18 Ağustos 1937 Yüz elli sene evvel Avrupa Tavanarasında oturan Korsikalı subay Imparator olunca... Imparatorun randavusuna geç diledi: “Krallar yığınına rasl 1786 dayız, Mukaddes Cermen Ro- ma imparatoru, Papa ile elele vermiş, Hıristiyanlık âlemine tahakküm eği- yor. İmparator, mazinin bütün haş- metine tevarüs eden bir Habsburg” dur. Habsburgların yanında Romanolf'- lar ufak telek kalıyor. Nimen'den itibaren uçsuz bucaksız Rus toprak- larını aşıp Sibiryaya, oradan da Pasi- fiğe dayanan bir ülkenin sahiplerine bile imparatorluk ünvanı çok görü- Tüyor. Krallara gelince, onların da satvet ve ihtişamları parlak. Büyük Frederi- kin dehâsi ve futuhatı sayesinde mey- dana çıkan Prusya kralı Hohenzolerrn' lere mensup olmakla göğüs kabartı- yor. Güstav-Adolf ile 12 inci Şarlın halefi İsveç kralı Stokholm'dan şima- le hükmediyor. Norveç ve Danimarka kralı Skandinavya'yı paylaşıyor. İngil- tere kralının ülkesi Hindistandan Ka nadaya doğru inkişafa başlıyor. 14 ün- cü Lui ile Şari-Kenn torunu İspan- ya kralı Şarki Hindistanı nüfuzu al- tına alıyor. Brayans hanedanının şefi Portekiz kralı cenup Amerikayı ele geçirmek üzere, Fransa kralı da dokuz asırlık bir hanedanın evlâdı... “Avrupa, yedi göbek ecdadı tuğlu ve taçlı imparatorlarla kralların elindey- ken Valansda, fakir bir subay var. Bir evin tavan arasında oturuyor ve her- gün karnımı on paralık simidle doyu- Tüyor. Yemek zamanı fırma gidiyor, on para veriyor, ayak üstünde iki si- mid yiyor, üstüne bir bardak su içip gidiyor. Bu subay, Korsikalı Napolyon Büonapart'dır. 1908 deyiz. Vaymar'da o tarihe kür dür misli görülmemiş bir ziyafet var. Bir haftadır Erfürt'de dünya sulhü için Fransa imparatoru ile Rusya Çarı arasında konuşmalar oluyor. Bir hafta sonra Fransa imparatoru bütün. Avrup mümessillerini ziyafete çağırı- yor, Krallar, Arşidük ve Grandükler, Prensler, Başvekiller, Nazırlar, Sefir- ler, Mareşal ve Felâmareşallar ziyafet sofrasına oturuyorlar. Masaya Fransa imparatoru riyaset ediyor, karşısında da Rusya çarı var. Davetliler arasında göze çarpan şun- lar: Sa Majeste Bavyera kralı Vürtem- berg kralı, Saks kralı, Prusya kralı na- mına kardeşi Son Altes Ruayal, prens Gülyom, yirmi kadar prens, Bad bü- yük Dükası, Hess büyük Dükası, Vura burg büyük Dükası, Frankfurt büyük Dükası ve saire ve saire... z Yemek sessiz devam ediyor. Herke- sin gözü ziyafetin şefinde. Herkes, hepsi ondan iltifat bekliyor. Çar Alek- sandr gözünün içine bakıyor. Fransa imparatoru bir aralık: «Topçu subayı olduğum devirlerde...» diye söze balşlı- yor... 22 sene evvel simidci fırınında bir bardak su ve iki simidie karın do- yuran Napolyon Buonapart 22 sene sonra Haşmetlü Fransa imparatoru 1 inci Napolyon ünvanile krallara Vaymar'da ziyafet çekiyor... Napolyonla Rusya çarı Erfürt'de ko- nuştukları sırada şehrin çehresi de- öişmişti, Oraya gelen asilsadeleri GER yordu. Bir gece Völterin «Ödip> eseri oyna” nıyordu. Bir gün evvel Napolyon, Tal mayı çağırmış: «Büyük bir adamın dostluğu Allahın bahşettiği nimettir» nusraıdan sonra biraz durmasını ten- bih etmişti. Aktör imparatörün em- Tini yrine getirdi ve bu sırada locada Napolyonun yanında oturan Rusya Çarı Napolyonun elini sıkı sıkı tuttu: — Bu sözün doğruluğuna hergün kail oluyorum! dedi. Bu dalkavukluğu, Türklerin elin-$ mek için yapıyordu. geldi ve salondan girince kılıcını unuttuğunu farketti. Napolyon der- hal kendi kılıcını belinden çıkardı, Çara verdi. Çar ayağa kalktı: — Bu kılıcı size karşi çekmiyece- ğimi dedi. Bu kılıç, Erfürt konuşmalarından sonra Napolyon ordusunun kazandı- ğı zafer hatıralarile beraber Hermi- tajda teşhir edildi. Çar verdiği söz- den üç sene sonra Napolyonun düş- mani olmuş onunla harp etmişti. Sulh konuşmaları uzun sürüyordu. Napolyonun canı sıkılmağa başladı. Her gün tiyatro seyredilmezdi yal gelen Segür kontu şöyle özür adım haşmetmaab!..,, A © İmparator muharebenin nasıl cere- yan ettiğini anlattı, sonra bir zaman vuruşulmuş olan ytrde avlanıldı. 'Bir kaç gün sonra Rusya Çarı, Tu- na eyaletlerini zaptetmek üzere Er- fürtten ayrıldı. Erfüri müzakerelerinde yalnız bir kişi yoktu. Bu, Napolyonun «iskelet» dediği Avusturya imparatoru 2nci Fransua idi. 'Tenezzül edip gelme- mişit, Altı ay sonra Fransa ordusuna mağlüp oldu. Ondansonra 2 nci Fransua, hükümeti erkânı, Meternik bile Napolyonun affına mazhar Ol- mak için çareler arıyorlardı. Bir Avusturya arşidüşesi ile evlenmesini teklif ettiler. Avusturya zaferinden sonra Fran- saya dönen Napolyonu; Alman kral ları gelip tebrik etti, Napolyonun kral tayin ettiği kardeşleri de gel mişti. Fontenblo sokaklarında kral- dan geçilmiyordu. Sarayın kapıcısının arabacılardan birine söylediği: «Eğer efendin kral değilse dışarıda bekliye- ceksin> sözü meşhur oldu. Protokol nazırı Segür kontu im paratorun randevusuna biraz geç gel dı ve şöyle özür diledi: — Haşmetmeap arabam kral yığı- nına tesadüf etti. İşte bu sıralarda 7 nci Ferdinand Napolyonun akrabalarından birile ev- lenmek istiyordu. Napolyon da ona kardeşi Lüsyenin kızı Şarlotu vermek, ondan sonra onu İspanya kralı nasbet- mek fikrindeydi. Fakat Lüsyen ha- şarı, sefih, hattâ serseri bir heyat sü- rüyordu. İmparator bunun için tereddüd- deydi. Bir gün yazdığı bir mektupta dedi ki: aLüsyeri bu kötü hayatı sürmekte devam ederse Şârlota bir kral vere- miyeceğim.> Gene bu devirlerde Şarlota büyük bir saray yaptırıyordu. Napolyon mi- mar ve mühendislere şu mektubu | yazdı: «Belki de bir gün bu sarayda bir düzüne hükümdar misafir edeceğimi nazarı dikkate alınız.» Bu sarayı sonra oğlu Roma kralı- Dünya kime kalmiş ki... Rusya he- «imetinden sonra başına yemin eden krallar ona karşı geldiler. Korsika- Yanın akrabalarına kız veren Alman, kralları, kendisine kızını veren Avus- turya imparatoru, ölünceye kadar sadık kalacağına yemin eden Prusya kralı, hepsi, herkes ona karşıydı... Nihayet mahpus olarak Sent - Helen- de can verdi, Akademi Fransez üyesi Lui Madlen diyor ki: Ölümünden sonra bile krallar üs- tündeki hâkimiyetini kaybetmiş de- dildir. Meramını anlatmak istiyen tarihçi: «Çar 1 inci Aleksandr, Avus- turya imparatoru 2nci Fransua, Prusya kralı 4 üncü Frederik Giyom; ye yazmak (mecburiyetindedir. (Amma sadece «imparator» yazarsa Yer okuyan Napolyondan bahsettiği- nl anlar, —8.İ.8. Telrika No. 181, “ittihad ve Terakki,, nin son devirlerinde Suikasdlar ve entrikalar Sahife 7 Yazan: Mustafa Ragıb Es-atı Sabri beyin tevkifi üzerine (Teceddüd fırkası) da tarihe mal olmuştu — Eşyayı kaybetmiyeceğim, ema- neten muhafaza edeceğim. Hüküme- | tin verdiği karardan siyaseten rücü | edemem ve fırkanın faaliyetine devam etmesine müsaade edemem. Maama- ; fih arzu ederseniz mahkemeye gidiniz. dedi. Sabri bey, sadrazamın bu kati söz- leri karşısında: — Bugünkü buhran esnasında biz | mahkemeye gidersek memleketi işgal | ederiz, İleride lüzum görürsek gideriz. | Ve artık tek bir söz söylemiyerek ($ sadrazamın odasından çıkıp gitti, Ay- ni günde hükümet, fırkanın İstanbul- da ve taşradaki şubelerini de kapat- yaştı. Sabri beyi tevkif ettiler Maamafih Tevfik paşa hükümeti (Teceddüd fırkası)nm faaliyetine ni- hayet vermekle beraber erkân ve men- suplarından hiç birini tevkif ve şahsen tazyik etmemişti. Fakat aradan çok geçmeden Tevfik paşanın üçüncü ka- binesi de iktidar mevktinden çekilmiş ve tamamlle (Hürriyet ve İtilâf) fır- | kası mensuplarından mürekkep Do- mad Ferid paşa hükümeti iktidar mev- kilne gelmişti. Yeni hükümetin ilk da- hili icraatı, ittihatçıları tevkif etmek oldu: Harbi umumide kabine ve mer- kezi umumi azası ve muhtelif saha- larda tanınmış maruf ittihatçılar ya- kalanarak polis müdürlüğüne götü- rüldükten sonra harb zamanında faal vaziyette bulunmıyan ittihatçıların da tevkitine başlandı. Bu arada bir gün; 29 mart, 335 (1919) da Kadıköy polis merkezine şu emir tebliğ edildi: <Teceddüd fırkası reisi sabık Baru- han mebusu Sabri beyin hemen tevki- t., Dahiliye Nazırı; Cemal Sabri bey o gün saat 4,30 vapurile Kadıköyden İstanbula inmek üzere is- keleye gelmişti. Bu esnada Sabri be- yin yanına avukat Haydar bey na- mında biri geldi ve Sabri beyi lâkır- dıya tuttu; bunun mürettep bir ha- reket olduğu anlaşılıyordu. Bundan sonra Tevfik isminde bir polis geldi ve Sabri beyi Kadıköy polis merkezi- ne davet etti. Sabri bey tevkif edildi- ğini anlamıştı. Burada yanına bir po- Ms verdiler ve doğruca İstanbula gön- derdiler. Bu polis memuru gayet har zik bir gençti, Sabri beye mümkün ol- duğu kadar bir mevkuf muamelesi yapmiyordu. Galats köprüsüne çık- tıkları zaman saat sekizi bulmuştu. Sabri bey yemek yemek üzere Abdul- lah efendi lokantasına gitmeği tekli? etti. Polis kabul etti. Lokantacı Abdul- lah efendi Sabri beyi görünce; — Hoş geldin beyefendi? deyince: Sabri bey: — Yanıma gelme, beni tevkif etti- ler, dedi, Polis, uzakta bir masada 0- turmuştu. Abdullah efendi: — Bende gayet kuvvetli bir bira var; istersen memuru derhal sarhoş ede- rim. Sabri bey bu teklifi reddetti ve ye- mekten sonra doğruca polis müdür- lüğüne gitti. Buradan dz Bekirağa bö- Yüğüne sevkedildi. Ertesi gün Sabri | bey, bir süngülü neferin nezareti al- tında Bekirağa bölüğünden polis mü- dürlüğüne gönderiliyordu. Sabri bey yolda iki paket sigara aldı birini ne- fere verdikten sonra: — Sana birşey rica edeceğim: Silâ- hındaki süngüyü kınına koy, yanın- da kurşunun var ya? Kaçarsam beni vurursun! Üç, dört adım da geriden gel. Dedi, Nefer buna razı Oldu ve busuretle polis müdürlüğüne gittiler, «İttihad ve Terakki» nin 24 milyon altını! Polis müdürü Armmavud Tahsin bey, istievap etmek üzere, Sabri beyi kabul etti ve ilk sual olarak: — «İttihad ve Terakkisnin para- ları ne oldu? dedi. Sabri bey mukabele etti: — Hükümete verdik yal, Polis müdürü; Kapatılan (Teçeddüd fırkası) na son darbeyi indirmek için hükümet ta- rafından tetkif edilen Sabri bey «Son resimlerinden biridir» - Onlar değil, yirmi dört milyon altını ne yaptın?. Sabri bey aci acı gülerek cevap ver- di: — Ben sizi akıllı bir adam zanne- diyordum! Bende yirmi dört milyon âltın olsa siz 24 saat burada Otura- mâzdınız! Mademki siz ittihatçıla” için «müthiş komitecidirleri» diyorsu- nuz. Biz bu para İle İstanbulu ateşe verirdik!. Polis müdürü, Sabri beyin gayet samimi ve şiddetli olan bu mukabe- lesine hak yerdi. “O sırada odada bu- lunan müdüriyet erkânının yüzüne bakarak güldü we Teceddüd fırkası reisinin gönlünü almak için kahve, sigara ikram etti. Sabri bey bu İstie- vabından sonra tekrar Bekirağa bö- Jüğüne iade edildi. Diğer taraftan Sabri beyin tevkif Kadıköy muhitinde çok fena tesi yapmıştı. Sabri bey uzun müddet Ke- diköy kâtibi mesulü bulunduğu içini bütün halki kendinden memnun €i-* müşti: Türk, Hıristiyan, hattâ ecnebi 500 kişinin iştirakile Sabri beyin ı- hinde sadrazama, amiral Galtrop'a, Dahiliye Nezaretine birer mazbata ve- rildi ve Sabri beyin tevkifi protesto e dildi, Fakat «Hürriyet ve İtilâf» mensup- larından mürekkep olan hükümetle işgal kuvvetleri, bu protestoya aldır- muyorlardı. Sabri beyin tevkifi ile ar- tık eski «İttihad ve Terakki istihe- lesi olan (Teceddüd fırkası)nın da -gayri resmi surette olsun- faaliyette bulunmasına İmkân kalmamış, <İtti- had ve Terakki: nin tarihi varlığını kurtarmak, padişahtan, hükümet- ten, işgal kuvvetlerinden gelecek dar- belete karşı siyasi bir mukavemet tesis etmek için gösterilen gayretler suya düşmüştü. Bu suretle damad Ferid paşa hükümetinin gayız ve kini karşısında «İttihad ve Terak- kisnin bu tarihi halefi de mevkiini ta- rihe terketmeğe mecbur olmuştu. 29 Mart 335 (1919) SON Bu akşam Nöbetçi eczaneler Şişli: Maçka, Taksim: İstiklâl cad desinde Kemal Rebul, Kurtuluş cad- desinde A. Galapulo, Beyoğlu: Güla- tasaray, Posta sokağında Garih, Ga- lata: Topçular enddesinde Hidayet, Kasımpaşa; Vasıf, Hasköy: Habeıoğ- : İstepan, Sariyer: Asaf, Ta- rabya, Yeniköy, Emirgân ve Rumeli- hisarındaki eczaneler, Aksaray: E. Pertev, Beşiktaş: Vidin, Kadıköy: Pa zaryolunda Rifat