ei HLEEETTETTERREN REŞSRE E Sa? ei R SRRRBÜZy ÜEkBERLİİR E $ GİRTLA kürİETE BESE iii 15 Kânunusani 1937 Kanser bulaşır mı? Profesör operatör Cemil Profesörlerle başbaşa... “Ruhu elma, armut gibi teraziye , dim;. O halde böbrekler, idrar yolu Yurup tartmak mümkün değildir..,, Büyük bir âlim diyor ki: “Karaciğerin safra ifraz etmesi gibi beyin de ruh ifraz eder,, Profesör Nrettin Münşinin son za» Manlarda âlimler tarafından insan Fuhu üzerinde yapılan tecrübelere da» İr beyanatı fikir hayatımızda büyük bir alâka uyandırdı. Bilhassa ruhun Patates, soğan, elma, armut gibi te- Maziye vurulup tartılması meselesi... * Acaba hâkikaten «ruh> denilen şey târtilabilir mi?.. Yoksa ruh meselele- Yile meşgul olmak için dünyanın bir- çok yerlerinde açılan metafizik lâbo- Tatuarlarındaki beynelmilel meşhur ye boş yere mi kafa patlatıyor- Acaba ruh doktorları bu mesele hakkında ne diyorlar?.. Ruh hakkın- da, ruh hastalıkları, ruh meseleleri- De dair cilt cilt yazı yazan, bu mevzu hakkında büyük bir eseri de daha he MÜZ yeni çıkan profesör Fhrettin Ke- rimi buldum: — Üstadım, ruh meseleleri hakkin a Sön zamanlarda âlimlerin yaptık» Yari tecrübelere ne dersiniz?. ye. Ruh meselesi insanları çok ©8- İ zamandanberi işgal eden bir dü- ,Şüncedir. Hazreti İsadan, hazreti Mus $idan evvel bile insanlar ruhun ayrı Bİ varlık olduğunu düşünmüşlerdir. ün da sebebi şudur: İnsanlar ha- Yatı çok severler. Ölmeğe, yokolmağa Miçbir zaman tahammül edememiş- Yerdir. Öldükten sonra yaşamak hül- Yasını kabul etmek için ruhun ceset- ten ayrı bir hava, bir rüzgür olduğu- MU kabul etmişlerdir. Bu, onlar için Mühim bir teselli olmuştur. Hattâ dikkat ederseniz bütün dil- lerde «ruh» mânasına gelen kelimeler SYni zamanda rüzgür, hava mânası- MI da iade eder. Sonra birçok filozoflar, #ikir adam- bu insanların asırlardanberi için» den Çıkamadıkları mevzu ile uğraş- Mişlardir.. Dekart, Spinoza, Spenser bu mesele ile uzun boylu meşgul ol- muslardır. “ owBu mesele hakkında ilim adamla” tile filozoflar arasında daim! bir mü- Mâkaşa vardır. Ruh meselesinde ilim adamlarile filozoflar katiyen biribir- le anlaşamazlar. Filozoflar derler ki — İlim bir yere kadar gelir, ora” | a dayanır kalır, İlmin halledeme- birçok dâvalar vardır. Bu ilmin —hârleindö kalanları felsef3 halleder. ” Müfyt ilimciler de buna mukabil si Şü'cevabı verirler: © — Felsefe cehalettir. Hatiâ en son fikir adamlarından Börtson bile «Ruhi hadiselerle maddi leri karıştırmayınız» demiştir. RUH NEDİR? Simdi gelelim asıl ruh mestlesi- DE. Ruh nedir? İnsan ruhu nedir?. Müfrit iimcilerden Kabanes şöyle — İnsan vücudunun birçok ifraza- İl vardır. Karaciğer nasıl 'safra ifraz *diyorsa beyin de eruh» dediğimiz ş€- Yİ İfraz eder... Yani ruh beynin ifrazar — Pek maddi bir benzetme üste- Mami idrar ifraz ediyorsa, mesamat Dasıl ter ifraz ediyorsa beyin de in- “San ruhunu ifraz ediyor, demek... Bİr de yanında «ince kadın rü- Mux tabirini düşününüz... — .Evet, Kabanes böyle söylüyor. Avrüpanın en meşhur cerrah» olân profesör Bir, sonra Şari Rişe insanda ruhi hadi- fevkinde bir takım kuvvetler iddia ediyorlar, Ve bunu Hi i değildir. Bunlara nazardn his z YOR r | Pr. Fahrettin Kerim henüz bilmiyoruz. Sonra insandaki bütün ruhi hadiselerin hepsi şimdiye kadar bildiğimiz gibi dimağa bağlı değildir. Dimağdan ayn, henüz sır halinde meçhul bir his merkezi var- dır. İşte onlâr bunu bulmağa çalışı- yorlar. RUH TARTILABİLİR Mİ? — Fakat üstadım. ruhu tartıyor- larmış.. Avrupada büyük tecrübeler yapılmış... Ve hattâ insan ruhunun 60 gram ağırlığında olduğu da tesbit, edilmiş... — Böyle bir şey mevzuubahs- ola- maz... Ruh mevcut olsa bile elma, ar- mut gibi teraziye vurulup tartılamaz... — Yerini tesbit için uğraşıyorlar- mış. — O da olamaz. ruhun yeri tesbit edilemez... — Peki siz, ruh doktorları ruh de- nilen şeyi nasıl telâkki edersiniz? — Biz «akıl » ruh... Dimaği vazife- ler ve uzviyetin işlemesi ruhi hadise- leri doğurur.» der, işin içinden çi- karız. Ben kendi hesabıma müsbet im kafasile bunları mülâhaza ede- rim, Fakat muhakkak ki bugün bil- mediğimiz birçok. hadiseler vardır. Meselâ görme hadisesi... Şimdilik bu hadisenin şu kadarını biliyoruz: Gördüğümüz cismin hayali gözün «şebeke> tabakasına kadar geliyor, orada irtisam ediyor. Fakat bunun bir de dimağa gidişi vardır. Hayal o- raya nasıl gidiyor?.. Orada nasıl irti. sam ediyor?.. Sonra İnsanda tahay- yül denilen şi Mestjâ ben sizi ta- lerimiz : rilemiş Adanada son su hücumunda harab olan mahallelerin yeniden inşası için büyük bir faaliyetle çalışılmaktadır. Önü- duyan beş âzamızdan baska bir uz. | müzdeki yaz iki güzel mahalle vücude getirilecek, muhtelif yerlere yerleştirilen eyiâbzedeler bu mahallelerde iskân o Yümuz. daha vardır. Pakat biz bumu | edileceklerdir Reşmimizda Adanada Taşköprü ve Beybanın onşkun bir mürette akışını seyredenler görünüyor. nıyorum.. sizi görmeden, düşünerek hayalinizi gözümün önüne getirebili- yorum.. bütün bunlar nedir?. Göz hafızası diyoruz, içinden çıkıyoruz. Fakat bunlar zamanla müsbet bir şe- kilde belki halledilecektir. TELEPATİ VARDIR — Ya telepati meselesi?.. Genç profesör düşünmeden cevap verdi: — Bakınız bunu ilimle de izah ede- biliriz. En kuvvetli bir enerji kaynağı olan insan beyni en mükemmel bir radyo makinesidir. Verici ve alıcı ka- biliyeti haizdir. Buradan verdiğiniz beyin dalgasını ta uzaktan bir beyin neden almasın?. — O halde beyin vasıtasile radyo dalgaları ve bir takım haberler ala- rak insan biraz sonra kendisine gele- cek bir felâketi, bir saadeti anlıyabi- Xir... Bundan hissi kablelvukuu da kabul etmek icap etmez mi? HİSSİ KABLELVUKU VAR MI? — Hissi kablelvukuu, yani altıncı his denilen şeyi ilim de kabul eden ve hayatta vardır. Ancak hissi kablel- vuku insanda «tahteşşuur> denilen hayatın kuvvetli olmasıdır. Tahteşşu- urunuz ne derece kuvvetli ise hissi kablelvukuunuz da © derece kuvvetli | olur... Ruh doktorları insan denilen var- Tığın İçini, dışını bilen âlim demektir. Bundan birkaç gün evvel profesör ge- neral Tevfik Sağlam bana: «Genç kâlmak istiyorsunüz... Öyle ise bol bol gülünüz.> demişti. Ruh âlimi genç profesöre sordum: — Siz insan ruhunun doktorusu-” nuz... Bunun için soruyorum. bol bol gülmek için ne yapmalı? Gülme- nin genç kalmak hususunda tesirleri çok mudur? NASIL GÜLMELİ? — Tasavvur edemiyeceğiniz kadar... Meşhur filozof Kant gülmek .ve neşe- ye dair kocaman bir eser. yazmıştır. Bol bol gülebilmek için de dalma ken- dinize telkin ediniz: Hayat güzeldir. hayat neşelidir.. Hayat gül pembe- dir.. Hayat ümit vericidir. Emin olu- nuz hayatta telkin kadar büyük şey yoktur. Telkinle en meşesiz adâmi neşeli yapabilirsiniz... Amma buna mukabil bütün uzviyetin de sıhhata olmasına itina şarttır.. Karaciğeriniz, barsak- larınız, mideniz, ciğerleriniz, Asabı- mız sıhhatte olursa O zaman neşeniz de hakiki olur. H.F. 5 » Adanada yeni iki mahalle kuruluyor yeni bir kitap neşretti Bu kitapta kanserin bulaşicı bir hastalık olduğunu izah ediyor Kanserin bulaşıcı bir hastalık duğunu senelerdenberi müdafaa eden profesör operatör Cemil bu hastalık üzerinde 45 senedenberi yaptığı ted- Kikleri küçük bir kitapta toplamış «Kanser bulaşır mı?» ismi altında neşretmiştir. Operatör Cemil kendi araştırmaları ve son zamanlarda Amerika ve Av- rTupadaki tanınmış kanser mütehas- sısları tarafından hayvanlar üzerinde yapılan tecrübelerin müsbet netice- ler vermesine dayanarak bu vahim hastalığın irsi bir illet olmayıp kan- serlilerden çıkan henüz mahiyetini bilmediğimiz hustsi bir âmilin dışa- rıdan vücude girmesile husule geldiği, yani bulaşıcı bir hastalık olduğu ka- naatini bu küçük kitabında şahsi mü- şahedeler ve ilmi esaslarla isbat ediyor. Kitap kanserin irsi bir hastalık ol- duğu fikrini müdafan edenlere kati bir cevap teşkil etmektedir. Profesör Cemil kitabının ilk kısmın- da kanserin sebebini, mahiyetini ve bu hastalığın mikrobik bir maraz olduğunu isbat eden müşahedelerini anlanttıktan sonra hastalığın seyrini izaha NK Kanserin henüz mikrobu veya pa- razidi bulunamaması esasına daya narak kanserin bulaşıcı bir hastalık olmadığı neticesine varmanın tamâ- men yanlış olduğunu kaydeden pro- fesör âdi nezle, kızamık, kuduz ve di- ger bir çok bulaşıcı, fakat mikriplari bulunmamış hastalıklar mevcut oldu- ğunu hatırlatmaktadır. Bizzat kendisi tarafından tedavi &di- len yüz elli hastadan on yedisinin kanserlilerle pek sıkı temas neticesin- de bu hastalığa yakalandıklarını tes- bit etmiştir. Bunlardan altısı karı ko- ca, yödisi kardeş, dördü kansörliler- le birlikte yaşümış oldukları için kan- sere yakalanmışlardır. KANSER NEDEN OLUYOR? Profesör Cemil kitabında bütün mu- arızlarına karşi “son söz olarak hülâ- saten şunları söylemektedir: mey» dana çıkan, sonra vücude yayılan bir urdan başka bir şey olmamasından, İbu urun vücudümüze hariçten girmeme- sinden, ve bütün araşlırmalara rağ- men hâlâ mikrobunun bulunamama» sından dolayı asla bulaşır bir hasti- hık olmuyacağı fikindedirler, Urlar arasında vücudümüze hariç- ten girenleri ve bulaşır olanları yok mudur? Bazı urların bulaşır olduk- ları kanser mütehassıslarının araştır- maları sonunda tahakkuk etmedi mi? Zarar veriiyen urlar bulaşıyor da zarar veren üriarn da bulaşabileceği- ni kabul etmemek doğru mudur? Mikrop bâhsihe gelince filhakika kansere mahsus bir mikrop buluna- madı. Fakat bügün mikroskopların ve teknik vasıtaların noksanlığından dolayı bir çök hastalıkların mikropla- rını bulamamakia olduğumuz mu- hakkatır. Fakst bu eksiklikler de ta- Kanserin sirayetini anlamak husu- sunda yalniz mikrubu ileri sürerek kliniği ihmal etmemeli, mikrobun keşfinden &vvel”yalnız hastalar Üze- rinde yapılan afaştırmalarla bir çok miktoplaın mesul âmilin #ökulmasile husule gel- diğini ve sari bi illet olduğunu ka- bul etmektöyimi> KANSER NASIL BAŞLAR? Profesör Cetililin kitabından hâlk için pek istifadeli olan şu bahsi nak- lediyorüz: «Yüz, dudak'ye dilde kanser bir s)- vilce 've bir sıyrıntı şeklinde başlar. Siyati eya beyaz benler var- sa kabarır, biriz da acır. Rengi de gişir, kaşınır, Afasıra kanar, kalınla- şir. Bırakılıfsa ben veya sivilce büyür ve yara peyda ölur, ağrılar ziyadele- şir. Bunlardan bâğka kanser vücüdun muhtelif yerlerinde de yalnız bir şiş- lik, katılık surötinde başlar. Hasta- hık ileri giderse ağrılar zuhur eder. nında ağrılat duyar, yavaş yavaş za- yıflar, iştahası kesilir, rengi sararır- sa yukardan aşağıdan, idrardan kan gelmesini Ve Karnında şiş ve katılık zuhurunu beklömeden derhal hekime koşmalıdır.» Profesör Cemil kitabında #kanse- gap um