2 Mâyır 1937 Beşiktaşla Genlerbirliği oi i > p berabere kaldılar Iki taraf ta enerjik bir oyunla ikişer gol yaptılar Ankaranın. Gençlerbirliği takımı ilk maçını dün Teksim stadında bir kaç bin seyirci önünde Beşiktaşla yaplı. Maçtan evvel yazdığım bir yazıda, ferden kabiliyetli oyunculardan te şekkül etmiş bulunan Gençlerbirliği takımını, Beşiktaş ımağlöp else bile bunun pek kolay bir şekilde olamı- yacağım tahmin etmiştim. Tahminimdeki isabet, dünkü ma çın cereyan tarzı ve neticesile meydâ» na çıktı. Dün önce mağlübiyete dü- şen Beşiktaş ancak ikinci devrede be- raberliğe ve daha sonra (| galibiyete erişti, sonlara doğru yediği bir golle de gene beraberlikle sahadan ayrıldı. Hakem ve takımlar Maçın hakemi İzmirden Mustafa Mi. Takımlar sahaya şu şekilde çık- tilar; Beşiktaş: Mehmed Ali - Hüsnü, Fa- Tük - Feyzi, Enver, Fund - Ridvan, Hakkı, Muzaffer, Şeref, Eşref. Gençlerbirliği: Rahim - Halid, İh- sa - Kadri, Hasan, Selâhaddin - Se- Him, Asım; Rasim, Niyazi, İhsan, Beşiktaş Rıdyanı sağaçığa koy- makia büyük bir bala yapmış ve hü- cum hattının randımanını eksiltmiş- ti, Gençlerbirliği takımı da, cezalı ol. duğu için dün oynıyamıyan ve bugün Fenerbahçeye karşı oynıyacak olan sağ muavin Keşfi yüzünden hafif bir takdile uğramıştı. Takımda sağiç oy- nıyan Selâhaddin sol muavin mevki- ine alınmış, ihtiyat oyunculardan A- sım da seğiç yerine konulmuştu. Maçın ilk dakikaları Gençlerbirliği rüzgâr altına düştü. Maç Beşiktaşlıların hücümile başladı. Gençlerbirliğinin neticesiz kalan mu- kabil bir akınından sonra hâkimiyet Beşiktaşa geçti. Yirmi dakika kadar sü- ren bu hâkimiyet esnasında Beşik- taşlılar Gençlerbirliği kalesini tazyik etmekle beraber, hücum hattının fe- na yapılmış olmasından tehlikeli ola- miyorlardı, Hâttâ, Gençlerbiliği ka- lecisinin yaptığı bir iki acemice ha- reket bile, Beşiktaşlıların gol çıkara- bilecekleri ümidini vermiyordu. Çün- kü silik bir oyun oynıyan merkaz mu- hacim Müzaffer ile sağaçıkta fazla faydalı olamıyan Rıdvanın arasında Hakkı da sönük bir vaziyete düşmüş- tü. Beşiktaşın hâkimiyeti esnasında Gençlerbirliği müdafaası enerjik bir gekilde çalışmakla beraber, muha- cimleri de münferid âakınlarla hasım kalesini ziyaret ediyorlardı. Kabul | etmek lâzımgelir ki Gençlerbirliğinin bu akınları, Beşiktasinki kadar taz- yik edici olmamakla beraber daha teh- Hkeliydi. HAttâ Gençler burada iki Amüsald fırsat ta kaçırdılar. Maçın ilk golü Gençlerin son bir akınını Betiştaş- lar ancak kornerle kesebildiler. Sağ- açık Selim güzel bir korner çekti. Sağiçle Beşiktaş kalecisinin ayakla” rında dolaşarak soliç Niyaziye. gelen topu bu oyuncu çapraz bir şütle Be- şiktaş kalesine soktu, Bundan sonra Gençler açıldılar ve Tuzlandılar. Bu suretle oyunda bir tevazün teessüs etti ve havadan bir oyun içinde akınlar karşılıklı olma- ğa başladı. Gençlerbirliği golünü 38 ini da- kikada yapmıştı. Geri kalan yedi dâ- dika içinde iki kale için tehlike ols- rak yalnız, Hakkının Gençler kale- sinin bir karış yukarısından giden a- ni ve güzel bir şütünü gördük. Bu su- retle devre 1-0 Beşiktaş aleyhine bitti. İkinci devre İkinci devreye Beşiktaş ayni şekilde çıkmak hatasını göstermişti. Fakab pek az sonra bu hatayi, Rıdvanı sağ- içe almak, Muzafleri sağaçığa geçir- mek suretile tashih etti, Bu, değişik- lik hemen tesirini gösterdi. Beşitaş hücum hattı müdafaayi şaşırtan bir oyun göstermeğe başladı. Artık Beşiktaşlılar üst üste hücum- lar yapıyorlar ve bu hücumlarda baş- ca rolü Hakkı, Rıdvan ve Eşref oy- nuyorlardı. Nihayet sıkı ve seri bir. hücumda topu çok güzel bir şekilde Gençler müdafaasından kurtaran Hakkı Şe- refe pas verdi, Şeref de Beşiktaşın be- raberlik sayısını yaptı. Beşiktaşın galibiyet sayısı Beşiktaşlılar, Bilhassa muhacimler büyük bir enerji ile oyuna devam et- tiler. Hele çok güzel oynıyan solaçık Eşref tarafından yaptıkları akınlar çok tehlikeli oluyor, Gençler müdafa- ası gittikçe sıkıştıran ikinci bir gol felâketinden kurtarmak için ellerin- den geliği kadar uğraşıyorlardı, Bir aralık Gençlerin sağ muavini Halid kundurasını düzeltmek için sa- ha kenarına çıktı. Bu vaziyeti gö- ren Hakkı, hemen sol iç mevkiine geçti, müdafi yetişinceye kadar dö- marke bir vaziyette olmakla beraber çok güç bir vaziyette güzel bir şütle Beşiktaşın ikinci golünü yaptı. Beraberlik sayısı Artık Gençlerbirliği müdafaası sar- silmiş bir vaziyette bulunuyor ve Beşitktaşın hücumları bir. birini takip ediyordu. Bu hal on dakika kadar devam etti ve | nihayet Gençlerbirliği bu çemberi kırdı. Şimdi gevşemek sırası Beşiktaşa, hücum sırası da Gençlerbirliğine gel- mişti. Gençlerbirliği müdafaası ka- dar ve belkidedaha fazla hücum hattı enerjik bir oyun göstermeğe başladı. Belli idi ki galibiyetten be- Nasıl oynadılar İki taraf ta havadan, iki taraf ta enerjik, oynadı. Gençlerbirliğinde tek- nik fazla olmamakla beraber nefes ve vo sol açıkları, bilhassa sol içleri Ni- yazi takımın en iyi oyuncularıdır. dafaada ağır. Müdafiler zararsız. Beşiktaşta Ridvan, Hakkı, Eşref, Faruk en müvaffak olanlardır. Sadun Galip izmirdeki maç Ankaragücü - Üçok 2-2 berabere kaldılar İzmir 1 (Telefon) — Ankaragü- cü - Üçok maçı bugün çok kalabe- gelip idi. İkinci devrenin dik beş da- kikasında Üçoktular, biri kornerden kafa vuruşu İle iki gol yaptılar. Ha. kası bü sene 21, 22, 23 mayıs tarihlerin- de Ankara stadyomunda yapılacaktır. Başpehlivanı (500) lira mükâfat ile bir madalya diğer pehlivanlara da (700) lira mükâfat verilâcektir, Çocuk Esirgeme Kurumu Genel mer- kezinde pehlivanların o kaydına başlan- maştır. Bugün Fenerbahçe - Gençlerbirliği saat 16 da Fenerbahça stadında Eğer Fenerbahçe, son oyunla rında tesirsiz bulduğumuz hü- cum hattında isabetli bir değişik- Ilk yapmazsa, Gençlerin enerjik oyunu karşısında galibiyeti al- ması güç olacaktır, Yalnız, Genç- lerin yorgun oluşu da Fönerbah- çe lehine büyük bir avantajdır. Abdülhamldin son senelerinde mabeyin teşkilâtl ve mabeyin erkânı SARAY ve BABIÂLİNİN İÇ YÜZÜ Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme iktibas hakkamahfuzdur. Tefrika No, 874 Hicri hesab ile 1326 da 33 sene do- lacaktı! Abdülhamidin başına elbette bir şeyler gelecekti! Fakat bunu keşfetmek için artık büyük kâhin olmağa ihtiyac kalma Hacı Ali paşa için padişah ile birlik- te sele kapılmaktan ise keçeyi vaktin de sudan çekip şöyle bir köşede der- vişane inzivayı ihtiyar etmek daha hayırlı olacaktı! O zaten artık ihtiyarlamıştı.. Bu sebeple vazifesinden çekilresi- ne padişahtan müsaade istedi, Abdül- hamid bu eski bendesinin İstifasını kabul etmedi. Ancak istirahate ihti- yacını tasdik ederek Erenköyü cihe- ndeki köşkünde oturmasına izin verdi. Hacı Ali paşa da oraya çekildi Fakat mabeyin işleri uzun müddet sahipsiz kalmak caiz görülemediği için nihayet yerine İkinci karin Nu- ri paşa geçirildi. (17 şaban 1326) Meşrutiyet (serkarini hazreti şeh- riyari) makamında Nuri paşayı bul- du. Yok ise dilen! Abdülhamidin son saltanat sene- sinde Trabzonda mütedahil maaşlar yüzünden elim bir hâdise oldu: Tesalya muharebesinde şehid olan bir binbaşının oğlu mülâzimievvel Hü- seyin Necati efendi dul valdesini, ye- tim kardeş ve kız kardeşlerini, kendi haremini ve çocuklarını babasından tahsis edilen cüz'i bir yetim ve dul maaşı, bir de kendisinin mülâzimlik maaş ve tayinatı ile geçindirmek meo- buriyetinde idi. Eytam maaşından on yedi, kendisi- nin maaşından da yedi aylık tedahül- de kalmıştı. Necati efendi kalabalık aflesini na- sıl geçindireceğinde artık tamamile aciz ve hayret içinde Idi. Borç ve ve- resiye kapıları da kapanmak üzere Jdi. Tam bu sırada başkabir tabura nakli emri geldi. Üç, dört günlük yola gidecekti. Borçlarını ödemek ve yolda sarfetmek üzere para bulması Katiy- yen elzemdi. Mütedahil maaşlarını bir kısmı olsun tesviye olunması için | defterdara müracaat etti. (Para yoki) Merkez muavinleri hücumda iyi, mü- | cevabını aldı. Valiye müracaat etti: — Kumandanınıza müracaat edi- niz, İhtarına uğradı. (1) Kumandan Hamdi paşaya müra- caat etti: — Pâram yok. Mütedahil maaşla» rımdan hiç olmazsa dördünt, olamaz- sa üçünü verin ki hareket edebileyim. Kumandanın ağzından; — Kabil değil! Sözünden başka bir şey çıkmadı. Necati efendi — Efendim, emir teb- 1iğ ettiniz. Askerim, İtaat edeceğim. Fakat beş parasız nasil yola çıkılabi- Ur? Ben ancuk hakkımı İstiyorum! Bu ısrar kumandanı kızdırdı: — Defol buradan! Edepsiz P...! Pa. ran yoksa dilen de bul! Zavallı gencin tam olarak bile iste- mediği hakkı verilmiyordu! Üste bir de böyle kovulmuş, galiz hakaretlerle haysiyeti kırılmıştı. Ne- cati efendi hiç tereddüt etmiyerek ka- Vali çıktı; bu yeni dilenciye bir sa- daka vererek geçti. Kumandanda çıktı; o da sadaka vermek üzere elini cebine sokarken karşısındaki dilenci- yi tanıdı, Birden köpürdü; ağza ve Necati efendi bu hakaretlere ve to- kata cebinden hemen çıkardığı ro velverin dört. kurşunile mukabele etti. Hamdi paşa da orada son nefe- sini verdi Necati efendi divanı harbe tevdi edildi. İdamına hükmedildi, Darağa- cina çekildi. Vakanın kendisi fecaatini tasvir ediyor! Fazla bir söz ilâvesine hiç ih« tiyaç yok! Mabeyin işleri Abdülhamidin ilk saltanat senele- kilât şu suretle işliyordu. Başkitabet dairesinin vazifesi padişah ile resmi daireler arasında tebliğ ve tebellüğa vasıta olmaktı. Mabeyin başkültibi vezir Kara Tah- sin paşa sarayda bal yapmaz bir arı sayılırdı. (2) Bütün nişanların en yüksek rütbelerini taşırdı: Murassa iftihar, murassa imtiyaz, müurassa Osmani, murassa Mecidi, al- tin ve gümüş imtiy»z madalyası, nl- tan liyakat Ynada'yası, altın Girid ma dalyası! Bir sanayi madalyası eksikti. İkinel kâtip ve karin Arap İzzet Holo paşa ile beşmabeyinei, mabe- yinciler, husust şifre kalemi, serha- İlyelik, yüksek bendegân vasıtalarile hünkâra vaki olan maruzat müstes- na olmak üzere resmi mwaruzatın hep- si başkitabet kanalından geçerdi. İkinci kâtip İzzet paşa rütbe ve ni- şanca başkâtipten farksızdı. Kure na denilen mabeyincilerden ikinci mabeyinci Nuri paşa da müşir paye- sini haiz ve murassa iftihar, murassa Osmani, murassa Mecidi altın ve gümüş imtiyaz altın liyakat madalyalarını hâmil idi. Bu kadar ağır kıymetli murassala- Vezir olan ve Üç nurassa nişanı bu- Junan Ragıb paşayı belâ rütbesinde Emin, Mehmed Arif, Bekir Sıddık, Fa» ik, Rıza beyler takib ederdi. Padişah bendegânının en yükseği son zamanların kızlarağası - Darüs- #aadetüşşerife ağası - vezir derletlâ inayetlâ Gani ağa ldi. Babüssaade ağası Mustafa ağa ise ancak ülâsanisi rütbesine kadar yükselebilmişti. Sermusahib Cevher ağanın rütbesi Başimam İsmail Hakkı efendi ka» zasker rütbesini haizdi, Haremi hümayun masarifine techi- zalı askeriye nazırı Hacı Akif paşa nezaret ederdi, İstablı âmire müdü- rü birinci ferik Faik paşa murassa if- tihar, murassa Osmani, murassa Mo- cidi nişanlarını, bütün madalyaları haizdi. Muzika feriki Süleyman paşa (ha demel büssa) feriki de idi. Sansar Ha- cı Mahmud efendinin vefatından son- ra teşrifi hümayun müdüriyetine İz- zet efendi tayin olunmuştu. Hazinei hümayun kâhyası Ethem bey balâ rütbesinde idi; fakat parlak nişanları yoktu. Mabeyini hümayun birinci müdürü Hacı Hüseyin efendi İkinci müdür doktor Mehmed İzzet efendi ülâsanisi, Has oda kâhyası Hayri bey ülâ rütbelerini haizdiler, Vükelâ ve vüzeranin, rical ve ekâ- birin, yali ve kumandanların, büyük ve orta elçilerin hususi ve mühim maruzat için sarayda bir kanalları, kapıları" vardı. İkinci Mahmud dev- rinde meşhur Halet efendinin berber- başı Ali ağayı bu yolda maruzatı için emin bir kanal olarak kullandığı meş- hurdur, Abdülhamid devrinde de padişahım mukarribleri arasında bir eli olma- mak oturulan iktidar sandalyasını sağlam göstermezdi! (Arkası var) (0) Kahriyat: Dr. Abdullah Cevdet, (2) Faki sadruzamlardan Melek Meh» med paşa için halk arasında (bal bıçağı), denilirdi!