AKŞAM Erkekler gittikçe çirkin! çirkinleşiyor mu? Bay Hüseyin Cahid “Güzel erkekler o kadar azaldı ki,, diyor... Buna mukabil Çallı Ibrahim ile B. erkeklerin al güzelleştiklerini Bay Hüseyin Cahid Yalçın bir © © le anlatıyor: «Geçenlerde bir baloda (o bulun- dum, Böyle yer- lerde pek tabit B. Hüseyin Cahid Yalçın olurak insan etrafında güzellik ve za- rafet aramağa meylediyor... Güzel erkek ne kadar a2. harpten sonra dünyanın her tarafında, gerçek, gü- | zel erkekler azaldı. Umumi harpte en çok gençler kurban gitmiştir. Fakat harp biteli yirmi seneye yaklaşıyor. Böyle olduğu halde eski güzel er- keklerin şimdi ogörülmemesini nasil izah etmeli?, Bay Hüseyin Cahid Yalçın bugün beğenilen, güzel bulunan bazı erkek tipleri hakkında da diyor ki: «Genç nesle mensup. bazı küçük bayanların öyle delikanlılara güzel Bay Hüseyin Cahid Yalçın yalnız gençleri değil, orta nesil, ve hattâ on- dan evvelkilerinin de çirkinleştiğini iddia ediyor, diyor ki: <Uzün müddettenberi gözden kay- betmiş olduğunuz bir tanıdığı görün- ce İlk ağzınıza gelen lâkırdı: «Aman Yarabbi.. bu neye dönmüş!» cümlesi oluyor. Hakikat O ince, genç yüz şimdi ne olmuş böyle? Yanaklar şişmiş, göz kapaklar kabarmış, Koca bir karın. bilhassa karın.. bilhassa burunları- mız... burunlarımız ne fona bir şekil alıyor. Çarpılıyor, kıvnlıyor, çentik çentik bir şekil alıyor.» Hattâ bay Hüzeyin Cahid kendisi nin bile bu hale girdiğinden şüphe- lendiğini söylüyor, diyor ki: «Muhakkak ki pek çabuk bozulu- yoruz, değişiyoruz. Çabuk ihtiyarlıyor ve çirkinleşiyoruz.» Doğrusu ne yalan söyliyeyim. Bay Hüseyin Cahid Yalçının bu fikirleri beni derin derin düşündürdü. İçime bir korku düştü, Acaba hakikaten ça» buk mu ihtiyarlıyoruz? Biz erkekler çirkinleşiyor mıyız?.. Ve önüme gele- 'kek anca beraber 18: Hileyi kanca (beraber. dir.. birinin çirkinleşmesine, ötekinin güzel kalmasına bence imkân yoktur. Kadın erkeğin hayatında hiç bir noktada ayrılmaz.. en mühim ölan ihtiyarlamada, çirkinleşmede veya güzelleşiMede ayrılacak değil ya... Bay Hüseyin Rahmiden ayrıldım. Fakat içime kurt düşmüştü: — Acaba biz erkekler ressam gözi- le nasılız? Sahiden çirkinleşiyor mu- yız? Bunu birde meşhur ressama 80- rayım dedim.. Bay Çalı İbrahimi Beyoğlunda buldum. ÇALLI İBRAHİM NE FİKİRDE? Sordum: — Üstadım., erkekler günden güne çirkinleşiyormuş.. ne dersiniz?. — Aksini söylerim. Ben erkeklezin günden güne güzelleştiklerine kani- im. Yeryüzü sakinleri, insanlar günden güne daha güzelleşiyorlar, daha bedii bir şekil alıyorlar, Daha ifadeleşiyor- lar, daha manalaşıyorlar... Tasavvur ediniz.. eski güzel erkek tipini... Ko- cazan kocaman bıyıklar.. kalın ka- ın kaşlar... Hele o dik yakasile aca- ib kıyafeti... Bugünün delikanlısı, eski güzel er- kek tipile mukayese edilmiyecek de- recede daha bedildir. -— Ya kadınlar? Onlar da güzelleşi- yotlar mı?.. © — Ne diyorsun #zizim.. onların gü“ zelleşmeleri dev adımlarile ileriliyor.. muhakkak ki düryanm,hiç bir dev- rinde kadınlar bu asırda olduğu ka- dar güzelleşmemişlerdir. En meşhur eski tablolara bakınız. Bugünün gü- zel kadınları eski devir ressamlarının en güzel modellerinden daha güzel- dirler.. — Erkekler mi daha el kadınlar mi? Meleimer © den ayrıldım. Ak © İ hmabir şey gel İdi. Güzenik, çir. kinlik, genç kal. ma, ihtiyar kal ma biraz da sıh- hat işidir. Şu me- söleyi bir de meş- hur bir döktora soreyim, Ve Mazhar sordum: —Erkekler gün-i den güne çirkin- leşiyorlarmış,. ne dersiniz?.. — Ben buna katiyyen kani deği- lim, Bugünkü erkek, eski devrin er- keğinden çok daha güzel ve mütena- siptir. Çünkü bugünkü erkek, eski erke- ğe nazaran daha fazla spor yapıyor. va erkek spor namına ne yapardı profesör Osmana B. Mazhar Osman anam e cu nesli çıktı. Bu nesil eski erkekten çok daha güzeldir. — Bugünkü genç kızlar? — Şüphesiz ki onlar da eski abla- Mazhar Osman iddia ediyorlar larından daha güzeldirler. Düşünün eski devirlerin kafes ve peçe altında bunalmış, gün görmez tazelerini... Bir de bugün hayatın içinde, açık ha- vada spor yapan genç kız neslini gö- zünüzün önüne getirin. Genç kızları- mız da güzelleşiyorlar... BAY TAHİR NÂDİNİN MÜTALEASI Binlerce tale besi olan en eski hocalardan — B. — Üstadım, de- yorum, Güzel bir erkek nesli yetişi- yor, Bay Hüseyin Cahid eskiden çok güzel bir erkekti. Eh şimdi yaşlandı. Tabil eski gençlik güzelliği kalmadı. Bunun için herkesi öyle zannediyor. — Eski devirlerin güzel erkekleri kimlerdi? — Hüseyin Cahid çok güzeldi. Ama 'Mercandaki mektepte muallim iken.. sonra Ali Reşad çok yakışıklı adam- dı.. Recaizade Ekrem pek zarifti... — Ya kadınlar? — Kadınlar da güzelleşiyorlar.. fa- kat ben bayanlara acıyorum.. boyan- makla güzelliklerini kaybediyorlar. NEYZEN TEVFİĞİN FİKRİ Neyzen Tevfik de diyor ki: — Neslimiz öyle güzelleşiyor, öyle sporcu, güzel vücutlu erkeklerimiz ve kızlarımız göze çarpıyor ki insan baktıkça iftihar ediyor Hikmet Feridun Es. Şatranç oyununun mekteplere tami- mi için bir müracaat Ankara 18 (Telefon) — Ankara şat- Tanç klübü Maarif vekâletine müra- caat ederek mekteplerde şatranç oyu- nunun intişar ve tamimi için vekâle- tin yardımını istemiştir, Klüp bu mü- racaatında lise ve orta mekteplerle yüksek mekteplerde ve bijhassa leyli olanlarında birer şatranç oyunu yeri vücuda getirilmesinin bir çok bakım- lardan büyük faydalar temin edece- ğini zikretmektedir. Bu müracaatın vekâletçe nasıl karşılanacağı belli değildir. Bitliste mekteb orkestrası Bitlis (Akşam) — Elâziz orta mektebinden vilâyetimize naklen tayin edi- len musiki muallimi B. Sadi Günel, rtıhitimizde kuvvetli bir musiki hevesi ve rağbeti uyandırmıştır. B, Sadi Gürel Bitlis orta mektebinde talebeden mürekkeb bir orkestra da kurmuştur. Mektep orkestrası üç aydanberi mun» tazaman çalışıyor, Yukarıki klişemiş yrusiki muallimi B, Sadi ilg küçük sanat- kârları çalarken gösteriyor. ,Eını tahmin ettiği alelâde meseleler 'karşısmda | çe askeri inzibatın ve dahili asayişin İ bozulması ihtimali olmadığına gene İ Enver paşa herkesten evvel kanaat Tefrika No, 44, «İttihad ve Terakki » nin son devirlerinde suikasdlar ve entrikalar Cemiyet nasıl battı? Teceddüd fırkası niçin doğdu, nasıl dağıldı? Yazan: Mustafa Ragıb Beyoğlu fotoğrafhanelerinde teşhir edilen kadın resimleri Enver düşürmüştü paşayı telâşa dü Halbuki Cevad bey, böyle hareket etmekle Enver paşaya karşı ne büyük bir gaf işlediğini takdir edemiyor- du. Çünkü Merkez kumandanı, son zamanlarda sinen «İttihad ve Terak- ki> haricindeki muhalefetin yerine «İttihad ve Terakkis camiasını sar- san fırtınalı bir rokabet ve ihtirasın şiddetle hüküm sürdüğünü ve (Ya- kub Cemil vakası) nın da cemiyette- ki bu ailevi çarpışmanın bir tezahü- rü olduğunu tahmin edemiyordu. Zümrecilik entrikalarından uzak ka- lan Cevad beye göre memleketteki siyasi ibtiraslardan doğan tehlike, münhasıran ya hükümet ve «İttihad ve Terakki> muhaliflerinden, yahut düşman devletlerinin tahrikile vücu- de gelebilirdi. (Yakub Cemil vakası) na rağmen o hâlâ, «İttihad ve Terak- kis içinde zümrelerin varlığına, Talât beyle Enver pasanın birbirlerine kar- şı muarıx vaziyele düştüklerine katiy- yen ihtimal vermiyordu. MERKEZ KUMANDANI ASAYİŞ İŞLERİNDE GAYET HASSAS DAVRANIYORDU.. Enver paşa, hâdiseler karşısında Cevad beyin bu suretle hareket etti- ğini ve bu suretle düşündüğünü her- kesten iyi biliyordu. O halde acaba Merkez kumandanı, işgal ettiği mev- kil ve deruhde ettiği vazifeyi ifa et- mek hususunda pek mi âcizdi? Bunu da kabul etmek doğru değildi. Bilâkis Cevad bey - bu kabil siyasi meseleler, daha doğrusu «İttihad ve Terakkis erkânı arasında çıkacak ihtilâflar müstesna olarak - en küçük bir hâdi- seye bile azami ehemmiyeti veriyor, askeri inzibatı, dahili asayişi bozaca- bile azami şiddetle hare- ket etmekte tereddüt etmiyordu. Bi: naenaleyh, Cevad bey Merkez kuman- danlığı başında bulunduğu müddet- getirmişti. ENVER PAŞA, ŞİKÂYETLERE HİÇ KULAK ASMAMIŞTI Ancak Cevad bey, hareketlerinde bazan o kadar ifratlı ve şiddetli ha- reket ediyordu ki Merkez kumanda- nının zamanım nezaketini kavrama- dığı da anlaşılıyordu. Gayet dindar bir düşünceyle hareket eden Cevad bey, İstanbulun asayiş işlerinin basında kadınların kıyafetini, emuhadderati pek iyi hatırlarlar ki, ramazan gece- lerinde Direkler arasındaki gezintile- ri şiddetle meneden Cevad bey, bu ha- reketile en mühim ve yerinde bir iş gördüğüne kani idi, O, harp senele- tından ileri gelmiyordu. Cevad bey, bunun biraz da siyasi bir zaruret ol- duğuna kani idi. Devletin umumi har- be «Cihadi mukaddes) fetvasile girdi- ğini ve hükümetin itilâf devletleri aley- hine hir «İttihadı islâm» teminine çalış-| tağını bilen Cevad bey, bu siyasi gaye- lerin tahakkuku için en mühim askeri inzibat işlerini, her şeyden evvel, dini bir adese ile mütalea ediyordu. Merkez kumandanının fikrine gö- re, devletin harp siyasetinde hâkim kıldığı bu din! hedefe ancak bu kabil icraat ile, erişmek mümkündü. Bina- Cevad beyin bu bahis etrafında ne kadar hassasiyetle hareket ettiğini ve bazan ne kadar ifratlara gittiğini göstermek üzere vereceğim bir iki misal çok dikkate şayandır: Divanı harb müstantiği Vehbi bey (şimdi Galatada Tevekkül hanında avukat) bilhassa seferberliğin iâ- nındanberi divası harb işleri büsbü- dan mühim ve müstacel bir işin der- hal tahkikine memur edildiğini söy- ledi. Vehbi bey düşündü: Henüz bir iki saat evvel divanı harbden ayrıl mıştı. O günkü işler sırasında bu su- retle kendisinin süratle iş başına dön- mesine müessir olan müstacel bir iş yoktu. Merkez kumandanlığı tara- fından takib ve İntac edilen ve he- nüz divanı harbe verilmemesine rağ- men bu kadar ehemmiyetle kendisi- nin davet edilmesine sebep olan bir mesele de kulağına çalırımış değildi. Yoksa kendisi vazifesinden ayrıldık- tan sonra birdenbire tahaddüs etmiş fevkalâde bir hâdise, yahut o güne kadar meçhul kalan bir ihtilâl teşeb- büsü mü vardı? Bütün bu kabil şey- ler varid olmukla beraber, Vehbi bey, sebep gösterilmiven harbiye nazırı- nın bu emrine nasıl bir mâna vereo8- ğini kestiremiyördu. camekânlarında eyarü ağyare» karşı teşhir edildiğinden ve halkta umum! bir. hosnutsuzluk - ve geleyan tevlid ettiğinden bahsediyordu. (Arkası var)