azgın. Yerli Mallar Sergisinde Dolaştık Topkapı sarayının yanında modern : bina yapmak zevksizlik olur... Sahife 7 ai “Ittihad ve Terakki, nin son devirlerinde Suikasdlar ve entrikalar Tefrika No. 175, Mustafa Ragı» Es-atlı Talât, Enver, Cemai paşaların bindikleri motorda başka kimler vardı? pr” 1 Yazan | Yerli Mallar sergisinde birincilik Sümer bankla İş bankasında, ikincilik Karamürsel ve İbrahim Ziya mensucat fabrikalarındadır Yaldaki inzibat memurları yâlnız | paşayı tarassud etmeğe memur Ol dukları için, ne bu yelkenlinin, yalının civarında bulunmasını men- etmeğe bir emir ve salâhiyet ai- mışlar, ne de yelkenli içinde bulu- nanları sorguya çekmeğe memur edil- mişlerdi. Esasen böyle bir sorgu kar- şısında müsbet bir malümat alamı- yacakları da muhakkatı, Yalnız yel- kenlinin bir haftadanberi burâda de- mirlemesi, onlar için çok şüpheli gü- rülmüş, paşanın mutlaka deniz tara- fından kaçscağı kanaatinde bulun- muşlardı. İnzibat memurları tarafın- dan yalının sahilden (o tarsssud ettirilmesinde en mühim sebep de bundan ileri geliyordu. İki otomobilin arka arkaya hareke- tine rağmen, inzibat memurları bu- — Belki bir pokerden dönüyorlar paşam! dedi, Fakat aradan çok geçmeden do- laşan kimselerden biri ilerledi; bu, Enver paşa idi. Enver paşa, Talât paşanın elini sıktıktan sonra; — Tam zamanıdır, molör nerede ise gözükür dedi ve sonra dönerek: — Merhaba İhsan, nasılsın? dedi, — Teşekkür ederim, paşam! Son seneler içinde İhsan beye kar- #ı dargın bulunan ve hattâ tesadüf ettiği yerde selâm bile vermiyen En- ver paşa, memleketten ayrılmak üze“ re bulünduğu şu son dakikslarda bu eski hirka arkadaşilede bu suretle, barışmış. oluyordu. Tam bu sırada, burnunda sönük bir işık bulunan bir motör, Amerikan Idığını sö — alıktarı ide ederek | nu Enver paşanın misafirlerinin 4Y- | kolleji tarafından gelerek rıhtıma ya- Beyaz keten elbiseli şık bir adamın. m my sal di ekiz: ar Talan gektirde tellikki etmişler; -3“İ» mayt »Jayen gan; bersşiksaini sz başına silindir bir şapka giydirimiz | Gen irincieidir. Sümer | ““ Yerli mallar'serkisinin büyük bir | ver paşanın yalda kaldığını sanmış. | <cakladıktan sonra Talât paşanın elin- sonra uzakta bakın... Yeni Yapı | Mn e eri çok kasa bir zaman: | kistni/eski devirlerin Kâpalıçarşısıdır. | Jardı. Fakat otomobillerden biri Or- | den'tuttu We motörün içine atladı. i lan Kadıköy iskölesinin ocak bacesı da çok büyük işler görmüş ve paviyo- | Mallar tatnifsiz istife yerleştiriliyor taköy tarafına ilerlerken, diğeride | Motör, bir kavis çizdikten sonra Bo- | keten elbiseli zatın silindir şapkası | © Ü.. ea ikalarının neler imal etii- | ve Cenbvizlilerin bezirgânliği sürüp | © Arnavutköyü yolunu tüttu. Bir AN | gazın yukarı tarafına doğru aktı; kadar çirkindir. Bu baca üslüpsuzlu- ğun eri iyi misalidir. Frak, beyaz göm- gidiyor. man şoförü tarafından idare edilen gecenin zifiri karanlığı içinde motö- üs | miştir. Hermal, olduğu yerde sanki — Şu yüzük kaça?. bu otomobilin içinde Enver paşa ile | rün sönük ışığı gittikçe ufaldı. lek, siyah silindir şapka bir lili miknatıslaşıyor, opaviyona (giren- — Senin güzel hatrın için iki buçuk | eniştesi ve bir de Bronzart paşa var- Talât ve Enver paşa motörde, mo- 1abudur: Zevklidir. Zevkli leri kendine çekiyor ve sanki dile ge- | Hraya olur. dı. Alman generali Arnavutköyünde dir ki, beynelmilelleşmiştir. Üslüba zevk hâkim olur. Zevksiz demek Üs- Hip: Ben Türk malıyım, yerli malım, bak ne güzelim! diyor. «Camiş» vitri- — Yarım lirâ vereyim mi?, — Haydi altmış kuruş ver de sif- Enver paşaya veda ederek ayrıldı. Enver paşa da doğruca hemşiresinin törü kullanan iki Alman bahriyeli- sinden başka yol arkadaşları doktor Nâzım, Bahaeddin Şakir, Azmi ve ae bay ayak atılır ninde de ayni belâgat var, tah edeyim. ği evine gitti. Bedri beyleri buldular. Karti — Yürüyünüz, arkadan ses > Enver paşanın bavulları bir gün d Münir atılmaz göze ilk çarpan şey üslüpsuz- yor: | öeei, göste Hümrmn erisöziei. Nâzım bey, motöre Moda açıkların. luk oluyor. Güzel ile çirkinin yanyana gelmesinden daha zevksiz ne olabilir? Bahçe kapısından girip eli adm yürüdükten sonra A yiz sın güzel paviyonu ile i şi » nuz; başınızı sola çevirince zevkiniz bozuluyor; çünkü O güzel paviyonun tam karşısında zevksiz, daha doğrusu külüstür bir baraka var: Başıboş bir mahalle çocuğu, terbiyeli, temiz gk yinmiş bir okul talebesiyle aşık atı- yor gibi... İ Bahçeye kurulan paviyonlar, plân- İ mz İstanbulun küçük bir mahallesi. Nasıl Mecidiyeköyü, Karagümrük, Lâleli taraflarında baraka, villâ, apar- taman' biribirine karıştıysa ire ifade -yani aynı ifadesizlik- İ ledi iy ie Yalova paviyonile Re- assürans paviyonu arasına yuvarlak bir kutu sıkıştırılmış, onların tepe- #inden de, üstlerine yıkılacakmış gibi, inhisarlar bakıyor. Bizde bir tabir var- dır: sİçi seni yakar dışı beni; derler. — Gel bakalım gel, beş pars kaza- nırsam gözüm çıksın amma, ne eğe- yim iş yok... İ “ İ İstanbula daimi bir sergi binası lâ | zımdır. Bu bina nerede yapılırsa ya- pılsm ancak Sarayburnunda yapıl- masın: Topkapı sarayının üslübu ya- nında çok çirkin birşey olur. Zevksizli- ği İstanbulun deniz kapısından teş- hire başlarız. Daimi sergi genel bir dekoratörün - üslübuna, zevkine güvendiğimiz bir dekoratörün - diktatörlüğü altında bulundurulmalıdır. Daimi sergi Kapalıçarşı üslübundan kurtulmalı, daimi sergide pazarlık ol- marvalığır. * Daimi sergi yapılıp açılıncaya kadar da açacağımız yerli mal sergile- rinde bu üç şarta doğru kuvvetli Adımlar atmalıyız. Seldmi İzzet Sedes türülmüş ve buradan da emin bir adam vasıtasile Tophane rıhtımı önünde bulunan motöre neklettiril mişti. Bavulların bu suretle alelâde bir şekilde motöre gönderilmeleri bunların Enver paşaya ait olduğuna dair hiç kimseye bir şüphe verme- mişti. Binaenaleyh Enver paşa, veda etmek üzere hemşiresini evinden aldı ve eniştesile beraber her üçü, yaya olarak Arnavutköyünün tenha bir sahiline doğru ilerlediler. Enver pa- şa ile enişte ve hemşiresi karanlıklar içinde rıhtımda gezinmeğe başladı- lar; burada Talât paşayı ve deniz- den de gelecek motörü bekliyorlardı. * “ Talât paşa - yukarda yazdığım gi- bi - İhsan Namık beyin evinde yemek Yiyip bir müddet İstirahat ettikten ve buraya gelen Mitat Şükrü beye veda ettikten sonra masa başına geçli ve Sadrâzam İzzet paşaya hitaben bir da, Bahaeddin Şakir ve Bedri beyler de Salıpazarı önünde parula vermek suretile binmişler, Az- mi bey de bir sandala atlıyarak Ku- cep fenerile ruçeşme önünde ayni işaretle motö- re atlamıştı. Nâzım beyden başka diğerleri Enver paşa İle yalıdan ay- rıldıktan sonra firar plânı icabı ola- rak bu sahillere inmişler, motörü beklemişlerdi. Şimdi bütün arkadaş lar tamamdı, motörden torpidoya binmek için Cemal paşanın da ken- Gilerine iltihak etmesi lâzımdı, Refikası, Cemal paşanın kaçmasına mâni olmak az Viz Diğer taraftan Talât ve Enver pa- şalar bu suretle Arnavutköyü rıhtı- mında buluşurlarken, Cemal pasa da kendi şifre müdürü Seyfi bey vasıta- sile Enver paşadan aldığı talimata göre evinden ayTılmak üzere hazırlı- n ğa başladı. Bu seneki inhisar paviyonunun içi Sergiye giriş Kıymetli bir bayan mektup yazdı. Paşanın firanndan Cemal paşanın refikası, zevcinin dışı bir değil, İçi ne kadar güzelse di- an Kastamonu | sonra bazı gazetelerde neşredilen bu | Türkiyeden ayrılıp gitmesine şiddetle şı o kadar çirkin, Hece içki satış yeri | © geti hanks pavyonu bir mektep Mi- Hamzaağa ma- | mektubun suretini aşağıya yazıyo | muarız olduğu İçin son dakikaya ka. j bir muamma, Toparlak bir hesne var | boratumrı vazifesini görüyor. O da üs- hallesinden Or- | rum: dar zevcini bu tikirden vazgeçirme- ki, kimi portakal, kimi turunç diyor. | jöplu, yani zevkli bir paviyon ve çok takçı oğlu EMİN| © Pek muhterem ve mübarek tanıdığım ğe çalışıyordu. Fakat Cemal paşa, bu Üst kısmındaki yeşil dalı kaldırırsak | enstrüktif. Bakırın geçirdiği muhtelif kansı ve Küçük Ke e para meyi ye ısrarlara hiç ehemmiyet vermiyor, almanların bira fıçısıdır da diyebili | safhaları uz, Krom maden- Mehmed oğlu bir müddet ecnebi nüfuz | ahval ve şernit değiştiği için bir kaç i Tiz... İçeri girilince yürek ferahlıyor, | lerimizin seneden seneye artan istih- kın Hamide | Tegimen memiekee een onla Buna İ ein sonra İstanbula girecek olan İti- i ler oyalanıyor. Hangi şarabın han- | jâkini öğrenip seviniyorsunuz. (400) lira kıy- | vacehesinde muhakeme olmak fikrinde | lâf kuvvetlerinden cesaret alacak : ge eme içileceğini gösteren ka- Bu üç bankamızın paviyonu İle in- metindeki evi- m e beee el Şi | gayri memnun unsurların kendisin- rikatürlerle ifade eğilmiş güzel bir kö- | hisaların iç kısmı gösteriyor kl, ser- ni Hava kurü- | iüşare edemedim: müşkül mevkide ka, | den intikam almağa kalkışacaklârı , şe var. Bize buna benziyen ğer gi demek ressam ve dekoratör işi de- ; muna teberrü | lacağınızı çok düşündükten sonra sarfı- | muhakkak öldüğunu söylüyordu. Ce- i lâzım. lduğu ii i zevke iğ , nazar ettim. Bütün hayatı siyasiyemde i Mİ ğ yani ML ri kil di Sk dir > Sali im hedefim, memlekete namuskârane hizmet | 712! PeSA, Siyaset arkadaşlarile bir yerini kaç yumurta tutar, yarım kilo üzüm ne kadar sebzeye bedeldir, fın- tir. Bu üslüba tâbi olan veişi kendi ğ resmini gönderiyorum. etimek idi, Bütün servetim zatı şahanenin Ahsan ettiği otomobil esmanile her ay art- tardığım yirmişer liradan ki bin slti yüz likte verdiği bu karardan vazgeçemi- yeceğini bir çok deliller göstererek hilim ve şefkatle refikasını kandır- dik, ceviziçi, kuru inciri ne zaman- | zevklerine göre yapmayıp başı boşluk- Sahte polis memuru e lr mlm bike iner atin; | mak istiyordu. Fakat refikası müte- lar ve ne miktar yemelidir? vay ei tan çim bir paviyon da Karamür- yakalandı miz çifliğin (1) devri iearından hasıl olan | madiyen ısrar ediyordu! bu gibi şeyleri resimler, karikatürler, | sel ve İbrahim Ziya mensucat fabri- . | Paradan ibarettir. Bunun bir kısmını re > Takkamlarla ifade etmek herhalde | kaları paviyonudur. Paviyonun kapısın.| ç CelstadaMina aparlımanında otu. | aileme terk ederek bir kısmını yanıma el- Kabahat senede değildir! Ne ka. faydalı olur. İnhisarlar paviyonundan çıktıktan sonra bahçenin bu kısmında kayde de- : ğer başka birşey yok: Baraka ve bara- kalaşmış işporta, Eski devirlerde Cin- cimeydanında kurulan bayram yeri daha zevkliydi, çünkü o devrin üslü- buna göre kurulurdu. Yerli mallar ser- gisinin bu kısmında ise bugünün üs- lâbuna dünün zevki hâkim oluyor... Binanın ön kapama içeri girin | (Bizdesergive teşhir yay demekti, | Pİ en Va baş, Gi da | a e liz hee lidir. birer ce, ister sağa sapınız, ister sola. Sağ- | Mal yayılır, serpelenir öyle teşhir Ve pa e al Me belli pen mektup yazdı, Bu mektupların hulâ- ii da Sümer bank, solda İş bankası pavi-| edilirdi. Kapalıçarşının bir zaman- : ; e en ve öre sası şudur: i yonları kurulmuş. Her ikisi de sergi, | Jar gördüğü büyük rağbet daimi hir | da icabeden kanun! takibat yapıl ütilkdlar di teşhir ve dekorasyon ne demek oldu- ğunu gösteriyor, anlatıyor, örnek teş- kil ediyor. Bu iki müessese ile övüne- bildiğimiz kadar övünebiliriz. İş ban- kasının paviyonu serginin dekor bakı- mından birincisidir. Bu güzel, zevkli dekor içinde de dekorsuz, fakat beliğ Takkamlar ve cümleler bize her sene | maca yarışı da, gösterilen rağbetle | göl müvazenesini kaybederek düşmüş, i ler İsme dolaşıyor, iz K.. ii Lema #altanat devrinde harice giden mil- | mütenasip bir şekilde arttı. Ceneviz. | yaralanmıştır. Yaralı Haydapaşa has- a k a : sahibine devretmiş ve buradan hissesine NN yonlarca paranın cumhuriyet dev- | lerden yadikâr kalma'bezirgin alış | tenesine kaldırılmıştır. İhsan bey hemen cevap verdiz düşen parayı alahıştı. daki yanlarda üslüp aksaklığı varsa da, iç kısmı zevklidir. Onlar da mal- larını teşhir etmesini bilmişler, Sergi- nin zevk bakımından ikincisi Kara- mürsel ve İbrahim Ziya mensucat fab- rikaları paviyonudur. İstanbul Konturplâk, Kablo ve Nur- kalem fabrikaları gibi tebrike şayan paviyonları geçtikten sonra «Kapalı- çarşı» başlıyor. sergi mahalli oluşu ve yaygın kaldı- rılıp teşhirin istif üslübile yapılmasın- dan ileri gelmşitir. Yayılıp serpelenen mallar top top edildi ve üstüste ko- nup istiflendi, ufak tefek mallar da, ağızlık yüzük ve saire gibi, hiç bir tas nife tâbi tutulmadı. Pazarlıkta aldat- ran manav Abdülkadir isminde biri, kendisine polis süsü vermek, iddia- sile yakalanmıştır. Zabıtaya vaki olan ihbara nazaren, Beyoğlunda İstiklâl caddesinden geç- mekte olan Abdülkadir, Riza ve İsmail isimlerinde iki arkadaşı yolda durdur- muş, kendisinin sivil polis memuru olduğunu söyliyerek ohüviyetlerini tahkike girişmiş, iki arkadaş da bu adamın vaziyetinden şüphelenince, maktadır. Bir çocuk bisikletten düşerek yaralandı Feneryolunda oturan Bingöl adın- da bir çocuk komşusu Ahmedle bir- likte bisiklete binerek gezerken, Bin- dım. Bundan başka nesneye malik deği- lim, Millete karşı hesap vermek ve muha- keme olarak tayin edilecek cezayı kemali cesaretle çekmek isterim. İşte zatı fahi- söz veriyorum: Memleketim kemali hürmetle ellerinizden öperim muh- terem paşa hezretlerir. 2 Teşrinisani 334 © Mehmed Talât Görülüyor ki Talât paşa mektuba bir gün sonraki tarihi koymuş ve zarfladıktan sonra postaya vermesi Talât paşa saat on bire doğru İhsan Namık beyle beraber evden çık- mış ve Armavutköyü rıhtımına doğru gelmişti. Bu sırada uzaktan bir ka- raltı görüldü. Talât paşa büyük bir tecessüsle arkadaşına, sordu: çıyorsun? Seni kimse: mesul etmez, sen harbe aleyhdardın.. Bunu herkes kiliyor; otur, seni aldatıyorlar: Talât kaçmıyacak, seni kaçıracak! Zevcesinin kadın şefkat ve hassa- siyetile söylediği bu sözler, Cemal paşanın maneviyatını sarsımş, sabık Suriye diktatörünü meyus ve perişan bir hale koymuştu! Cemal paşa, saat on bire doğru Sadrâzam İzzet paşa (Arkası var) (1) Talât paşa, eva çok meraklı idi: Necmeddin Molla, damad Salâhaddin Âli, merkez kumandanı Cevad beylerle be- raber Hamindos (Bakırköy kazası dahi- linde) çifliğini kiralamıştı. Bu dört ar- kadaş bu çiflikte avlanıyorlardı. Talât paşa, istifa ettikten sonra, diğer arkadaş»