Atletizm federasyonunun! lâkaydisi İş böyle iken atletlerden ne haklâ rekar bekliyoruz 19 Mayıs Atatürk bayramına An- karada federasyonu tarafından at- letizm müsabakaları tertib edildi. İstanbul ve İzmir atletleri de bu mü- sabakalara iştirak ettiler. Bu müsa- bakalara iştirak eden İstanbullu bir atlet federasyon başkanının vazife- sinde ne kadar lâkayd olduğunu aşağıya hiç bir kelimesine dokunma- dan koyduğumuz mektübile anlatı- yor. Baştakiler böyle iken * biz atlet- lerden ne hakla rekor bekliyoruz. «19 Mayıs atletizm müsabakala- rının neticelerini hattâ bazı müsaba- kaların nasıl cereyan ettiğini, atle- tizm meraklılarını tatmin * edemiye- cek şekilde de olsa gazeteler yazdı. Ankarada modern bir stadda yapı lan bu müsabakalara aradan bir haf- ta geçtiği için kuş bakışı bakmağı maalesef reğbet görmiyen ve binne- tice bakımsız kalan atletizm sporu için faydalı bulduk. Her sene aynı mahal ve tarihte ya- pılacağı müjdesi verilen bu müsaba- kalara iştirak etmek istemiyen hiç bir atlet veya bunları seyretmekten zevk almıyacak hiç bir atletizm me- raklısı tasavvur edilemez. Lâkin ha- zırlanma şartları elinden alınan her müsabık bu yarışlara girmek istemi- yecek ve alınan fena derecelerden hiç bir spor sever bittabi memnun olmı- yacaktır, Atletizm her sporun anasıdır der- ler... Fakat her spora bir başlangıç olan atletizm başka bir spora yara mak için değil de atletik müsabaka- lar yapmak için yapıldığı zaman mev- cud sporların en hassas ve en çok r&- jim isteyen olur. Bunu herkes ve her şeyden evvel, bu sporla uğraşan hat- | tâ bir de teknik müşaviri bulunan federasyonun bilmesi lâzımdır. İstanbul atletleri Ankaraya sıcak bir günde konvansiyonelle | gittiler. Bir kompartimana yerleştirilen altı atletin geceyi nasıl geçirdiğini tasav- vur etmek zor bir şey olmasa gerektir. Akşam saat on olunca hemen ya- tağına giren ciddi bir atletin otur- duğu yerde uyuyabilmek için cahdet- mesi her halde müsabaka için onun maneviyat ve kabiliyetini yükselte. cek mahiyette bir şey değildir. Müsabık adedi kadar idareci gö- türülmek istenmesini hiç kimse 19 Mayıs müsabakalarma giden İstan- bul atletleri kadar (temenni etme- ralştir. Zira bu şekilde, her idareci, âjan Mazhar Nazımın yaptığı gibi yerini atletlere terkedip vagon kori- dorlarında dolaşır, bu şekilde de hiç olmazsa atletler biraz uyumak imkâ- nını bulabilirdi. İş bununla da kalsa yine iyi... Er- tesi sabah göz kapaklarmın üzerine çöken tazyika güçlükle dayanan İs tanbul atletleri otomobillere bindiri- Ni rkspor kurumu binasına götü- r. Orada saat, bire kadar birbir- lerinin yüzlerine (burada ne duruyo- ruz) der gibi bakışıyorlar, Nihayet dayanamayıp karınlarını doyurmak üzere bir lokanta aramak için veliz- der elde yola çıkılıyor. Ne ise yolda ajan Mazhar Nazıma tesadüf edili- yor. Zavallı ajan sporcularını istira- hat ettirebilmek için bir otel aramak- Ja meşgulmüş. Yemek yeniliyor ve yine otel taharrisi... Federasyon rej- sini arıyan atletler onu stadda jim- nastik provasını seyrederken görü- yorlar, Saat altıya kadar elde valizler, gel- diklerine bin pişman oldukları An- kara sokaklarında dolaşan İstanbul atletleri, nihayet bir otel garsonuns tesadüf ediyorlar ve beşi bir otele di- ğerleri bir başka otele yerleşiyorlar, Atletizm yapmak için yedikleri yemeğe, içtikleri suya kadar dikkat eden, uyudukları saatleri büyük bir Ütizlikle sayan atletler işte bu halde bir gün sonra yapılacak müsabaka- lara iştirak edecekler, Ertesi gün stada saat üçte gidili- yor, aliya kadar büyük bir intizamla yapılan jimnastik hareketleri. seyre- diyor, , Şurası bilhassa kayde değer ki yar i | 2 ys Pera Vladislası 3. < yamalı Bulgar takımı havadan ve rasgele oynıyan vasat bir kzseniimi Pera - Vladislas maçından bir enstantane Hele kısa boylu, uzun saçlı ve bıyıklı Mitat paşa in Pera ve Şişli takımlarile iki maç | yapmak üzere şehrimize gelmiş olan | Bulgaristanın Vladislas takımı ilk maçını dün saat 17 de epi bir kalaba- lık önünde Taksim stadında Pera ile yaptı. Bir buçuk saat » süren maçta, Bul. gar milli takımına dört oyuncu ver- diği bazı gazeteler tarafından rivayet edilen Vladislas takımında vasattan bir parmak yüksek olan sol müdafi ile merkez muavinden başka futbol- cü denebilecek kimseye pek raslama» dık. Yalnız Allah için sağa sola iyi koşuyorlar, boyuna havadan oyn yorlar ve topa umumiyetle bir hede- fe doğru değil rastgele vuruyorlar. Bugün Fenerbahçe - Güneş Bu maç Milli kümenin en mühim maçlarından biridir Fenerbahçe - Güneş arasında- ki milli küme maçlarınm en mü- himlerinden biri bugün Fener- bahçe stadında oynanacaktır. Büyük maçtan evvd, aynı klüplerin B takımları arasında hususi bir maç yapılacaktır. Bu “maçta, iki tarafta da birinci ta- kıma namzed ve ihtiyat oyuncu- Tar bulunduğu için zevkli ve he-- yecanlı olacaktır. Büyük maç saat on altıda baş- uyacaktır. Maçı Sadi Karsan ida- re edecek, yan hakemliklerini Sar mim Talu ile Feridun Kılıç yapa caklardır. İki tarafın, dün bildirdiğimiz şekillerde çıkacakları kuvvetle söylenmekle beraber dün yeniden hirçok rivayetler dolaşmağa büş- lamıştı. Bütün bunlar gösteriyor ki iki taraf da maç saatine kadar takımlarını birbirinden saklamak ve birbirini şaşırimak niyetinde- dirler, Ne olursa olsun, her halde bu- gün güzel ve zevkli bir oyun sey- redeceğimizi zannediyor ve iki takımdan da böyle bir oyun bek- liyoruz. rıştırmak için çağırdığı atletlere bir otel bile göstermiyen atletizm fede- Tasyonu bir iki ay evvelden, yapmağa karar verdiği bu müsabakalar için pisti ancak bir hafta evvel hazırla” mağa başlamış... Bu şekilde hazırla- nan pist de plâjdan farksız. Bu şerait içinde müsabaka yapan İstanbul atletizm takımının elde et- tiği dereceler içinde İstanbuldakiler- den farklı olanları varsa aletlerin mazur görüleceği tabiidir. Bütün bunları körü körüne tenkit için değil, bilâkis böyle bir müsaba- kanın daha iyi yapılabilmesini ve at- letizm federasyonunun verdiği güzel kararları o nisbette güzel tatbik et» mesini temin etmek için yazdık yok» “ bu Ki hatırlamağa değ» , Füruzan Tekli bir merkez muhacimleri var ki top onun ayağına geçince karşı taraf kendisi için artık hiç bir tehlike kal- madığına iman ediyor. Pera takımını epi zamandır seyret- memiştik, Boberta hayli yaşlanmış ve Vlastardisin yanında ikinci mü- dafi olarak elinden geldiği kadar ça- Jişıyor. Caponi hücum hattından merkez muavin mevkiine geçmiş, far kat eski oyunundan çok kaybetmiş. Bambino gene hücum hattında ve o hattın en iyi ve en acar oyuncusu. Sağaçık oynıyan Filipa daha sakin- lılar Bulgar kalesini tazyike devam ettiler. Onuncu dakikada Peranın soldan bir hücumunda solaçık topu yerden ve hafif ortaladı. Bulgar müdafiin topu yakalamasına vakit kalmadan sağaçıktar içeriye doğru fırlayan Fi- lipa güzel bir şütle Peranın ilk golü- nü yaptı Bundan sonra Peralılsr bir müd- det daha hâkim oynadılar, nihayet oyunda bir tevazün hasıl oldu. Devre hayli ilerlemişti ki Peralıla- rın bir hücumunda sağiçleri ikinci golü de yaptı. yegâne gollerini yaptı. Devre biraz sonra 2 - 1 Pera lehine bitti. İkinci devre başlar başlamaz Fili- panın bir pasile karışan Bulgar kale- si önünde Bambino güzel bir çeviriş- le Peranın üçüncü golünü de yaptı. İlk dakikalarda yapılan bu göllerden sonra İki taraf da canlı oynadı Bul- gar kalesi birkaç tehlike daha geçir- di, fakat netice değişmeden maç 8-1 Peranın gelibiyetile bitti. Hakem Şazi maçı iyi idare etti. Viadislas, yukarıda da kaydettiği- miz gibi şöyle böyle bir takım. Pera- nın canlı oyunu takdire değer. Mü- dafsa Vlastardis, hücum hattında Filipa ve Bambino bilhassa muvaf- fak olanlardı. $.G Halkevinin futbol maçları Eminönü Hslkevinden: Evimiz &por şubesi himayesindeki klüpler arasın- da tertib edeceği futbol maçlarının fikstürü için 1/6/937 salı günü saa (18) de-Evimizin merkezinde yapa» cağı toplantıya alâkadar klüplerin murahhas göndermeleri bildirilir, Vefa klübünün kongresi Vefa idman yurdundan: Yurdun senelik kongresi 13/6/9037 pazar günü saat 10 da yapılacağın- dan üyelerin o gün ve saatle yurd rg gelmelerini saygı ila bildik SARAY ve BABIÂLİNİN iç YÜZÜ Yazan: SÖLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme iktibas hakkımahfuzdur. Tefrika No. 890 Hacı All bey:“Uzun yazmışsın okumaz, dedi, Murad bey şu cevabı verdi: “Benimki müstesnadır, okur , e ae eski kıyafetleri Muradın hastalığından mütehassıl teessürler arasında zatı şehanelerinin ahlâk ve maneviyatı hakkında müf- teriyane neşriyalı, Rus muharebesin- de hezimetlerin Yıldız sarayına atfo- Yunan mesuliyetleri, sultan Muradın sıhhati avdet eylediği yolunda neşre- dilen ve onu bedbaht bir mahpus gi- bi gösteren yarlış haberler (!) halk arasında yeni saltanat devrini halka sevdiremiyecek şeylerdi. çarpamıyordu. Osmanlı tahtında asırlardanberi tiyadlarında sizin kadar kusursuz, zevklerinde sizin kadar mutedil, va- tan Ve milletin menfaatlerine karşı sizin kadar dikketli bir padişah görül- memişti. Fakat bu semavi nimeti tak- dir edenler pek azdı. Murad beyin lâyihası şöyle devam ediyor: Devletçe takib edilen usul neticesi olarak siz tahta çıkıncıya kadar ne mühim meseleleri tedkik etmiş, ne de devlet erkânımın kabiliyetlerini tecrü- 'be eylemiş değildiniz. Fakat beş sene içinde durum değişmiş, herkes zatı şahanelerini takdir eylemeğe başla- xmş idi, Kâmil paşanın ilk sadaretinde Yıl- dız sarayının işlere müdahalesinden ilk şikâyetler meydan aldı, Osmanlı imparatorluğu gibi kıy- metli adamlardan o kadar mahrum bir devlelle sizin gibi büyük bir hü- kümdarın devlet işlerine müdahale etmesi ve bu işler üzerinde bir nüfuz icra cylemesi şüphesiz ki elzem ve ta- bildir. Fakat bu nüfuz ve müdahale esaslarda tevakkuf etmiyerek idare- nin teferrüatına kadar varırsa en mü- kemmel insanlar için bile yanlışlar yapmaktan ictinaba imkân kalamaz. Sald paşa İstisna edilirse hiçbir sad- razam yoktur ki müşkül bir durumda kendini mesuliyetten teberri ettirmek Üezere önüne gelene zatı şahaneleri- ni kendisinin serbestii hareketine en- gel olmakla itham etmek cürmünü iş- Jememiş olsun. Haliyelik, saltanatınızın ilk günle- rinde belki bazı faydaları badi oldu. Fakat şimdi Rus muharebesinden zi- yade memlekete zarar veriyor. Sansör değil yalnız fikirlere, kelimelere bile hücum ediyor.Maarif nezaretinde san» sör İransıcza bir alfabeden (Herkes vatanını sever) cümlesini silmiş idi de kitap müellifinin: — Osmanlı devletinde valanı sav. mek yasak mıdır? Sualine verilecek cevab bulunama- maştı. Arazii seniyenin tevsli yolunda gös- terilen gayretler sizin için halk arasın» da çok dedikoduları celbediyor. Hattâ *—İ Agop ve Mikael paşaların himmetleri» ni fena maksadlara hamledenler bile var, Sizin devletin hayatından ümidi kes» tiğiniz, Bahriye nazırı Hasan ve mi» beyinci Ragıb paşalar gibi sizin de har nedanınız için büyük bir servet toplar mak emeline düştüğünüz, sulistimal- lere göz yumduğunuz söyleniyor. Sarayda Reşid, Nişli Mahmud, Be- sim beyler gibi simaların gaybubetin- den sonre uşaklıktan yetişmeler ara- sında (İkinci padişah) denilecek kar dar nüfuz kesbedenleri görülüyor. Size kendilerini en sadik dost diye satanların en fena düşmanlar oldu- guna, düşman diye gösterilen namus- lu va sadık zevatın da Hâlen ve âtiyen şüphem yoktur. Etrafınızda bulunanlar hakikatin size bildirilmesine mani olmak için her Şeyi yapıyorlar, Bu haller hoşnudsuz- Tuğu artırıyor. Fikirler on beş, yirmi s9 ne evvelki fikirler değildir. Bir mebu- san meclisi için evvelce duyulan nef- ret (1) şimdi zall olmuştur. Artık sadarete getirilmez diye bili- nen Said paşanın sadarete tayini fi- kirlerde hasıl olmuş gerginliği izale edecek gibi görünüyordu; siyasetin değişeceğine hükmediliyordu. Azli tar mam Ermeni kıyamında vazifesini cesaretle ifa ettiği söylendiği bir sıra ya tesadüf etti. Yerine şarki Rumeliyi Bulgaristans bırakmakla itham edi- Jen Kâmil paşanın geçmesi emsalsiz bir teessürle karşılandı.) Murad bey lâyihasının sonlarında devletin salâhı ve halâsı için Abdül hamide şu yolda mahdud bir Meşru- tiyet usulünün kabulünü tavsiye edi- yordu: (Halk arasında milli meclis veya şeriatın icabatından olan şüra gibi sözler geçiyor. Ârâyı umumiyeye müs- tenid parlâmento usulü Avrupada bi- le itibarını kaybettiği, tadiline yol ar randığı bu sırada bu usulün ayrı, ay- rı gayeler takib eden muhtelif cema- atlerden mürekkep Osmanlı devletine ce kabulü arzu edilemez. Şimdi en mühim olan mesele, devle* tin kanun ve nizamlarına mugayir malıdır. Matbuatın serbestisi makul bir kanun ile temin edilmeli, matbu mahkemelere tabi tutulmalıdır.) © Bu lâyihayı görünce Hacı Ali bey — Pek uzun yazmışsın, okumazi Murad bey — Okur. Hacı Ali bey — İhtimali yok. Böy- le uzun şeylerden canı sıkılır; atıveriri Murad bey — Benimki müstesna- dır. Göreceksiniz ki nasıl okuyacak! Siz (Allah encamını hayreyliye!) dus sıni tekrar etmeği unutmayınız! Hacı Ali bey — Onu her vakit yör pabiliriz, (Arkası var),