28 Teşrinisani 1936 Yıldızın bahçesinde Peruzla beraber hünkârın karşısında nasıl oynadık? AKŞAM Şırak diye düşüp bayılmışım. Harem ağaları — koşimişlar, ayıltmağa çalışmışlar. Ne iü rüzgâr azıt tik akli e İkem ei eri Rİ n Mitsinguettei bayaı m odası sıcaktı, Artık es mediğimiz «Şano- nazik bir sanatkâr olan bayan Şamramı dinlemeğe giderim. Onda e meraklı sahne hatıraları vardır. Bayan m E — Fey gidi hey... dedi, bir lar Peruzla Deriber ne tüvalelerimiz vardı, Ne tuvaletleriz.. sırma işlemeli elbiseleri ve 0 zamanın en gözdi saç- da çok meraklı idik, O bel den çok aşağıya kadar uzanan saç- Jarımı eee Rea Kere ANE le fildişi hi Ki Peruzla ie Kadınlar: fildişi tarak- görmemiştim, iri; şaşırdım. Kadınlardan Affedersiniz Şamram di. Sizin aga kendi isin ri çözeceğiz... Şaşırdım: — Sebeb?. İkisi de paşa ş. Biri: — Sinirlenmeyiniz, dedi. Mal ie miz sizi gücendirmel ğiL,, şımla büyük bir ziyafetine bahse gi- riştik. Sizin saçlarınız mi? Değil mi? diye.. şimdi saçlarınızı bü- nun için kendi ellerimizle çözmek is- tiyoruz. o yk gzl saç AK silik Mic sre takma takarak sahı beraber otururken Tevfik - telâşla içeri girdi Peruza: — Seninle Hü sarayıra gidip bir kaç mız.. dedi. sen de gideriz... dedi, raz sonra kapıya kapalı bir sa- ray arabası dayanmışlı. Arabacının yanında len Gi bir Arab... Borazan — Hayal e Çabuk giyininiz... En iyi elbiselerinizi giyiniz. Elbiseler kırmızı olsun.. Hünkâr kırmızı rengi Si sever. ateş kırmızılarını, ben de vübüd rengindeki kırmızı een i giydim. Arabaya ik, ai miki gittik. ei Dir. gene bir kapı açıldı. Muazzam bir sa- Jon. tekmil kafes. bu kateslerden birinin arkasında da lardı... Kafeslerin önünde de bütün şehzadeler... Korkudan tirtir titriyordum. Kal 'pıntısı işitilecrek gibi geli- NZIr UL afa gelsene,, Hınzır kâfir bizim kafesin önün- de dursana o Her Mn fısıltılar.. ne yapaca dım. Salonda tosunu oynadık. 3 e zem eler Lâkin benim en e > anm ar- mi. cim İ lynn Peruz ikide bir; — Canım ne Korkuyorsun? diyor, © cesaretli kadındı. Nihayet ben bir şarkıdan sonra paravananın arkası- na çekilir çekilmez — diye dü- yeri Sarayın dr, ka ga Ne yapılar ay dasız.. bu sır: yük KR yani ben, li e rerek kapıya ba ile hep e döndük. Hi kırmızı kese bana, Eg se de Püre yer e kere > Abdürrezakla oynıyordı Abdürre- Hünkâr Yıldız sarayında sizi sey> hek Gi dedi. Ve ilâve etti; Aman hiç dekolte elbiselerden oşlanma: , çök giyininiz.. biz e nn e Bir atladık. Doğru Yıldız. bah- Bayan Şa ugün hal a de popüler ol <Leblebci», <Tur- şucu» , «Kala; ,. «Bozacı», «Keten bele hakkı telifi de sanatkâra aittir. Aynı Mei. ol bayan Şam: inle çok ie gören iriulni sor- dum; — Peruzla oynadığımız «Çingene- ler» düetosu şayanı hayret bir rağbet görmüştü. Peruz çikip ir: iyet zeybek SR çok nü beünüyor.... ai arya “Balgam hastalığile 50 par, Zi- ret vekâleti, bu sene Manisa ve Ke- malpaşa bağlarında bu hastalıkla zer a karar vermiş- Kuduz — be ısırdı ie b ni kö- yünde Ye e 12 yaşında Ah- medi, he edilen r Bags? Çocuk tedavi altına alınmış, eşek itlâf edil- mann sinttannn Sahife 7 Yazan: Ahmed Refik Ferh VENEDİKLİ BAFFA “Safiye Sultan,, Tefrika No: 36 ad paşa hududa hareket etti, İstanbulda ikinci vezir İbrahim paşa kaymakam kaldı Şair Baki 1000 yılında tekaüd e mişti, Devrin «sultanüşşüeras, n işte meyhane Güli handan dilersen işte peymane 'abil sl olunca kişi tan ana pervane Diyen ehli dil şair: Yoktur sebât çünki cihanı harapta Birdir hezâr sal ile bir dem hisapta Devri gül irdi taze civandır vi yine Sa'y eyle ayşü işrete ahdi şel ai o iiiyar' halle, ilmi ve irfanile bu devlete hizmet et- En büyük makamı işgal etme- mey neti nefsine ane iyordu. fanın oğlu cülüs eder ae Ki da en nefis kasidelerini yazdı. .efendiden yem le dem okuyan ane önlerinde öl teskine yolluyordu. e divandan çıktılar, Kul oğul- larmın karşısına geldiler. Kendileri- ne en akılâne nasihatleri ettiler, Kul oğulları onları da eslemediler, paşanın başı! sebebiyet vermiş olmasından korktu. Tekrar bir telhis yazdı. İçeriye gön- derdi, “Telhisinde eş yy Ed: celâ; m, padişah ap ir dedim, dene r? Ben LR il laka ikfar etmedim. Bu sözleri söy- lediğim zaman me paşa ve Sair vezirler hazırdılar. Bu kulunu- zun pes miniş pim vezir eksik 0 Sözüne müsaa- de m sari zaman bu işi kâr edinürler, lar. Bir mertebe ki, kendilerine söz olamaz. Buna ted- memür ola mühey- ya eyliye. e cümlesi si âliye mu- Üzere, e çık- tıkları vakit Kireb. uma cesaret edecek siler LE atan ortaya alup cezalarını Ferhad Sn ia telhisini Üçün- anasına okudu. i Mehmed a İkisinin | Saki yı ei hoşgüvi de hoşlarına gitti. Şimdi Türklerden | Bir kaç piyale nüş idelim nevbehardır devşirilen sipah oğulları, devşirme | Büyi nesimür gülü ar Âsâri fazlü rah Nihayet, BA rel bostancı Ze birdenbire boşandılar. Sipahileri bi Jâhzada dağıttılar. İki kişinin ie bir ayr durduğu erimi Fakat damad aşanın yarıldı. Lala ei paşanın Ee yaralan- dı. Üçüncü bir kızı, Ayı kubbe altına geldiler. Mı ıylar döndüler. Fe sara) geldiğ man çok müteessirdi. simens N pabilirdi? Hiç şüphesi Si- nan e ile be eziz. Çiğale 2 Sarayı: ği bir telhis yazdı. Üçüncü el e gönderdi. Ferhad paşa tel- hisinde, ei paşanın gözlerine mil kilmesini i — çel ni Çiğale zade Sinan nın isara sürül! mu- vafık görüyordu. Venedikli Baffanın Bil telhisi Çiş ; i p # alan o idi. zu edebiyatının şa- heserini, Don Guichotte'u yazan Cer- vantes İnebahtı amlarini gif kolundan “Türk kurşunile ağır suret- ömrü oldukça sakat kaldıktan üç sene sonra, ona serdar- ık eden Avusturyalı Don Juanın kıyılarında yap tırdığı tabyele yi yıkan ve İspanyolları denize döken, oidi. rl Kenin piçinin İnebahtıda gös- derdi kabada; ayılığı, bir paşa Tunus tabyesini kökündi mıştı. Sinan çekmek Türk toprağında hiç bir metin kiymeti olmadığını göstermek ğ de Ma z i E Üçün; medin adamları, zu mün EE derim yazı olmadılar. dar ğildir. zin ihdasınız olmak lâyık değildir. Sonra âdet olur. Sebep olana lânet ğ sis Bağ : 1 ğ R iz B i a Şair Baki efendi ile Ebussuud zade barmen ve çıktılar. Vezirler de yen Mehmed Ferhad paşaya döndü: — Yalniz sen bunda “dur. Benim sabık üzere te: lerin görelim, ikinci vezir İbrahim paşa İs- Ferhad paşa divanh: le tanbulda kaymal olarak dı. sefer vezirler nasihat etmeğe git- | Yeniçeri ağası yemişçi Hasan ağa d” tiler, Ken: yağmur gibi yağan | İstanbul kaldı. Çünkü OEflâk taşlar altından zor kurtardılar, seferi Üçüncü Mehmedin. : anı ma ge bu | mezzül edeceği seferlei ya İaşe Oz üçüncü hücumu idi. Si ancak sefere çıksa, yorlardı; hep taş atiyorlard. Bst Bostan. karşı çıkabilirdi. Eflâkı ai yalandan cıbaşı, beri Türklerin i Gafil geçirme fursatı kim bağı âlemin Güldere iki slerleim. napayidardır Dediği İstanbul, yea ir Jâlezare dön- al Mi açarak, Ba- paşa daki ki taşları bile toplatmayı aklına .getirmiyordu. eyaletti. ie (Arkası var) d 1