20 Mayıs 1936 Her akşam bir hikâye l iki ru söylemek kolay ama... sonrası! Hayır, Methi elli üç yaşında, ciddi akıllı bir adamdı. Böyle deliliklere , hiçten ken- disine iyi bir mevki yapmış, rahat ra- şıyordu. Rahat bir evi vardı. 8.8 kimsesiz bir kız ve çok güzeldi. Bir rahat ve memnun ta almıştı. Ayşe genç “senedenberi gayet yaşıyordu. Fakat. Evet, işte üç aydanberi Ayşede bir uş gibi, man, Ayşenin lâvanta kokusuna karı şı ar: hi yordu. A; a, Ayşe pek irli ve sabırsız görünüyordu. Bütün bu emareler kar- şısında şüpheye ir varmıydı? 'Methi kör değildi. Fakat meseleyi iyi muhakeme etmek istiyordu, kendisi eli ü a idi, karısı yirmi yedi. Bunu unul ak dı. Ayşeni: bir kalbi, kalbinin wmek ihtiyacı olmaması lâzım geleceği iddia e lir miydi? Methi burasını teslim et- İ Şüphelibiriş | rını reddediyor, ne söyliyeceğini bile- miyor, bir sözü diğer sözünü tutmu- yordu. Methi: — Susunuz, susunuz, diyordu. Ben çekilip gideceğim. Ayşe geldiği vakit ona söylersiniz. Benim artık burada bir ktur. Sözler boğ: düğümlendi. Bir sarhoş gibi sendeliyerek evden dışarı kendisini attı, sonra yaşamanın bir mânası kalmı- rdu. Bir saat iki saat geç döl ştü. bulmuş. Eve hırsız i bir şey anlı- yamıyordu. O yalnız Ayşenin kendi- çağırdığını, biran evvel eve koş- ası için yalvardığını görü Ayşe onu boj çehresi ile kapıda | 88 kliyordu. Kol bekliyo: undan içeri çekti. Evin içi zelzeleye uğramış gibiydi. Her , karmaka- rışık edilmişti. Ayşe haykırıyordu: — Elmaslarımı, paralarımı her yimi almışlar! : Methi işi anlıyordu. Ayşe gelince, başbaşa, vermişler, bu komedyayı uy- urmuşlardı. — Zavallı Ayşe! dedi. Böyle şeylere ne lüzum vardı? (Ayşe hayretler için- ) ben a En hoş meyva usarelerile hazırlan- mıştır. o Hazmı kolayi Dİ bazı izale eder. Kanı temizliyerek ücudi il bah; vücuda laştırır. İnki- er. İNGİLİZ KANZUK ECZANESİ BEYOĞLU - İSTANBUL vw Tafsilât: Galata P. K. 1255 Hormobin mekle beraber kıskançlığın tesirile | de kocasının yüzüne bakıyordu) ber kendisini yiyip bitiriyordu. İşin haki- | vadettiğimi yapacağım. Sizi serbest katini mutlaka anlamak icab ederdi. bırakıyorum. Ev senindir. Para da s€- Operatör- Urolog Bir gün, öğle yemeğinden sonra, | nindir, her şeyler senindir. . Ayşe pek sinirli öeiyerli. Hiz. | (— Neler söylüyorsun, Methi çıldır- Dr . M ehmed Ali rn eze area için izin ver- in bii Yoksa ben mi aklımı kaybet- dra ry oll arı i, .onuşuyor, hiç bir şey yemi- | tim? yordu. En güzel esvabını da giymişti. Yavaş yavaş Methi biraz sükünet an Eki DE Bunu görünce, rarını verdi. | buldu. Ayşe kızdı. Methi itidalini > Kuvvetli bir ğ hane ederek y ge çalı rdu. Fakat Ay- y a a evde kalacağını söyledi. Ayşe soruyor, | şe hırsız hikâyesinde o kadar ısrar — Emin misiniz? Bir yanlışlık ol- ısrar ediyor, anlatıyor, onu yazıhane- | ediyordu ki buna ne mâna vereceğini | masın? Mei a ye gitmesi için zorluyordu. Hat bilemiyordu. — Hayır. Bu adamı ömrümün niha- kadar zorladı ki Methi peki deme; — Demek sahiden hırsız imiş... Gi- | yetine kadar unutamam. mecbur oldu, Karısı bununla da ikti- | dip zabıtaya haber mi verelim? Bunu Soruldu, cevab verildi, zabıt vara- fa ede: rek eye | mu istiyorsun? .. Dışarı tılar. e yarak eve koştu. Kendisine pek garip receğiz! a a i ve nahoş gelmekli Tal İri MR faka epizbi seye 3 — Tabiiye gurubu - Çiçeksiz nebatların tasnifi ve muhtelif gu- anarak bekl ğe karar vermişti. attılar, sızın Di > : ye ee ac aha evvel | yafetini tarif ediyordu. Fakat hi — Ah acaba elmaslarımı bulacak- | rublardaki nebatların tetkiki. iğ ek ye bekliyordu. İlk gelen er- | içinde bir korku ve çeki ardı. | Jar mı? diye sızlanıyordu. 2 — Lise Edebiyat kolundan olgunluğa gireceklere: kek oldu, Methi dolaptan fırladı, erke: Âdeta istemiye istemiye SÖZ söylüyor- Methi meserretinden kabına sığa- 1 — Tarih - Liselerde okunan tarihin ikinci ve dördüncü cildindeki | ğin karşı: ikildi. «Ka u. > iy. Li nl va bahisler. muz? Neden? Karşı karşıya geçip İki AMİ ana Re yşe Timin 2 — Edebiyat tarihi - Tanzimat ve ondan sonraki devirler. ğ erkek gibi kon daha münasi; mı: : ık gibi liyer” Ni zi 3 ee mı?> Erkeği bir koltuğa ot — Methi anlatıyordu: Evet, otuz Çocuk gibi ağlıyor: 3 — Fesefe ve içtimaiyat - Onuncu ve on birinci sınıfta gösterilen ğa mecbi ehi, ezilmiş, bit- | yaşlarında Kadar, iyi giyinmiş, Kum. | <— Zörer yok diyordu. Yalnız eşya. | bütün bahisler. (1064) (2670) ir halde idi. Hele karşısındaki | ralbir Gal e GN sl a Sile d ü. Bu erkekle kendisini * mukayese Bir fotograf defteri ri i bütün bütün küçülüyordu. Genç gir |) deki resimleri birer birer gösteriler Rl iel x£1 giyinmiş, yakışıklı ve sevimli bir: | Komiser bir resmi göstererek sordu: | gisi a y Takibi vardı. : Budin? Hikâyeci Ameliyatsız basurları tedavi eder tesiri katidir. Erkek, mahçup, Methinin isnadla- — Evet, ol Piti e m ie ii a NR A e aklın başma gelme- ğe başladı. Elbette zabıtaya haber ve- genç kadının yüzüne baktı; ek bu adam sadece bir hır- idi ağızı yıkamak artık bir külfet değildir, zira gayri kabili kıyas olan PERLO- DENT diş macunu bu külleti | kaldırmışdır. ki | PERLODENT çok zevkli olduğu gibi, | Soluğunuzu da serinleti , | | Kültür Bakanlığından: Bu yıl Lise Fen ve Edebiyat kolları yazılı ve sözlü olgunluk sınay- o | larına Haziran ve Eylül dervelerinde girecek olanlara muhtelif ders gruplarının aşağıda yazılı kısımlarından sorular sorulacakdır: 1 — Lise Fen kolundan olgunluğa gireceklere; »ığğ 1 — Fizik - Kimya grubu - Fizikten lise onuncu sınıf ile on birinci İ fın Fen kolunda gösterilen bütün elektrik bahiileri bü bahisler vti kinim hisleri, bu tecrübe ve meseleler, Kimyadan madenler, onuncu sınıfın uzvi yası ve bu kısımlara aid tecrübe ve meseleler, ' 2 — Riyaziye grubu- (a) Lise sınıflarında gösterilen bütün cebir bilgisi. 8 uncu sınıfta gösterilen mücessem hendese ile on birinci si- nıf Fen kolunda gösterilen mahrutiyeler. İskender Fahreddin Habi, Titananın Mısır ordusile be- P üne zahib olarak sevinmişti. — Titanayı diri olarak yakalamağa çalışalım! Diyerek faaliyete geçen prens, ken- disini ıma çok yaklaşmış gö- rüyor ve bu neşeyle Zabitlerine mi temadiyen şarap dağıtıyor, ziyafetler veriyordu. geçti. Gece olunca çarpı: daha sıklaştı ve hararetli İş iki tarafın küçük müfrezeleri göğüs ö ara- göğüse gelerek boğuşuyor Ve u da bağrışmalar, uğultular, ve korkunç sapan ve kalkan sesleri işitiliyordu. UKLARI Tefrika No. 149 i ece istirahat et- ln Mer a bla nanlar ileri atılışlari yapmaktan ken- rini alamıyorlardı. ai i tarafını ge- bir tara Döğüş meydanının bir. ii man askerile boj birdenbire Titanaya koşarak: — Prens gitmedi. O, Habi nereye gitmişti? Sesi çıkmasa bile, kendisi neden gö- di rünmüyordu? Mısır ordusunda en ileri safta düş- ğ genç bir zabit Habiyi yaraladım, krali- gem! Diye müjdelemişti. Bu haber kraliçenin hiç te hı Habiyi diri olarak ele ge- ordu iyetindeki ek istiy: ve maiyı ri bitlere de bu emri vermişti. Kraliçe, genç zabite bağırırken, ye- 1, diğer tını bir ya- | ni bir haber daha geldi; eki iz ediyordu. Misir iğ — Prens Habinin cesedi tepeden suna nisbetle prens Habi kuvvel- | aşağıya doğru yuvarlandı. Ortada du- leri daha emin bir mevkide bulunu- yor.. Meydana bir kaç koldan hü- ei ini dan aşağıya aW- | cum edersek, cesedi almağa muvaf- lan oklarda daha büyük isabetler BÖ- | fak olabiliriz. rüli a. Güneş henüz era 22 Dgr Sek 1. Habinin sesi uzaktan işitiliyordü. in bütün şiddet Bu haberi getiren de Mısırlı bir za- bitti. Orduda büyük bir heyecan vardı: — Prens Habi yaralı e Bu habere hiç kimse d miyordu. Titana kumandanlara emir verdi; — Haydi, her koldan hücum başla- siper alan bi, askerle- EE zaretini arttırm. in, - | sın. Habinin cesedini bulup getirene ma ön safta bulunuyor ve: çok değerli hediyeler vereceğim! — Biraz daha gayret, aslanlarım! Mısırlı mubaripler kol kol sıralan- Büyük yarına yaklaşıyoruz. dılar ve me atıldılar. Fakat, akşama doğru prensin sesi O ne?! Yamaçta siper alan düşman işitilmez oldu. kuvvetleri, küme arkalarını a dönerek geriye doğru kaçışmağa baş- | sunun karşısına başka bir düşman Ji askeri çıkmıyacaktı. Düşmanın birdenbire bozguna uğ- Tit orduya istirahat emri vere- rıyarak kaçışlığım gören Mısırlılar, | rek çadırlarını kurdurdu. .sırtlara tırmanarak, Habinin Habiyi kraliçenin hi adamlarını takibe koj v dikleri zaman kollarını bağlamışlardı. Meydandaki cesetler sırt- Titana, hasmı olan Habiyi üstü yatan prens Habiyi bulmakta | ele geçirdiği için ne kadar bü Şşen- da gecikmediler.. y Habinin yi ehemmiyetli değil- di. Sol kolundan biraz kan akmış, fa- & yere yuvarlandığı için, hem başı zedelenmiş, hem de sersemlemişti. Aklı başına geldiği zaman kendisi- de - el altından nasıl di? Mısırlı zabitler arasında bulan prens Habi birden yattığı yerden fır- di ii Titana bu gizli anlaşmanın b rini yamaçlara dikerek, ai Se 5 r KL perdesini kendi elile yırtmak istiyor» kendi eğmez kaçtığını gördü: iz gl — Alçaklar.. Beni mej — A p nereye gidiyorsunuz? İlkönce prens Habiyi kendi çadırma Diye haykırdı.. ve peşlerini kovala- | &etirtti:.. v3 mak istedi. Etr. zabitler kılıç- — Ey, anlat bakalım, prens Habil) larını dedi. r hüküm — Esir olduğumu unutma, Habi! | darı Titanaya karşı neden baş kaldım Bir yere gidemezsin! dın? Mısırda en çok kime güveniyor Habi Mısırlıların eline esir düşece- ? a dun? ğini aklından geçirmediği için, ken- Habi hayretini gizliyemedi: taraftan disine bağlı kuvvetlerin bir — Kendimden imsey& yetişip geleceğini umuyordu. venmiyordum. Eğer kolumdan yara binin yarası hafif olduğunu ve | lanıp yol üstüne yuvarlanmamış ok kendisinin yakalandığını kraliçeye | saydım müjdelemişlerdi. — Ne yapacaktın? Beni esir m - | alacaktın? Artık prens inin yakalanmasi le harp bitmiş oluyordu. Mısır ordu-