Bahife 6 HEKİM ÖĞÜTLERİ: Hazim güçlüğü Hazımda hemen hepimiz güçlüğe uğramış, midemizden az çok rahatsız olmuşuzdur. Yemek yemeden du- ramıyacağımız için mide iztirabına tahammül etmemiz hakikaten çok güç olur. O itibarla midemiz neden bozuluyor, bunları anlıyalım ve ona göre tedbirler alalım. Yediğimiz yemeklerin hazmına yâ- rıyan mide usaresinin azlığı veya ek- şiliği, çok veya az oluşu, mide hare- ketlerinde bozukluk, midenin fena va” ziyette bulunması, mide düşüklüğü veya midenin genişlemesi, büyümesi gibi bir çok sebepler mide rahatsızlık- Yarına, hazımsızlığa sebep olur. Fakat bazan hazım cihazınm ne yapısında ne de hazım maddelerinde hiç bir bozukluk veya eksiklik olma- dığı halde, sırf yemek, içmemizde İfrat veya dikkatsizlik hazım güçlüğü do- ğurabilir, Çok alkol kullanma, bahar- h salçalar, hardal, turşular, sirke ve şekerlemeler hazım cihazını bozar. Çok yemek veya bilâkis yemeği azalt- mak, yemeği rasgele saatlerde yemek. dişlerin bozuk bulunması, çok sıkı korsa kullanmak ve bilhassa çok ka- bız olmak ta ayrıca hazım güçlüğü yapan sebeplerdir. Mide rahatsızlığını Kusule getiren sebebe göre meydana çıkan teşevrüş muhtelifdir. Midenin. hazmettirici maddelerinde bir değişiklik olursa mide tabii şeraitte çalışamıyacağın- dan, bazan dolgunluk veya ağrılar şeklinde rahatsızlık verir, Mide hiza- sında şişkinlik vardır. Ekşili, yumur- ta kokulu gazlar çıkar. Yemeklerden sonra yüz kızarır. Çalışma kabiliyetini kaybeden insan uyumağa meyleder. Sabah uyanınca ağız acıdır, dil paslı ve muannit kabız vardır. Defi tabii 4 - 5 günde bir olur, bazan baş dön- meleri de vardır. Bu hal uzunca de- vam edebilir, fakat bazan da insanı çabuk zayıflatır, çarpıntı ve nefes dar- lığı verir gaz bazan mideyi çok şişir- diğinden darlık hissi vardır. Ancak ge- ğirme suretile gazlar çıkarak hafiflik hasıl olur. Eğer midede ekşilik artarsa, rahat- &ızlık kusmaya kadar varır, çıkan su çok ekşidir, çıkarken âdeta boğazı ya- kar ve midede ağrı husule getirir. Bu gibi mide rahatsızlıklarında, se- bebi.ne olursa olsun, dikkat edilecek umumi noktalar vardır; kabzı, kati surette bertaraf etmek, muntazam saatlerde yemek yemek, alınan gıda- Yı iyice çiğneyerek, kabil olduğu ka- dar küçük parçalara ayırmak, sebze- leri tercihen püre şeklinde veya çok Ayi pişmiş, iyice ezilmiş olarak yemek, açık havada gezinti yapmak lâzımdır. Eğer mide usaresi kâfi değilse, et usaresi, süt gibi gıdalar almak, yemek arasında kalevi sular içmek ve pepsin, asid klorhidrik gibi ilâçlar almak 1- sımdır. Karın şişliğinde yemeklerden sonra kömür tozu alınır. Midede ekşilik fazla ise, kızarmış (AKŞAM) ın edebi romani ve çok iyi pişmiş ekmek kabuğu, pata- tes, fasulye, mercimek püreleri, mâ- karnalar, az pişmiş yumurta, çok piş- miş yeşil sebze, üzümden maada piş- miş meyvalar yenir. Şarap ve diğer bütün alkoller kati surette yasaktır. Hafif bira az miktarda içilebilir, ye- mekler nihayetinde gene maden su- ları içmeli ve arkaüstü yatarak karı- na sıcak su koymalıdır. Eğer mide ağrıları şiddetli ise, per- hiz daha sıkı olmalı, hafif çay, ihlâ- mur, papatya suları, içilecek şeylere ilâve olunmalıdır. İspirtolu içkileri çok kullanmak bu mide ağrılarma sebep oluyorsa haf- talarca, aylarca sıkı bir rejim takib etmeli, senelerce ağıza alkol almama- dır. Aksi takdirde süratli ve daha berbat nüks husule gelir. Midenin düştüğü, genişlediği, yeri- nin değişik olduğu vakalarda (cılız yapılı kimselerde, evvelce toplu iken zayıflıyan veya.çok çocuk doğurarak karnı gevşemişlerde) korsa kullanılır, Operatör Dr. İffet Naim Onur Öğretici filimler Gümrük resmi vermeden nasıl | girecekler? Ankara 10 ) (Akşam) — Gümrük ve İnhisarlar Vekâleti öğretici ve teknik filimler hakkındaki kanuna göre, gümrük ve her türlü ithal resimle- rinden muaf olarak gümrüklerden geçirilecek eşya hakkında bir izahna- me hazırlamıştır. İzahnamede adı geçen kanun mu- cibince resimden muaf olarak geçiri- lecek eşya iki kısma ayrılmaktadır. 1 — Devlet daireleri tarafından ge- tirilen teknik ve öğretici filimler, bu filimleri göstermeğe mahsus parlör amplifikatörlü ve sesli filim tesisatlı otomobiller, sessiz sinema ve projek- siyon makineleri, sinema filimi ak mağa ve yapmağa yarıyan makine ve âletler İle boş filimler, 2 —, Ferdler ve her nevi müessese- ler tarafından getirilen tamamı tek- nik ve öğretici filimler. Ferdler ve hususi müesseseler ta- rafından getirilecek bu gibi filimler, bunları mürakabeye ve mahiyetleri- ni tesbite memur komisyonun tedki- kinden geçtiklen sonra yalnız İstan- bul ve Ankara gümrtklerinden Ria edilebilecektir. Devlet daireleri tarafından getiri. lecek öğretici ve teknik filimler ise her gümrükten ihraç olunabilecektir, Kastamonuda Başvekili karşılamak için hâzırlık Kastamonu (Akşam) — Başveki- mizin yakında Kastamonuyu şeref- lendirmesi bekleniyor. Bu münasebet- Je hazırlıklar yapıhoyr. 'Tefrika No, 12 Mektep arkadaşları — Öyle ya, dedi. Bunlar pek tabit geyler... Lâtife ediyorum, Ve sonra lâ- kırdıyı değiştirdi: — Kim; çıkalım. Şu for- mül şişelerini yerleştirecektik! Meslek hayatının ilk günlerinde ge- çen bu buhran Cevvale için sıkı bir nefis imtihanı oldu. Fahirenin gösterdiği sükünet te bu mücadelede ona kuvvet vermişti. O zamana kadar arkadaşlarına karşı duyduğu üstünlük gururu bu çelim- #iz, kuru ve zavallı kızın önünde sar- sılmak tehlikesi geçirmişti. Fakat bu ilk buhran artık avdet etmiyecek şe- kilde atlamış oluyordu. Bu ilk yırtılış o kadar süratli olmuştu ki genç kız artık bu şekildeki nefis ve ruh müce- delesinde aşılanmış gibi daha ertesi gün fiziyoloji dersinde tenasüli Aza- Bin teşekkülüne dair verilen dersi göz- leri titremeden, kalbi çarpmadan s0- buna kadar dinlemişti. Temaslar, mukayeseler ve gitikçe ilerileyen dersler, Üniversitenin ser- best muhiti onun ruhunu ve dimağını terbiye ettikçe düşüntelerinin istika» Bürhan Cahid meti daha genişliyordu. Kadınlık hisleri, cinsi çekinme ve tereddütleri yavaş yavaş kayboluyor- du. Lisede tamamile akranları, kadın muallimleri ve yabut yaşlı erkekler arasında geçen hayatı birdenbir deği- şivermekle iklim değiştirmiş kerten- keleler gibi şaşalamıştı. Fakat şimdi yavaş yavaş bu havaya alışıyordu. Bulunduğu muhitte erkek gözlerini ve üzerine çeken tek kadın oluşu vazi» yetini güçleştirmese daha çabuk alı- şacaktı, Fakat yüzlerce erkek arasın- da bütün o cinsi ve tabii duyguları üzerine çeken bir paratoner gibiydi. Kız arkadaşı Fahire ile bu erkek ce- reyanlarını paylaşabilseler tehlike azalacaktı. Fakat tabiatin zalim bir cimriliğine kurban olan bu biçare kız bilâkis bulunduğu yerde onun varlı- ğını ve kıymetini ifade eden bir ölçü oluyordu. Öteki fakültelerde kız talebe daha çoktu. Hattâ edebiyat şubesinde kız talebe erkeklerden fazla idi. Üniversi- te hayatına genç kızların karışması erkek talebe için şu cihetten de fay- AKŞAM /Sıhhat ve içtimai muave- net Vekilinin tetkikleri Izmirde Sağlık müzesinin inşaatı fuar zamanına kadar yetiştirilecek Sıhhat ve İçtimai Muavenet vekili B. Refik Saydam, Sağlık müzesi binasının inşaatını tetkikten çıkarken İzmir (Akşam) — Sıhhat ve İçtimai Muavenet vekili Dr. B. Refik Saydam, geçen sene Romanya ve Bulgaristan- dan İzmire getirilerek iskân edilen ve bu sene Bulgaristandan getirilerek Urla tahaffuzhanesinde sağlık mua- yeneleri yapılan göçmenlerin vaziye- tini yakından tetkik etmek üzere An- karadan şehrimize gelmiştir. Dr. B. Re- fik Saydam, vilâyetimizde iskân edi- len göçmenlerin sıhhi vaziyetlerinin Ayi olduğunu, kendilerine arazi ve her türlü ziraat aletleri tevzi edildiğini görmüş. çok memnun olmuştur. Sıhhat ve İçtimai muavenet vekili- miz Bulgaristandan, vilâyetimiz da- Ju, Tire, Bayındır ve Torbalı kazala- rında tetkiklerde bulunduktan sonra İzmire gelmiştir. İzmir valisi B. Fazlı Gülecin daveti üzerine Bergamaya gi- den sayın vekil, Bergamadaki muh telif âsarı atikayı ziyaret ve Çandarlı Mahiyesinde yeni açılan plâjm açı. dah olmuştu ki kızların arasında ge- ri kalmamak için daha çok çalışmağa mecbur oluyorlardı. Bu his Tıb fakültesinde Cevvaleye karşı belirmeye başlamıştı. Önceleri onu nasılsa aralarına karışmış bir kız | gibi gören ve hattâ bu fikirle onun varlığından ruhi hâzlar duyan erkek arkadaşları dersler ilerileyip musllim- lerin kontrolleri sıklaşıp onun kendi- lerinden üstün notlar aldığını görün- Ce bir kadından geri kalmanın verdi- ği heyecanla harekete geçtiler. Bil- hassa bu mesleki, tesadüflerin tesiri- le değil, evvelce verilmiş bir kararla benimsiyen arkadaşları gözlerini dört açtılar. bir kaç yıl sonra doktor yeti- şecek bu bir avuç genç arasında sıkı bir müsabaka başladı. Fakat Cevvaleye yetişmek kolay de- gildi. O ilk sendeleyişlerden sonra ar- tık tamamile kendine hâkim olmuş- tu. Okumak, meslek sahibi olmak için duyduğu heves yeniden şahlanmıştı. Bütün ruhi ihtiyaçlarını körleten bir meslek aşkı ile kitaplarına sarılmıştı. Şimdi artık ilmi sahada işittiği ha- kikatler, tabiatin canlı mahlüklara mukadder kıldığı uzvi hâdiselerin ifa- desi onu müteessir etmiyordu. Bu havaya, bu muhite tamamile adapte olmuştu. Artık mektep muhitinden dışarıda geçen hayatını da tanzim etmişti. Gü- — İli Ea hilinde iskân edilmek üzere şon defa Urla tahaffuzhanesine getirilen 2026 göçmenin, iaşe, sağlık muayeneleri, sevk ve iskân işlerile yakından ilgilen- miş, bütün hazırlıkların mükemmel bir ari yapıldığını görmüştür. İzmir fuar sahasında inşa ettiril- mekte olan (Sağlık müzesi) nin ileri- lemiş olan inşaatını da gezen vekil, fuar işleri hakkında İzmir belediye ve fuar komite reisi Dr. B. Behcet Uz tarafından verilen izahatı dinlemiştir, Sağlık müzesinin inşaatı, fuar zama- nına kadar yetiştirilecek ve müze, bu seneki fuarda halkın alâkasını çeke- cek bir şekilde açılacaktır. Lütfi Kırdarı ve saylav B. Mustafayı gösteriyor. zin evlenip gittikten sonra komşu ola- rak yalnız kalan Süheylâyı pek sık göremiyordu. Güzinden bir mektup almıştı. Genç kız kocasile beraber Elmalıya yerleş- tiklerini yazıyor, kışın sakin bir son- bahar havası yaşıyan bu bağlık, bah- çelik yerde çok mesud yaşadığını söy- Tüyordu. Bir gece sinemaya beraber gitmek için gelen Süheylâ ile bundan bahse- derlerken arkadaşının saadetinden hâlâ şüphe eden Süheylâ ona başka bir havadis verdi: — Güzini bu evlenmeye acele etti- ren sebepler sonradan meydana çık» tı. Bizim büroda çalışan bir kızın tey- zesl Elmalıda imiş. Güzin oraya: gide- 4 iki ay olmadı, değil mi? Halbuki yakında anne olacağını söylüyorlar, Orada sekiz aylık evli olduğunu söy- Jemiş. Bu havadise Cevvalenin kirpikleri bile titremediğini gören Süheylâ de- vam etti: — Ben zaten tahmin etmiştim, Gü- zin budala bir kız değildir. Onun gözü yükseklerde idi. Bana kaç kere direk- törünün otomobil gezintisi tekliflerin» den bahsederken: — Kendimi naza çekiyorum, Evlen- mek teklif edinciye kadar bekliyece- ğim! demişti. Direktörünü tanırım, Biraz yaşlı olmakla berabex zengin bir KADIN KÖŞESİ Leylâki şapka Mor renk sonbaharda en fazla giyi- lecektir. Şimdiden bu Tenge rağbet başlamıştır. Yukarıda ince mor fötr- den kenarlı bir şapka görünüyor. Açık leylâki kloke elbise ile giyilmek- tedir, EEE EEE Trakyada yağmur Kavun, karpüz ve sebze bollandı Edirne (Akşam) — Üç dört günden beri fasılalarla başlıyan yağmurlar bunu bekliyenleri sevindirmiştir. Bu- günlerde piyasaya bol karpuz ve ka- vun gelmekte ve 150 adetlik arabası 4 - 5 lira arasında satılmaktadır. Bu- günlerde sebze de bollaşmıştır. En iyi patlıcanın 10 tanesi beş kuruş, biber beş, en iyi domatesler yüz para veya üç kuruştur. Mandıralar peynir ima- lâtına nihayet verdiklerinden tereyâ- ğı da gelmektedir. Tunca ER id boğulma Edime (Akşam) — Geçen gün gene feci bir boğulma vakası olmuş, Tuncaya giren on yedi, on sekiz yaş- larında iki çocuk boğulmak suretile ölmüşlerdir. Bitliste yapı faaliyeti Bitlis (Akşam) — Bitliste yapı faaliyeti çok artmıştır. Şehir günden güne güzelleşiyor. Şehrin etrafı ye- şillikten âdeta bir mesireyi andırır. Bitlisin meşhur dutları âdeta be- dava satılmaktadır. Diğer meyva ve sebzeler âdeta yok pahasıma ucuzdur. Koyun etinin kilosu 15 kuruştur. Bir araba odun da 150 kuruşa satılmak- tadır. İzmirin kurtuluş bayramı ve Kastamonulular Kastamonu (Akşam) — İzmirin kurtuluş günü olan 9 eylülde İzmir- de bulunmak üzere 4 0- 50 kişilik bir kafile şimdiden hazırlanmaktadır. Kastamonu bölgesi güreş takımının da bu kafile ile İzmire gitrnesi muh- temeldir, adamdır. Çocuğu olmakla beraber bu- gün bekârdır da! Yani mükemmel bir koca olabilir. Gençler de iyi hoş ama sade gençlik, yalnız aşk insana kâfi gelmiyor. İnsan biraz da iyi giyin mek, iyi gezmek, iyi yaşamak istiyor, Eline geçen aylıkla bana bir tuvalet bile yapamıyan gence hayatımı, saa- detimi nasıl bağlarım. Ben tramvay bekledikten, kelepir kumaş almak için mağazalarda çekişe çekişe pazarlık ettikten, iskarpinimin topuğu kırıl. masın diye kaldırımlarda basacak yes aradıktan sonra kupkuru aşkı ne ya» payım. Erkek, kadının arzusunu di- Jinden değil, bakışından anlamalı, Biş mağaza vitrininde gördüğüm çantayı bana söyletmeden alabilecek erkek, yaşı ve yahut yüzü ne olursa olsun benim erkeğimdir. Süheylânın bu sözleri ilk defa Cevs valeyi güldürdü. Daima dinliyen ve ne hak veren ne de itiraz eden Cevvd« İenin bu gülüşü Süheylâyı bir kat das ha coşturdu. — Öyle değil mi Allah aşkına!.. Ba“ na bir ipek çorap almak için benim gibi ay başını bekliyecek erkek WelsS Müller kadar atlet, Ramon Novaro ka» dar güzel olmuş vız gelir, Emil Yaningi gibi ihtiyar olsun. Fakat cebinde mis ni mini bir çek defteri bulunsun, (Arkası var) /