C.F, İK alimin İ Beşiktaş mkteltini 4-1 yendi Romanyanm profesyonel o takımla- rından C. F. R. dün Galatasaray - Be- şiktaş muhtelifile Taksim stadında kar- * şılaştı Bir gün evvelden yağmıya başlıyan . sağnak halindeği yağmur çsasen bo- zuk olan stadı bir çamür deryasına döndürmüştü, Fenerbghçe - Güneş muhtelitinin Romanya seyahatinde bin bir vesile ile oynamaktan çekinen bu takım dün bizim muhteiitten çok üstün biroyun oynyarak (maçı kazaidı, Bir buçuk ay süren bir turneden sonra yorgun düşmesine rağmen çok seri bir oyun oynadı. Diyebiliriz ki son sene- ler zarfında İstanbula gelen ecnebi takımlarından daha güzel bir takım hissini verecek bir oyun çıkardılar. Takımda sağ haf, sağiç, merkez mu- hacim birinci sınıf oyufculardı. oyun- cular ü yordu. ile anlaşamadılar. Takım da dilmemişti. Hakkı ve Rıdvanın ekser- sizsiz oldukları ve yoruldukları görül el devrede gene oynat- adır. Şimdi oyunun cerey: anını kaydedelim. Galatasaray - Beşiktaş (Tmuhteliti sahaya çıktığı vakit şu şekilde idi, Avni - Reşad, Lütlü « Faruk, Salim, Fevzi, - Necdet, Hakkı, Gündüz, Rıd- van, Daniyal. Hâkem Şadi Tezcandı. Oyuna çok seri başlandı. Daha ilk dakikadan Rumenler kalemize indiler, Ve hâkimiyeti tesis ettiler. Sahanın çok çamurlu topun kontrolü güç ol- masına rağmen yerinde paslar topa her vaziyette vuruşlar gözüküyordu. Eğer bir de saha kuru ölmüş-olsaydı netice bizim takım için çok feci olur. Ğu. Hüdumlar biribirini takip” ediyor. Oyunun yedinci dakikâsinda idi. Sol dan bir hücum yaptılar. Reşad kolay- Tıkla atlattı, ve ortaya verdi ve Rumen sağiçi yetişerek ilk gölü kaydetti. Bu gol bizim takımı epice' sarsti, Müdafaa bozuldu. Muavin hat- tı topa değil adama gitmeğe başladılar. Bu baskı devam ediyordu. Ortadan bir hücumda bir vuruş Sa- Him topa elle dokundu ve hikem pen- altı cezası verdi bunu da göle tahvil ettiler. Ve vaziyet 0-2 oldu. , Bu golden"sonra bizim takım bir parça açılır gibi oldu ve hücuma geç- tiler bir kaç gol fırsatı da kaçırdık. “Son on beş dakika mütevazin geçti ve netice değişmeden 0-2 bitti. İkinci devrede bizim takımda bir değişiklik yapıldı. Sağiçe Eşfak, Rıd- van soliçe, solaçığa Bülend alındı Hak- kı ve danyal çıktılar, Bizimkiler oyuna başladılar. Ve bi- | rinci'devreye nazaran daha İyi oynı- yorlardı. Misafirler de bir parça yor- günluk buşladı. Fakat bu sırada bizimkiler bir par- ça oyunu sertliğe döktüler Sahada bir kör düğüşü seyretmeğe başladık. Tek- meler devam ediyor, oyun mütemadi- yen duruyordu. Bu sertlik ve favüller Rumenlere de sirayet etti. Oyun büs- bi ütün. fena bir şekil aldı. umda Gündüz çok güzel bir bu şüt lop müdafilerinin ayağına vurdu. Seyrini değiştirerek Kâleden içeri girdi. Bu gol bizimkileri canllığa sevketti. Ve hücuma geçtiler. Fakat müessir değil, Bu arada Rıdvan çıktı, yerine Hakkı geçti. Bizimkiler adama vurmaktan: topu bu- lamıyoı Çirkin hadisel er olmağa başladı. Bir hücumda kaletimizi sakatladılar, Av- ni oyunu terketmek mecburiyetinde kaldı. Burada hem gülünç hemde yüzle- rimizi kızarlacak bir hadise ile karşı- laştık. İhtiyat kaleci yoktu: Yan ha- kem kaleye geçti buna hem misafir. Jer hem biz güldük. Beş dakika son- ,za da Mehmed Ali soyunarak çıktı. Oyun favullü bir şekilde devam edi- yordu. Aleyhimize bir favül oldu. Çok güzel bir vuruşla topu ağlarımıza taktılar ve üçüncü gol. Biz hücuma geçtik. Kasdi bir hareket yaptılar lehimize penaltı verildi. Hakkı topu kalecinin ellerine verdi. Bu fırsatta kaçınldı. « Oyunda gene onlar hâkim soldan bir hücum yaptılar, Top orta» ya veridi. Sağ yetişerek güzel bir vuruşla oyu-| nun en güzel golünü kaydetti, Ve va ziyet 4 « 1 oldu. Bundan sonra oyun tatsız bir şekilde devam etti ve netice değişmedi. Rumenler futbolü bilerek oynıyan bir takım olduklarını bize gösterdiler. Her vasiyette topa vuruyorlardı. Yu- karıda da kaydettiğimiz gibi İstan- | bula son senelerde gelen takımların en iyisi idi. Romanyada gördüğümüz C. F.R | dahan düzelmiş ve daha iyi oynuyor. Duyduğumuza nazaran bu turneye takımlarını takviye ederek çıkmışlar ve oynadıkları maçların hepsini ka- zanmışlardır. Bakalım Romariyada oynamaktan çekindikleri Fener - Güneş muhteliti karşısında ne yapacaklar? Bugünkü maç Rümenler bügün Fenerbahçe - Gü- | neş muhteliti ile karşılaşacaklardır. | Dünkü neticeden sonra bu oyunun neticesi merakla beklenmektedir. Ve öyle zannediyoruz ki daha güzel bir oyun seyredeceğiz. Her iki tarafın antrenörleri dün akşam çıkacak te- kım üzerinde konuşmuşlardır . Fakat ne şekilde çıkacağını kati ola- rak öğrenmek kabil olamamıştır. Maamafih Fener » Güneş muhteli- | tinin şu şekilde olması kuvvetli bir İ ihtimal dahilindedir. Hüsameddin - Faruk, Fadıl - M Re- | Şad, Aytan, Yusuf - Niyazi, Naci, AV Rıza, Rebii, Fikret, Rasih ve Cevad sakatlıkları dolayı- sile oynamıyacaklardır, Esad ve Şaba- nın da takımda oynatılmaları düşü- | nülmektedir. Sol haf mevkiinde belki | de Esad oynatılacaktır. Bizce bu da- ha doğru olur kanaatindeyiz. | Bizim istediğimiz güzel bir oyun | görmektir. Bu iki dost klübün muh- teliti öyle zannediyoruz ki bize İyi bir oyun seyrettireceklerdir. Canlı bir oyun bizi sahadan galip de çıkara bilir. FUTBOLCÜLERİ DAYET Fenerbahçe « Güneş klübleri fut- bol kaptanlıklarından: Aşağıda isimleri yazılı oyuncuların futbol levazımlarile saat tam 13,30 da Güneş klübünde bulunmaları rica olunur, Hüsameddin, Cihad, Faruk, Yaşar, Fazıl, M Reşad, Aytan, Yusuf, İbra- him, Niyazi, Naci, Selâhaddin, Şaban, Ali Rıza, Esad - Rebii, Fikret. Halkevinin futbol Eminönü Halkevinden: 10/1/937 pazar günü Bozkurt ve Bakırköy sahalarında Evimiz spor Şu- maçları | besine mensup Klüplerin futbol lig İ yaaçlarına aşağıya çıkarlar fikstür mucibince devam edilecektir. Alâkadar klüplere tebliğ olunur. Bozkurt sahası: Sahn komiseri; Mehmed K. pazar - Bozkurt saat 11,30 hâkem Süreyya takım A Aksaray - Hacıoğlu 18,15 hâkem Abbas Toksöz takıma Yıldız » Yeşildirek saat 14,45 bâkem KA mil takım A Bakırköy sahası: Saha komiseri: Cevdet Şimendöfer - Akınspor saat 13 takım | | B Şimendüfer - Akınspor saat 1415 hâkem Can takım A Posta ittibadına dahil olmayan ecnebi memleketler: Seneliği 3600, altı aylığı 1900, üç aylığı 1000 kuruştur. Adres tebdili için yirmi beş kuruşluk pul göndermek lâzımdır. © Sevval 24 — Ruzu Kasım 67 8 İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatm KE 126 226 721 Sar 1200 138 bi Va, 59 7425 İ22A 1446 16,59 MİT SARAY ve BABIÂLİNİN İÇ YÜZÜ Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme iktibas hakkımabfuzdur. Tefrika No. 811 Abdülhamid teklifi kabul etti, Hüseyin Hilmi paşa umumi müfettiş tayin edildi Doğrusu: Herkesin maksudu bir amma riva- yet muhtelif! idi! Aslında bir Balkan meselesi olan Makedonya meselesi artık bir Avru- pa meselesi şekline girmişti! 1902 de Makedonya Bulgarlarında ihtilâl hazırlıkları hissolumuyordu. Rümelideki memurlarından bu yolda haberler alan Avrupa kabineleri Av- rupa konserinin ıslahat işini ele al- ması için aralarında müzakerelere başlamışlardı. Abdülheniid bu müzakerelerin teh- likesini hissetti. O da mutadı üzere ıslahatı istiyor gibi göründü. İngiltere hükümeti Makedonyaya bir umumi hıristiyan vali tayinini il tizam ediyordu. Bu vali Berlin ahid- namesini İmza etmiş devletler tebaa- sından olmıyacağı gibi Balkandaki ırklara da mensub bulunmuyacaktı, Abdülhamid Makedonya muhtari- yetini tasdik etmiş gibi görünmek korkuslle bü hıristiyan umumi yi kabul etmediği gibi (umumi vali) | tabirini de beğenmiyerek üç vilâyet | için geniş salâhiyetle bir (umumi müfettişlik) ihdasını tesvib etti, (1) Bu müfettiş kim olacaktı. Bu müfettişin şahsı Abdülhamidi tevhiş etmemeli idi. Xemen valiliğinden | İstanbula gelmiş olan Hü- seyin Hilmi paşanın bu mühim me- | muriyete tayini düşünüldüğü anlaşı- lınca İstanbuldaki büyük elçiler bu- na razı olacaklarını zımnen Babıâli- ye anlattılar. Makedonya ecnebi entrikalarına cevelângâhı idi. Umumi müfettişin bunlara kapılarak ecnebi siyasetine Aağet ve oyuncak oluvermesi mümkün olabilirdi. Sadakat, ve dirayeti mü- cerreb olan Hüseyin Hilmi paşanın bir nevi idari muhtariyet demek ola- cak olan Makedonya umumi müfet- tişliğinde bulunması Abdülhamidee bu gibi endişelere mahal veremezdi. Hüseyin Hilmi paşa sonradan he- ves ederek fransızcayı öğrenmişti; fa- de sıkı, fıkı ülleti Bu rücban sebepleri dolayısile pa- dişah H. 1320 şabanının sonunda Hü- | seyin Hilmi paşayı Selânik, Manas- tır, Kosova vilâyetleri umumi müfet- | tişliğine eşükür ve şikâyeti mesmu olmak üzere» tayin etti, Hüseyin Hilmi paşa yirmi dört sa- atin on altı, bazan on sekiz saatini | işe hareden gayretli, yorulmak bilmez bir zattı, Her işin en ufak teferruatı- na kadar uğrasır, emirlerini tered- | dütsüz, kati verir, icrasını takib eder- di. Giddi, vekarlı bir tavrı vardı, İş ba- $ında İsbessüm yüzünde pek nadir görülen bir fevkalâdelikti. Kohuşur ken sadası gittikçe canlanırdı; halin- deki ketumiyet içinde bazan gözle- rinde bir infial ve hiddet şimşeğinin parladığı görülürdü. İstanbul Rus elçisi Zinoviyef ve Avusturya elçisi Baron dö Calice Vi- yana programı esasları üzerine mu- fassal bir program tanzim ile 24 şu- bat 1902 de Babıfliye takdim ettiler, Bu program şu maddeleri ihtiva eği- yordu: (2) Umumi müfettişlik evvelce devlet- lerle istişare edilmeden kaldırılmaması, padişahtan her defa irade almağa Tüzum olmadan müfettişin asker kul- lanmağa salâhiyeti olması; valilerin müfettişin emri altında bulunması; Polis ve fandarmanın ıslahı için ec- nebi mütehassıslar angaje edilmesi; her kaza halkı arasındaki nisbet da- hilinde huristiyanlardan da jandar- ma yazılması; ekseriyeti hıristiyan köyler için hristiyan köy bekçileri seçilmesi; Arnavutların taaddilerine nihayet verilmek üzere lâzım gelen tedbirlere müracaat edileceğinin ta- (1) Draganof: La Macödenie et leö röformes (2) Ren Tinon: L'Europe et TEmpirâ Ottoman, Eski bir karikatür: Balkanlarda tahtarevalli ahhüd edilmesi; siyasi mücrimler ve firariler hakkında umumi af ilânı; her vilâyet için bir bütçe tanzimi; | Osmanlı bankasınca kontrol edilecek vergi tahsilâtının mahalli idare ihti- yaçlarına tahsisi; âşar ve iltizam usu” elçilerin idaresi altında üç vilâ- konsolosların ıslahata neza- paşanın memuriyetini üç sene etmişti «Makedonya ile en ziyade ilgilia ikl hükümet bu progr ie ıslahat İşi- Dİ gene Osmanlı hükümetinin eline bırakmağı kabul ettikleri statüko esasına uygun bulmuşlardı. Abdülhamidin mutadı hilâ; ta- aliül göstermeden bu programi ksbul eylemiş olması Fransa ye nazi- rı Delkasenin Avrupa kontrolünü d: ha müessir bir şekilde lesbitini miş olmasından ve bütün . elçile, müttefikan bu programın kabulünü tavsiye eylemelerinden ileri gelmişti. Abdülhamid siyasetinde valid ile valdin incazı ayrı, ayrı şeylerdi! ka- bul ile tatbik arasına bir çok fasıla ve taallüller koymak câri bir şekil idi! Padişahın Ferid ve Hüseyin Hil mi paşalara talimatı hassaten Make- donyada jandarma teşkilâtına ehem- miyet verilmesini istilzam ediyordu. Makedonyaya polis ve Jandar nın tensiki için A devletlerine mensup zabitler celbedil- Fakat bu teşebbüsün kifayet- i ve tesir fi çabuk anlaşıl- ar Bir taraftan Avrupa devletleri, di- ğer taraftan Bulgarlar ıslahatın da- ha müessir bir şekle girmesini isti- yorlardı. Fakat hükümet islahatlan ziyade 1902 de Bulgarların çıkardıkları ihti- Iâl hareketile uğraşmak mecburiye- tinde kaldı, Makedonyada bir Bulgar ihtilâl komitesinin mevcudiyetinden hükü- met bu komitenin teşekkülünden dört sene sonra haber alabilmişti. 16 kişilik bir Bulgar çetesi Üsküp sancağında Koçane kazasında (Ye- nice) köyüne gelerek Kâzım ağa is- minde zengin bir zatı öldürmüş, 800 lirasını gasbederek Bulgaristana sa- vuşmuştu. O vakite kadar hükümet bu yolda vakalara alışmamış değildi. Fakat bunları umumi bir teşk'lâlın İ eseri değil, mahalli 've münferid va- İ kalar sanırdı. Bu defa yapılan tahki- kat sonucunda bu köyde bir silâh de- posu, bir mahzende elli tüfek, yirmi kadar bomba, bir kaç sandık fişek ve barut bulunmuştu. Ayni zamanda bir köylü Bulgar ka- dınının pirinç Çuvalları içinde nak- letmekte olduğu bir çok tabanca, bi- çak, bomba da elde edilmişti. Bu ilk keşiften sonra Bulgar komitecileri- nin «müthiş Türk» unvanını verdik- leri Derviş efendinin tahkikatı Ma“ kedonya ihtilâl komitesinin udü- nü meydana çıkarmıştı. Bundan sonra kömite İle hükümet kuvvetleri arasında mücadele kâh şiddetlenmek, kâh tavsumak üzere meşrutiyete kadar devam etti Bulgar komitesinin büyük erkânı arasında rekabetler, ihtilâflar eksik olmuyordu. Bu ibtilâflar en de Boris Sarafot ile Sofya üniversitesinin. Fransız edebiyitı profesörü Miha- ilovski arasında şiddetlenmişti. Saraflofun Obaşında bulunduğu müfritler partisi şiddetli hareketler- de bulunmaktan çekinmiyorlardı, (Arkası var)