A kiyi çok seviyorlarmış, 7 Haziran 1937 SİYASİ İCMAL — Ademi müdahale meselesi Deutschland ismindeki bir Alman | zirhlisinm o Valensiya hükümetine | mensup tayyareler tarafından bom- | baya tutulması ve buna karşı diğer | bir Alman gırhlışımın küçük harp gemileri le birlikte bu hükümetin başlıca harp imanı Almeriayı bom- bardıman ederek tahrip etmeleri tü- | tün Avrupayı aleşe verserk hadiso- | lerden olacağı tahmin edilerek dün- ya çok heyecanlı günler geçirmişti. | Bu defada İngiltere mahtran: bir politika ile tehlikenin önüne geçti. Almanya Akdenizin şarkıdaki harp gemilerine artık kontrol işlerine bak- mayıp sırf Almanyanın hak ve menfaatlerini müdafaa elmeleri için emir vermişti. İtalya da ayni suret Ze talimat vermiş olduğundan iki devlet âdeta kendi başlarına İspan- yayı ablokaya hazırlanmışlardı. İkt devlet Londradaki ademi mü- dahale ve konirol komitesinden de çekilmişlerdi. Kontrol (işlerindeki harp gemilerini emniyet içinde bu- lunduracak ve her hangi bir hadi- sede alâkadür devletler yekdiğerine karşı tesamüd gösterecek (tedbirler alınmadıkça bir daha bu komiteye ve konlrole iştirdk elmiyeceklerini Almerianın bombardıman edilme- sinin bütün dünyağı Almanyanın aleyhine harekete getirmek için bir İnsan tüyü yastık vesile tutulması için yapılan tahri. kât İngiltere hükümeti üzerinde mü- esir olamadı. Londra kabinesi bu hadiseyi ne Londradaki komitede, ne de devleller ile geçen muhabere- lerde bir mesele yapmamıştır. Bilâkis İngiltere, Almanya ile İtalyayı tek- rar ademi müdahale komitesine ve kontrol işine iştirâk ettirmek için bir proje hazrlayıp doğrudan doğruya Almanya, İtalya ve Fransa hükü- metlerine dildirmişlir. İngütere hükümeti bu nazik te- şebbüse Sovyetler birliği ve Çekos- lovakya gibi muhalif vaziyet alma- ları muhtemel bulunan. devletleri bi- dayette o karıştırmak istememiştir. İngiltere konirol gemilerinin yanlış- kğa hamledilecek taarruzlara ma ruz kalmamaları için de emni. yet mıntakaları tayin edilmesini ve her hangi bir taarruz vukuunda dört devletin kendi aralarında istişare- de bulunmalarını projesinde teklif etmiştir. İngiliz polilikasının. izini daima takip eden Fransa bu teklifi olduğu gibi kabul etli. Almanya tle İtalya da bu teklifi esas itibarile tas- vip, etmişlerse de tatbikinde zorluk olacağını ileri sürmüşlerdir. Bu dört devlet arasnda mütabakat hasıl ol- duktan sonra komitedeki diğer dev- letlerin kandırılması işi kalacakdır. Feyzullah Kazan 4k otomobil 1811. Napsiyonun oğlu doğmak Üze- İlk otomobili 1875 de Avusturyalı re, Hergün Saraya hediyeler yağıyor. Bir gün, Napolyonun kâtibi büyük bir paket getirdi. Açtılar. İçinde kum- Tal, kara, beyaz, kır, sarı küllar”doluy- du. Napolyon hayretle kâtibinin yü- Züns baktı. Kâtip bir mektup uzattı. İmparator şu satırları okudu: «Muhafız alayınızın üçyüz süvarisi sakallarını kesiler, oğlunuza yastık yapılsın diye takdim ediyorlar.» Napolyon gülümsedi: — Benim merd arkadaşlarım, dedi, Onların sayesinde oğlum Fransanın zaferleri üstüne başinı koyup uyuya caki. İngilterede Leeds şehrinde meşhur | botanik âlimlerinden bay Vilkinson öldü. 'Bu zat yirmi yaşında kör olmuştu. Seksen bir yaşına kadar ve bu müddet zarfında botanik incelemele- rine devam etti. Kör Alim, elile, koku ile, dili ve dar MWağile, kulaklarile nebatları biribin. İerinden tefrik ediyor, evinin otuz ki- lometre çevresinde her biten otu tr Rıyordu. Parmağile dokunduğu herhangi bir yaprağın, hangi eyalet mahsulü oldu- ğunu anlıyordu. Sağlam basınız Sağlam basıp, doğru yürümesini, ber adımımızı ihtiyatlı atmasını bir türlü öğrenemedik. İngilterede bir sene içinde kaza ne- tcesi 9,025 kişi öldü. Bunlardan 1,325 1 yol kazasına kurban giden yak Yalardır. 1798 kişi de evlerinin merdi- veninden düşerek ölmüşlerdir. Nevs Chronicles gazetesi: — Yürümesini hayvanlardan öğ“ rensek bari! diyor. Ve ilâve ediyor: — Hayvanlar siniz. Peki leylekler neden kazaya gn li çene ge Mi uçuyorlarsa, biz de muvazeneli yü- > v Musiki sever fareler Bugüne kadar fare tutmak için ka- pan kurulur, kapana da bir parça su- cuk veya pastırma konurdu; Bugün gene kapan kurulacak, fa- kat pastırma, sucuk yerine küçük bir çalgı âleli konacak, çalgı sesine fare- erer. ve yakalanacak- Belçikalı bir âlim bu tecrübeyi yap- Mış ve muvaffak olmuş, fareler musi- Siegiried icad etti. 1885 de Münihli doktor Karl Benz üç tekerlekli bir otomobil yaptı, 1891 de gene doktor Benz dört tekerlekli bir otomobil yaptı. 1891 de Alman Gotliel Bacihler sü- ratli bir motör yaptı ve otomobillerin bizmi arttırdı. Bacinlerin icadını bir Fransız şirkel satın aldı. Otomobil ancak 1891 de te- kemmül etti, Fransız Krelisin 0 86- ne yaptığı otomobilin makine ve mo- tör aksamında bugünkü otomobiller- de mevcut herşey hemen hemen mev- cuttu. Ayı insan ezer mi? Bugüne kadar, valışi ayıların, ken- dilerine hücum eden insanları ayakla- rmun altına alıp ezdiği sanilırdı. on zamanlarda yupılan tedkikat bunun yanlış olduğunu meydana çi- karmıştır. Ayılar, altlarına aldıkları insanları çiğneyip ezmiyorlar, pençe- lerile gırtlaklayıp öldürüyorlar, Bahsi müşterek At yarışlarında bahsi müşterek oy- nahır, At yarışlarını seyredenler, yö” rışlan evvel kazanavağını tahmin et- tikleri at üzerine bir para bahseder. Yeryüzünün muhtelif at yarışı meydanlarında bir sene içinde 7 mil yar franklık bahsi müşterek oynan- mıştır, Som balığı vi Som balığı çok uzun mesafeler ka- teden bir balıktır, Yavru bir Som balığının kanadına hir işaret koyup suya atmışlar, Bir ay sonra, . Balık bir ay zar- fındat 1,000 kilometre mesafe katetmiş Heykeller Yeryüzünde en çok kimin heykeli dikilmiştir?.. Bunu düşünürseniz hatırınızg bir- çok isim gelir amma, doğrusunu bile- mezsiniz, Yeryüzünle en fazla Jan Dark'ın heykeli vardır. Yalnız Fransada 4,000 Jen heykeli mevcuttur. Demokrat kral Danimarka kralı 10 uncu Kristian, Faaborg şehrinin 800 üncü yıldönü- mü merasinden sonra şehrin posta» hanesine gitti, bir telgraf çekti, Telgraf memuru kız kralı tamdı. armımızda görmek ne saadet! dedi, Kral gülümsedi; — 800 yaşındasınız bayan... Şey ancak yirmi beş. Halâ yirmi ya- şındasınız!... AKŞAM Henüz defineden eser yok! Fakat eski eserler bulunması muhtemel Bartın gazetesi yazıyor: Amasra limanı dışındaki büyük adada yapılan kazıda, eski bir ayaz- manın zemini ve bu zeminde üç mah- zen kapağı meydana çıktığını haber vermiştik. Bir gün sonra bu kapaklardan biri açılmış ve mozaiklerle döşeli dar mer- divenden aşağıya inilmiştir. Fakat, içeride, hazine bulunacağı yerde, in- san kemiği mevcud olduğu görülmüş- tür, Arayıcılar bundan meyus olma- mışlar, asıl hazineyi bulmak üzere, diğer kısımları kazmak üzere hazır- lanmağa başlamışlardır. Fakat, bu si- rada kazının durdurulması hakkında vilâyetten verilen emir tebliğ edilmiş- ir, Buna sebeb, arayıcılara, müsaade- nin ancak gömülü hazine aramak üzere verildiği, halbuki yapılan Kazı- ların âsarı alikaya fasllük etanekte, olmasıdır. Arayıcılar, kanının menine İtiraz eğerek, aramada âsarı atikaya aid bir $ey çıklığı tâkdirde âsarı alika nizam- namesine tabi olacağı hakkında, ver- dikler! taahhüdnzmede sarahat oldu- ğunu bildirmişler; yasağın Kaldıni- masım İstemişlerdi. Vilâyetçe keyfiyet Maarif vekâleti- ne yazılarak, kazıya nezaret etmek Üzere mütehassıs istenmiştir. Müte- hassıs geldiği zaman kazının deva- mina müsaade verilecektir. Izmirde garip bir dolandırıcılık Başkası namına iki teneke yağ, 6 kilo rakı almış! İzmir (Akşam) — Burada garib bir dolandırıcılık vakası olmuştur. Ham- za oğlu B. Cevdet adında şık giyinen bir adam, bazı mağazaları dolandırır- ken Suç üstü yakalanmıştır. Otuz yaş larında olan Cevdet, parasız kalınca kolayca para bulmak yoluna sapmış ve Keçecilerde helvacı B. İsmallin | mağazasına giderek: — Basmahane maliye tahsil şubesi tahakkuk baş memuru B. Mehmedin çocukları sünnet olacak. Sizden iki teneke susam yağı istiyor. Demiş, hiç bir şeyden şüphe etmi- yen B, İsmalı, istenilen yağları ver- miştir, Cevdet, biraz sonra ayni şekilde ve telefonla (kabadayı) rakı fabrikasın- dan 6 kilo raki İstemiş, — Bize B. Mehmedden bir imza ge- tiriniz. Cevabını almıştır. Fabrikatör, der- — Benim sünnet edilecek çocuğum yok. Dikkat edin, sizi dolandırmak İs- tiyorlar. Demiştir. Bundan sonra zabıta faa- liyete geçmiş, hamal kıyafetine giren bir sivil memur, rakı fabrikasına ge- mek için bu çareye baş yurdum. de- miştir. Adliyeye verilen Cevdet, tev- kif edilmiştir. Manisada lig maçları Manisa (Akşam) — Bu hafta yapı- Jan lik maçında Sakaryaile Yıldı. gol yaparak bire karşı ikk sayı ile ga- Hib gelmiştir. Çocuklar arasında: / “Ne ağutosböceği olmak isterim, ne de karınca..,, “En çok korktuğum: Mikrop, en acıdığım kimseler de..,, vassutu İle bize ehemmiyetli bir büyük adam gi- bi mülâkat vere- cok olan sekiz yaşındaki oSaip Özgenkip ile ta- nişlık, o Sevgili karnesini masa- nın üstünde dus ran İş Bankası kumbarasının yanına koyduk- Saip Özgenkip fan sonra sorgularıma cevap vermeğe başladı, Muhatabım gâyet hazır ce- vap... — Bu sene en çok neye, ne zaman serindiniz? — Karnemi aldığım gün, sınıfım geçtiğime.. — Bu sene yer yüzünde, size naza- Tan, ne gibi mühim şeyler oldu?.. — Bütün dünyada mı? — Evet.. Muhatabım küçük bir tereddüd devresi geçirdi. Sonra cevap verdi: — Evvelâ biz Hatay isinde kazan- dık... Babam ber gün gazetede bu- nu okuyordu. Hocamız bize harita üstünde Hatayı gösterdi. Bu işte ka- zanmamız çok mühimdir... Sonra yer yüzünde me gibi mühim şeyler oldu?... Aklıma gelmiyor. Hanna. buldum. hatırıma geldi, Eski İngiliz kralı evlendi. hani buraya gelen, bildiniz mi?. Sonra Ruslar yeniden kutba gittiler. O da mühimdir, — En çök kimlere acıyorsunuz? — Bazı gazetelerde . İspanyadaki çocukların o resimlerini görüyorum.. Ağlıyacağım geliyor. Zavallılar aç- mışlar, anneleri babaları ölmüş.. on- lara baktıkça biz buradaki çocuklar halimize şükredelim. — Hayatta en korktuğunuz şey nedir? — Mikrop... Hocamız anlattı da tüylerimiz ürperdi.. mikrop her şey- den korkunç.. amma fena mikroplar. mikropların iyisi de vermiş, faydalı- si da varmış, fenası de varmış. Küçük Salp Özgenkiple: konuşur- ken kendi çocukluğum aklıma geldi.. Mikrop diye birşey düşünmezdim bi- le. En korktuğum şey umacı idi, Bu- günün şuırlu çocuğunun umacısı da mikop.. — Çocukluk hayatınızdan mem- Bun musunuz? — Elbette. Babam bazen çocuk- Yuğunu anlatıyor da hiç onun zama- ninda çocuk olmak istemiyorum. Bugün öyle mi ya?.. Çocuk tiyatrosu var,. Mektepte iken her on beş gün- de bir Çarşambaları bizi çocuk tiyat- rosuna götürüyorlar. Radyoda ço- cuk saatleri var. Galip Arcan amca çocuk masalları anlatıyor. Senede bir çocuk bayramı yapılıyor.. Bir tek şey eksik.. Bol bol çocuk bahçesi. İstanbulun her yerinde çocuk bah- . — Ne olmak istiyorsunuz? Büyü- yünce... Vakıa daha bu yaştan ço- cukların fikri yoktur amma. — Benim var.. Mühendis olacağım. Şimendifer yapacağıma... 5 — En çok sevdiğiniz şey? — me mı? Eşyadan mı? Dikkat: Müküfatlı ankete iştirak et- mek istiyen karilerimiz şöyle ha- Teket edeceklerdir; 20 çocuğun muhtelif meseleler hakkında fikirlerini neşredece- giz. Bu anketlerin her birinde bir numara bulunacaktır. «Çocuk- lar arasında: İs «Çocuklar ara- sında: 2» «Çocuklar arasında:3» gibi. Bu 20 küçük kariimizden hangisinin fikirlerini en ziyade beğenirseniz bize yazmız ve me- selâ | numaralı anketi, 2 numa- rahı anketi, 3 numaralı anketi vesaire beğendim gibi.» Fikirleri en çok beğenilen ankete rey ve- renler arasında birinciye 25, ikinciye 15, üçüncüye 10 lira, on üçüncüye kadar birer İş Ban- kası kumbarası, ellineiye kadar birer kitap, yüzüncüye kadar birer «Ev hesabı defteri» hediye edilecektir. — A... Onuda çok severim. Mü- hendis olacağım dedim ya.. onu ken- dime sermaye yapacağım.. Şimendi- fer yapmak için para lâzım. — Ne zamandan beri para birikti” riyorsunuz?.. — Beş yaşından beri. üç sene oluyor. — Nasıl para biriktiriyorsunuz?. — Para biriktirdiğim evin içinde şeyden oartan ulak (bozukluk lr vwxya. Kırk para, yirmi para, yüz para... Bunları kum- barama atarız. Evin içinde bu para biriklirme farkolmaz bile. am- ma bir gün bir de bakarız ki kumba- Ta dolmuş. gider bankaya, boşaltırız. — Tabii maktepte bir çok hikâye- ler okuyorsunuz, anneniz babanız si- Ze çocuk hikâyeleri, çocuk masalları anlatıyor. Bunlardan en çok hangis sini beğenirsiniz?. i — Karınca ile Ağustosböceği hi- kâyesini. hani karınca bütün yas çalışmış erzak biriktirmiş. Ağustos böceği de bütün Yaz şarkı söyleyip oynamış, Kış gelince Ağustosböceği aç kalmış. Karıncaya gidip: — Aman bana yiyecek verin demiş, mein böceğine Karınca demiş gi “Yazın çalan ki şın oynar. İşte bu hikâye çok doğru- dur.. .Çalışma zamanında çalışmıyan biriktirmiyen sonra çok zararım gö” rür.. Onun için daima yorulduğum zamân aklıma Ağustos- böceğinin başma gülenler" gelir, ki- taba sarılırım.. ! — Bu hikâyede Karıncanın Ağus« tosböceğine: «Haydi işine git.. sana ekmek ver- mem.. yazın çalan kışın oynar.» ce vabını beğenir misiniz? j iyi amma... Ona nasihat ile beraber yemek de vermesi lAzundı, — Bu hikâyede, yani hayatta Ağustosböceği mi olmak İstersiniz? Karınca mı? — Ne Ağustesböceği olmak iste- rim.. ne de Karınca gibi merhamet- siz. Amma ikisinin de iyi taraflarının bende olmasını isterim. Karınca gi- bi çalışmak, zamanı gelince de Ağus- tosböceği gibi eğlenmek... İyi değil mi ya?.. Bu hazır cevab çocuğun bana ver- diği bu gayet güzel cevabları dinler. ken aklıma bazı anketler geldi. Kü- çük muhotabımın sözleri bazi büyük kerli terli insanların muhtelif edebi- yat, ilim meselesine, hayata dair vere dikleri ciddi beyanatlardan çok da» ha dikkate değerdi... vi 7