Fenerbahçe bugüne kadar görülmemiş | sert bir oyun ve hakemin müsamahası karşısında İzmirde mağlüp oldu Fener kalecisi Hüsameddin yediği tekme yüzünden » yaralandı İzmir 15 (Telefon) — Fener- bahçeliler, bugün burada Doğaspor- la karşılaştılar. Maçın tarzı ce reyanıma geçmeden evvel bir kaş nokta üzerinde durmak isterim: Bu vaziyette İzmirde maç ya mak imkânsızdır. Bu vâziyetler tekerrür ettiği halde federasyon hâ» lâ buişte ihmalkir davranmakta, oyunları bir meydan muharebesine çevirecek vaziyetlere müsâmaha et- mektedir. Diyebiliriz ki oyun baştan nihayete, bugüne kadar futbol saha sında görülmemiş bir sertlikle cere- yan etti, İki dakika geçmiyordu ki bir tekme hadisesi olmasin. Hiç acı- muyarak ve hakemin de göz göre gös re müsamahası karşısında öyle kas- di tekmeler vuruluyordu ki bu şerait altında maç kazanmanın imkânı yok» tu. Sahada dört beş bin kişi vardı. Fe nerbahçe takımı Yaşardan mahrum şu şekilde idi: Hüsameddin - Cevad, Lebip - Bü- lend, Aytan, Reşad, Niyasi, Esad, Ali Rıza, Naci, Pikret. Hakem Ankara mıntakasından İb- rahim. Oyuna çok seri başlandı, Doğanspor- lular daha ilk dakikadan kasdi hare- ketlere başladılar. Hakem müsama» ha ediyor, yapılan bu hareketlere ce- za vermiyordu. Bundan cesaret alan Doğan“porlular işi daha ileri götürdüler, Ve Hüsameddinin karmı- na müthiş bir tekme vurarak sakat- ladılar, Kalede <-Ilanır vaziyette du- ruyordu. Buna :-men hücumlar dar ha ziyade Doğs-..por nısıf sahasında oluyor. Fakat “asdi hareketler karşı- sında ve hakc-ıin fena idaresi netice almağa imkin bırakmıyordu. İş O şekle gi: i ki topla Doğanspor nısıf sahasır mek bir mesele idi. Bir İzmir h vunda Hüsamın sakatlı- ğından i la edilerek bir gol kar zandılar. » evre 1-40 Fener aleyhi. ne neticele: Hüsameddini obastaneye kaldır. mak mecburiyci: hasıl oldu ve Bü- lendi kaleye alarak “enerliler oyuna on kişi devam ettile: Oyun çok fena oluyordu. Bugüne kadar bu kadar fena idare edilmiş uyun görülmemiştir. Gene bir hücumda Doğansporlular bir göl daha yaptılar. Bundan sor ra Fenerbahçeliler bütün kuvvetler rils hücuma geçtiler. Ve Fikret fri- Kikten bir gol yaptı. Hücumlar birbi vini takip ediyordu. Nasi ikinci be- Edime (Akşam) — İzmirde sakatlanan Hüsameddin raberlik golünü de kaydetti. Bu beraberlik golünden sonra er- tık topu bulmak bir mesele oldu. To- pu ayağına alan derhal tekmeyi yi- yordu. Bugüne kadar hayatında kalecilik etmemiş bir çocuğun acemiliğinden istifade ederek Doğansporlular fki gol daha yaptılar. Buna Fenerliler Niya- zinin ayağile yaptıkları bir gölle mu- kabele ettiler ve oyun da 4-$ Doğan- spor lehine bitti. Doğansporlular Fuad, Hakkı, Mah» mud, Fethi va Aliden mahrum kadro ile oyuna çıkmışlardı. Doğansporun gollerini Reşad, Sabri, Ömer yaptılar, Yukarda da kaydedildiği gibi fut- bol sakası böyle bir oyun görmemiş- tir ve göremez de... Hüsameddinin hastaneye kaldırılmasile neticelenen bu oyunu kazanmak imkânı yoktu. Federasyonun bu gibi mühim maş- ların böyle vaziyetlere müncer ol- masına müsamaha etmesine hayret etmemek elden gelmen. Fikret diyor ki: — Maçı kaybettik, tabif müteessi- Tiz. Fakat kazanmamıza da imkân yoktu. Hüsameddinin kasdi bir ha- ns kadar ne böyle bir oyun, ne de böyle bir hakem gördüm. nik ari, sl. GL nek köylerinden biridir. Plânla inşa edilen bu örnek köyün muntazam ve gö niş sokakları, meydanı, zafer Abidesi, mezbahası, umumi hamamı, elekizik fabrikası, okuma odası, modern okulu vardır. Köyde spora da çök ehetmiyağ vaziliyor. Yukarıki klişemiz, örnek köysporcularından bir grupu gösteriyor, Güneş Gençler- birliğini 2-0 yendi r Güneşin Ankaradaki iki golünü yapan Rasib —T“Ankara o (Telefonla) — Güneş Hlerin Ankaradaki maçi büyük bir alâka uyandırmış bulunuyordu. Esa- sen Güneş Ankarada beklenmekte idi, Sekiz on bini mütecaviz bir halk kütlesi önünde yapılan bu karşılaş- mada Güneşliler galip gelmelerine" rağmen çok bozuk bir oyun oynadı. lar. İki takım da sahaya tam kadro ile çıktılar. Güneş takımında Purister, avdet eden Rasih bulunuyord.. TI» kem B. Nihad Asım. hâkim olmağa başladı. Tehlikeli hü- cumlar seyrediyorduk. Bu arağa İb- rahimin güzel bir kafa vuruşu dire ğe parçarak geri geldi. Devrenin bit- mesine iki dakika kala Rasih bir gol yaptı. Bu göle Ankaralılar of- sayt diye itiraz ettiler. Hakem ka- rarında ısrar etti. Ve birinei devre 1-0 Güneş lehine neticelendi. İkinci devre daha ilk dakiksdan sert başladı. Rasih üçüncü dakika- da Güneşin ikinci golünü de yapt. Bu golden sonra oyun büsbütün sert bir şekil aldı, Halid kusdi bir hareket yaptı ve hakem oyundan çıkardı. Oyuna Ankaralılar on kişi ile deram ederlerken Kadri Salâhaddine bir tekme vurarak sakatladı ve Salâhad- din oyundan çıkmak mecburiyetinde kaldı, Hakem bu kasdi hureketinden do- layı Kadriyi de oyundan çıkardı. Gü- neş on, Gençler dokuz kişi kalmış lardı. Buna rağmen Gençler cok canlı bir oyuna başladı ve tehlikeli | akınlar seyrettik. Fakat netice de Eişmeden oyun da 2-0 Güneşin va- Hbiyetile neticelendi. Maçtan sonra halk arasında bazı ufak tefek hadiseler oldu. Fakat çok ehemiyetsizdi. Ankuragüçü maçı da- ha çetin olacağa benziyor. Belki Sa- SARAY ve BABIÂLİNİN İÇ YÜZÜ Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme iktibas hakkımahfuzdur. Tefrika No. 882 16 Mayıs 1937 “Padişahım çok yaşa, yerine “Baş aşağ. diye bağırılınca oe9Mai karıştı... — Bakınız! İradel seniye bu mer- kezdedir. İradeye muhalefet etmeyi- niz, Beyhude bir taannüdle evlâdı va- tanı nuru irfanınızdan mahrum bi- rakmayınız, Diye insaniyetkârane mukabelede bulundu. Ekrem bey de çaresiz tadile razi oldu; vazifesine devam etti. (1) Fakat nihayet mülkiye talebesi Ekrem beyden aldıkları edebi ve fikri feyizden tamamen mahrum bırakıldı. Mülkiye mektebini memleket hesa- bına hayırlı bir ocak ve kaynak ha» Mine getiren bütün bu yüksek şahsi- yetler arasında talebenin ruhuna en ziyade nüfuz eden, dersleri en ziya- de merak ve sevgi ile beklenen tarih muallimi Murad bey idi. Rusyadan H. 1288 de İstanbula ge- lerek Şirvani zade Rüştü paşaya inti- sab eylemiş olan Murad bey ateşin mizaclı bir vatansever, muktedir bir muharrir olarak umum gençlerce teb- cil olunurdu. Yazdığı umumi tarihi ve «Turfanda mı yoksa turfa m» romanı ile, neşrettiği Mizan gazetesi- le gençler arasında şöhreti gittikçe artmıştı. Hassaten Mizanın ikide bir- de tatile uğraması Murad beyin hür- Triyetperverane fikirler sahibi olduğuna umumi bir kanaat hasıl etmekte idi. Mülkiye talebesi için serbesti fikirle- rinin büyük mürşidi idi o. Böyleen kıymetli muallimlerin, mürşidierin talimleri, telkinleri umumiyetle fikir- leri açıyordu. Fakat uyanıklık bu derecede kal- madı. (İttihadı Osmani) cemiyeti ye talebesi arasında hürriyet fikirle- rini benimsiyenler çoğaldı. Batumlu Murad Fuad, Adanalı Ali Münif, Selâ- nikli Rahmi, Mithat Şükrü, Berutlu Emin Aslan, Adanalı Hilmi, Eğriboz- Tu Hüsnü beyler bu arada en ileri gi- denlerdi. Tıbbiyeliler tarafından teşkil edilen çe cemiyete girenler çoğalmakta idi, Mülkiye mektebinden sonra şeyh Za- firin kardeşi şeyh Kasımın oğlu Ha- mid ve Batumlu Mustafa beyler vası- tasile Harbiye mektebi de aşılanmak- ta idi. Bu sebeple cemiyet teşkilâtına ramta vermek lüzumu gittikçe daha 4 ayrı bir cemiyet teşkil edeceğini de bildirdi. İbrahim Temonun teklifile (2) Tıb- Besim Mehmed (3) .. 2 Mayıs 1937 taribli tefrikamızda Trabzon kumandanı Hamdi paşanın kızları bayan Hüsniye ve Güzide katil keyfiyetinin tefrikada tasvir edildiği şe- kilde cereyan etmemiş olduğunu gönder- dikleri bir mektupta beyan ediyorlar, Bu hâdiseyi doktor Abdullah Cevdet beyin (Kahriyat risalesinden ekle dur.) Mektebi Tıbbiye nazırlarından Hoca Salih efendi ka bir şey olmadığı için Hamdi paşanm sayın kızlarının itirazlarını da işte der- cediyoruz. (1 — Babamız Hamdi paşayı vura- nın ismi Necati değil, Nacidir. Nacinin babası Tesalya harbinde şehid olmuş bir binbaşı değil, hastalar ağası olup ecelile ölen bir yüzbaşıdır. 2 — Katil Trabzondaki bütün zabit arkadaşlarının aldıkları maaşları tama” men almış bulunuyordu. Defterdardan istediği para kendi maaşı değil, annesi- nin Erzurum vilâyetinden muhavvel ey- tam ve eramil maaşları idi ki bu maaşla- rın Trabzon askeri makamatile hiç bir nisbet ve alâkası yoktu. 3 — Katil annesinin mütedahil maaş- larını vermediği için odefterdara kılıç çekerek öldürmek istemesinden dolayı vukubulan resmi şikâyet üzerine tevkif edilmiş ve babamızın şefaati ve defter- darn şikâyetten feragati suretile dört gün sonra af ve tahliye es#fimişti. 4 — Katil vaka günü cami kapısında palaspare bir elbise ile değil, askeri elbi- sesile ve üzerinde askeri bir pelerin, elin- de keşkül olduğu halde babamızı karşı- lamış ve hareketinin askerlik şerefine uymadığı hakkındaki ihtar üzerine pe lerini altında sakladığı rovelverini ateş- lemiştir. 5 — Kakil hemen darağacına çekil. meyip tamamen kanuni şekilde toplanan divanı harbin verdiği kararın bütün ka- nuni safhaları geçirerek katiyet kesbet- mesi ve katilin ailesile nisbeti olup o ana kadar bütün taşkınlıklarında kendisine istinadgâh teşkil eden sarayla alâkadar kadan üç ay sonra idam edilmiştir. Her yerde, her devirde bu cürmün cezası bu- Vakanın resmi vesikalara o müstenid ye hakikt olduğu temin olunan bu tasvir şekli de bir mütedahil maaş meselesinin askerf erkândan bir zat ile koca bir mile sahibi bir zabitin ziyalarını intae eyle- mek itibarile fecaatinden bir şey kaybet- Tefrikada Hamdi paşayı öldürena, buradaki itiraza da hiç mahal göremiyo- ruz. $. Kâni İrtem (Arkası var) (1) Ali Ekrem: Recai zade Mahmud (2) Cevri: İnkılâb niçin ve nasıl oldu), (3) Mirt Mektebi Tıbbiye.