ii dur ! A azm ve gayretle müsabakada de- ediyorlardı. Hiç biri birinciliği Me birakmak istemiyordu. Sa- hilde duranlar dürbünleri hep onlara k Me. yüzmelerini merak ile Syrediyorlardı. Şimdi Feridun ile aa suyun içinde uzaktan iki nok- görünüyorlardı. Va r arasında Lerlib edi- tn özne müsabakasında onlar bü- Takiblere tekaddüm ederek en İleriye geçmişlerdi. Feridun genç ve Meşhur bir aleti Muallâ da arka- yan arasında en sporcu bir genç Mn haizdi. Onun erkekler Meazinda tertib edilmiş bir yüzme mü- keşan iştirak etmesi bir prensip Meselesi sayılırdı. Çünkü Muallâ her Wüsta kadın haklarının, kadınların taş müsavatının ateşli bir mü- idi. Onun için yüzgeçlikte de ka- kağ im en meşhur erkek atletlere ta- düm edeceklerini ispat etmek is- derdi, Müsabaka devam ediyordu. Kimin Eülebe edeceği meşkük görünüyordu. Yerin, kulaçlama ilerilerken ken- hain Takibi kim olduğuna bir göz Ye Muallâyı tanıdı. WE Bonjur Muallâ... Btlecek dersin? >> Bonjur Feridun... Muşta, nefesi kesilmeğe başla Halbuki Feridun muntazam iteketlerle ileriliyordu. o Teneffüsü Yalnız hafif bir yor- . Hangimiz ga- 1 im yin, ard, bırak — ben galib ge- » Feridun, birinciliği bırak ba- amm üstünlüğünü pek BÜZEL Missediyordu. Ona galebe çala- tarla anlamıştı. Feridun biraz LU Büyret gösterse onu epeyce ge bırakacaktı, o m cevap verdi: ir ii iddia etmiyor miydi? Şim- gelmeğe ne kadar hevesli halinden belli idi, Mağlübiyet İçin kimbilir ne kadar acı ola- Koca kız küçücük bir çocuk gi- Feridun gülüyordu. Onun böy- Racağını hiç aklına getirme- li EŞEK — Yertun, yapma, rica ederim. Se. Kibir erkek mâğlüb etmiş olmıyacak- nefsine dokunsun... Biraz ne- te dünyadan kalktı mı artık? hatırı yok mu? Sana ilelebed kalacağım... Ne fstersen FE iie > Bu akşam benimle beraber gez- gelir misin? Seni öpmeme razı Beğe Aliyor musun? aş bayada zadegân sınıfı zaman “Rühban heyetleri, nin bu Miran karşı baş kaldırmak iste- else de, peskoposların emrinde | 'unan ordular tarafından şiddetle | 'P edilmiş ve ilk «işkence cezaları» miş karşi tatbik edilmeğe z ni ari yağ Arius mezhebi taraf- İşi. tekrar o birleşerek bir kuvvet a e yeltenmişler, hattâ bu başına kont Vitterichi de iy erdi. Fakat, vaktile Katolik İblerine: «Ben dalma size sadık is sözile iltifat eden meş- Rekaredin genç ve dindar ölümile hükümdar ilân iş rahipler: «Babanın sözünü tma!s dediler ve genç kral ikinci Asilerin şiddetle tedibini em- eni kralın - fazla dindar oldu- * taraftarları çoktu. Âsi zade- ha,» başma geçen kont Vitterichi sağ olarak yakaladılar; kral Mitte, in sarayına getirdiler, Kont er rich memleketine büyük hizmet- el ğ ii kral 71 > 7 z 1 tmiş bir adamdı. Leoda; «Senin Yazan: İSKENDER P. SERTELLİ KEMAL REİSİN İSPANYA DÖNÜŞÜ İ ! i ie | Biraz nezaket N eme ikisi kalmışlardı. Büyük — Hay hay. d — Söz mü? — Sör ... Feridun, Yeşilköyün yüksek sahille- rinde dolaşıyor, Muallânın gelmesini bekliyordu. OKıyıdaki fener yanmış, biraz sonraki sahneye merak eder gi- bi mütecessis gözlerini etrafa gezdiri- yordu. Feridun pek mesuddu. Biraz sonra kendisini bekliyen zevk ve sağ deti düşünerek şimdiden onun keyfi- ni duyuyordu. Birdenbire içinde bir acı peyda ol- du: — Ya Muallâ gelmezse? Fakat Muallâ geldi. İki &şık gibi kolkola tarlalar arasında yürüdüler. Muallâ uzun boylu, çevik, atlet gibi bir kızdı, Böyle olmakla beraber vü- cudünün hatlarında bir kadın güzel liği ve cazibesi eksik değildi. Feriduna uzattığı dudaklarda garib ve pek cazib bir lezzet vardı. Feridun Adeta satın alınmış gibi olan bu bu- seleri zevkle tattı, Fakat genç kız da bir mahcubiyet sevkile değil keyifle kendisine mukabele eder gibi sgörü- nüyordu. Feridunu müteessif eden yalnız bir nokta vardı. Bu buselerin ilk ve son olacaklarını düşünüyordu. ”.. Muallâ, elinden raketi bırakarak: — Or! Çok sıcak, dedi, — 'Tenisi sevmiyor musun, artik? Evlendikten sonra artık spor hevesi geçti sende... Feridun ufak bir serzenişle Muallâ- nın yüzüne bakıyordu. Bu sahne tenisi kortunda geçiyordu. Feridun ile Muallâ bir kaç aydanbe- ri evli bulunuyorlardı. Muallâ kocasına mukabele etti: — Sana karsı duyduğum oşk beni &pordan vâzgeçirmis olabilir. Buna koltukların biraz kabarmaz ım? Söy- le bana doğrusunu. — Bana karşı duyduğun aşk mı? Bu kadarını hulya etmek doğrusu fazla... Bazı şeyler var ki ben onlara hiç inanmam, Hani şu yüzme müsa- bakasında birinci geldiğini hatırlar- sin ya? — Yüzme müsabakasında şampi- yon olmak bence o kadar mühim bir şey miydi zannediyorsun? Feridun, sen iyi bir atletsin ama, hâlâ çocuk gibi safsın! — O halde, neden birinei gelmek istiyordun? Mualiâ kollarım kocasının boynu- na doladı: — Şekerim, dedi, benim istediğim sendin! Burada «sen kelimesi ihtimalki sa. dece «kocas mânasını ifade ediyordu. Fakat Feridun bunu düşünmedi. Mu- allâyı hararetli hararetli öptü. say) ee No 123 cezanı peskoposlar mahkemesi vere- cektiri» diyerek, kendisini papazlara teslim etmekte tereddüt göstermedi. Ve «peskoposlar mahkemesi» nin kararile derhal idam etlildi. Bu hâdiseden sonra Arius mezhebi saliklerinin cesaretleri kırılmış ve ge- ride kalanlar da katolik mezhebini köbule mecbur olmuşlardı. Bundan sonra İspanya başlan başa, katoliklerin eline geçmişti. Krallık tahtına oturan kralların hemen hep- si de katolikliğin en siddetli müdafii oldular. Kral Loodadan sonra hükümdar olan Sisibut bütün krallardan daha çok müteassıp bir katolikti. Sisibut, Astoryallarla Basklara giz- H gizli yardımlarda buluran yahudi- lere çok zulüm yapmış ve bunları kü- me küme (peskoposlar mahkemesi) ne göndermeğe başlamıştı. Kral Sisibut ayni zamanda, İspan- yanın cenup sahillerinde yerleşen Bi- zanslıları da memleketlerine dünme- ge davet etmişti. Gerçi katolikliğin te- sirile Romadan papanın vekili vasıta- Radyo 7 Mart 937 Pazar Öğle neşriyatı — 12,30: Plâkla Türk musikisi, 12,50: Havadis, 13: Beyoğ- Iu Halkevi gösterit kolu tarafından bir temsili, 14: Son. Akşam neşriyatı — 18,30: Varyete müziği: Ambasadörden naklen, 19,30: Konferans: Ordu saylavı Selim Sırrı 'Tarcan (Roma), 20: Müzeyyen ve ar- kadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, 20,30: Ömer Rıza ta- rafından arabca söylev, 20,45: Münir Nureddin ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve Halk şarkıları. Saat ayan, 21,15: Orkestra: 22,15: Ajans ve borsa haberleri ve ertesi günün prog- ramı, 2235: Plâkla sololar, opera ve operet parçaları, 23: Son. Ecnebi İstasyonların Bu Akşamki En Müntahap Programı Viyana (506,8) saat 17,30 Volga şar- kısı. 21,10 Zenci dansı. Berlin (841) saat 19 serenad divertimenlo. Breolav, (950) saat 18 klâvye musikisi Berceuse ve Polondise (Şüpenin) 8 Mart 937 Pazartesi İstanbul —Öğle neşriyatı: 12,30: Plâk- Ja Türk musikisi, 12,50: Havadis, 13,05: Muhtelif plâk neşriyatı, 14: Son. Akşam neşriyatı: 17: İnkılâb ders- leri: Üniversiteden naklen, Mahmud Esad Bozkurt, 18,30: Plâkla dans mü- sikisi, 19,30: Çocuklara masal: İ, Ga- lib Arcan, 20: Rifat ve arkadaşları ta- rafından Türk musikisi ve halk şarkı- ları, 20,30: Ömer Riza tarafından arap- ça söylev, 20,45: Safiye ve arkadaşları tarafından Türk musikisi've halk şar- kıları, Saat âyarı, 21,15: Şehir tiyat- rosu dram kısmı Verter), 22,15: Ajans ve borsa haberleri ve ertesi gü- nün programı, 22,35: Plâkir sololar, opera ve operet parçaları, 23: Son. Bu akşam Nöbetçi eczaneler Şişli: Halâskârgazi caddesinde Halk, Taksim: Nizameddin, Tar- labaşında Nihad, Beyoğlu: Kan- zuk, Dairede: Güneş, Galata; Top- çular caddesinde Sporidis, Kasım- paşa: Müeyyed, Hasköy: oAsco, Eminöni: Beşir Kemal, Heybeli- ada; Halk, Büyükada: Halk, Fa- tik: Ismail Hakkı, Karagümrük: Ahmed Suad, Bakırköy: Hilâl, Sa- riyer: Osman, Tarabya: Yeniköy, Emirgân, Rumelihisarındaki o ec- zaneler, Aksaray: Etem Pertev, Be- şiktaş: Sileyman Receb, Kadı- köy: Pazaryolunda Rifat Mühlar, Modada: Alâeddin, Üsküdar: İm- rahor, Fener: KEmilyadi, Beyaz: Kumkapıda Belkis, Küçükpazar: Hasan Hülüsi, Samatya; Koci- mustafapaşada Ridvan, Alemdar: Çenberlitaşta Sırrı Rasim, Şehre- mini: Topkapıda Nazım. N sile krala bazı öğütler yapılmışta da, kral: «Ben papaya sadık kalmağa söz verdim ama, memleketime sadık kal mağa daha önce söz vermiştim. Müs- tevlileri memleketitaden çıkarmak va zifemdir!» diyerek, en sâdık ve cesur kumandanlarından Svintilayı büyük bir ordu ile cerup sahillerine gönder- mekte gecikmemişti. Svinlila meşhur bir kahramandı. Astoryalıları şimal dağlarında yakıp mahvetmiş ve Baskları mağlüb ede- vek denize dökmüştü. Bizanslılar Svintilanın ordüsile be- raber cenup sahillerine doğru yürü- düğünü haber alınca gemilere binip kaçmağa başladılar, Kaçamıyanlar Svintilanın kılıcından kurtulamayıp telef oldu. Kral Sisibutun vefatile yerine ge- çen kumandan Svintila çok kısa za- man içinde bütün İspanya sahillerini Bizanslılardan geri almış ve müstev- Yleri memleketinden kovmuştu. İşte Malkadan Romaya kaçmak üzere yola çikip Türklere esir düşen rahip Ciyovani, bu sahillere gelmişken, Bizanslıların bu sahildeki hatıraları- nı araştırmak fırsatını da kaçırmak istememişti. Ciyovaninin iltica ettiği saray harabe- si, Bizans imparatoru Jüstinyanosun buraya gönderdiği - zahirde yardım- Dişlerini Radyolin ile temizlememenin cezasını çekiyor Istanbul 6 Mart 1937 (AKŞAM KAPANIŞ FİATLERİ) Esham ve Tabvilât İst. dahilt o 96,75). B. Hamiline 10,20 Kuponsuz 1933 » Müessis 83,— İstikrazı 9W,—İT.C. Merkez Ünitürkü 19,72,50| Bankası (96,50 . U 19,25 | Anadolu his. 22,50 » M 19,20) Telefon 6,50 Mümessil 1 42,30) Terkos 11,50 » NU $9,20İ Çimento oo 14,55 > , w İttihat değir. 10,90 İş Bankası 10,20) Şark» 10 Para (Çek fintleri) Paris o 17,12,50) Prag 22,82,16 Londra oo 9 64,—| Berlin 1,97,80 morg 7.A184| Madrit © 11,46,57 15,10,10 Di Alina 89,00,65 e e i Cenevre | 8,4B,35 ii Brüksel (© 4,70,60) Pcngo 439,75 Amsterdam 1,45,30| Bükreş ( 108,79,50 Solya o 64,82,—|Moskova 24,82 Dişleri hiç temizlememek ne kadar | Ticaret ve zahire borsası muzırsa gelişi güzel bir macunla ti lemek te o kadar muzırdır. Dişlerinizin minasını bozacak omacunlardan sakını- nız. Minası bozulan dişler çürümeğe mahkümdurlar. Yemek yedirmezler, su Ye size huyatı cehennem eder- ler. Nihayet hepsini çektirerek genç yaş- ta dişsiz kalırsınız. Radyolin Dişlezi, mina tabakasım O çizmeden, hırpalamadan temizler ve parlatır, inik- ropları öldürür, diş etlerini kuvvetlen- 15,000 liraya satılık apartıman Kurtuluş tramvay caddesi üze- rinde ve durak yerinde altışar odalı üç ve üçer odalı üç yani al- tı daireyi ve altında bir dükkân muhtevi güneşli, havadar iyi bir apartıman ön beş bin liraya satı- ıktır, (Akşam) ilân memurluğu- ha müracaat. Telefon 24240 Zayi : Unkapanmda Zeyrek caddesin. de kira ile tuttuğumuz hususi idare ma- h 5 numaralı dükkân için ilk ve son te- minat olarak İş bankasına yatırdığım 48 lira 60 kuruşu havi üç kıta makbuzu kay- bettim. Eskisinin değeri yoktur. 5 No. h dükkân kiracı Ağaoğlu Habib Selâmi İzzet TİYATRO KONUŞMALARI Her kitapçıda bulunur. Fiati: 50 kuruştur. a, ayak bastığı «mukaddes kumsal» dı. Rahip Ciyovani bu harabelerde bir çok kitabelsre raslamış, fakat okumak imkânmı « bulamadan “Türklere esir düşmüştü. Ciyovani Malka yolunda giderken, iş- te bu tarihi vakaları ve terihin hâlâ karanlık kalan safhalermı düşünerek içini çekiyor ve heyecan içinde titri- yordu. '... BİR «ATEŞ!» EMRİNİN GECİKMESİ YÜZÜNDEN DOĞAN FELÂKET'! Liman ağzında duran İki gözcü İs- panyol gemisi, Türk donanması açık- larda iken, 'Türk dalgıcı tarafın- dan - yangın bombası atılarak - tu- tuşturulmuştu. Düşman, bu gemile- rin ateşini görmüyordu, çünkü göz- cü İspanyol gemileri limanın dışında- ki küçük görfezde demişlemişlerdi. Bu hâdiseden sonra Kemal reis: — Çocuklar! Düşman donanması sahiden uykuya dalmış.. gözcülerinin yandığını bile sezmeğdi. Diyerek, birinci hücüm fırkasına - bu fırkada Hüsrev, Receb, Salih re- isler de dahildi - Emir verdi, Hücum filosu on sekiz hafif gemi- den mürekkepti.. hepsinin kürekçiie- Tİ ve nişancıları usta ve mahir deniz- cilerdi. Düşman donanması Malka Ilmanın- hakikatte istilâ - ordusunun ilk 6 Mart fiat ve muameleleri İkhalit — Buğday 135, çavdar 120, arpa 90, afyon 3,1/2, kepek 15, tiftik 17, un 6Ü, yapak 41, masır 120, kuşye- mi 17,1/4, susam 17,1/2, B. peynir 6.1/2, pamuk 3 ton, 3 Buğday 495, yapak 58 ton. Satışlar: Buğday yumuşak kilosu 6 ku- ruş İZ paradan, Arpa Anadel kilom 4 kuruş 274 paradan 4 kuruş 30 paraya kadar, Fasulye çalı kilosu 8 kuruştan, Susam kilosu 18 kuruştan, Afyon ince kilosu 480 kuruştan 540 kuruşa kadar, Trakya yün esmer kilosu 75 kuruştan, Zerdeva derisi çifti 5400 kuruştan, San- sar derisi çifti 3000 kuruştan 3800 kuru- işm kadar, kunduz derisi çifti 1600 kuruştan Tilki derisi çifti 750 kuruştan, Çakal de- risi çifti 220 kuruştan 250 kuruşa kadar, Porsuk derisi çifti 640 kuruştan 650 ku- ruşa kadar, Kurt derisi çifti 800 kuruş- tan, tavşan derisi sdedi 24 3 kuruştan. Telgraflar 5/3/937 Londra Misir Laplata Mart tahmili korteri 25 Şi. Ki 5 Kr. 55 santim, Lon- dra ketentohumu Laplata Mart tahmili tonu 15 ster. K. 7 Kr. 31 santim. Anvers arpa Lehistan Mart, Nisan tabmili 100 kilosu 128 B. Frunk Ki. 5 Kr. 48 san. Li verpul Buğday Mart tahmili 100 libresi 8 Şi. 87/8 P. Ki 5 Kr. 96 san. Şikago buğday Hartvinter Mayıs tahmili Buşeli 1353 sent Ki. 6 Kr. 29 San. Vinipek buğday Manitoba Mayıs tahmili buşeli 128,3/4 sent Ki, 5 Kr. 97 san. Hamburg iç fındık Giresun derhal tahmil 100 kilo- sa 155 R. Mark Ki, 79 Kr. 08 san, Ham- burg iç fındık Levan derhal tahmil 100 ki- losu 155 R. Mark Ki, 79 Kr, 08 santim. AKBA Ankarada her dilde gazete mecmua ve kitapları bütün mektep kitapları ve kırtasiyeyi ucuz olarak AKBA müesse- selerinde tedarik edebilirsiniz. Telefon : 3377 da toplu bir halde bulunuyomdu. Do- nanmanın ortasında demirlemiş olan amiral gemisi karanlıklar içinde bile korkunç bir heyulâ gibi, bütün aza- metile güze çarpıyordu. Birinci Malka harbinde imha eği- Jemiyen düşmanın amiral gemisi bu sefer ilk hâmlede batırı)rcaktı. Hüsrev rsis merkeze, Receb ve Salih relsler de sağ ve sol cenahlardan hü- cuma başlamışlardı. Limanda birdenbire bir kalkınma hareketi sezildi.. düşmanın bütün de- nizeileri elbette sarhoş değillerdi. derhal borular çalınmağa başlamış ve askere (ateş başına!) emri veril- miti. İspanyol donanısası amirali Don Fredrik Hanrikes tatlı uykusunda güs zel rüyalar görüyordu. Amirali gece yarısından sonra bu tatlı uykusundan kim uyandırabile« cekti? Amiral gemisinin kaplanı, amirali uyandırmak üzere kamarasına koştu. Kaptan Rigo çok cesur bir adamdı. Fakat, Türklerden cok yı'mıstı. Ceza- yirde "Türklerle yaptığı harplerde iki yerinden yaralanmıştı — Türkler baskma gelmişler... Diyerek, telâsla nmiral kamarasını siren kaplan Rigo Korkudan titri- yordu (Arkası var)