Amerikalı zenci Coe Luiz ingiliz Tomi Farı 15 raundda sayı farkile mağlüb etti İlk raundda kaşı patlıyan Tomi Far on beşinci raundda kandan tanınmıyacak bir hale girmişti. Fakat zenciyi sarsan cesur ve atak bir dövüş yapan. Ingiliz halk tarafından tutulmuştur Coe Imiz maçtan evvel kara kara düşünüyor Bir hafta evvel perşembe gecesi Nev- York'da İngiliz boksörü Tomi Far'ia Amerikalı zenci Coe Luiz arasnda oy- ıncsk olun dünya ağır siklet boks onasının yağmur dolayısile pa- e bırakıldığını yazmış, bu yağ- edildiğini ilâve etmiştik. izatörlerinir i buldu; pazar- ğı zaman koca sk kişilik yer kal iyo başında maçı takip mz notları yazıyoruz: bütün eski şampi e halka takdim edildiler aks Şimeling, Jak Demp- Hik 90 kilo 600 şampi Üçer dakikadan onbeş raund. Maç dünya şampiyonunu verecektir Birinci raund: Sakin sakin köşele- rinde oturan şampiyonlar gonk'la fır- ladılar, aniyelerde biribirlerini de- Zenci daha atak, İngiliz çok du, kan akıyor... bütün kuvvetile çalışarak mü- temadiyen kanayan yere vurmAğa uğ- tyor, iki defa devirdi, İngilizin yü- zü kan içindedir. Fakat aklırdığı yok. Üçüncü raund: Zenci gene hükim, fakat tesirli vuruşlar yapamıyor. İn- giliz yorulmuş gibi. Daha ziyade gele- cek hücumları bekler vaziyettedir. To- mi İki güzel suving savurdu. İşini çe- buk bitiremiyen ci sinitlenmiştir. ö cü raund: Herkos 'bu Taund- kesileceğini beklerken hay: uz. Temi'nin minlerin hilâfına “Tomi gittikçe açıl- maktadır. Zenci yılmıştır. Fakat id si de temkinli davrandıkları için sıkı bir vuruş yok. Dokuzuncu raund: İngiliz daima da- © lıyor, fakat meşhur sağ suvingini kul- lansımadığı için zenci için bir tehlike yoktur. Onuncu raund: İngilizin gözü tek- rar kanla doldu. Buna rağmen vuruş” & ları daime tehlikelidir. Zenci hep yar © Taya vurmağa çalışıyor. On birinci raund: Bir müddetten- beri dinlenen zenci tekrar sert hücum- Jâra başladı, İngilizin vücudü zencini kanlı yumruklarile kıpkırmırıdır. On ikinci raund: Zenci nefes alma- dan vuruyor, vuruyor. Fakat İngitizin ir sarsılmadığını ve bilâkis mukabil hü- Öğ g cumlar yaptığını kaydeden ispiker. İngiliz Tomi Far dünyanın en daya nıku boksörüdür Nihayet dünya şampiyonnu oldum «— Ben bu kadar mukavim adam diyor Z gene zen- Fakat iki- un birden ve hede nda gerle- On dördüncü raund: sertlendi. Tomi zencinin dini bulan direkleri kar; Çenem acaba sağlam kulacak mı? mek mecburiyetindedir. Son raund: İngiliz yüzünden fişi Tan kanlara rağmen cesaretini ve ümi- dini kaybetmemiştir. İplere çektiği renkli döksöre ıatithiş bir sağ kroşe yapıştırdı. Zenciden de kan akıyor... Gong çaldı ve oyun bitti. Maçtan sonra Zenrinin sayı hesabile galip geldiği ilân edilince Amerikalılar kendi bok- sörlerinin bu galebesini ıslık ve yuha- Tomi Far'ın artis- tik jestleri halkı büyülemiştir. Herkes itiraz ediyor, Biraz sonra zenci boksör ımdah çök kuv- azırlanama - tmekten kor- söyledi: n sakatlanmam ilk da-| larda rukibime büyük bir avantaj ni müdafaa ilde ataklar m. Beni tutan Amerikalı lara çok teşekkiir ederim. Dünya şampiyonu kim?.. © göre Coe Luiz dünya şampiyonluğunu kazanmıştır. Fakat yalnız Amerikelilara göre.. çünkü Av- rupalılar ve bilhassa İngilizler imi ka- varın haksız Gldüğunu ve dünya ş şam- piyonluğu için Coe Lüiz'in Alman Maks Şimeling'le de dövüşmesi icap ettiğini ileri sürmektedirler. Bakalım ŞERİT Bükreşe gidecek atletlerimiz Cuma günü Romanya vapurile Küstenceye hareket 5 eylülde Bük- reşte yapılacak olan sekizinci Bal- kan oyunlarına iştirak edecek Türk ekipi şöyle teşkil edilmiştir: 100: Raif, Vedad 200: Raif, Vedad 400: Melih, Firüzan 300: Recep, Galib 1590: Recep, Galib 5900: Riza, Artin 10000: Riza, Artin 119 mania: Faik 400 mania: , Melih Yunan diski: Veysi, İrfan Gülle: Irfan, Veysi Ci Melih, Rasim Çekiç: İrfan Maraton: İbrahim, Şerki İhtiyat: 3 i, İbrahim (Bur- Suşehrinin bahçeleri Her taraf yemyeşil, adım başında bir akar su... Suşehrinde hava mutedildir. Bol rağmen fazla rütubet yoktur nda ortalama bir yer- radan ayrıldıktan son- beraber yo- da başlıyor, binbir be- peyzaji bağrında taşıyan bu ara- boynuna, kırk den düğüm- bir ip gibi dolanmış olan, es kırk yerinden kopmu sinema fi keyfini ks ANIK, sarsıla ken, #şağıdan yukarı, yukarıdan £ m manzaranın her viraj- yenileşen güzelliği kha- bedii bir filme en zengin Meselâ iste size bir man- iner- kikaten mevgudur. ksek bir sırtı aşarken Soluma düğüm va- aşlıyarak yüksele yüksele en- dara da; , Şu sahada iğini, vadi kucaklamış olduğunu görüşorum Büyük balık küçük balığı yutarmış.. burada bü- yük dağlar küçüklere babalık, büyük T de küçüklere analık ediyor- Bu dağları, vadileri teşkil eden topraklarda huşunetter haberi olmı- yumuşak yüz var; kâh biçil- miş, kâh biçilmeğe hazır ve kâh yeni sürülmüş kâh da henüz yeşil çehresi | laların . yekdi e ek ve Kı vet kobalt sermest ola: tip gittiği bir b şti ier, renigin giirler okuyan ılık mefegti larla dolu... Bu diyarda renkler- den, şürli ve sonsuz güzelliklerden can almış bulutların, bütün ölgün- lüklerin başlamış olmasına rağmen, daha çok di rülen yumuşaklıkları yale vüs'at vermek, ne tatlı ne zev y... Fakat ne olurdu, insan ya duymusuydi veya “ demek de- san o kadar Su şehrindeyiz, buraya dağ yolla- rından, ve kara bayır, sırtlarından in- dik.. bu güzel kasaba Iğdır dağlarının eteklerine yaslanmış, kendisi kadar güzel bir ovayı rekabet hislerile seyre- den Nazlı bir kız gibi kurulmuş. Buraya Sıvasın en güzel kazasıdır demişlerdi. Bilmem ki, buraya yalnız güzel demek kâfi mi? Ben buraya gö- nüller otağı, şairler durağı, sevgiler kaynağı dedim. Burası: Havası çiçek kokularile dolmuş, çimenlerin, yaprak- ların genç yeşilliklerinden, göklerin parlak mavisinden renkler alarak süs- lenmiş, su sesi musikisinden yumuşak duvarlarında hi akisler titreşen bir gelin odasına benziyor. İşte bütün bu İlâhi gürelliklerin hepsini birden ifa- de için buraya yalnızca: Suşehri de- mişler, Meğer bu asil Türk topraklarının no güzel bucakları varmış. Anladım suya mak köşe burc ler ve koku tubet demek değ bint: Kuruluk ve yaş soğuk deden tabiat neler istemez ki; onü istemiş ve isted n geçme dir, Hemi öyle bir y en ta bile en genç v r r ki bu beldenin bej” bahçelerinde öğ miz ağaç gövdeleri arasında UZ: giden bu sonsuz yeşil halı ayağu altında otlardan terekküb et miş yeşillik değildir. Bu yı biatın serdiği yekpare ve sık tüylü bir halı gibidir. Bu halının çiçekleri de ağaçlar ve dallar arasından süzü- len güneşin gölgelikte çimene işledi- ği beneklerdir. Bu bahç va ağı var, bu te tabla vaları, temizliğine inansr Tirsin undan sonra da bal binin mütevazi ve güler yüzle yani- a yaklaşıp (buyur) si yerde ağacın dibin: P İnâki ahve ikrun buki o nefis meyva ağaçları altında dolâşırken imi fi derecede yü“ künü sin >. ve candan rmek hayli güğ firperver yüzlü; ne cana tiyarları dinç ş rı gürbüz ve serimii, kadınları güze dir. Ben şehre girerken şoförün yö” mma uzun boylu, geniş omuzlu vö yiğit yapılı bir zat bindi. Şoförüm (otelci hacı) diye tanıttı, sordum: — Eemşerilerin de hep senin gibi mi? — Eh bayım benim elini tutami dıklarım da vardır.. dediydi. Mimar: Sedat Çetinidf Diyarıbekir nümune hastanei emaneten yaptırılacak Diyarıbekir (Akşam) — Yüğ yir- mi yedi bin küsur lira ile münsk# saya konul n Diyarbekir nü” mune h nini aşki talip e” r ad ez müteahhi rakılmıyarak ihele ve J suretile inşaata talip oldukları ve PU hususta Sıhhat ve İçtimai Musve! Vekfletine telgrafla müracaatta lundukları söylenmektedir.