2 Künunusani 1937 —— İber bir Kiye “Tam tren hareket edce Kid dışarı sarktı, âdeta Kadar uzandı, bir büse Fakat öpmeğo muvaffak Çünkü tren hârekst edince onun mu- Mizenesini bozmuştu. Bereket versi Mâykurdı. O kadar korkmuş ve heye- €aha kapılmıştı ki artık elini kaldırıp #alıyamadı, veremedi, Halbuki Yere yuvarlanan delikanlı, bir şey ol- Miadığını anlatmak ister gibi, neşeli HİP çehre ile etini sallayıp duruyordu. Biraz sonra, kadm kompartimana girdi, karşıma oturdu. Bevimli bir kadındı. Fakat geçirdi- Ü heyecan ve korku, belki de son bir Öpüşmeden mahrumiyet acısı yüzü- Me ters, aksi bir ifade vermişti. Bu hiç hoşuma gitmedi, Onu meşgul etmek, oyalamak istedim, Bu Bibi ahvalde mutad olan mânasız su- vardır: Nereye gidiyorsunuz? (Çok kalacak mısınız? Seyahati sever Misiniz? gibi lâflar... Kadın bâna tek kelimelerle cevap Yendi. Bunu kasti yaptığını da halile .belli ediyordu. Hattâ lâkırdıyı uzat- Mama meydan vermemek ister çibi, bâsını yan yastığa dayadı ve gözlerini » Uyumak ister gibi görünü- Yordu. Filhakika, bir hayli kmırdan- diktan ve müvesviz bir kedi gibi göz- Jerini bir kaç kere açıp kapadıktan ra, uykuya daldı. Şimdi kendisine dikkatli dikkatli, Tahat rahat bakabilirdim. Vücudü- kün inceliği, boyunum kısalığı onu Benç gösteriyordu. Fakat, artık pek Benç sayılamazdı. Şakaklarında bu- Yüşuklar sezi'iyordu. Bunlar gözleri- ucuna doğru uzanıyordu. Boynu- Bun biraz sarımsı rengi vardı. Maa- mış göz kapakları taze anım taraveti, gençliği BİÇ bozulmamıştı, Üst dudağında Bâyet harf iki kavis teressüm ödiyor- muş, İşinden inci gibi dişleri görünü- yordu. Başı ârkaya sarkmış olduğu için çehresi sanki bu güzel ağzı haya- Mi bir buseye takdim eder gibi bir va- ziyet almıştı. İhtimal ki rüyasında asyondan ken ecreyan eden mahrum kaldığı büseyi gö- O zâman, gayet fevkalâde bir hâdi- se cereyan etti, Yarı uyur yarı uyanık bir halde yerimden Kalktım. İçimden gelen mukavemet dinlemez bir arzu- ya itaat eder gibi dudaklarımı 6 yarı «çık dudaklara dayadım. Bu, kısa bir an sürdü. Fâkat ben de kendime gelmiştim. Yaptığım bu münasebet- sizliği, eüretkârlığı uyku içinde ken- dimi bilmiyerek yapmış gibi göster- mek lüzumunu düşündüm ve öyle davrandım. Gözlerim kapalı duruyordu. Fakat kapalı gözlerle, kadının yerinden kalktığını, o kompartimandan dışarı fırladığını hissettim. Nihayet, tekrar içeri girdi ve kat'i bir karar vermiş gibi önümde dikildi durdu. Yüreğim gümbür gümbür atıyor- du. Bunu kadm da hissedecek diye korkuyordum, hem yüreğimin çarpm- tısım zaptetmeğe çalışıyordum. ,hem de göz kapaklarımı sıkı sıkı kapıyor- dum, Fakat içimde, gözümü açmek için büyük bir arzu vardı. Çünkü bir tehlikeye maruz kaldığımı hissedi- yordum, Tehlikeyi görmek ve kendi- mi müdafaa etmek lüzumunu düşü- nüyordum, Kadmın yerine oturduğunu farke- dince rahat bir nefes aldım Kadın yol çantasımı açtı, kapadı. — Oh, çok şükür atlattık! diye dü- şündüm. Şüphesiz rüya gördüğüne ihtimal vermiştir. Şimdi uyanmak komedyasını nasıl Ny diye zihnim onunla meşgul oluyordu. Gözümü, aydınlıktan ra- hatsız olmuş gibi, kırpışlırarak aça- bilirdim, Sersem sersem etrafıma ba- kınır, biraz esner, elimle ağzımı örte- rim, İş olur biterdi. Fakat, doğrusu, İS. AXt dudağı biraz kalın ve üst du- ndan ileride &di. Tetkikatım bu noktaya gelince, Birdenbire, nasıl oldu bilmem, içim- «e bir fikir peyda oldu: Kadının uy- kusundan istifade ederek dudakla- Tından öpsem acaba nasl olur? de- dim. Bu o kadar garib bir tasavvurdü KI benim zihnimde vücut bulduğuna İhtimal veremiyordum. Sanki benden hariç bir dimağ bunu tahayyül etmiş- ti ve gizli bir elektrik kuvveti onu be- Tim zihnime sokmuştu. Bu münasabetsiz tasavvuru Haya- İlinden defetmek için ben de güzleri- Mi kapadım, uyumak istedim. Uyandığım vakit karşımdaki kadın lâ uyuyordu, Elleri karnının üstün- de kilitlenmişti, Bir saç lülesi yüzüne düşmüştü. Güzel dudakları hafif açıl Yazan: İSKENDER F. SERTELLİ Kraliçe İzabel Şok . müteessirdi. Hiç kimseyi gözü Görmüyor, önüne geleni kırıyor, haş- yordu. Bütün bir ülkenin hayatı ve- YA ölümü o dakikada kraliçenin iki kızının ölümünden dudağının (arasında bulunuyordu. (Ufacık bir hükümle o gün Endülüs Yâ kurtulur, yahut tamamile mahvo- Yabilirdi. Öyle oldu ya. Aziz sinyor kral Per- dinanda: — Kızınızı öldüren bir Endülüs ta- ir. Demişti. Ferdinand kraliçe ile baş başa verdiler.. toprağa gömülen kız- İânnın intikamını masum ve suçsuz Endülüs müslümanlarından “almak İçin engizisyon mahkemelerine çid- detli emirler verildi.. yeniden (insan Mezbahaları) kuruldu. mahkemeler, bir suçluyu sorguya çekmek için de- BU, doğrudan doğruya işkence yap- mak için faaliyete geçiyordu, Bir in- #anın İşkence görmesi için de müslü- Mân olması kâfiydi.. KEMAL REİSİN İSPANYA DÖNÜŞÜ AKŞAM s9 öle 27 Kânunusani 937 Çarşamba Öğle neşriyatı — 12,30: Plâkla Türk musikisi, 12,50: Havadis, 13,05: Muh- | telif plâk neşriyatı, 14: Son. İ — Akşam neşriyatı: 18,30 Plâkla dans | musikisi, 19,30 Konferans: Doktor İb- rahim Zati, 20 Nezihe ve arkadaşları tarafından 'Türk musikisi ve halk şar- kıları, 20,30 Türk musiki heyeti, Saat, 21 Bay Ömer Riza tarafından arapç& havadis, 21,15 Orkestra, 22,10 Ajans ve borsa haberleri ve ertesi günün progra- m, 22,30 Plâkla sololar, opera ve operet parçaları, 23 Son. 28 Kâmumusani 937 Perşembe Öğle neşriyatı — 12,30: Plâkla Türk musikisi, 12,50: Havadis, 13,05: Plâk- la hafif müzik, 13,25 - W: Muhtelif Plâk neşriyatı. Akşam neşriyatı: 18,30 Plâkla dans musikisi. 1930 Kanferans: Tayyare cemiyeti namına Rasim Tat. 20 Rifat ve arkadaşları tarafından Türk musi- kisi ve Halk şarkılar, 2030 Safiye ve arkadaşları tarafından 'Türk musikisi ve halk şarkıları. 21 Bay Ömer Riza tarafından Arabea havadis. 21,15 Or- kestra. 22,10 Ajans ve borsa haberleri Güzel, sağlam ve Iştahlıl Çünkü: RADYOLIN Kullanıyor! İçocuklarısız: Küçükler Radyolin! İkullarmoğa, Radyotinle günde ii İdefa dişlerini fırçalamağa | alış-| İ fırınız. Gürbüz yetişmelerini te-| A min etmiş olursunuz. S | En şiddeti i vet T dest sevindim: I — Çıkacak galiba, dedim, L Filhakika, biraz sonra, tren yavaş- N adı, durdu. Kadr kıpırdadı. Doğru tahmin etıniş olduğumu düşünerek ferahladım, Kadınrı çıkıp gitmesini böyle sabırsızlıkla beklediğim sırada, birdenbire, hiç akıl ve hayalimden geçmiyen bir şey oldu, yüzüme şid- detli, müthiş bir şamar indit Gözlerim - faltaşı gibi açılmış bir halde yerimden fırladım. Kadın, ko- yidoru bulmuş, sakin sakin yürüyor, tenden iniyordu. Acaba rüya mı gördüm? diye etra- fa bakındım. Fakat sağ yanağım fe- na halde ağrıyor, *teş gibi yanıyordu. Ağzmın kenarı çok acıyordu. Elimi hararetle tavsiye edilmektedir. günde üç keşe alınabilir. , RADYOLİN diş macunu fabrikasının mütehassıs kimyagerleri tarafından imal edilmektedir. Istanbul 25 Kânunusani 1937 (AKŞAM KAPANIŞ FİATLERİ) | Esham ve Tahvilât için hiç istifimi bozmadım. Nerede boyasile gördüm. Kadm idik? Saat kaça gelmişti? Vasiyetim | öperken ağzımın boyası benim du- gayet rahatsız olduğundan bacağı- | daklarıma geçmiş olacaktı! mın karıncalandığını hissediyordum. | O Pencereyi açarak arkasından: Öksürük, Nezle, Boğaz ve Gögüs has- m ii Boğazım kurumuştu. Yanınldaki ma- — Mersi! diye bağırmayı düşün. | talıklarile sesi kısılanlara şifai tesir. ” 1990 den suyu şişesinin rafla hafifçe gın- | güm. Sonra, hiç ses çıkarmamayı mü. leri çoktur. 39 Kuruş. . Htihat değir. 10,60 gırdadığı kulağıma geliyordu. Aİ | yasip gördüm. Uyku arasında toka- Hasan deposu: İstanbul, Ankara, a “e şundan bir parça içebilsem... Fakat | tın acısını hissetmemiş gibi davran- Beyoğlu, Beşiktaş, Eskişehir. İş Bankası Bedi vel ne olursa olsun, ben gözlerimi açma- mak ve onu kızdırmak daha münasip Para (Çek fintleri) mağa, resmen uyanmamağa karar | olacaktı. £ Paris 617) Prp (22780 vermiştim. Bana öyle geliyordu ki | wen horekel etti. Artık aktımda BELSOĞUKLUĞU Londra 79.32) Berlin 197,70 kadın çektiğim sıkıntıyı anlıyor ve | yep bu hildise vardı. Buse sahnesini Nev York 1704.25) Made. 76175 için için halime gülüyordü. hayalimde. canlandırıyordum. yavaş | Mili MAG İUDUĞ | Mano o 1,1070) p “5 Tren sık sık duruyordu. Giren Çi- | yavaş yüzümün acısı hefifleği, niha- İÇİN ENYİYİ İLAÇ Atina 9 88,8175İ 490,75 kan oluyordu, Ben olduğum yere Uy- | yet bütün bütün geçti. Busenin lez- İM Cenevre ( 8,47,85 ku ile mıhlanmış gibiydim. zeti ise hayalimde bütün bütün arttı, p R 0 T Lü) | N Lİ N Erüksel (o 4,7197) Penso O 445,70 Bir aralık kadının raftan yol çan- | tatlı bir likör gibi keyif vermeğe baş | ERNARNMNMANMMEMMMANMRIŞİMANNI | Amsterdam 145.20 Bükreş ( 108,75,25 tasını aldığını farkettim. İçimden | ladı Hikâyeci $ - sakal. Sofya 64,83,—İMoskova (— 24,94,— bin kişilik bir mücahid fırkasile şehir. | den yardım gören Türk denizcileri | de yardım ederim. No87 a İŞBİLİYEDE DÜŞMANLA ÇARPIŞAN TÜRK KİMDİ? Endülüs sultanı Ebu Abdüllahüssa- ğirin küçük Kardeşi Emir Yusuf ay- lardanberi Sevilde Çişbiliyede) teş- kil ettiği mücahidler alayile şehri düşmana karşı müdafaa ediyordu. Bu sırada Sevil önünde bulunan İspanyol fırkasının geriye çekilmesi şehri muvakkat bir zaman için mu- basaradan kurtarmıştı. Bütün kuvvetler Garnataya ve Mal. ka cephesine ? Sevil boş bırakılsa da İspanyollar bundan bir şey kaybetmiş olmıyacak- lardı. İşte prens Yusuf bu vaziyetten isti- fade ederek kaleden Huruc hareketi yapınağa imkân bulmuştu. Prens Yusuf eğer şehri muhafaza ve müdafaa vazifesinden başka bir hevese kapılmamış olsaydı, bu güzel arap şehrinin harab olmasına mey- dan verilmiyecekti, Ne yazık ki mili ve dini duygular bu arzunun tahak- kukuna yardım etti.. Emir Yusuf üç den çıktı.. düşmanın geride kalan has- ta ve zayıf kuvvetlerini takibe koyul- du. İşte bu sırada dağlardan inen bir 'Türk genci, dört arkadeşile birlikte Sevilli mücahidlere iştirak etmiş bu- köyden bir rehberin yardımını da te- min ederek o akşam güneş batmadan önce Emir Yusufun karargâhına var- dılar. Dedi. Prens Yusuf cesur ve atılgan bir gençti. düşmana müs'ümunların varlığını ve Endülüsün baştan başa uyanık bir halde bulunduğunu anlat- mak istiyordü — Sultan Ebu Abdu'lah kardeşim- Tunuyordu. bir hayli zorluk çektilerse de, Rüstem | dir ama. artık ben onu tanımıyorum. Rüstem. Garnataya Malkadan geldiğini söyliye-! Eğer o Gamatav düsmana teslim Bu talihsiz Türk denizcisi, Garna- | Tek ve her !ki taraftaki vaziyeti iyice | ederse, bön de İsbiliyede yeni bir bü- tadan ayrıldığı gündenberi, sahile in- | izah ederek, Emir Yusufu Iknaa muvaf-| kümet ve hükümdarlık Kuracağım.. mek fırsatını bulamamıştı. fak olmuştu. Endülüs devletini kökünden yıkmak Rüstem, yolda buluştuğu dört ar- kadaşile - bunlar da Kemal reisin em- rile Rüstemi aramağa çıkmıştı - dö- verken, Sevilde bulunan prens Yusu- fun İspanyolların peşine takıldığını haber almışlardı. Rüstem arkadaşlarına sordu: — Emir Yusuf, kardeşi Ebu Abdul- | muş. bunu nereden öğrendin? Jah gibi vatan haini bir hükümdar de- 'Diye sordu. Rüstem: Zülmiş. Düşmanın peşinden gitmesi de — Yolda gelirken haber aldık, de- | ler, hükümet memurları ve sultanın bunu gösteriyor. Kendisine yardıma | di, İbrahim kaleden içeriye yeni müs. | vezirleri her dakika sarhoş. Sehir ka- koşsak, faydah bir iş yapmış olur m- | lüman kuvvetleri almağa bile muvaf- | lesinde bir avüç mücahid var, Onlar yız acaba? Rüstemin arkadaşları: fak olmuş. erzakları, cephaneleri, | da canlarından bezmis bir halde. aç, — Emir Yusufun herhalde bize ih- | her şeyleri varmış, Türklerden de yet- | susuz. cephanesiz.. düsman gülleleri- tiyacı olsa gerektir, dediler, mademki | miş kadar Türk topçusu yardıma gel- | ne canlarını siper ederek döğüşüyor- yolumuzun üstünde bir savaş sahnesi | diler. İbrahim kaleyi düşmana kolay | lar. Eğer burada düsmanı bozguna uğratırsak, emin ol ki, bu küçük za- ze. — O halde şu köyden birer at teda- | suf dost oldular. düşmanın o havali- | büyük olacaktır. Kardeşin belki de rik edelim, deki kuvvetleri üzerine bir gece bas- | Garmatayı düşmana testim etmekten Yol kenarındaki müslüman köyün- | kını yapılmasını teklif eden Rüstem: | bile vazgeçecektiri Hiç dürmiyalım. den birer at satın aldılar... Köylüler | — Eğer bunu yaparsanız, size ben (Arkası var) Emir Yusuf hâlâ Malkanın Ahmed | istiyenlerin birer birer kafalarını k- ei e ie emmeli KM a MR am MAY raf iü. er GL AMAR Sö e cr TE van mil vr 4 ler ünik EEE EE SE Birisi kirik islemi Sri asr ra KE akl PEŞ “ — Eğe een iy