Nevyorkta 30bin anaforcu var Bunlar beş para sarfetmeden nasıl lüks bir hayat yaşarlar ? Anaforculardan biri bunun esrarını etraflı bir vii ii Nevyork çok pahalı bir yerdir. Bu- Tada rahat yaşamak için insanın ağzi- na kadar dolu bir cüzdanı olması lâ- zam gelir. Buna rağmen, Nevyorkta, ceblerinde bir metelik olmadığı halde huzur içinde yaşıyan, yarını düşünmi- yen birçok kimseler vardır. Polis, bu gibilerin adedini 30 bin olarak tesbit etmiştir. Bu gibi anaforcuların nasıl yaşa dıkları her halde merak edilecek bir şeydir. Viyanalı bir gazeteci, Jimmy Bren- nan namındaki tufeyl kralını ziyaret elmiş ve herkesin sırtından nası ge çindiğini öğrenmiştir. Tabii bu ads- mun hakiki ismi Jimmy Brennan de- gildir. Esasen o daima izim değiştir- mek merakındadır, Gaztecinin yazdı- gına göre, Jimmy'nin emniyetini ka- zanmak kolay olmamıştır. Gazeteci, bu adamın bir tanıdığınn selâmını söyleyince, Jimmy'nin ağzı açılmıştır. Nevyorkun en lüks otelerinden bi- rinin salonunda anaforcular kralı na- sıl parasız, rahatça gününü geçirdiği- ni açık açık anlatmıştır. Banyolu bir otel odası Jimmy Brennan yatacağı oteli ak- şama doğru intihab eder, Birinci sınıf bir otelin önünde bekler. Birkaç lüks otomobil birden durunca, sanki bun- Jarden birinin içinden çıkıyormuş gi- bi âralarından geçer, elinde ufak vas zile ileriler, ismini kaydettirir. Bu şık giyinmiş müşteri otelin en iyi odaların- Can birine yerleşir, Bir kokteyl ısmar- Yar, Artık bir hafta için Jimmy yata- cak yer temin etmiştir. Ancak haf- ta sonunda otel sahibi masraf Jistesi- ni müşteriye takdim edecektir. Fakat bir gün Jimmy otelden kaybolacak- tir, Otel sahibi odaya girip valizi ağ- çınca dolandırıldığını anlıyacaktır. Çünkü bir eskici yahudiden 80 ku- Tuşa alınan bu lüks bavulun içinde €lbise, gömlek, çamaşır değil, ancak oradan buradan aşırılmış gazeteler, telefon rehberleri doludur. Yiyeceği nereden temin eder? Kahvaltı ve öğle yemeğini de otel den yemenin şüpheyi davet edeceği- hi bilen Jimmy, sanki acele işi varmış da geç kalmış gibi koşa koşa merdi- venlerden aşağıya iner. Hattâ sanki bastnunu unutmuş ve bastonsuz gef- mek âdeti değilmiş gibi garsonu çaği- nr, baslonunu getirmesi için emreder, Otelden çıktıktan sonra diğer bir #okakla bir otomata yaklaşır, İçine beş sent atar, (Haniya bedava geçini- Yordu? Diye itiraz deceksiniz. Fakat © sentin hakiki olduğunu &ize kim ?) Nevyorkta sigara, çikolata, Büyük otellerden birinde bir suvare sandviç, hattâ son zamanlarda 0t0- matik surette beş senti alınca don- durma satan otomatlar pek çok oldu- ğgundan, Nevyork kara borsası bü oto- matlarda kullanılmak üzere bir çok sahte paralör piyasaya çıkarmıştır. Beş sente belki yirmi tene elabilirsi- hiz. Fakat Jimmy bunları arkadaş larından bedava tedarik etmiştir. Çıkan sandviçi yer. Biraz ötede bir çikolata otomatı vardır. Sahte sent- lerden bir tane de buraya atar. Çiko- latasnı da yer. Şayet o gün tıraş kre- mi ve bıçağı bitmişse bunu da otomat- larden tedarik eder. z Bedava öğle yemeği Biraz dolaşır. Resimlere bakar. Bir- kaç tanıdığını ziyaret eder. Öğle ol- muştur. Cepte para yok. Fakat öğle yemeği yine mükemmel bir lokantada bedava yenir, Tam kalabalık bir 78 manda Jinmy lokataya girer, dört beş kişi tarafından işgal edilmekte olan bir masaya çöker. İstediği yemeği hiç fütur getirmeden ısmarlar. Bu esnada da yanındakileri lâfa tutmuştur. Dili pek tatlıdır. Şakaları gayet hoştur. İnsan gayri ihtiyari kulak kabartır. Jimmy, gittikçe sesini yükseltir. Gi- şede oturan kıza kendini doyurtur. Kızcağız, o masada oturanları dost zenneder, Jimmy diğerlerinden evvel yemeğini bitirmek için acele eder, Kal- karken hepsinin elini sıkar, Gişedeki kıza şapkasını çıkarır, Kızcağız bu şık müşterinin parasını arkadaşları ver&- ceği zehabı Ve gülümser. Tabii haki- kat meydana çıkıncıya kadar Jimmy ortadan kaybolmuştur. Otomobil alıcısı Akşama doğru Jimmy otele uğrar. Garson salonda bir otomobli sbente- sinin onu beklemekte olduğunu söy- ler. Zaten onun bundan haberi var- dır. Biraz evvel yine o sahte sentlerle bir otomobil acentesine telefon etmiş, AKŞAM bir lüks otomobil almak istediğini bildirmişti. Acnete de tecrübe için en iyi modelini göndermiştir. Jmmy tec- rübe için akşam üstü o otomobille u- gun bir gezinti yapmıştır. Otelde de bu suretle kredisi artmıtştır. Akşam yemeğini otelde yer. Fakat ekseriyet- le başku. bir çareye tevessül eder. Davetsiz misafir Nevyork gibi büyük bir şehirde he- men hemen her akşam büyük bir zi- | yafet vardır. Ya bir anonim şirketin, yahut bir hayır cemiyetinin, ya bir tekaüdler kltibünün ziyafeti vardır. Burada esasen devetli adedi çoktur. Dâyetlilerin biribirlerini tanımalarına imkân yoktur. Bu ziyafetler büyük Aalabalık otellerin salonlarından bi- rinde verildiğinden Jimmy gibi bir «dam için kendini davetliler arasına sıkıştırmak işten bile'değildir.Tatlı di- li ona yeni dost kazandırmakta ve başka ziyafetlere davet edilmek husu- sunda yardım eder. Bir taşla iki kuş Yurlmüiş olur. Tiyatroda birinci perdeyi görmiyen adam Jimmy, tiyatro meraklısıdır. Fakat, Kiçbir zaman piyesin birinci perdesini görmez. Kendisine sorarsanız: — Esasen birinci perdede bir şey yoktur, der. Halbuki hakiki sebeb bu değildir. Asıl sebeb, birinci perdeden sonra müşteriler hava almak, sigara İçmek için dışarıya çıktıkları vakit Jimmynin bedavadan içeriye girmek için Grsat bulmasındadır. İşte Jimmy Brennan bu süretle be- davâdan lüks bir hayat yaşar. Ner- york polisi bu gibilerin yekönünün 30 bire vardığnı tahmin ediyor, de- miştik, Anaforculuğun önüne geçmek Yolay bir şey değil. Esasen haydudluk etmekten, o hursızlık yapmaktansa böylo kurnazlığına güvenerek yaşyan- lara polis biraz müsamaha ediyor, Tefrika No, 116, “İttihad ve Terakki, nin son devirlerinde Suikasdlar ve entrikalar Yazan: Mustafa Ragıb Es-atlı Enver paşa, Cemal paşanın vaziyetin- den nasıl şüphelenmiş ve ne tedbirler Cemal paşa ile birlikte yürüdükleri- Di - aşığı, yukarı - biliyordu. Meselâ bir vakitler «İttihad ve Terakki» içinde çok kuvvetli ve o nisbette ce- sur olan merhum Süleyman Askeri bey Enver paşanın Harbiye nezaretine geçmesinde âmil olan zümrede faal bir rol oynadığı gibi, Cemal paşanın da, arzularını tatmin edecek vazi- yetler ihdas etmekte, Cemal paşaya karşı dostluğunu idame etmekte te- reddüd etmemişti. Hattâ Enver pa şa, Süleyman Askeri beyin kendi- ginden ziyade Cemal paşa ile birlik- te çalışmak istediğini de bilmez de- gidi. Şehzade Abdülmecidi tutmak istiyordu Cemal paşa, sivil ve askeri zümre- lerden başka saltanat hanedarından bazılarını da tutmak siyasetini ihmal etmiyordu. Gerçi kendisi haddi za- tında hissen Osmanlı hahedanına merbut değildi. Haltâ Mahmud Şev- ket paşanın katli üzerine damad Sa ih paşanın tevkifinden başka, © 2a- man ikinci veliahd olan Vahideddi- nin Çengelköyündeki köşkü etrafın- da aldırdığı tarassul ve inzibat ted- birlerinden şikâyet eden bir dostuna hanedan aleyhinde gayet şiddetli söz- ler söylediği halde, zehirde gene ha- nedan lehinde hareket eder gibi gözü- küyordu. Bilhassa Enver paşanın da- mad sıfatile hanedana intisab etme- sinden sonia Cemal paşa da Harbiye nazırından geri kalmak istemiyordu. Binaenaleyh 9, hanedan erkânı ara sında kendisi için en müsald vaziyet- te telâkki ettiği ikinci veliahd Mecide (sakit halife) karşı hürmetli davranı- yordu. O derecede ki Cemal paşa Şam- da bulunduğu zaman bile Babriye nezareti anbarından yardım ettiği » daha doğru bir tabirle - kendisine taraftar bulunan zevata verdiği er- zak sırasında ikinci velirhd Mecid efen- Giyi de unutmuyordu.Hattâ bir aralık, İstanbulun faşe hususunda çok sı kıntılı bir safhada bulunduğu 333 temmuzunda Bahriye nezareti erzak anbarı - Cemal paşanın emrile çok büyük bir semahatle gayet ucuz fiat- lerle erzak dağıttığı için mevcudünü tükettiğinden - şehzade Mecidin ihti- yacı olan erzak, anberdan tedarik edilememiş, Cemal pasa da şehzede- ye Suriyeden erzak göndermiştir. Bir ambar dolusu erzak? Bahriye sevk memurlarından yüz- başı Mehmed Ali efendiye tevdi edi- erek İstanbula gönderilen bu erzak Hstesi, Cemal paşanın tutmak İste- diklerine ne kadar geniş semahatle yardım eliiğini göstermek itibarile çok dikkate şayandır. Mecid efendinin Kuzguncuktaki köşküne kadar Bahriye nezareti tara- fından gönderilen bu erzak şudur; 600 kilo pirinç, 1520 kilo bulgur, 409 kilo nohud, 389 k*lo mercimek ve TTI kilo yağ . Henüz daha velishd olmadığı bir sırada şehzadeye Cemel paşanın gös- terdiği bu semahat, Bahriye nazırın istikbalini garanti etmesinden İleri ge- yordu. Onun Vahideddin ile anlaş. masına imkân yoktu. Çünkü Vahi- deddin, yalnız Cemal paşaya değil, bütün <İttihad ve Terakki erkânına düşmandı. Bütün «İttihad ve Terak- kip ricali gibi Cemal paşa da Mecidi tutuyorlardı. Binaenaleyh Bahriye nazırı, arkadaşlarından ve Tükible- rinden bu hususta daha ileriye git- mek, bu suretle en müşkül zaman- larda şehzadeyi - büyük bir anbarı dolduracak derecede - mebzul erzak- la tatmin etmek istiyordu. Cemal pa- şa, günün birinde - bir bahane bulu- narak - Vahideddin hal' edilince, Ab- dülmecid cülüs ederse kendisinin şeh- gade nazarındar hususi bir mey- kide bulunmasını şimdiden te min etmek istiyordu. İşte Ce- mal paşanın Mecid efendiile bu kabil münasebeti bu sebepten ileri geliyordu.. Enver paşadan kidemli olanlar.. Cemal paşanın Orduda kazandığı almıştı? nüfuzun şeböplerini yukarıda anlat- mıştım. Vaziğetih bu şekle girmesin- de Enver paşanın bidayettenberi aldı- ğı tedbirler de dmlidi. Cemal pasa, - Harbiye mektebinden çıkış tarihle- rine göre - #hvet paşadan daha kı- demli bir askerdi. Enver paşa, Harbi- ye nezareline tayin edildikten sonra, orduda yaptığı geniş mikyastaki tas- fiyede kumandünlıkların ve diğer mühim askeri makamların başına - daha ziyade - Kendi sınıfından olan ve yahut kendi sınıfından sonra mek- tepten mezun olan zevatı getirmişti. Cemal paşanın smıf arkadaşları, da- ha doğru bir tabirle Enver paşadan kıderali olan zevat, ikinci derecede ve tâli ehemmiyetfeki vszifelere getiril mişlerdi Ancak ötedenberi «İttihad ve Terak- kiz ile yakından münasebeti bulunan ve 1908 inkılâbind uzaktan, yakından karışmış olayilar, bittabi böyle bir tas- nife tâbi tutulmamışlardı. Faket, fırka ahzı asker reislikleri, menzil mü- fettişlikleri gibi doğrudan doğruya ordunun kumasda ve idaresile alâka- gi olmıyan memüriyetler, daha ziya de Cemal paşanın mektep rrkadaş rına inhisar ettirilmişti. Bu vaziyet, ikinici safta ka amafih - meselâ halâskârlar gibi - <İttihad ve Terakki: ye muhalif olmıyan zabitan ve erkânı Enver pa- şadan uzaklaştırmış ve daha ziyade Cemal paşaya yaklaştırmıştı. Neden Cemal paşa, eski arkadas- larının gönlünü alıyor.. Seterbenliğin dik günlerinde Cemal paşa lehindeki bu meyil, o derecede nazarı dikkati celbetmemişti. Fakat Bahriye nazırı, Enver paşanın düşün- düğü plânı tatbika yanl: «Mısırda İn- giliz kuvvetlerini işgel etmek ve Ça- nakkaleye bir kuvveti ihraciye sevkine mâni olmaks üzere dördüncü ordu kumandanlığile Suriyeye gönderildiği zaman, Enver pfşanın yaptığı tasfi- ye nelicesinden hiç memnun olmıyan bazı zevat, Cemal paşanın ordusuna geçmek ve Cemal paşanın etrefinda birleşmek çarelerini oraştırmağa baş- ladılar, Bilhassa İzmirde onuncu fırka ah- a asker reisi mirâlay Sermed bey, İzmi- rin mülki, askeri İduresini şiddetle tenkid eden Ervör paşaya hitaben gayet mufassal bir mektup gönder- miş, fakat bu mektubundan da bir netice çıkmadığını anlayınca, Dahili- ye nazırı Talât beye de başvurarak ahzı asker rölsliği gibi tâli bir vazife başında değil, bir kolordu kuman- danlığında sephede çalışmak istedi- ğini bildirmişti. Sermed bey, gerek En- ver paşaya, gerek Talât beye yazdığı mektupların muhteviyatından Cemal paşayı da haberdar etmeği ihmal et- miyordu. Cemaj paşa, Sermeü bey gi- bi bütün bu eski arkadaşlarına gayet gönül alıcı cevaplar veriyor, bul rın muhabbetlerini kazanmak yolu- nu araştırıyordu. Enver paşa neyi anlamak istiyordu? Enver peşâya gelince: . Harbin ilk günlerinde cilerinde büyük askeri sa- Jâhiyetler ve kuvvetler olmıyan bu kabil zabitan ve erkânın kendisi için endişe edilecek bir vaziyet ihdas'ede- ceklerine kani değildi. Fakat zaman geçtikçe - hususile 1918 senesi yazın- da cephelerdeki umumi vaziyet - biç te müsaid olmıyan bir safhaya girin- ce, ordu içindeki sızıltılar ve şikâyete lerden kendisinden memnun olmi- yanların istifade edeceklerini düşü- nerek öledenberi kendisinden Zziya- de Cemal paşaya merbut olanlara, rile, yeni ve kuvvetli unsurların ilti- hak etmeleri ihtimalini araştırmak istiyordu. Enver paşa, muvazzaf as keri erkân arasında kimlerin kendi- sinden yüz çevirdiklerini bilmez değil. di. (Arkası var),