Favullü ve tekmeli. oyun neden doğar? Bu fena adeti önlemek zannedildi ği | kadar güç bir iş değildir Vavollü ve tekmil bir oyun, bir ta- , kattan bir maçı her çareye başvurarak| de böyledir. ve ne pahasına olursa olsun mutla- ka kazanmak istemesinden ileri ge- lir. Kendi oyununa, kendi İormu- Tekme atarak, favul ,oyu- mu kazanmak sevdası takımın bir oyuncusuna nasıl sirâyet eder.? Bu- nu araştıralım: Bir takımı teskil eden on bir oyun- cunun hepsi tekmeli ve favullü oyu- na iştirâk etmez ve bu çirkin siste- mi benimsemez. Fakat esöfle kaydet- mek lâzımdır ki, takımda favul ya- pan ve tekme atanlar ekseriyetle ar- kadaşlarını dn kendilerini taklide #evk ederler, Bu sebepten tekme at- mıvan ve dürüst oynıyanların da gayri şuuri olarak, kazanmak için, tekme attıkları ve favul yüptıkları gö- rülmüstür. Fakat hakiki sportmen ve centilmen olanlar hiç bir zaman temiz oyundan avrılmazlar. Favullüü ve tekmeli ovunlarda ha- kemin büvük rolü ve tesiri olduğunu da hatırlamak lâzımdır. Yalnız şu- nu da unutmamalı ki seyirci halkın da taraftar oldukları tekımların le- hine yaptıkları tezahürat neticeye tesir eder. Seyirci, mensup veya taraftar ol- duğu takımın behemehal kazanması- nı candam İster. Kendi beğendiği ta- kımın attığı tekmeleri, yaptığı o fa- vulleri mubah görür. Fakat rakip ta- rafın en kücük Kabahatine derhal is- | yan eder, Favu'cü ve tekmeci oyun- cular da bazan bu süretle halkın ye- rinde olmıyan tezsüratınden cesa- pet alırlar. Seyirci halk tuttuğu takımın sık sik yenildiğini görürse derhal ondan yüz çevirir. Bu Ad»t b'zde olduğu ef- IŞIN ALAYI Yirmi gündür havaların bozuk git. | muharebesi organize etmiştir. Sağ tur- mesi ve sahaların çamur veya karlı ol- | nike'den girenler kırmızı, sol turnike'- ması, futbol meraklılarının. sevdikleri sporu seyredebiimekten mahrum birak» tı. Halbuki İstanbuldan milli kümeye girecek dört takımın tahakkuk etmiş olmasına rağmen İig maçları en merak- lı safhasma girmiş bulunuyordu. Geçen gün Taksim stadı direktörü derd yanıyordu: «Bir taraftan kira işli- yor, bir taraftan biz günlerdir elimiz böğrümüzde bekleyip duruyoruz.» Biz stad idaresinin yerinde olsaydık boş yeçen pazar günü için gazetelere şöy- 'e bir ilân verirdik: *Çiğnenmemiş ve burun İçin en bol ve en temiz kar Taksim stadındadır. Stad idaresi bu pazar için bir kar topu Bir Fransız spor Mmuharririnin korkusu Aman gizli proefesyo- bi futbol oynıyan her xemillekette nellik mi var! Buzan bir takım, rakitinden daha | gugbeleilerin çoğü geli prolsiyoneldi. iyi soynadığı halde talisizlik yüzün- banisi den tek sayı ile mağlüp olabilir. Ya- hut hakemin münakaşa götürür bir gümüz bir yazıyı iktibas ediyoruz. Bir ilân: «İyi futbolcülere iş. Mahieu, numara i mükerrer, Saussaies meyda rı, Be» Geçen çarşamba günkü Auto gazete- sinde bu «küçük ilânı» okuyanlar gizli profesyonelliğin ölmemiş olduğunu düşünmüşlerdir. Benim de, utanarak İtiraf edeyim ki, ilk düşünüşüm bu oldu. Klüp idarecileri, belki oynıyanlar di bunları bilirler, Daima kazanmak takımın taraf- tarlarımı çoğalttığı gibi hasılatın da yükseltir. © halde her ovunda yenmek lâzım. Hem de behemâbsl yenmek. Yen- mek için de her çareye başvurmak, fakat neticevi almak. İste favullü ve tekmeli oyunu do- Buran söbspler bunlardır. Acaba bu fena düşünce ve fena usu- lün önüne geçilemez mi? Hüsnü ni- yet, eneriik. tesebbüsler buna mâni olabilir. İste size iki misal: 1 — Ha'kın mazarında favullü ve tekmeli oyunu daima tenkid ederek herkese hakiki centilmen oyunu sev- <İyi fatbolcülere işle. Hemen iş arı- yan... Bir futbolcü hali takınarak Sa- ussales meydanına gittim. Saussales meydanında numara I mür- kerrer, Saint-Gobain cam imalâtha- nesinin işgal ettiği binada: Mühim bir firma, — Mösyö Mahieu tütfeni. — Bir saniye bekleyiniz, şimdi gele- 2 — Klüp idarecilerinin tekmeci ve | tek... favulcü oyuncularla yakından möş- İşte Mösyö Mahicu: gul olarak onları bu huylermdan — İlân üzerime geliyorsunuz değil vazceçirtmek, ai Zikrettiğimiz iki basit misal kötü — Vallahi... Bilhassa 'çok futbol oyunla mücadelenin zor olmadığını oynadım... isbat etmeğe kâfidir. Yeter ki bunları yapmak istiyelim. Adil Girav Not — Pazartesi günkü sayımızda çıkan yazımın baslığı: «Gizli profes- yonellik sporun “lerleesine mânldir» şeklinde iken bir tertip hatası ola- rak bir kelime noksanile; «Profesvo- nelik sporun ilerilemesina manldir» gibi maküş bir mâna almıstır. Okuvucularımdan özür diler, seltirim, — Bu Mihci derecede bir meseledir: Evvelâ iş kabiliyetini anlamak isto- Tiz. Şişe yapabilir müsiniz?, — Zannetmiyorum, fakat uzun se- neler Rio de Janerio'nun Fluminense futbol klübünün birinci takımında açık! oynadım. tırdığı masraf yanıma kâr kaldı, zira Mösyö Mahicu bana şu cevabı verdi: «Zannederim ki, nöşrettiğimiz ilâ- nın mânasını yanlış anlamışsınız: Biz iyi işçi arıyoruz. Bir spor şubemiz ol- duğu için sporcu olan işçileri tercih e- diyoruz, fakat yalnız Tutbol oynamasını bilenleri almıyoruz. Müteessifim efen- dim...» Halbuki ben müteessif değilim: Ben bir gizli profesiyonellik merkezine dü- şeceğimi zannediyordum, aldandığı- mi anladım. Yaptığım ufak kurnuzlıktan dolayı Müsyö Mahieu ile Saint-Gobain firma- sından burada özür dilerim, Bu ufak kurnazlıktarı dolayı müteessif değilim, çünkü bu baha sanat kabiliyetlerini göstermek şartile sporculara yardım edilmek, onlara iş verilmek arzusunu isbat etti, dü- Bu yazı, Fransada gizli profesiyonel- Hikteni nasıl korkulduğunu, nasıl titren- Fakat «içimdeki şeylansın bana yap-| . diğini göstermeğe yarıyan en ufak bir misaldir. Eğer vaziyet bugün Fransa- da böyle ise, birkaç sene evvel hiç de böyle değildi. Spor teşkilâtmın amatör- lüğü mecbur kılması karşısında klüp- | der de, İdareciler de, sporcular da ya- lân söylemek mecburiyetinde kalıyör- Vardı ve sporcuya sanat kabiliyetinden den girenler yeşil taraf addolunurlar. | dolayı deği spordaki kabiliyetinden do- Kirmızı ve yeşil taraflar arasında mu- |tâyı fabrikalarda, ticarethanelerde iş ve- harebe saat tam on dörtte başlıyacak- | riliyordu. tır, Giriş ücreti beş kuruştur.» Öyle Bütün memleketlerde amatörlük - zannediyoruz ki, stad epi iş yapardı. | profesiyonellik vaziyeti budur. Bu Kar, bir taraftan futbol meraklıla- | memleketlerden büyük bir kısmı gizli rını üzerken, diğer taraftan Uludağa | profesiyonellik devrini ve zararlarını gidemiyen ski heveskârlarını memnun! yaşadıktan sonra ( profesiyonelliğin etti, Skiyö yeni başlıyan acemiler şehir | maddi ve manevi zararları altında bo- civarında bu sporu öğrenmeğe çalışı- | calamaktadırlar. ProfesiyonelMiği ideal yorlar, Bunlardan biri bize sık sık düş- | şekline getirebilen avrupada yegâne mekten şikâyet ederek bir çare danıştı. | memleket İngüteredir, Açık profesiyo- Başkalarının da işine yarar diye bu ça- | nelliği kabul etmiş olanlar, şimdi de İn- reyi burada veriyoruz: Yukarıdaki re- | giltereye benzemeğe çalışıyorlar. Gö- simde görüleceği Üzere üçüncü bir ski | Yülüyor ki, bu Iş de, her işte olduğu gi- , bi merhale merheledir, konseyin kararına arzedilecek (Baş tarafı İ inci sabifede) Münaztünfih olan yegâne nokta, H- san meselesidir. Millettaşları Sancak ahalisinin ekseriyetini teşkil etmek- te olan Türkiye, münhasıran türkçe nin resmi lisan olarak tanınmasını istemektedir. Tahmin olunduğuna göre, Milletler cemiyeti konseyinin, içtima devresin- den sonra mütehassıslardan mürek- kep bir komisyon, Sancağın statüko- Sunu ve kanunu esasisini tanzime m6- mahallın tetkikatta bulu- madığını vs bu lüzumun ne desrecede; Fransız heyetinin noktaj nazarına göre, bu, Suriyeli ekseriyetin hoşuna gitmiyecek ve ayni zamanda Milletler cemiyeti de bir ekalliyetin kendi lisa- nını bir erazi Üzerinde kabul ettirme- sini anlıyamıyacaktır. FIRKA GRUPUNDA Meselimiz bugün | Milâno | mülâkatı (Baş tarafı 1 inci sahifede) idamesini tazammı mukavelesinin hitkümlerine türü GE mesine hiç bir söbep bulunyyadığığr mukâveleye iştirik etmekte Azami menfaati vardır. Umumi harbin bittiği zamendaf beri şark sularında İtalyan deniz ticareti çök inkişaf etmiştir. Son $# neler zarfında bir çok defalar, Türk sularında ve hattâ Boğazlarda yan ticaret vapurlarının tonajı İneiik tereninkini geçmistir. İtaiva, sarki Yanın vaziyeti lâkaydenedir. Sanenk meselesi İtsiyanın siyasi ve resimi mahfellerini ancak meselenin beynsk milel bakımdan halli cihetinden alâ kadar eder gibi görünüyor. Büyük harbin ferdasında, mandi ların tevziinden harice bırakılmış olan İtalya, bu sistemin hukuk! safhals- rının inkisaf tarzmı dikkat ve ml? ka ile takip ediyor. Mamafih İtalya bir çok s:nelerdenberi mandaların yeniden tevzli meselesini kurcalamak* tan çekiniyor. Zira bir taraftan | mandater devletlerin endişe ve ma Ankara 26 (Telefon) — Cumhuviyet| Halk partisi Kamutay grupu bugün öğleden sonra Antalya mebusu dok- tor Cemal Tuncazun riyasetinde top- lanmıştır. Hariciye vekili vekili B. Şükrü Sa- racoğlu söz alarak Sancak meselesi hakkında izahat vermiştir. SANCAĞA MUHTARİYET SURİYE MENFAATLARINA AYKIRI MIDIR? Şam 26 (A.A.) — Sancak hakkında- ki Türk - Fransız anlaşmasına dair ©- lan haber siyasi mahfillerde az çok | ihtiyalla karşılanmıştır. Bu mahfiller, Sancağın tamamen muhtar bir hale getirilmesinin Suriye menfaatlerine Yuğuna doğru gitmekte olan bir kolun polis tarafından önü kesilmiş ve teza“ hüratçılar dağıtılmıştır. FRANSIZ GAZETELERİ NE DİYOR? Paris 26 (A.A.) — Anşdolu Jansının hususi muhabiri bildiriyor: Bütün ga- zeteler Cenevrede elde edilen prensip itilâfından dolayı memnuniyet izhar etmektedirler, Gazeteler, varılan neticeden dolayı Delbosu tebrik ve Edeni methüsena eylemektedir. Petit Jourmal: «Proje Ankaranın tasvibine bağlıdır, #adile uğrayabilir» diyor. Le Journal da «Türk teklifi radikal bir hal tarzıdır. Yeni sistemde nazari Suriye vahdeti ile fili bir inksamın telifine çalışılıyor. Himayemiz yerine Cemiyeti akvam kontrolü geliyor. Kı- sucası yeni bir Danzig yaratıyoruz» diyor. 'Umanite ve Eco de Paris güzeteleri de Türikye ile teşriki mesaiye yol açan itilâftan dolayı memnuniyetlerini bil- Republik: Fraastx-Süriye itilâfında ekalliyetlerin ihmal edilmesini tenkit cdiyor. Cenevre müzakerelerine karşı takındığı Kayıtsız vaziyetirden dolayı Sovyetler birliğine çakiyor. ER NUVELİN BİR MAKALESİ Paris 26 (A.A) — Anadolu ajansı. nın hususi muhabiri bildiriyor: Er Nuvel gazetesi dünkü baş yazısında Cenevrede Türk ve Fransız heyetleri arasında yapılmakta olan müzakere- ler münasebetle şunları yazıyor; «Fransanın menfaati Türkiye ile namuskâr bir anlaşmaya varmaktır. Birinci Fransuva, sultanla anlaşmak için papadan izin almadı. Soğuk kanlı ve siyasi olalım, Sancak yüzünden Türk dostluğunu kaybettmeği akli se- lim kabul etmez.» raflarını biliyor, öbür taraftan d& şark işlerinin tedvirine karışmaması yüzünden Arap âleminin bir nebz8 teveccühünü kazasmış bulunuyor. İTALYA - YUGOSLAVYA MÜNASEBATI Roma 26 (A.A) — Alman ajansı bildiriyor: Salâhiyettar omahfeller, İtalya ile Yugoslavya arasında bir &demi tecavüz paklı müzakereleri hak kmdaki o haberlerin doğru olmadığır nı bildirmektedir. Bununla beraber, iki memleket arasındaki imünassbâr tın salâhından bahsedilebileceği bil- dirilmektedir. Sancak Türkleri (Baş tarafı 1 inci sahifede) ginler buna taraftar olmazlar ise pö Talar Kendilerinden cebren alınacak” tr” Haydutlarn Hoçonun riyasetin- de toplanması bu muhitte bulunan mal ve mülk sahiplerini korkutmağa başlamıştır. Halep 26 (Hususi) — Türkiye hu- dudundan Suriyeye geçen Türkler pasaportlu da olsa tevkif ediliyorlar. Bu tazyik sisteminin ihdası bir türlü anlaşılamıyor. “Hama 26 (Hususi) — Kilis kaza- sının 10 kilometre garbinde ve hudu- da dört kilometre mesafede bulü- nan Dersşivan köyüne bir Ermeni ku- mândanın emri altında bir jandar- ma müfrezesi gönderilmiş ve bu Türk köyünde yeni hir karakol açıl- mıştır. Bu karıkol efradı köy halkı- na musallat olmuştur. Kövlülerin başlarındaki şapkalar müsellâh kuvvet” ler tarafından alımmakta ve yırtık yeaktadır. Şapkalarım çıkatımyan- Yar hakkında tazyik devam ediyor. Klod Farer caddesi (Baş tarafı linci srhifede) Klod Farer caddesnin yeni ismi ne olmalıdır? Ankaradan bir karilmiz gönderdi- ği mektupta bu sokağa «Hatay» adı verilmesini teklif ediyor. Bu teklif hakikaten çok muvafıktır. Sahte Türk dostu yerine hakiki Türk diya: nın adını İstanbulun bir sokağına vermek şüphesiz en doğru bir hür ket olur, Dün bir arkadaşımız bu sokağa Nuri Conker adı verilmesini ileri sü- Tüyordu. Memiekete büyük hizmet- ler etmiş olan Nuri Conkerin adını İstanbulun bir sokağına vermek şüp” hesiz pek muvafıktır. Fakat fikrimize ce Klod Farer enddesini Hatay ade desi yapmak daha doğrudur. 4 HO2aalTISS a EHSİBRE EEŞOsMnEu saire ss Mame nssammy ver