öahtle 6 On beş sene evvelki “Al Baş kumandan meydan muharebesi nasıl yapıldı? 1922 ağustos sonunu Yunan resmi tebliğleri ve diğer haberler Başkumandan meydan muharebe- sinin cereyan ettiği günler zarfında İstanbul matbuatının neler yazdığı - | aradan seneler geçtiği ve bu gazete- ler ortada kalmadığı için - cidden yeniden neşredilmeğe değer vesike- lardır. O günleri tekrar, ve hem de pek canlı olarak yaşatacağını düşün- düğümüz için, geçen gün, «Akşamdan akşama» sütununda, 25, 26, 27 tarih- li «Akşams nüshalarının — bir göçld resmini yapmıştık. Bugün de, burada mütenkib günleri gözden geçirelim. 28 ağustos 1922 tarihli ve Necmeddin Sadık imzalı Başmakalenin serlevha- sı şöyledir: «Sulh için harb: bu ma- kale sansörce üstünden altından, cümle aralarından delik deşik edil. | miştir. Yalnız bir kaç parçacığını a- hyoruz: (Anadoluda harb yeniden başladı. İki gündür gelen haberlerden anlaşılıyor ki, ordumuz düşman siperlerine hücum edi- yor, Anadoluda tekrar kan dökülecek, (sansör silmiştir) Fethi bey Londrada sulh şartlarını anlatacak bir adam ararken Mister Loyd Corcun irad ettiği omeşhur nutku da biliyoruz. Fethi bey Londradan bu suretle avdet emeğe mecbur kalınca, itilâfkirizlik imad edilen Türkler, siya- #et namına ne yapmak mümkünse hepsini yaptılar. (sansör silmiştiri Türkler sulh İçin o kadar çalıştıkları hslde gene har- betmeğe mecbur kaldılar. Bir sulh (san- sör silmiştir.) Bu zafer günlerinde bile gözümü- zün hasıl sülhte olduğu bu Se tırlardan anlaşılıyor. Şimdi - ki, bü- tün milli emellerimize muvaffak olduk - sulh taraflısı olmaktaki samimiyeti- mize bundan başka delil istemiz. «Ordumuz Afyonkarahisar cephesinde Yunan haltlılrına taarruz etti. Karşı telerine göre Vezirhan işgal edildi, kuvvet- lerimiz Bileciğin on Kilometre yakininde bulunmaktadırlar.» Bu serlâvhaların altında şöyle yazur: «Bu sabaha kadar Anadolu hiç bir tebliğ vermedi. Yalnız Rumca gazeteler Yuna- nistanın bervechi ati tebliğini neşrettiler: Yunan tebliği: 26-27 ağustos tarihli Yu- han tabliği resmisi: Düşman dün sabah- tan beri bir çok fırkalarin Afyonkarahlan- rin cenub ve şarkı şimalisindeki hatlarımı- za karşı taarruza Düşman hududumuzun bazı noktalarına dahil Gl- muş, fakat şiddetli mukabil taarruzlarla tardedilmiştir. Mücadele 26-27 gecesi da- hi bazı noktalarda devam etmiştir. HACI ANESTİ Bon haber: Atinadan son dakikada ge- len telgeflara göre, dün akşam Atinada heşredilen bir tebliği resmide Kuvayi Mü- liye tarafından Eskişehirle Afyonkarahi- #ar arasnda harekâtı taarruziyeye başla- nıldığı ahaliye bildirilmiştir. Dün akşam Atinada meclisi nezar akdi içtima etmiş- tir.» 29 ağustosta Başmakalesinde, Nec- meddin Sadık, bu taarruzun neticesi kşam,, kolleksiyonundan: n makaleleri, Türk ve ne çıkarsa çıksın, her hâlde Türk or- dusunun fevkalâde kuvvetlendiğine ve aktif bir hal alabildiğine delâlet eder diye yazıyor. İstanbulluların üç günden beri gurur ve heyecan içinde olduklarını kaydettikten sonra, onla- ra düşen vazifenin sükün ve netice- ye intizar olduğunu söylüyor. Havedis kısımlarında şunlar dikkate çarpıyor: »Bir habere güre, askerlerimiz Afyonka- rahisara girdiler. Bu sabah £ telgrafhane hiç bir malümat alamamıştır. Yunanlılar Üğleye kadar hiç (bir tebliğ vermediler. — Son taarruz üstadane tanzim edilmiştir. Afyonkarahisarma, hülkimiyet Yunanista- mn demiryolu o münukalâtını tamamile kat etmiş olacaktır.» En son dakika: 28 ağustos tarihli Yu- an tebliği İstanbuldaki Yunan fevkalâde Komiserliği tarafından , bildirilmiştir: 28 tarihinde cenub cephesinde Akarçaydan Hasanbeline kadar başlıyan gayet kuvvet- li bir düşman taarruzu gece düçar inki- ta olmamış ve dün dahi devam etmiş- tir. Tasrruan girişen düşman kuvvetleri- nin mikdarı, gayet kuvvetli topçu kıtaatı- İ ma ve gayet bal mühlimmata malik on fırka | tahmin ediliyor. Muharebe devam ediyor. Son haberler: Taarruz başlar başlamez bütün Anadoluda Büyük Millet Meclisinin bir tamimi neşredilmiştir. Bu tamime na- zaran, işarı ühire değin: 1 — Anadoluya kimse girmiyecektir. 2- Anadoludan kim- se çıkmıyacaktır. 3 - Anadoludan harice hiç bir haber verilmiyecektir. 4 - Aksi tak- dirde mütecasir ihaneti vataniye cürmi- Je mehküm edilecektir. Bu tedabir casus- Juğun men'i için ittihaz edilmiştir. Şu mu- hakkaktır ki dört günden beri şiddetli mu- harebeler devam etmektedir. Bu harbler bizim lehimizedir. Atirnda: Nazırlar meclisi, Erkânıharbi- ye relsinin iştirakile toplanmış ve uzun Saatler devam etmiştir. 30 ağustos nüshasında, başlıklar, bütün gazeteyi istilâ etmiş. Anado- Tunun kaç gündenberi beklenen teb- liğleri gelmiş; sağ cenahtan düşma- | nın bir seneden beri tahkim ettiği üç sıra siperden mürekkeb müstah- zar mevzileri zabtettiğimiz, Afyonu aldığımız bildiriliyor. Üsera ve gana- im pek çoktur deniyor, Diğer haberler: Bilecik boğazı kıta- atımızın eteşi altında. Afyonun işga- li üzerine ahali heyecana (düşerek fena tezahüratta bulunmuş. Atina ve Rum gazeteleri teselli âmiz bazı mü- taleklar beyan ederek muvaffakiyet- lerimizi itiraf etmeğe mecbur kalı- yorlarmış. Son dakika: Eskişehir istirdad edil- di, Cuma günü camilerde şehidler ru- hu için dun edilecek. Başmakale ge- ne ayni mevzulara dair. Ayni gün zarfında Falih” Rıfkının fıkrasında: (AKŞAM) ın edebi romani Tefrika No, 30 Mektep arkadaşları Genç kız cevab vermiş olmak için: — Ahmed Şakir beyin yanında idim, dedi. Enteresan hastalar vardı da!. — Bu ne merak böyle canım. Son- ra çabuk bikacaksınız.. Bugün bize hiç uğramadınız. Ve otomobilin açık kapısını gösterip işaret etti: — Otomobile gelin. Sizi istediğiniz yerde birakayım. Yolda konuşuruz. Genç kiz sıkıldı. Özür dilemek iste- di. Fakat kendisi de çıkıyordu ve biraz yürüyüp tramvaya binecekti. Dokto- run kendi kullandığı otomobile davet etmesi, arada bu kadar âşinalık oldu- ğu için pek tabii idi. Zaten otomobii- leri olan doktorlar çıkarlarken mut- lak bir iki arkadaşlarını, hattâ tale- belerden tanıdıklarını yanlarına alı- yorlardı. Hastanede dik başlılığı, sertliği ile tanılan doktor Nacinin kendine karşı bu kadar nazik davranışı genç kızı düşündürmüyor değildi. Fakat bu kâ- dar yerinde ve tabii bir daveti reddet- mek te mânasız olacaktı. Bürhan Cahid — Niçin efendim, geliniz. Direksiyona geçen doktor Nacinin İ yanına oturdu. Çantasını kucağında tutuyordu. Dotor Naci kendi çantâsı- nı arkadaki boşluğa bırakırken onun çantasını da aldı: — Arkada yer çok, rahatsız olma- yın. Ve yavaş bir hareketle arkaya yer- leştirdi. Şimdi şehrin merkezine doğ- ru ilerileyen otomobilde konuşu yor- lardı. Doktor Naci elleri direksiyonda göz- leri ileride olduğu halde genç kıza 80- rTuyordu: — Demek mutlak doktor olacaksı- nız. Peki en çok hangi şubeye merakı- niz var? Cevvale tereddüt etmeden cevap verdi: — Operatör olmak istiyorum, »« — Zahmetlidir, Yorucudur, — Ne çıkar? — Cesaretiniz var mı, kandan kork«- maz misiniz? | Düşman, ni 29 Ağustos 1937 —- meskenetin ve irlicaın son İz- iğinden beri mucizeler bir!birini Müleakib günler... 31 ağustosun haberleri: Afyonkarahisard larını da bıraktı. Bugün Uşi li de şayi oldu Ieylâl haberleri: 29 ağustasta Dumlupınarda cereyan eden müdhiş bir meydan muharebesinde düşman hezimet içinde firar etmiş, ordumuz tarafından iki tren cephane ve müte- addid tayyreler iğtinam edilmiştir. Son haberler:.Hacı Anesti istifa edi- yor. Z eylül haberleri: Kahraman ordu- muz mâğlüp düşman kıtaatımı U; tan evvel yakalamış ve kısmı kül ni imha derecesinde bir hezimete üğ- ratmıştır. Uşak ve Kütahyanın ordu- muz tarafındari istirdad edildiğine ar- tık emri vaki nazarile ( bakabiliriz. Düşmanın şimal ve cenub orduları â- rasındaki irtibat kesildi. 3 eylül haberleri: Atinada «tavas- sut talebi> sözleri çıktı. Yunanlılar 1 eylül tebliği-ile Eskişehirin sukutunu itiraf ediyorlar, Mukaddes Bursanın istirdad haberini her'an > bekliyoruz. Mütsaddid firka kumandanları esir edildi, Bir kolordu kumandanı Kay- boldu. - İzmirde kargaşalık 4 eylül haberleri: Atatürkün büyük bir resmi altında «Şu anda ordumuzu zaferden zafere sevkeden başkuman- danımız.» - Yunan kabinesi istifa et- ti. - Yunanlılar tahliye kararı verdi- ler. - Bursanınistirdadı tecyyüd etti- 2 eylül tarihli Yunan tebliği resmisi şu kadâr kısadır: «Geri tecemmüstu bütün cephede hemen tazyik olmak- #ızın devam ediyor. Hacı Anesti» - İzmire giriyoruz. Kerilerimize tebşir ederiz: Yunan orduları mahvolmüş- turu 5 eylül haberleri: Londradan bildi- riliyor: Yunanlıların tamamile mağ- Tüp olduğu artık tahakkuk etmiştir. Yunanlılar İngiltereden müdahalede bulunmasını rica etmişlerdir. « Bursa- da, İzmirin düştüğü şayi olmuştur. - Mustafa Kemalin bir sözü: Nusratı mevudenin islihsali o muhakkaktır. Fevzl paşanm bir sözü: Düşmanı mağlüp ettik, takibediyoruz. İmha e- deceğiz. 6, 7, 8 tarihli gazeteler zafer haber leri veren serlevhalardan geçilmiyor. Bozguni ağır top Deniz Gedikli Erbaş mektebindeki merasim Bu sene mektebi bitiren 49 erden 42 er donanmaya iltihak etti Deniz gedikli erbaş hazırlama mek- tebinin son Sınıfından mezun olan talebeler dün parlak merasimle do- nanmaya uğurlanmışlardır. Bu münasebetle dün Haliçteki mek- tebe İstanbul deniz komutanı B. Mah- mud, yüksek rütbeli deniz komutan- ları, gazeteciler ve mezun olan talebe- lerin aileleri davet edilmiş bulunuyor- du. Merasime tam saat 15 de mekte- bin ortası çeşmeli mermer avlusunda başlandı. İstanbul deniz komutanı berabe- rinde mekteb komutanı yarbay B. Suphi ve diğer komulanlar olduğu halde talebeyi teftiş ettikten sonra talebeler bando ile hep bir ağızdan İstiklâl marşını söylediler. Bunu müteakib meketb komutanı yarbay B. Hilmi kısa bir nutuk söy- Yiyerek bu yıl mektebi muvaffakıyet- le bitiren 49 talebeden ikisinin deniz subayı olmak üzere deniz lisesine, be- şinin askeri sanatkâr yetişmek için Ankara Kırıkkale sanat lisesine, di- gerlerinin de gedikli er olarak donan- maya ayrıldıklarını söylemiş ve çok kıymetli nasihatlarda bulunmuştur. İstanbul deniz komutanı > gedikli mektebini bu sene birincilikle bitiren Abdullah Düzgün ile ikinci Sabahad- din Kırdala altın kalemler verdi. Bunu müteakib talebeler beden ter- biyesi ve piramid hareketleri, boks ve güreş maçları yaptılar, Dünkü merasime mektebin önünde talebelerin yaptığı bir geçid resmi ile nihayet verildi. Müteakiben mezunlar donanmaya müteveccihen mektepein ayrıldılar. Bu sene mektebi iyi derece ile biti- renlerden Hüsameddin ve Fethi deniz Tisesine, Mümin, Nazım, İrfan, Ah- med ve Şükrü Ankara Kırıkkale sandt Msesine gitmişlerdir. Mezun olan di- ğer talebelerin isimleri şunlardır: İbrahim Güvenç, Kadri, Fehmi, Edip, Nesib, Yaşar, Aladağ, İhsan, Mehmed; Nazım, Remzi, Muslih, Faik, Muzaf- fer, Halis, Hasan, Hüseyin, Şaban, Basri, Ahmed, Tahir, Mehmed, Hasan, Mustafa Urkmez, Cemil, Mustafa, Tur- han, İsmali, Mustafa İncedayı, Mus- tafa, Oruç, İbrahim, Ali, Turhan, Nec- Nihayet, 9 eylülde, bir hattat tarafın- dan yazılmış koskoca bir talik yazı, gazetenin serlevhasından bile büyük bir yazı şu haberi veriyor: Elhamdü- ilah İzmire kavuştuk. İzmirde kavuşmak bizi yalnız bu gü- zel Türk şehrine, Akdenize değil; ebedi sulhe vebu sulhün zamini olan 'Türk - Yunan dostluğuna ve İş birli- Eine de ulaştırdı. Bu dostluk ve iş bir- Miği de iki tarafın en büyük milli 2â- ferlerindendir. w — Alışırım. — Peki, kadın için en münasibi iyi bir kadın hastalıkları mütehassısı ol- mak değil midir? —öOdalyi. her şubenin kendine mahsus güçlüğü, iyiliği var tabii. Ben kadın olduğum için... Durdu. Aklından geçeni söylemek istemiyordu. Doktor Naci ısrar etti: — Evet kadın olduğunuz için! Genç kız hafifçe sesi titreyerek de- vam etmeğe mecbur oldu: — Kadın hastalardan istifade ede- mem. — Yani? — Yani kadınlar kendilerini bir er- kek doktora muayene ve tedavi ettir- meyi daha emniyetli bulurlar. Doktor Naci o kadar çok güldü ki az daha direksiyonu kaçırıyordu. — Nefis, dedi. Buluş ancak bu ka- dar doğru olabilir. Bu bir Psikoloji meselesi. Hakkın var, kadın hastala- rın kadın doktordan ziyade erkekleri tercih ettikleri her yerde istatistikler- le ispat edilmiştir. Bunu zamanında takdir ettiğin iyi oldu. Fakat bana ka- hırsa kadının doktor olmasını doğru bulmam, — Niçin doktor bey? — Doktorluk bütün meslekler gibi det, Mustafa İldeniz, Sabri, Şemsed- din, Basri, Osman, Melih, Hasan. Bursada zeytin mahsulüiyi Bursa (Akşam) — Bu seneki zeytin mahsulü, yakın senelerle ki- yas kabul etmiyecek derecede güzel- dir. Havalar da çok uygun gitmiş, bil- hassa geçenlerde düşen yağmur çok faydalı olmuştur. Taneler hemiri, hem de yağlı, temiz ve dolgundür. Orhangazi, Gemlik, Mudanya ve Tirilyeden mürekkeb zeytin mıntaka- smda bu sene alıncak mahsulün kırk milyonu bulacağı söylenmektedir, gâhlarını kurmuşlardır, Geride kalan- lara ancak havadan gelecek müşteri- ler kalıyor. Mesleğin ruhundaki şef- kat hisleri menfaat duygularile yerle- rini değiştirmiştir. Böyle müşkül şart- lar içinde muvaffak olmak güçleşmiş- tir. Eskiden bir semtin şöyle böyle bir doktoru şöhretini yoksuzluk içinde ya- par para kazanırdı. Şimdi bu meslek te tuhafiyecilik, bakkallık gibi bir şey oldu. Her sokak başında bir doktor ta- belâsı var. Bu vaziyet karşısında ye- tişen bir kadın doktorun mücadele et- mesi pek kolay değil. Ama sizin için bu mücadeleye zaten lüzum yok! — Niçin efendim? Doktor Naci önüne çıkan bir sokak çocuğunu çiğnememek için birdenbire direksiyonu sağa kırdı ve bütün oto- mobil kullanan amatörler gibi, yanın- da bir genç kız olmasına rağmen ağır bir küfür savurmağa macbur oldu. Heyecan geçtikten sonra devam etti; — Evet, çünkü., siz doktor oluncı- ya kadar tesadüfler kimbilir neler ya- pacak? — Ne gibi doktor bey? Doktor Naci gaz pedalından ayağı- ni çekmiş, hafif mille otomobil kendi kendine ve ağır ağır gidiyordu. Dedi ki: KADIN KÖŞESİ Zarif bir elbise j Siyah Tpekli üzerine sarı İpek ve simle karışık işleme elbise, Kısa bo- lerosu sarı ipeklidendir. Almanya ile müzakere (Baş tarafı 1 inci sahifede) Dün de öğleden evvel saat ll de Türkofiste bir toplantı yapılmış, bu mevzu üzerinde görüşülmüştür. Şeh- rimizde bulunan İktisad Vekili B. Ce- lâl Bayar toplantıya riyaset etmiş ve iki saat kadar Ofiste meşgul olmuş- tur. Toplantıda bulunan müsteşar B. Faik Kurdoğlu İktiâad Vekilile dete- miaslarda bulunmuş, son vaziyet hak- kında izahat vermiş ve direktif al- mıştır. Ankaradan acele gelerek dünkü toplantıya iştirak eden Türkofis ikin- ci başkanı B. Nihad Almanyaya ihra- cat ve oradan vaki ithalât hakkında malümatı muhtevi evrakı İktisad Ve- kiline arzetmiş ve bu evrak üzerinde de tedkikat yapılmıştır. Berlinde devam edilecek olan mü- zakerelerin bu defa müsbet bir şekil- de neticeleneceği ve yeni anlaşmanın da her iki tarafın müşterek menfaat- lerine göre hazırlanıp imza edileceği umulmaktadır. 'B. Faik Kurdoğlu hareketinden ev- vel Almanya sefirile bir müddet gö- rüşmüştür. Dubrovnik dün akşam gitti limanımızda bulunan Yugoslavya- nın Dubrovnik torbidosu dün akşam saat 18 de limanımızdan hareket et- miştir, Gemi, limsndan şebri topla selâmlamıştır. aynlırken .— Ailem istemiyor. Ben istiyorum, — Babanız tüccar mı? — Hayır. İzmirde demiryol mühen- disi idi. İki yıl evvel öldü. — Ya anneniz? — O küçük kardeşimle İzmirdel Demek İstanbulda yalnızsınız? — Hayır, teyzemle beraberim. — Peki siz doktor olmayı niçin isti- yorsunuz? Doktor Naci bunu sorarken genç kızın kılığını, kıyafetini yan gözle tet- kik etmişti, 'Temiz ve iyi giyinen bu mektep talebesinin halinde mahru- miyet ifade eden hiç bir eser yoktu. İskarpinden, çorabından, elindeki çantaya kadar her şeyi, bir mektep talebesinde görülmiyecek kadar şıktı ve yeni idi. O bunları tetkik ederken Cevvale de bir zaman doktor Pertev Celâlin ayni sualleri kendine sorduğu- nu hatırlıyordu. Bu hatırlayış genç kızı hırslandırdı. Bahsi kesip atmak ister gibi: — Çalışmak, öğrenmek istiyen in- sanların bu tabil hakları çok görülmed değil mi efendim. Ve onun cevap vermesine vakit bi- rakmadan ilâve etti: — Müsaade ederseniz şu köşede ine» yim, — Onu anlatmadan evvel söyleyi- niz bakayım. Aileniz sizin doktor ol- manızı niçin istiyor?» © Doktor Naci hafif bir firen yapmak» le beraber sordüz (Arkası vâr)