11 Mayıs 1937 Türk gençliğinin her şubesini alâkadar eden büyük bir anket Gençlik nasıl yetişiyor ? Zehirli bir yılanın başında bir genç kız tedkikat yaparken ötede.. “Bizim üniversitede lâboratuar faaliyeti yok,, diyenler gelsinler hayvanat enstitüsünü görsünler Herkesin önünde bir mikroskop ve herkes teğkikatin meşgul enin en asri binalarından bi- anağ enstitüsüne giriyo- et şık koridorun üzerine bakan, beyaz ve harikulâde güzel ka» Pilar... Beni gezdiren rehberim; — Bunlar diyor, asistan bayanlari- muzın çalışma odaları... sistanların hepsi bayan mı?.. Hemen hemen.. yalnız biri em Kapılarında kartvizitleri yapışık olan asistanların adlarını okuyoruz: Dok Melâhat Çağlar, asistan Saj- me Sürel, asistan Naciye Erktin, asis- tan Seniha, asistan Fadıle, asistan Fahire, Biraz sonra talebe ile ve asistanlar- , delikanlılar bize yol gösteri- yorlar. Asistan bayanlar bizi evvelâ bir lâboratuvar dairesine soktular. baktık. 83 iskemle, 83 elektrik ve ön- lerinde 83 mikroskop.. Her talebe, her asistan bayan bir mikroskobun önüne oturmuşlar.. göz- İerini camlara dikmişler, ellerindeki kalemlerle, önlerindeki kâğıtlara mü- temadiyen gördüklerini kaydediyor. lar... ir cam şişenin içinde bir yılan.. en © gehirli yılanlardan biri imiş.. bir genç kıza sorüyorum: — Neye çalışıyorsunuz? Gayet soğuk kanlılıkla cevap veris yor: — Yılanların üzerinde tetkikat ya» piyorum.. zehirli yılanlar Üzerine... Aşağı iniyoruz. Hayvan teşrihleri. nin yapıldığı lâboratuvardayız.. ayni genç kiz bu sefer aşağıda bir yılanı, sanki kendisine gayet şık bir elbise biçiyor gibi kesiyor, teşrihini yapı. yor.. öleki köşede bir genç talebe dörü beş kurbağa arasına gömülmüş. Civarda kesilen balıklar, tavşanlar, kurbağalar, kuşlar. başka bir tal“ beye soruyorum: — Siz neye çalışıyorsunuz? — Hamam böcekleri hakkında bis etüd hazırlıyorum.. Bu büyük Wboratuvar faaliyetini görünce aklıma bir kaç gün evvel bir muharrir arkadaşın yazdığı bir yazı geliyor. Müuharrir aşağı yukarı diyor ki: «Bizim memlekette lâboratuvar far sliyeti yok.. çünkü bizim üniversite İlsenin bir devamından ibarettir. Bu- rada henüz ne lâboratuvar messigi, he klinik ter üs etmemiş. ir. Bunun için çocuğumu Amerikan wersitelerinden birine göndermeğe dim, Çünkü Türk üniyersi- e çocuğa kürsüden bir takım mat telkin edecekler, fakat ona tetkik ve tetebbü metodunu vermiye- beye ders takrir edilen bir yer olarak tarif ediyor. — Bizde lâboratuvar faaliyeti yokl. Diyen muharrir gelsin de hayvsnet, nebatat, coğrafya enstitülerini, bura- daki lâboratuvar faaliyetini görsün?. Yalnız buralarda mu ya? Tibbiyenin bütün dersleri kliniklerde, hastanele de geçiyor, diş tabibi mektebinin he- men bütün dersleri lâboratuvarda ge çiyor. Bütün bunların karşısında nasıl: — Bizim üniversitede lâboratuvar faaliyeti yok.. diyebiliriz. .e. Bir genç kız örümceklerin üzerine iğilmiş. Hanl hanl çalışıyor.. sorü- yorum: — Örümcekleri tetkik ediyorsunuz değil mi? — Evet.. | Aklıma bir sual geliyor, iri bir örüm»| ceği gösteriyorum; — Bu erkek mi? Dişi mi?. — Dişi,. maalesef erkek örümcek bulmak çok müşkül... Çünkü örüm- cekler aşkta çok insafsızdırlar. Dişi örümcekler erkek örümcekleri yiyor- lar. Bunun için erkek örümcek bul- mak bizim için epey müşkül oluyor. Bir istakozun cümlei asabiyesini Ye kadar hayvanlar, haşereler Üzerin- de aşağı yukarı hiç tetkikat yapılma- mış... Binaenaleyh bizim memleket- teki hayvanlar ve haşereler ilim ki- tapları için tamamile yeni bir mev- zudur, Yaptığımız tetkiklerde biz deki hayvanların, haşerelerin bir çok huusiyetleri olduğunu gördük. Meselâ bizim ii zlarımızın pek çok husu- 8l tarafları vardır, Konyada bir kuyu- da şimdiye kadar hiç bir yerde ras gelinmiyen bir sinek çıktı. Sonra ilim kitaplarında meselâ bir haşerenin, bir böceğin taşlar altında bulunduğu kaydedilir. Biz böyle haşereleri çok defa burada ağaçlar üzerinde bulduk. Hayvancılık böcekçilik tetkiki nok- | ti nazarından çok ihmale uğrıyan bu | saha bizim genç Alimlerimiz için ba- kir bir ilim mevzuudur. — Burada bütün haşereler bütün böcekler tetkik ediliyor mu? ( Devam: 11 net sahifede ) Türkiyenin en asri binalarından Hayvanat enstitüsü, bir gorül heykeli önünde tedkikat “Tttihad ve Terakki,, nin son devirlerinde Suikasdlar ve entrikalar Numan Tefrikü No, 93 Yazan: Mustafa Ragıb Es-atlı Âyan, idareli örfiye salâhiyetini Harbiye nezaretinden almak şöyle dursun, bu Salâhiyetleri genişletti. Binâenâleyh hiç endişe etmeğe lü- oktur: Siz lâtınızla vaziye- ti yakından takib ediniz. Ne zaman asayişi muhafaza etmekte imkânsız- lık karşısında kalırsanız, o zaman bi- 28 hemen haber veriniz, biz heran için Elimizdeki talimatnameye göre vazi- femizi yapmağa kadiriz. Hâdise, kü- çlik inzibat kuvvetlerile önlenmiye- cek kadar mühim ise, lüzumu halinde daha büyük kuvvetler sevkederiz. Metkez kumandasılığının bu husus- taki geniş salâhiyetinden tabii ha- berdarsınız. Ancak size şunu ön ilâ- ve edeyim ki bu gibi vakalarda behe- mehai askerin ınüdahelesine ihtiyac görülen zamanı iyi tayin etmek lü- amdır» Polis müdür muavini. Merkez ku- mandan muavinini kandıramıyacağı- nı görünce daha fazla ısrar etmeden B. Şerife veda ederek ayrıldı. Enver paşa ne düşünüyordu? B. Şerif de polis müdür muavinile aralarında geçen münakaşayı doğru- dan doğruya Enver paşaya izah et- ti. Enver paşa, Merkez kumandan müu- avininin verdiği cevabı amile tas- vip etti ve ciheti askeriyenin hiç bir zaman sivil inzibat teşkilâtı emri altı- na giremiyeceğini söyledi. Harbiye nazırı, Merkez kumandan musvininin verdiği bu izahat karşı- sında vaziyeti uzun uzadıya tahlile başladı: Polisin iddia ettiği gibi mem- lekette hakikaten bir müsellâh kıyam ve isyan ihtimali varsa alınacak ted- bir, B. Şerifin verdiği izahat dairesin- de hareket edilmek suretile temin edi- Hirdi. Polisin askeri inzibat kuvvetleri- ni doğrudan doğruya emri altına ak mak istemesi herhalde bir maksada istinad ediyordu. a bir zaman içinde i tekrar kendi kendi- ne düşündü: Ortaköydeki kurşun hâ- disesi failinin meydana çıkmaması, yolda kurulacağı haber veriğen pusu- nun meçhul kalması, Talât paşanın kendi yakınlarını uzaklaştıracak ka- dar teşebbüslerde bulunması gibi var yiyetlerden sonra şimdi de memleket- te müsellâh bir kıyam olduğu iddia- #ile askeri inzibat kuvyetlerinin polis emri altına verilmek istenmesi Talât paşa İle arkadaşlarının; kendisini iş“ tinad ettiği kuvvetlerden tecrid etmek maksadile hareket ettiklerinden şüp- he etmiyordu... Talât paşa neden endişe ediyordu? Merkez kumandanlığı ile Polis mü- dürlüğü arasında başgösteren bu ih- tmâflar, sadrazamla Harbiye nazırı arasında ötedenberi devam eden re- kabe ve çekişmenin son bir tezahürü idi. Talât paşa, şimdiye kadar baş- vurduğu bir çok çarelerin iflâsle ne- ticelendiğini ve Enver paşanın yerin- den atılamıyacağını görünce, hiç ol- mazsa resmi ve idari kayıtlarla Har- biye nazırının serbesti ve salâhiyetle- rini tahdid etmek istedi Sadrazamın bu arzusu, yalnız En- ver paşaya karşı beslediği husumet- ten ve a-alarındaki rekabetten ileri gelmiyordu. Talât paşa, harp hâdise- lerinin günden güne fena bir mecra ya döküldüğünü ve Enver paşanın bütün icraat ve barekâtında artık kimseyi dinlemez bir vaziyete gçeti- ğini görerek günün birinde harekete geçerek tam bir askeri hükümet teş- kil edeceğinden korkuyordu. O, sada- rete geçtiği gündenbori ahvalin aldı- #ı şekillerden günden güne bedbin bir vaziyete düşüyor, Enver paşanın takib ettiği siyasetle işlerin çıkmaza doğru sürüklendiğine konaat getiri- yordu. İşte asıl bu endişedir ki Talât paşayı Enver paşa aleyhinde harekete sevketmiş ve Harbiye nazırını mevki- inden uzaklaştırmak, bu mümkün olmazsa idari salâhiyetlerini mümkün olduğu kadar tahdid etmek yolunu aramağa sevketmişti. Askeri inzibat kuvvetlerinin polisin emri altına verilmek istenmesindeki son tedbir de sırf bundan ileri geli- yordu. Esasen Talât pasa, idarel ör- fiye kararnamesine istinaden icraat yapan askeri makamların salâhiyetle- rini tahdid etmek için öledenberi uğ- Enver paşanın harp içinde en yakın arkadaşı ve mahremi esrarı Üümürü ecnebiye şubesi müdürü Tevfik beyle birlikte alınmış bir fotografı Suğda Tevfik beydirn geçmeden e tının tlerinin Harbiye nezaretinden &li- narak Dahiliye nezareline ve hattâ Sadarete devri hakkında meclisi vüke- lâdan bir karar almış, bu karar üzeri ne bir de kanun lâyihası hazırlıyarak meclisi mebusana vermişti. Talâ$ paşa, meclisi mebusanda çok mües- sir olduğundan bu kanunu istediği gibi çıkarimağa da muvaffak olmuş- tu, Enver paşa, bu meselenin gerek meclisi vükelâda görüşülmesinde, ge- rek kanuh lâyihasının meclisi mebü- sanda müzakeresin hiç ses çıkar mamış, idarei örfiye salâhiyetlerinin kendi elinden alınmasına. itiraz etme- mişti Enver paşa âyan meclisinde tesir yapmış ve... Fakat başkumandan vekili, harp zamanında (Hükümeti askeriye) nin salâhiyetlerine dair müttefik ve düş- man memleketlerde tatbik edilen ka- nun ve salâhiyetleri kendisinin en mu» temed arakadaşlarından Harbiye nezö» reti umuru ecnebiye şubesi müdürü Tevfik beye tetkik ettirmiş, bu tetki- kattan aldığı neticeler üzerine Talât paşanın arzu ettiği şekilde çikan ka nun lAyihası meclisi Ayana gidince işe müdahale etmişti. O sıralarda meclisi Ayanda asker Aza diğerlerinden daha müessir bir vaziyette idiler. Enver paşa, Ayanın askeri encümeninde harbin muvafta- le neticelenmesi için askeri inzi- bat salâhiyetlerinin daha ziyade ge- nişletilmesi lâzım geleceğini müda- faa. etmiş, idarel örfiye salâhiyetleri- nin Harbiye nezaretinden alınması şöyle dursun, bilâkis bu salâhiyetler genişletilerek takviye edilmişti. Knver Paşanın &yan meclisi askeri encüme- ninden çıkartarak - Ahmed Rıza beyin itiraz ve muhalefetlerine rağmen « meclisin heyeti umumiyesine de ka- bul ettirdiği yeni kanun, divanı harp- ların salâhiyetlerini büsbütün arttır. mış ve memleketin asayiş ve inzibat işlerine de askeri kuvvetlerin daha ya- kından müdahale etmelerini temin etmişti. . Bu salâhiyetlere göre «emniyeti da- hiliye ve hariciyei devleti ihlâl eden Yüffel cerâim seferberliğe mahsus « tanzim olunan kavaninden do- in celb, cem ve sevkine fe- tıran zabitan, efrad ve eşhas ile asker ve ere mensup olanların srine taallük eden ırz davalar» divanı harbın «salâhiyeti kaza sına verildi. Bundan t a etaharrii bu- yüt hakkındaki zaman tahdidi de refs edildi. (Arkası var)