135 bin küsur lira Bu rakam, Paris -sergisin sergisinin spor hareketlerine tahsis ettiği parayı göstermektedir Paris beynelmilel sergisinin resmen açılacağı mayıs ayı yaklaşmaktadır. Bu münasebetle Parisin spor gazetele- rinden biri, serginin spor bürosu şefi 'M. Pierre Bardel ile Spor bürosu şefi, serginin sporla alâ- 20,000, Bul oyunu 35,000, tenis 10,000 pom oyunu 500, yürüyüş 3,090, Lon- pom oyunu 10,000, futbol 10,000, le kadar işleri hakkında şu igahatı ver- |goli 5,000, ragbi 60,000, Sikloturizm 2000 miştir: «Sergi münssebetile büyük klâsik ve- ya fevkalâde spor hareketleri tertip et- mek istiyen federasyonlar pek çoktur. Pariste yapılacak klâsik müsabakalar arasında amatör güreş dünya şampi- yonasını, eskrim, gülle ve hslter dünya şarpiyonalarını, basketbol ve kürek Avrupa şampiyonalarını sayabiliriz. müsabakalar yapacaklardır. «Avrupa- nın seçilmiş atletleri» ile dAmerikanın seçilmiş atletleri» arasındaki atletizm müsabkaları ve beşnelmilei ünivorsite- ler oyun'arı serginin en büyük spor te- zahüratı olacaktır. 35000 kişinin işti- Takile büyük jimnastik bayramları ya- pilacaktır TAHSİSAT VE MÜKAFATLAR «Bu spor hareketlerinde açıkları veya mükâlatları karşılamak üzere iki mil- yon frarnktan fazla tahsisat ayrılmış- tar. Bu parayı şu suretle taksim ediyo- Yüz: | > | İ Eskrim 45,000, gülle ve halter 56:000, jimnastik ve beden hareketleri 025,000, bisiklet 20,000, amatör boks 20,000, pto- fesyonel boks 5,000, yüzme 25,000, ama- tör güreş 60,000, motosiklet 10,000, ok atışı 2,000, etletizm 120,000, Ping-pong 1,000, Bağır - dilsizler & federasyonu | YİRMİ YEDİ KONGRE «Yukarıda söylenilen rakkamlar ka- ti şekillerini almamışlardır ve değişmek âhtimalleri vardır. Bu rakkamlar sergi- nin propaganda direktörlüğü ile spor bürosü şefinin ve spor müsteşarının müşterek tasviplerinden sonra katileşe- cektir. Sayılan spor hareketlerine ilâve edil. mesi lâzım gelen başka şeyler de var- dır. Bunlar da dört gün müddetle Pa- Triste toplanacak olan yüz bin çocuğun muhtelif nümayişleri ve Grand Palâis- de yapılacak an beş kadar mühtelif spor eğlence ve müsabaka ve'eğlence- ler arasında serbes güreş müsabakası, bir tanesi dünya şampiyonası olmak üzere muhtelif boks maçları, bisiklet dünya şampiyonası, Amerika ve; Kanadadan gelecek hakiki kovboy'lar arasında at cambazlığı müsabaka'rı, bir sipahi alayının seçme efradı arasm- da birinciliki gösterişler, Ladomögue'in iştirâkile büyük bir koşu, boğa ve inek yarışları vardır. Gene sergi vesilesile Pariste milli ve beynelmilel yirmi yedi tane spor kon- gresl yapılacaktır.» Gochet'nin dikkate değer yazısı Bu meşhur tenisçi, Vines'ın Perry'ye mağlübiyetini neye atfediyor ? İskenderiyede turnede olan meşhur tenisçi Cochet, geçenlerde bu sütunlarda tafsilâtını verdiğimiz Vines-Perry maçı hakkındaki düşüncelerini bir makalede tebarüz ettirmiştir. Bu dikkate değer yazıyı iktibas ediyoruz. Bütün tenis dünyasında, 6 son kâ- nun tarihi sabırsızlık ve merakla bek- leniyordu. Vines ile Perry arasındaki bu ilk maç, Vines profesiyonel şampiyon ve Perry amatör şampiyon oldukları İçin, aşağı yukarı dünyanın birinci te- isçisini göstersesk mahiyette idi, Her larafta mütaleğlar almış yürü- müştü ve herkes muayyen br katiyetle maç neticesini göstererek iki rakipten birisini tutuyordu. Eminim ki, dolar- dar memleketinde tutulan bahisler o muazzam gecenin hasılatına yaklaş- müş olmalıdır. Herkesin Vinesin galebesine inandığı- nı söylemekle büyük bir iddiada bu- Tunmuş olmam. Kendi hesabıma itiraf ederim ki, ben Vinesin kazanacağına Kaniydim. Niçin kaniydim: Sadece her ikisine karşı da oynamış olduğum için Vinesin vuruşlarını Perry'ninkilere kı- yasen daha yüksek evsafta buluyor- dum; bilhassa bu son mevsimde -ve he- le Pariste- Perry manen biraz yorgun olduğu ve hususile süratinin szaldığı hissini vermişti. Fransa şampiyonasın- daki-mağlübiyeti bunun bir delilidir, Perry'yi profesiyonel şampiyondan daha az kuvvetli telâkki ettiğime gö- Te bügün kendisine beslediğim hayran- Jığın da o derecede büyük olması tabi- idir: Bu galibiyetile Lacoste, Tilden ve Vines'ler sınıfına girmeğe lâyık oldu- ğunu isbat etti. Şüphesiz dostum Perry'yi vasat bir oyuncu olarak saymamışımdır, fakat eğer daha evvelki güne kadar kendisi- ni birinci sınıf oyuncuların biraz aşa- gısına koymuş olduğumu söylersem ba- na gücenmesin. Böyle telâkki etmekli- ğim'de pek tabil idi, çünkü o kendisini gösterdiği zaman birinci sinif tenisçiler ortadan çekilmişlerdi. Şimdi kani ola» biliriz ki, onlar çekilmemiş de olsalar» dı Perry gene kendisini bu kadar iyi gösterirdi. Amrikada yapılan bu büyük maçta bulunmadığım için bir fikir edinmek benim için kolay değildir, ve maçın ne olabildiği hakkında bir fikir vermek de daha güçtür. Bununla beraber, her ne suretle olursa olsun İngilizin galibi- yetini küçültmek istemiyerek -ve Ame- rikalının mağlübiyetini de mazur gös- termek istemiyerek- kaydetmeliyim ki, Vines dünyanın birinci tenisçisi sıfa- tile şüphesiz olan prestijini fazla dü- şünmüş, bu da kendsine olan mutad emniyetin bir kısmını ortadan kaldır- müş olmalıdır. Tenis oyuncuları bu emniyetteki To- lün ehemmiyetini takdir edecek vazi- yetledirler; topa sürat veren 6 emni- yettir, sizi ümidsiz vaziyetlerden çıke- ran o emniyettir, kendi ayarınızda bir hasım ile mücadele ettiğiniz zaman te- Trazinin kefesini sizin tarafa meyletti- zen her halde © emniyettir. 1927 senesinde Fransız takımının «Davis kupasısnı bize getirmesini te- min eden meşhur maçı tevazule hatır- lamağa cesaret edeceğim. Her iki takımın ikişer galibiyetle sa- yıları müsavi olduğu bir sırada ben bes şini ve son maçı Bil Jöhston İle ya- pacaktım. Kuvvei maneviyem son dere ce yüksekti, Hasmım bedenen ve ma“ nen yarı yarıya düşük bir vaziyette İdi. Maçın neticesi evvelden alınmış demekti: O gün benim maçı kaybet: mekliğim için ayağımı kırmaklığım I4 zımdı. Bu satırları bir temenni ile bitirece- gim: Perry'yi yakın bir zamanda Kort”. de karşımda bulmak temennisi, Ümid ederim Kİ, Perry yakındaki Fransa şam. piyona maçlarımızda ve hattâ tera | şampiyona maçlarında talihini | OLMUŞ VAKALAR: Lisanstaki resim şişmanlık zamanının! Ara sıra bu sütunlarda mıntaka ko- ridorlarında, klüplerin içinde ve dışığ- da dünen işlerden, Klüp idarecileririn biribirlerini atlatmalarından, herkesi hayrete düşürecek vakalardan birer ha- tıra olarak, bahsedeceğiz. Spor slemi- mizde öyle vakalar olmuştur ki, bu işin içinde senelerce yöğurulmuş idâreciler bile, zamanım spor bilginlerinin bir ara- ya gelerek ve ince teferrüntına kadar düşünerek orengâ renk nizamnameye rağınen işin içinden çıka- mamasına, hayretten dona kalmışlar- dir. Şunlardan bir tanesini bugün bu sütunlara geçirelim. Bundan dört beş sene evvel gençler şampiyonasında iki takım karşılaşma- sında maçtan önce lisanslar tedkik edi- liyor. Fakat hakem bu tedkiki oyun- cuları tesbit etmek suretile yapmıyor. Takımlar sonradan sahaya çıkıyor. klüp idarecisinin karşı takım oyuncula- rından birisinin yüzünü kapıyarak sa- haya çıkması nazarı dikkatini celbedi- yor ve lisanssız bir oyuncu olduğu dü- şüncesile hakemden oyuncuların li- sanslarla tesbit etmesini istiyor ve öy- lece yapılıyor. Neticede bir oyuncu- nun lisanstaki fotoğrafla hiç münase- beti olmadığı meydana çıkıyor. Hake- min «bu oyuncu nerede?» sualine kar- da oyuncunun o olup olmadığı araştı- | rilıyor. Çıkan netice gene o ölmadiğı | merkezindedir. İ İş mıntaka merkezine aksediyor: Fa- kat müteriz Klüp idarecisi de boş'dur- | müyor. Asıl lisens sahibini arıyor bulu yor ve'mektebini, oturduğu yeri tesbit ediyor. İş görüşülecek. Sahmdeki çocuk elin- de bir.nüfus tezkeresi olduğu halde, mıntaka merkezine getirilyor, Ne olur ne olmaz düşüncesite çocuğun haberi olmadan sahada fotoğrafı da aldıni- mıştır. Bu işi yapan klüp gene israr edi- yor. Nüfus tezkeresi de fotoğrafsız. Fa- kat isimler ayni, yalnız bir noktayı dü- şünmemişler: Çocuğa nüfus tezkeresin-| dek! ana ismi iyice öğretilmemiş. Soru! Tunca zavallı çocuk şaşkınlıkla asıl an- nesinin İsmini söylemez mi? O dakikaya Kadar hiç sesini çıkarmı- yan muteriz idareci, lisans sahibinin hüviyetini tesbit ettiğinide bildiriyor ve işmeydana çıkıyor. Takımın hükmen mağlübiyetine, klübün de altı ay selbi hukuk cezasına karar veriliyor. İdareci Istanbul Kros şampiyonası üçüncü müsabakası İstanbul atletizm ajanlığından: 1 — İstanbul Kros'şampiyonasının fiçüncü müsabakası 24/1/7937 pazar gü- nü Veliefendi sahasında yapılacaktır. 2 — 3000 ve 5000 metre olan bu mü- sabakslara klüpler üçer kişi olmak ü- zere İstedikleri kadar tükımlarla işti- rak edebileceklerdir. 3 — Müsabaka yapacak atletler pa- zar sabahı Sirkeciden 8/5 de hareket edecek hususi otobüslerle yarış yerine gölürüleceklerdir. 4 -— 3000 metre 10,15 de 5000 metre 11 de başlıyacaktır. 5 — Müsabakaya iştirak edecek kip ler 22 kânunusani cuma akşamma ka: dar listeleri mıntaka atletizm ajanlığı- na vermiş olmalıdırlar. nn uman mekte tereddüd etmez. Ve eğer râketle- | rimizi karşılaştırmak nasip olursa, o gün, bundan on sene evvel Forest Hi'- 1s'de Bill Tilden'i ilk defa yendiğim gün duyduğum sevince lâyik mesleğimin mukaddes bir günü olacaktır, İİ SARAY ve BABIÂLİNİN iç Yüzü I Yazan: SÜLEYMAN “KÂNİ İRTEM — Tercüme iktibas hakkımahfuzdü Tefrika No. 816 Müfettiş, herife “Çıkınız,, emrini verdi, bana da “Memurlar daima böyle tezvirlere maruz kalırlar,, “dedi Bulgarlar hükümet memurları ta- rafından haklarmda ittihaz olunan tedbirlerde çok defa Rumların ve Rum patrikhanesinin parmağını, tah- Tiklerini görürler. Bu meyelânı G, Bojan tarafından 1905 de Pariste fransızca 'neşrolunup bu son senelerde elime geçmiş olan (Bulgarlar ve Patrikhane) eserinde de gördüm. G. Bojan Kerasim efendi hakkında şamları toplanıp ihtiyar Kerasim dığı gün ve sastlerde görürdüm. Bu noktayı Makedonya ahvali hakkında i neşriyatta bulunsn Bulgar muharrir- Yerin komite ve ihtilâl işlerini çok de- Umumi müfettiş Üsküpten dersen Ustrumca İle hemhudut Radovişleye gelmişti. Beni de oraya; çağırdı. Ben- den metropolit hakkındaki muamele» 'ye dair şifahen de izahat aldı. — Büna nasıl cüret ettiniz? Diye yarım bir tevbihte daha bu- Jundu. Sonra: — Ustrumcada ihtilâl çıkmaması- na sebep nedir? Sualini *rad etti. İttihaz ettiğimiz tedbirleri anlattım, — O günlerde metropolidin evinde kapalı ve htilâttan memnu bulunma- sı. Bu hususta pek mühim bir âmil olmuştur, Cümlesini de ilâve ettim. Müfettiş buna bir cevap vermedi. Başka bir mesele açtı: — Kazanız dahilinde müslümanla- rın serbest olarak silâh taşımalarına müsaade ediyormuşsunuz. Arnavut- Tar kafile halinde ve müsellâh olarak kazanızda dolaşıyormuş! Ben —'Türk köyleri halkı Ustrum- ca kasabasma kadar silâhlarile geli- yorlar. Kasaba kenarındaki evlerde silâhlarını bırakıyorlar. Buna müsa- id davranıyorum. Çünkü evvelce Bul- gar Köyleri arasından geçen müslü- maylarm öldürülüp naışları nam ve nişanları belli olmıyacak surette or tadan kaybedilmek gibi vakalar geç- miştir, Ustrumca Serez taraflarından memleketlerine dönen Amavutların yolları üstünde İse de bünlar hakkın: daki ihbar yalandır. Müfettiş paşa Radovişte idare mec- lisi azasından bir Bülgarı çağırttı. Beni işaret ederek: - Ustrumca kaymakamıdır.' Şikâ- yetinizi söyleyin! Dedi. Bu efendi de; — Beş ay kadar evvel Ustrumei pazarından Radovişteyo dönüyordum Yolda bir çok silâhh Arnavutlar etrö” fımı gldılar, Beni dövdüler, böğladi tar soydular! Dedi. Müfettiş yüzüme baktı Ben — Radorişteye muvasalatında kendi kazası zabıtasına, kaymakamı: ns bu tecavüzden haber vermiş mi? Azaefendi — Hayır! O kadar utan” dım, ki o zaman bu meseleden kar ma bile bahsetmedim! Artık dayanamadım: — Bu utanılacak bir iş değildi. Def” hal hükümete haber vermeli idi. Fa- kat bu efendi beş ay evvel karısına bile söylemekten utandığı bövle bir meseleden şimdi huzuru âÂlinizde bah“ seylemekten utanmıvor! dedim, Ya tancılığı anlıyan müfettiş herife: — Çılamızl Emrini verdi. Bana da: — Memurlar daima böyle tezvir- iere maruz kalırlar! Tesellisinde bulundu. Ben — Evet efendim! Memurlar- 'dan'şikâyet serbesttir. Yalnız şikâvete lerinde haksız çıkanlar mukabilinde bir ceza görseler böyle tezvirlere pek mevdan kalmazdı. Diyerek bu müzevirin kaza idare meclisi azalığından azli lüzumunu imâ ettim. Bu kadar ileri gitmek fikrinde olmıyan müfettişin bu müfaleamf canı sıkıldı. Tam bu sırada bulunduğumuz evin avlusunda büyük bir patırdı oldu. Pencereden baktım. Bulgarlar âdeta ölüm halinde görünen bir Bulgari getiriyorlardı. Müfettişir. emrile has- ta Bulgar sofaya çıkarıldı. Bulgarlar hastanın Ustrumca ta- rafından müfrezesile Radovişte cihe- tine gecen bir zabit tarafından bu ha le getirildiğini iddia ettiler. Hasta Radoviste belediye ve askeri tabipleri tarafından muayene edildi; vücudünde bir arıza görülmedi. Za- bit müfettiş huzuruna celbolundu; isnadı inkâr etti. Müfettiş bana hita- ben: — Ustrumcada Bulgar doktor var vadır? Diye sordu — İsmen “Rum, hakikatte Bulgar biri vardır. — Şunu telgrafla acele buraya ça ğırm. 'Ustrumcaya ' telgraf çektim. Hasta nümayisle evine naklölundu. Beş sa- at sonra Ustrumcadaki hıristiyan doktor geldi. Hasta Bulgarı muavene etti; oda bir şey bulamadı. Bu isin de bir tasni olduğu meydana çıktı. Rado- vişte kaymakamı ile-yanyana müfet- tişin karsısında oturuyorduk. Müfet- tiş ikimize hitaben: —Zabiti mahkemeye vermekten başka yapacak sey kalmadı! Dedi. İhtiyar bir zat'olan Radoviş- te kaymakamı bir şey söylemedi. Ben düşündüğümü arzetmekten kendimi alamadım: — Bu asılsız bir darp davasıdır efendim. Müşteki isterse kendisi adli- yeye müracaat edebilir Yalanı nezdi devletinizde sabit olmuş bir şikâyet üzerine tarafı samilerinden bir kol ağasının mahkemelerde sürünmeğe sevkedilmesi insaf ve rızayı âlilerine muvafık... Sözümü bitiremedim. Müfettiş kö- pürdü, Ayağa kalktı. Elindeki doksan dokuzluk tesbihi hiddetle çekerek: — Kaymakam hakkında tahkikat yapma! Zabit hakkında tahkikat yap” ma! Sonra (müfettişi umumi işleri tahkik etmiyor!) desinler, Biliniz ki bir jandarma neferinden vüllâtı izam hazratına kadar azle mezunum! Öy-' le bir zamandayız ki memurların, 28 bitlerin. istikametle hareket etmeleri (müfettiş benim müstakim olup ol madığımı Bulgarlardan tahkik etmiş ve istikametime kanaat getirmişti) hiç kâfi değildir. Şimdi memurlarm devlete edecekleri hizmet asrı saadet te sahabe kiramm islâmiyote ettikle- vi hizmetler kadar mühimdir. (Arkası var)