5 Haziran 1937 AKŞAM Sahife 7 Düşes dö Windsorun 66 kat elbisesi ve saç tuvaleti Nikâh resmine aid yeni tafsilât Dükün gazetecilere beyanatı Düşesin elbiselerinden birinin Üzerinde e büyük bir istakoz, birisinde kelebek resimleri vardır, şayanı dikkat bir elbise de “Şatranc elbise, kostümüdür Paris # — Windsor dükü ile düşesi, saat on yedide Cande şatosundan ha- reket ederek istasyona gitmişler ve ornda hususi bir vegona binerek Avusturyaya hareket etmişlerdir. Gü- zergâhta toplanmış olan civar köyler ahalisi, gelin ile güveğiyi hararetle alkışlamıslardır. Windsor dükü ile zevcesi bal aylarını Wassenlenburg şatosunda geçireceklerdir. Windsor dülkünün iliğinde bir ka- ranfil çiçeği vardı. Trenin ortasında; bulunan hususi vagona binmek için zevcesine yardım etmiş, sonra bağnj- larının. trene. yükletilmesine bizzağ nezarot etmiştir. Nikâh merasimi hakkında yeni tefsilât » dükile düşesinin akkında şu yeni taf- siiât olmmıştır: Nikâhtan sonra Fransız gazeteci“ leri, Windsor düşesinin huzurunda iğilerok tebriklerini oarzettikleri za- mAân düşes: «Yaşasın Fransa» diye IT, Nikâhta bulunan fotoğrafçılar, Me rasimin bazı sahnelerini filme çek- mek için gelin ile güveğiden müsaağ9 almışlardır. Tourraine valisi, başvekil B. Blum namına düşese, beyaz, mavi ve kırmızı çiçeklerden yapılmış ve aymi renklerde bir kurdelâ ile bağlan- muş bir büket takdim etmiştir. Nikâki defterinde dük İle düşes ikametgâh siminden sonra bir öğ- iş ve Majör Metcalfe in şerefine bir hitabe irad etmiştir. Windsor dükü cevabi nutukta, hayatında derin bir iz bıra Kacak olan bu meselede kendisine gösterilmiş olan destluk'nişarelerine heyecanla teşekkür etmiştir. Mütea kıben düşes ile dük üç kadeni yük- sekliğinde nikâh pastasını beraberce kesmişlerdir. Nesrödilen resmi bir tebliğde dük ile düşesin her taraftan kendilerine gönderilen tebrik ve hediyelerden dos Tayı teşekkürlerini bildirdikleri beyan edilmektedir. Windsor dükü ile düşesi, bütün cf- han matbtatından evlenmezden ©v- vel mahremiyetlerinin eşiğinde te- vakkuf ederek haklarında gösterdik- Teri hürmet ve saygıyı izdiyaçların- dan sonra dâ esirgememelerini TİCR eylemişlerdir. Windsor dükü demiş- tir'ki; — Artık matbuat için bir sır yok- | tur. Hakkımda ehemmiyeti haiz olan haberleri bizzat kendim gazetelere vereceğim. Döşesin elbiseleri ve saç tuvaleti Windsor düşesi, düğün münnsebe- tile son haftalar zarfında çok uğraş- muştur. Cazibesi ve sadeliğile tanın- mış olan düşes haftalarca Paristen gelen terzilerle meşgul olmuştur. Ter- ziler düşes için yeni modalar icad et- mişlerdir. Berber Antonio da yeni bir saç tuvaleti bulmuştur. Düşesin elbiseleri arasında plâj kostümlerinden Suare tuvaletlerine kadar her nevi ve çeşidi vardır. Zira düşes dö Windsor her vaziyete ve ica- ba göre kıyafet ve tuvalet değiştirme- ği âdet edinraiştir. Gelin, dilğün için öğleden sonra giyilen bir tuvalet seç- miştir, Bu eibise, kendi kızlık ismine izafe edilen Vallis mavisi renginde açık mavi renkli ipeklen yapılmış uzun etekli bir tuvalettir. Gelinlik tu- valetinin rengi, Windsor düşesinin tatlı açık mövi renkli gözlerine uy- gundur. Tuvaletler, gelinin vücudüne tamamile yapışıyor ve etekleri çok sa- dedir Gelinlik tuvaleti mavi krepten yar Bılmıştır. Üstüne de kisa bir ceketi Düşes dö Winds orun $on resmi b Nikâh resmin! yapan Monts belediye reisi B, Merciler vardır. Ev elbisesi olarak mavili v9 gümüşlü bir elbise intihab etmiştir. Bu elbise, önden ve yukarıdan aşağı” ya kadar düğmelidir. Windsor düşesinin diğer gecelik | bir tuvaleti de beyaz marokenden yür pılmıştır. Bu tuvaletin kolları uzun- dur ve kemerlidir. Şunu da ilâve ede- lim ki, Windsor düşesinin bu tuvalet- leri, modellere bakılarak yapılmış d6- gil, sırf kendisi içim icad edilmiştir. Binaenaleyh kocası, nasıl bir zaman- lar erkek modasının alemdarı olmuş ise şimdi Windsor düşesi de kadınlık modasında bu vazifeyi görüyor. Tüvaletler için olduğu gibi Wind- sor düşesine mahsus bir koku ve Sa$ tuvaleti de icad edilmiştir. Gelinin sâç tuvaletini yapan Parisin tanın- miş kadın berberi Antonio namında bir İtalyandır. Berber Antonio geli- nin saç tuvaleti hakkında şu izahatı vermiştir: «— Windsor düşesi çok cazib ve se- vimli bir kadındır. Eskidenberi benim müşterimdir. Saç tuvaletini yapmak çok kolaydır. Zira Windsor düşesi, ka- rışık saç tuvaletlerinden ve garabet- lerden nefret eder, sadeliği sever. Dü- gün münasebetile yeni bir saç tara- ması şekli kabul etmiştir. Bunun adı dn Kızlık zaraanındaki unvanma İza- fe ettiğimiz Wallis saç tuvaletidir. Dü- ğün günü gelinin arkasında bir to- püz bulunacaktır. Nişanlısının saç tuvaletini yapar- Bu veçhi ken Windsor dükü hazir bulunmaz, Haftada bir defa, dükün saçlarını ke- Onun tatlı tatlı konuşmasına dalma meftunum, Saçlarını keserken golftan, spordan, tayyarecilikten tat- lı tatir konuşur.' Gelinin kullandığı kokuya buna de. kendi arzu- Moment suprime adını verdik, Bu, gaşyedici bir kokudur. 66 takım elbise Öğrenildiğine göre düşes dö Wind- sorun çeyizi kırk sekiz takımdan iba- ret değildir, 68 takım yeni elbisesi vardır. Düşes (Parise gittiği zaman ısmarladığı elbiselerin kırk sekiz ta- kımının teşhirine müsaade etmişti. Fakat başka bir terziye 1smarladığı 18 takımın katiyyen gösterilmesini istememişti. Bu 18 takım ilâve edilin- ce düşesin elbiseleri 68 ya çıkmış olüyor. Bu on sekiz ©lbiseden altısı gece elbisesidir. On biri gündüz ve bi- lebek resimleri vardır. Şayanı dikkat bir gündüz elbisesi de «şalranç elbise» isini verilen bir kostümdür. Yünden Yapılmış olan bu elbisenin düğme- leri derin ve şafzanç taşları gibidir. Düğmeler çözüldüğü zaman siyah be- yaz kareli, şatranç masası biçiminde blüz görünmektedir. Siyah krep bir clbisenin üzerinde kaplumbağa resimleri görünmekte- dir, Sözde âyin!.. imiş Zondra 4 (A.A.) — Angitkan kilise- sinin resmi neşir! efkârı olan Churehi Times gazetesi rahip Jardine tarafın- dan yapılan dini merasim hakkında «sözde âyln> tabirini kullanmakta ve kilisenin, biri evvelce evli bulunan ve zevc veya zevcesi henüz sağ olan ikt tarafın birleşmesini takdis edemiye- ceğini ilâve eylemektedir. Eskişehirde AKŞAM neşriyatı «Bes - Işık» mücssesesinde sök» hr. «Akşam» gâzetesine abong olanlara hususi tenzflât yapıla, İ“Tühad ve Terakki, nin son devirlerinde Suikasdlar ve entrikalar Tefrika No. 115, Yazan: Mustafa Ragıb Es-atlı Cemal paşa ile resmi makamlar arasın- daki düşünüş farkı, Cemal paşanın münevwvverleri himayesi paşanın nüfuzu ne zaman Muharrir, bu makalede Türk kadı- teessüs etmişti? İsmali Hakkı paşa, ilk önce Cemal bey, o zaman - halkın nazarında - «İttihad ve Terakkisnin en kuvvetli ve her arzusunu yapmağa, yaptır- mağa muktedir bir şahsiyeti olarak tanınmağa başlandı. Aradan çok geçmeden Mahmud Şevkat paşanın öldürülmesi üzerine «İttihad ve Te- rakkiş muhalifleri aleyhinde yapı lan gayet şiddetli takibat sırasında Cemal bey, büsbütün çekinilecek, bir fenahk gelmemek için kendisine son derece hürmet ve itibar edilecek bir şahsiyet olarak telâkki edilmeğe baş- landı. Cemiyet muhadifleri (şöyle dursun, «İttihad ve Terakki» politi- kacılığından uzak kalanlar bile, va- ziyete uzun müddet hâkim olacağı anlaşılan İstanbul muhafızmın et- rafmda toplanmağa başladılar. Si- villeri teşkil eden bu zümre, memle- ketin yüksek memurları, münevver- leri, ticaret erbabı, fikir ve kalem mensupları idi. Enver paşanın mür- dümgirizliğine rağınen, Cemal paşa- nın - daba ziyade - bir cemiyet ada- mai olması; etrafında böyle bir zümre- nin toplanmasını kolaylaştırıyordu. İşte bu tarihten itibaren Cemal paşa, memleketin bir kısım münev- verlerinin bâmisi vaziyetine geç- mişti. Fakat Cemal paşanın sivil zümre nazarndaki vaziyeti yalnız bundan ibaret kalmadı: O, memle- ketin o zaman pek az münevveri ta- rafından benimsenen yeni fikirlere de sahib çıkıyordu: Türkçülük cere- yanı, içtimai hayatta Garba doğru temessül cereyanları gibi o zaman Türkocağı tarafından ortaya alılan fikirler, Cemal paşa tarafından hi maye ediliyordu. O derecede ki idarei örlüye âmiri olan Cemal bey ile <idarei örfiye ah- küm dairesinde icrayi hüküm edem divanı harbi örfinin bu kabil mey- zulardaki zihniyet ve kararları ora» smda büyük bir fark gözüküyordu. Burada zikredeceğim bir misal, Ce- mal paşalleo zamanki hükümet erkânından çoğunun ve resmi mâ kamların zihniyetindeki bâriz farkı canlandıracaktır: Merhum Şehabeddin Süleymanın bir makalesi nasıl neşredildi? 1329 (1913) tarihinde eski arka- daşlarımdan merhum (mabeyinci Bekir bey Zadelerden merhum Âbid ve kardeşi Halim (şimdi MİNİ Rea- sürans şirketinde memur) ile birle- şerek «Safahatı Şiir ve Fikir> ismile içtimai ve edebi bir mecmua çıkar- mağa başladık. Bu mecmüanın riya seti tahririyesini merhum Şehabed- din Süleymana (vermiştik. Mec- muaya Halid Fahri, Orhan Seyfi, Salâhaddin Enis, Hıfzı Tevfik, Enis Behiç, Safi Necib ve İhsan Ralf ha- nım gibi daha o saman her biri bi- rer kiymet isbat eden genç ve güzi- de kalemler yazı yazıyorlardı. Şe- habeddin Süleyman, mecmuanın bir nüshasi için içtimai bir makale hazır Jadı nındaki tesettürün ârızı ve sonradan anane haline girmiş olduğundan bahsediyor ve bazı tarihi misaller ge- tiriyordu. Şehabeddin Süleyman, Fatihin Is- tanbulu fethinden sonra tcessüs et- miş bu âdetin Anadolu köylüsünde yerleşmediğini ve Anadolulu köylü kadının köy erkeğile birlikte çalıştı ğını nihayet büyük şehirlere inhisar eden tesettürün kadınlarımız tarafın- dan terkedilmesi lüzumunu ileri sü- Tüyordu. Şehabeddin Süleyman, o zaman mekteplerde muallim olduğu için Maarif Nezareti tarafından azledilir korkusile bu makalesine imza koy- mağa cesaret edemedi, iakat velevki müstear bir nam ile yazılan bu ma- kalenin neşri bile gayet tehlikeli idi. O zaman sansür kalkmasına rağmen Divanı harb bu kabil mevzulardaki yanların en müthiş bir hasmı oldu- ğunu birçok misallerle isbat ediyor- du. İhsan Raif hanım, zevci Şeha- beddin Süleyman ile Cemal paşaya müracaat ederek makaleyi gösterdi- ler. Bu gibi ileri fikirleri benimse- meğe ve fikir sahasında ileri hamle- ler atmağa çalışan münevverleri ve gençliği himaye etmeğe azmeden Cemal paşa makalenin -bir kelime- sine bile dokunmaksızın- neşrine muvafakat etti ve bittabi bu mü- saade ile neşredilen ve o zaman bir çok dedikoduları davet eden bu yazı içim de divanı harb hiç ses çıkar- madı, Memleketin sivikgençliğini ve mü- Ahmed Muhtar ve Kâmil paşalar kabineleri Ozamanında iş başın- dan - mümkün olduğu kadar » «itti. had ve Terakkis ye mensub zabit- ler uzaklaşlırılmıştı. Gerek orduda, gerek askeri inmbat işlerinde en mühim mevkilere, Balkan harbinden çvvel <İtihad ve Terakki; ye isyan eden (Halâskâr grupu) na mensub aabitler getirilmişti. Mahmud Şevket paşanın sadarela geçmesi üzerine bunların derhal de- ğiştirilmesi lâzımgeldi. İstanbul mu- hafızı Cemal bey, en mühim ve na zik vazifelerin başına <İtithad ve Terakki ca, bilhassa kendisince en çok itimadı celbeden zabitleri tayin etmek selâhiyetini almıştı. Cemal be- yin bu vazifelere getirilmesini mü- nasib gördüğü zabitlerin tayinine ne- zaret makamı, yani Mamud Şevket paşa derhal muvafakat ediyordu. İstanbul muhafızı bu sırada ken- disine en yakın bildiği eski arkadaş- larını İstanbulun en ehemmiyetli ağ» keri makamlarına tayin ettiği gibi, bir çok zabitlerin de kıtalara tayin» lerinde âmil oldu, Eski hükümet za- ayında ihmal edilmiş olan bu genç zabitler, bu suretle Cemal paşanın etrafında birleşiyorlardı, Cemal paşa, bu siyasetine sonung kadar devam etti; Hele dördüncü or- du kumandanlığile Şama gittikten Sonra ordu mensuplarile bilhassa nüfuzu ve kuvveti fazla göze çarpan askeri erkân ile o kadar yakından münasebet tesis etmeğe başladı bi Cemal paşanın günün birinde tek başına vaziyete hâkim olmak istedi- ğinde şüphe bırakmıyordu. Enver paşa, mühim mevkilere kimleri getirmişti? Bu vaziyeti yakından bilen, fakaf sessiz, lâkayıd bir tarzda uzaktan seyirci kalan Enver paşa, son gün- lerde kendi hakkında orduda baş- gösteren menfi cereyanlaria Cemal paşanın ne dereceye kadar alâkadar olduğunu tebarüz ettirmek istiyor- du. Harbiye Nazır, eİttihad ve Te- rakkisye mensub olan sivil ve askeri tamnmış simalar içinde kimlerin (Arkası var)