Dün Sıhhiye Müdürlü- w 80 Tifo ile mücadele için yeni ve mühim kararlar verildi Şehrin temizliği hakkında esaslı ve yeni bir program hazırlanması kararlaştırıldı Şehrimizdeki tifo vakaları etrafın- esaslı tedbirler almak üzere dün #ehrimize gelen Sıhhiye Vekâleti Müsteşarı B. Hüsameddinin Tetstiği âltinda Sıhhiye müdürlüğünde bir Pizntı yapılmıştır. Bu toplan Hıfzıssıhha dairesi > y Telsi B. Asım, Vekâlet hıfzıssıhha ens- | yea müdürü B. Gotschilç, Sıhhiye wdürü Ali Ala, İstanbul hıfzıssıh- | ba mütehassıs Zeki, lâboratuar şefi bakteriyoloye Nureddin, Belediye sıh- hiye müdür muavini Osman Sald iğ- ak etmişlerdir. Dünkü toplantıda İstanbulun tifo Yaziyeti, mittehassısların yaplıkları İsikikler, şimdiye kadar alınan ted- birler gözden geçirilmiş, tifo ile ya- Pilacak mücadele etrafında bazı ka- Tarlar veritmiştir. Bu kararlar sıra- Sında, bu seferki tifonun bir su tifosu timamakia beraber, ihtiyaten Hal İı, Kırkçeşme gibi suların, memba- larından gelerek şehre taksim edile- €ekleri sırada esaslı surette tahlil ve trol edilmeleri kararlaştırılmıştır. Bu suretle membasndan temiz olarak gelen suların mikropla bulaşmaları- Mun önü alınacaktır. Bundan başka yiyecek, içecek sa- tan esnaftan şimdiye kadar aşı yap- trmmyanların isimleri tesbit edilecek- tir, Bunlar, vakıt geçmeksizin derhal Mecburi aşıya tabi olacaklardır. Şim- diye kadar gerek bu kabil esnaftan Ve gerek halktan birinci aşısını yap- taranların, #kinci aşılarını yaptırma- dıkları görülmüştür, Aldıkları aşıdan muafiyet kazanmaları için bunların da ikinci aşıya sevkedilme- lerine teşebbüs edilecektir. Bundan başka dünkü toplantıda bilhassa İstanbulun temizliğine te- mas edilmiştir. Şehrin istenildiği de- recede temiz olmadığı görülmüştür, Komisyon bilhassa bu mevzu et- rafında Belediye ile sıkı münasebet tesis edecek, şehrin temizlenmesine dair esaslı bir proğram hazırlayıp tatbik edilmesi temin edilecektir. let Hıfzıssıhha enstitüsü mü- dürü B. Gotschilç şehrimizde bülun- İ duğu üç gün içinde halkın kullandığı ve içtiği suları tedkik etmiştir. Müte- hassıs, suların ıslahı lüzumuna kani olduğundan bu hususta Vekâlete bir rapor vereceklir. Vekâlet bu rapora göre İstanbulda halkım içtiği suların nasıl ıslah edileceğine dair Belediyeye talimat verecektir. İki gün evvel İstanbulda tifo va- kaları biraz tavsamış olduğu halde son 48 saat içinde yeniden 30 hasta- »ın tifoya tutulduğu tahakkuk ef- miştir. Maamafih bu 30 vaka içinde günlerdenberi sıhhi vaziyeti şüpheli gürüldüğü halde son 48 saat içinde müsbet olarak tahakkuk ve teşhis edilenler vardır, Dünden itibaren şehrin muhtelif hastanelerinde yeniden 7 aşı istasyonu tesis editmiştir. Şimdiye kadar bütün vilâyet içinde aşılananlar, 85 bini bulmuştur, Hıfzıssihha dairesi relsl B. Asım ile Alman mütehassısı, bugün Ankara- dan dönecek olan Vali vekili B. Şükrü ile temas edecekler, tifo ile yapılacak mücadele ve şehrin temizliği etrafın- da Belediyenin alması icabeden sıhhi tedbirler etrafımda görüştükten sonra Ankaraya gideceklerdir. Leni Rifenstahl Pariste Alman yıldızının gözden düştüğü haberi 285 4 doğru değil Rifenstahlin Parise hareketinden evvel B, Hitler ve B. Göbbelsile birlikte çekilen resmi Meşhur Alman sinema yıldın eni Rifenstahlin Berlinde verilen bir #uaro esnasında, propaganda nazırı doktor Göbbels tarafından aslen Aryen değil fakat Musevi olduğu be- Yan edilmesi üzerine ev sahibinin kendisini suareyi terketmeğe da- Vet ettiği ve gözden düştüğü Avru- Pa gzetelerinde uzun uzadıya yazıl- Mişta, Leni Rifenstahi rejisörlüğünü yap- RuŞ olduğu Eeriin Olimpiyadı filimi- ilk defa temsilinde hazır bulun- Mak üzere bundan dört gün evvel Biyer ile Parise gitmiştir. Alman Wi Yıldızı, Okendisile görüşen > gazeterilerine gözden düştü- tir a Perlerini tekzip ederek demiş- Bi Doktor Göbbels benim patro- "dur. Kendisile bir konturatım vardır. Kendisi patronların en sevim- tistik bakımdan hiç bir ihtilâf çık- mamıştır. — bir bakımdan aranızda ihtilâf çıkmadı mı? Bu sual üzerine artist ayağa kalka- rak Fransız gezetecilerine bir kaç fo- tograf gösterdi ve dedi ki: — Bakınız, bu fotograflar dün sa- bah Berlinden hareketimden biraz evvel çekilmiştir. Ben arkadaşlarım- ia beraber, Berlin civarındaki yeni vilâmda bir eğlence tertip ettim. Berlindeki dairemden çıkarıldığım hakkındaki masal esası budur. Bu eğlencede kardeşimle karısı, B, Hit ler ve doktor Göbbels gibi bazı dost- larım vardı, Hakkımda dolaşan riva- yetlere karşı &izo vereceğim cevap budur, Paylaşılamıyan çocuk davası Şünde bir toplantı yapıldı vankeneye verilen rapor aslile karşılaştırılacak Fatma İlhan adında bir kadın, Nermin adındaki çocuğunun sokak- tan çalınıp kaçırıldığı iddiasile ma- hallebici Ali ve karısı Fatma Nezahat aleyhlerine dava açmış, çocuğun ken- disine iadesini istemişti. Dün beşinci hukuk mahkemesinde bu davaya devam edilmiştir. Dünkü celsede, dava mevzuu çocukla bunun kendi çocukları olduğunu iddia eden Fatma İlhan, Fatma Nezahat ve ko- cası Alinin kanları üzerinde yapılan tahlil ve tedkikat neticesinde ad Tıbbı adli raporu sureti okunmuştur, Raporda, çocuğun kanının Fatma Nezahatle kocası Alinin kanlarının grupuna dahil bulunduğu ve böyle- İ Jikle de çocuğun Fatma Nezahatten doğmuş olacağı kabul edilebileceği biüldiriliyordu. Bu raporun aslı evvelce sulh ceza mahkemesinde sçilan dava münase- betile o mahkemeye verilmiş olduğu cihetle Fatma Nezahatle kocası Ali hukuk mahkemesine bu raporun su- retini getirmişlerdi. Mahkeme heyeti tedkikat yapınca bu Tapor suretinin mahkemece en mühim görülen yerlerinde bazı şüp- beli silintiler bulunduğunu tesbit et- miştir. Bu silintiler bilhassa kan gruplarile, çocuğun Fatma Nezahat- ten doğmuş olması kabul edilebilece- ğinden bahseden noktalar üzerinde- dir. Mahkeme bu silintiler yüzünden raporu şüpheli görmüştür, Diğer taraftan Fatma Nezahatle kocası Ali vaktile çocukları Nermini davacı Fatma İlhana sütnine sfatile verdiklerini ve çocuğu beslemesine mukabil kendisine 300 lira ücret ve- rerek bir sened aldıklarını bildirmiş- lerdi. Dünkü celsede bu sened sureti- ni mahkemeye getirmeleri lâzımge- lirken gelirmemişlerdi. Mahkeme bu sened suretinin gön- derilmesi için üçüncü ceza mahke- mesine tezkere yazılmasına ve kan tahilline aid raporda şüpheli nokta. lar görüldüğünden aslında ne suretle yazılmışsa kenarına işaret edilmek üzere raporun sulh ceza mahkeme- sine gönderilmesine karar vererek muhakemeyi başka güne bırakmıştır. Kont Gavadonga Eski Ispanya veliahtı ikinci defa evlendi tan çok ümlt- var olduğunu | söylemiş, ve ikin- / Ge DE Mete Kisar uyandırmak- Rocafari la beraber sandetin aşk ve sevda 116 kabil olacağı hakkındaki kanaatinin sarsılmağığını ilâve etmiştir. 'Tuhafı şudur ki Kont de Cava- donge izdivacının arifesinde eski ka- rısına 6,000 frank nafaka tediyesine mahküm olmuştur. Bu parayı ver- mez İse, eşyası haczedilecektir. İzmir sergisinde Sivas Paviyonu Srpaş (Akşam) — İzmirde bu yıl açılacak sergiye geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Sıvas Ticaret ve sanayi odası büyük mikyasta iştirak edecektir, Be lediye, muhasebe hususiye ve kaza belediyeleri, bütçelerine bu hususta lâzım gelen tahsisat koymuşlardır. Bu yıl İzmir sergisinde ayrılacak Sıvas pavyonu bütün mamulât ve mahsulâtımızı gösterecek büyüklükte olacaktır, Ticaret odasında şimdiden Jâzımgelen hazırlıklar devam etmek- tedir, “Ittihad ve Terakki, nin son devirlerinde Suikasdlar ve entrikalar Tefrika No, 442, Yazan: Mustafa Ragıb Essatl Meclisi vükelâda bir hadise, Dahiliye nazırı Canbulat bey istifa ediyor Diğer taraftan Talât paşanm |! İstanbula geldiğinden bir gün. son- | ra cumartesi günü bile Babâliye gel memesi, sadrazamın istifa ettiği riva- yetlerine sebebiyet vermişti. Talât pa- şa, bu şaylaların memlekette ne kadar fena akisler yapacağını, bundan bil- hassa muhaliflerin cüretlenerek «İtti- had ve Terakki. aleyhinde ayaklana- caklarını hesap etti: Madam ki, En- ver paşa, henüz İstifa etmeğe yanaş- miyordu. O halde Harbiye Nazırını kan- dırıncaya kadar, daha doğrusu vazi- yet, Enver paşanın da cesaret ve ümid- lerini büsbütün kıracak bir safhaya gelinceye kadar “halk arasındaki men- fi dedikodulara imkân bırakmamak üzere- vazifesine devam etmeğe karar yerdi ve ertesi pazar günü geç vakit Babıâliye giderek tekrar işe başladı. Talât paşanın Almanyaya giderken başlıyan ümidsiz ve bedbin haleti ru- hiyesine rağmen, Enver paşa İstan- bulda mümkün olduğu kadar menfi propagandalara ve sulh lâkırdılarına nihayet vermek üzere elinden gelen tedbirleri ittihaz etmekten çekinme- mişti, Harbiye nazırı, ordunun mâne- viyelini bozacak ve halk arasında me- yusiyeti arttıracak surette söz söyli- yen bazı kimselefi yakalatarak kan: ni takibat yaptırmakla beraber, vazi- yette hiç bir vehamet olmadığı hissini telkin etmek üzere bazı uyuşturucu tedbirlere de müracast etmekte te- reddüd etmemişti. Bol bol nişanlar, rütbeler veriliyordu!.. Memleketin başına çöken felâketin her gün biraz daha büyüyerek teh- dldkâr bir raddeye geldiği 1913 eylü- lünde devlet; sıralı, sırasız bir çök kim» selere nişanlar, madalyalar dağıtıyor ve bunlar gazetelerle ilân ediliyordu. Bu nişan ve madalya ihsanı, o derece israfı bir hale gelmişti ki Abdülha- mid idaresinin son günlerini andıra- cak şekilde idi: İttihatçılar, Meşruti- yetin ilk senelerinde eski idarenin ni- şan ve madalya ihsanını, bir nevi istib- dat nişanesi olarak telâkki ettikleri halde, şimdi ayni tarzda hareket et- mekten çekinmiyorlardı!. O derecede ki bu nişan tevcihin- den yalnız erkekler değil, Enver paşa- nın inhasile «tarafı padişahiden» ola- rak kadınlarda taltif ediliyorlardı. Nitekim > eylül, 334 (1918) tarihli gazete! şöyle bir havadis göze çar- pıyordu: «Bahriye nazırı Cemal paşanın ha- remile meclisi mebusan relsi sanisi azımzsde Mehmed Fevzi paşanın ha- remlerine ikinci rütbeden şefekat ni- şanı ihsan buyrulmuştur.» Bundan başka Enver paşa, kendisi- 10 Talât paşa arasında ihtilAf olduğu rivayetlerine nihayet vermek, ayni za- manda sadrazama karşı bir cemile göstermek üzere harbin ilk gürlerin- denberi «İttihad ve Terakki, ricaline verilen fahri askeri rütbelere binmen Sadrâzamiın da rütbesini bir derece terfi ettirmeği münasip gördü ve pa- dişaha ârzetti. Mehmed Vahideddin, bu rütbe ve nişen tevcihlerini ses çıkar- madan tasdik ediyordu. Bu suretle sadrazamın Berlinden döndüğü günkü (Takvimi vekayi) de padişahın ve sadrazam vekili Enver Paşanm imzalarını taşıyan 26 eylül 334 (1918) tarihli neşredilen bir ira- dede Talât paşanın fahri süvari mira- laylığına terfi ettiği görülüyordu! Talât paşa, bu gibi tedbirlerin alın- masını faydasız ve lüzumsuz görüyor- du. Bu sırada Bulgarların mütareke istemelerine rağmen Makedonya cep- hesinin Alman ve Avusturya kuvvet- lerile takviye edileceğine bu suretle İs- tanbul - Berlin yolunun kapanması- na imkân verilmiyeceğine dair (Al man karargâhı umumisi) nden Har- biye nezaretine teminat geldi. Filha- kika Makedonyaya bazı Alman kıta. ları da gönderilmeğe başlanmıştı. Bu tedbir, Talât paşayı biraz tatmin et- mişse de Bulgarların ricate başlama- ları ve mütareke istemeğe teşebbüs Canbulat bey, Enver paşaya hücum etti.. 29 eylül 334 (1918) pazar günü geç vakit toplanan meclisi vükelâda bilhas- sa son askeri ve siyasl vaziyet müna- kaşa mevzuunu teşkil ediyordu. En- ver paşa, kabine arka: vazi- yette telâş edilecek bir vahamet olma- dağını, Bulgarlar harp safından çekil seler bile bu cepheye sevkolunacak Alman kuvvetlerile vaziyetin muha- faza edileceğine dair teminat verdi, Fakat daha Talât paşa Berlinde iken sulh huşusunda teşebbüste bulunmak fikrine muariz olduğu için Enver pâ- şaya şiddetle itiraz eden Dahiliye na- zırı, artık dayanamadı ve Harbiye na» zırına hitaben; — Hâlâ mı inad ve ısrar ediyorsun? Artık hangi kuvvete güveniyor, neden ümid ediyosun? Senin bu düşüncele- Tin yüzünden memleket mahvoldu! So- nu çıkmaz hulyalar peşinde koşmak memlekete ihanettir! “Dedi. Bu, çok ağırbir İttihamdı. Enver paşa gibi bir şahsiyete (ihanet) isnad etmek kadar cüretli bir hareket olamazdı. Bu itap, Harbiye nazırını çileden çıkardı. Enver paşa birdenbi- Te ayağa kalkarak şiddetle mukabele etti: — Sus be herif! ağzını topla, bilme- diğin işe karışma! Canbulat bey de ayağa kalkmıştı: Her ikisinin karakterleri malümdu. Böyle asabi ve heyecanlı zamanlarda bu iki komiteci nazırın hemen silâh- larma davranarak biribirlerile hesap- laşmaları ihtimali çoktu. Filhakika, biribirlerinin üzerine yürümek üzere oturdukları sandalyeden kalkatak bi- rer adım atmışlardı. Fakat salonun ortasındaki büyük masa, iki şiddeti muarızın boğuşmalarına imkân vermi- yordu. Talât paşa, bu karşılıklı atışmanın ne vahim neticeler vereceğini takdir etti, Hemen yerinden kalkarak derhal Canbulat beyi meclisi vükelâya bitişik sadaret odasına götürdü. Diğer taraf- tan Bahriye nazırı Cesmal paşa da, Enver paşayı teskine çalışıyordu. Bu hâdise üzerine o gün meclisi vükelâ içtimama devam etmeğe ve hatta artık Cambulat beyin (o kabinedeki mevkiini muhafaza etmesine imkân kalmamıştı. Zaten Dahiliye nazını de son günlerde iştirak ettiği bu hü- kümetin senelerdenberi devam eden bütün siyasetinin neticelerinden do- Zan mesuliyeti üzerine almak İstemi- yordu. O, vaktile de kendisine Dahili- ye nezareti teklif edildiği zaman En- ver ve Cemal paşaların iştirak edemi- yecekleri bir kabineye girebileceğini Talât paşaya söylemiş, fakat - yuka- rıda yazdığım gibi - sadrazamın ileri sürdüğü sebeplerden dolayı o zaman bu şartını geriye almıştı. Fakat Can- bulat bey, nezarete tayin edildiği gün- denberi Enter ve Cemal paşalarla hez vakit ihtilâfta düşmüştü. Dahiliye nazırı istifa etmişti.. Nihayet bu ihtilâflar, işte böyle biz hâdiseye sebebiyet vermişti. Talât paşa, artık Enver paşa ilg Canbulat beyin bir arada çalışmala. rı kabil olmadığını görünce Canbulaf kabul etti. Ve ertesi günü de saraya bir tezkere yazarak «Dahiliye nazırş Dahiliye nazırının istifası, halk ara» sındaki dedikoduyu büsbütün arttır. mıştı: Herkes artık hükümetin sakla- masına rağmen vaziyetin çok fena big şekle girdiğine kanaat getirmişti. O derecede ki Canbulat beyin kabineden «Âİllihad ve Terakki» klüplerine devam edenler içinde şahsi menfaatlerin! hü- kümete ve iktidar mevkiinde bulunan fırkaya hulül etmekte bulanlar, artık cemiyetten yüz çevirmişlerdi. z (Arkası var)