Apolon gölünde ördek avı Ördek avı zannedildiği kadar kolay değil, çok tehlike- lidir. Pantalon ıslanmadan evvel ördek vurulmaz derler (Dünkü yazının devamı) Camurcunm rüzgürı arkaya alarak uçtuğu vakit saatte (250) kilometre yaptığı muhakkaktır. Bu dini mini ör— değin bu derece korkunç bir sür'atle gidişini görmek ve endaht temposuna uydurmak belâlı bir iş olmuştu. O gün sabahtan akşama kadar, akşam bekle- mesi de dahil, (84) parça ördek getir- dik. Karaoğlan köylüleri birer aslandır. Küçük cırnığı bütün kuvvetile akan de- relere karşi idare etmek, tehlikeli yol- lardan cımığı devirmeden götürmek her insanın yapacağı Iş değildir. Eğer Grnığın içinde sert bir hareket yapıla- cak olursa, avcının da cırmığı idare edenin de bir banyo alması pek kolay- dır. İşte bu adamlar, gerek cırığı ida- re hususunda, gerek vurduğunuz avları çamur ve batağın içinde, bütün tehli- kelere rağmen gayret ve neşe ile topla- maları hepimizin üzerinde hayret, alâ- ka ve tesir bırakmıştır. Bu insanlarda üşenmek tembellik gir bi hastalıklardan eser yoktur. Bir nok- tadan diğer bir noktaya gidelim mi di- ye sorduğunuz vakit: Peki bayım gide- riz... Orası daha iyidir, derler. Bu arzu ettiğiniz yer, çamur, batak, akan dere herçibâlabat tekrar çıkınaya karar ver- dim. Esasen duyduğum silâh sesleri be- ni yerimde oturtmuyordu. Çizmeleri- mi kurutmak ve kendime gelebilmek için saat üç buçuğa kadar köyde kal- dım. Bundan sonra, Ömer çavuşa 80r- madan. hiç bir suya ayağımı basmıya- cağım? Saat dört buçukta tekrar ayni av sahasında idim. Akşama kadar zor- la on parça ördek daha vurdum. O gün üç akadaş (98) parça ördek getirdik. Ertesi gün için sabah beklemesine de karar verdik. Sabah beklemesi için köy- den saat sabah dörtte hareket etme- miz lâzım geliyordu. Üç gün zarfında buna her vakit karar verdiğimiz halde, bir türlü muvaffak olamıyorduk. Her zamanında da bir mâni çıkıyor, geç ka ıyorduk... Eğer bu sabah beklemele- rini de yapmış olaydık, ördek adetleri üzerinde fazlalık olacağı tabii idi. Bu- nunla beraber, üç gün sarfında alınan netice bizim memleketimiz için çok iyi-| dir, Üçüncü ve son gün hava yıldız ka- rayelden hafif rüzgârla kar atışlırıyor- du. Daha ziyade ümitli olarak çıktığı» mız halde, rüzgârın hafif esmesi ve bir lâhze tevakkuf edeceğim... Ben dalma avcılarımızın bu adetleri bilmelerini ar zu ederim. Hakiki meraklılar için çok istifadeli bulduğum ve «Petter Scotsın batak avcılığı hakkındaki yazdığı salâ- hiyettar eserinden aldığım notları bu- raya aynen yazıyoum. 1886 da Sibirya- da Narinsk'de altı avcı üç günde (266,000) ördek yakalamışlardır. (Bu ördeklerin yavru çıkardığı ve palaz- larını henüz uçurmıya başladığı bir mevsime tesadüf ediyor ki, cidden spor- tif bir şekil değildir. O vakitten sonra buna beynelmilel vaziyet alınıp mâni olunmuştu.) Amerikada profesiyonel bir ördek avcısı, bir günde (700) ördek vurmuştur, 1903 de Amerikada bir avci dört saatte (260) ördek vurmuştur. Gene &yni avcı bir gün iki buçuk sari te (348) fişek atarak (251) ördek vur- muştur. (Ördek avında bu atış fevka- lâdedir.) Amerikada bir profesiyonel avcı, bir mevsimde piyasaya (8000) yeşil ve ter- kir ördeği sevketmiştir. Amerikada 1913-1914 senesi mevsiminde profesi- yonel avcılar piyasaya, (285,000) ördek gün evvelki atıştan, ördeklerin kurnaz- laşması ve yüksekten uçmaları bize ler arasından bir buçuk saatlik yoldur. Avcı cırnığın başında oturur, bütün yorucu işleri gülerek ve zevkle yapan Karaoğlanlıları unutamayız... O akşam beklemesinden sonra, ortalık iyice ka» rarmıştı. Benim yanımda Karaoğlanlı Ömer çavuş vardı. Köye avdet etmek üzere batakta konuşarak yürüyorduk. Bu esnada acı, acı bir kuş bağırdı. Bi- dayette bunun ne olduğunu anlıyama- dım... Bu acı sesi çıkaran, muazzam bir kartal idi. Kartalın feryadı aninda, Ö- mer çavuş da: Eyvah bey... Kış geli- yor.. zorlu kış var, kar yağacak... ded Bu adamcağızın eyvah değişinde, bir felâket haberi almış gibi hali vardı. Ya öyle mi, dedim. Ne yalan söyliyeyim. Ömer çavuşun sözünü ciddi almadım... Fakat o gece kara kış bütün kuvvetile bastırdı. Kar, tipi, rüzgâr bora münile teşrif etti... Sabah kalktığımız vakit, | her taraf bembeyaz, beklediğimiz fır- | tunalı, karlı ördek havası esiyordu. Ba- | taklığını içinde o kamışların o hepsi | &yrı ayrı sesler çıkarıyordu. Ge- ne üç arkadaş, cırnıklara atladık. Yer- lerimize ayrıldık. Saat sekiz buçukta ördeklerin alay alay geçtikleri noktaya geldim. Üç arkadaş aramızdaki mesâ- Yenin bir kilometre kadar uzak olmasi- na rağmen ayni tempo ile endaht edi- şimiz duyuluyordu. Bir saat zarfında 14 ördek aldım. Yerimi değiştirmek icap | ii. Bulunduğum yerden yüz metre ka- | dar daha uzakta mevki âlmak için de- rin zannetmediğim bir sudan geçmek istedim... Suyun yanına geldim, sağ ayağımina suyun ne vaziyette olduğunu kontrol ettim, Baktım, geçebileceğim... Ömer çavuşun, aman bayım, dikkat et... demesine vakit kalmadan.. sol aya- dımı kaldırdığım anda, kendim! göğsüs me kadar buz gibi suyun içinde bul- dum... Kızgın vücudum dondurma kutsu- na girmiş gibi oldu... Sudan zorla çik- tık. Bu vaziyette derhal köye dönmek- ten başka çarem yoktu... Bir saatlik- ten fazla yolumuz vardı... Fakat ya- rım sagat cımığın içinde hareket etme- den gideceğim... İşte bu müddet zar fıhda, birçok fenalıklar geçirdiğim gi- bi, donmak tehlikeleri de baş gösterir gibi oldu. Titremesini iyi bildiğim- den.. bereket versin donmadım... Ka- raya ayağımı basar basmaz, tüfeğimi Ömer çavuşun eline verdim. Karada uzun çizmelerimle bir atlet kesildim. Yüz metre koşucuları gibi batağın için» de, çıkışlar, koşular yaptım. Yuvarlan- dım, kalktim tekrar yuvarlandım... Amma on dakika içinde de ateş gibi ol. «tum... Bu zamansız ve tatsız kaza be- ni saat dokuz buçukta avı saeebur etti, Böyle bir günde üç avcının yapacağı vasatiyi bozmamak gayvetile, epeyce flşek boşa atlırmıştır. O gün de üç arkadaş (92) parça ördek vurduk.. Ertesi gün avdete karar verdiğimiz Karacabeyden Poyrazbahçeye at &- rabaları bir buçuk saatte gidiyorlar. Karacabey ovasında, zehir gibi esen ka- rayelli bir günde; araba ile üç saatlik bir yolculuğun ne demek olduğunu tak- dir edersiniz... Av olsun da ne olursa olsun... Diye karar verdik. Fakat Fuat Şerisi üstadımın ne kabahat ve günahı vardı. O avcılığa henüz heves edip baş- lamıştı. O gün talihin ona ne yaman Oyunlar oynıyacağı kimin hatrı haya line gelirdi... Çulluk avından avdetie; Karacabey ovasında, gece. karanlığın- da arabacılarının beceriksizliği yüzün- den derin bir batağa saplanıyorlar. Araba çamura mıhlanıyor, hayvanları söküp. yürümek mecburiyetinde kalı- yorlar... Biz, Abbas Celâl, bizi misafir eden Cevad Sezer ve ben ön-) deki arabada gidiyorduk. İşin farkında değildik. Bizim arabacının ustalığı tat- lı canımızı kurtarmıştı. Etrafına bak- mak değil, rüzgâın ve soğuğun şiddetin den arabadan burnumuzu bile çıkara- miyordu. Karacabeyde Cevad Sezerin evine sıcak odaya kapağı attık, Aradan zamanlar geçiyor, arkadaşlardan haber yok... Merak ve endişe başladı... Acaba ne oldular?... Başka bir yola sapmış- lardır. Herhalde gelirler... Bunu ma- kamı tesellide biribirimize söyliyorduk. Nihayet saat dokuz buçukta seslerini duyduğumuz vakit derin bir nefes ak İki buçuk saat ovada batak ve çamu- run içinde yürümüşlerdi. Vaziyetlerini görüp te acımamak kabil değildi. Buna rağmen metanetleri zerre kadar bozul- mamıştı. Avcılık bu, böyle şeyler olur... İçim- den de artık Fuat Şemsi bu işten vaz geçmiştir diyordum... Baktım, bir par- ça istirahat ve ısındıktan sonra: Yarın ava nereye gidiyoruz, hazırım demez mi?, Eehhh aşkolsun, Fuat Şemsiyi de bizim gibi akıllılar klübüne bütün mâ- nesile kaydettik. O günün yorgunluğu bul aücılarımızın gıpta edebileceği bir çulluk am... Apolonda yaptığımız ördek ayını oku- yucularıma hikâye ettikten sonra, öt- dek ayı dünya rekorları üzerinde bir sevketmişlerdir. 1919 da (1,804,000), 1920 de (1,180,000) ördeği gene profe- siyonel avcılar Amerika piyasasına sev- kelimişlerdir. Hindistanda (Kennard) isminde bir İngiliz, 1907 de bir günde (509) ördek vurmuştur. Ayni adam dört senede (58,000) ör- dek vurmuştur. Miralay (Maynerza- edilmiştir. AAvupada profesyonelliği resmen kabul etmiyen bazı memleket- mek için bütün dünya bugün müca- dele etmektedir. Fakat neticesiz. ları spordan menfaat görüyorlar, Daha rahat ve serbes yaşıyorlar. Belki profesyoneller kadar veya onlar- Bugün bazı amatör geçinen sporcular profesyonellerden daha çok para alır- lar. Profesyonel olmak ayıp ve menfur değildir. Fakat profesyonellik sporun inkişafına mani olan bir engeldir dan fazla para da alıyorlar. Fakât bir profesyonel mensup ol- duğu teşekküle bir kontrat ile bağlı olduğundan onun İcabatına riayet ve uymak mecburiyetindedir. Geçenlerde sonradan profesyonel olmuş, dünyaca tanınmış bir sporcu- nun amatörlük ve profesyonellik hak- kında söylediği şu cümleler şayanı dik- kat değil midir? gen) Port - Salt civarında senede (600,000) ördek vurulduğunu iddia et- mektedir. Hindistanda Kaşmirde, yedi “avcı bir günde (2000) ördek, (109) kaz vurmuşlardır. Maharaca Bikanir bir günde (401) ördek vurmuştur. Bu zat o avın ilk saatinde (212) ördek almış» ar. Bu remi istatistiklere nazaran, ördek avının en mebzul yeri Amerika ve Hin- distandır. Ben Mısırda bulunduğum vakit, müteaddit ördek avlarına davet olundum. Mısırın ördek avı rekoru da Prens Yusuf Kemaldedir, dört saatte (245) ördek vurmuştur. Ayni gün o av- da bulunan, İngilterenin bugünkü Tür- kiye setiri Sir Percy Loraine de (200) ördek vurduğunu geçen sene Macaris- tan avında bize söylemişti. Bizim burada avladığımız ördek cins- lerinin birçoğu Mısırda da mevcuttur. Fakat o değil... Yani sıcak mevsimde ördek ağırlaşıyor. Buradaki süratile u- çamıyor. Alış tarzı bizde daha zor, da» ha enteresandır. Ben kendi hesabıma, burada (30) ördek vurmayı oranın (100) ördeğine tercih ederim. Bilmem avcı karilerim ayni fikirde mi?... Sait Salâhaddin Cihanoğlu Dünkü Kros müsabakası İstanbul atletizm ajarlığı tarafın dan tertip edilen üçüncü Kros müsa- bakası havanın çok bozuk ve karlı ol- masına rağmen dün Veliefendide ya» pıldı, İki kategori üzerine yapılan bu koşuya otuz beşe yakın atlet iştirâk etmiştir. 3000 metre üzerinde yapılan kö- gükler kategorisine 24 kişi iştirik et- Balıkesirde bir maç Balıkesir (Akşam) — General Av Hikmet stadında Güç - Birlik takımları arasında Adana felâketzedeledi menfa- atine bir maç yapılmıştır. Neticede her iki takım bir bire berabere kalmışlar. dr, 23,5 lira hasılât temin edilmiş ve Adana Kızılayına gönderilmiştir, — Ben amatör iken idareciler fırıl, fırıl etrafımda dönerlerdi, onlara her istediğimi kabul ettirmekte güçlük çekmezdim. O zaman seyahatlarimi birinci si- nıf tren ve vapurla yapar, en lüks otel- lerde kalırdım. İşlerimi serbes görür, param kal- madığı zaman idarecilere balta olur. dum. Bir eğlenceye gitmek için bir hastalık bahane ederek maçları atla- tardım. İyi oyuncu olduğum için ida- recilere (o bu çekilmez nazlarımı ka- bul ettirirdim. Velhasıl idarecilere ben hükme- derdim. Onlar bana değil. Şimdi res- men profesyonel oldum. Ayda elime geçen para bellidir. İdarecilerin elin- de imzaladığım bir kontrat var ki beni her dakikada düşündürür. Ama- tör olduğum zamanlarda olduğu gi- bi eğlencelere sık sık gidemiyorum. Daima formda olmağa ve her zaman maçlara devam mecbulyetindeyim. İdareciler şimdi bana hâkim. Nerede canım amatörlük!... Bugünkü amatörlüğün Iç yüzünü iyi tasvir eden bu sözlere ne demeli? 'Profesyonelliği kabul elmiyen mem- leketlerde gizli profesyonellerin ih- das ettikleri bu zorluklarla mücade- le eden idareciler hep mağlüp olmuş” lardı, Bugün bir amabörü disiplin alt na alacak kuvvetli idareciler kalma mıştır. Bu hal zamanın doğurduğu .| bir neticedir. Bugün klüplerde menfaat görme © den spor yapan gençler çok seyrekleğ- miştir. Dünyanı saran bu halin son sene lerde bizim klüplere de sirayet ettiğine şahid oluyoruz. Bu bir spor buhranını andırır. Ek seri memleketler bu buhrandan pro fesyonelliği kabul ederek kurtulmuş” Yardır. Çünkü spor buhranı, spor disipli- ni, sporun kalitesini bozan müthiş bir hastalıktır. Spor buhranınm alâmetleri neler- dir? Oyuncuların menfaat mukabili sık sık klüp değiştirmeleri İdarede disiplin ve otorite gevşek- Biği. Spor teşekküllerinin mütereddid Y& neticesiz kararları. Anlıyan, anlamıyan, bilen, bilmi- yenin spor işlerine karışması, bahisleinin ortaya atılması. Şimdi bu tahmini ileri sürdüğü- muz bu sebepleri göz önünde tuta rak bizim de sporda bir buhran g& çirip geçirmediğimizi anlamak kolay olur. Eğer bizde spor buhranı yok ise spot işlerimizin normsl bir yol takip et- tiğine inanmalıyız. Lâkin kanaatimizin, düşüncemizin sonu bizde spor buhranı olduğuna va rıyorsa onun İzealesi çarelerini arg- malıyız. Çare ararken bizden evvel bu yol- lardan geçen, bu devreleri atlatan memleketlerin takip ettikleri yolu tut malıyız. Eğer bunu yaparsak son zamanlar- da dedikodulara sebep olan profes- yonellik davası kendiliğinden halle- dilmiş olur. Adil Giray Iddialı bir boks maçı Galatasaray boks şubesi tarafın- dan dün akşam klüp salonunda iddiali bir boks maçı tertip edilmiş ve eski atletlerden Haldunle Kemali karşılaş- muşlardır, Dört ravunt üezrine tertip edilen bu iddialı karşılaşmanın ilk devrele- rinde Haldun hâkim döğüşmüş ise de son devrelerde Kemali ( falkiyeti ala- rak hasmına sayı hesabile gelip gel miştir. İzmir (Akşam) — İzmir gençleri #- | ler. Mikropsuz, tertemiz bir havada Tasında kayak sporlarına karşı büyük | çok güzel eğlendiler, bir alâka başlamıştır. Bir hâfta evvel