23 Temmuz 1937 ——— Yeryüzünde garib âdetler, gülünç itikadlar EYİ a mm M——ğ' NN Sahife 7 Kanlı hayvan dövüşmelerini zevk ile seyreden insanlara bugün en ileride memleketlerde bile tesadüf ediyoruz Meselâ Fransanın şimalinde ve Belçikada yapılan horoz dövüşleri orada da halkın bir eğlence sayılır. herkes birbirille ba hayvanlardan birinin kanlar | büyük bir merak ile takip ettiği Saatlerce devam eden bu dövüşlerde hislere girişir ve dövüşler daima çinde ölümiüle neticelenir Yukanda: Ball adasında bir hrox döğüşü - Aşağıda solda: Horoz düküş ua a çelik parçası, Bazı insanlâr var ki kavgadan dö- Züşten pek haşlanır ve gözleri önünde geçecek böyle bir vakayı başından nihayetine kadar seyretmekten büyük bir zevk duyarlar. Biribirine yumruk sallıyan iki boksörün çarpışmalarını saatlerce seyredenler arasında kadın- lar bile bulunur. İspanyada yapılan ve arasıra Fransanm cenup eyaletle- rinde (e görülen boğa döğüşlerinde Zâ- vallı bir hayvanın azablar içinde max sıl öldüğünü görmek merakında olan- lar az değildir. Bu döğüşlerden bazı- ları hayvanlar arasında yaptırılır ve insanlar buna seyirci kalırlar. Bu mü- sabakalar arasında kanlı olanları da vardır, olmıyanları da. Böyle basil ve tehlikesiz hay- van döğüştürmelerine bir misal olarak viçredeki bir âdeti gösterebiliriz. Ora- sene fikbahar gelince inek sü- rl Alp dağları üzerindeki meralarâ O zaman sürülerin başıma ayvanı bir müsabaka Ya- parak seçmek üdettir. Bunun için Ç0- banlar en güçlü kuvvetli hayvanları- nı alır, bir meydana gellrirler. Yere geniş bir tekerlek çizilir, köylüler bu halkanın etrafında toplanırlar; bay- vanlardan ikisi de ortaya getirilir, ineklerin boyunlarında uçlarına birer ağır çıngırak asılı meşin halkalar var- dır, Karşı karşıya gelen hayvanlar ko- ca kafalarını tokuşarak olanca kuv- vetlerile biribirlerini itmiye başlarlar. Hangisi daha kuvvetli ise böylece ite ite hasmını çizgiden dışarı çıkarır ve güreşi kazanır. Galip olan inek bir ikinci namzet ile karşılaşır, nihayet hayvanlardan biri şampiyonluğu alır, bundan sonra artık bütün sürü o sene onun peşinden gider. Bu inekler İçin- de senelerce bu müsabakayı kazana- rak kılavuzluğu muhafaza edenler de Yarmış. Fakat insanların merak ve heyecan sağda: içinde takip ettikleri hayvan güreşle- ri her zaman böyle kuvvet rinden ibaret kalmaz, bunların bir de çok kanlı olanları vardır: Horoz dö- ğüşleri gibi. Bugün bir çok memle- ketlerde bu kanlı döğüşler yasak edil- miştir. İngilterede vaktile çok horoz döğüştürürlerdi. Büyük siyafetlerde krallar davetlilerin böyle oyunlarla eğlendirirdi. Yakın zamanlara gelin- ciye kadar Londrada horoz döğüştür- meğe mahsus sirkler vardı, binlerce halk bu döğüşleri seyre giderdi. Bu- gün horoz döğüşlerinin en çok yapıl dığı yerler, Cenubi Amerika, Küba, Kanarya adaları, Bali adası, Filipin- lerdir, Fakat asıl garibi Avrupar ileride sayılan iki memleketinde, Be: çika ile Fransada horoz döğüşlerine müsaade edilmesidir. Bu döğüşlerin bu iki memlekette rağbet bulduğu yer- ler Flamanların sakin bulundukları taraflardır. Bu suretle Fransanın şi- malinde Nord ve Pas-de-Calais eyalet- Jeri ve Belçikanın Fransa hududuna civar kısmı bu feci sahnelerin görül düğü yerler olarak kalmıştır. Bu âdet buralara Galliler devrinde memleketi zapteden Romalılar tara- fından getirilmişmiş. Bir zamanlar horoz döğüşlerini Fransada da yasak etmek istemişler, fakat bu iki eyalette bunun meraklıları o kadar çok ki ni- bhayet hükümet göz yummuıya mecbur olmuş. Bu eyaletlerde mebusluğa ve- ya Senato âzalığına namzetliklerini koyanlar, horoz döğüşleri müsaadesi- nin devamını temin edeceklerini vaa- detmedikçe halktan rey alamıyorlar- mış. Hattâ bu iki eyaletin horoz me- raklıları, aralarında bir cemiyet kur- muşlar, altmış bin âzası olan bu cemi- yet döğüşlerin tanzimi ile meşgul olu- yor, bu müsabakaların usullerini ve kaidelerini hazırlıyor bir de «Le Cog gaulols» isminde bir gazete çıkarıyor» muş, İsviçrede yapılan bir inek döğüşü. Horoz döğüşleri eski Yunanlılar dev- rinde başlamıştı. Meşhur kumandan 'Temistokl harbe girmeden evvel as- kerlerine horozları misal getirerek on- lar gibi ölünciye kadar döğüşmelerini ihtar edermiş. Atinalılarda horoz me- rakı o kadar ziyade imiş ki döğüşlere girmiş çıkmış eski şampiyon horozla- rın ihtiyarlıklarında bakılmaları, ra- hat ettirilmeleri için bunlara maaş bağlattırırlarmış. Romalılarda da ho- roz döğüşleri çok rağbet görmüştü, Pompeide bulunan resimler bu döğüş- letin nasıl yapıldığını tasvir eder, O zaman cesaretin ne olduğunu öğret- mek için delika $ de de dağınık olarak ho- türenler olur amma bunları diğer memleketlerde, hususile Şimali Fransa veya Belçikada yapılan mun- tazam döğüşlerle mukayese edemeyiz. Oralarda her pazar büyük döğüşler hazırlanır, gazetelerle ve duvar ilân- ları ile hangi horozların döğüştürüle- ceği halka bildirilir. Bu döğüşler, mah- sus bu iş için hazırlanmış sirklerde ya- pılır. Bu sirkler bazan bin beş yüz se- yirci alabilecek kadar büyük olur, en küçüklerine bile üç dört kişi sığar. Döğüştürülecek hayvanları sahipleri torbalar içinde getirirler. Bunlar bü- yük dikkat ve itinalarla beslenmiş, dö- ğüşe idmanli hayvanlardır. İçlerinde bir kaç defa şampiyonluk kazanmış olanları da vardır. Döğüşler başlamadan kur'a çekile- rek biribirlerile döğüşecek hayvanlar tayin edilir, sahipleri bunları torba- larından çıkararak ortaya getirirler, horozlar birer birer tartılır ve ayakla- rna beşer santimetre uzunluğunda çelik iğneler takılır. Her iki taraf bu silâhları muayene ederler, bir hile ya- pılmamasına dikkat ederler, çünkü (Devamı sekizinci sahifede) “İttihad ve Terakki,, Tefrika No, 157, Suikasdlar ve entrikalar nin son devirlerinde Yazan: Mustafa Ragıb Es-atlı Talât, Enver, Cemal paşalar halkın galeyanı karşısında endişeye düştüler Harp mesullerinin ceza görme-| leri her tarafta isteniyordu Bu esnada harp mesulleri etrafın- da yalnız memleket dahilinde değil, hariçte bilhassa itilâf devletleri siyasi ricalinin dillerinde ve bu memleket. | lerin matbuatında gayet şiddetli söz- lere tesadüf ediliyordu. Bu sözlere göre dört küsür sene- dendebir milyonlarca insanın hayatı- na mal olan, dünyanın siyasi, iktisadi ve içtimai şirazesini bozan ve medeni- yeti tehlikeye götüren bu harp me- Sulleri, herşeyden evvel Almanlar ile müttefikleri idi. Binaenaleyh, bu mil. | letlerin başında bulunan ricalin şid- detle cezalandırılmaları lâzımdı. Düşman memleketlerinde yükselen bu sesler, Türkiyede de «İltihad ve Terakkisye muhalif ve hasım olan zümreler arasında akisler yaptı. Artık herkes harbe giren, harbi idare eden ricalin derhal mesul edilebilmesi için | bunların biran evvel tevkif edilerek | sorguya çekilmelerini istiyordu. Hattâ bu cereyan o kadar kuvvetli bir şekil almıştı ki, ötedenberi İttihatçılıkla ta- nınmış bazı şahsiyetler bile «İttihad ve 'Terakkinnin tenzih edilmesi için harp hesaplarının verilmesi ve icap ederse birkaç maruf simanın da feda edilmesi fikrini müdafaa ediyorlardı. | Bu dedikodular, bilhassa eski sadra- zam prens Said Halim paşa ile kendi “kabinesinde Nafıa nasırlığı yapan Çü- rTüksulu Mahmud paşa ve Adliye na- aırlığında bulunan İbrahim bey üze- rinde çok fena tesirler yaptı. Bu üç za- tın üçü de âyan azasından bulunu- | yorlardı. Hususile Çürüksulu Mah- mud paşa, Karadeniz hâdisesi üzeri- ne devletin harbe girmesine muhale- fet ederek istifa ettiğinden harp me- suliyetile kendisini alâkadar görmü- yordu. Her üçü bu hususta müştere- ken hareket etmek ve (efkârı umumi- ye) nazarındaki çirkin ve ağır itham- lardan kurtulmak için âyan meclisi riyasetine hitaben bir takrir vermeği düşündüler, Bu takrirde bir (Divanı Ali) kurularak kendi memuriyetleri zamanındaki ef'al ve icraatlarından dolayı muhakeme edilmelerini istiye- ceklerdi. (Kanunu esasi) böyle fevka- lâde bir mahkemenin teşkiline müsaid olduğundan Seld Halim ve Mahmud paşalarla İbrahim bey biran eyvel bu mahkeme huzürune çıkarak hesap vermek suretile kendilerini bu umu- mi ithamdan kurtarabileceklerinç emindiler. Bir iki kisiyi feda etmek lâzımdı Said Halim paşa ile arkadaşları- | nın böyle bir karar vermeleri başla 'Talât paşa olduğu halde sabık kabi- ne âzasını ürküttü. Çünkü esbak Sad- razamla arkadaşlarının âyan meeli- sine verecekleri böyle bir takririn ka- | bül edileceğinden şüphe yoktu, Ba- husus âyan reisi Ahmed Rıza beyin İttihadcı hükümeti mesul olması hususundaki , bu müracaati ke Ja filli bir şekle sokacaktı. Talât paşa, (Divanı âli)- nin bilhassa «İttihad ve Terakki: ye muarız olanlardan teşekkül edeceği- ni düşünerek bu umumi galeyan önünde kendi lehlerinde hiç de mü- said olmıyan bir hava içinde muha- keme edileceklerini düşünüyordu. Fa- | kat prens Said Halim pasa ile İbra- him beyi, bilhassa Çürüksulu Mah- mud. paşayı böyle bir müracaatta bulunmaktan vazgeçirmek imkân- sızdı. Şu halde bir (Divanı âli) ku- rulması (emri vaki) sinde kalma mak üzere artık böyle bir (Divanı âli) ye sevkedileceklerin göz önün- den uzaklaşması lâzımdı. | Ancak bu kararın ne hükümete, ne de hâlka hissettirilmemesi ve bu suretle bir şüphe verilmemesi lâzım- dı. Hattâ kabil olduğu takdirde «İt- tihad ve Terakki; aleyhindeki cere- yan yeni ve fevkalâde bir hadise önün- de durgun bir safhaya girerse sak- lanmağa bile hacet kalmadan siyasi hayattan çekildikleri hissini vererek İstanbuldan ayrılmamak © suretile kendilerini masum göstermeği de dü- şündüler. Bu fikir, bilhassa Talât paşanın zihnini kurcalıyordu. Ancak dört senelik harbin bin bir icraat ve neticelerinden sonra bütün «İttihad ve Terâkkiş ricalihin yapılan yolsuz- Tuklardan, icraattan tenzih edilmesi mümkün değildi. Her halde bir iki kişiyi feda etmek lâzımdı Enver ve Cemal paşalar aleyhindeki propagandalar... Talât paşa düşündü: «İttihad ve Terakki; muhalifleri - istisnasız ola- rak - bütün sabık kabine erkânını ve hallâ (Merkezi umumi) âzasını itti- ham ettikleri halde gayız ve kin şek- linde tecelli eden bu husumet, daha ziyade Enver ve Cemal paşaların sah- sına müteveccihti, Bilhassa harpteki mağlübiyetten sabık başkumandan vekilini mesul etmiyen yoktu, Bun- lardan başka znemlekelte Türk olmı- yan anasır da Ermeni ve Arab hadi- selerinden dolayı Enver ve Cemal pa- şalara karşı diş biliyorlardı. Bu inti- kam hissi, mütarekenin imzasile İs- tanbula gelecek itilâf kuvvetlerinden müzaheret alarak füli bir şekle gire- cekti, Şu halde itilâf hükümetleri nezdinde sözleri geçecek gayri Türk unsurların yapacakları tesir üzerine ne mağlübiyelin hesabı sorulacak, ne memleketin mahv ve harab olma- sı mesuliyeti aranacak, ancak Erme- ni ve Arab meseleleri «İttihad ve Te- rakkiz zimamdarlarının mesul edil mesi için yegâne sebeb teşkil edecekti, Bu esnada İstanbulda - menbar anlaşılamıyan - kuvvetli bir propa- ganda başladı. Bu propagandaya gö- re Ermenileri tehcir eden münhası- ran Enver paşa, Arablar hakkında da şiddet politikası yapan Cemal par şa idi. Talât paşa ile arkadaşları her | ikileranta şiddetle muarız oldukları halde orduyu ellerinde bulunduran «İttihad ve Terakki; nin bu İXi as- keri liderine söz geçirmeğe muvaffak olamamışlardı. Bu propaganda, Ta- lât paşayı mesuliyetten kurtarıyor- du. Demek ki yarın Arab ve Ermeni meselelerini okurcalamak istiyecek ecnebi kuvvetler ve onlara tabi ola- cak padişah İle bu zihniyetle hareket edecek bir kabine «İttihad ve Terak- ki» den, bilhassa Enver ve Cemal pa- şalardan bu meselelerin hesaplarını soracaklardı. Bu propagandaya bir çokları ina- nıyordu. Hattâ - Talât paşanın bu mesuliyetten kurtulması gayesinin takib edildiğini farkına varmaksı- zın - cemiyet muhalif ve düşmanları da bunu kö Jüyorlardı. Talât, paşa, kendisi için çok mü- said olan bü propagandadan istifade etti ve hemen kararını verdi: Enver ve Cemal paşaları biran evvel İstan- buldan kaçırmak çaresini temin et- mek, Enver ve Cemal paşaları firar i etmeğe sevketmek mümkün olacak mı? Şayed Enver ve Cemal paşalar İs- u gizlice terkederek Almanya- T ecnebi bir memlekete İstanbulda kalacak şa ile arkadaşları der- hal bu firarı bir fırsat ittihaz edecek» ler, bütün harb mesuliyetletinin ken- dilerine aid olduğunu bildikleri için Enver ve Cemal paşaların bu suretle eski arkadaşlarından ayrılarak kaç- İ tıklarını, bilâkis kendileri bu husus- ta hesab vermekten çekinmedikleri için İstanbulda kaldıklarını, işaa ede- ceklerdi. e Memleketi birdenbire” ter- kederek ecnebi bir diyara kaçmak haddi zatında bülün kusurları itiraf ederek mesuliyetleri yüklenmekti. Bu muhakkaktı. Binaenaleyh Talât pa- Şa ile arkadaşları, ancak Enver ve Cemal paşaların kaçtıkları tekdirde kendilerini müstakbel mesuliyetler- den kurtaracaklardı. Fakat Talât paşa, Arab ve Ermeni meselelerinin ortaya atııp yapılan propagandanın Enver paşa üzerin- de hiç de ümid edildiği kadar tesir yap- madığını görünce evvelâ Enver, son» ra da Cemal paşayı kandırmak için başka bir çareye baş vurmağı müna- sib gördü ve derhal Kara Kemal be yi çağırarak kendisine talimat verdi. , (Arkası var); j