ydüudların tahtelbahirleri de Çinde ne kadar ecnebi varsa, I İni kılıçlan geçirmeği İkurmuş- vardı. Bizim Tegor harp sefinesi” Takuda Gemirlemişti, Süvari ile birinci kaplan, bir kuvvetle şehre gitmişlerdi mühim Ben ikinci kaptan sıfatile ve yirmi nefer» | le gemide kalmıştım. Emrim kati idi, benden'yazılı emir olmadıkça kimse karaya inmiyecekti. Bir sabah tayfalardan bir kaçının küçük bir kayığı suya indirdiklerini gördmü. Hemen elimi “tabancama attım, ilerledim: — Bu manevrayı yapmak için kim emir verdi?,.. Biri tok bir sesle dedi ki; — Gemide artık canımız sıkıldı, karaya çıkıp biraz gezeceğiz, akşam ha Son yapılan fotograf makineleri ? tekemmül etti ki, insan gözü- mediği şeyleri tesbit ediyor. â, bir topun ağzından çıkan pun ağzında bir yüvürlak ig Top atıldığı zaman ördüğünüz dumanın bu gini gözlerimizle göreme- | İ eni kazanan | 17 Nisan 1937 t li Obilme- cemizi doğru halleden Da vudpaşa Orta okul talebesi 69 yumaralı Hüs- ü birinci he- diyemiz olan fo- tograf makine- sini kazanmış- Muammer Neclâ birden üzerime atıldı, ihı aldılar, beni Aklıma bir kurnazlık geldi: Arkadaşlar dedim, karaya çık- | manız doğru değil. Bunu gene sizin hesabınıza söylüyorum. Fakat ma- demiki dinlemiyorsunuz, anlaşalım. Bir kişi yirmi kişi ile mücadele ede- mez. Ben sizin karaya çıkmanıza mâ ni oluyorum. Şu halde birer birer karşıma geliniz... İçinizden birini s6 çiniz, benimle boks yapsın. Mağlüp l olursam gidersiniz. Aralarında bir fısıltı oldu. Kabada- yılar çoktu. Teklifimi kabul ettiler. uındum. Onlarda içlerin- den en kuvvetlisini seçtiler. - Adam zığın gibi bir delikanliydi bir karış uzundu. Geniş göğsü, de- mir gibi pazuları vardı. Onuncu ravunda kadar döğüş de- vam etti. Tayfalar coşmuşlardı ar- lık. Maksatlarını unutmuşlar, her ustaca vurulan yumruğu alkışlıyor- lardı. On ikinci ile on üçüncü râvund arasında yarım kadeh konyak içtim, bütün kuvvetimi topladım. Atıldım. Bir yumrukta yere yuvarlandım. Dört saniyede kalktım ve bir ikinci ham- ie ile rakibimin çenesine bir yumruk ekledm, ditini ısırdı, ağzından kan boşandı, haykırdı... Yere düştü. Kal- kamadı... Bütün tayfalar: — Yaşasın kaptan! diye haykırdı- lar... Beni'omuzladılar, kamarama ge tirdiler. Yatırdılar. Masaj yaptılar, Üç saat uyumuşum, Uyanıp dışa- rı çıktım. Baktım tayfalar verdikle- ri sözde duruyorlar. Kayığı ç:kmiş- ler, karaya çıkmamışlardı. En uzun film Los Angelosta mevzuu Kitabı mu- kaddesten alınan bir filim çevrile- cek, Bu filim 227 kısımdır, Otuz iki sanat devam edecektir, Bu filimi halka göstermek için Şi- | kagoda Bina 27 r sinema binası yapılıyor. in kişi p edecektir. Çorap kazanan 20 Mart 1937 tarihli — bilme- cemizi doğru halleden Ma latyada oOMer- kez Ziraat ban- kası memurla» rından Muhte- remin kardeşi Jale üçüncü he- diyemiz Olan bir çif çorap bıraktı- | Benden | İ lktutmaâletis,6,9,5im Yeni Delhi şehrinin civarında €s- ki Delhinin harabeleri mevcuttur. Bu harabeler arasında şeklini muhafa- za eden garip, şayanı dikkat âbide- ler mevcuttur, Bü âbidelerden en güzeli Kutab minaresidir. Minare beş katlıdır. Beş şerefeli değil, beş katlıdır. Her katta bir şerefesi vardır. Caminin bahçesinde iki moğol hakanının tür- beleri de durmaktadır. Bir türbede de hakanlardan birinin kızı gömü- tüdür. Hindistan matbuatı Kutab mina- resinin tamire muhtaç olduğunu ya- zıyor. İngilterenin sisi layan sisin İngiitereye kaç milyarlık zarar verdiğini yazıyor. Sis evlerin: duvarlari ile âbideleri: | harap ediyormuş. İnsanların sık &ık bronşit olmalarına, kalb hastalığına yakalanmalarına sebep oluyormuş. Yolları aydınlatmak için çok para harcıyorlarmış. Henüz sisin önüne geçmek için bir | çare bulamadılar. Çözümü: ———— Tarih — 5 Haziran 1937 9 Harfli bir yerim 1,2, 5'im «gözün üstündeki kıl lar», 2, 3, 4 üm «soğuk diyarlarda yaşıyan postlu hayvan», 7, 8'im «ba. «için ak- sidir», ... Bilmecemizi doğru hahledenlerden birinciye: Bir çif iskarpin. İkinciye; Bir şişe kolonya. Üçüncüye: Bir dü- zine mendil, Ayrıca iki yüz karimi. ze muhtelif hediyeler verilecektir. Cambazlar Bu iki kardeş Amerikânın küçük şehirlerinde dolaşıp böyle cambazlık yaparlar ve para toplarlar, kardeşinin arabasını çeker, aş — Gidiyor muyuz? — Evet, — Ya geçemezsek! — Geçemezsek ikimiz de ölürürz. Bunları iki tayyareci konuşuyor- du. Kordiler Andlarını geçeceklerdi. Bugün kabil olan bu seyahat o za- man-dah& hiç yapılmamıştı... Tayyare havalandı... Yol almağa başladı. Hava güzeldi. Fakat birden- bire bir kasırga çıktı... -İnmekten Biraz sonra kar yağınağa başladı. Şimdi ne yapacaklardı? Her ne pa hasına olursa olsun uçmağa çalış maktan başka çareleri yoktu. Bu müddet zarfında da onları Ka piko şehrinde bekliyorlardı. Gecik- meleri herkesi meraka düşürdü. Er- tesi sabaha kadar beklediler, Ordan burdan telgrafla haber sordular. | Sabahleyin cevap aldılar. Tayyare- | | — Kolay, köşedeki dükkândan ala- ciler kaybolmuştu. — Her halde bir dağa müşmüş ola- Ve elile uçurumları gösteriyordu. Arkadaşı güldü: Şaka elmenden maneviyatının kırılmadığını anlıyorum, bu iyi alâ- mettir... Tayyarenin içini araştırdılar, tel buldular, Amma üç bin beş yüz met- | re rakımlı tepede kan ter içindey- diler. — Zayıflamak için iyi bir Kür... Nihayet tayyarenin tamiri. bitti, Yerlerine girip oturdul: Motör homurdandı... Tekerlekler | başka çare yoktu, yere indiler. Pa kat indikleri yer yokuştu, tayyare- nin tekerlekleri dönüyordu... Tayyas re uçuruma yüvarlanacaktı 'Tayyarecinin arkadaşı yere atladı, ileri doğru koştu ve upuzun tayya- renin önüne yattı, Bu suretle tayya- ronin yolunu kesti, arkadaşının canı ni kurtardı. Rüzgâr var kuvveti ile esiyardu. — Evet amma nereye? Bir gün daha geçti... Tayyareci- lerden haber çıkmadı. Üçüncü gü- nü akşamı hayatlarından ümit ke- sildi. Ölmüşlerdi. ... Hayır, iki tayyareci ölmemişti. Tay» yareyi tamire çalışıyorlar!... — Tel lüzm... ! döndü, yokuş aşağı yol aldılar ve | uçurumun üstünden havalandılar... Kapikoda tayyarenin sesini odu yanlar hayret etti. Bir türlü bu tay- | yarenin kaybolan tayyarecilerin ol- duğuna inanmıyorlardı... Şehre indiler ve ertesi gün tel ile bağlanmış, acele ile tamir edilmiş tayyarelerile tekrar havalandılar ve geldikleri yere Buenos Ayrese dön- düler. i Bu macera, geçenlerde ,tayyaresi- | le Bahrımuhite düşüp ölen tayyar reci Mirmoyun başından geçmiştir. Kasımpatı Japonyada Niko şehrindeki ma- bedlerde bulunan kasımpatı çiçek- lerinin yer yüzünde bir emsali daha yoktur. Bu kasımpatları arasında bir ta- ne var ki, büyük bir saksıdadır ve saksının içine de sekiz yüz yirmi iki kasımpatı âlkilmiştir... Tek saksı içinde bu kadar çok çi- çek sahiden görülmüş şey değildir. Yeni Teleskop Kapetow rasathanesine yeni. bir teleskop konuyor. Bu teleskop dün- İ yanın en büyük teleskopu olacaktır. Bu teleskopla yer yüzünden kırk mil- yon kilometre uzaktaki bir yıldızı görüp ölçebileceklerdir. Bu teleskopla şimdiye kadar gö- rümiyen yıldzıların fotografı alma- caktır. Böyle devam ederse, bugün bize bir hayal gibi görünen aya seyahat, belki de bir asır sonra gayet tabi bir yolculuk olacaktır.