Sahite 8 AKŞAM © Madridde hayat nasıl geçiyor? Odun, kömür tedarikindeki güçlük, yiyecek almak i için sıra bekliyenler '. Gece, gündüz bir taraflan tayyare- Herin, diğer taraftan topların bombar- © 'dımanına, maruz olân Madridde aca» ba hayat nasıl geçiyor? Madridde otur ran halk nasıl zaşıyor? Ne ile meşgul oluyor?... Buna tabii merak edilir, Madrid etrafında muharebelerin baş- Jadığı gündenberi bü şehirde bulunan Ney York Times gazetesinin muhabiri i gazetesine gönderdiği bir mektupta bü merakı teskin etmektedir, Muhabir 'Madriddeki yaşayış tarzını canlı bir su- rette anlatıyor. Gönderdiği mektubu tercüme ederek yazıyoruz: BERBAD BİR KIŞ Madridde kış berbad mi berbaddır. Havâ birdenbire değişir, Soğuk insar nm ciğerlerin kadar işler, Gundara- mas değlarindan gelen rüzgârın bir #nsanı döndüracağı, fakat mumu sö- b yan “söylenir. Hakları var. Bil busöno yağmur ve sis her za möankinden fazla idi. Buna rağmen kömür heen hemen hiç yoktu. Madridin, İspanyanın diğer kısım- lerile şimendifer rabıtası üç aydanberi İesilmiştir. . Münakale işini gören kamyönlür ise yiyecek ve cephane ta- şımağa ancak kifayet ediyor. Bu 88- beple şehirde kömür kalmamıştır. Bundan birkaç hafta evvel Kasta- Mina meydanına bir bomba düştü. Bir- kâç kimseler öldü ve birkaç kişi ya- ralandı. Oturduğumuz yerden bomba- nın patladığını gördük. Ne olup bitti- ğini anlamak için koşuştuk. Hadise mahalline vardığımız zaman imdadı sıhhi otomobilleri yaralılarla ölüleri kaldırıyorlardı. Acele başı sarılan bir kimse arkadaşları tarafından uzaklaş- tarılıyordu. Fakat nazarı dikkatimizi celbeden şey bu olmadı. İnfilâk neti- Cesinde bir ağaç devrilmişti. Etrafına üşüşen 15-20 kişi odun parçalarını de- Meesine kapışıyorlardı. Birkaç saniye içinde bir şey kalmadı. Yalnız küçük bir çocuk bayat kadar kıymetli olan hiçbir odumi parçası kaybelmemek için ellerile ağacın kökünü kazıyordu. TAHTA TOPLIYANLAR Maâridin en çok bombardıman eği- len mmtakaları Rosales, Tetuan ve Arguelles mahalleleridir. Buralarda yıkık Guvarlar, kırık tuğlalar, param- pürça olmuş” eşyalar ârasında tahta Parçalafı'ariyan Madridliler her" gün görünür. Bu araştırma esnasında yı- kılan duvarların altında kalıp ölenler geçmek için tahta toplanmasını yasak etmişti, 'Toplıyanların elinden tahte- Jar.alınıyordu, Fakat bunun da para etmediği anlaşıldı. Beş dakika sonra tahtaları aşırmak için başkaları geli- İSuhdân birkaç güne evvel şehrin ölümü göze alarak bu parçaları topla- mak için koştular. Gülleler bir daki- Ka fasılâ İle geliyordu. Fakat fırsal kaçırllacak gibi değildi, O günkü tel | grafımda «Bu tahia toplamağa koşan çocuklardan biri kurtulursa ne mut- | hul» demiştim. Fakat ertesi gün öğrendim ki 22- vallıların ikisi de ankaz altında can vermişler. Me Madridde gündelik sahneler» ih YENİLEN YEMEKLER » Her gün'yemeğimi yediğim Jokan- tada Madridin en büyük ahçılarından | biri olan Sebastian elime uzun bir liş- te sıkıştırır. Gözlerim müksdderane et, tavuk, sebze ve nihayet tatlılar Üzerinde bir dolaşır ve nihayet sonda kârgacık burgacık birkaç satır üze- rinde durur, Diğer yemekler hayal ol. müştür. Bu kargacıklardan başka bir gey yoktur, Asldli bir zeytinyağından Pişirilmiş pilâv, zayıf, ufak bir parça sığır eti ki ayni yağda kavurulmuştur, O kaderi Maâridde bombardımana uğrıyan bir sokağın halt | İşte Madridin en iyi lokantasında bulunan yemekler! 'Fdkat bu gâyet tabiidir, Harp esna- sında insanlar kayışlarını sıkmak, a3 yemek mecburiyetindedirler. Bilhassa bombardıman edilmekte olan bir şe- “FIRIN, BAKKALLAR ÖNÜNDE SİRA BEKLİYENLER Madridde açlıktan ölen kimse yok- tur. alımyacaktır da... Fakat bunlar zorlu günlerdir ve Madrid aç bir şe- hirdir. Bunun içindir ki şehre yeni gelenler fırınların, bakkalların önle- rinde sıra bekliyen insan kalabalıkla- rını görünce hayrete düşerler. Bu gibi sıralara şebrin her tarafında rast ge- Mirsiniz. Yüz adım yürümeden sabah erkenden yiyecek almak için sıra beks yen Kadınlar görürsünüz. Bir kilo zeytinyağı, yarım kilo pirinç, veya bir kaç portakal için bu Kadınlar saatler- ce beklerler. Bu kadınların sükünetle, 'sabirla düşüp bayılıncıya kadar bek- lemeleri insanı hayrete düşürüyor. Dedikodu ederek, gülüşerek bekliyor- lar, Bu suretle vaktin geçtiğini anla- muıyorlar, Bazan şehre bir araba dolusu lâh- na gelir. Her sokakta arkasına taktığı müşterilerle dükkân önüne gelinciye kadar kalabalık bir alay halini alır. Herkes sıraya girer, satışın başlaması- ni bekler, Günlerce, haftalarca, aylarca bu ezi- yete katlanmak ve ayni zamanda gü- der yüzlülüğü muhafaza edebilmek için çok cesaret ve metanet lâzımdır. Madridlilerin bu vasıflara iyet- te herkesten üstün olduklarına şüphe yoktur. Tayyareler bombalarını savu- rurken, gülleler vızıldıyarak uçarken tahammül nümünesi bu İnsan sıraları oldukları yrde kalırlar, Bundan birkaç | gün evel 'Tetuan mahallesinin ana caddesinde alçaklara inen bir asi tay- yaresi bakkal önünde sira bekliyen kadınlar üzerine makineli tüfeğini Ateşledi. 12 kişi kadar yaralandı ve öldü. Ben vaka mahalline yirmi dakika sonra gelim, Ölenlerin cesedleri mor- ga, yaralılar da “hastaneye kaldın!- muışlardı, Ondan sonra sıra bekliyen- ler; tekrar sıra vücuda getirmişlerdi. Yerdeki kan lekeleri nazarı dikketi- mi celbedip sual sormamı mucib ol- masaydı, hiçbir fevkalâdelik sezmiye- cektim. Oradakiler heyecanla, acı acı konuşuyorlardı. Fakat tayyare hücu- muna maruz kaldılar diye sıralarını vermek ve alacakları şeyden vazgeç- mek kimsenin aklına gelmemişti. Geceleyin ışık yoktur. Tiyatrolar, sinemalar, lokantalar kapalıdır. Saat 10 dan sonra sokağa çıkmak yasaktır, Geceleyin uüyuyabilirseniz ne mutlu Vızıldıyarak geçen gülleler insanda uyku bırakıyor mu ya!.. Bir gün-bir bombardımandan son- ra devriye gezenlere sordum: , > Niçin bügün ölenlerin çoğu ka- dın ve çocuk? Devriye gezenler, o sabah kendi göz- Jerile gördüklerini anlattılar, Tayyare- ler sisten istifade ederek çok alçak mışlar ve bombalarını atmışlar. Kaç- mak için değil, harekât etmek için bile vakit yokmuş. Böyle zamanda yaplacak tek bir şey vardır: Kendinizi yüzükoyun yere atın ve ellerinizi başınızın arkasına kilidle- yin. Bomba yukarı doğru infilâk eder. Üstünüze veya pek yakınınıza düşme- diği takdirde kurtuldunuz, demektir, O sabah erkekler kendilerini yüzüko- yun yere atmışlar ve bu suretle kur- tulmuşlar. Fakat kadınlar, çocuklar hiç te öyle hareket etmemişler, koşuş- muşlar, ve oldukları yerde donup TİYATRO KONUŞMALARI Her kitapçda bulunur, Fit: İGECELEYİN HER TARAF KARANLIK|dır. 16 Mart 1937 Sofya mektupları Bulgaristan ihracatını çok arttırdı Meyva ve sebze ihracatı için 1200 vagon tamir ediliyor, iki vapur da ısmarlandı Sofya (Akşam) — Bulgaristan, son senelerde harici ticaretini ileriletmeğe ve yabancı memleketlerde yeni pazar- lar bulmağa çok ehemmiyet veriyor. Bulgar ihracatının yüzde 50 si orta Av.! rupa memleketlerine yapılmaktadır. Hükümetin yardımile Bulgâr tacirleri, | İngiltere, İsveç, Norveç ve Baltık mem- | leketlerine Amerikaya son iki sene zar- fında yaptıkları ihracatı arttırmışla; dır. 1935 senesinde Bulgaristanın Ame- rikaya ihracatı 34 milyon leva tutmuş | iken 1936 senesinde 100,578,000 e ba: | liğ olmuştur. Bulgaristanm Amerika hükümetle- | rine yaptığı ihracatının en mühim kıs- mını işlenmemiş yaprak tütünü, ay çi- çeği yağı, işlenmemiş deriler, peynir, kaşkaval gibi süt mahsulâtı ve gülya- ğı teşkil etmektedir. Son senelerde Bulgaristanın kuru ve yaş sebze ihracatı da çoğalmıştır. Bu- nâ sebep, Bulgar müstahsillerinin iyi cins mahsulü yetiştirmelerine dikkat etmeleri ve harice temiz, çürüksüz, be- resiz mal göndermeleridir. Bulgar ih- racalının hükümet organları tarafın- dan köntrol edilmesi de ihracatın art- | masına ayrıca bir sebep teşkil ediyor. Sebze ve meyva ihracatının artması- na en büyük yardımı olan diğer bir âmll de, hazırlanan hususi bir plân allında işin gayet dikkatle takip edilmesidir. Halihazırda Bulgaristandan birinci derecede domates, türlü türlü biberler, soğan ve tohumluk soğanı ikinci dere- cede patlıcan, hıyar, taze fasulye, ku- rü erik ve saire de ihraç etmektedir. Kırmızı ve yeşil domates ihracatı şu son İki sene zarfında çok artmıştır. Bulgar domatesleri en ziyâde Alman lerde Bulgaristandan şu kadar miktar taze domates ihraç edilmiştir; Leva Kilo Sene 1,099,000 195,000 1931 812,000 161,000 1932 293,000 71,000 1933 715,000 219,000 1934 10,496,000 2,545,000 1935 23,080,000 4/196,000 1936 Domatesler Alman pazarlarında az bir kısmı da Avusturya, Çekoslovakya, ve Lehistan pazarlarında satılmışlar- Son zamanlarda Bulagristanda külli-| yetli miktarda domates salçası ihracatı için birkaç fabrika da kurulmuştur. Son senelerde Bulgaristanın meyva kamlar geçen sene zarfında Bulg tandan ihraç edilen başlıca meyv gösteriy Ayva; 21 vagon Kiraz: 24,605 vagon. 46,902 vagon 4,000 vagon. stanın 1936 yılında meyve ve racatı 400 milyon leva tutmuş- temini için bir kongre yapmışlardır. | Kongrede bazı nazırlar, Bulgar ban ları müdürleri, iç illerden gelen mui M£ bağcılar cemiyetleri mümessilleri İş tirak etmişlerdir. Kongrede verilen izahata göre, Bul garistanda yeniden 41 bağcılar cemis yeti teşkili edilmiştir. Bu yeni cemiyei- lerle Bulgaristanda bağcılârın cemiyet leri 200 ü bulmuştur, azaları da 12 bi- ne çıkmışlar. Bulgaristan bu ihracatı bilhassa üzüm sevkiyatı için vagonları yetmedi- ğinden geçen sene kiraladığı Yugoslay vagonlarından istifade etmişti. Bunu nazarı ilibare alan Bulgar demiryolla- rı idaresi, ihracat mevsimine Kader 1,200 vagonu tamir edecek ve bün- larda soğuk hava tesisatı yapacaktır. Vagonların yarısı domates ihracatı için haziran sonuna kadar hazırlana” caktır. Kalan kısmı da üzüm ihracatı için eylül ortalarında bitirilecektir. Bulgar ihracatınm çoğalması Bul- gar hükümetini, ti Zaltmağa mecbur etmiştir. Hüküm Almanyada Rostok tezgühlarına 2 bü- yük ticaret vapuru ısmarlamışlır. «Varna» adını alan'ilk vapur, bu yazın ikmal edilecektir. Diğerixe «Şipka? na- mı verilecektir. Bu yeni vapurlar soğuk hava tesisatı sayesinde Bulgar mahsul lerini tam zamanında taze, taze bözul- madan ihraç edebileceklerdir, İzmir Cumhuriyet kız enistitüsü İzmir (Akşam) — İzmir cumhuriyet kız enstitüsü talebesinin bir yıllık fa- aliyet ve eserlerini göstermek maksadi- le enstitü direktörlüğü tarafından vali bay Fazlı Güleç ile vilâyet umumi mec- lis azasınâ ve gazetecilere bir çay ziya- feti verilmiştir. Enstitünün bahçesin- de verilen bu ziyafet, çok samimi has- bihallerle geçmiş, dersahaneler ve sipa» riş atelyesi gezilmiş, talebenin vücude getirdiği eserler görülmüş, takdir edil ihracatı da çoğalmıştır, Aşağıdaki rak! miştir. İzmitte Daniş Çelebi temsilinde bulunanlar ve piyesi temsil edenler“ İzmit (Akşam) — İzmit Halkevi çalışmalarına yeni bir istikamet vermiştir, Her şubede ayrı ayrı yeni bir çalışma ve hareket sezilmektedir. Bilhassa temsil kolu başta gelmektedir. Birkaç gündenberi provaları bitmiş olan Danış Çelebi komedisi muvaffakıyetle temsil edilmiş ve çok alkışlanmıştır. Merhum Ahmed | Mithatın bu eseri üstad Necmeddin Refet tarafından. muzikleştirilmiş ve per- de başlarına konmuştur. Temsil çok beğenildiği için birkaç defa oynanmıştır. İzmit Halkevi çok yar kında büyük eserlerin temsiline başlıyacaktır, Oynanacak yeni piyeslerde sahe neye kabiliyeti olan birçok bayanlara da vol verilecektir.