyu bir kat daha teşdid etmekte idi. Misir ve Avrupadaki firariletin içti- malar akdettikleri, faaliyet program- ları hazırladıklar? kususi istihbar va- sıtatarile peyderpey kendisine bildiril- mekte idi Rı Dumanın teşekkülü, İran- da hükümet usulünün tebeddülü de onun dikkatini eelbetmekten hali kal- mıyordu. Abdümemid bir aralık bu teessür ile kanım esasinin meriyelint iade meselesi üzerinde düşüncelere bi- le dalmıştı. attâ Avrupa Kanunu esasilerinin r çoklarını getirtmiş, yanıda topla- tarak tercümelerini emrelmişti. Alman kamunu esasisini mabeyin mütercim- lerinden Veli bey tercüme eylemişti. İşittiğim sahih ise Abdülhamid memleketin haline münasip bir ka- num esasi müsveddesi yapmak üzere Avrupa kanunlarmın gözden geçiril mesini bazı taraflara hususi sarette emir ve havale etmişti; Şemseddin Sa- mi, Murad, İsmail Kemal beylerbu 28- vat meyanında bulumuyorlardı. İsma- il Kemal bey Paristen bu hususa dair hünkâra uzun bir telgraf göndermiş onay ederek bu kanunu esasi me- em 0 kadar meşgul olmağa başla- muştı ki Avlonyalı Ferid paşanın sada- reli sonlarında artık devlet umurunu tedvir edemiyeceği anlaşılması sada retin Said paşaya tevcih edilmesi dü- şünüldüğü sırada bu tebeddülün hiç bir ehemmiyeti olamıyacağını anlat” mak için bana şu sözleri söylemişti: — Neme lâzun benim Ferid paşa, Said paşa! Biri gitmiş, ötekisi gelmişi Bunun hiç ehemmiyeti yok. Bir hü“ kümdar için Kizim olan şey memleke- | tin menfaatidir. Eğer bu menfaat ka- nunu esasisinin ilânında ise o da ya pılır. Fakat iyi tatbik olunur mu? Türkün menfaati (1) mahfuz kalır mı? Burasını kestiremiyorum.» Yıldızdan müdevver evrakı tetkik edenler acaba Tahsin paşanın bab” settiği bu muhtelif kanunu esasi ter- cümelerini gördüler mi? Mütercim Veli bey ailesinde bu noktada bizi ten” vir edecek evrak ve müsveddeler var mı? (Arkası var) (1) Abdilhamidin büyle bir sırada TÜR kün menfantint tahattur etmiş ol garip görünmez mi? Bana bu kelime Tah sin paşanın hatırında yanlış kalmış geliyor