4 Haziran 1937 AKŞAM SİYASİ İCMAL Ittifaklar sistemine dönülüyor mu? İspanyadaki sol hükümete uid bomba tayyarelerinin bir Alman zırh- sına taarruz etmeleri ve diğer bir Al- man gırhilsının da bilmukabele Al meria limanını bombardıman ederek tahrip etmesi yüzünden Avrupa sul- hü ciddi bir ierlikeye düştüğü bir sı- yada Almanya ile İtalya aralarındaki birlik ve tesanülü hem tebarüz ettir. meğe hem yeni anlaşmalar ile kurvel- Zenüdirmeğe lüzum görmüşlerdir. İki devlet kendi harp gemilerini Deynelmilel konirol işinden menetti- Zer ve ayni zamanda İspanya sevü- hilini sıkı bir tavassud altına almala- zı için Almanyadan ve İtalyadan gön- derilen yeni harp gemileri ile kuvvel- lenâirdiler. İki deviet Londradaki bey- nelmilel ademi müdahale komilesin- den çekildiler. Buraya avdet için uğır şarilar dermiyan ettiler. Böyle tehlikeli bir zamanda iki ara- daki iş birliğini ihtimal askeri anlaş- malar ile kuvvellendirmek için AL manye Müdafaa Nazırı Mareşal Blom- | berg Romaya gitti. Burada İtalyanın Bâşvekili ve Mü- dajan Nasır: bulunan B. Mussolini larafından fevkalâde karşılandı. Her iki müdafaa nazar: ve beraberlerinde- ki erkânı harpler ve müsteşarlar ara- sında askeri sahada tki büyük askeri devletin nasil teşriki mesaide buluma- cakları görüşüleceği şüphesizdir. İsnünyadaki hödiselerle ayni 20- manda Almanya ile İtalyanın arasın- da daha sik iş birliğinin yapılması Avrupad devletlerin arasında umumi harpten evvelki siyasi ve askeri #ti- fakların canlanacağını ihsas “eğiyor. Bu itiifaklar vaktile on milyon insa- nın hayatına mal olan umumi harbin bir ümili olmuştu. Ayni âmil şimdi tekrar meydana çıkıyor. Feyzullah Kazan 0 4 AB nr A Bir aşk faciası Pregâa muullimlik eden Kluzek, güzel ve genç Karısı Züenkaya: — Eröb hayatta olüukça rahat ya- şıyamıyacağım! diyordu. Zdenka, evlenmeden evvel Krobla kur yapmıştı. Krob güzel, sevimli, ya- ışıklı bir gençti. Günün birinde de askeor'oldu. Pragdan uzaklaştı. Bu ayrılıktan müteessir olan Zden- ka da, muallim Kluzele vardı. Kluzel hadid, bus, kıskanç bir adamdı. Zâenka bu adamla bir sene yaşadı. Bir sene sonra Krob, Noel tatillerini geçirmek üzere Praga geldi... Kadının eski aşkı canlandı. Eski sevgilisine, ıssız bir yerde: «eJibe tepe- &i> ücnen yerde randevu verdi. Ertesi gün orada Krobu ölü buldu- Yar. Beynine iki kurşun yemişti. Zdenka ile kocusım tevkif ettiler. Evvelâ inkâra saptılar, sonra biribir. Yaz sıcak olacak mı? Mütehavvil, kararsız geçen 'mayıs- tan sonra sicaklar başladı. Birdenbi- re başlıyan sıcaklar, yazın çok sıcak olacağına delil değidir. sıcaklar çok daha sonra başlar. Bu- #nun için şimdiden yazın nasıl geçe- ceğini kestirmek mümkün değildir. Rasalhaneler de ancak tahmini ma- Tümat verebilirler. Yokin “çağlardaki en bunaltıcı 8 cak, 1911 yazı idi, Temmuzda başladı ve eylül ortalarına kadar yeryüzü ©8- hennem gibi kavruldu, derini korumağa başladılar. Zdenka: — Kocam Krobu çok kıskanıyordu. Onu ıztıraptan kurtarmak istedim, dedi. Kluzel: — Karım Kıobu yaraladı, ben öldür- düm! dedi. Mahkemede ise cinayeti biribirleri- nin üstüne utmağa başladilar. Zdenka: — Beni kocam teşvik etti! diye hay- kırdı. 'Kocusı karısını göstörüi: — O öldürdü, katil odur!.. Muhakeme neticesi adam 20, ka- dın 15 seneye mahküm oldular, fakat İ isin içyüzü tavazzuh etmiş olmadı. Bunaltıcı | Prayda herkes: — Acaba hangisi katil? diye bil- mecs gibi bu katil hâdisesini çözme- ge çalışıyor. Herkes yerli yerinde Londrada enteresan bir statistik çıktı, Bu vesere”göre, büyük harpten beri, vatanları dışında yaşıyanların sayısı azalmış. 1913'de 33 milyon “kişi, kendi vatar runın haricinde yaşıyormuş. Bu rak | kam 1930 da 28 milyona inmiş. 1919 dan 1930 senesi zarfında da yeryüzünün nüfusu 1,620 milyondan 2'milyara yükseldi, Anlaşılan bugün insanlar, herkes yerli yerinde! diyorlar. Otomobilleri muayene 15 hazirandan itibaren muayeneye başlanacak Motörlü nakliye vasıtglarının sen©- Küçükçekmecede feci bir kaza Taş çıkaran bir işçi kayalardan düşerek öldü Dün Küçükçekmece civarmda feci bir kaza olmuştur. Vaka etrafında şu malümatı aldık Rizenin Mapavri nahiyesinden 329 doğumlu Dursun Ali ile amcasının oğ- lu İsmail ve diğer iki arkadaşları Kü- çükçel-mecenin üç kilometre ilerisin- de deniz kenarındaki taş ocaklarında yirmi gündenberi taş çıkarmaktadır- Jar. Dün öğleye doğru bu dört işçi gene taş ocaklarına giderek büyük bir ka- yanın içine İki lâğım deliği delmişler ve dinamit doldurduktan sohrg fitil lerini takıp geriye çekilerek fitilleri tu- tuşturmuşlardır. Dört amele siper içinde bekledikleri sırada lâğımlardan birisi patlamış fa- kat diğeri ateş ulmamışlır. Bunun üzerine Dursun Ali siperden çikarak patlamıyan lâğımı yoklamak istemiş, «amcasının oğlu İsmali kendisine mâ- ni olmuş, fakat bir müddet dah bek- ledikleri halde lâğımın patlamadığını görünce Dursun Ali siperden çıkarak fitilin bulunduğu yere gitmiştir. Lâğımın fitili yerden iki metre yük- sekte bir kayanın üzerinde bulunmak- tadır. Dursun Ali kaynın bir meire yu- karısıne kadar tırmandıktan sonra fi- tilin ucunu tulmuş ve niçin yanma- dağını anlamak için karıştırmağa baş- lamıştır. Bu sırada lâğımdaki dina- mitler birdenbire patlamıştır. Dursun Ali daha aşağıda bulunduğu için vü- Ccudüne birşey olmamış, yalnız patlı- yan lâğım parçaldrı sol elinin baş par mağını koparmışlır. Dursun Ali gerek lâğımın birdenbi- Te patlamasından mülevellid korku ve gerekse kopan parmağının acısile kayanın kenarında bulunduğunu unu- tarak şaşkınlıkla geriye doğru çekil rnek istemiştir. Kayaların basamak şeklinde birko- narında duran Dursun Ali geriye doğ- ru hareket edince muvazenesini kay- bedrek arka üstü kayalıkten aşağıya yuvarlanmışlır. Aşağıdaki sivri taşla- zan üzerine düşen Dursun Alinin ka .fatası parçalanmış ve kendisi olduğu verde ölmüştür. Süratle cereyan eden'bu hâdiseyi karşıdan gören arkadaşları koşmuş- lar ve Dursun Alinin öldüğünü gö- rünce zabıtaya haber “vermişlerdir. Kaza adliyeye bildirilmiş, müddelu- mumimuavinlerinden B. Hikmet Son- el ile adliye doktoru B. Enver Karan küza yerine gitmişlerdir. Yapılan mua- yene neticesinde Dursun Alinin vese- Cinin gömülmesine ruhsat verilmiş, kazada kimsenin ilişiği olmadığı tes- bit edilmiştir. Akhisarda zelzele | Ağaçtan kuyunun) Ban evlerin duvarlar içine düştü /Başı çamura saplan lik muayenelerine 15 haziranda baş- | lanıyor. Muayene 15 ağustosta bite- cektir. Sultanahmed parkile Kadıköy kumluğu muayene yeri ittihaz edi miştir. 1 Temmuza kadar otomobiller, ondan sonra diğer nakliye vasıtaları muayene edilecektir. Şoförler veya otomobil sahipleri 25 mayısa kadar seyrüsefer merkezine müracaalla bir kayıd numarası alacak ve tesbit edilen günde musyeneye gireceklerdir, Gü- nünde gitmiyenlerden ceza alınacak- tar. Anadolu yakasındaki otomobiller 12, 13 ve 15 temmuzda, Beyoğlu ve İs- tanbul cihetindekiler 6 ve 8 temmuz- da ve bütün otobüsler de 1-6 temmuz- da, kamyon ve kamyonetler 19-22 temmuzda muayene edileceklerdir. Arabaya asılan bir çocuk düştü, iki bacağı kırıldı Kartalda Bekir adında bir arabacı yük arabasile giderken bir kaç çocuk arabanm atkasına tırmanmışlardır. Bunlardan Nefise adında yedi yaşla- rında bir kız arabanın sarsmtısından muvazenesini kaybederek tekeriekle- "rin ülüna yuvarlanmıştır. Araba Ne- fisenin üzerinden geçerek iki bavağı- * yu kırmıştır. Nefize baygn'bir hal | dı, boğularak öldü Evvelki gün Maltepede feci hir bo- Zulma vakası olmuştur. Maltepede oturan 18 yaşında Ahmed oğlu All a- dında bir çocuk evin bahçesindeki erik ağacına çıkarak erik toplamak istemiştir. Ali, ağacın yüksek dalla rından birine tırmandığı sırada âya- ğının altındaki dal kırılmış ve çocuk yuvarlanmıştır. Ali kırılan dalla bo- Taber yuvarlanınca ağacın altında 8ğ- 1 açık bulunan on metre derinlikteki kuyunun içine düşmüştür, Gürültüyü evdekiler duymuşlar, va» ka zabıtaya ve oradan Üsküdar müd- deiumumiliğine bildirilmiştir. Kartal jandarma kumandanı B, Cemal ile Üsküdar müddelumumisi B. Tahsin kaza yerine gitmişler ve kuyunun içi- ne alam indirilmiştir. Paket Ali ku- yudan ölü olarak çıkarılmıştır. Ağa- cın tepesinden indikten sonra on met- Te derinlikteki kuyunun içine de be- yin üstü düşen Alinin kafasının ku- yunun dibindeki cıyık çamurlara sap- lanarak boğulduğu anlaşılmıştır. ra A SANAN Ekmek fiatı İstanbul Belediyesinden: Haziranın ikinci gününden itibaren de hastaneye kaldırılmış kaza etvafın- | birinci ekmek on bir, ikinci ekmek on, ! francala on altı kuruştur. da 'tahiklkaka girişilmiştir. & İ i ve bacalar yıkıldı Akhisar 3 Çelususi) — Burada on gündenberi şiddetli 76l20l6ler devam etmektedir, Bugüne kadar nüfusca Zayint kaydedilmemiştir. Yalnız bam | €v duvarları ve bacalar yukulmuş ve bir çök Teylek telef olnruştur. Akhisara yirmi kilometre mesafede Görenez köyü namiile ufak bir köyün üstündeki dağdan bazı kayalar kopa- rak yuvarlanmış ve bir hayvanın ölü- müne sebebiyet vermiştir. Zelzele bil- hüssa geceleri Yazla hissedilmektedir. Halk korkudan sokaklara çikmakta- dır. Bazı günler hemen ad altı defa A ETE İSİ LAK daha serldir daha sağlamdır daha keskindir adaha dayanıklıdır TARIH KONUŞMALARI Mısır baruthanesi Türklerin bütün zaferlerini temin eden vastalardan biri de, baruttu. Yalnız İstanbulda beş baruthane var- dı; Unkapanında tüfekhanede, At meydanında, Ayasofyada esböhane içinde, Macuncu çarşısı civarında, Kâ- ğühanede, Barut havanlarda döğülürdü, Un- kapanında on havan, Macuncu çarşı- sı civarında barut emininin barutha- nesinde otuz havan, Kâğıthanedek! baruthanede yüz huvan vard, Bu havanlardan baruthane emininin ha- vanları ile Kâğıthanedeki havanların çarklarmı atlar döndürdü. Kâğıt hanedeki baruthaneyi yaptıran, İkin- ci Beyazıddı. Fakut Kanuni binayı yeniden, daha geniş ölmek üzere, kâ- gir yaptırdı. Üzerine kurşun kaplattı, Buranm barutçu başısı, kethüdesi, çavuşları, iki yüz neferi hep esbehane ocağındandı. Tunç havanlarının her biri onar kantar ağırlığında idi, Çark- Jarı ve dolapları Küâğıllane deresinde “idi. Derenin bendlerini açarlar, do- Taplar döndükçe, içerideki çarklar da işlerdi, "Türkler yalnız İstanbulda barutha- meler tesis etmemişlerdi. Selânikte, Belgradda ve Mssırdz ve baruthaneleri vardı. Buralarda yapı lan barutlar İstanbula geldiği zaman, Silivrikapısından Yenikapıya kadar sureti mahsusada yaptırılmış kubbeli binalara konurdu. Her binada vebeci- lerden beş on muhafız vardı. Buralar- da kimse tütün içemezdi. Barut ök- seriya yollara döküldüğü için üzerle- rine mütemadiyen kum dökerlerdi. Birinci Mustafanın cülüsunda bu barufhanelerden birine yıldırım isa- bet cimiş, binanın parçaları Çekme- ceye kadar düşmüştü. baruthanelerinden maa- da, en iyi barut çikan yerler Mısır ve Bağdaddı. Fakat Mısırın siyah baru- tu Bağdadda çıkan baruttan daha iyi ği, Mısır baruthanesi, paşa sarayı av- Jusunun köşesinde, iki kubbeli büyük bir bina idi. Her birinde kırkar havan vardı, Çarklarını gece gündüz atlar çevirip barut döğerlerdi. Misir baru- tunun nefis olması, küherçilesinizi gayet Jâtif ve beyaz olmasındandı. Yetmiş kareye bü baruthane için kü- herçile yetiştirirdi. Bu karyeleri ik tizamla alanlar hep küherçile yetiş- tirmekle meşgul olurlardı. Her hafta iki deve katarı küherçile gelirdi. Mültezimler köslerini çalarak küher- çileyi getirirler, cebeci başıya teslim eğerlerdi. Daha sonra küherçileler bölük çorbacılarına ve kethüdalarına hilâtler giydirirdi. Barut yapıldıktan sonra Misir pa şasına çeşni gösterilmek usuldendi, Fakat asıl mühimi, Misirda yapı- lan alaylarda barutçularla i #lşekçile- | rin geçmesi idi Evliya “Çelebi bu alaylarda barutçularla fişökçilerin ge- çişini aynen şöyle anlatıyor: <İç kalede barulhüncde yedi bin kantar barutu keten çuvallarına ko- yup deve derilerine sarıp Misirin iki- şer üçer bin hamal baygirlerine ve hamal develerine tahmil edip iptlda fişekçiyan alayı, ellerinde asaları ile ileri gidip çorbatcıları atlar üzere. #Kardeşler; tütün içmen. Ve usta kazancı ve usta demirci uteş yakman deyu tenbih ederek ubur ederler. Ol gün o sokaklardn bir kimse duhan içemez. Mezbur demirci Ye kazancı ve kuyumcu ve çilingir dükkânlarında âteş yanıp işliyemez. Ve bu şabrah üzre olan hanelerde dahi vi gün ateş yanmayup kimse evinde duramaz. Azim derdi mütereddiğdir kim nice bin at yükü ateşi gazab geçer, Attan yük- ler katar katar yürümeğe başlar, Her birinin yanında biter adam, elinde değneğle çarparak halkı urarak tü- tün çubukların kırarak bu üslüb üz- re ubur ederler. Ve altı bin Karitar &uhi keten fitili geçer. Bunlar dahi atlara ve katarlara tahmil eğip bu #- tilteri bilken üç bin Berberi kavmi da- hi #itli yükleri pa nence pa bürehne Ye serburehne ellerinde ssalarile fel- lâhları 'urarak ubur ederler, Bu fitik lere Mısırda yedek derler, Hattâ paşa ağalarının müflisleri, lâtife için: «Ben Mısırdan üç yedekle ve beş yedekle deyu yemin eder, Anı istima eden, küheylân at yedeğile çıktı zanneder, Ol müflis ise Mısırdan fitil yedeğile çıkmıştır.» Mısır barutbanesi asırlarca işledi, Ve 'Türk orüusuna daima barut temi- nine muvaffak oldu. Hattâ Rusyaya karşı açilan 1768 - 1774 seferinde faz- la baruta ihtiyaç 'hası! oldu. Mısır var lisine ve Misir kadısına ve şeyhülbe- lede ve sair ümerai Misriye ve ulema Ezheriyye ve yedi ocuk zabitan ve İih- tiyarlarma hitaben diyandan bir hü- küm yazıldı. Bu hükümde: Mısırda küherçile pek çok çıktığı için seferi hümayuna lâzım olan on bin kantar siyah barut gönderilmesi taleb olunuyordu, Bu barut Mısırda yapılacak, bedeli ve gemi ücreti Misı- rın İrsaliye “hazinesinden verilecekti, Barutun Türkiye mukim ecnebi ve tacir kalyonlarile Gelibolu barutha- nesine nakli TAzımdı. Divandan yazılan ferman Mısıra gönderildi. Herkesin karşısında ökun- du. Barutçuler Mısır mahkemesine çağrılarak kendilerine mesele anlatil- dı. Bunlar bir kaç defa uaralarmda toplandılar. Yapamıyncaklarını an- Icttilar. O tarihte Mısırda çikan barut, gerek emirülhac ve gerek Mi- sır'kaleleri için ancak hersene üç yüz kantardan ibaretti. Esnafın elinde ise şimdiki halde kırk elli karntardan fazla barut yoktu. Yapılmak ta iste- nilse mümkün değildi. Çünkü yalnız Iki yerde tki dolap, ustaları"da üç kişi- den ibaretti. Ne kadar gayret sarfo- lunsa, günüde on kantardan fazla ba- rut yapmak imkânsızdı. Hariçten amele ve dolap getirilip işlenecek te olsa, yeni amelenin tecrübesizliklerin- den dolayı barutun perdahı mü- kemmel olmıyacak, denizden nakledi- lirken muhakkak nem tutacaktı. Fk sti yüksek olacaktı. Her kantar ba rut ancak bin paraya mal olabilecek ve ancak onda biri vakti ve zamanile gönderilebilecekti. İstanbula dönen kapıcı keyfiyeti tamamile divana anlattı. Fakat Ciğ- de valisi ile Şeyhülbeled Ali bey başka fikirde bulunuyorlardı, Bunların fik- rince, Kahirede küherçile ile siyahi barut, en çok satılan şeylerdendi. Hal» km çoğu küherçile satarak maişet- lerini temin O ediyorlardı. Bunların küherçile imalini otevketmeleri irm- Kânsızdı, Mademki barutçuların bir Kaç nefer ustalarile dolapları mevcut- tu. Bu işin Kârmı nefislerine hasret- mek istemedikten sonra, ameleyi çö- galtmaları ve vali ve zebitanın yar. âırmlarile arzu edildiği miktardan faz- lar tayin edilerek fazla miktarda kü- herçile imal edilmesi, barutçuların sı, yaptıkları barut bedelinin irsaliye hazinesinden verilmesi, on bin Kan- tar barut çıkarılmasa bile, hiç olmaz. sa yarısının ve yahut yarısnden faz- lasının çıkarılarak gemilerle Gelibo- Tu baruthanesine getirilmesi emreğil di. Hüküm şu cümlelerle nihayet bu- Tuyordu: <On bin kantar barutun defaten te- dariki muhaldir deyu red İle cevap ve arza ictisandan hazer ve mücane- bet olunarak alelittifak infazı emr$ hümayunuma ihtimam ve dikka olunmaksız ki veziri müşar ve mevlâ» na ve şeyhülbeled ve sair mumalley-« himsiz, size hilaben divanı hümayüs numan emri şerlfim tahrir! babin-. da bilfil baş defterdanm İbrahim Wâm ilmeğin ilâmı inucibince amel olunmak babında. Fi evaili Z 11823 Bu hükme nasıl inkıyad eğndiği malâm değildir. Yalnız, Evliya Çele- binin anlattığını göre, 1082 tarihinde Mısırdan yedi bin kuntar barut çik- tığı halde 1182 de yani yüz sene son» ra, bü miktarm üç yüz üantara kadar tenezzül etmesi hayret edilecek bir meseledir. Ahmed Refik